Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Ahmet Kilicaslan Aytar Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
EL BÂB
28.01.2017
Ahmet Kilicaslan Aytar
Okunma Sayısı : 38504
Oy Sayısı : 2061
Değerlendirme : 5
Popülarite : 16,57
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan "22 milyon kilometrekarelik toprağı görmüş bir devletin vârisleriyiz.
780 bin kilometrekareye kaldık. Burnumuzun dibindeki yerler bile alındı. Bizi hâlâ Lozan'a hapsetmeye çalışıyorlar. Bizim sözümüz var. 2023 hedeflerine ulaşmak için tüm şartları zorlayacağız" düşüncesinin adamıdır.
35. Muhtarlar görüşmesinde yeni bir mesaj veriyor.
"Türkiye savunma durumunu terk edip hücum pozisyonuna geçmiştir. Suriye operasyonlarımızda buna başladık. Terör örgütleriyle mücadelemizi artık bu anlayışta yürütüyoruz. Irak'taki gelişmelere aynı yaklaşımla müdahil olacağız" diyor...

*
Bu saldırgan ve müdahaleci siyaset, Irak ve Suriye'deki askeri varlık birçok bölgesel ve uluslararası eleştirilere maruz kalıyor.
"Komşularla sıfır sorun" politikasının, iktidarı elde tutmak için bir slogandan daha fazla olmadığı anlaşılıyor.
Suriye ve Irak siyaseti savunmaya dayalı ise hücum pozisyonu siyasetinden muradın ne olduğu merak konusu oluyor...

*
Ama bir süre önce, Suriye'de Fırat Kalkanı Harekâtı'nda "El Bâb kasabasından sonra Membiç'e ve Rakka'ya ilerleyeceğiz" açıklamasını yapan,
Erdoğan,şimdi 160 küsur gün sonra hiçbir başarı elde edilemeyen El Bâb'ta, "Bundan sonraki süreçte süratle mesafe almak suretiyle oradaki işi bitirmek, daha derinliğine gitmemek lazım.
Temennim odur ki; Rusya ve İran'la birlikte Astana'da başlatılan süreç rejimi olumlu bir noktaya çeker ve El Bâb hallolur" diyor!
Neden?

*
Herşey ABD Savunma İstihbarat Örgütü'nün 2012'de Suriye savaşının başlangıcında IŞİD'in ileride neye dönüşebileceği konusunda Washington'ı uyarması,
Ama eski Başkan B.Obama'nın kendi bakış açısıyla Rusya politikasını analiz etmesinde ki, hatalarından başlıyor...

*
O sırada Rusya, Suriye'nin kendisi için bir iç mesele haline geldiğine dikkat çekiyordu.
İdeoloji farklılıklarına rağmen II. Dünya Savaşı sırasında faşizme karşı ABD ile birlikte yaptıkları ve başarılı oldukları gerçek bir örnekten hareket ediyor,
Suriye'ye gelirken ABD ile ortak düşmanları olan terörizme karşı çabaların birleştirilmesini istiyordu...

*
Ne ki, ABD ortak düşman terörizme karşı Rusya ile çabalarını birleştirmedi...
Bir süre sonra Rusya ve İran'ın desteğiyle Suriye Ordusu Doğu Halep'i özgürleştirdi.
1- Suriye'nin müzakere edilmesinin yolu açıldı ve ABD bu sahneye bağlandı.
2- Kamuoyunda ABD'nin; İŞİD, El Nusra, Ahrar-ı Şam gibi İslami Cihad örgütleriyle çalışma ısrarında olduğu,
Bu örgütlerin Suriye alt yapısına sistematik saldırılarda bulunduğuna ilişkin düşünceler pekişti.
3- Giderek Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinde ABD'nin Esad'a karşı İslamcı isyanı destekleme stratejisinin yenilgiye doğru gittiği,
Batılıların her birinin kendi stratejik çıkarları peşinde koşmak üzere aralarındaki rekabeti derinleştirdiği,
ABD'nin İŞİD dahil olmak üzere YPG-PYD terör örgütlerine destek verdiği yönündeki algılar geliştirildi.
Erdoğan'ın stratejisini Halep'teki savaşta kazanan tarafın tüm başarıların sahibi olacağı bir konuma kurmasına yol açıldı.
R.T.Erdoğan, "Suriye'de ABD'ye suçüstü yapabilecek tek kişi Erdoğan'dır" biçiminde düşünen Rusya'nın tuzağına düştü...

*
Rusya,aynı zamanda Türkiye ile NATO'yu ayrıştırma çabasına yöneldi.
Bu suretle Türkiye; ya NATO'da kalarak sadece Suriye'de değil ama dünyanın her yerinde cihatçıları desteklemeye devam edeceği,
Ya da NATO, Türkiye ile arasına mesafe koyarken, bu durumda ABD ve Rusya nerede olurlarsa olsunlar cihadçılarla birlikte etkili bir şekilde mücadele etmek için ittifak yapacakları bir pozisyona sokuldu.

*
Bu çerçevede B Esad'ın temsilcileri ile ABD'nin Suriye'de rejim değişikliği amacıyla kışkırttığı silahlı muhalif güçler;
Rusya, İran ve Türkiye'nin arabuluculuğunda Kazakistan/ Astana'da yüzyüze geldiler.
Tüm katılımcılar Suriye krizinde askeri çözümün imkansız olduğunda mutabık kaldı.

