Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Figen Mete Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
TİYATRO METNİ-KOMEDİ
26.09.2014
Figen METE
Okunma Sayısı : 3855
Oy Sayısı : 0
Değerlendirme : 0
Popülarite :
Verdiğiniz Puan :
 

 

 


BAŞ BELASI

Hülya-hizmetçi-cem
nikah memuru-sermet
BİHTER-cahit
kazım-hacer

BAŞ BELASI

HACER: Yaşlıca, ama hoş bir kadın
KAZIM: 35 yaşlarında.Hacer' in genç sevgilisi
HÜLYA: 35 yaşlarında.Hacer' in BÜYÜK KIZI
BİHTER: 30 yaşlarında Hacer' in kızı
CEM: 25 Yaşlarında.Hacer' in küçük oğlu
CAHİT: 35-40 yaşlarında.Bihter' in kocası
SERMET: Yaşlı, bastonla dolaşan bir adam.Kazım' ın babası
HİZMETÇİ:20 li yaşlarda sevimli bir kız
NİKAH MEMURU: Orta yaşlı bir adam

SAHNE:1

(Sahne bir oturma odası olarak düzenlenmiş.Koltuklar, bir ayna, bir masa ve bir kaç sandalye, antika aksesuarlar, duvarda Hacer' in ölen kocasının bir resmi ve şık eşyalar)

Hacer sahneye girer, telefona bakarak kendi kendine konuşur..(Heyecanlı ve neşeli)
HACER: (Seyircilere sorar) Telefon mu çaldı? (Açar kontrol eder)Yok..Bana öyle gelmiş..Ay hadi ama Kazıım..Arasana ..Vakit de geçmek bilmedi...Sabah ararım demişti...Ah böyle ergen gibi telefon başında beklemek de bana yakışmıyor ama...Ah Kazım, bilmem ki sana ne yapmak lazım....
(Telefon çalar..Hacer heyecanla açar)
HACER:Aaa siz miydiniz Kazım beyciğim..Sahi ya, sabah ararım demiştiniz galiba, nasıl da unutmuşum.Hiç beklemiyordum...(Kanepeye uzanır gibi yayılır) Teşekkür ederim, sesinizi duydum daha iyi oldum.....Efendim?....Aaa hiç olur mu?Siz bana Hacer demezseniz ben de size Kazım demem..Hanımla bey birbirini götürecek ki Hacer' le Kazım sadeleşsin.İlk okulda öğretmişlerdi..(Kahkaha atar) ilahi Kazım beyciğim çok hoşsunuz...Tabii ki ben de sizden, yani senden etkilendim...Dün o kafede tanıştığımızdan beri ben de hep seni düşünüyorum..(Hülya içeri girer..Hacer hemen konuşma şeklini değiştirir..) Iıı,,şey,,,tabii avukat bey ben gerekli evrakları hazırlattırırım.
HÜLYA: Günaydın valide sultan..Bizim çocuklarla kulüpte toplanıp biraz iş konuşacağız da, bana biraz para verebilir misin?
HACER: Sizin çocuklar kim evladım?
HÜLYA: Aman annee, ne yapacaksın..sırtını babasına dayamış zengin köprü altı çocukları kulübünden arkadaşlar işte...
HACER: O da ne be?..ay tamam şimdi seninle uğraşamam.Git çalışma masasının çekmecesinden al..Fazla alma ama haaa..Günlük tarifeyi biliyorsun...
HÜLYA: Tamam valide sultan teşekkürler ben kaçtım....
(HÜLYA çıkar, Hacer telefonda konuşmaya devam eder)
HACER: Kim olacak, benim büyük kızım Hülya..Babası öldüğünden beri sosyal aktivite diye diye, kendini garip garip oluşumların içine attı.Bir görsen, Erkek gibidir.bir de iri..sanki dersin bunu ben doğurmamışım...Halini tavrını görenler çekiniyor evlenme teklif etmeye.Bu yaşına geldi hal bekar.....Tabii ki tanışacaksın Kazımcığım, ve eminim ki çok da iyi anlaşacaksınız.
(El ele Bihter ve Cahit girerler..Hacer hemen toparlanır...Ciddileşir..).Hıııı, alooo, evet dinliyorum müdür bey, ne yanlışlık varmış muhasebe kayıtlarında????
BİHTER: Annecim biz gidiyoruz...
HACER: Nereye yahu sabah sabah?
BİHTER: Harunzadelere gidicez
CAHİT: Ordan Melahat' i alıcaz
BİHTER: Melahat' la birlikte Altunzade' ye gidicez
CAHİT: Ordan Melahat' in sevdiceğini alıcaz
BİHTER: Ordan çıkışta bizim cemiyetin toplantısına katılıcaz
CAHİT: Sonra müzayedeye
BİHTER: Müzayededen kokteyle
CAHİT: Mağazaya
BİHTER:Tiyatroya
CAHİT:Dağa
BİHTER:Bayıra
CAHİT:Ovaya
BİHTER:Çayıra
CAHİT:Şuraya
BİHTER:Buraya (Karı koca böyle konuşurken Hacer bi ona bi ötekine bakmaktadır)
HACER: Aaaay yeter..Günlük istihkakınınz çekmecede..alın ve ne cehennenme giderseniz gidin..(Bihter annesini öper..Kocası da öpmek ister ama Hacer çekilir
HACER: Aman istemez..Sen öpmesen de olur..
(Karı koca teşekkür ederek çıkarlar)
HACER: Ne oldusu var mı Kazımcığım.Bihter ve onun sünepe kocası Cahit..Yine bir sürü laf kalabalığı yapıp başımı döndürdüler.Ah seninle sohbet ediyor olmasam günlük harçlıklarını bu kadar kolay vermezdim ama sana dua etsinler...Neyse biz nerde kalmıştık?Kazımcığım bak sana ne anlatacağım
(Sahnye çılgın giyimli Cem girer)
CEM: Good morning mammy..how are you?
(Hacer bir anda ciddileşir) Haa evet Leylacığım tabii ki görüşelim..(Telefonu eliyle kapatır)
HACER: Senin de sabah şeriflerin hayır olsun oğlum ne var yu?
CEM: Mammy ben gidiyo amerikan kültür denreğine, orada buluşacak George, Sylvia, Jack, Jenny, Swetlana..
HACER: Swetlana Rus mu?
CEM: No amerikan vatandaş.Ben gibi.Ben ne kadar türk, O da o kadar rus
HACER: Öff ne kadar lazımsa git al içerden
CEM: 2000 Mmmy..
HACER: Aman iyi, azmış bari
CEM: 2000 dolar mammy
HACER: Çüüüşş...
CEM: Ne çüş, ne çüş? Swetlana diyor bir gülücük 100 dolar, bir öpücük 100 dolar..elini tutturmak 100 dolar..Böyle böyle totalde 1000 dolar oluyor...1000 dolar da benim cep harçlık
HACER: Ay sus.anneyle o kadar açık açık konuşulmaz..Git al odamdaki çekmeceden.Hadi git artık oğlum hadi..
CEM: Ok..Thanks mammy... (diyerek çıkar)
HACER: (Telefonda konuşmaya devam eder) Bu da son numaraydı hayatım..küçük oğlum .Cem...Amerikadan yıllar sonra elince ecnebice bir diplomayla döndü, Harwırd mıdır Marwırd mıdır orayı bitirmiş.Mesleği nedir ben bile bilmiyorum inan.Çünkü ne konuştuğunu anlamıyorum.....efendim??? (Güler)..ilahi kazımcığım çok hoşsun...
(İçeri hizmetçi girer)
AYŞE: Hanımım hanımım...
HACER: (Öfkeyle) Ay patla he mi...Neeeee???
AYŞE: Afedersiniz hanımım ben...
HACER:Git çekmeceden aaal...(Kız çıkar, Hacer telefonda konuşmaya devam eder) Bu evde de herks beni sadece harçlık istemek için ziyaret ediyor.Bu da hizmetçim Ayşe' ydi.Sinsinin tekidir.Her gün mutfak alışverişi yapıcam diye fazla fazla para tırtıklayıp, uyduruk faturalar alabilmek için bakkala,manava, kasaba, markete, süper markete, tanıdık tanımadık tüm esnafa kikirdediğini bilmiyorum sanıyor küçük or..biipp.....Aaah rahmetli kocam sebepsiz yere öldüğünde yanında sadece bu vardı. Günahı boynuna..Para için yapmayacağı şey yoktur.Beni bile sahtekar bir ipsize peşkeş çekip, sonra da ona öldürttürebilir..O derece yani...Aaa bu arada Kazımcım, vallahi sohbetine doyulmuyor.Bak ben şimdi dışarı çıkacağım.Kuaför, güzellik salonu, mankür, pedikür, bıyıklarımı filan da aldırdıktan sonra Emirgan' da oturup bir çay içelim ne dersin_....Tamam canım..Haydi az sonra görüşürüz baaayyyy.
.

