Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Ahmet Kilicaslan Aytar Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
KEŞKE BİR ABDÜLCANBAZ MACERASI OLSAYDI
14.07.2019
Ahmet Kilicaslan Aytar
Okunma Sayısı : 68267
Oy Sayısı : 3528
Değerlendirme : 5
Popülarite : 17,74
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Erdoğan, 15 Temmuz 2016'da FETÖ darbesine karşı darbe yaptı.
Cemaatin devletin merkezi ve yerel idarelerinde, İstihbarat, Emniyet ve TSK'da işgal ettiği kadroları tasfiye etti.
O kadrolara kendi adamlarını yerleştirdi.

*
Şimdi cumhurbaşkanlığı makamında daha önce hiç olmadığı kadar merkezi bir sisteme başkanlık ediyor.
Tek başına demokrasinin esası olan kuvvetler ayrılığı prensibini kişileştirmiştir.
Bu yapı Erdoğan'ın karar vericiliğinin sürekli kurumsallığını temsil ediyor...

*
Ama süreklilik hükümet yönetiminde bir çok alanda bir değişiklik olmadığı anlamına geliyor.
Çünkü Türkiye, hızlı bir şekilde kurumsal, bürokratik bir devletten son derecede kişileştirilmiş bir ülkeye dönüşmüştür.

*
Bu kişiselleştirmenin sonucunda, mesela Türkiye dış politika yönetiminde ortak akıl tahrip olmuştur.
Şimdi Türkiye ABD ve AB ile dış politika yönetiminde asla tahmin edilemeyecek bir yol izliyor.
Batılı diplomatlar bu değişimin bir göstergesi olarak artık Türkiye ile diplomatik veya askeri temaslarını cumhurbaşkanlığı sarayında merkezileştiriyor.
Başta dış politika ve güvenlik politikasının merkezileşmesi sonucunda Türkiye devletinin kurumsal ve bürokratik yetki ve sorumlulukları hızla azalıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti açıkça göçüyor.

*
Tam kişisel kontrolüne rağmen Erdoğan'ın, Türkiye?yi Batı güvenlik mimarisine uzun süre bağlayan bağlara daha az tedirginlik göstermesinin,
Sözde daha bağımsız bir görünüm vermekle ilgili belirgin arzusunun ciddiye alınmasının zamanı gelmiştir...

*
Yine de bir çok yakın ve yandaş Erdoğan'ı "yeni çok kutuplu dunyanın bir lideri" olarak selamlıyor!
Bizzat Erdoğan'da bu görüşü kesinlikle paylaşıyor.

*
Çünkü Erdoğan ve şürekası ABD'nin düşüşe geçtiğine inanıyor.
Dünyanın artık çok kutuplu olduğu ve Türkiye'nin kendi başına bir ağırlık merkezi olmayı hak ettiği düşünülüyor.
Erdoğangiller "Millet"e "Zillet" diyor ama Batı?nın demokratik değerler ve insan haklarını benimsemesi konusunda ikiyüzlü olduğu varsayılıyor!
Bu nedenle Türkiye'nin geleneksel, Batı odaklı dış politikasının miadını yitirdiği sonucuna varıyorlar.
Bu dünya görüşü, Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye'nin ABD ve Avrupa'ya karşı işlemsel bir yaklaşım benimsemesine;
İran, Çin ve özellikle Rusya ile bağları geliştirmesine neden oluyor...

*
Erdoğan ile değişen bir dünya anlayışının yanı sıra;
İç politik meşruiyet, özünde derin bir Batı ve ABD karşıtlığı söylemi içeren agresif bir milliyetçilik üzerine kurulmuştur.
Erdoğan'ın işbu Batı?ya yönelik kızgınlık, komplocu düşünce ve ulusal tehdit duygusu geliştirmeye dayanan sürümü,
Seçim kampanyalarından gelişerek AKP siyasetini belirliyor.
Üstelik MHP'nin ultra milliyetçiliğinde kaynaklanan, ABD'ye yönelik kuşkular ve Suriye'nin doğusundaki Kürtlerle bir diyalog kurulmasına olan düşmanlık;
AKP siyasetine güç veriyor!

