Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Ahmet Kilicaslan Aytar Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
HEDEF TÜRK MİLLETİ DEĞİL
18.08.2018
Ahmet Kilicaslan Aytar
Okunma Sayısı : 46517
Oy Sayısı : 2663
Değerlendirme : 5
Popülarite : 17,13
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Saray sözcüsü İ.Kalın, " Beyaz Saray'dan gelen açıklamada, Rahip bırakılsa bile bu vergilerin kaldırılmayacağı bunun ABD'nin ulusal güvenlik sorunu olarak görüldüğü söylendi. Değerlendirmeniz nedir?" sorusunu,
"Beyaz Saray'ın vergilerle ulusal güvenliği iliştirmesi! İnsanın aklına acaba ulusal güvenlik deyince farklı şeyleri mi kast ediyoruz diye bir şey geliyor" ifadesiyle yanıtladı...

*
Sonra Başkan D.Trump'dan endirekt bir yanıt geldi.
"Türkiye uzun zamandan beri sorun. Bir dost gibi davranmadılar. Ne olacağını göreceğiz. Harika bir Hristiyan papaz ellerinde. Rahip Brunson harika bir insan, onun casus olduğuna dair düzmece bir suçlama yarattılar. O bir casus değil, şu anda yargılanıyor ki, buna yargılama derseniz! Onu çok önce göndermeleri gerekiyordu. Türkiye, bana göre çok çok kötü hareket etti. Henüz bu işin sonu gelmedi. Oturup izlemeyeceğiz, bizim insanımızı alamazlar" dedi.

*
Bu noktada gelişmelerin şöyle bir açılımı da düşündürmesi gerekiyor...

*
ABD'nin gücü, kendisinden sonra gelen Çin, Rusya, Japonya ve Almanya'nın güçlerinin kat kat üstündedir.
Ancak eski Başkan B. Obama iki görev süresi boyunca sürekli savaş gerçekliği, öldürme ve denizaşırı ülkelerin yağmalanması amacıyla ülkesinin geniş kaynaklarını heba etti.
Üstelik serveti egemen sınıfa aktarırken yaşam standartlarını sürekli aşındırdığı Amerikalıları bunalttı.
ABD; Afganistan, Irak ve Suriye'de askeri sonuca ulaşamadı : Ekonomisinde büyük gerileyiş oldu : Gelir adaletsizliği ve ırklar arası eşitsizlik arttı: Ülkenin fiziki altyapısı eskidi: İç siyasette kutuplaşıldı: Çin ve Rusya gerçek potansiyel tehditler olarak yükseldi.
Halbuki Amerika nüfusu, ekonomisi, coğrafyası, askeri gücü ve değerleri ile tek küresel güç olma vasfını halâ elinde bulunduruyor.
Adeta bir savaş makinesi görünümündedir.
Sahip olduğu ordunun büyüklüğü, en ileri teknolojileri kullanan askeri sanayisi, tek başına yeryüzündeki tüm askeri harcamaların yarısına denk bütçesi ve silahlarının gücü neredeyse tüm dünya ile savaşmaya yetecek kadardır ki; bu jeopolitiğinin de temel gerçeğidir...

*
Bu noktada Demokratlar, D.Trump'ın bu gerçekler üzerinden seçimi sağa yönlendirip, yönetebildiği bir referandum haline getirdiğini öngöremediler...
Ve D.Trump, "Make America Great Again (Amerika'yı Yeniden Muhteşem Yapalım)" sloganıyla kutuplaşmayı umursamayan, bunalmış tabanı hedefledi.
ABD Başkanı oldu.

*
Seçildiğinden bu yana;
1- ABD'nin hukukun üstünlüğü, demokrasinin korunmasının uluslararası alanda savunulması gibi kriterlere dayanan liderliğini,
2- "Make America Great Again " sloganıyla ülkesinin yeniden yükselişini,
3- Dünya barışı ve istikrarı gibi önemli değerleri sağlamak konusundaki sorumluluğunu,
Müttefikleriyle paylaşarak yönetmek hedefinde yürüyor...

