Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Ahmet Kilicaslan Aytar Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
DÜN MISIR, BUGÜN TUNUS ,YARIN TÜRKİYE
22.05.2016
Ahmet Kilicaslan Aytar
Okunma Sayısı : 38342
Oy Sayısı : 938
Değerlendirme : 5
Popülarite : 14,86
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Bugün Tunus'ta, Müslüman Kardeşler'den esinle kurulan ve Arap Baharı'nın ardından 2011'de iktidara gelen Nahda Hareketi'nin,
"İslami dava faaliyetleriyle siyasi parti faaliyetlerini" birbirinden ayırmayı tartışacağı Genel Kongresi yapılıyor.
Hareketin Lideri Raşid el-Gannuşi, "Depreme benzeyen bir devrim sonrasını yaşıyoruz.
Böyle durumlarda sürekli değişen bir durum devam eder ve son şeklini alamaz.
Bugün, siyasi partinin dini alanda vesâyet sağlamasının bir yararının olmayacağından bahsediyoruz.
Dini alanın da siyasetle ilişkili olmasının bir faydası olmayacaktır. Tunus'ta siyasal İslam'a yer yok. Tunus artık bir demokrasidir " diyor...
Kongrede, Gannuşi'nin açıklamaları doğrultusunda kararlar alınması bekleniyor...

*
Türkiye'de de TBMM Başkanı İsmail Kahraman, lâiklik konusunda tartışılacak açıklamalarına devam ediyor.
Daha önce "Yeni anayasada lâiklik maddesi olmamalı. Anayasa dindar olmalıdır " sözleriyle gündeme gelen İ.Kahraman bu kez, "Lâiklik cumhuriyetin temel esaslarından değildir" diyor...
Gerekçesi daha önceki, "Lâikliğin yeniden tanımlaması gerektiğine vurgu yaptım.
Anayasa'nın dindar olması beyanındaki kastım; hiç bir ayrım yapmaksızın, din ve vicdan özgürlüğünün Anayasa'mızın lâfzı ve ruhu ile güvence altına alınmasını sağlamayı temin etmektir. Lâikliğin tarifi ve tatbikatı yeni anayasada olmalıdır" açıklamasıdır...

*
Peki ama Tunus ve Türkiye'de yapılmak istenen lâikliğin tarifi ve tatbikâtı arasında nasıl ilişkiler bulunuyor?

*
100 yıl önceki Sykes-Picot anlaşmasının tamamlayıcısı olan "Arap Baharı" adımının temel hedefi;
Batı emperyalizminin kendisine küresel güç ve İsrail'e güvenlik sağlamayı temin etmekti.
Türkiye ve Osmanlı'nın ardından oluşan devletlerde İslami hareketler vasıtasıyla kurulacak İslam Birliğinin oluşması,
Birliğe dönüşüm sürecinde ülkelerin ekonomik ve sosyo-politik değişkenlerinin birbiriyle etkileştirilmesiyle zayıflatılmaları,
Böylece sağlanacak maksimum kârın küresel ekonomiye ilişiklendirilmesidir.

*
Tunus ve Mısır'da diktatör deviren protestocular daha fazla özgürlük, adil seçimler ve yolsuzlukların son bulmasını talep ettiler.
Önce protestocuların çoğunluğu lâik ve liberal kesimdendi ama bu kesimler bir ideoloji geliştiremediler.
Çünkü bireyle devlet arasında aracılık yapan sivil toplum kuruluşlarının;
Ne kuvvetler ayrılığına dayanan demokrasinin savunulmasında,
Ne bireysel hakları güvence altına alınması için zorlayıcı politikaların oluşturulmasında,
Ne de devlet otoritesinin istismarını kısıtlayıcı birikimleri ve gücleri vardı...

*
Türkiye'de de lâik ve liberal kesim tıpkı Tunus ve Mısır'daki protestocular gibiydi.
Onların serüveninde de bireyle devlet arasında aracılık yapan sivil toplum kuruluşlarının birikimi ve gücleri kalmamıştı.