SAHNE:2

Bihter, Cahit, Cem, Hülyaoturmuş sobet ediyor..Cem' in kulağında kulaklık, kendi çapında dans eder gibi hareketler yapıyor.Telefon çalar, bihter açar.
BİHTER: -Efendim? Ha? Annecim sen misin? Aaa yine mi geç kalacaksın?Fok balıklarının yediği sazanları kurtarma cemiyeti yardım balosu mu?Mutlaka katılman lazım öyle mi? (Döner odadakilere bakar)
CAHİT: E yuh..Annen artık bizi bile geçti yalan söylemekte..(Bihter sus işareti yapar)
BİHTER:Tamam anneciğim sen nasıl uygun görürsen.Gülegüle annecim iyi eğlenceler.. (Telefonu kapatır)
HÜLYA: Çocuklar bu annem bir işler çevirmiyorsa ben de Hayriye değilim.
BİHTER: Ay değilsin tabi abi..Sen HÜLYA' sin.
HÜLYA: İşte ben de onu diyorum ya..Hayriye değilim..
CAHİT: Neydi bugünki bahanesi? Fok balıklarının yediği sazanları kurtarma cemiyeti miydi?
BİHTER: Bu ne ki? dünki bahanesi daha da şaheserdi.Sarılık olmuş iguanaların tedavi merkezinin açılışına gitmişmiş
HÜLYA: Ondan önce de saatlerdir çişini tutan internet bağımlılarını koruma ve kollama derneği kuruyoruz diye 24 saat ortadan kaybolmuştu..(Cem bir ara kulaklığını çıkarmış ve konuşulanları dinlemiştir.Lafa karışır)
CEM: Yok bizim mammy gitmiyor o dediği şeylere..Ben biliyor
HÜLYA: Onu biz de biliyoruz oğlum.Asıl bilmediğimiz, nerelerde neler yaptığı.
CEM: eEE ben bir kaç rastladı.Bak dün emirgan' da idi mammy.Önceki gün Göksu' da..Ben gördü.Kaç kere resmini bile çekti yanındaki adamla.
HEPSİ BİRDEN: Adamla mı? Aaaa göster bakayım. (Cem, cep telefonunu çıkartır.çektiği resmi bulur ve gösterir.Hepsi birden bakarlar..Şaşkınlık nidaları yükselir)(O arada Ayşe içeri girer..sessizce aralarına katılır..cep telefonundaki fotoğlarlara o da ilgiyle bakar)
BİHTER: Ama el ele bunlar??
CEM:One minute.Daha bunlar ne ki?Bakın daha neler var..
FİGEN: Haydaaa, bu adam kim tanıyan var mı?
CAHİT: Bak bak yine aynı adam.Bu sefer başka bir yerdeler..
FİGEN: Ah anne nasıl bir maceranın içindesin, neler yapıyorsun?
AYŞE. Durun bir dakika ben tam göremedim.Verin bakayım...(Hepsi birden Ayşe' ye ters ters bakarlar.Ayşe hemen toparlanır)Aaa şey, yemek diyecektim ben..Yemeğinizi hazırladım..Büyük hanım yine gelmeyecek herhalde.Sizler yemek salonuna geçebilirsiniz..
BİHTER: Üff tamam çekil ayak altından..Öyle çağırılmadan da gelme bir daha..Haydi çocuklar yemeğe geçelim..Ben çok acıktım.. (Hep birlikte çıkarlar..Onlar sağ taraftan çıkarlar...Sol taraftan kapı açılır, Hacer genç bir adamla elele içeri girer)
HACER: Gel Kazım gel...Nasıl olsa er geç tanışacaksın ailemle..Geciktirmenin ne manası var..
KAZIM: Ama ne güzel geziyorduk sahilde Hacerciğim.Niye öyle oldu bittiye getirdin?Ben daha hazır değildim çocuklarına tanışmaya..Hem ne güzel bütün gün başbaşa olacaktık..
HACER: İtiraz istemiyorum canım.düşündüm ve karar verdim..Liseli aşıklar gibi habire saçma sapan bahaneler uydurup kaçamak yapmak ne zordu öyle yahu..Gel herkese açıklayalım da rahat edelim artık....Geç canım sen şöyle otur, rahat et..(sol tarafa seslenir) Figeen, Bihteer, Ceeem, Cahiiitt gelin çocuklaaarr...ayşe sen de daha sonrada geel....kazımcığım aç mısın canım? Ayşe sana yemek hazırlasın mı?
KAZIM: Yok Hacerciğim bırak yemek yemeyi, heyecandan kaçacak yer arıyorum ben şu an...(etrafı süzer) maşallah evin de saray yavrusu mübarek..
HACER:Amaaan rahmetli kocamdan kalma ev işte..ne sarayı? Sanki bin odalı paksaray mı?
(Hepsi içeri girerler..Ayşe de arkalarından girer...Herkes şaşırır)
AYŞE: Aaaa fotoğraflardaki adam...
BÜTÜN KARDEŞLER VE CAHİT: Ayşe sus...çık dışarı.. (Ayşe bozulur, çıkar)
BİHTER: Anneciğim beklemiyorduk seni...
HÜLYA: Hoşgeldin anne...Bütün gün fok balıklarının bilmemne derneğinde olmayacak mıydın sen?
CEM: Wellcome mammy.
HACER: Eee şey çocuklar..Evet öyleydi..
HÜLYA: Biz nerede ne yaptığını biliyoruz anne..
HACER: Ne yapmışım da bana öyle kaçamak yapmış kız çocuğu muamelesi yapıyorsunuz?
CAHİT: Herşey Cem tarafından kayıt edilmiş valide hanım..inkar etmeyiniz..
HACER: Ne kaydı ayol?
BİHTER: Bunlar ne anne?
HACER: (telefonu alır, fotoğraflar bakar..mahçup olur) bunlar montaj...(Cemi gösterir) hepsi bu okyanus ötesinden gelen paralel yapının algı operasyonu..
CAHİT: Allaah yandık.Valide hanım hükümet sözcüsü gibi konuşmaya başladı.Sabah erkenden polis kapıya dayanırsa şaşmayın

HACER: (Ortama hakim olmak için sesini yükselterek)Aaa yeter..Çocuklar oturun lütfen..sizleri Kazım' la tanıştırmak istiyorum..Kazımcığım işte çocuklarım Hülya,Bihter, Cem ve bu da gereksiz damadım Cahit...
KAZIM: Memnun oldum gençler..ben de Karagümrük eşrafından kazım....(Kimse memnun olmaz, ters ters bakarlar)
HÜLYA: Eşraf olacak ne işle meşgulsünüz Kazım bey? Yaşınız da pek gençmiş...
KAZIM: Serbest efendim serbest..oldukça serbest..
CAHİT: Haa anladım işsiz yani...
CEM: Mammy okey..Kazım..ama kim bu Kazım?Neden burada?
BİHTER: Evet yani çok da genç..Nedir anneciğim, necidir?sanki siması tanıdık gibi ama...
FİGEN: Ben de çıkartacağım ama, nerden...
HACER: Kazım ve ben evlenmeye kadar verdik çocuklar..bunu ilk siz duyun istedim...
HEPSİ BİRDEN: Neeee????????????????*
(Bihter bayılır gibi olur, kocası onu tutar)
HÜLYA: Anne yapma..Bu nerdeyse bizim yaşımızda...
BİHTER: Ben katiyen kabul edemem.Adamı yolarım alimallah
CAHİT: Ben yorum yapamayacağım..Zira nutkum tutuldu..
CEM: Yeni father? Okey mam..no problem...
KAZIM: Hayatım, çocuklarının içinde bir tek Cem' i sevdim.Diğerlerini at gitsin..
HACER: Efendimm?
HÜLYA: Anne ben bunu döverim...(Kazım Hacer' in arkasına saklanır)
KAZIM: Şaka yaptım yahu...Kaynaşalım diye..
BİHTER: Şeye benziyor bu...Hani çok eskiden, biz çocukken...
HÜLYA: Dur dur duurr......Kazım soyadın ne senin?
KAZIM: Katırcı ne olacak?...
HÜLYA VE BİHTER BİR AĞIZDAN: Kazım katırcııııı!!!!!
HÜLYA: Namı diğer Katır Kazım....
BİHTER: Hülyanın ve benim taa ilkokuldan çocukluk arkadaşımız...
HACER: (Çok bozulur) Öyle mi? aman yarabbim...Sahi mi yahu?
KAZIM: Şey..Yok sanmıyorum.Ben sizi hiç hatırlayamadım. Hacerciğim çocukların beni birine benzetiyor herhalde heh heh..
CEM: Ben anlamadı..Bana da anlatın...
CAHİT: Dur cem dur..bunun bir saniyesini bile kaçırmamalıyım.(Cahit oturur, cebinden bir avuç çekirdek çıkarır, yiye yiye seyretmeye başlar)
CEM: Ama konu bittikten sonra bana da anlat okey???
CAHİT: Okey canım okey...(Cem' e de çekirdek verir, hem çitler hem olayları seyrederler)
HÜLYA: Tabii ya..Katır Kazım...Lan ben seni çocukken az dövmemiştim...
BİHTER: Ben de ben de..
CAHİT: Aaa sen de mi karıcım?
HÜLYA: Anne bu var ya, ilk okuldayken ders aralarında sınıfta kalır, çAntalarımızı kurcalar, kitaplarımızı çalar, götürüp yan sınıfta satardı...
BİHTER: O ne ki, kışın sınıfa astığımız kabanları montları çaktırmadan üst üste giyerek yürütür, götürür kendi mahallesinde bir avuç misket karşılığında başka çocuklara verirdi.
HACER: Haa hatırlıyorum, çocukken anlatırdınız öyle bir şeyler...Kazım sen gerçekten o musun?
BİHTER: Dur dur..Beslenme çantalarımızdan yiyecekleri yürüttüğünü ve her beslenme saatinde çantamızı açtığımızda bomboş bulduğumuzu anlatmadım daha...
CAHİT: (Cem' i dürter, güler)Bak burası hakkatten komik..
KAZIM: Ama şimdi ne desem ki ben?Hay gelmez olaydım bu eve..Hacerciğim rica edicem sustur bunları..Ben artık 35 yaşında koskoca adamım..Çocuklukta kalmış aptalca şeyleri sorgulamanın sırası mı şimdi?
CAHİT: Sahiden bu o muymuş ya?Bihter emin misiniz?(Bihter kafasını sallar)
CEM: Ne diyor? Neymiş ?
HACER: Yeteer susun artık. Ben Kazım' ı bu yaşında tanıdım.Öncesi beni ilgilendirmiyor.Biz birbirimizi seviyoruz ve evlenemeyi düşünüyoruz..O kadar..Ha, itirazım var diyen varsa, bakın kapı orda, derhal çıkıp gidebilir.
CAHİT: Ben sesimi bile çıkarmadım valide hanım.
BİHTER: Anne bizden, bu zontayı kabullenmemizi bekleyemezsin.
HÜLYA: Başka adam kalmadı mı dünyada Allahaşkına. Yakışık alır mı anne..Adam resmen bizlerle yaşıt..Şu tipe bak ya..
KAZIM: Canım, bakar mısın bana hakaret ediyorlar.
HACER: Çocuklar Kazım?a her sataşmanızda bir hafta harçlıklarınızı keseceğim. Mesela şu anki kabalığınızdan ötürü önümüzdeki bir hafta içinde benden zırnık para alamayacaksınız.
CAHİT: Ama ben bir şey dememiştim ki valide hanım.
HACER: Sus.Sen de eş durumundan cezalısın damat.Karının terbiyesizliğinin bedelini ödeyeceksin.
HÜLYA: Ben bu adamla aynı çatı altında yaşayamam kimse kusura bakmasın.
BİHTER: Vallahi ben de
HACER: Nasıl isterseniz.Güle güle?
HÜLYA: Ama..Yani....Bir kaç gün dayanabilirim...
CAHİT: (Telaşla) Biz de öyle.Değil mi karıcığım?
BİHTER: Olabilir tabi yani..Bir kaç gün bakalım duruma..Belki de önümüzdeki günlerde yavaş yavaş alışabiliriz..
HACER: Evet.Duruma itirazı olan olmadığına göre, gel canım bahçeye geçelim.Ayşe de bize çay getirsin..
KAZIM: Tabii Hacerciğim..Buranın havası bana yaramadı çıkalım lütfen...(Hacer önden, Kazım arkasından çıkarlar.Kazım çıkarken döner arkasına bakar.Kemal ona saldırmak ister.Damat Kemal?i tutar.Kazım korkuyla koşarak çıkar)

