Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Yusuf Ziya HALEFOGLU Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
KİRA BEDELİ
20.09.2020
Yusuf Ziya HALEFOGLU
Okunma Sayısı : 7333
Oy Sayısı : 10
Değerlendirme : 4,8
Popülarite : 4,8
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Dünyamızda gerçekten bir büyü bozumu yaşandı. Bunun sonucunda yalnızca doğayla değil, kendimizle olan bağımızı da yitirdik. Birbirimizden kaçar olduk adeta. Bunun yansıması her türlü yaşamımızı etkiler oldu. Bu kadar uzaklaşmak, duygusal anlamda bizi ne kadar etkileyecek bunu zaman gösterecek bizlere.

Yaşamdan ne beklediğimizi, nasıl davrandığımızı her şeyimizi değiştirdi. Bütün bunların sonucunda bir çok şey de açığa çıktı aslında. Kendimizi fark etmek... En yakınımızdakilerin bizi fark etmesi. Davranışlarımız, değişim, gelişim, ve en önemlisi zamanı nasıl geçirdiğimiz. Çünkü "var olma hali" kişinin diğer insanlar üzerinde etki uyandıran kimliğinin boyut kazanmış hali olarak tanımlanır. Var olma, kişiler arası ve ilişkisel bir yapıdır. İlişkisel yapının en temeli ise değişimin olasılık halidir. Ama her nedense en çok duyduğum değişimin ne kadar zor olduğu.
Kimsenin değişmek istememesi, ama bunun için de kesin cevaplar var; "Bu yaştan sonra kim değişebilir, kim kimi değiştirebilir?" "O kadar kolay mı?"
Hepimizin ne kadar çok duyduğu cümleler değil mi?
Hatta bununla ilgili bir atasözümüzde var; "ağaç yaşken eğilir..."
Zaten bunu söyledikten sonra da her şeyi bitiriyoruz. Unumuzu eleyip, eleğimizi asıyoruz. Nasıl olsa artık benden geçti, bu saatten sonra daha fazla uğraşmaya gerek yok diye. Ama bu arada, her nedense, etrafımızı değiştirme çabasından da hiç vazgeçmiyoruz. Hemen her şeyde eksikler, kusurlar bulup ortaya çıkarıyoruz. Bunların değişmesi için veya değiştirilmesi için çabalar sarf ediyoruz da, kendimize gelince nedense hep "bu saatten sonra" deyip çıkıyoruz ortaya.

Mahatma Gandi'nin söylediği gibi; "üç tane düşmanım var, en sevdiğim düşmanım daha iyisini elde etmek için etkiye açık olan İngiliz İmparatorluğu, ikinci düşmanım Hindistan halkıdır ki çok daha zorludur, ama en zorlayıcı rakibim bir adamdır: Adı Mohandas K. Gandhi'dir. Kendisinin üzerinde hiçbir etkim yoktur."

Yaşamın ihtiyaçlarına uyum göstermek için ise değişim şarttır. Hiç katılmadığım bir kelime "değişemem." Hem de öyle bir değişir ki... Yeter ki isteyelim. "Ben"!den, yeni bir "ben" nasıl oluşturabilirim. Sevgiyle, aşkla bu değişimi isteyip ruhumuzun derinliklerinde hissetmeliyiz. Gerçek değişim kişinin kendi içinde ateşlenir. Karakterimizin bütünleyici bir işlevi olarak ortaya çıkar. Değişim kişinin ne kendisi, ne de başka biri tarafından harici olarak zorlanamaz. Kişi, gerçekten kendisi olduğu zaman başlar. Halbuki değişimi görmek istiyorsak doğaya bakmak yetmez mi? Her şey o kadar hızlı değişiyor ki. "Farkındalık, güneş gibidir" der Thich Nhat Hanh, "Ne zaman bir şeylerin üzerine doğup aydınlatsa onları dönüştürür."

Bunun yanında, bu hayatta o kadar çok deneyim kazanıyoruz ki, nasıl olur da değişemeyiz. Bu kadar birikim, okuma, deneyim, tecrübe hepsi boş mu yoksa? Boşuna mı yükleniyoruz?
Değişmek kolay değildir gerçekten; emek ister, özveri ister, en önemlisi direşkenlik ister. Gerçeği bulmak kolay değildir aslında... Çünkü gerçek bizleri özgürleştirir, ancak bizi özgürleştirmeden de darma duman eder.
Direnç olmadan bu dünyada hiçbir iç ve dış hareket olmaz. Buzun üzerinde hareket etmek için veya lastiklerin hareketi için direnç olması gerekir. İnsan geliştikçe, içinde olması gereken dirençle karşılaşır. Eğer bu dirence karşı yeteri kadar hareket sağlayabilirse hareket edebilir, yoksa yerinde sayar, olasılıkları ortadan kaldırır. Bunun için de hiç enerji sarf etmesine gerek kalmaz. Yaşayıp gider zaten. Hatta çok daha kolaydır böyle yaşamak. Bazen çok güçlü dirençlerle karşılaşabilir ve o zaman tamamen çalışmayı bırakır.
Bir İskandinav atasözünün dediği gibi "Sadece ölü balıklar akıntıya kapılır. Akıntıyla aynı yönde hareket ediyorsanız ölmüşsünüz demektir."

Gelişip ilerlemek için iki zıt kutup arasında dengeye gelmek en önemlisi. Budist gelenekte bu duruma "dengelilik" denilmekteymiş. Herhangi birine tam yaklaşmadan her şeyi özümseyerek, tek taraflı değil, her yönüyle dengeli olmak. Çalışmanın aslında özü budur. Ben, aslında birbiri ile çelişen, çatışan bir benler kümesiyim. Doğru olan, birine saplanmadan benler kümesi içinde, hepsine eşit şekilde yaklaşmaktır. Bunun da olaylara yargılamadan bakarak, kendini gözlemleyerek olacağını düşünüyorum. Yargılamak direnmektir. Kendini gözlemlemek ise bu işin giriş kapısıdır, aydınlanmanın başlangıcıdır.

Günümüzde, öğrenmenin her şeyi değişmiştir. Öğrenilmesi gereken her şeyi, hayat derslerini gerçeğe dönüştürmek için, sürekli tekrarlayarak kas hafızasına almak gerekiyor. İnsanlar kendilerini tanımaya karar verdikleri her an, farkındalık ve iletişim yoluyla büyürler, gelişirler, eski alışkanlıklarını, kimliklerini ve öz imajlarını ortadan kaldırırlar. Kabaca ifade edecek olursak; yeni bir olasılığı ortaya çıkarmak, eskiden var olduğu gibi davranmayı bırakmak demektir. Alışkanlıklar, olasılıkların en büyük tehditleridir. Modern dünyamızda sosyal tehditler, fiziksel tehditlerden çok daha tehlikelidir.
O yüzden sosyal tehditlerden kendimizi koruyarak, yüksek değerler uğruna çalışmalıyız.

Nikolay Loski'nin bu konuda söylediği gibi; "Bir kişilik, benlikten daha yüksek değerlere yönelmemişse, kaçınılmaz olarak yozlaşma ve çürüme baş gösterir."

Temel amacımız bilgece yaşamaktır. Bilgece bir yaşamın en temel ilkesi ise, her çeşit aşkıncılıktan uzaklaşmak ve benlikten daha yüksek değerlere yönelmektir.

Yaşadığımız dünyada bu yüksek değerler, ondan elde ettiğimiz faydanın "kira bedeli" gibidir...

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org