Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Can Kıraç Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

AZKALSIN TİYATRO ARTİSTİ OLACAKTIM!
01.12.2016
Okunma Sayısı : 11293
Oy Sayısı : 2
Değerlendirme : 5
Popülarite : 1,51
Verdiğiniz Puan :
 

 

AZKALSIN TİYATRO ARTİSTİ OLACAKTIM!

                        *

"Can Kıraç, hayata atılır atılmaz kendisini Koç Topluluğu'nda bulmasa herhalde çok iyi bir gazeteci, yazar, TİYATRO  sanatçısı, yönetmen, ressam, grafiker vb. olabilecekmiş.

Can Kıraç, yoğun iş yaşamı boyunca o yaratıcı yanından, sanatçı kişiliğinden esintileri ancak sembolik biçimde sergileyebildi. Ama artık 'manager'lık noktalandı... 'Business' bitti...

Can Kıraç için dolu dolu geçecek yaşam şimdi başlıyor...

Tam 41 yıllık bir ertelemeden sonra..."

          (Altan Aşar -    Barometre - 30 Aralık 1991)                       

                           *

              HAYATTA HEPİMİZ

       "OYUNCU" DEĞİL MİYİZ ?

                                 *

Tiyatro sanatçısı Haldun Dormen ve sanat sever Erhan Dumanlı beni Afife Jale Tiyatro Ödülleri JÜRİ üyeliğine getirmekle önüme yeni bir ufuk açmış oldular.

Bu sanatsal ortamda edindiğim izlenimlerimi şöyle özetlemiştim:

Televizyonun tiyatromuza ve sinemamıza verdiği zarar yavaş yavaş azalmaya başladı.

Son iki yıldır, gerek genç kuşağın gerekse tiyatro kültürünü paylaşan çağdaş insanların tiyatroya duydukları ilginin yeniden canlandığını görüyoruz.

Tiyatronun bir uygarlık potası olduğuna inananlar, artık, salonları doldurmaya başladılar.

Anlatım gücünü yazılı bir metinden sahneye taşıyan tiyatro oyuncularının, kendi yetenekleri ile yarattıkları kişileri, canlı bir ortamda izlemek, tiyatro seyircisini derinden etkisi altına almakta ve oyuncu ile seyirci arasında doğrudan bir ilişki kurulmasını sağlamaktadır. Bu yüzden, sinema ve televizyonda rastlanmayan başarıyı alkışlamak arzusu ve heyecanı, sahne sanatına,

bu sanatı icra edenlere ve seyirciye büyük bir ayrıcalık kazandırmaktadır.

Bunun içindir ki, sahne sanatı, bir anda sanatsal bir âyin'e dönüşmektedir!

                           *

13 Mart 2006 Pazartesi gecesi, Dormen Tiyatrosunun 50. yılı, tiyatro severler tarafından olağanüstü heyecan ve coşku ile kutlanmıştı.

Haldun Dormen "Usta" nın, tiyatro ve batı kültürünü özümsemiş kişiliği, bu törende, O'nun bütün inceliklerini hissetmemizi sağlayan bir şölen gibi anılarımıza işlemiş oldu.

Her yönüyle "muhteşem" pâyesine lâyık olan bu yıldönümde, Dormen-Tiyatro geleniğini yaratan sanatkârlara sunulan vefa gösterisi, Haldun Dormen'in insan ilişkilerindeki ustalığını belirleyen sanatsal bir olaydı.

Bu vesile ile, Haldun "Usta" nın dostluğunu kazanmış birisi olarak, benden esirgemediği bir anımı, onun kaleminden

(İkinci Perde-Anılar Kitabı )  sizinle paylaşıyorum:

                            *

      "HİÇ HESAPTAYOKTU"

(No in the Book) adlı bir cinayet komedisiydi. İngilizce'den benim uyarladığım komedide  rolleri; devlet tiyatrosundan bize konuk olarak katılan eski oyuncum Tülin Oralı'n yanı sıra İsmet Üstekin, Ayşe Çakar, Ali Cağaloğlu, Murat Şen, Fery Baycu, verdiğim komedi yeteneğini sergileyeceğine inandığım genç asistanım Cenk Tunalı ve Can Kıraç oynuyorlardı.

Çok sevdiğimiz ve çeşitli alanlarda yeteneklerine inandığımız Can Kıraç, ilk kez tiyatroda oynayacaktı...!?

Bu rolü kim oynar? diye düşünüp dururken Murat çekine çekine ;

-Birini önereceğim ama sakın kızmayın dedi!

Kim bilir hangi münasebetsizi önerecek diye düşündüm bir an…

Sonra da merakla sordum:

Kim?

-Can Kıraç dedi korka korka!

Harika diye haykırdım!     

Fikir cidden harikaydı. Kıraç'ın oynaması oyuna büyük bir renk katabilir ve küçümsenmeyecek ticari bir boyut getirebilirdi…

İyi hoş ama kabul etmez ki dedim.

Teklif edersek ne kaybederiz diye lafa karıştı Çetin.

Öyle ya teklif etmek bize ne kaybettirebilirdi ki…

Ertesi sabah Çetin le ikimiz Kıraç'ların Çamlıca daki muhteşem evlerinin yolunu tuttuk.

İnci ve Can Kıraç her zaman ki zerafetleriyle bizi güzel bahçelerinde karşıladılar.

Can'ın neden geldiğimiz hakkında en ufak bir fikri yoktu ama ilginç bir şeyle karşılaşacağını hissetmişti.

Her zamanki sempatik haliyle bize pötibörlerden ikram ediyor ve üst üste espriler yapıyordu.

Ben de yapacağım öneriyi 'Haldun Usta bu sefer saçmaladın!' diyecek diye açmaya korkuyordum.

