Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Ahmet Kilicaslan Aytar Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
İNSAN VE ABD
27.08.2016
Ahmet Kilicaslan Aytar
Okunma Sayısı : 40903
Oy Sayısı : 902
Değerlendirme : 5
Popülarite : 14,78
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

İnsan özgür akıl ve vicdanın temsilcisidir.
Bu çağda O'nun yolunda siber uzay ve kültürün de katkısıyla yerelinden küreselleşiyor.
O noktada entellektüelizmin doğal etkileşimi ve iletişim; insanlığın ortak aklını mütemadiyen geliştiriyor.
Milyarca insan "daha, daha olmak" için mütemadiyen bu kurguya dahil olmanın kavgasını veriyor.
Böylece denetimsiz, açık entellektüel sermaye birikimi bütün üretim faktörlerinin önüne geçmiştir...

*
Ne ki, ABD'deki başkanlık seçimi kampanyası, kapitalizmin ve onun iki partili siyasi sisteminin insan ve insanlık üzerindeki krizini açığa vuruyor.
Amerikalılar taktiksel farklılıkları ne olursa olsun, kendilerini stratejik olarak ABD emperyalizminin pervasız dünya egemenliği yönelimine adayan Demokrat H.Clinton ile Cumhuriyetçi D.Trump'tan birini tercih etmekle karşı karşıyadır.

*
En başta D.Trump ve H.Clinton'ın kayıtsız şartsız hizmet ettiği ABD emperyalizmi ve onun dünya egemenliği şu iki esasa dayanıyor:
1-Dördüncü Başkan James Madison güçlü bir merkezi hükümetin savunucusuydu.
1787'de Philadelphia Konferansında oluşturulan ABD Anayasası'nın öncüsüdür ve "Anayasa'nın Babası" lâkabı ile anılıyor.
Amerika o gün-bu gün J.Madison'ın işaret ettiği güçlü bir merkezi hükümetin buyruğunda "Zengin azınlığı çoğunluktan korumak ilkesi üzerine kurulmuştur" temelindeki anayasadan yükseliyor.
Buna göre zenginler monarşiden kaçınmak için birbirini dengeleyen üç ayrı yönetim alanı yasama,yürütme ve yargı oluşturmuş,
Bu alanları özel mülkiyet, özel sözleşmeler ve bilumum çıkarlarında mütemadiyen kendilerini koruyan ve nesilden nesile geçen hizmekârlarıyla doldurmuşlardır...
ABD; Plutokrasi denilen bu esastan yükseliyor.

*
2- Otuzüçüncü Başkan Harry Truman, 1940'ta Cumhuriyetçi muhafazakâr ve Demokrat liberaller arasında "Dış Politika Uzlaşması" oluşturdu.
Buna göre ABD plutokrasisinde hizmetkârlar ya da siyasetçiler ve vatandaşların; "Küresel Liderliğe": "Liberal Uluslararası Düzen"in yayılmasına ve güçlenmesine: ABD'nin nüfuzu, güvenliği ve gelişmesi ile onun "liberal uluslararası düzen"de liderliği arasındaki ilişkiye: "Demokrasinin Yayılmasına" bağlılık göstermesi esastır...

*
Bu noktada Trump ve Clinton arasındaki başkanlık seçimi kampanyasına yön veren fakat en az tartışılan konu Amerikalı zenginlerin yaygın askeri müdahalelere yönelik oldukça geliştirilmiş planları, Rusya ve Çin ile bir nükleer soykırım tehlikesine yol açacak doğrudan bir çatışmayı içeren savaş yönelimleridir.

*
Trump'ın başkan seçilmesi halinde ABD'nin son 70 yıldır egemen olan dış politika teorisinden ciddi biçimde sapmalar bekleniyor.
Avrupa'ya karşı hayli sert ve pragmatik tutumun şekillenebileceği,
Rusya'ya daha pragmatik ve tarafsız bir tutum oluşacağı,
Ortadoğu'ya daha duyarsız, iç işlerine karışmama ilkesi temelinde yaklaşılacağı
Ama Çin'e yaklaşımın daha düşmanca olacağı düşünülüyor.

*
Trump; Amerikan zenginlerinin çıplak şiddetini ve çöküşünü ifade ediyor.
Bir yanda "Önce Amerikalılar" milliyetçiliğini yükseltirken, öte yanda sınırsız askeri güç kullanımı ile CIA işkenceleri ve suikastları talebini birleştiriyor.
Meksika sınırına bir duvar inşa edilmesi çağrısı ile Müslümanlara ve Latin göçmenlere yönelik faşist ajitasyonu,
Savaşa ve mali seçkinlerin diktatörlüğüne yönelik tüm muhalefeti susturup yıldırmayı hedefliyor...

*
Nitekim "Bizim kesin askeri üstünlüğümüzün amacı Amerika'yı yeniden büyük yapmaktır" diyor... Buysa, ekonomik rakiplerin yükselişini engellemek ve on yılların ekonomik gerilemesinin, ticaret ve ödemeler dengesinde büyüyen açıkların ardından Amerikan egemenliğini yeniden kurma çabasında askeri gücün sınırsız kullanımı ve mali suçların en kötü biçimlerine batmak anlamına geliyor...