SAHNE : 3

Hülya, Cahit, Bihter, Cem, Hacer oturmuş sohbet ediyorlar.Ayşe çay servisi yapıyor.
HÜLYA:Olmaz anne,evlendikten sonra O bu eve gelemez.Bak yemin ediyorum elimde kalır.
BİHTER: Benim de elimde kalır, vallahi paralarım onu..
CAHİT: Ben de rahat rahat haLLetsinler diye kapıda gözcülük yaparım.
CEM: Bana no problem.Bıyıklı cici baba gelse de okey, gelmese de okey.
HACER: Aaa yettiniz ama.Size fikrinizi soran mı oldu?Gelecekler ve bundan sonra bizimle yaşayacaklar.Zaten şunun şurasında nikaha ne kaldı ki?
HÜLYA: LER derken????
HACER: Şey...Kazım ve babası
BİHTER: Neee? bir de babası mı var?
HÜLYA: E pes yani anne...Vallahi pes...
HACER: Ay ne yapsaydım Hülya? Yaşlı başlı adam..Düşkün ve hastalıklı..Bakıma muhtaç...Sokağa mı atsın babasını? elbette ki sahip çıkacak..Muhtaç diyorum, düşkün diyorum..zavallı bir ihtiyar diyorum..Ne oldu sizin vicdanlarınıza yahu?
CEM: Ooo cici baba yanında cici dede getiriyor.Very good...
CAHİT: Aha şimdi bir de cici kayınpederim olacak iyi mi?
AYŞE: Ne güzel işte..Evin içinde tonton bir dede..Gelsinler gelsinler..En fazla sofraya iki tabak daha koyarız ne olacak
HEPSİ BİRDEN:Ayşe çık dışarı....... (aYŞE UTANIR, TELAŞLA ÇIKAR)
HÜLYA: Anne Allahaşkına alıştıra alıştıra söyle, ne zaman gelecekler?
(Kapı çalınır)
HACER: Şimdi..Şu anda..Hatta bak geldiler bile...(herkesten memnuniyetsiz sesler çıkar) Ayşeee kapıya bak kızım....(Ayşe kapıyı açmaya koşar)
CAHİT: Hülya, dede çok yaşlıymış.Yazıktır...Sadece oğlunu gebert sen..Dede kalsa da olur.
BİHTER: Cahit sus..
CAHİT: Peki karıcım.
(İki adam girer.Hacer heyecanla kalkar...Ötekiler çok memnuniyetsizdir...)
HACER: Kazımcığım, Sermet beyciğimm, hoşgeldiniz evinize..Safalar getirdinizz.
(Yaşlı adamın gözleri Bihter' e takılır..Onu gelin adayı zannetmiştir..)
SERMET: Hoşbulduk efendim hoşbulduk...Oooo gelin kızımız bu olmalı...Çok da güzelmiş maşallah..Aferin oğlum kedi olalı bir fare tuttun sonunda.(Hacer' e bakar, işaret ederek) Bu da benim olsun..yaşı başı bana uygun..
HERKES BİRDEN: Hoop..şşttt...yuh...
CAHİT: Yok efendim nemünasebet..Bu benim karım..Sizinki bu... (Haceri gösterir)
SERMET: Bunu da bana mı vereceksiniz? Oh oh oh pek münasip vallahi..Müşerref oldum hanımefendi (Hacerin elini öpmeye kalkar)
HACER: Yok efendim asıl ben sizin elinizi öpeyim. (El öpmek için kısa bir mücadele yaşarlar)
(Ayşe elinde bavullarla girer.Sermetin gözü Ayşeye takılır)
SERMET: Kazım, yoksa bu mu senin ki? Tüüü senin sıfatına, en güzelini başkasına kaptırmışsın...Eh bu da idare eder gerçi ama...
HACER: Ay üstüme iyilik sağlık
KAZIM: Hayır babacım o olur mu hiç? Gelininiz o değil
SERMET: E kim o zaman?(Haceri gösterir) Bu olmaz, bu, bana daha uygun.ben bunu alayım sen de bu hizmetçi kızı al
HEPSİ BİRDEN: E yuh artık....
CAHİT: Aman benim karımdan uzak dursun da...
HEPSİ BİRDEN: Sus ,Cahit..
SERMET: Pekiii bu yolunu şaşırmış turist kim?
KAZIM: Tamam durun ben şimdi herkesi tanıştırıyorum.Babacığım bak, bu, Hacer hanım..Evleneceğim kadın..(Sermet hayal kırıklığına uğrar)Bu, büyük kızı Hülya..Bu, küçük kızı Bihter...Bu Bihterin eşi Cahit..Bu da evin küçük oğlu cem..
CEM: Hi grand father..How are you?
SERMET: Bu niye değişik?
HACER: Cem yıllardır yurt dışındaydı efendim..Döneli sadece bir kaç gün oldu...
SERMET: (Haceri göstererek) Oğlum seninkinin bu olduğundan emin misin? Bir yanlışlık olmasın?
HACER: Ay şimdi bayılacağım...Ayşeeeeee bizlere kahve yap kızım...
AYŞE: (Koşarak gelir) Kahveleriniz nasıl olsun efendim?
HACER-orta
BİHTER-sade
CAHİT-şekerli
HÜLYA-az şekerli
KAZIM-açık
SERMET-koyu
CEM-expresso
AYŞE: Hay sormaz olaydım. Anlaşıldı, büyük hanım orta dediğine göre herkese orta kahve..O KADAR.... (Ayşe çıkar)
(Herkes sıkıntıyla susar)
SERMET: (kazım' a döner.Haceri kastederek) Çoluk çocuğu da pek sevimsizmiş.al birini vUr öbürüne.
KAZIM:ŞŞŞttt duyacak...
HACER: Eee Sermet beyciğim daha daha nasılsınız?Neler yapıyorsunuz?
SERMET: Benim yaşımda bir ihtiyar ne yapabilir ki Hacer hanımcığım..Partiler, güzel hanımlar, dans, müzik yuvarlanıp gidiyoruz işte...(bİR ANDA AYAĞA KALKAR sevdim bir gENÇ KADINI müziği fonda hafiften duyulur ve Sermet Bihter' i zorla dansa kaldırır..Cahit karısını çeker alır..Sermet bu kez Hacer' ü dansa kaldırır, zorla bir iki döndürür..Kazım da hacer' i kurtarır..mizik kısıldığında Bihter konuşur)
BİHTER: Ben de zannettim ki tansiyon, şeker, kolesterol diye sayacak..
HÜLYA: Muhtaç, düşkün, hasta, yaşlı ve zavallı ha?Al sana tonton dede..Ah anne ah...
CEM: Bazanları seninle geceleri çıkar mıyız grand father?Böyle alemlere akmak ikimiz ne dersin?
KAZIM: (dURUMU KURTARMAK İÇİN TELAŞLA) Babam çok güzel resim yapar Hacerciğim.Şiir de okur..Ud da çalar..Yanında resim çalışmalarından, şiirlerinden örnekler de getirdi..Görsen çok beğenirsin..
SERMET: Ah durun size çok sevdiğim bir eserimi okuyayım Hacer hanımcığım..Dinleyin gençler (Adam okumaya başlar)