Can Kıraç samimi olduğumuz günlerden bu yana bana Haldun Usta diye hitap etmeyi âdet haline getirmişti.

Zaman geçiyor, konuya bir türlü giremiyordum…

Tiyatromuzda bir rol oynamanızı istiyoruz dedim birdenbire damdan düşer gibi.

Beklediğim reaksiyon gelmemişti.

Ne İnci fincanını elinden düşürmüş ne de Can gözlerini fal taşı gibi açarak    

-Yanlış duydum herhalde!,

ya da -Saçmalamayın gibi söz söylemişti.

Bir süre sessizlikten sonra

ilk konuşan İnci oldu.

Meşhur kahkalarından birini atarak.

"Bu böyle şeyleri hemen kabul eder. Dünden hazır." dedi.

Can, buna da Evet ya da Hayır canım ne münasebet gibi bir yanıt vermemişti.

Demek ki kabul edecek diye düşündüm ve hemen lafa girdim:

Yeni oynadığımız oyunda tam sana göre bir rol var.

Kabul edip oynarsan hepimiz çok mutlu olacağız diye boşluğu doldurdum.

Bu arada Çetin elindeki teksti Can'ın önüne koymuştu bile

-Oyunu okumak isterseniz diye düşündük dedi.

Hangi rol? diye sordu Can.

Belli ki bu teklifin kendisine yapılmasından hoşlanmıştı.

Ne de olsa tartışılamayacak sanatçı bir tarafı vardı…

Bana bak rezil olursun diye lafa karıştı İnci, bir yandan da bana pötibör uzatarak.

Bunu söylerken de gülüyor, kocasına Sakın oynama gibi imada bulunmuyor

-Bence oyna ama rezil olma olasılığını da göze al demek istiyordu…

İkilinin o günlerde ilk torunları dünyaya gelmek üzereydi.

Bu nedenle de hayli heyecanlı günler geçiriyorlardı.

Buna rağmen tiyatroda oynama teklifi onlara ters gelmemiş, her ikisi de öneriyi kendi hayat felsefelerine göre değerlendirmişti…

'Usta' becerebilir miyim dersin diye sordu Can kahvesinden bir yudum alarak.

Tabii becerirsin. Televizyonda ne kadar rahatsın diye cevap verdim…

Gerçekten de Can Kıraç gerek göründüğü televizyon programlarında gerek davetlerde yaptığı espri dolu konuşmalarda fevkalâde rahat bir insandı ve olağanüstü bir karizması vardı.

Biraz çalışmayla onun yapısındaki bir insanın bu işi başaramaması düşünülemezdi…

Provalara başladığımız zaman doğru bir seçim yaptığımıza karar vermiştik.

Can Kıraç bu işi beklediğimizden de iyi kıvıracaktı.

Tek derdi uzun uzun tiratlarıydı.

Karşılıklı konuşmalarda işi çok daha kolaydı ve onlarda hiçbir sorun yoktu…

İki haftalık bir prova süresinden sonra Ali Cağaloğlu sağlık nedenleriyle oyundan affını istedi.

Ben de uzun tiratların olmaması gerekçesiyle ondan boşalan rolü Kıraç ın oynamasının daha doğru olacağını düşündüm.

Gerçekten de Can bu rolü oynarsa uzun tiratlardan kurtulacak ve karşılıklı diyaloglarda rahat edebilecekti…

Ben bu öneriyi yapar yapmaz 

 -Ben de affımı rica edeceğim, zira bu işin altından kalkamayacağımı anladım deyiverdi.

Meğer o günkü provada rolü oynarsa rezil olacağını düşünmüş ve bunu bizlere münasip bir zamanda bildirerek oyunu bırakmaya karar vermiş…

Israrlarımız hiçbir işe yaramadı ve Can Kıraç oyundan ayrıldı.

                          *

Bu gelişmeler karşısında duygularımı anlamanız için

Haldun Dormen ve Çetin Akcan'a göndermiş olduğum 19 Aralık 2000 tarihli mektubumu sizinle paylaşıyorum:

"Özür dileyerek sizlere veda edeceğimi hiç düşünmemiştim!

Bana verdiğiniz değeri ve umudu boşa çıkardığım için gerçekten üzgünüm.

Ancak, haddimi bilmem gerçeğini unuttuğumu anlayınca, kendimi suçlu bulmaya başlamış ve bu sorumsuz davranışıma rağmen, sizler gibi sanatı yüceleştiren insanların arasına katılmanın gururunu ve hazzını paylaşmak için, aczimi görmezliğe gelmiştim.

Bu hatamı, gecikerek de olsa, anlamış olduğum için kendimi kutluyorum!

Ve sizlerden, benim bu pervasızlığımı hoşgörmenizi diliyorum.

Tiyatro gibi yüce bir sanata yıllarını ve emeğini vermiş olan sizlerin arasında geçirdiğim saatleri, ilerlemiş yaşamımın en güzel anıları olarak anacağımdan emin olmanızı istiyorum.

Tiyatro seyircisi olarak, sizleri daima hayranlıkla izlemeye devam edeceğim.

'Kâşif Murat'a da sevgilerimi sunuyorum!,,

                            *

     Şimdi düşünüyorum da;

    "Geçdi hayâl içinde bunca  

           yıl bir gün gibi !"

     demekten kendimi

             alamıyorum...

                             *

Bu vesileyle, Büyük Atatürk'ün unutulmayan şu özdeyişini sizinle paylaşıyorum:

"Efendiler!

Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta reisicumhur olabilirsiniz.

Fakat san'atkâr olamazsınız!

Hayatlarını büyük bir san'ata vakfeden bu çocukları sevelim"

..
.

.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org