Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Ahmet Kilicaslan Aytar Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
HEMŞERİM MEMLEKET NİRE
20.08.2017
Ahmet Kilicaslan Aytar
Okunma Sayısı : 40631
Oy Sayısı : 1703
Değerlendirme : 5
Popülarite : 16,15
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

AKP Genel Başkanı İmam Hatipçi Erdoğan, Batı'nın bir hükümdarın keyfi yönetiminden demokratik hukuk devletine giden zahmetli yoldan geçerken edindiği yaşam kültüründen ve demokratik geleneklerden yoksundur.
İşte, Almanya Dışişleri Bakanı'na çatıyor.
"Hele hele şimdi bir Dışişleri Bakanları var, aman ya Rabbi, evlere şenlik. Hiç haddini falan bilmiyor. Sen kimsin ki Türkiye'nin Cumhurbaşkanı'na konuşuyorsun, sen. Türkiye'nin Dışişleri Bakanı ile konuş. Haddini bil. Bize ders vermeye kalkıyor. Senin siyasetteki geçmişin ne, kaç yaşındasın" diyor...

*
Türkiye garip bir tecelliyi yaşıyor...
Her zaman karmaşacı karakteriyle etkilerini çözümde değil çözümsüzlükte ortaya çıkaran olumsuz yüzüyle;
Laisizm-İslam ve Türk-Kürt çatışmasının siyasal ve toplumsal yapılanmada birbirini ivmelediği bir sırada;

*
Müslüman Kardeşler örgütünün hamisi Erdoğan ve kankası Fethullah Gülen,
Lâik Türkiye'nin "Yurtta Barış, Dünyada Barış" temelindeki dış politikasını;
"Batı Medeniyetinden ayrılmak ve İslam Medeniyetine dönmeyi hedefleyen" saldırgan bir vizyonla değiştirmek üzere,
Yıllar içinde oluşturdukları insan sermayesi ve kişiler arasındaki sosyal sermaye yatırımından iktidar oluvermişlerdi.

*
Bugün, tasfiye edilen Fethullah Gülen'in işgal ettiği kadrolar AKP tarafından birer birer yeniden dolduruluyor.
Milli İstihbarat Teşkilatı merkezli, bir yanda Türkiye'nin demokratikleşmesini yöneten ABD/CIA,
Bir yanda Kürtlerin demokratikleşmesini yöneten İsrail/MOSSAD,
Diğer yanda askeri yöneten NATO unsurlarının emrinde bir parti devlet oluşturulmuştur.
Bu kıytırıklılık, "Tek bayrak, tek vatan, tek devlet, tek millet (İslam Milleti)" safsatasını yüceltiyor...

*
Bu yüzden Erdoğan, toplumu kendi hakimiyeti altına almak, kendi anlayışı doğrultusunda kültürel değişim yaratmak ve gücünü pekiştirmek için totaliterleşiyor.
Bir dozer gibi hukuk devletini, güçler ayrılığını ve demokratik değerleri yıkmıştır.
Sadece bir siyasi güç meselesi olarak değil ama aynı zamanda insanların zihniyetleri için ideolojik ve çok sert bir iç savaşı yürütüyor.

*
Erdoğan'ın önyargılarıyla yürütülen Türkiye dış politikası ise artık açık açık uluslararası dengeleri alt üst ediyor...
Batı'dan gelen eleştirilere misliyle mukabele gibi olumsuz bir diplomatik tutum Türkiye dış politikasını belirleyen en önemli unsur olmuştur...
Çok yazık, yıllar boyunca inşa edilen tüm değerler hızlı bir şekilde yıkılıyor.
Türkiye sivil toplumun taşıyıcıları bu durumu engelleyemiyor...

*
Avrupa Birliği'nin lideri Almanya; bizzat yaşayarak bu çerçeveye alınmış Türkiye'nin, demokrasi ile ilgisinin olmadığını görmüştür.
Avrupa Birliğinin ekonomik ve siyasi vizyonuna aykırı İslamcı Türkiye'nin ekonomisini rekabetçi baskılara dayanabilecek bir ekonomi varlığı içinde tutmasının olanaksızlığını,
Bu düşünüşte olanların herhangi bir siyasi diyalogla farklılıkları tartışmak ve riskleri azaltmak potansiyeline asla sahip olmadıklarını,
İslamcılığın sadece eleştirilere misliyle mukabelede bulunan fikrî ya da eyleme yönelik cihatçılar yetiştirdiğin pekalâ görmüştür...

*
Ama Erdoğan'ın dili artık Almanya'yı Almanya yapan değerlere hakarete uzanmış, işin boyutu değişmiştir.
Halbuki Almanya Emperyalizmi; "Lebensraum" (hayat sahası) ülküsü ve "Drang nach Osten" (Doğu'ya genişleme) ülküsünden gelişiyor.
Lebensraum ülküsü Almanya'nın DNA'sıdır, geçmişte Almanların Cermen, Rusların Slav olarak birbirleriyle yaptığı savaşlardan besleniyor.
Cermenler, Slavların yaşadıkları toprakları hak etmediğine bu toprakların Büyük Alman İmparatorluğuna yurt yapılmasına inanırdı.
Halihazırda ise Lebensraum; Doğu Avrupa'da Almanya sınırları dışında yaşayan Alman azınlıkların Almanya hakimiyetinde birleştirilmesi ve yeni toprakların kolonizasyonu ile beraber Alman popülasyonunun bu topraklara yerleştirilmesi politikasıdır...

