Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Ahmet Kilicaslan Aytar Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
MOSKOVA' DAN KOBANE ' YE
29.01.2015
Ahmet Kilicaslan Aytar
Okunma Sayısı : 34531
Oy Sayısı : 862
Değerlendirme : 5
Popülarite : 14,68
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Rusya'nın girişimiyle Halep ve birkaç bölgede daha ateşkes sağlanması, çatışmaların bölge bölge dondurulması ve bir geçiş hükümetinin kurulması hedefiyle,
Moskova' da Şam yönetimi ve Cenevre toplantılarında yok sayılan Suriye partilerinin oluşturduğu iç muhalefetin görüşmeleri yapıldı.
Muhalefet,başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere siyasi mahkum ve esirlerin serbest bırakılmasını, Suriye'nin istisnasız tüm bölgelerine gıda yardımı yapılmasını ve bunlara uyulup uyulmadığının denetlenmesi için ortak insan hakları komisyonu kurulmasını da kapsayan 10 maddelik bir planı Şam yönetimine verdi.
Görüşmelere küresel ve bölgesel oyuncuların rejime karşı bir araya getirdikleri, birbirinden çok farklı gruplar ve bireylerden oluşan, o yüzden her bir grubun diğer gruplardan ciddi farklılar gösteren bir takım hak ve iddiaları temsil eden ve İstanbul' u merkez tutan Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu katılmadı.

*
Çünkü, Moskova görüşmeleri öncesinde Suriye rejimi anayasal, kanuni ve meşru sorumluluk olarak güvenliğin tesis edilmesinden birinci derecede sorumlu olduğunu, Suriye' nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü için BM garantisinde savaşan silahlı güçlere her türlü desteği veren devletlerin desteklerini kesmesini, sınırların denetimi için bir mekanizmanın oluşturulmasını sonra ulusal bir misak çerçevesinde toplumun tüm bileşenlerinin temsil olacağı genişletilmiş bir hükümetle yeni Suriye' nin siyasi geleceğinin oluşturulmasını istiyordu.
Buna karşılık Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu ise Recep Tayyip Erdoğan'ın desteklediği " geçiş yönetimi kurulduğunda Esad ve arkadaşları yönetimde olmamalıdır, muhalefetin temsilini Ulusal Koalisyon yapmalı, seçimi geçiş yönetimi ve uluslararası gözlemciler yapmalıdır " talebinde bulunuyordu.

*
Nitekim Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu Moskova'da görüşme koşullarının oluşmadığını, müzakerelerin Esad' ın siyasi rolünü meşrulaştırmaktan öte bir sonuç doğurmadığının kanaatindedir.
Rusya' nın grupları ya da temsilcileri değil, bireysel düzeyde muhalifleri Moskova görüşmelerine çağırması da eleştiriliyor ve temsiliyetine itiraz ediliyor.
Doğrusu Ulusal Koalisyonda önceliği daha ziyade Mart'ta başlayacak olan ve 3 yılda 15 bin Suriye muhalifi kişinin eğitilmesinin hedeflendiği "eğit-donat" programına ilişkin heyecan önceliği alıyor.
Çünkü hedefin kim olduğu ya da eğitilecek muhaliflerin " IŞİD'le veya rejimle " mi savaşacağına ilişkin herhangi bir açıklık bulunmuyor ve bu belirsizlik dikkat çekiyor...

*
Rağmen Rusya, Moskova görüşmelerinde iki tarafın da istekleri arasında bir arabuluculuk sağlamanın dışında herhangi bir söz vermemiştir.
Ama "Müzakerelerden uzak durmaya karar verenler, tüm müzakere süreci sırasında bir daha etki sahibi olamayacaktır " ihtarında bulunmuştur.
Bu politika Dışişleri Bakanı S.Lavrov'un " ABD ve müttefikleri Soğuk Savaş' ın galibi olarak uluslararası hukukun temel kurallarını ihlal ederek kendi iradelerini tüm dünyaya dayatmaya çalışıyor. Halkları "bizimkiler ve diğerleri "olarak kategorize etme pratiği ve jeopolitik oyunlara devam ediyorlar.
Tarihsel deneyim, Rusya' yı tecrit etme teşebbüslerinin kaçınılmaz bir şekilde ağır sonuçlar doğurduğunu ortaya koyuyor.
Rusya yüzünü Pasifik'e döndürmenin 21. yüzyıldaki ulusal öncelikleri olduğunu ve bunun Rusya' nın doğu bölgelerinin kalkınmasıyla doğrudan ilişkili olduğuna inanıyor" ifadesiyle daha da somutlaşmıştır.
Sonuçta Moskova görüşmeleri Suriye İç Savaşı odağında tarafların birbirinden keskin sınırlarla ayrılmasına yol açış görünüyor.