Nerdübanhâyist pinhân der cihân
Pâye pâye tâ anân-ı âsümân
Her güruh râ nerdübânî diger est
Her reviş râ âsümânî diger est
Her yek-i ez hâl-i diger bî-haber
Mülk bâ pehnâ vü bî-pâyân ü ser

CEM: Ne olmuş ne olmuş?Asuman' a ne olmuş?(Bihter esnemektedir.)
HÜLYA: Ben de senin ananı..Alın size osmanlıca..Bayılttın be beybaba..(hÜLYA DA DOĞAÇLAMA BİR ŞİİRE BAŞLAR)
BİHTER DELİRİR, ANNEM DER KES
BEN BAŞA BELA DERİM DEDEM KES
FESUPANALLAH DERT BİR İDİ İKİ OLDU
NERDEN ÇIKTI KAZIM DENEN BU TERES..
BİHTER: (kapak işareti yapar) helal Hülya' ya..kafiyeyi de dizivermiş..
HACER:( O DA doğaçlama şiire başlar)
KES EVLADIM ARTIK KES
AY BU NE GÜRÜLTÜ, NE SES
KES DEMEKTEN USANDIM SİZE
NE SES BIRAKTINIZ BENDE NE NEFES

BİHTER: Vaay anneme de bakın..
HACER: Beni de kendinize benzettiniz sonunda off...
CAHİT: yağdı yağmur, çaktı şimşek
HERKES BİRDEN: Sus Cahit sus..

KAZIM: Babacığım yine karıştırdınız.. Mevlana' nın Mesnevisi bu..Sizin eseriniz değil..
SERMET: Yapma yahu..Ben yazmamış mıydım bunu?
KAZIM: Hayır babacığım..

(Ayşe kahvelerle girer, herkese ikram eder..İkram sırasında Cem kızı taciz eder..Kız bir çığlık kopararak kahvelerin tamamını yaşlı adamın üzerine döker.Herkes telaşlanır)
HACER: Cem ne yaptığını gördüm.Off Ayşe temizle şuraları.Ah ne olur kusura bakmayın Sermet beyciğim..(Ayşe yerleri temizlemeye başlar)
(Sermet, yüzüne bulaşan kahveyi yalar)
SERMET: Hmmm zaten orta değilmiş..Şekeri fazla olmuş..
BİHTER: Adamın üstü başı rezil oldu yaa..(Bihter adamın üstünü temizlemeye kalkar)
CAHİT: Elleme Bihter.Sana mı kaldı onun üstünü temizlemek?
HACER: Çocuklar aranızda Sermet beye göre kıyafeti olan var mı?Temiz birşeyler verin adama.
HÜLYA: Valla ben günahımı bile vermem.
CEM: Ben getirdi Amerika' dan iki bavul kıyafet..Gel grand father seni değiştirmek (Adamı alır, çıkarlar)
HACER: Kazımcığım sanırım baban benden hoşlanmadı.Sanki beni sana uygun görmedi gibi..
CAHİT: Ama kendikendisine pek bi münasip gördü..
BİHTER: Annecim Kazım olacağına sermet amca olsun bari, vallahi ben ona razıyım.
KAZIM: Çüş Bihter.
HÜLYA: Hop, terbiyeli konuş kardeşimle
CAHİT: Sen benim karıma çüş diyemezsin arkadaş.Hülya seni ne yapar biliyor musun?
AYŞE: Hanımım öyle de olabilir aslında .Sermet bey sizi alsın, Kazım bey de beni...
HEPSİ BİRDEN: Yuh Ayşe yuh...Çık dışarı..(Ayşe çok bozulur çıkar)

KAZIM: Hacerciğim bakar mısın şunlara?Tehdit, hakaret ve her çeşit şiddet var
HACER: Susun be..Densizler..Yarın sabah elbette yine kucağıma düşüp, dünyanın en saçma bahaneleriyle harçlık isteyeceksiniz..Bugünki saygısızlıklarınızın hepsini not alıyorum.Yarın ödeteceğim sizlere..
HEPSİ BİRDEN: Aaa olmaz..yapma annecim..
(İçeriye Cem ve Sermet bey girer..Herkes şaşırır..Sermet beyi Cem çok abartılı, çılgın ve serserice giydirmiştir..Hatta sermet beyin kulağında kulaklık, Cem' in kulağında kulaklık, ikisi de sahneye dans ede ede girerler...
HACER: Ceem ne yaptın oğlum adamı ne hale getirmişsin
KAZIM: Off babamın içindeki canavarı uyandırmışsın cem...(Babasının kulaklığını çekip alır..Adamı oturtmaya çalışır) Babacığım otur Allasen..Bir yerine inecek Allah korusun..
SERMET: Karışma bana..Ben yaşlı değilim...Bana bir ayağım çukurdaymış gibi davranma..Bak götürürüm seni para vericem diye kandırıp Beşiktaş iskelesine, denize itelerim, sonra da sen suda debelenirken oturur çekirdek çitleye çitleye seyrederim..
HÜLYA: Fantaziye bak be...
SERMET: Of sıkıldım ben.Hadi odamı gösterin de artık biraz dinleneyim..Bir an önce alışayım yeni evime.
BİHTER: Evim diyor ya.
CAHİT: Bir sen eksiktin bu evde..aman koş yerleş.
HACER: Odalarınızı hazırlatmıştım..haydi buyrun yerleştirelim sizi ..Benimle gelin lütfen...
(Hacer, Kazım, Sermet çıkarlar)
(Onlar çıktıktan sonra odadakiler birbirlerine bakarlar)
HÜLYA:Bu ikisini bu evde istemiyorum.Bunlara bu evi dar edeceğiz tamam mı çocuklar?Benimle misiniz?
BİHTER: Yanındayım ablacım
CAHİT: Şey..Ben uzaktan yanınızdayım..Malum kayınvalidenin öfkesini göze alamam.
CEM: Bana fark yok.Ne diyorsanız okey
HÜLYA: Çalıştırın kafaları..Bu iki asalak bu evden ne sebeple kaçar gider? Düşünün...Bize kalacak miras bölünüyor efendiler...Aklınızı kullanın..
(Kısa bir sessizlik)
BİHTER: Abla..Bu Kazım, çocukken ödleğin tekiydi...Arkasına geçip BÖH desek bile korkudan düşer bayılırdı hatırladın mı?
HÜLYA: Hatırlamaz mıyım? Hatta br keresinde korkudan altına işemişti.
CEM: Biz kocaman adama BÖH mü yapacak?
HÜLYA: Aklımıza gelen her türlü itliği yapacak....taa ki ikisi birden ATTAya gidene kadar..Okey mi?
CEM: Anlamadı ama okey.
CAHİT: Haydi gazanız mübarek ola çocuklar
BİHTER: Kendini de kat Cahiitt...Mirası düşün...Gazanız değil, gazamız diyeceksin
CAHİT: Haklısın karıcım
HÜLYA: Şimdi dağılalım çocuklar..Bir sonraki toplanmamızda planları uygulamaya geçiyoruz.. savaş başlıyor...
HEPSİ BİRDEN: Hadi...

