Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Yusuf Ziya HALEFOGLU Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
ŞAŞAKALMAK...
26.08.2017
Yusuf Ziya HALEFOGLU
Okunma Sayısı : 10453
Oy Sayısı : 19
Değerlendirme : 5
Popülarite : 6,39
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Anlamak ve bilmek yerine, bizlerde inanmayı mı seçtik?
Gerçekten etrafımıza bir baktığımızda, veri paylaşımı o kadar hızlı ki, neyi nasıl değerlendireceğimizi şaşırmış durumdayız. 2008 yılında bir insana ulaşan bilgi, 1960?larda ulaşandan %300 daha fazlasıymış. Şimdilerde durumun nasıl olacağını tahmin etmek olası gözükmüyor. Bu kadar fazla verinin olduğu bir ortamda gerçekten ne yapmalıyız. Gelen verileri olduğu gibi alıp kullanmalı mı? Yoksa onları sınırlı olarak mı almalı? Bakış açılarımız aynı ise olayları gerçek anlamda anlamamız mümkün mü? O zaman değişmeliyiz... Fransız filozof Gilles Deleuze şöyle açıklıyor; ona göre yerleşik düşünce tarzının kuşatıcı tavrı, bizleri her zaman olmuş bitmiş şeylerle dolu bir dünyayı anlamaya itiyor. Sözgelimi bir kırlangıcı, bir papatyayı ya da başka bir kitabı olmuş bitmiş bir birey varlık olarak düşünmeye yeltendiğimiz her seferinde, bu düşünmeyi gerçekleştiren bir başka şey olarak kendimizi de donduruyor, böylece bir bütün olarak düşünceyi anlama çabasını donmuş varlıklar arası ölü bir iletişime çeviriyoruz. Oysa bir başka düşünüş tarzıyla baktığımızda her şey bambaşka...

Eğer durum buysa bizler düşünüş tarzımızı ve kendimizi ne kadar değiştirebiliyoruz. Değiştirmek derken kendimizde yarattığımız değer katılıklarından söz ediyorum. Hala aynı katılıklarla düşünüp, gelen verileri işlemeye çalışıyorsak, bu aynen şuna benziyor, ilk çıkan Nokia cep telefonlarına, şu anki akıllı telefon uygulamalarını yüklemek gibi bir şey olacaktır. Sistem buna zaten izin vermeyecektir. Peki o zaman biz ne yapmalıyız. Düşünce yapılarımızı, kalıplarımızı, bakış açılarımızı değiştirmek zorunda değil miyiz?

Alvin Toffler?in dediği gibi ?21. Yüzyılın cahilleri, okuma-yazma bilmeyenler değil, okumayanlar, öğrendikleri yanlış bilgileri değiştirmeyenler olacaktır.?

Şöyle bir bakın, günlük olarak size gelen ve sizlerin paylaştığı bilgileri değerlendirin... Pek çoğunu hiç okumadan bize geldiği gibi paylaşıyoruz, nasıl olsa gönderen kişi bunu okumuştur diye... Acaba bu bilgileri paylaştığımızda ve aldığımız da hangi duyguları yaşıyoruz. Paylaşımlarımız bir çok kişi tarafından beğeni kazanmışsa zaten deme keyfimize, çünkü beleş dopaminler (mutluluk veren ilaçlar) gelsin... Gerçekten bir rahatlama ve mutluluk hissediyor muyuz? Eğer bunları yaşıyorsak biraz oturup düşünelim diyorum. Toplumda kanımca iki grup oluştu, birincisi; sonsuz biat kültüründe olanlar, her şeyi olduğu gibi kabul etmiş mutlu olanlar, bunlarla çok fazla işimiz yok, ikincisi; sürekli paylaşımda bulunan, sürekli bir kaç köşe yazarının yazılarını paylaşanlar, en uç noktaları sürekli gündeme taşıyanlar, bak ben söylemiştim bunlar zaten diyenler, videolarda en kötü senaryoları paylaşanlar, sürekli muhalif duruş sergileyenler, en popüler gündemi, gündemin gerçek içeriğini dahi bilmeden paylaşanlar. Soruduğumuzda en aydın olanlar... Çünkü bunları yaptığında aydın sorumluluğunu yerine getirdiğini zannediyor, paylaşımlar sonrası inanılmaz mutlu ve huzurlu... Hele bir de şöyle düşünenler yok mu; bak ben bu kadar şeyi sizler için paylaşıyorum, aydın sorumluluğumu yerine getiriyorum, sizler de gereğini yapınız. Bu işin en kolayı, sonsuz biat kültüründen hiç farkı olmayan kişiler. Zaten paylaşımda bulunduğu kişilerde sadece kendisi gibi düşünenler. Çünkü diğer türlüsü karşıt görüş getirir ki, buna cevap vermek okumak, araştırmak gerektirir ve bu büyük bir sorumluluktur.

İşte tüm bu nedenlerden dolayı, düşünce, bilgi ve ussallığın akademik ve entelektüel yaşamın geniş katmanları içerisindeki içler acısı hali beni gerçekten kaygılandırıyor.

Platon?un ince bir sezişle hayret etme duygusunu yaşamalıyız belki... Çünkü hayret etme duygusunun kişiyi felsefeye götüren duygu olduğunu ileri sürmüştür. Kişinin kendisini önceden benimsenmiş fikir ve önyargılardan arındırabilmesini ve düşüncenin o muazzam eylemsizliğinden çıkıp, olup biten karşısında şaşakalma noktasına gelebilmeyi ön varsayar. Böylece hayret duygusu uyanır ve düşüncenin önüne yeni ufuklar açılır...
Bizlerde acaba olup biten her şey karşısında olağan gibi mi davran malıyız?
Yoksa şaşakalmalı mıyız?...

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org