*
ABD öncelikle Asya'da üstünlüğünü "ne pahasına olursa olsun" sürdürmenin kararındadır.
1- Bu odaklanma Amerikan ulusötesi şirketlerinin çıkarlarından kaynaklanıyor.
Bugün birleşme ve satın almaların etkisiyle Çinli ulusötesi şirketler, küresel egemenler olarak boy gösteriyor.
Ama hiçbiri Amerikalıların çıkarlarına hizmet etmiyor aksine çıkarlarını en düzeyde tutmak için ABD'nin imkanlarını araçsallaştırıyorlar...
Bu yüzden Başkan D.Trump, kapitalizm öncesi devlete yani serbest rekabet yoluyla "Amerikan Düşü" ne geri dönmeyi öngörüyor.
Bir yanda gelişmiş ve istikrarlı ülkeler, diğer yanda emperyal küreselleşmeyle henüz bütünleşmemiş istikrarsız devletlerin;ABD ekonomisine yeniden yatırım yapmasını sağlamaya çalışıyor.
Kısacası Trump, emperyalizme yeni bir yön vermenin iddiasındadır.
İşte ABD'yi uluslararası ticaret anlaşmalarından geri çekiyor, eski düzeni belirleyen hükümetlerarası yapıları tasfiye ediyor.
Her gün ayrı bir boyutuyla "Ticaret Savaşları" başlamıştır...

*
2- Buna karşı Çin de ABD'ye misilleme yapma kabiliyetini sürdürüyor.
Bu yüzden Pentagon, Çin'in nükleer bir karşı saldırıya girişme kabiliyetini yok etmeyi hedefliyor.
Nitekim "Asya'ya Dönüş" stratejisi Amerikan üstünlüğünü garantiye almayı hedefleyen kapsamlı diplomatik, ekonomik ve askeri bir projedir.
Gelecek otuz yılda gelişmiş nükleer silahlar için 1 trilyon dolar harcanmasını öngörüyor...

*
Ama ABD, Asya'ya Dönüş'ün ötesinde mesela Ortadoğu'da hem askeri gücünü hem de istihbarat kuruluşlarını,
Bugünkü işlevlerinden Ulusal Savunmaya geri getirmenin yöntemlerini oluşturuyor.

*
Nitekim istihbarat servisleriyle ilgili kapsamlı reform yapılmıştır.
CIA, Obama döneminde sahada nerede olursa olsun bir şahsın yerini buluyor, gerekiyorsa onu ortadan kaldırabiliyordu.
Ya da gizli hapishaneler kuruyor, Beyaz Saray'ın işine gelmeyen rejimleri yıkarken, CIA mütemadiyen suç işliyordu...
Bugün İstihbarat servislerinde sahada çalışan ajanlarla merkezdeki analistler arasında uyum sağlanmıştır: İstihbarat paylaşımını yürütenler Ulusal İstihbarat Direktörünün tam yetkisine geçmiş: Dağınık istihbarat merkezileştirilmiş: Siyasal ve askeri istihbaratın niteliği yükseltilmiştir.

*
Başkan D. Trump, ayrıca ABD'nin dünyanın herhangi bir yerinden büyük bir saldırıya uğraması durumunda;
ABD'nin nükleer caydırıcı gücünün güvenilir olmadığı, o gün ki; mevcut bir seçeneğine karşı, özellikle Rusya'nın bir çatışma halinde erkenden düşük kapasiteli taktik savaş başlıkları kullanacağını,
Rusya'nın da bildiği bu boşluğun daha düşük verimli silahlar kullanarak doldurabileceğini öngörmüştür.
Şimdi yeni Nükleer Doktrin ile ABD düşük verimli nükleer bir seçenek dahil olmak üzere;
"Nükleer Üçlü" denilen, bir savaş halinde hayatta kalabilmek ve ilk vuruşu yapabilmek için ülkenin geniş kapsamlı nükleer cephaneliğini içeren varlıklarının çeşitli silah platformlarına yayılması ve stratejik olmayan nükleer kapasitenin sürdürülmesini esas alıyor.

*
Bunun için uyduların ABD Hava, Kara ve Deniz kuvvetlerine aktardığı bilgi ve yeteneklerle,
Şimdilik düşmanın uçan bir savaş uçağını, füzesini imha edecek bir Uzay Komutanlığı'nın,
Ayrıca Körfez ülkeleri, Mısır ve Ürdün'ü içeren "Arap NATO" adlı yeni bir güvenlik ittifakının oluşturulmasının ardından;
Sıra ABD'nin bölgeden ayrılmasına geliyor...

