Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Ahmet Kilicaslan Aytar Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
SIRADA NE VAR
09.11.2017
Ahmet Kilicaslan Aytar
Okunma Sayısı : 40806
Oy Sayısı : 2344
Değerlendirme : 5
Popülarite : 16,85
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Suriye'nin İsrail'e karşı "Direniş Cephesi"nin en ön saflarında yer alması tehdit unsuruydu.
2011'den önce Suriye devletine darbe indirmeye çalışılmış ama her defasında başarısız olunmuştu.
2011'de ABD ve İsrail, Suriye halkını desteklemek bahanesiyle içeriden Esad yönetimine zorluklar çıkardılar...
BM Güvenlik Konseyi'nde, uluslararası hukukta devletlerin R2P denen sorumluluğunu (Responsibility to Protect) esas aldılar.
Çin ve Rusya'nın veto ettiği, "Nüfusun meşru istek ve kaygılarını etkili bir şekilde çözmek" amacına yönelik karar;
Suriye'de giderek bir vekâlet savaşına ve çok büyük trajediye neden oldu...

*
Suriye'deki olaylar henüz başlamamıştı.
Ama Türkiye'de AKP hükümeti sınırdaki mayınları kaldırmış,
Olayların başlamasından 1 ay sonra Hatay merkez ve Yayladağı sınır kapısı arasındaki yolun genişletme çalışmaları tamamlamıştı.
Yayladağı sınır kapısına 5 dakika mesafedeki Tekel Tütün Fabrikası mültecileri ağırlayacak hale getirildi...
Çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu 250 kişilik Suriyeli grubu Hatay'ın Yayladağı sınırındaki tel örgüleri aşarak Türkiye tarafına geçti...
Sonra bir kaç milyon insan Türkiye'ye geçerken, Türkiye toprakları ve sınırları teröristlerin cirit attığı ve Suriye'ye rahatça geçtiği bir alana dönüştü...

*
Halbuki Cumhurbaşkanı B.Esad, Türkiye'de kendine " Kardeşim" diyen Recep Tayyip Erdoğan'a sesleniyordu;
"Suriye lâik olan tek Müslüman Arap devletidir.
Lâik ülkede mezheple uğraşılmaz.
Suriye'yi karıştırmak için olayı mezhep boyutuna indiriyorlar.
Her adımı atarım ama din eksenli şeriat partilerine izin vermem.
Laikliğe zarar verecek örgütlenmeye izin vermem.
Türkiye için PKK neyse, Suriye için İhvan-ı Müslimin de o'dur" diyor,
Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'si kanalıyla ülkesine uygulanmak istenen modele direniyordu...

*
Öte tarafta Rusya Devlet Başkanı V. Putin ise siyasetini, hızla kötüye giden Suriye krizinin kendisine önemli fırsatlar sağlayacağı düşüncesine göre belirliyordu.
Rusya, Suriye tarihinde her zaman güçlü rol oynamıştı.
Rusların etkisi 24 Nisan 1924'te Suriye'nin Fransız denetiminden bağımsız bir egemen devlet olarak ortaya çıkmasından önceye uzanıyor.
Bu tarihten iki ay önce SSCB ile Suriye arasındaki bir anlaşma, Sovyetlerin Suriye bağımsızlığına verdiği desteği garanti altına alıyor.
1971'de Başkan Hafız el-Esad ile yapılan anlaşma uyarınca da Sovyetler Birliği ulusal çıkarları için çok önemli bir deniz üssünü Tartus'da açmış, işbirliği derinleşmişti.
Ekim 1980'de Suriye ve SSCB; düzenli istişareler, kriz olaylarında koordinasyon ve askeri işbirliği sağlayan bir Dostluk ve İşbirliği Antlaşması imzalamışlardır ki;
Bu antlaşma bugünde geçerlidir.

*
Rusya, krizin başlangıcında Suriye'ye büyük miktarda silah tedarik etmeye başladı.
Sonra ABD Başkanı B.Obama, 20 Ağustos 2012'de Esad rejimi tarafından kimyasal silahların kullanıldığını gündeme getirdi.
Bir yıl sonra 21 Ağustos 2013'te, Şam'ın Esad'a karşı güçler tarafından tutulan banliyöler, saringazıyla vuruldu.
Nisan 2017'de, Han Seyhoun kasabasına kimyasal silah saldırısı düzenlendi.
Putin her defasında, kendisini dürüst bir aracı kurum olarak tanımlayarak ABD'nin askeri hareketini önlemeyi başardı.
Bunlardan maada Esad rejimini savaşın yürütülmesi için kınamak, yaptırımlar koymak ya da Uluslararası Ceza Mahkemesine göndermek isteyen en az 9 adet Güvenlik Konseyi kararını veto etti...

*
2015'te BM, özellikle kimyasal saldırıların faillerini belirlemek ve insan hakları ihlallerine hesap verebilirlik sağlamak için Ortak Araştırma mekanizmasını (JIM) kurdu.
Son olarak JIM' den beklenen görev; Ekim 2015' sonuna kadar Han Seyhoun'a yapılan kimyasal silah saldırısıyla ilgili rapordu.
Ama 24 Ekim'de Güvenlik Konseyi'nden JIM'in görev süresini uzatmak amacıyla çıkarılması gereken kararı yine Rusya veto etti.
Öte yanda BM Suriye Soruşturma Komisyonu savaş suçları iddialarını soruşturmakla görevlendirilmişti.
Araştırmacılar raporda Suriye hükümetini saringazı kullanmakla suçladılar ayrıca Esat rejiminin Mart 2013'ten bu yana 20'nin üzerinde kimyasal silah saldırısı gerçekleştirdiğini vurguladılar.
Rusya bu raporu da reddetti...

