Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Yusuf Ziya HALEFOGLU Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
FERASET
25.04.2021
Yusuf Ziya HALEFOGLU
Okunma Sayısı : 4976
Oy Sayısı : 5
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,49
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Hepimizin daha çocukluğumuzdan itibaren duyduğu bir söz vardır; "at gözlüğü ile bakmak" diye... Tam bunu düşünürken aklıma gelen başka bir şey olmuştu. Niçin bize "at gibi bakın" dememişlerdi gerçekten. Bir çok söz, bize hep olumsuz açılardan öğretilmiş; "icat çıkarma" der gibi. Ama nedense şu an çocuklarımız icat çıkarsın diye yırtınıp duruyoruz.

Belki de ne anlamı var diyeceksiniz "at gibi bakmanın", bugüne kadar hiç aklımıza gelmiş midir? Neden diyeceksiniz, neden "at gibi bakalım?"

"Feres" Arapça da at demekmiş, at Araplarda kutsal bir varlık olarak kabul ediliyor, Araplar güzel buldukları her şeyin karşılığına feres demişler nedense. Feres kökünden gelen "feraset sahibi olmak;" anlayış sahibi olan, sezgisellik, iç görü, derin anlamak, olacakları önceden sezebilmek, tedbirli olmak. Daha da ötesi var "agah olmak." Farsça anlamı, halden anlayan, doğru yolu gösteren, maddi ve manevi olarak darda kalanların imdadına yetişen, bilge ve erdemli, hoşgörülü, kalp gözü açık insan demekmiş. Bir insan, her zaman kendi sahibi olduğu olanakları ile karşısındakini anlayabilir, kendi açısından bakar, ancak feraset sahibi, agah olan ise, senin değil, karşındaki insanların sahip olduğu özelliklerle, olanaklarla hayata bakan, panoramik bakıp, tüm ihtimalleri gören anlamındadır.
Dervişler eskiden birbirlerini uyandırırken yavaşça dokunur ve usulca "agah ol" derlermiş, gürültüyle sarsarak uyandırmaz, huzurla ve sessizce uyandırırlarmış. "Uyanık ol, görevlerini bil" demek belki deç Feraset sahibi ol, agah ol yani...

Peki "At gibi bakmak", neden önemli bu kadar, çünkü atlar 350o görüş açısıyla bakarlarmış yaşama. Düşünsenize nerden bakarsanız bakın, her şeyi görebiliyorsunuz. Hani deriz ya bir şeyi daha iyi anlamak için etraflıca bakalım şu olaya diye, işte tam öyle bakmak. İnanılmaz bir görüş açısı.
İnsanlardaki görüş açısı ise binokular görüş denilen, iki gözün görüş alanlarının çakışmasıyla ortaya çıkan alan 120o'dir. Atlara göre ne kadar bir dar bakış açısı.
At ve beygirlere, değirmenlerde o yüzden başka yöne sapmasın diye gözlük takarlarmış, "dinkçi beygiri gibi dönme" tabiri de buradan geliyormuş. Sadece olaylara tek bir açıdan bakan, sadece dinkçinin çizdiği yolu takip eden at ve beygirler gibi.
Einstein'ın şu sözü burada çok anlamlı "hiçbir sorun, onu yaratan bilinç seviyesiyle çözülemez." O halde ya o bilinç seviyemizi değiştirmeliyiz, ya da olaya başka açılardan bakabilmeliyiz. Her şeyi kendi bilinç düzeyimle gördüğümüzde çözebilmemiz o kadar güçleşir ki. Eğer bilinç düzeyimiz ve farkındalığımız aynı seviyede kalırsa, her defasında aynı tekrarlarla yaşamımıza devam edip dururuz. O zamanda sürekli şikayet ederiz. Ama dönüpte aynada kendimize bakmayız... Aynalara bir çok yerde "gözgü" denirmiş, biz insanların kendimizi korumak için takındığı tüm maskelerden arındırıp, sadece kendimizle aramızdaki farkı örtüsüz gösterdiği için belki de.

Montaigne'in dediği gibi "kendimizle aramızdaki fark, bir başkasıyla aramızdaki fark kadar büyüktür."
İnsanın içi, aklının bildiğinden fazlasını bilirmiş.
İnsanın kendini fark etmesi gerekiyor, kendisiyle ilişki kurabilmesi için özüne dönmesi, öz'ü anlaması gerekiyor. Yaşam yolculuğumuzun asıl anlamı kendi içimize olan yolculuk, öz'e yolculuk değil midir? Öz'e yolculuğa geç kalan hep kendini öksüz bırakmaz mı?
Kendini, kendinden öksüz bırakmak.
Başkalarına ulaşmak istiyorsak, önce kendimize ulaşmamız gerekiyor mu? "Kendi kalbine bakamayanın yaşamı bulanıktır; kendi yüreğine bakabilme cesareti gösterenler gönlünün muradını keşfedenlerdir. Dışarıya bakan rüya görür, hayal dünyasında kaybolur, içeriye bakan uyanır, kendini keşfeder." der Carl G. Jung.

Hayatta kendimiz olarak var olmalıyız.
Bunun için yapmamız gereken belki de tefekkür etmektir. Herhangi bir konuda değişim istiyorsak, o konu üzerinde etraflıca düşünmeli, dikkatimizi belli bir süre o konu üzerinde tutmalı, belki bazen geriye çekilip bakmalıyız.
Bizler bulunduğumuz pasif ortamda aktif bir şey öğrenemiyor veya değişmekte çok zorlanıyoruz. Bazen kendimizi zorlayarak, derin düşünerek, tefekkür ederek, çatışmalı, hatta ortaya çıktığında başlangıçta bizi rahatsız edecek, ama aynı zamanda da özgürleştirecek alanlara girerek ve onları da görünür hale getirerek yeni bilgiye, iç görüye, yeni bir anlayışa ve farkındalığa varabiliriz. İşte bu yeni bakış açısı bizde değişim için bir başlangıç noktası olabilir. Hepimizin karanlık taraflarımızın da olacağını kabul ederek, yeni bir bakış açısıyla bulunduğumuz perspektiften başka bir yere taşıyabiliriz kendimizi. Yine belki de aydınlanma dediğimiz şeyi o an yaşarız ve hep birlikte "a-ha" deriz. Yaşamın sorumluluğu tam da bu farkında oluştan kaynaklanır.
Jean-Jacques Rousseau'nun da dediği gibi "ne yaptığımın farkında değil isem, onu yapmaya devam etmekten başka şansım yok."
Ancak feraset sahibi bir kişi olarak, kendimi özgürleştirme yolunda adım atabilirim.
Bazen durmalıyız, sakinleşmeli, sessizce etrafımızı dinlemeli ve günlük yaşamın etkilerinden sıyrılarak düşünmeli, özvarlığımızı eleştirmeliyiz. Ancak böylece gerçeğin, iyiliğin ve güzelliğin kaynağını gösteren kapı karşımıza çıkacaktır. O kapı aralığından, yağmurlu, bulutlu bir havada, bulutların arasından sızan ışık içimize dolacak ve belki de bize yol gösterici olacaktır.

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org