|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
CON AHMET BEY'İN MALİKANESİ
30.05.2015 |
|
Okunma Sayısı : |
3143 |
|
|
Oy Sayısı : |
2 |
|
|
Değerlendirme : |
5 |
|
|
Popülarite : |
1,51 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
CON AHMET BEY'İN MALİKANESİ Aydın Boysan
Çoktandır içkiden söz açmadık.
Oldu mu bu? Olmadı.
Açsam bir türlü.
Açmasam bir türlü. "Yine duramadım lafını etmeden!"diyorlar.
Sussam da kendimden utanıyorum. Sanki hiç aklımdan geçmiyormuş numaraları yapar gibi olacak.
Bu da ayıp.
"Müptela"dan "müptedi"ye döndüm dört yıldır.
Hayal oldu o eski coşku dalgaları .
Bazı dostlarım sağ olsunlar, lütfedip irademi övüyorlar
Yine açık olmalıyım.
Yalnız iradeden değil bu.
İyice kavradım ki, devam etsem dünya değiştireceğim. Ölüm korkusu da beni tutuyor.
Kimisi de diyor ki, "Atın ölümü arpadan olsun!" Atlar için bu laf. İnsanlar için değil.
İçki için söylenecek her kötü söze katılırım.
Ama hiç de mi iyisi yok?
Yahu!..
Ben bu kadar pırlanta insanı sarhoşken mi tanıdım, ayıkken mi?
Yoksa ayıkken tanıyıp sarhoşken mi sevdim?
Üstelik bazen kendilerinden uzakta?
Geç kalmış bir hesap mı ki bu?
Hala arada bir buluştuğumuz "akranım" dostlarımı ben nasıl olur da geç sevmiş olurum?
Nasıl ananas çiçekleri bütün bir yıl taze ve güzel kalıyorsa , bu sevgili insanlarda da bir yüzyıllık tazelik ve nur var.
Eğer doğduğum gün sevmediysem ben bu insan hazinelerini affedilmez bir "tembel" mişim demektir.
Yazıklar olsun bana!
Günlerden birisinde masamızda orta yaşlı, iyi giyinmiş birisi yaklaştı.
Birimizin ellerine yapışıp zorla öptü ve alnına koydu.
Sonra da: "Beyefendi siz yaptığınız ameliyatla babamın hayatını kurtardınız. Bütün ailemiz size minnettardır. Evimizde her gün sıhhat ve afiyetinize dua edilir ve…."
Sonu gelmedi.
Adam kesti de kesti. Bizim sohbet bıçaklandı.
Adamı zor uzaklaştırdık.
Eli öpülen ağabeyim tecrübeli, ünlü bir tıp profesörü.
Adam gittikten iki dakika sonra ayağa kalktı:" Kalkın haydi! Gidiyoruz," dedi.
Biz şaşırdık. Nedenini sorduk. Açıkladı:
"Şimdi de antikanın biri gelip hastamı öldürdün!diye başlayacak.
Ondan hiç kurtulamayız. Yürüyün! bir Con Ahmet Bey lafıdır giderdi. Perpetuum mobile, yani devridaim makinesi mucidi idi bu zat .
Kısacası hiçbir enerji gerektirmeyip durmadan çalışan bir makine…
Dünya olsa olsa bununla cennet olur. Ondan sonra petrole tek dolar ödeme yok.
Çok merak ederdim de öğrenememiştim Con Ahmet Bey'in makinesini.
Meğerse bizim sevgili makine profesörümüz bilmiyor mu imiş.?
Tecrübesinde bulunmuş.
Anlattı: "Dişli çarkları, zincirleri, göstergeleriyle basbayağı bir makine imiş. Çalışıyormuş da!
Ancaaak, Con Ahmet Bey çaktırmadan bir kolu çeviriyormuş da öyle çalışıyormuş.
Herkes kahkahayı basmış!
Sormuşlar: "Hani enerji kullanmadan çalışıyordu?"
Con Ahmet Bey masum bir ifade ile açıklamış:
"Aman efendim ! Bendeniz zaten emekliye ayrılmış bir yaşlı adamım. Miskin miskin oturacağıma bu kolu çevirsem enerji mi harcamış olurum yani?..."
Bu sevgili hoca, bir akşamcı masaya biraz gecikti.