*
H. Clinton'ın elleri ise zaten kanlıdır.
Eşinin yönetiminde Irak'a karşı yarım milyon çocuğun ölümünden sorumlu olan korkunç yaptırımları ve Yugoslavya'nın bombalanmasını,
Sonra New York senatörü olarak Irak'ın canice istilasını desteklemiştir.
Obama'nın dışişleri bakanı olarak Ukrayna'daki faşist destekli darbe hazırlıklarını ve Libya ile Suriye'deki kanlı rejim değişikliği operasyonlarını yönetmiştir.
Bugün de yurtdışı askeri angajmanlar konusundaki isteğinde kimse Clinton'ın eline su dökemiyor.
New York Tımes onun için "yarışta kalan son gerçek şahindir" diyor...
Zaten kampanyasında Trump'a Rusya Devlet Başkanı V.Putin'in bir aracı olduğu iddiasıyla sağdan saldırıyor, böylece kendisini saldırgan bir başkomutan olma yeterliliğine odaklamış bulunuyor.

*
İkisinin de kampanyasında ekonomi politika demogojinin ötesine geçmiyor.
Trump zenginler için daha fazla vergi kesintisi talep ederken,
Clinton, ABD tarihinde halktan zenginlere en büyük servet aktarımına başkanlık etmiş olan Obama yönetiminin politikalarının sürekliliğini ilan ediyor...

*
Milwaukee'de bir polis cinayeti yaygın öfkeyi ve huzursuzluğu kışkırtmıştır.
Trump, polisin şiddetine yönelik her türlü eleştiriye karşı polis savunuculuğu yapıyor.
Clinton ise polisin egemen seçkinlerin servetinin savunucusu olduğunu örtecek şekilde meseleyi bütünüyle ırksal bir sorun olarak resmediyor...

*
Ne ki ABD seçimleri 2008 çöküşünden sonra ABD'deki on milyonlarca insanın yaşadığı ekonomik ve sosyal sefalet, Obama'nın ABD tarihindeki en büyük servet aktarımını yönetmiş olduğu gerçeğini gösteriyor.

*
Başkan Obama'nın yoksulluk gerçeğini yansıtan raporlara dikkat etseydi, ABD'nin böylesi bir hüsranı yaşamayacağı belirtiliyor.
Mesela, ABD'deki en zengin 20 milyarder, en alttaki 150 milyon Amerikalınınki kadar servete sahip bulunuyor.
Mesela,yoksul 45 milyon Amerikalının dışında, yaklaşık yüzde 14'lük bir kesim ya da 6,3 milyon insan aşırı yoksuldur ve ülkenin genelindeki perişan mahallelerde yaşıyor.
Mesela, zenginler yalnızca muazzam servetin ve ayrıcalığın tadını çıkarmıyor, aynı zamanda daha uzun yaşıyor.
Mesela, ABD'de işsizlik, düşük ücret, hacizler, cinayet, boşanma ve intiharların yoğunlaşmıştır.

*
Bunun gibi verilebilecek bir çok örnek ve özellikle bitmek bilmez savaşlar, artan borçluluk ve ekonomik güvencesizlik;
Başka bir şey görmemiş olan Amerikalı genç kuşağın toplumsal bilinci üzerinde çok derin etkiler bırakmıştır.
Amerikan gençliği; sağlık hizmetlerinin, beslenmenin ve barınmanın temel insan hakları olduğunu savunuyor!
Trump gibi milyarder bir demagogun destek görmesi, üst orta sınıfın yaşam tarzının tüketilmiş olması, çalışanların ekonomik ve sosyal sorunlarına ilgisiz kalınmasındandır.

*
Üstelik 90'lardan bu yana ABD'nin inandığı değerlerin çöküşü hızlanmış, dünyanın ABD ve onun ideolojisinin lehine geliştiğine yönelik düşünceler çökmüş, Amerikan ideolojisinin evrenselliğine olan inanç yok olmuştur.
Küreselleşme ve demokrasinin kusursuzluğu konusunda tasavvurlar da giderek zarar görmüş, Çeşitli bölgelerde yaşanan sorunların çözümünde uluslararası ilişkilerde hukuki çerçevenin gözetilmesinde,
Farklı kültürel değerlere karşı hoşgörünün, ülkelerin güvenliğinin sağlanmasında ve piyasa ekonomisinin etkin gelişiminde hergün birbiri ardından ciddi sorunlar meydana çıkıyor...

*
Bütün bunlar, Amerika'nın iç ve dış politikası için önemli olan uzlaşma kavramının yenilenmesi gerekliğini gösteriyor.
Bir çok analist,stratejist ve siyasetçi yenilenme ihtiyacından bahsediyor.
Bunlar başkanlık seçim kampanyasında belirtilen tezlerle ilgileniyor ve D.Trump`ın son yıllarda ABD toplumunda bedbinliği yansıtan ruh halini siyasi ortama taşıdığını ve uzun yıllardan sonra "Dış Politika Uzlaşması"na aykırı davrandığını belirtiyorlar...

*
Başkanlık seçiminin işbu özeti, ABD'nin egemenlerinin H.Clınton ya da D.Trump'ın şahsında dünyayı ve kendi halklarını kontrol etmeye kararlı oldukları izlenimi veriyor.
Onların sözcüleri, şimdi " savaş baltalarının ortaya çıkması"nın an meselesi olduğu uyarısında bulunuyor.

*
Amerikan dış politikası özgür akıl ve vicdanın temsilcisi olan "İnsan"a uygun yanıtlar vermiyor.
Dünyanın çeşitli bölgelerindeki çatışmalar, başkalarının içişlerine kaba müdahale, Washington'a yarayan siyasi grupları iktidara getirme girişimleri,suç çetelerini kendi siyasi amaçları için kullanma, çifte standartlar politikası ve nice faktör;
Amerika başta olmak üzere, super devletlerin politikalarında değişiklik yapmaları gereğini zorluyor..
Küresel gelişmelerle çok kutupluluk farklı siyasi konseptlere ihtiyac duyuyor.

28.8.2016

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org