*
Burada ve oralarda en organize olanlar özgür akıl ve özgür iradeyi kısıtlayan, o yüzden ifade ve düşünce özgürlüklerinin daha çok kısılmasını amaçlayan, otoriter rejimleri öngören İslamcı kuruluşlardı.
Onlar da Batı'nın demokratik hukuk devletine giden zahmetli yoldan geçerken edindiği yaşam kültüründen ve demokratik geleneklerden yoksundular rağmen Türkiye'de, Tunus ve Mısır'daki sözde devrimi sahiplendiler...

*
Çünkü Türkiye'de Kemalist Devrim'in dinamiğinde, Türklere ilk kez din ve vicdan özgürlüğü tanıyan 1924 Anayasası, sonraki yıllarda değişe değişe;
1945'te "Türkiye Devleti Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve Devrimcidir" maddesine ulaşmıştı.
Rağmen İsmet İnönü, çok partili demokrasiye geçilirken bu ilkeyi Anayasa'dan ziyade CHP'ye mâletti.
O yüzden Türkiye'nin anayasal açıdan tartışması Kemalist ilkeler, mesela lâik bir devlet oluş üzerinde keskinleşti.
Bir kutupta Kemalist bir esas olan ve nihai amacı dini bireyselleştirmek ve kamusal hayatta görünürlüğünü sınırlamak anlamında dayatmacı lâiklik,
Diğer kutbunda merkez sağ partilerin sahip çıktığı devletin çeşitli dinlere karşı tarafsızlığı ve dinin kamusal alanda görünürlüğüne izin veren pasif lâiklik tartışmalarına sürüklenildi...

*
Sonra...en özgürlükçü 1961 Anayasası'nda, Türkiye Cumhuriyeti "İnsan haklarına dayanan, milli demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir" noktasına gelindi...
Özgürlük ortamına rağmen Meşrutiyetler döneminde Mithat Paşa, Namık Kemal, Talât Paşa'lardan emperyalizme karşı ezilen bir ulusun devriminde Atatürk'ün devrimlerinden yükselen, Cumhuriyet vatandaşlarının bir bölümünün düşüncesini ve karakterini oluşturan "CHP'lilik Duruşu";
Giderek emperyalizmin sol ayağını temsil eden ve Atatürk devrimlerini reddeden Sosyal Demokratların saldırısına uğradı...
1960'larda demokratik solcu Bülent Ecevit, Kemalist Devrimin bir üstyapı devrimi olduğunu, yüzeysel gelişme ve çağdaşlaşma sağladığını, devrime tanışık olmayan halkın demokratikleşme talebini 1946'da kazandığı yönündeki karşı devrimci ve popülist savından geliştirdiği Ortanın Solu politikasıyla birlikte,
Hiçbir eleştiri süzgecinden geçilmeden Kemalist Devrimin inkârına ve Sosyal Demokrasiye yönelindi...
Ecevit bu kadarla yetinmedi, Müslüman Kardeşler Örgütü vasıtasıyla Necmeddin Erbakan ile koalisyon hükümeti de kurarken, "Milli Görüşü" devletle hemhâl etti...

*
1961'e tepki olarak hazırlanan 1982 Anayasası, bir öncekinin aksine daha kısıtlayıcıydı ama lâiklikliği korudu.
Hatta Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâplarını da...
Laiklik milli, demokratik ve sosyal hukuk devletinin ayrılmaz bir parçası olarak devletin nitelikleri arasında sayıldı...
Ne ki,bu sırada emperyalist örgütler İslam Birliği'nin global askeri, politik, ekonomik ve kültürel planlamalarını yapıyor,
Bu kanaldan Müslüman toplumları her noktasında yalama ederek İsrail'in itikadi hedeflerine yol açıyordu..