Gülmesi de tenzilatlıydı. "Ne var?" dedik. Anlattı:
"Bugün üniversitede yabancı dil sınavı vardı.
Koskoca adam İngilizce "post-war', yani savaş sonrası deyimini 'posta savaş' diye çevirdi.
Daha ne olsun ?" Sonra da bir gani yudum aldı.
Ayık zamanların en güzel olayları da sofralarda çiçek açar. Geçenlerde bir sevgili ağabeyim anlattı:
Yirmi beş yıl kadar önce birkaç arkadaş öğle vakti Karaköy'den kayığa biniyorlar.
Yemeğe Pandeli'ye gidecekler.
Haliç'i geçiyorlar.
O günlerde de pek çok kanunun değişeceği söylentileri dolaşıyor.
Kayığa biner binmez bu kanun değişikliği lafına hararetle dalmışlar.
Yemiş iskelesi'ne yaklaşırken aralarında bulunan merhum fizik profesörü Salih Murat Uzdilek'in sabrı tükenmiş, isyan ediyor.
"Yeter bu kanunların lafı be! Siz dua edin de Arşimet Kanunu birdenbire değişmesin.
Batıveririz Haliç'in pisliğine!"
Bir aziz ve sevgili ağabeyimle benim balkonda iki yudum içki içtik.
Nazar değmesin, heykel gibi maşallah!
Yüzyılı doldurmasına yirmi yılcık kaldı.
Çiçeklerimi beğendi.
Sevdiğim bir cüce çamı da gösterdim. Kedi kadar bir şey.
Sarıya çalan bir de rengi var.
Okşadı bir süre çamı eliyle. Sonra bir yudum içki aldı. Sonra da avucunu gökyüzüne kaldırıp dedi ki:
"Hey rabbim ! Sonunda insana ağaç sevdirip ondan bile zevk aldırıyorsun. Şükürler olsun sana!"
İçki insanın aklını başından alır.
Pekiyi… Kabul… İ
çmeyenin aklı başında kalır haaa?
Pekiyi, o da kabul ama, varsa kalır, varsa…
Ya yoksa?
O zaten ayıkken de aptaldır. Sonra sarhoşun aklı kalıp da başka mahalleye gitmez. Kedi yavrusu gibi sahibiyle oynamaya başlar.
Ünlü İngiliz yazarı Noel Coward bir gün neşesini bulduktan sonra oturdu.
Zalim şakalarından birini daha yaptı. Londra sosyetesinin en üst düzeyindeki yirmi kişisine imzasız, üçer kelimelik mektuplar yazdı:
"Her şey anlaşıldı Kaçınız!" Ve postaladı.
Ertesi akşam yirmi kişinin birden İngiltere'yi terk ettiğini öğrendi.
Coward'ın her şeye rağmen , bu yirmi kişiden de akıllı davrandığına inanmayan varsa eğer, oturup iki kadeh içmelidir.
Hemen her içki masasında dikilitaş gibi adamlar vardır. Seyrederler, dinlerler ama, havaya hiç girmezler. Bu tipler de espri beleşçisidir.
Bunlardan birisi uzun yolculuğa çıkıyor ve yeri boş kalıyor.
Arkadaşlarından birisi onun iskemlesine bakı bakıp duruyor ki: "Sevgili dostumuz gitti.
Ama bıraktığı boşluk onun yerini tümüyle dolduruyor."
Tam tersine örnekler de içince bülbülleşenlerdir. Bazı ülkelerde çaya rom karıştırılır ve bu içkinin adına "avukatçık" denir. Neden? Çünkü bunu içenin dili öyle bir açılır ki, susmak bilmez.
Schiller'e göre de: Şarap icat etmez, sadece boşboğazlık eder."
Yani adamın beyninde oluşan her şey çenesinden dökülüverir. Kontrolü kaybeder.
Eski sarhoşluk günlerinin anısından mıdır ne?
Ben de lafı bitirmesini, kesmesini beceremiyorum( yazı yı da öyle).
Oysaki işini bilen , kendini tutan gazeteci şöyle yazıyor:
"john Dixon arabasının deposunda benzin olup olmadığını anlamak için kibriti çaktı. Benzin vardı . John elli altı yaşındaydı."
Hadi eyvallah.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|