*
Suriye Cumhurbaşkanı B.Esad ise Amerikan Foreign Affairs dergisindeki röportajında Moskova görüşmelerine ilişkin tavrını şöyle açıklamıştır;
Esad birinci olarak; müzakerelerin sadece hükümet ve muhalefet arasında değil, Suriyeli bütün parti ve varlıklar arasında olması gerekliliğine,sonra nasıl bir çözüm olacaksa anayasa ve siyasi sistem için halk oylamasına başvurulacağına işaret ediyor.
"Halbuki sözü edilen "geçiş sürecini " destekleyecek bir seçim yapılmamıştır, o nedenle Suriye halkının onayını almadığı takdirde herhangi bir siyasi geçiş süreci kabul edilemez "diyor.
İkinci olarak, Moskova görüşmelerinde Suriye rejiminin etki ve güce sahip kurumları ve ordusu olduğuna, görüşülecek şahısların da kitlesel bir alt yapıya sahip bir muhalefetin yerine söz alacağı bir temelde olmasının altını çizerek,
"Eğer verimli bir diyalog yapmak istiyorsak bu diyalogun; hükümet, Suriye halkının çıkarına çalışan anlamında ulusal bir muhalefet ve silahlı gruplar arasında yapılması gerekiyor.
Muhalefet Suriyeli olmalıdır, oysa sözü edilen muhalefet temsilcilerinin aralarında Amerika'nın da bulunduğu Türkiye, Katar veya Suudi Arabistan ya da herhangi bir Batılı ülkenin kuklaları da bulunuyor, bu kuklaları yöneten Fransa, Türkiye ve diğerlerinin ise Suriye'de çözüm istemediklerini herkes biliyor.
O yüzden ulusal muhalefet ile sadece kukla olan şahsiyetlerin birbirinden ayırt edilmesi zorunluluktur " diyor.
Üçüncü olarak, bilhassa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın El Kaide Örgütünün temel ideolojisi olan Müslüman Kardeşler cemaatinin radikal ideolojisine sahip olduğunu,
Erdoğan'ın bu ideolojiye güçlü bir şekilde inandığını, o yüzden Suriye'de IŞİD desteğini sürdürdüğünü, dolayısıyla Erdoğan'ın Suriye'de yaşananlardan bizzat sorumlu olduğunu örnek veriyor.
"Elbette herkesle diyaloga oturacağız, hiç bir şartımız yoktur ama bir sonuca varmak istiyorsak her birine kimi temsil ettiğini sormamız gerekiyor.
Bu çerçevede Moskova'da yapılacak temasları çözüm görüşmeleri değil de diyalog konferansına hazırlık görüşmeleri olarak kabul ediyoruz " diyor.

*
Cumhurbaşkanı Erdoğanise Osmanlı hülyaları ve "Esad rejimini devireceğim" öngörüsünde kapıldığı Suriye politikasını hâlâ sürüklüyor.
Bu politika gereği "Suriye muhalefeti" adı altında kurulan bütün örgütler Erdoğan ve hükümetin kanatları altında eğitiliyor, barındırılıyor, silahlandırılıyor ve Türk askeri teşkilatının bir bölümü haline geliyor, daha sonra IŞİD ve Nusra gibi terör örgütleri teşkilatlarının bir bölümüne dönüşüyor.
Erdoğan, İslamcı vizyonuyla Sünni ile Şii dünyası arasındaki karşılıklı bağımlılığı zayıflatmayı öngören bir strateji izlemekte, sonuçta " bölgeyi kazanan petrolü ve Osmanlı Mebusan Meclisi'nin Misak'ı Milli topraklarını da kazanır " hayalini sürükleyerek Suriye ve Irak Kürdistan Bölgesi' ni petrolüyle birlikte Misak'ı Milli topraklarına katmayı düşlemektedir.
IŞİD'in günlerce Kobane'de Kürtlere saldırısına kulak vermiyor.
O ziyadesiyle Suriye Krizi ve İslamcı terör örgütleriyle yapılan mücadeleyi fırsat bilerek Ortadoğu pazarlarından hisse kapmanın peşindedir.
Kürtlerin tasfiyesinin de üzerinden " Uçuşa Yasak Bölge: Güvenli Bölge: Eğit-Donat " üçlemesiyle belirlediği stratejisi doğrultusunda " Suriye'de 36.paralelin üstünün güvenli ilan edilmesi gerekir " ısrarını sürdürüyor.

*
Davutoğlu "Güvenli bölgenin sınırlarıyla ilgili "Mesela Halep' in kuzeyinde olması lazım. Çünkü Halep'te hem rejim hem İŞİD saldırıları var. Halep'le Türkiye sınırları arasında olması lazım. İdlib'in Türkiye sınırlarına yakın yerlerinde, aynı şekilde Lazkiye'nin kuzeyinde, yine Haseke'de belli bölgelerde ve şu anki Cerablus bölgesinde, Ayn el-Arap'ta. Bütün bu kuşakta yerleşim merkezlerinin olduğu alanlara göre derinliği değişebilir " diyor.
Halbuki Şanlıurfa/Suruç karşısında Cerablus bölgesi "Kobane Bölgesi"dir...
Şırnak/Cizre'nin karşısında Heseke kentlerinin olduğu bölge "Cizire Bölgesi",
Kilis karşısında İdlip kentlerinin bulunduğu bölge "Efrin Bölgesi"dir, bütün bu bölgelerde yoğunlukla Kürtler yaşıyor.

*
Moskova görüşmelerinin yapıldığı sırada, aylar süren çatışmalardan sonra Suriye Kürt güçleri İŞİD örgütünü Kobane'den söküp atıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, " Kobani söz konusu olduğunda bakıyorsunuz dünya ayağa kalkıyor. Küçük bir yerleşim yeri için bütün dünya işbirliği yapıyor. Ne olmuş? İŞİD oradan çıkmış. Tamam da o bombaladığınız yerleri yeniden kim inşa edecek? O yerle bir olan yerleri kim onaracak? Bunun hesabını yapan yok! Ama kendilerine Halep diyoruz. Halep dediğimizde kimse duymuyor. Niçin Halep'le ilgilenmiyorsunuz? " diyor...

*
Çürümüş Türkiye dış politikasına karşı her gün yeni bir hesap açılıyor...

29.1.2015

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org