*
Nitekim 70'li yıllara gelindiğinde İslamcı hareketlere soyunan herkes, devletin gözü önünde,
Önce Müslüman Kardeşler'in Dünya Müslüman Gençlik Teşkilatı (WAMY) tornasından geçiyordu.
Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Numan Kurtulmuş, Bülent Arınç, Cemil Çiçek, Mehmet Ali Şahin, Kadir Topbaş, Beşir Atalay, Abdülkadir Aksu, Ali Coşkun, Hüseyin Çelik,Taner Yıldız, Abdurahman Dilipak, Necati Çetinkaya ve değişik ülkelerde İslamcı hareketlerin liderliğine soyunacak isimler,
Suudi finansmanı ve WAMY vasıtasıyla birbirlerine tanıştırılıyor, bir güzel kaynaştırılıyor ve ayara çekiliyorlardı.
İslam Birliği'nin yapısını ise Suudi sermayesinin en büyük örgütü olan, Vahhabi cemaat ve tarikat holdinglerinden oluşan İslam Dünya Birliği- RABITA "Rabitat-ül Alem-ül İslam" oluşturuyordu.
Amacı Müslüman ülke rejimlerinin "İslâmcı" kurallara göre olmasını sağlamak, çeşitli ülkelerden yetiştirilen İslâmcı misyonerlerle İslam Birliğini kurmak ve korumaktı.

*
TBMM Başkanı İsmail Kahraman bütün bu süreçlerin öndeki figürlerinden biriydi...
Üstelik Türkiye'de de lâik ve liberal kesim tıpkı Tunus ve Mısır'daki protestocular gibiydi...
CHP'de sosyal demokrat Deniz Baykal, bugün YCHP'yi inşa eden ve entellektüelizmi sıfır olan Kemal Kılıçdaroğlu'nda, elbette"CHP'lilik duruşu" olamazdı.
Nitekim bu süreçte Kemalist sivil toplumun da birikimleri ve gücü giderek tükendi.
12 Eylül 1980 darbesinin bıraktığı aralıktan sızan Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen'in peşlerine taktığı Arap ülkelerinde Müslüman Kardeşler Örgütü ve benzerleriyle,
İslam'ın siyasal sistem dışına itilmiş olması halinin toplumsal istikrarı sağlamadığı, ceberrut yönetimlerin varlıklarını sürdürmek için ülke dinamiklerini tükettiği tezleri,
ABD'nin Orta Doğu'daki çıkarlarına güvenlikli bir bölge oluşturmanın ve İsrail'in itikadî hedeflerine tam olarak uyduğu anlaşılınca, taşeron kesildiler...

*
Ne ki, Mısır'da tam bir şeriat devleti oluşturulmaya yönelmişlerdi ki;
Küresel emperyalizm geç de olsa, İslamcılığın demokrasi ile bir ilgisinin olmadığını,
İslamcılığın ülke ekonomilerini rekabetçi baskılara dayanabilecek bir ekonomi varlığı içinde tutmasının olanaksız olduğunu,
İslamcılığın sürekli olarak cihatçı yetiştirdiğini,
İslamcılıkla Mısır devletinin ilâ nihaî bir şirkete dönüşemeyeceğini anladı...

*
Bugün Mısır Anayasası; İslam'ın devlet dini olduğu belirtiliyor ama tüm inançların özgürlüğü vurgularken,hiçbir siyasi partinin din esasına bağlı olamayacağı da kaydediyor.
Müslüman Kardeşler örgütü ve benzerlerinin siyaset yapması engellenirken, İslami bir gündem ile devlet idaresi arasına engel konmuştur.
Nitekim Tunus'ta da Nahda lideri Raşid el-Gannuşi, şimdi benzer yoldan yürüyor.

*
Bu süreç Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor.
Türkiye'den İslam coğrafyasında vizyona konan, barışın ve adaletin dini inanışlar üzerinde inşa edilmesine dayanan ve sadece ekonomi değil, siyasal, kültürel ve sosyal boyutlarında bütün etnik yapıları da İslam ümmeti potasında algılayan "Siyasal İslamcılık";
Mısır ve Tunus örneği doğrultusunda yeni anayasasında lâikliği;
Bir yanda, toplumsal hayatın bir bölümünde dini motifleriyle bezeli tarikatlar, cemaatler ve dini kurumlarla,
Öte yanda, devletin bu toplumu küresel siyasi ve ekonomik kriterler dengesinde tutacağı bir bileşkede oluşmayı bekliyor.

*
Lâiklik; tam bağımsızlık ilkesini, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu da içeren Cumhuriyet rejiminin özü, niteliği ve en değerli dayanağıdır.

23.5.2016

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org