*
​Rusya'nın​ veto kararları; ABD ve müttefikleri tarafından Suriye iç savaşının en tartışmalı insan hakları ihlalleri faillerine gerekli cezaların verilmesini engellemekle kınandı.
Fakat Putin'in, güçlerini 30 Eylül 2015'te Suriye'ye gönderdiğinde üç ana hedefi vardı.
1- Rusya'yı bölgede güçlü bir siyasi ve askeri güç olarak tutmak, Tartus'taki Rus donanma üssünü, Lazkiye'de hava üssü ve istihbarat toplama merkezini korumak.
2- Esad'ın iç düşmanlarına yani Özgür Suriye Ordusu tarafından yönetilen isyancı güçlere karşı hava ve füze saldırıları başlatarak, Suriye'yi terörden arındırmak.
3- Ortadoğu trajedisinde savaş suçları işleyerek hukuku ihlal eden "Esad Rejimi Kadar Muhalif Tarafların ve Destekleyen Ülke Yöneticilerinin" paylarını üstleneceği bir yargı sürecine ilerlemek.
Rusya bugün ilk iki ana hedefini de başarmış bulunuyor...
Üçüncü hedefi yolunda yani savaş suçları işleyerek hukuku ihlal edenlerin yalnızca Esad rejimi olmadığı düşüncesinde direniyor...

*
Suriye Cumhurbaşkanı B.Esad ta kurduğu ittifaklarla,işte; Rusya'nın sürekli desteği, İran'ın askeri gayretiyle Batı'nın vekil güçlerinin işgal ettiği Suriye alanını yeniden geri kazanarak başarılı olmuştur.
Böylece elini Cenevre Merkezli barış görüşmeleri için büyük ölçüde güçlendirmiştir.
Şimdi kısa vadede olsa dahi B. Esad, Suriye'de başkanlığını sürdürerek hem Putin'in varlığını garantiye alıyor hem de giderek artan siyasi nüfuzuyla Ortadoğu meselelerinde güçleniyor.
Üstelik ABD'nin; İsrail, Suudi Arabistan ve müttefiklerinden oluşturduğu eksen ile İran, Hizbullah, HAMAS ve müttefikleri eksenini hizalıyor...

*
Neyse ki, bu sonuç asla umut verici değildir.
Ama ABD Başkanı D.Trump'ın, herhangi bir bölgede sürdürülebilir istikrarlı bir statükonun sağlanabilmesi sonra bunun korunması için yapısal kapasitenin çatışmaları diplomasi yoluyla çözebilme esnekliğinde olmasına, dolayısıyla öncelikle yapısal kapasitenin doğru şekilde tanımlanması gereğinde olan düşünces;
Suriye odağından Ortadoğu krizinin çözülmesine umut veriyor...

*
Buna göre Rusya, Devlet Başkanı V.Putin yönetiminde ulusal yenileşmeye odaklanmıştır.
Sovyetler sonrası dönemde ortaya çıkan zorluklara verilen vatansever mücadele ve sağlanan yenilenme övgüye layıktır...
Rusya'nın bir taraftan İsrail ile olan ticari çıkar ilişkileri İsrail sularındaki doğal gaz yataklarında olduğu gibi merkezileşmiştir.
Rusya'nın İran ile Hazar'ın zengin hidrokarbon kaynakları odak noktasından gelişen enerji ve jeopolitik nüfuz ilişkisi de çok güçlüdür...

*
Bu çerçeve; Suriye trajedisinden çatışmacı olmayan bir sonuçla çıkmak için ABD ve İsrail'in fedakârlığa katlanmasını gerektiriyor.
Şu aşamadaki siyasi çözüm için Rusya'nın 3.hedefi yolunda yani savaş suçları işleyerek hukuku ihlal edenlerin yalnızca Esad rejimi olmadığı düşüncesini hayata geçirmesi gerekiyor.
Bu amaç doğrultusunda Katar, Lübnan, Suudi Arabistan'da ayıklanmalar sürüyor.
Sonuçta bu gereklilik Ortadoğu'daki bütün ülkeleri, bilhassa hem Türkiye hem de İran'ı rahatlatacaktır.
Çünkü bu olaganüstü coğrafyanın vaad ettiği her iyi şeye çatışma yaşamadan ulaşmanın tek yolu budur.

*
BM Suriye Araştırma Komisyonu, son 6 yıldır iç savaş süresince işlendiği iddia edilen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla ilgili 13 dehşet verici rapor sunmuştur
Bunlar arasında yıkılan köyler, yakılan cesetler, zehirlenen içme suyu kuyuları, işkence, tecavüz, açlığa yol açan kuşatmalar, sivilleri hedef alan bombardımanlar ve elbette ki, 10 yıl önce akla bile gelmeyen kimyasal silahların kullanılması yer alıyor.
Rusya'nın da dosyalarını çıkarması gerekiyor...

*
Başbakan Binali Yıldırım, bu amaçla Washington'dadır.

10. 11. 2017

* Ben de, Türkiye'nin Ulu Lideri Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün aziz hatırasını derin sevgi, saygı ve rahmetle yâd ediyorum.

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org