SAHNE : 4

(İçeriye, parmak uçlarına basa basa Hülya, Bihter, Cahit, Cem girer...Hepsinin ellerine kese kağıtları vardır.)
BİHTER: Herkes anladı di mi?Birazdan Kazım odaya girecek ve biz hep beraber elimizdeki kese kAĞItlarını patlatacağız.
HÜLYA: Böylece Kazım' ın ödü gaitasına karışacak
CAHİT: Bu kadar korkacağına emin misiniz?
BİHTER: Valla sırf bu hareket yüzünden çocukken bayılmışlığı var.AbLamla biz şahitiz...
CEM: Aslında ben çok anlamadı.Şimdi bu kese kağıt BENGGG, biz BÖÖHHH ..Kazım ZÖÖÖ okey?
HÜLYA: Okey koçum okey..Çok güzel anlamışsın..
CAHİT: Geliyor.Ayak sesi..Biri geliyor...
BİHTER: Annem evde olmadığına göre bu ya Sermet' tir ya Kazım...Çabuk saklanalım...
HÜLYA: Sessiz olun...şşştttt
(İçeriye, elinde bir tepsi dolusu bardakla Ayşe girer..Diğerleri onu Kazım zannederek aynı anda kese kağıtlarını patlatırlar..Ayşe çok korkar, tepsiyi düşürüp bir çığlık atarak düşer bayılır)
CAHİT: Anaaamm yanlış adam
BİHTER: Ay biz bunun da evde olduğunu unutmuştuuk
AYŞE: Ayşe Ayşe..Biz şaka yaptık Ayşe..Kendine gel.
CEM: My god bizi affetsin.Ölmedi di mi? ayşe iyi mi?
CAHİT: Nasıl iyi olsun ya.Öyle bir korkuttuk ki, seyircilerin bile yarısı telef oldu.
BİHTER: Tutun şunu bahçeye doğru taşıyın ben ambulans çağırayım.
(HÜlya ve Bihter, kızı alır , çıkarlar.)
CAHİT: Kayınvalidemin evde olmadığından eminiz değil mi Cem?
CEM: Mammy kendi gazete ve dergileri alamaya çıktı ben gördü. Cici grandfather odasında. Bıyıklı cici father da banyoda.Odasından duş sesi gelmek.
(Bihter ve Kemal içeri girerler)
hülya: Çocuklar Sermet ya da Kazım, illa ikisinden biri şimdi içeri girecek.Haydi geçin yerlerinize
CEM: Biz yine BÖÖÖÖ yapacak?
BİHTER: Evet kuzucum hadi geç yerine..bu sefer maskelerle deneyeceğiz..hadi takın maskeleri...(dışarıyı dinler) ayak sesleri..Geliyor..(Hepsi saklanırlar..İçeri biri girer ve bizimkiler korkunç maskeleri yüzlerine takıp bir anda koltuğun arkasından çıkar bağırırlar...İçeriye bornoz ve kafasında havluyla Hacer girmiştir.Korkudan düşüp bayılır)
CAHİT: Haydaaaa
HÜLYA-BİHTER-CEM: Anne!!!! (Kadının başına toplanırlar, ayıltmaya çalışırlar)
BİHTER: Hani annem dışardaydı Cem?
CEM: Demek geldi şimdi içerde sister.Ben farketmedi.
HÜLYA: Arayın ambulans çağırın ben annemi kapıya yakın bir yere taşıyayım..Yardım edin...
(Hepsi çıkar...Sahneye Sermet bey girer..elinde bir tablo vardır..Etrafına bakınır, sonra tabloyu duvara asar..Karşısına bakıp beğeniyle seyreder..)
SERMET: İşte benim şaheserim..Kendi ellerimle yaptım..Ustalık resmim..Hacer hanım bu hediyemi görünce bayılacak..Çok yakıştı be.......Off yorulmuşum, şuraya biraz uzanayım da millet gelene kadar kestireyim... (üçlü koltuğa uzanır...Odaya Kemal-Bihter-Cahit-Cem girerler..Koltukta uyuyan yaşlı adamı farketmemişlerdir)
CAHİT: En azından sistemin tıkır tıkır işlediği tescil edilmiştir.Doğru yoldayız çocuklar..
BİHTER: Anneme birşey olmamıştır değil mi?
HÜLYA: Korkmaaa, annem öyle kolay kolay ölmez..
CEM: Biri geliyor..Ayak sesi...
BİHTER: Çabuk geçin yerlerinize bu sefer Kazım geliyor.balonları alın elinize.....
(Yerlerine geçerler..Hazırlanırlar...İçeri Kazım girer...Hep birlikte patlatırlar..Kazım hiç tepki vermez..Ama üçlü koltukta uyuyan Sermet birden sıçrar, korkuyla tepki verir, düşer bayılır)
KAZIM: (kULAĞINDA KULAKLIKLAR, MÜZİK DİNLEMEKTEDİR.Kulaklıkları çıkarır) Ceeem ne güzel şarkılar varmış sende..Aaa ne oluyor burda? Hiii!! Babam niye yerde?
BİHTER-HÜLYA-CEM-CAHİT: Sermet amca??????
(Adamın başına toplanırlar..Telaşlanırlar)
BİHTER: Bu salona ne zaman geldi yahu?
CEM: Hülya abla sen onu kapıya yakın taşımak yine..ambulans çağırıyor biz...
HÜLYA: Ama artık bel fıtığı olacağım yahu..Kazım sen kucakla babanı...Hadi ambulans çağıralım yürü... (Kazım babasını kucaklar, yanında da Kemal çıkarlar)
CEM: Sister biz şimdi katil oluyor?
BİHTER: Yok ablasının kuzusu..Biz birşey yapmadık o kendi kendine öldü.
CEM: Ama onu biz korkuttu
CAHİT: Bunu kim biliyor ki?
CEM: My god biliyor
(Kemal ve Kazım girerler)
KAZIM: Gönderdik..Neyse endişelenmeyin.Babam eski topraktır ona birşey olmaz
HÜLYA: Hay ben böyle şansın içine tüküreyim
KAZIM: Bu kadar üzülme Hülya beni de ağlatacaksın.
HÜLYA: Yürü git lan.

