Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Ahmet Kilicaslan Aytar Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
BİR İDLİB HİKAYESİ
01.09.2019
Ahmet Kilicaslan Aytar
Okunma Sayısı : 69677
Oy Sayısı : 2303
Değerlendirme : 5
Popülarite : 16,81
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Rusya'nın İsrail ile müzakereleri sonrasında Astana süreci oluştu.
Suriye'de, Ürdün sınırında: Guta: Humus kuzeyinde: İdlib'te olmak üzere dört de-eskalasyon bölgesi kuruldu.
Türkiye İdlib'de görev aldı.
Burada Türkiye 12, Rusya 6, İran 3 gözlem noktası kurdu.

*
Ancak Türk ordusu İdlib'teki 12 gözlem noktasında küçük bir mevcuda sahiptir.
Bu noktaların ciddi bir savunması yoktur ve kolayca aşılabilir.
Idlib'e bir saldırı yapılması halinde Türkiye bu küçük karakolları savunmak ya da geri çekilmek arasında seçim yapmak zorundadır.

*
De-eskalasyon bölgeleriyle Suriye'de İsrail lehine kurtarılmış Sünni Arap Bölgeleri kuruldu.
Rejim savaş alanını daralttı, muhalefete karşı birden fazla cephede savaşan güçlerini yeniden toparladı,
Rusya ve İran'ın desteği ile topraklarını özgürleştirdi.
Geriye ülkenin kuzeybatısında Kürtler ve yıllardır silahlı direnişin ve El Kaide bağlantılı operasyonların merkezi İdlib kaldı...

*
Ve İdlib! Karmaşık ve kaotik görünümüyle diplomatik çözümün merkezini oluşturdu.
Türkiye İdlib de-eskalasyon bölgesinde; Suriye yönetimiyle işbirliği yolu çizerek çatışmaların bitmesine çaba göstermeyi:
İdlib'teki yönetimi silahlı terör gruplarından alarak sivil idareye devretmeyi:
Radikal unsurları elimine ederek kentteki çatışmasızlığı denetlemeyi ve güvenliği yerel polis güçlerine bırakmayı görev edindi.

*
Bu görevi, görünürde Suriye toprak bütünlüğü ve bölgedeki nufusunun artacak olmasıyla sağlanabileceği bir strateji ile yürütecekti.
Yani Türkiye bu görevi aldığı andan itibaren bölgeye çok sayıda Sünni Arap taşıyacağını ve yeni bir demografik yapı oluşturacağı bildirmişti.
Zaten Erdoğan'ın zımni stratejisi de Osmanlı'nın bu eski topraklarında ağırlıklı olarak İslam din ve gelenekleri ile uyumlu bir ekonomik ve siyasi düzeni oluşturmaya dayanıyordu...

*
Erdoğan, kuzeybatı Suriye'nin kontrolünü ele geçirme konusunda yaptığı riskli yatırımıyla İdlib'in siyasi gerçeğini de oluşturdu.
Türkiye bu bölgede ekonomik kaynaklar üzerinde egemen olma senaryosunu IŞİD ile birlikte yürüttü.
İŞİD ile birlikte Suriye'nin petrol gelirlerine el koydu, kaçak petrolden kazanıldı, tarihi eserler ve bankalardaki altın ve döviz kaynakları yok edildi.
Ama pastayı Kürtlere yedirmemek için uzun süre hem Nusra Cephesi, hem Müslüman Kardeşler örgütü hem IŞİD'le birlikte;
Suriye'de hem Kürt köylerine hem de Alevi köylerine yapılan saldırılara ortak olundu.
Böylece cihatçı muhalefet aktörleri ile güçlü birliktelikler oluşturuldu.

*
Bugün İdlib'te isyancılar iki koalisyon halindedir.
Biri El Kaide tarafından yönetilen Hayat Tahrir el-Şam (HTS),
Diğeri Türkiye'nin vekil gücü Jabhat el-Wataniya el-Tahrir - Ulusal Kurtuluş Cephesi (JWT).
JWT'nin 11 fraksiyonundan ikisi Özgür Suriye Ordusu ve Ahrar El Şam örgütüdür.

