Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Ahmet Kilicaslan Aytar Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
İRAN GERGİNLİĞİ
02.08.2019
Ahmet Kilicaslan Aytar
Okunma Sayısı : 68129
Oy Sayısı : 3163
Değerlendirme : 5
Popülarite : 17,5
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

ABD, son olarak İran rejiminin Yüksek Lider adına hareket eden Dışişleri Bakanı Mohammad Javad Zarif'e yaptırım uygulamaya başladı.
İran Dışişleri Bakanlığı, yalnızca İran İslam Cumhuriyeti'nin diplomatik değil,
Aynı zamanda Yüksek Lider'in istikrarsızlaştırıcı politikalarının çoğunu ilerletmenin bir kurumudur.
Dışişleri Bakanı Zarif, Ayetullah Hamaney'in bölge ve dünyadaki politikalarının kilit bir etkinleştiricisidir.

*
Zorlayıcı diplomasi, ulusal güvenlik karar alma işleminin meşru bir parçasıdır.
Trump yönetiminin "Maksimum baskı" politikası İran'ı aşırı baskıda tutuyor.
Amaç, İran'ın acısına neden olmak değil, politikasında bir değişikliği zorlamaktır.
Ama bu henüz gerçekleşmemiştir!

*
Bununla birlikte Trump'ın yaklaşımı doğru şekilde yönetilirse,
İran nükleer anlaşması olarak bilinen Ortak Kapsamlı Eylem Planının (JCPOA) eksikliklerini ele almak için yeni olanaklar açılabilir...

*
İran'ın büyüyen stratejik kısıtlamalardan kaçma çabası, şaşırtıcı bir şekilde "maksimal"e kıyasla "minimum direnç"le sınırlıdır.
Dahası İran JCPOA hakkındaki son ihlallerinin geri döndürülebilir olduğunu,
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın Ek Protokolüne katılımını hızlandırmaya istekli olduğunun, diplomatik bir çözüme ilgi duyduğunun işaretlerini veriyor..

*
Çünkü Trump yönetiminin maksimum baskı kampanyası, İran rejimi tarafından keskin bir şekilde hissediliyor.
Son aylarda İran Basra Körfezi'nde ve Ortak Kapsamlı Eylem Planına (JCPOA) göre nükleer taahhütleriyle ilgili olarak direnç gösteriyor.
Ama rejimin mesajları ve eylemleri esas olarak Avrupa güçlerini hedef alıyor.
Böylece Avrupa durumun ne kadar kötüye gidebileceğinin ipuçlarıyla korkutulmak,
Yaptırımların kaldırılmasını sağlamak için daha aktif olmaya itilmek isteniyor..
Şu ana kadar İran provokasyonlarının ABD?ye savaş için hazırlanıldığını belirten bir mesaj olarak verilmediği açıkça görünüyor.

*
Ancak durumun yanlışlıkla Körfez'de ciddi askeri çatışmalara yol açabileceğine dikkat çekiliyor.
İki taraf da savaşı istemese de artan gerilimleri hafife almamaları gerekiyor...

*
Gerilimlerin etkisiz hale getirileceğini düşünmenin ilk adımı, kaynaklarını doğru tanımlamaktır.
Halen baskın düşünce gerginliklerin Başkan Trump?ın geçen Mayıs ayında JCPOA?yı terk etmesiyle başlamış olmasıdır.
Buna göre Trump?ın anlaşmadan çekilmesi herhangi bir endişeden kaynaklanmıyordu.
Çünkü İran JCPOA taahhütlerini üç aylık Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) gözetiminde sürdürüyor,
Meşru hayal kırıklığını göstermeye başlamadan önce 14 ay boyunca anlaşmayı sürdürmeye devam ediyordu...

*
Şimdi İran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın ek protokolüne katılımını hızlandırmaya istekli olduğunu, diplomatik bir çözüme ilgi duyduğunu hissettiriyor.
Doğrusu bu açılış oyunları, İran'ın krizlerin ritmine ve zamanlamasına sahip olduğunu,
İstenmeyen acele bir partizan düşünceye ya da abartılı ve spontan caydırıcı korkuyla tahrik olmadığını gösteriyor.