SAHNE: 5

HÜLYA-BİHTER-CEM-CAHİT oturmuş, sıkıntılı sıkıntılı çekirdek yiyorlar..
CEM: İyi de biz niye durmadan çit çit çekirdek yiyor?
HÜLYA: Kahrımızdan oğlum kahrımızdan
CEM: Türkiye' de çok üzülünce çekirdek mi yiyor siz?
CAHİT: Yok evlat..Genelde sigara içilir, kafa çekilir de..
CEM: Eee?
BİHTER: Yönetmen böyle uygun gördü ne yapalım
HÜLYA: Yahu yönetmenim, hiç olmazsa birer efkar sigarası yaksak olmaz mıydı?Bu ne böyle Cennet mahallesi sakinleri gibi?
YÖNETMEN: Sigara yasak...Cıvıtmayın devam edin...
(İçeriye sinirli bir şekilde Hacer girer..)
HACER: Hepinizi allah bildiği gibi yapsın..Evladım siz katil misiniz, canavar mısınız, düşman mısınız?Aile nüfusunun yarısını hastanelik ettiniz..Uyuklayan bir kaç seyircinin uykusunu böldünüz..Siz benim yüreğime mi indireceksiniz?
CEM: Mammy biz şaka yapmıştı...
HACER: Şakanız batsın...Figen, Bihter, şu gül gibi çocuğu da kendİnize benzettiniz ya, aşkolsun size...(Cem' i kasteder)
CAHİT: Ben fazla birşey yapmadım sevgili kayınvalideciğim
HACER: Ay sus.Senin varlığın bile suç unsuru..
BİHTER: Aaaa anneciğim olmuyor ama..
HACER: Yeter..Şimdi beni dinleyin...Biradan Kazım ve Sermet bey gelecekler...eğer bir daha en ufak bir densizliğinizi görürseeeem....Vallahi bugüne kadar benden tırtıkladığınız paraları nereye harcadığınızı araştırırım, bir daha yüzüme bakacak haliniz kalmaz ona göre...Ayrıca bir daha da benden zırnık alamazsınız...
HÜLYA-BİHTER-CAHİT-CEM: Aman anne lütfen...Sakın ha....Tövbe...
HACER: Hah şöyle yola gelin
AYŞE: Kazım bey ve Sermet beyler geldiler efendim.(Ayşe kenara çekilir.Kazım ve Sermet girerler.Ayşe sonra çıkar)
SERMET: (Oğluna) çık kolumdan yahu, bana hasta mumelesi yapma..Ben yaşlı da değilim hasta da değilim.(Salondakilere döner) Merhaba efendim merhaba....
(Bihter-Hülya-Cahit-Cem tepki vermek istemezler ama Hacer onlara uyarır, tehdit eder gibi öyle bir bakar ki, hemen bir ağızdan konuşurlar)
-HOŞGELDİNİZ EFENDİM BÜYÜK GEÇMİŞ OLSUN....
SERMET: Hey maşallah..Yurttan sesle korosu mübarek..Sağolun çocuklar sağolun.
KAZIM: Neyse efendim geçti gitti artık...Şimdi konumuza dönelim...
SERMET: Yoo önce benim hediyemden bahsedelim...(duvardaki tabloyu işaret eder) Nasıl buldunuz Hacer hanımcığım beğendiniz mi?
HACER: (bEĞENMEMİŞ BİR TAVIRLA) Aaa bu da nerden çıktı?
SERMET: Benim eserim efendim..kendi ellerimle yaptım..Şaheserim..Ustalık eserim..
KAZIM: Babacığım abartma istersen.O kadar da değil...
HACER: (Yapmacık bir şekilde) Güzel güzel..gayet güzel..(Çocuklara döner, emreder gibi imalı bir tavırla) hem de çok güzel öyle değil mi çocuklar)
(figen-Bihter-Cahit zoraki bir şekilde çok beğenmiş gibi kafa sallayarak bir ağızdan...)
-EVEEEEETTTTTT
BİHTER: Hayatımda ilk kez kazım' a katılmakla birlikte, anneme de hak veriyorum..Aynı zamanda da şuursuz şuursuz ne diyeceğimi bilemeden öyle boş boş konuşuyorum.
HÜLYA: Güzel güzel..Çok anlamlı..Şey, denizi anlatıyor değil mi bu resim? Bak şunlar dalgalar, şurada bulutların arasından süzülen güneş ışınları.
SERMET: Yooo savaşın acımasızlığını anlatıyor...
HÜLYA: E ben de onu diyecektim zaten..Savaş o kadar acımasız bir şey ki, insanlar ne denizin, ne bulutların güzelliğini göremeyecek derecede acı çekiyorlar
KAZIM: Ben bile bu kadar iyi kıvıramazdım...
CAHİT: (Çok anlıyormuş gibi garip hareketler yapa yapa resme bakarak) Hmmm..Renkler, ışık, kompozisyon, derinlik mükemmel..Mesela bakın şuradaki kahverengi nokta olmasa, resmin bütünlüğü bozulurdu..Çok ustaca çok..
SERMET: Oraya kahve dökülmüştü.Resme dahil değil..Kahve lekesi o
BİHTER: (sahte bir gülüşle konuyu dağıtmaya çalışır) hah hah haaaayy ilahi kocacım..(dişlerinin arasından) sus Cahit sus..Yorum yapmak zorunda mısın?
SERMET: Eee delikanlı sen de birşeyler söylemek ister misin?(Cem kulağından klaklıkları çıkartır)
CEM: OOOoo...Very good..
KAZIM: Cem ne anladın allahaşkına?
CEM: Popooo
HACER: Ne poposu oğlum..Ay siz onun kusuruna bakmayın efendim Türkçesi biraz zayıftır, zaman zaman otum derken bokum diyebiliyor..
HÜLYA:Anne sen şimdi güya durumu mu düzelttin?
CEM: (kendi poposunu gösterir) Böyle popo..Grand father boyaları alıyor, popoya sürüyor, sonra tuvalin üstüne oturuyor, böyle böyle yapıyor (poposunu çevirerek gösterir) ondan sonra bu resim oluyor..
HEPSİ: E yuh yani....
CEM: Evet..Gerçek söylüyor..Popo bu..Bak bu kısım rektum...(Resmin ortasındaki siyah noktayı göstermektedir)
HEPSİ: Cem suss...
HACER: Tamam tamam..Konuyu değiştiriyoruz...Haydi hazırlıkları konuşalım..Haftaya nikahımız var...
FİGEN-BİHTER-CEM-CAHİT: Iyyyy.....Tablodan bahsetsek daha iyiydi...
SERMET: Sevgili Hacer hanım, iyi düşündünüz mü efendim? Kazımdan da koca mı olurmuş allahaşkına...Benim fikrimi sorarsanız, size şöyle yaşınıza uygun, sanattan anlayan,(Kendi üzerindeki kıyafeti tarif eder) kahverengi takım elbiseli, beyaz saçlı, emekli bir resim öğretmeni daha münasip olurdu...
HEPSİ BİRDEN: öhhöö ...öhhö....(uyarı anlamında öksürürler)
KAZIM: Babacığım zırvalamasanız nasıl olur acaba?
HÜLYA: Evet yani Kazım' a katılıyorum bey baba...
SERMET: Valla hala vakit var, benim de umudum var...Kazım sen ille de çok istiyorsan hizmetçiyi al oğlum..Gel vazgeç bu sevdadan..
HACER: Çok şakacısınız Sermet bey.
SERMET: Kazım hatılıyor musun sen kabzımallık yaparken?
KAZIM: ŞŞtt baba sus allahaşkına.
HÜLYA: Kabzımallk mı yaptın sen?
KAZIM: Yoo.Baba sus rica ederim.
SERMET: Canım kabzımallık dedimse öyle değil..Bizim kabzımal Hasan vardı..Bu benim oğlan bir gün onun deposunun önünden geçerken bir poşet kiraz yürütmüş..Hasan da bunu yakalamış.
HEPSİ: EEEE? (kAZIM BABASINI SUSTURMAYA ÇALIŞIR)
SERMET: iŞTE Hasan bunu önce bir güzel dövmüş, sonra da alıp polise götürecekken bizimki yalvarmış yakarmış.En sonunda Hasan buna 'tamam gel bir hafta bizde çalış da seni affedelim' demiş.Çalışmak dediyseK, kamyona kasaları yüklemek yani..
HEPSİ: Eeee? (Kazım bir yandan babasını susturmaya çalışmaktadır)
SERMET: Eeesi, bizimki 2 gün çalıştıktan sonra, 2,5 uncu gün depoyu soyup bütün malları başkasına okutmuştu da, sonrasında hırsızlıktan bir kaç sene içerde yatmıştı..
HEPSİ: Neee??? Aaaa?
HÜLYA: Ve sen bunu koca diye alacaksın öyle mi anneciğim?
KAZIM: Sakın ha ciddiye almayın..Alzaymır...nE SÖYLEDİĞİNİ BİLMİYOR.Yemin ederim.Doktor raporu bile var..
HACER: amaaan, almadım zaten..
HÜLYA-BİHTER: Ama anne..
HACER: Uzatmayın çocuklar.Kimsenin geçmişi kimseyi ilgilendirmez.Önemli olan şu an, şu zamandır.Kaldı ki ben Kazım' ı tanıyorum.Demin duyduklarıma zerre kadar inanmadım.
KAZIM: İşte benim sevdiğim kadın.
SERMET: Aaa bana inanmadınız mı yani?
HACER: (Güler) inandık efendim inandık ama ciddiye almadık..Eveet, hadi nikah törenini konuşalım artık.
BİHTER:(Ayağa kalkar, kapıya yürür) ıYYYYY Bihter Cahit' i de alır kaçar)
HÜLYA: HülYa da kaçar
CEM: Cem de kaçmak
CAHİT: Cahit kaçar
SERMET: Durun bekleyin Sermet de kaçar
(Hepsi arka arkaya çıkar gider..Hacer ve kazım şaşkın peşlerinden koşarlar)
KAZIM VE HACER: Ne oluyor yahu dursanıza..(Sahne boşalır)

6 SAHNE

Kazım üçlü koltukta uzanmış uyuklamaktadır..Yüzünde kitap kapalıdır..Hülya sahneye girer..Kazım' ı görünce usul usul yürümeye başlar..Kazımın yanına gelir..Etrafına bakar,yüzündeki kitabı kaldırır..kenara koyar.. diğer koltuktan bir yastık alır ve Kazımın yüzüne bastırır..Kazım debelenmeye başlar..Hülya yastığı bastırmaya devam eder..Sahneye sağ taraftan Sermet girer..(Sermet hep bastonlu) Bastonunu Hülyanın sırtına dokundurur silah gibi..

SERMET: Kıpırdama.Kaldır ellerini.. (Hülya sırtına dayanmış bastonu silah zannederek korkar, ellerini kaldırır..) Yürü kapıya doğru..Arkana bakma..Yürü..(Hülya elleri yukarda, kapıya yönelir..Sermet de peşinde..) Çık dışarı..Defol odana çabuk.Ve bu gece olanları da tamamen unut anlaşıldı mı?.. (Hülya çıkar) Kazım iyi misin oğlum?
KAZIM: Off ölüyordum neredeyse..İyiyim babacığım iyiyim sağol...
SERMET: Bu ev hiç tekin değil evlat..Sen bu evde mutlu olacağımıza gerçekten inanıyor musun?
KAZIM: Hep böyle sürmeyecek baba..Şirket kuruyorum bahanesiyle Hacer' e boş bir kağıt imzalattım..Sonra onu düzenleyip, bütün servetini genç kocasına bıraktığına dair bir evrak haline getireceğim..
SERMET: Eeee?
KAZIM: bir süre sonra Hacer bu dünyayı terki diyar eyleyecek.Ve gördüğün tüm bu servet sadece bana kalacak..
SERMET: Hmmm..Bu arada üç çocuğunun eli armut mu toplayacak? Sen üçüyle de baş edebilecek misin? Sünepe de olsa bir de damat var ..Etti dört düşman...
KAZIM: Merak etme babacığım çok da yalnız değilim..Ben hepsiyle baş edebilirim..
SERMET: Az önce başettiğin gibi mi oğlum?
KAZIM: Az önceyi boşver..Ve bana biraz olsun güven lütfen..Herşey çok güzel olacak inan...

(İçeriye bir tepsi içinde iki bardak meyvesuyu ile Bihter girer..)
BİHTER: Size kendi ellerimle portakal sıktım.İçersiniz di mi?
SERMET: Neden zahmet ettiniz efendim.Vay vay vay ellerinize sağlık...
KAZIM: Allah allah, hangi dağda kurt öldü acaba? Sağol Bihter...(Bardakları alırlar.)
BİHTER: E hadi için..(Bekler)(Kazım ve Sermet şüphelenirler.Bihter sahte sahte gülümsemektedir)
SERMET: Siz beklemeyin lütfen.Biz ağır ağır içeriz..
BİHTER: (Tedirgin, kararsız ve telaşlı) Eee..O zaman ben gidip şey yapayım...
KAZIM: Yap tabi..Hadi sen şey yap sevgili Bihter..
BİHTER: Tamam, oldu, görüşürüz..Siz için, ben sonra gelip bardakları alırım...(Bihter çıkar)
SERMET: Hiç rol yapamıyor salak..
KAZIM: Hem de hiç..dursun bu bardaklar burada..Kim alıp içse, bizim işimize gelir.Kimbilir ne koydu içine zilli..Haydi baba burda can güvenliği yok, gidip odalarımızda uzanalım..(Baba oğul kolkola çıkarlar..)

