Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Ahmet Kilicaslan Aytar Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
YAŞASIN TÜRKİYE CUMHURİYETİ
13.09.2018
Ahmet Kilicaslan Aytar
Okunma Sayısı : 49020
Oy Sayısı : 2840
Değerlendirme : 5
Popülarite : 17,27
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Recep Tayyip Erdoğan, kendini Türkiye Varlık Fonu Yönetim Kurulu Başkanlığına atadı.
Başkan vekilliğine de damadı Hazine ve Maliye Bakanı B. Albayrak'ı getirdi.
Ne yapmak istedi?

*
Müslüman Kardeşler örgütünün, "Çağdaş sosyopolitik etmenlerle beslenen İslam tarihinin ışığında müminler;
Kendi sorunlarını ancak devrimci İslami diriliş yani şeriatın tesisi aracılığıyla oluşacak,
Ve onunla başarı şansı bulacak bir İslami ideoloji oluşturarak çözeceklerdir" felsefesi ve öğretisi,
Erdoğan rejiminin, retoriğini ve yaklaşımlarını belirliyor...

*
Rejimin hedef kitlesi toplumun en alt tabanında kalanlardır.
Bütün uygulamalarında bu kitleleri;
"Batı tip düzenin gayri İslami bir istibdat düzeni olduğu, Müslüman halkları her türlü zulme maruz bıraktıkları" fikrinde yetiştiriyorlar.
İslami Cihad'ı da bu ateş körüklüyor.

*
Özellikle 1980'den beri kitlelerinde eğitim ve sağlık açısından kalite oluşturmayla insan sermayesi yatırımı,
Kişiler arası ilişkilerin, güvenin, duyarlılıkların sağlanması ve hedefe yönelişle sosyal sermaye yatırımı yaptılar.
Kendilerine has bilgi ve iletişimlerinde ortaklaştılar.
İslamcı ekonomik büyüme için gerekli bu yatırımlara akademisyenler, politikacılar ve piyasa aktörlerini katarak büyüdüler.
Zamanla Laik Türkiye Cumhuriyeti Devletinin merkezi, yerel ve özerk tüm idarelerinde, Yargı'da, Üniversitelerde, İstihbarat ve Emniyet'te, TSK'da, sivil toplum kuruluşlarında yerleştiler, paramiliter güçleriyle korundular...

*
Bugün devletin bizzat sahibidirler.
Kurdukları devlet bu aşamaya gelinceye kadar her noktada Türkiye'yi Batı'ya, Batı'yı Türkiye'ye vurdurdular.
Batılı tüm değerleri ucuzlattılar...
Türkiye görülmemiş biçimde bölünme aşamasına girdi.
Artık Türkiye Erdoğan' ın totaliter güce kavuşması ile birlikte bir zamanlar izinden gittiği Batılı örneklere hızla veda ediyor.
Demokrasi , Hukukun Üstünlüğü, Kalitesiz Eğitim ve İnsan Hakları gibi temel sorunlar yaşanıyor.
"Komuta ekonomisi" yöntemiyle sıcak paraya, krediye, tüketime, ithalata dayalı büyüme modelini sürdürüyor.
Şimdi Erdoğan açıkça İslamcılığın şampiyonu olmak için Liberal Uluslararası Düzen'de kendini yeniden icat etmeye çalışıyor...

*
Bu güce varmak için iktidar olduğu ilk günden bu yana İslamcı sermayeyi parlattı.
Marmara sermayesinin yüksek borç yüküne ve dolarizasyon ile ekonomilerini daha fazla yürütmelerine göz yumdu.
Nasılsa dış finansmana bağımlı ekonomik yapı çökme riski taşıyacak ve borç verenler emir vermeye başlayacaktı.
Üstelik 2013'te FED Başkanı Bernanke, dövizin bolluğunun biteceğini ilan etmişti.
Şimdi Türkiye'deki bu şirketlerin dövizli borç stoku yaklaşık 300 milyar dolardır...
Ayrıca Türkiye, Cari açık: Dış finansman ihtiyacı : Riskleri yüksek olan ekonomiden döviz çıkışı olması: Liradaki aşırı değer kaybı: Yüksek enflasyon: İflaslar : Artan işsizlik
tehditleri ile karşı karşıyadır...

*
Türkiye birbirini tetikleyen devalüasyon, enflasyon ve faiz sarmalındadır.
Şimdi Türkiye vatandaşları hızla fakirleşiyor, şirketlerin değeri düşüyor ve el değiştirmelerinin zamanı geliyor.
Nitekim uluslararası yatırımcı Marc Faber, Türkiye'nin yeni iş birlikleri konusunda seçenekleri bulunduğunu belirterek,
"Türk hisseleri ABD doları üzerinde değerlendiriliyor. Şu anda alım sınırı içerisindeler. Bir miktar Borsa Yatırım Fonu ' Exchange Traded Funds" alacağım. Türk varlıklarına yatırım yapma zamanı geldi" diyor!

*
Bu noktada Türkiye'de iki soru soruluyor.
1- Yerli ya da yabancıya servet transferi sürecine mi giriliyor,
2- Yoksa Erdoğan, İslamcı sermayesiyle yapacağı servet transferiyle totaliter gücünü daha güçlendirmeye mi koşuyor ?