*
Bugün Almanya, siyasi etki araçları vasıtasıyla Habsburg'ların, Bismark'ın ve Hitler'in asırlar boyunca peşinde koşup askeri kuvvetle başaramadıkları Merkezi ve Doğu Avrupa'yı Cermen hayat sahası yapma ülküsünü; ekonomik ve ticari işbirliğiyle gerçekleştirme yolunda büyük mesafe almıştır.
Polonya, Macaristan, Çekya, Slovakya, Slovenya, Bulgaristan, Romanya ve Avusturya kendileri için bir çekim merkezi olan Almanya'nın etrafında bir ticari ve ekonomik blok oluşturmuştur...

*
Almanya Lebensraum ülküsünü gerçekleştirdiğinde "Drang nach Osten" (Doğuya Genişleme) tutkusunu da gerçekleştirecektir.
II. Dünya Savaşı sonunda Polonya'ya bırakmak zorunda kaldığı Oder Neisse hattının doğusundaki toprakları da ekonomik açıdan entegre etmiş olacaktır.
Üstelik, II.Dünya Savaşı sonrasında Hazar'da bulunan hidrokarbon kaynakları, bugün Almanya'nın enerji ekonomisi için "Doğu'ya Genişleme" politikasının temel unsurudur...

*
Bu noktada tarihin bir tecellisi olarak Türkiye'nin "Yurtta Barış, Dünyada Barış" ülküsünün Almanların bu ülküsüne tam bir karşılık olduğu gerçeği bulunuyor.
Aksi hal iki ulusun birbiriyle savaşması anlamındadır.
Erdoğan'ın "İslamcılık "davasıyla çakma bir emperyalist devlete dönen Türkiye, şimdilik bu emperyalist sıfatı hem de Erdoğan'a rağmen taşıyamıyor...

*
Almanya'da 24 Eylül federal seçimiyle Angela Merkel'in başbakan olarak dördüncü dönemi kaçınılmaz görünüyor.
İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden çekilmesi ve Fransa'nın denenmemiş yeni başkanı perspektifinde Avrupalılar da, Merkel'in başbakanlığını her zamankinden daha fazla istiyor.
Euro bölgesini güçlendirme, bankacılık birliğinin tamamlanması ve Avrupa savunma birliği kurma konusunda kararlı adımlar atılması ve kriz yönetiminin, Merkel'li Alman siyaseti üzerinde kurulacağı anlaşılıyor...

*
Angela Merkel ve partisi Hıristiyan Demokratik Birliği (CDU), bugün ki koalisyondan önce merkez sol Sosyal Demokratlar (SPD), daha sonra Liberal Demokratlar (FDP) ile ve sonra Sosyal Demokratlarla birlikte temkinli ve istikrarlı bir şekilde yürüttüğü siyasetle birlikte partisinin muhafazakar kimi yüklerini boşaltmış,
CDU'yu daha modern, merkezi bir halk partisi olarak yeniden markalaştırmıştır.

*
Şimdi 63 yaşında olan Merkel, bu son döneminde tarihteki yerine oynuyor; bütünleşmiş, federal bir Avrupa'ya ve Euro bölgesinde Alman vergi mükelleflerinin korunmasına...

*
Erdoğan'ın ''Haddini bil. Bize ders vermeye kalkıyor. Senin siyasetteki geçmişin ne, kaç yaşındasın" benzeri demogojilerinin,
Alman 24 Eylül federal seçimlerini karşılayabilecek bir temsiliyete ulaşamayacağı bellidir.

*
Ama "Lebensraum" (hayat sahası) ülküsü ve "Drang nach Osten" (Doğu'ya genişleme) ülküsünden gelişen Almanya emperyalizmi ile istikrar vaadetmeyen, kindar bir cihatçı, bir piyasacı ve gerici Erdoğan'ın arasındaki çatışma da yumuşatılır olmaktan çıkmıştır.

*
Nitekim Erdoğan dengelere tutunmanın son hamlelerini yaparken, Almanya'da hemen hemen tüm siyasi kurumlarda yöneticiler;
Onun sahip olduğundan çok ileride emperyalist politikalarla sabitlenmiş bir siyaset anlayışıyla kılıçlarını çekmiştir.

*
Üstelik Almanya'nın;
Türkiye'nin neden ve nasıl çakma emperyalist bir devlet haline getirildiği,
Libya'da Mısır'a, Suriye'den Irak'a nasıl savaş ve insanlık suçları işlendiği,
Ortadoğu savaşlarından nasıl ahlaksız bir ticarete dönüştürüldüğü,
Türkiye'nin nasıl dört bir yandan soyulduğu,
ABD/NATO'nun emriyle "başarısız olması plânlı bir darbe girişimi" ile F.Gülen cemaati kök saldığı her alandan sökülüp atılırken, sonra nasıl Erdoğan'ın iktidarı ele geçirme amacına hizmet ettiğine,
15 Temmuz şehitleri hikayelerine,
Meclis Soruşturma Komisyonu'nun darbenin arkasındaki gerçekleri ortaya çıkarmak için değil, darbenin kontrollü bir darbe olduğunun üstünü kapatma görevi yaptığına,
Demokratik siyasetin esasına aykırı OHAL ortamında yapılan 16 Nisan referandumu ve şaibeli sonuçları ile ilgili olabildiğince çok malzemesi vardır...

*
Erdoğan, Almanya'da yandaş parti seçtirmek ya da kendine bağlı paramiliter güçlerle göz korkutmak amacından öte hasmane tutumu derinleştirerek siyasetten tasfiye edilmesini, belki bir pazarlığa götürmek istiyor.
24 Eylül federal seçimlerine çeyrek kala Almanya yaylım ateşi başlatacaktır.
Erdoğan ise en iyisiyle ama büyük bir utançla Kasım 2019'da tasfiye olacaktır...

21.8.2017

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org