Hülya ve Cem içeri girerler..
..(Masadaki portakal su dolu bardakları görürler..Alır içerek konuşmaya devam ederler)
HÜLYA: İhtiyarın silahı var diyorum sana.Bak bu adam VAR YA, oğlundan bile daha uyanık.
CEM: Sister ben grand fatherle dost gibi yapabilir.
HÜLYA: Nasıl yani?
CEM: Alıp grandfatheri çıkıp gecelere akar..Adam yaşlı..Ben onu iyice yoldan çıkarır, kendi tarafımıza çeker
HÜLYA: Kendi tarafımıza çekmek değil de, en azından zararsız hale getirebiliriz.Götür içir onu.Patlayana kadar içsin.Sonra da gidip zıbarsın bir yerlerde, ayağımıza dolaşmasın..
CEM: Okey SİSTER.(Kendini kötü hisseder) Ama benim kafa dönüyor.Nasıl orange bu?
HÜLYA: (O da kötü hisseder)Ne oluyor bana yahu?(Hülya VE cEM DÜŞER BAYILIRLAR)
BİHTER: (içeri girer) İçtiniz miii? Bardakları almaya geldiiimm
(Kardeşlerinin halini görür..Şaşırır)..Ne oldu size..Ne bu hal..Kazımla Sermet nerde?.....(Durumu anlar, panikler) Ay inanmıyorum..Siz mi içtiniz meyve sularını?(.Bihter bir çığlk atar) Cahiiittt yetiş..Koş..ambulans çağır...
CAHİT: (içeri girer) Hii! ne oldu bunlara? Ölmüşler mi?
BİHTER: Eğer geç kalırsak ölürler Cahit..Koş hastaneye yetiştirelim..Çabuk...(Karı koca ikisini de dışarı taşırlar....)

SAHNE: 7

Odada kazım yalnızdır, masa üzerinde eski tip bir teyp vardır, teype şarkı çalarken kazım onunla oynamaktadır kendi kendisine
KAZIM: Yahu bu ne menem alet böyle, bu düğmeler ne işe yarıyorki,? rastgele düğmelere basarken içeriye ayşe girer
AYŞE: Hu huu, ben geldiiim, hele şükür seni burada yalnız yakaldım
Kazım: ooo hoş geldin sevgilim, nasılsın hizmetçilerin en güzeli?
AYŞE: Şu iş bi nihayete esrede artık bende evimin hanımı olsam diye bekliyorum
Kazım: az kaldı sevgilim, bu akşam nikahlanıyoruz hacerle,
AYŞE: Elini çabuk tutmalısın ama, yoksa baban senden önce konacak hacer hanıma, sende hacer hanıma rahmetli hanımım diyeceğine cici annem diyeceksin
KAZIM: sorma , babam zaten uzatmaları oynuyor, hala gözü çöplükte..Besini beğendiyse Hacer moruğunun
AYŞE: Evet yaaaa, yahu baban haceri yatak odasında görse kalbine inme iner daha ilk gece ruhunu teslim eder
KAZIM: hahah (gülerek teybe yaklaşır) bu ne yahu, üzerinde bi sürü düğme var
AYŞE:Aman ona dokunma sakın, bu evdeki her şeyden daha çok önem verir hacer ona, rahmetli eşinden aldığı ilk hediyeymiş... almanyadan gelirken getirmiş kocası..
KAZIM: Bir iki düğmesine bastım ama, görüyorsunki hala yerinde, Hacerin kocasından kalan hatırsını berbat etmedim (aşağılayıcı gülümseme)
(Ayşe kazımın yanına yanına yaklaşır, aşık gözlerle iki elinden tutarak)
AYŞE:Evlendnikten sonra buradaki süprüntülerin çoğunu atıcam zaten... Neyse ben artık çıkayım, tam sona yaklaşmışken şüphelenmesinler segilim
KAZIM: Tamam körpe sevgilim, bende çıkıp akşam için hazırlanayım, nede olsa akşam benim gecem olacak (sinsi güler,) önce ayşe ardından kazım çıkar?
İçeriye telaşla Hacer girer üzerinde şık bir elbise vardır, aynanın karşısına geçer, üstünü başını düzeltir, kendi kendisine (
HACER: biraz bolmu olmuş ne? bu gün oldukça şık olmam lazım, (yüksek sesle kızına seslenir,) Bihter, bihteeer kızım! ...
BİHTER: (Sinirli bir sesle içeriye girer) Efendim anneeee, geldim,
HACER: Bihter bu elbise bana biraz bolmu olmuş? Nasıl görünüyorum..
Bihter: geyet güzel olmuş anne, hem neden bu kadar özeniyorsunki? , sana ancak bu kadar olur zaten
HACER: A a o ne demek öyle aşk olsun kızım.
BİHTER: Bak hala çok geç değil..Hala vazgeçebilirsin..Neolur onunla evlenme anne lütfen..
HACER: (sinirli) Boş boş konuşma Bihter..Hadi hazırlanmama yardım et.
BİHTER: Allahım şu işe bakın annemi kendi ellerimle rahmetli babamın evinde evlendiriyorum, başıma taş yağacak, hatta taş yağmayacak direk beni taş yapacak (Duvardaki babasının resmine bakarak) Anne bari babamın resmini kaldıralım, hatırasına saygın olsun..
HACER: (resme eski günleri yad eder gibi bakar) Haklısın kızım hadi sen resmi al odana koy, bende onun bana verdiği ilk hediye olan şu teybi alayım odama götüreyim, belki orda biraz müzik dinlerim, hem babanla bu şekilde vedalaşmak daha kolay olur?

(Bihter babasının resmini alır, hacerde teybi alır, eskiyi hatırlar bağrına basara çıkarlar?