*
Bu sorunlar, özellikle ABD hükümetini uzun zamandır Türkiye ile ilişkilere nasıl yaklaşılması konusunda tedirgin ediyor.
Washington bir taraftan ABD-Türkiye ilişkilerinin uygulanabilirliğinin korunmasına,
Öte taraftan Türkiye'nin ABD'nin menfaatlerine duyduğu saygıyı geri kazanmaya çalışıyor.

*
Halbuki ABD ve AB ülkeleri, çalkantılı dönemlerde Türkiye ile ilişkilerini iki hükümet arasındaki kurumsal bağlara yatırım yaparak sürdürmeye çalışırlardı.
Şimdi Erdoğan'ın devlet üzerindeki tam kontrolü, Türkiye'nin bir zamanlar yetkili kurumlarını büyük oranda zayıflatmıştır.
Bu durum bizzat Erdoğan'ın, Türkiye'nin yaşadığı ikili gerilimlerin çoğunun kaynağı olduğunu gösteriyor...

*
Güçlü kurumların yokluğunda Erdoğan'ın dünya görüşü algılanan iç siyasi zorunlulukların belirleyicisidir.
Bu güdüyle oluşan baskılar, son beş yılda belgelenmiş politika anlaşmazlıkları ile birlikte,
Erdoğan'ı ABD ve Avrupalı ülkelerle yüzleşmeye yönlendirmiş bulunuyor.

*
Halbuki ABD ve Türkiye arasındaki ilişkilerde ana stresler iyi biliniyor.
Amerikalı politika yapıcılar, sınırlı tavizlerin Türkiye'yi yatıştıracağını düşünerek geleneksel hükümet temaslarıyla bu sorunları çözmeye çalıştılar.
Ama Türkiye'nin Rus yapımı S-400 hava savunma sistemini satın alması bu yaklaşımın çözümsüz kaldığı gösterdi.
Şimdi bütün dünya ABD ve Türkiye arasındaki sorunların iki taraflı meselelere değil, Türkiye'nin iç politik dönüşümüne dayandığını görüyor.

*
Erdoğan'ın etkili bir titizlikle ortaya çıkardığı bu saldırgan, İslamcı ve ultra milliyetçi Türkiye fotoğrafı, Türk siyasetini uzlaşmaya değil yüzleşmeye itiyor.
AKP'nin politik çıkarlarına ABD'ye yapılan retorik saldırılarla hizmet ediliyor.
Rusya ve diğer Batılı olmayan güçlerle jeopolitik riskten korunma:
Hem yurtiçinde hem de Suriye'de saldırgan bir şekilde Kürt karşıtı güvenlik politikası;
Türkiye'nin yapısal dinamikleriyle değişmeyecek gibi görünüyor.

*
Türkiye otoriterleşmeye yönelişi tersine çevirmediği sürece, ABD ve AB ile ilişkilerinde iyileşme olasılığı yoktur.
Batılı hükümetler durmaksızın Erdoğan'ın ikili ilişkilere gerçekçi bir şekilde nasıl yaklaşabileceği konusunda öneriler sunuyor.
Bu yaklaşım, ikili ilişkileri yeniden dengelemeye ve Batı güvenlik mimarisini olası en kötü senaryolardan izole etmeye odaklanıyor.

*
Şimdi S-400'lerin Türkiye'ye gelmesiyle birlikte Washington'un ABD-Türkiye ilişkilerinde yeni bir yaklaşımı deneme zamanıdır..
Türkiye,son yıllarda NATO üyeliğinin know-how, teknoloji, koruma ve prestij yararlarından yararlanmaya devam ederken,
Batılı müttefiklerinin çıkarlarıyla çelişkili, daha bağımsız ve gittikçe artan şekilde saldırgan bir dış politika izlemiştir.

