Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Yusuf Ziya HALEFOGLU Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
Çölleşme
17.07.2022
Yusuf Ziya HALEFOGLU
Okunma Sayısı : 2497
Oy Sayısı : 1
Değerlendirme : 5
Popülarite : 0
Verdiğiniz Puan :
 

 

 


Yaşadığımız bu yıllarda, etik olanın sorgulanamaz olduğu tuhaf bir çağı deneyimliyoruz. Nietzsche'nin dediği gibi "Çöl büyüyor..." Çölleşme, tahribattan çok daha yıkıcıdır der. Tahribat şu ana kadar olanı yıkarken, çölleşme geleceği de etkiler ve yok etmekten çok daha korkunç bir hal alabilir. Ve Nietzsche en son şunu ekledi; "çöller barındırana vah olsun."
Vasat bir azınlığın elinde, ikna edici bir kültürel hegemonyanın esiri olmuş gibiyiz. Bilim ve teknolojinin bu kadar ilerlediği bir ortamda, sanki her şey çok iyi gidiyormuşçasına bir kara düzenin dehlizleri içerisinde kaybolmuşuz. Her şeye bu kadar hızlı ulaşırken, sanki bir çok şeyi arkamızda bırakmış, koşar adım bir yerlere yetişmeye çalışıyoruz. Ama çok büyük bir belirsizlik ortamında kaygıyla ilerliyoruz. Bu yüzden bir şeyleri yeniden düşünmeye ihtiyacımız var.
Balanuye hocanın dediği gibi, deneyimlerimizden yeterince öğrenmiş durumdayız ve gerçekliğe daha iyi eşlik edebilecek yeni bir ontolojik dünya görüşü çerçevesinde etik ve politikayı sil baştan düşünmemiz gerekiyor. Etik, bir iklimin adıdır; o iklimde türeyen ağaçlar öylesine gür ve serpilmiştir ki, yalnızca zayıflar öteden gelecek bir buyruk için başlarını boşuna göğe çevirip bakarlar. Orman tüm sakinlerine fısıldadığı gibi onlara da fısıldar; çaban hem çaren, hem de çaremizdir, yalnızca çabala...
Dünyanın gidişatına bakınca, en düşündürücü olan bizim hala düşünmüyor olmamız ve çabalamamız. Belki de düşünüyoruz da eksik olanın eylem olduğunu fark etmiyoruz. Yüzyıllardan beri insanoğlu belki de yeterince düşünmedi. Daha da önemlisi, acaba düşünülmesi gerekenin insanoğlundan yüz çevirmesi mi? Yoksa insan düşünmesi gereken şeylere yönelmediği için mi?
Belki de düşünmeyi bilmiyoruz, düşünmeyi öğrenmemiz gerekiyor.
Düşünme öğrenilir mi?
Öğrenme, Heidegger'in marangoz çırağı gibi yapma ve yapmamaları, her defasında özsel olarak bize sunan bir denkliğe getirmek değil midir? Yeni dolaplar ve mobilyalar yapmayı öğrenen bir çırak, öğrenirken sadece aletleri kullanma becerisini talim etmemektedir. Bunun yanında sadece yapmış olduğu ürünlerin kullanım şekilleri ile de tanışmıyor. Çıraklar, gerçek bir marangoz ustası olabilmek için her şeyden önce farklı ağaç türlerini öğrenmeli, onlarla kendi özünü bir denkliğe getirmeli ve hem fiziksel, hem zihinsel deneyimlemelidir. Sadece beceri ve kullanım şekillerine odaklanmak hep çırak kalmalarını sağlayacaktır. Büyük becerilere sahip çıraklar olacaktır o zaman? Halbuki onunla özdeşleşmeli zanaatını ortaya çıkarmalı. Yoksa hepsi boş bir hamaratlıkla, ticari bir ürün olmaktan öteye gitmeyecektir. Ama en önemli şey çırağa bunu öğreten birisinin olması gerekiyor. Öğretme, gerçekten de öğrenmekten çok daha zorlu bir iştir.
Öğretmen, öğrenmeye bırakandır, aynı zamanda da çıraktan öğrenendir. Düşünme, belki de marangozun yaptığı gibi dolap yapmaya benzer. Öyle bir dolaptır ki o, gece gündüz rüyasında düşünüp durduğu şeydir. Düşünen varlığın eli, düşündüğünü eyleme geçirmesini sağlar, dolayısıyla el zanaatı belirler, zor olan zanaattır... Zanaat düşünmeyi gerektirir.
O nedenle öğretmen, çıraklardan daha öğretilebilir olmaya gücü yetmelidir, açık olmalıdır. Açık olmak her anlamda düşünmeye eğilimli olmaktır. Düşünmeye eğilimli olmak yaşadığı dünyayı dönüştürmesi demektir. O zaman yavaş, yavaş aydınlanmaya başlamaz mı? Aydınlanma, kişinin en basit haliyle içinde bulunduğu durumu kavrama, bunun üzerinde düşünme ve yeniden bir yol bulmasıdır. Aydınlanmak, aynı zamanda bir başkasını aydınlatmaktır, aydınlatırken de onun bizzat kendisinin aydınlanmasıdır. Aydınlanmak, insanoğlunun kendi dünyasını, içinde bulunduğu toplumsal ve şahsi konumunu kavraması ve değiştirmesi değil midir? O halde aydınlanmak isteyen insan, daha doğrusu aydınlatılması gereken insan, bizzat kendi emeği olan, bizzat kendi pratiği olan bir aydınlanma faaliyeti içinde olmalıdır.
Sümerlerin çok güzel bir sözü vardır; "Biliyorsun niye anlatmıyorsun, boşa vakit geçirdin, neye yaradı?" diye söylerlermiş...

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org