*
Bu noktada filmi biraz geriye sarmak gerekiyor.
Başkan D.Trump, dünyanın nükleer dehşetten endişelenmesine eşdeğer bir endişeye neden olan İslamcı terör ideolojisi ve terörünü de son vermenin küresel lideridir.
Ama Sünni köktenci bir lider ile emperyal Osmanlı emellerine önderlik eden Türkiye, İslami otokrasiye dönüşmüş bir ülkedir.
Türkiye'nin neredeyse dünyanın her yerinde gösterdiği Sünni İslamcılık girişkenliği;
Bu bölgelerin işkence görmesine neden olurken, bu bölgelerde istikrar ve büyüme arzusuna da engel oluyor.
Köktenci liderin "tuttuğumu koparırım" inadı ve bunu her gündeme taahhüt etmesi,
Türkiye'yi ekonomik, siyasi ve sosyal açmazlarla karşı karşıya bırakmıştır.
Batı, Türkiye'nin yeniden bağlı olduğu ittifakların güvenilir bir ortağı olmasını istiyor.

*
20 Mart'ta, Başkan Trump Beyaz Saray'da Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman'ı ağırlamaktadır.
Veliaht Prens'le görüşme , ABD'nin 2015'te İran ile yapılan Nükleer Anlaşma'dan çekilmesi ile ilgili zamanlama konusundadır.
İran'ın genişlemesini engellemek için askeri ve diplomatik çabaları koordine etmek üzere yeni bir Yüksek Komite ve bir eylem planı üzerinde anlaşıyorlar.
ABD, Suudiler ve BAE'nin askeri varlıklarının senkronize edilecek ve potansiyel tepkilere hazır olunacaktır ki; işte bu Arap NATO'sudur...
Çünkü ABD, Ortadoğu'dan çıkma hazırlığındadır.
Arap NATO ordusu İran'ın petrol zengini Körfez ve Ortadoğu'daki genişlemeci tasarımlarının durdurulmasını hedefleyecektir.

*
Nitekim Başkan Trump ve Prens Salman askeri varlıkları senkronize etmek amacıyla,
Katar'daki ABD CENTCOM üssünün Suudi Arabistan'a transferi anlaşmasını imzalıyor.

*
Suudi Prensi, müttefiki BAE Emiri Şeyh Zayed bin Sultan El Nahyan ile birlikte Erdoğan'ı ve Katar emirlerini baş düşman olarak gördüklerinden bahsediyor.
Üstelik Türkiye, Katar petrol emirliğinde büyük bir askeri üs kurmuştur ki;
Başkan Trump, Veliaht Prens'e bölgede askeri varlıkların senkronizasyonunun,
Türkiye'nin en büyük hava üssü olan İncirlik Hava Üssü'nü de kapsadığını söylüyor...

*
Katar'da El-Udaid'de bulunan ABD tesisleri, Riyad'ın 77 km. güneyinde Al Kharj yakınında Prens Sultan Hava Üssü'ne sevk edilecektir.
Zaten bir süreden beri İncirlik'teki ABD tesisleri ve uçakları da Doğu Avrupa'da üslere kaydırılıyor.
ABD Savunma Bakanlığı bir taraftan da İncirlik yerine Yunanistan'ın güneyinde Andravida Üssünü hazırlıyor...
İki ABD üssünün yer değiştirmesi, hem Irak hem de Suriye'de İslamcı ideoloji ve terörle mücadelenin giderek neticeye ulaşması gerekçesine bağlanıyor.

*
Elbette iki büyük ABD hava üssünün yer değişmesi, bölgenin ve Türkiye'nin stratejik dinamiğini sarsacaktır.
Sözcü İ.Kalın'ın aslında anlamazdan geldiği, "Rahip ile ABD'nin ulusal güvenliği arasındak ilişki"nin esası budur.
O halen "Rabia" işareti yapıyor ve hayalindeki İslam Ümmeti'ni selamlıyor.

*
Türkiye, I. Dünya Savaşı'ndan sonra kaderini karara bağlayan uluslararası antlaşmaların sadece bir adım uzağında bulunuyor gibi bir görüntü
verse de; Hedef Türk Halkı değildir...


19. 8. 2018

* Efendim, hepinizin Kurban Bayramını tebrik eder ve esenlikler dilerim


Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org