*
Sonra üç ülke sonuç bildirgesinde, "Suriye Cumhuriyeti'nin egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne" bağlılıklarını ilan etti.
Bildirge üç ülkeye ateşkese uyulmasını sağlamak, provokasyonları önlemek ve ateşkesin işleme kurallarını saptamak üzere üçlü bir mekanizma oluşturma yükümlülüğü verdi.
Ama Suriye'nin önceki "lâik devlet" tanımlanması hem İslamcı bir parti tarafından yönetilen Türkiye'nin hem de İslamcı bir rejim kurma çağrısı yapan silahlı grupların ısrarıyla metinden çıkarıldı...
Olsun, muhalif güçlerin BM gözetiminde Şubat sonunda Cenevre'de düzenlenecek barış görüşmelerine katılması desteklenmeliydi.

*
Rusya Dışişleri Bakanı S.Lavrov "Batı, Ortadoğu'daki devrimler üzerinden siyasi rejimleri değiştirme girişiminden dolayı bedel ödeyecek. Dış müdahaleler bölgeyi kaos ve istikrarsızlığa sürükledi. Rejimler çöktü ya da zayıfladı, uluslararası terör örgütleri nüfuz kazandı ve mülteci sorununa yol açıldı" dedi.
1- Bu ifadeyle, Suriye'de yüzbinlerce insanın yaşamına mâlolan, 5 milyon insanı sığınmacıya dönüştüren, ülkenin bütün alt yapısını çökerten savaşta;
Eski Başkan Obama yönetiminin bu savaşı Amerikan halkına bir insani müdahale olarak satma girişimlerinin bütünüyle başarısız olduğunu anlattı.
2-Dünyanın bir kez daha böyle bir katliam, saldırı ve yağma ile karşılaşmamasını:
Savaş suçları işleyen rejim kadar muhalif tarafların, teröristlerin ve destekleyen ülkelerin paylarını üstlenmelerini: Suçların esaslı bir biçimde kategorize edilmesini:Bu sistematik hukukun BM'de yeni bir dünya statüsüne yol açmasına işaret etti...

*
Nitekim ABD Başkanı D.Trump, "Mevcut Suriye politikamız yanlıştır. Radikal İslam'a bağlı terörizm bizi de dünyayı da tehdit ediyor.
ABD Esad'a saldırırsa kendimizi Rusya'yla, Suriye'yle savaşırken bulacağız.
ABD'ye tehdit oluşturan teröre karşı en iyi yöntem Esad yönetimini desteklemektir.
Rusya'ya güvenerek başlıyorum, ama bunun ne kadar süreceğini göreceğiz" dedi.
ABD'nin Rusya ile yeni kararlar almak durumunda olduğunu söylemeye getirdi...

*
Bu sırada Rusya, Türkiye ile birlikte Suriye'nin kuzeyindeki El Bab kasabası çevresindeki alanda, IŞİD'e karşı ortak hava saldırıları gerçekleştiriyordu.
NATO üyesi Türkiye'nin Rusya ile eşi görülmemiş ortak harekatı, Washington'la arasında şiddetli gerilimi daha da yükseltiyordu...

*
Şimdi Türkiye, Astana toplantilarını tertipleyen koalisyonda "yeniden ABD tarafına dönecek mi" sorularına neden oluyor!
Çünkü bu noktada Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan'ın; AKP hareketi ile İslami hissiyatın yeni bir medeniyet inşası için güçlü bir şekilde seferber edilmesini öngördüğü,
Bunun için askeri ve ekonomik güce, kültürel güce, rıza yaratmaya, barış yaratmaya ve küresel bir cazibe yaratmaya dayanan bir merkez ülkenin lideri olmayı hedeflediği görülmüştür.
Bunun için bir merkez kimlik ve merkez düşünce olarak, "İslam tarihinin ışığında müminler, kendi sorunlarını ancak şeriatın tesisi aracılığıyla oluşacak ve onunla başarı şansı bulacak bir İslami ideoloji oluşturmak suretiyle çözebileceklerdir " öğretisiyle Yeni Türkiye'yi; Osmanlı'nın egemen olduğu İslam toplumlarının bir parçası olarak algıladığı da biliniyor...

*
Bu yüzden, hem ABD'nin hem de Rusya'nın bakış açısıyla sorun Türkiye değil, küresel cihatçı hareketi örgütleyen,İslamcı siyaset ideolojisinin lideri Recep Tayyip Erdoğan'dır.
Bilhassa ABD; NATO üyesi Türkiye ile Batının ideallerini ayaklar altına alan Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında ayrım yapmıştır.
Erdoğan hem NATO'nun demokrasi savunucusu olarak sunmaya devam edilebilmesi, hem de Washington'a meydan okuyan hiçbir liderin cezasız kalmaması için hedeftedir.

*
Erdoğan'da boş durmuyor.
Bunun için İslamcı ülkelerin askeri ve ekonomik gücüne, kültürel gücüne, rıza yaratmaya ve küresel bir cazibe yaratmaya dayanan bir merkez ülkenin lideri olmayı hedefliyor.
Ümmeti'n kendisi üzerinden Batı'ya karşı birlik, dirlik ve azmini parlatmak üzere Türkiye'de, "Egemenlik, kayıtsız ve koşulsuz ulusundur; kişiye devredilmez" ilkesini ayaklar altına alıyor.
Demokratik rejimin en önemli özelliği olan kuvvetler ayrılığını yok ederek parlamenter demokratik sistemi ortadan kaldırmayı test ediyor...

*
Ah! El Bâb bataklığından çıkması gerektiğini biliyor ama ne zaman, nasıl çıkacağını kestiremiyor...

29.1.2017

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org