*
Nihayet Rusya Devlet Başkanı V.Putin, Suriye'nin İdlib taarruzunun Kasım 2018 başında yapılmasını öngördü.
Çünkü Rusya ve rejim Idlib'de sınırlı bir müdahaleyi avantaj olarak gördüler.
Rusya ve rejim için saldırı HTS ve aynı zamanda Türkiye üzerindeki baskıyı artıracaktı.
Türkiye belki küçük bir saldırı yönetilebilir ve sınır ötesi insanların kitlesel hareketini önlemek için hazırlık yapabilirdi.
Türkiye için tehlike, Esad ve Moskova'ya imtiyaz vermeye hazır yerel bir muhalefet üretememesiydi ki;
Bu durum İdlib'de büyük bir tırmanışın kaçınılmaz hale gelmesine neden olacaktı...

*
Putin, Erdoğan'dan 15 Ekim'e kadar Türkiye yanlısı isyancı vekil güç JWT' yi güneyden çekmesini ve İdlib merkezinde silahsızlandırılmış bir bölgenin kurulmasını istedi.
Böylece Putin, İdlib'in kurtarılmasında Rusya-İran-Suriye taarruzunun yolu önündeki olası direnişi kaldırmayı,
Ayrıca Halep ve Lazkiye'nin güneydoğusundaki Rus Hmeymim Hava Üssü'nü militanların drone saldırılarına karşı korumayı amaçlıyordu.

*
Erdoğan ise hep ABD'nin İdlib'te hayat kurtaran bir gecikmeye yol açmasını ve Ruslarla ilgili olası bir çöküşü umdu.
Türkiye bu sayede Suriye'nin kuzey sınırlarındaki askeri ayaklarını sağlamlaştırabilecek,
Ardından eski dost düşman olmaz HTS'yi, ABD çıkarlarına hizmet eden ve özerklik isteyen Suriye Kürtlerinin üzerinde bir tehdit olarak kullanabilecekti.

*
Ne ki, Türkiye ne üstlendiği görevi ne de umud ettiklerini başardı!
Çünkü Ankara, isyancıları Sünni halkın ordusu olarak ele alıyor, bunun sonucu olarak İsyancıların liderliği de rejimin geri dönüşüne izin vermiyordu.
Türkiye'ye ait karakolları tehditlerden korumak için birlikte savunma mekanizmalarını güçlendirdiler.

*
Giderek Suriye ve Rusya; Türkiye'den İdlib'ten çekilmesini ve bölgeye sığınmış cihatçıları kendi kaderleriyle baş başa bırakmasını ısrarında oldu.
Türkiye ise İdlib " kırmızı çizgimdir" diyor ve Suriye rejimine asla bir girişimde bulunmamasını ihtar ediyordu.
Sınır ötesi insanların kitlesel hareketini önlemek için hazırlıklar yapmamıştı ama kitlesel bir göçe uğramayı reddediyordu.
*
Ve Türkiye Suriye'de isyancılar ve radikal terörist grupların hakimiyetindeki son bölge olan İdlib Eyaletinde,
Suriye Arap Ordusu'nun Rusya ve İran desteğindeki hava saldırıları ve bombardımanlarının artan tehditi altında kaldı.
B.Esad, "İdlib'deki harekât terörist militanlara karşı düzenleniyor ama harekâtın Türkiye'nin bu kentten çıkmasını da sağlayacağını düşünüyoruz" derken,
Erdoğan hâlâ Suriye Arap Ordusu'nun bu harekâtını Türkiye'nin güvenliği için tehdit oluşturan bir ihlâl olarak kabul ediyordu.