*
Parayı bankalar eskisine oranla daha yüksek faiz ödeyerek getirse ve mevduatı da yüksek faizle koruyabilse;
Öncesine oranla daha yüksek faizle bulabildikleri döviz borcunu ve döviz mevduatını reel sektöre ve hanehalkına kredi olarak ya da Hazine'ye borç vererek dağıtırken,
Vereceği borç döviz olacaksa kur riskini alana ödetecek, vereceği TL olacaksa kur riskini krediyi pahalılaştırarak sağlayabilecektir.
Bu durumda reel sektörün şirket yatırımları, işletme ve ihracaat, hanehalkının ise tüketim ve konut için pahalı kredi alması zorlaşacaktır.
Türkiye'nin döviz talebini reel sektörün karşılaması durumu için ekonomide canlılık yani kamunun ve hanehalkı gelirlerinin ve harcamalarının artması gerekiyor.
Öyleyse çaresiz Türkiye'nin döviz bulması bir kamu meselesidir!

*
Nitekim Erdoğan Türk lirasının değeri düşerken, liranın kredi faizlerini yüksek tutarak likiditeyi sınırlamış,
Şirketlerin Türk lirasıyla kredi alıp, açık döviz pozisyonlarını kapatmalarını engellemiştir.
Zaten Bankacılık sektörü de bu kadar yüklü krediyi verecek durumda değildir.
Nitekim enflasyon artar ve satışlar düşerken, şirketler nakit krizine girmeye başlamışlardır.

*
Bir vakitten sonra şirketlerin işçi çıkartmak,
Yetmeyince varlıklarını satmaktan başka çareleri kalmayacak ve varlıklar çok ucuza elden çıkarılacaktır.
O sırada Bankalar sıkışacak ve aldıkları kredileri ödeme yükümlülüklerini yerine getiremezken,
Yavaş yavaş iştiraklerini, hisse senetlerini, alacaklarını ve tüm varlıklarını elden çıkarmanın yoluna bakacaklardır.

*
Sıra Merkez Bankası ve Hazine'den destek istemeye gelince;
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ( TMSF), banka yönetimlerine kayyum atayacak,
Kayyum ise bankaların sahip olduğu tüm varlıkları İslami sermayeye satacaktır...

*
Erdoğan rejimi Türkiye Hazinesinin borçlanma zorluğunu aşacak başka formüllere de sahiptir!
Bu noktada Erdoğan rejiminin, İslami finansman varlıklarının kullanımını yaygınlaştırılmasına hiç şaşırmamalıdır!

*
İslamcı Türkiye inşa planı doğrultusunda "Kontrollü 15 Temmuz 2016 Darbesi'nden " sonra,
Erdoğan, ülke çapında yapılan derin operasyonların bir parçası olarak 19 Ağustos'ta, Başbakanlığa bağlı bir "Varlık Fonu" oluşturmuştur.
Fon; BOTAŞ, TPAO, THY, PTT, ÇAYKUR, HALKBANK, ETİ MADEN, Savunma Sanayi Fonu ve Ziraat Bankasını ve daha birçok işletmeyi kapsıyor.
Hiç bir sınır ve denetim tanımıyor, özel bir hukuku vardır, sonsuz yetkili ve sıfır sorumluluktadır...

*
Türkiye Varlık Fonu, ilk iş olarak bütçe fazlası veren, refah seviyesi yüksek ülkelerin kurduğu varlık fonlarının oluşturduğu Uluslararası Varlık Fonları Forumu'na (IFSWF) üye olmuştur.
IFSWF bünyesinde ABD, Rusya, Çin, Katar, Singapur, Kanada, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Malezya gibi 28 ülkeye ait 30 ayrı varlık fonu barındırıyor.

*
Ne ki, Türkiye Varlık Fonu; IFSWF çatısı altındaki varlık fonlarına benzemiyor.
O fonlar bütçe fazlası veren ülkelere aittir; altın ve petrol gibi doğal kaynakların gelirlerini ya da Bireysel Emeklilik, İşsizlik vb. fonların paralarını kaynak olarak kullanıyor.
Bu farklılık Türkiye Varlık Fonu'nun, Kamu Finansmanı ve Borç Yönetimi Yasası'nda yapılan bir değişiklikle Hazine garantisi olmadan;
Elindeki işletmelerin hisselerini rehin vererek dışarıdan borçlanabilmenin yolunu açıyor...

*
Böylece "İslâmî finansta faizle borçlanmak zaruret hali dışında meşru değildir" esası bypass ediliyor.
Bu sebeple devletlerin ve İslâmî hassasiyet taşıyan büyük kuruluşların ticârî işlemler yoluyla nakit temin etmeleri ve faizsiz gelir elde etmek isteyenlere de bir yatırım aracı sunmak amacıyla "sukuk ihracı"nın yolu açılıyor.

*
Rehin vererek borçlanma sisteminin esasını Hz.Muhammed'in,
"Rehin, rehin veren sahibine tamamen kapatılmaz, geri alması hakkı engellenmez. O rehinin kazancı onun lehinedir. Zararı da onun aleyhinedir? ifadesi belirliyor.
Nitekim "Sukuk" ticari bir varlığın menkul kıymetleştirilerek sertifikalar aracılığıyla satımıdır.
Bu sertifikalardan alanlar söz konusu varlığa ellerindeki sertifikalar oranında ortaktır, dolayısıyla söz konusu varlığın geliri de onlara aittir.
Türkiye Varlık Fonuyla birlikte ülke ekonomisinde "Tek Hazine " ilkesi kalmamıştır.
Şimdi Türkiye Varlık Fonu ikinci bir kamu otoritesi olarak IFSWF'de İslam ülkelerinden borçlanmaya hazırlanıyor...

*
Artık o saatte; Türkiye'de bankaların ya da bütün sermayenin sahibi İslamcı sermayedir.
Türkiye İslam Cumhuriyeti kurulmuş, Erdoğan Halife olmuş,
Ben de kahrımdan çatlamışımdır...
Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!

14.9. 2018

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org