Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

HALİT KIVANÇ Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

"TAKDİMCİ " GÖKDELENE TIRMANIYOR
31.07.2016
Okunma Sayısı : 8642
Oy Sayısı : 0
Değerlendirme : 0
Popülarite :
Verdiğiniz Puan :
 

 

"TAKDİMCİ " GÖKDELENE TIRMANIYOR
Halit Kıvanç

Güzellik Yarışması bitmiş, gazetede yazarlık , radyoda maç spikerliği  görevlerine dönmüştüm.

Bir  gün Milliyet'te çalışırken…

Kapıdan Nail Yurdakul girdi.

O sırada Ankara'nın  olay adamı , Moda Kralı Nail…

Bir giysi  diktirebilmek için herkes kuyrukta…

Gerçekten  değerli  eserler veriyor.

Öyle ki,  bir kruvaze ceketini İsmet İnönü  görmüş, çok beğenmiş, ismini bile koymuş , "Milli Mücadele Çaprazı" diye…

Nail Yurdakul  Ankara'yı  sarsıyor, İsmet Paşa'yı  Moda 'da isim babası  yaparak. Genç gazeteci Mete Akyol da bu haberlerle büyük sansasyon yaratıyor.

Nail, nefes nefes kapıdan  girdiğine göre, yine bir olay var. Senaryoyu çoktan hazırlamış ünlü modacı. ..

Tabii Mete'nin de parmağı  var bu işte.

Mete Akyol'un  en ele avuca sığmaz yıllarındayız çünkü. Nail'in  planı basit: Gazetemizin  yeni seçtiği güzellerden  biri "manken" olarak podyuma çıkacak, Nail'in kreasyonunu giyecek.

Bu, büyük sansasyon yaratacak.

Bir de Ankara Radyosu'na yeni giren güzel bir sanatçı bulmuş.

Ona da defile sonunda gelinliği giydirecek. Buyurun size bir olay daha.

Erkek manken olarak gazetenin karikatüristlerinden Bedri çıkacak.

Bedri , Nail'in akrabası da…

Yakın tanıyanlar bilir.

Bedri  öyle akrabalık, dostluk hatırına yerinden bile kıpırdamaz.

Ama işin  içinde güzel mankenlerle beraber olmak var ya.

Hemen koşacağı muhakkak. Ve sonunda bu defilenin sunuculuğuna da bu işte henüz emeklemekte olan, bir güzellik yarışması sunuculuğu ile ilk adımlarını atmış Halit Kıvanç yapacak.

Nail, hiç itiraz kabul etmiyor, hangi gün hangi trenle gideceğimizi adeta emrediyor. Ve ne derseniz, gerçekten de onun dediği  günde dediği saatte dediği yerdeyim.

Defile sunucusu olarak…

Ankara'nın  göbeğinde, o zamanlar Başkent'in en yüksek binası  olan Gökdelen'in en üst katında…

Önümde de henüz acemisi olduğum bir ayaklı mikrofon…

O güne kadar çok defile seyretmiştim ama hiç sunmamışım ki…

Maç anlatmak değil bu…

Nail, nasıl da güç veriyor, "Yaparsın yaparsın" diye. Mete, nasıl da destekliyor, "hem de bomba gibi yaparsın, ağabey…" diye.

Mete, nasıl da destekliyor "hem de bomba gibi yaparsın, ağabey…" diye…

Etrafımda erkek  yok gibi…

Kadınlar Matinesi'ndeyim. Güzeli, az güzeli, çok güzeli, ünlüsü, ünsüzü, kürklüsü, kürsüzü, ne bileyim işte, Ankara'da kadın kalmamış  sanki.

Hepsi orada, benim etrafımda. Mikrofondan alamıyorum  gözlerimi.

Beni bu sıkıntıdan kurtarsa kurtarsa o kurtaracak gibime geliyor.

Sonradan öğrendiğime göre, bir gece önce Başkent'teki  kuaförler sabaha kadar çalışmış, hanımların  saçlarını yapmışlar.

Defileye gelmek  de önemli kadınlar için. Podyumdaki  mankenler kadar şık olmak gerekiyor. Hepsini o gün öğreniyorum.

Önceleri defilelerde sadece mankenlere bakmışım  demek ki.
Defile başlıyor.

Üçüncü güzelimiz Sezer Güvenirgil  ürkek adımlarla podyumda. Sonraları ünlü bir sinema yıldızı olacak Sezer.

Teypten gelen müzikle yürüyor mankenler.

Önce bana gelip ellerindeki kartı uzatıyorlar orada yazılanları okuyorum.