*
Moskova ile daha yakın bağların geliştirilmesi bu çizginin merkezini oluşturuyor.
Bu arada askeri saldırganlık , Türkiye'nin güney sınırında Suriye ve Irak?a çok sayıda geniş çaplı, uzun vadeli kara saldırılarıyla,
Güneydoğu Türkiye'de Kürt isyancılarına yönelik şiddetli baskıyla kendini gösteriyor..

*
Şimdi Türkiye'nin askeri varlığının hem güney komşuları hem de Suriye'de inşa ettiği hükümet altyapısında uzun ömürlü olması,
Gelecekteki çatışmalara bir neden olabilir.
Çünkü ABD?nin uzun vadeli ikili ilişkileri; NATO ile uyuma ve bölgesel güvenliğe bağlıdır.
ABD?nin bu eğilimi askeri ve dış politika atılganlığına karşıdır.
Bu yüzden uzlaşma ve imtiyaz teşebbüsleri işe yaramaz.
Çünkü ABD kararlı bir şekilde menfaatlerini sürdürmelidir ama sürekli olarak Erdoğan kaymasına karşı Türkiye'ye koruma da sağlamalıdır!.

*
ABD'nin Suriye Demokratik Güçleri ile arasındaki ilişki sürecektir.
Bu ilişki, bölgedeki İslam Devleti grubunun geri dönüşünü önlemek,
Temel altyapının yeniden inşası ve yerel olarak temel hizmetlerin sağlanmasına olanak sağlamak için esastır.
Bu adım bölgedeki insani ızdırabın dengelenmesi için de gereklidir.

*
Bu noktada ABD, önderliğindeki koalisyon ile birlikte, Suriye Demokratik Güçlerinin bulunduğu bölgelere,
Esad rejiminden koruma,
Müzakere sonrası yerel yönetimlere özerklik için siyasi destek sağlama garantisi verebilir.
Bunun ilk adımı Suriye?deki Kürt temsilcilerinin Cenevre?ye katılması konusunda ABD savunuculuğu olabilir.

*
Ama aynı ABD, Suriye-Türkiye sınırının bütünlüğünü korumak için şu ana kadar olduğu gibi güvenlik düzenlemeleriyle ilgili Türkiye ile görüşmeye devam da edecektir.
Bu noktada Ankara, müzakere duruşuna iyi niyetle dönmelidir.
Suriye-Türkiye sınır bölgesinde PYD / YPG veya müttefik grupların gereken miktarda bulunmaları sağlanacaktır..
Hakeza Türkiye; Balkanlar, Ege ve Akdeniz, Kıbrıs, Libya sorunlarında da müzakere duruşuna iyi niyetle dönmelidir.
Çünkü Ankara bu hedefi ancak büyük bir askeri müdahale ve kitlesel yerinden edilme sonucu elde edebilir..

*.
ABD Türkiye'nin Rusya ile güçlü ekonomik ve diplomatik ilişkileri sürdürme ihtiyacını da anlıyor..
Rusya, Türk malları için önemli bir pazardır ve Rus turistler Türkiye ekonomisi için çok önemlidir.
Türkiye aynı zamanda Rus enerjisine de güveniyor.
ABD onlarca yıldan beri, mesela Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı ve Trans-Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı gibi enerjiye erişimi güvenli hale getirme projelerini destekliyor.

*
Ancak Türkiye'nin, bu yüzyılın büyük bir bölümünde olduğu gibi,
Moskova ile derin stratejik bağlar kurmadan veya Batı güvenlik mimarisine Rusya'yı davet etmeden,
Nükleer enerji gibi Türkiye ekonomisinin önemli yönlerinde Rusya ile olumlu değiş tokuşlar yapabiecektir..
Ancak Türkiye, güvenilir bir NATO üyesi olarak Rusya ile stratejik ortaklık yapamayacaktır.

14.7. 2019

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org