Akşam olmuştur, içeriye hÜLYA, Cahit girerler çaresizdirler, Cahit alaycı bir tonda
CAHİT: EE Hülya, sizin Katır kazım cici baban oluyor
HÜLYA.: Ne yaptıksa engel olamadık.adam geldi anneme el koydu, haybeden birde mala mülke ortak oldu
Elinde bir masa örtüsüyle Bihter girer
BİHTER: Şu ayşede kim bilir nerde, onun işlerini bile ben yapar oldum, hadi şu masayı çekin ortaya, sandalyeleride getirin, bende örtüsünü sereyim
HÜLYA: Sahi ayşe nerde, o yok ortada,
BİHTER: en son annemin odasına gidiyordu, annem kim bilir nereye göderdi,
Hülya ve Cahit masayı ortaya çekerler, sandalyeleri bir yandan getiriken, Bihter örtüyü yerleştirir, Bihter bir yandanda söylenir
BİHTER.ah anne ah şu yaptığına bak bu yaşta olacak işmi
CAHİT: Nikah fazla kalabalık olmayacak değil mi?
FİGEN: Sanmam, aile içinde sade bir tören demişti annem...Elalem ne der, ayıplar diye çekiniyor herhalde
İçeriye Sermet ve cem girer, cemin elinde masaya koymak için bir çiçek vardır,
CEM: selam aleykum pek muhterem ailem nasılsınız,
SERMET:Hello cocuklar, biz geldik, (Sermet sarhoştur ayakta zor durur)
SERMET: (bihterin elini öper)
CAHİT: Ohooo bey baba uçmuş, kafa güzel
SERMET: (Bihtere asılan bir tarzda) bihte r hanım ne kadar güzelsiniz, sen bu adamı boşama ihtimalin varmı (baş parmağıyla rkasında duran cahiti gösterir)
BİHTER: Nemünasebet efendim.Ben kocamla gayet iyi anlaşıyorum.
CAhİT: Hop hooop ayıp oluyor ama bey amca
SERMET:sen sus, sümsük, (Bihtere devam eder, yine baş parmağıyla cahiti göstererek) hastalığı falan varmı, ölümcül, şöyle ebola, kuş gribi felan kapmış olabilirmi :Kene de ısrmadı mı, kırım Kongo hemen götürüyor diyorlar
BİHTER: I IH (Gülerek başını salalr)
SERMET: Askerliğini yaptımı bu (başparmağıyla cahiti göstererek) hani Şırnak hakkariye felan göndersek,
CAHİT:Tadını kaçırdın ama beyamca, ben askerliğimi yapalı 20 sene oldu
HÜLYA: Gel Sermet amca otur şöye
SERMET (İtiraz ederek, bi Dakka, delikanlı, hıçk, öpüjem (kemali öper, bihtere yönelir) öpüjemm) Bihter geri çekilir
HÜLYA: (sermete izin vermez, tamam amca tamam, gelsen gel otur şöyle
SERMET: (koltuğa oturuken yeniden kalkmaya çalışırbİ DAKKA ÖPÜJEM...(hÜLYA elinin tersini gösterir, Sermet korkar)) yahu peki bari o hizmetçi kız boştamı?
CAHİT: Heh amca bak o boşta ...fesupanallah (kızgın)
BİHTER: Adam illa bu evden bir dişi götürecek. Deli midir nedir kart zampara
SERMET: Öpüjemss hıçk
CAHİT:Yahu öptürün şuna da sussun artık..
hülya: Cem ne ettin oğlum bu adama
CEM: Arkadaşlarla tanıştırdım barda, orda biraz alkol aldı..Çok da sevdi benim ortamımı..Bundan sonra hep birlikte takılacağız Sermet bey amcayla.
BİHTER: (cemin elinden çiçeği alır masay koyar) iyide senin konuşmana ne oldu böyle, bir anda Osmanlı dönemi beyzadeleri gibi konuşmaya başlamışsın
CEM; Sermet büyükpeder öğrettiler sağolsunlar
Cahit: oğlum cem iyimisin
CEM: Sağlığınıza düaciyım enişte beycim,
İçeriye şık bir damatlıkla kazım girer, Sermet kanepede sızmıştır
KAZIM: Selam millet, gecenin adamı geldi, (babasına doğru bakar,) ohoo peder beyde sızmış)
SERMET: Öpüjemss.... tekraR sızar
BİHTER: Hoş geldin demeyi çok isterdim ama bilirsin oldum olası kimyamız tutmaz seninle
CAHİT:Benimde fiziğim barışmaz
HÜLYA: Benim çoğrafyam biyolojim, beden eğitimim, resimin hatta rehberliğim bile senle aynı kefeye sığmaz
CEM: Hoş geldiniz sevgili valdemin pek muhterem ve pek müstabel eşi nasılsınız,
KAZIM:(diğerlerine kızgınlıkla ceme şaşkınlıkla bakar) ne oldu cem sana böyle, hasta felanmısın, bir anda babamın 21 yüzyıl şubesi sandım, bu ne menem konuşma böyle
HÜLYA: Babanın eseri.Girdiğiniz ortamı bozuyorsunuz ikiniz..
KAZIM: Bakın çocuklar, ben anlamam çoğrafyadan fizikten, bundan sonra bana karşı daha bi dikkatli olun bence.şu nikah olsun, ondan sonra herkes ayağını denk alacak bu evde.ona göre..
BİHTER; elimden bi kaza çıkmadan ben gidip anneme bakayım, zaten birazdan nikah memuru da gelir
HÜLYA: Çocuklar bırakın ben bunu nikahtan önce geberteyim.
CEM: Allahın verdiği canı ancak allah alabilir sevgili abicim..Öldürmek günahtır.Belki de oğru olan, uzlaşma yoluna gitmektir.iyi düşününüz iyi olsun..
CAHİT: AA yeter Cem..bu ne böyle ayaklı ahlak dersi kitabı gibi..
HÜLYA: (uYUMAKTA OLAN sERMET' E BAKARAK) pİS herif ne hale getirmiş kardeşimi..
(Sermet gürültüye uyanır
SERMET: Ne oldu geldik mi Afyon' a?
KAZIM: Yok yok gelmedik.Sen uyu baba nikahtan sonra uyandırırız seni (güler) zaten nikahtan sonra sende doğru evine?Aile ortmı için tehlikelisin sen
CAHİT: Diyene bak?
(Bihter içeriye nikah memuruyla girer, nikah memurunu elinde çanta, üzerinde cübbesi vardır? )(ONLY YOU adlı şrkı çalmaya başlar..herkes donar..sadece nikah memuru ve Sermet hareketlidir.birbirlerine bakarlar, çok etkilenirler.....bir süre sonra müzik kesilir..nikah memuru silkelenip kendine gelir....)
NİKAH MEMURU: İyi akşamlar hanımlar beyelr, kendimi tanıtayım ben deniz Edremit evlendirme dairesinden nİLGÜN BAŞGÖZEDER
KEMAL: Hoş geldiniz sn Başgözeder
NİKAH MEMURU: Hoş buldum efenim, gelin ve damat hazır mı?
Bihter:Damat olacak yaratık burada efendim.annemi de hizmetçimiz hazırlıyor az sonra teşrif ederler
NİKAH MEMURU; Şahitler
KEMAL: annemin şahidi Sermet bey olacak, (başıyla işeret eder) bunun şahidie Cahit olacak efenim
NİKAH MEMURU:(eVDE KALMIŞ, YAŞI Geçkin bir bayandır) Madem hazırlıklar tamam bende hazırlanayım, buyurun masaya (masaya geçerler, nikah memuru cantasından evlendirme defterini çıkartır
NİKAH MEMURU: Ah, darısı başıma inşallah.......
incelerken, kapıdan içeriye duvaklı bir gelin girer, yanında nedime onunda başında kırmızı bir duvak vardır, gelinin koluna girmiştir? kazım alkışlar, diğerleri üzgündür,
gelin yerine oturur, nedime arkasında durur?
NİKAH MEMURU: Efenim gelin hanımda hazır olduğuna göre törene geçebiliriz? belediyemize yapmış olduğunuz acil yıldırım evlenme isteğiniz incelenmiş olup nikahınıza mani bir durum olmadığı tespit edilmiş olup nikahınızı kıymak üzere toplanmış bulunuyoruz.. önce siz Sermet oğlu firdevsten doğma Kazım KATIRCI Nazım kızı Dududan olma Hacer Sadık ı karılığa kabul ediyormusunuz
KAZIM: (gülümseyerek) evet
NİKAH MEMURU: Oh..iyi bari hadi inşallah sıra bana da gelecek...Siz sayın hacer sadık hanımefendi, Kazım KATIRCI beyi hiçbir baskı altında kalmadan kendi özgür iradenizle eş olarak kabul ediyormusunuz?
GELİN: (Ses çıkarmaz ama evet anlamında başını sallar)) Bİ SÜRE BEKLERLER
NİKAH MEMURU: efenim size diyorum, kazım beyi eş olarak kabul ediyormusunuz
Gelin:((ses yok,arkadan nedime dürter, gelin başını emme basma tulumba gibi öne arkaya sallar)

KAZIM: (Koluyla dürter, hadisene)
GELİN: (Ses yok )
KAZIM: Aaaaaa, sıktı ama, (dönüp gelinin duvağını açar, şok geçirir, duvağın altında ayşenin başı çıkar ağzı bantlıdır)
Kazım: Ama ama bu ayşe,, sen nerden çıktın kız, hacer nerde?
Ayşe başını sağa sola sallar, bu sırda hacer arkadan nedime kıyafetinin altından kırmızı tülbenti kaldırır...
HACER: Burdayım kazım efendi,(kazım panik halindedir, diğerleri gülerler seviç halindedirler Herke s şaşkınlık içindediler)
BİHTER: Ama bu nasıl olur,
HACER:Olur kızım olur,
Kazım: ama aşkım sevgilim hayatım neden böyle bir şaka yaptın?
HACER: bak birde konuşuyor, her şeyi biliyorum kazım, ayşeyle bana kurduğunuz tuzağı, benim nasıl kart moruk olduğumu, her şeyinizi, al sana layığına göre ayşen, bak nikahta hazır evlen sonrada buradan defol
NİKAH MEMURU: Aaa ne yani, şimdi nikah olmayacak mı? sıra bana gelmeyecek mi?
SERMET: (nİKAH memuruna yönelir) Hanımefendi siz bekarsınız inşallah?
NİKAH MEMURU: Şey..evet.hem de nasıl..tam 45 yıldır bekarım efendim...
SERMER: Peki benimle evlenir misiniz?
NİKAH MEMURU: Ay ne desem bilemedim ki şimdi..
SERMET: Gelin gelin şöyle bahçeye çıkalım, siz bu arada düşünün, cevabınızı bahçede verirsiniz...(Kadını alır çıkar)

HACER: Hadin dışarııı (kovar, Kazımı kemallae Cahit tutar, cem sermeti, Bihter ayşeyi tutar dışarı götürüken)
HÜLYA: bundan sonra ayağımızı dENK alacakmışız ha?
CAHİt: Şimdi sen denk al sidikli kazım (Üçünüde dışarı atarlar)
BİHTER: İyide anne nasıl anladın? ? (DİĞERLERİDE MERAKLA DİNLER)

HACER: Hani babanın bana ilk aldığı teyp vardıda öğleyin senle o almıştımda odama götürmüştüm ya
BİHTER: Evet

Ben onu odama götürüp dinleyeyim dedim bir baktım biri bi şey kaydetmiş,
DİĞERLER, HEP BERABER: EEEEEEEEEEE
Dinledim, dinlediğim şey kazımla ayşe denen o zillinin sesiydi, meğere hakkımda neler kurmuşlar neler?

HACER: Neyse çocuklar sizlerden ayrı ayrı özür dilerim, beni affedin
HÜLYA: Sen anladın ya önemli olan oydu
Bihter: Affedecek bişi yok hepimiz hatalar yaparız
HÜLYA: Neyse, anne, hadi artık herşey yoluna girdiğine göre bizim bugünki harçlıklar güme gitmesin di mi ama?
BİHTER: ay evet o konuyu da halledelim HADİ...
HACER: Aaa teker teker gelin ya...Hem ben bir karar verdim çocuklar..bundan sonra bütün mal varlığımıııı....(arkada ev halkı yanlış anlar, sevinir, birbirine sarılır) kültür sanat işlerine bağışlayacağım..sizler de ne haliniz varsa görün..
CAHİT: Olmaazz..ne kültür sanatı...bizim bundan ne kârımız olacak valide hanım?
HACER: Ne kârımız mı olacak? (seyirciye döner, ellerini uzatır seyirciye ) işte bu olacak...
alkışlar, ışık söner..

FİGEN METE-HAMZA GÖRGÜLÜ

oynamak için izin alınız...

illedetiyatro@gmail.com


Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org