Derken  ısınıyorum bu işe.

Yazılanlar dışında hafiften espriler eklemeye başlıyorum konuşmama. O sıralarda kablosuz mikrofon  bilinmiyor. Ya da biz bilmiyoruz henüz. Bu bakımdan  yerimden kıpırdayamıyorum. Hanımlar ise öyle sıkıştırıyor ki. Hemen yanı başıma kadar dolmuşlar. Mikrofonumu  zor koruyorum. Mikrofonumun kablosuna basacaklar diye hanımlara kibarca uyarıda bulunmaya çalışıyorum  bir yandan da. Defilenin  sonu yaklaşıyor. Nail başlarken "Sana sonda bir not yollayacağım. Onu okur,  defileyi bitirirsin" demişti, ama not yok ortada. Nail de kuliste…

Soğuk soğuk terler döküyorum.

Nihayet…

Çok şükür, bir şık  ve de güzel  hanım, elden  ele kendisine gelen  notu uzatıyor.

Önce içimden okuyorum." Halitçiğim, her şey çok güzel.

Teşekkürler. Şimdi finalde Ankara Radyosu  sanatçılarından  biri gelinlikle çıkacak. Sen adını  söylediğinde merdivenden  inecek Adı.."

Ve yüksek  sesle anonsa başlıyorum.

"Değerli  konuklarımız.

Nail Yurdakul'un  muhteşem defilesi  aynı güzellikte bir gelinlikle sona eriyor.

Gösterdiğiniz ilgi için hepinize teşekkür ediyor, hepinize güzellikler diliyorum. Şimdi…

Nail'in  bu şahane gelinliğini size Ankara Radyosunun genç sanatçısı  sunuyor." Göz ucuyla karta bakıp okuyorum:

"Ve karşınızda Emel Sayın…"

Genç sanatçı  merdivenlerden inerken , salondaki  konuklar da ayağa kalkıyor, bir yöne doğru adeta koşmaya başlıyorlar?

Nereye koşuyorlar?

Ancak otele döndüğümde açıklıyorlar da öğreniyorum:

Meğer Gökdelen'deki asansör az kişi  alırmış.

Hanımlar da defile bitince saatlerce asansör kapısında beklemesinler diye böyle koşarlarmış.

Ya defilenin  sonunda gelinlik giyen genç  sanatçıya ne dersiniz? Emel Sayın, gelinlik  giyiyor  da onca konuk  pek ilgilenmiyor.

Daha doğrusu "Genç  güzel bir kız" deyip geçiyorlar.

Çünkü Emel Sayın'ı o sırada tanıyan  yok gibi… ama aradan birkaç zaman geçecek , o gün  defiledeki  gelinlik  giyen genç güzel  sanatçıyı  sadece bizler değil, hatta sınırlarımız dışında da tanıyanlar o kadar  çok olacak ki…

Yaaaa, böyle işte! Günümüzün büyük starı Emel Sayın'ı  ben ilk kez Ankara'da bir podyumda "gelinlik giyen genç sanatçı" olarak ve adını  kağıttaki nottan okuyarak anons etmiştim.

Sonra ise, yıllar yılı yurt içinde, yurt dışında sahnede, televizyonda, konserde, festivalde, pek çok  yerde beraber olduk. Fuarda aynı gazinoda günlerce, gecelerce birlikte çalıştık.

Seyahatlere gittik.

Uçaklarla, otobüslerle gezilerimiz oldu.

Kısaca "Emoş'la gerçekten iki iyi dost olduk ve hep dost kaldık. Hiç unutmam, İtalyanların ünlü  TV yıldızı Raffaella Carra İstanbul'a geldiğinde birkaç gece onun da sunuculuğunu yapmıştım.

Bir gecesinde bizim  gazinolarımızı da görmek istemişti.

Maksim'de kulisten Emel Sayın'ı izletmiştim Raffaella'ya.

Raffaella Emel'e bakmış, "Bu  ne güzel  kadın böyle?"demişti. Sonra da eklemişti:

"Doğrusu  onun kadar  güzel olmayı  çok isterdim."

Emel gerçekten  "güzel"dir. Seyahatlerde, kulislerde, sabahın erken  ya da gecenin geç saatlerinde gördüm.

Hep "güzel"di. Tanıdığım ilk  günkü kadar güzel…

Tek farkla: İlk  gün, sonraki  gibi sarışın değildi.

Ya da bu kadar sarışın değildi.

Ama yakışır sarı saç güzel Emoş'a… Bence…


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org