*
Ancak rejim, yaşanan krizde süratle sorunun çözülmesi isteyen kamuoyunun huzursuzluğu ve baskının altına giriyor.
Rejimin istikrarına tehdit giderek büyüyor.
İran gibi İslam devrimcisi, teokratik bir devlette rejime yönelik bir tehdit algısı çok tehlikelidir.

*
ABD'nin JCPOA?dan çekilmesine rağmen, diğer imzacı ülkeler İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya hâlâ anlaşmanın ısrarlı tarafıdırlar.
Bu ülkeler İran'a ekonomik rahatlama sağlamak için bir mekanizmanın kurulması çabasında başarısız olmuşlardır.
Bu noktada İran rejimi daha fazla taviz vermediği sürece Avrupalılar Amerika'ya daha çok yaklaşıyor.
Nitekim Tahran için daha kötüsü Başkan Trump'ın Avrupalıların protestolarına karşı uyguladığı baskıda çıldırtıcı bir artış sergilemesidir.

*
Her ne kadar Trump'ın kısıtlaması gerçekte bir çözme eksikliğini yansıtmış olsa da akıllı bir harekettir.
Çünkü zaman ABD'nin lehinde işliyor.
ABD; İran'ı sert bir şekilde yutmayı, nakliyeyi korumak için önlemler almayı, yükselmekten kaçınmayı ve yaptırımların başarıya ulaşmasını sabırla bekliyor..
Tersine, İran'ın vakti yoktur.
Görünüşe göre Trump'ı aşmak için tasarlanan "direniş ekonomisinin" sürdürülebilir olmadığı artık ciddi biçimde hissediliyor.
Tahran giderek kabus senaryosunu sürdüremeyeceğini anlıyor.

*
Trump?ın yeniden seçilmesi ve ikinci döneminde rejim değişikliğinin peşinde koşması olasılığı,
İran'ın başarılı kriz yönetimine kesin bir el ve net hedefler vermiyor.
Bu yüzden İran müzakerelerin kapanması ve akışına son verilmesi ihtimaline karşı duyarlılık gösteriyor.

*
Bu bağlamda iyimser olmaya yer yoktur.
Trump, askeri güç kullanmak konusunda net bir isteksizlik göstermiş olsa da durum her zaman yeniden sorgulanabilir.

*
İran radikal bir devlet olmaya devam ediyor.
Onlarca yıldır radikal hedeflerinin gerçekleştirilmesine yönelik dikkatli bir şekilde hesaplanan bir yaklaşım ortaya koyuyor.
En azından eşik bir nükleer kapasiteye ulaşma hedefinden vazgeçmiyor.
Ama ABD ile büyük bir askeri çatışmayı da istemiyor, çünkü bu tür bir çatışmanın sonucunu açıkça görüyor.

*
Sınırlı askeri harekât ile savaş arasında çok büyük fark vardır.
Ancak bu iki terim yükselişin tehlikelerini göstermek için basitçe birleştiriliyor.
Washington her halükarda hiç bir ülke ile savaş yapmayı düşünmediğini belirtirken ve İran kesinlikle savaştan kaçınmak için her türlü güveni verirken;
Elbette, karşılıklı olarak birkaç askeri harekat olabilir.
Bununla birlikte, sağduyulu bir değerlendirme İran?ın ABD?yle savaşa girmesi ya da ABD koalisyonunun İran ile savaşa girmesi ihtimaline yer vermiyor.

*
Amacın sabırla uygulanan zorlayıcı bir diplomasi ile daha iyi bir anlaşma yapabilmek olduğu anlaşılmıştır.
Tek sorun, bugün hüküm süren koşullarda İran'ın nükleer hale gelmesinin en iyi nasıl önleneceğidir.
Bu noktadaki zorluk ise hem ABD'nin İran'a ekonomik faydalardan faydalanması vaadinin,
Hem de İran'ın kimlik politikası ve partizanlığının iç politikada karşılaşacağı sorunlardır...

2.8.2019

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org