*
Halbuki Astana süreci boyunca Rusya Devlet Başkanı V.Putin ve İran Cumhurbaşkanı H.Rouhani,
Suriye'nin topraklarının tamamında kontrol sağlamasını meşru hak olduğuna mütemadiyen dikkat çekmişti.
Rusya ve İran;
1- Türkiye'nin kuzey Suriye kaynaklı güvenlik kaygılarının ancak Kürtlerle sorununu diyalogla çözmüş bir Suriye'nin egemenliğini tüm topraklarında kurmasıyla giderilebileceğini,
2- Türkiye'nin güvenlik kaygılarını gidermek ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlamak üzere Adana Mutabakatı'yla hukukî bir zemin oluşturulmasını,
3- Bu mekanizma aracılığıyla Suriye ile siyasi ilişki kurmayı hedeflemesini,
4- Böylece Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyi ve Fırat'ın doğusu ile ilgili olarak ABD ile güvenli bölge pazarlığını sonlandırmasını öngörüyordu.

*
Aksi halde,
1- Fırat'ın doğusunda olası bir karışıklıkta, Suriye'nin yerel idareler yasasını Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) talepleri doğrultusunda güncelleyeceğini,
2- Halk Koruma Birlikleri'nin (YPG) Suriye ordusuna katılacağını,
3- Savaşın yeniden başlayabileceğine işaret ediyorlardı...

*
Bu debdebe sürerken Suriye Ordusu, Rus güçleri ve İran milisleri,
İdlib'in güneyinde Han Şeyhun ilçesine güneydoğu ve güneybatı hatlarından ilerliyordu.
Rusya son dakikada İdlib'te ateşkes kararı verdi ama Erdoğan anlaşmayı yerine getiremedi.
Erdoğan'ın İdlib'teki cihatçı vekilleri Rus kuvvetlerine ve Suriyeli sivillere saldırmaya devam etti.
Ama Suriye ve Rus kuvvetleri yoğun ve iyi hedeflenmiş bir bombalama kampanyasıyla daha fazla toprağı geri aldı.

*
Geçen hafta Türkiye, Han Şeyhun'un ele geçirilmesini önlemek için harekete geçti.
Suriye ordusunu durdurmak için son bir girişimde bulundu.
Ama vekil güçlerine gönderdiği tanklar, ağır silah monte edilmiş araçlar ve mühimmat yüklü konvoy bombalandı.
Han Şeyhun düştü.
M4 otobanının önemli bir kısmı Suriye'nin eline geçti...
Türkiye'nin 9 ve 10 numaralı gözlem karakolları kuşatıldı.

*
Rusya Dışişleri Bakanlığı," "Terörle mücadele faaliyetleri için Şam'ın onayı alınmalı.
Burada egemen bir ülke söz konusu olduğu için bu, ilk ve mutlak şarttır" açıklaması yaptı.

*
Bu sırada Suriye Arap Ordusu'nun İdlib'te ilerleme kaydederken, Türkiye'nin bu güçlere yardım etmemesi,
Bilhassa Erdoğan ile Putin arasında gerçekleşen toplantı sonuçları;
İsyancı vekil güçlerde direnmelerinin boş olduğu düşüncesini uyandırdı.

*
Yaklaşık bin isyancı, Hatay'ın Reyhanlı ilçesindeki Cilvegözü sınır kapısı karşısındaki Bab el-Hava sınır kapısında eylem yaptı.
Erdoğan ve Türk Ordusu'na tekbir ve allahu ekber çığlıkları ile "Hain" sloganları attılar.
Bir kaç yüz isyancı Türkiye topraklarına girdi.
Türk güvenlik güçlerinin müdahalesi ile geri püskürtüldüler, en az iki isyancı öldü.

*
İkisi İdlib'teki gözlem görevinde olan beş general istifa etti.
Suriye devletine karşı yıllarca süren savaştan sonra Idlib'den ayrılmak isteyenlerin baskısının sona ermeyeceği görüldü.
Türkiye ekonomisi krizdedir, Türk halkı mültecilere karşı hassas hale gelmiştir.

*
Suriye ordusunun saldırıları devam ediyor.
Şimdiki hedef Maarrat el-Numan ilçesidir.
Artık her saldırı sınırda ve Türkiye içinde daha fazla olay anlamına geliyor.
İsyancılar kendilerini Suriye hükümetiyle savaşmak için zorlayan,
Ancak kazanamadıkları şu dakikada geride kalmaları için zorlayan Türkiye'den intikam almak istiyor.
Bu sırada Idlib'te gözlem görevlerinde bulunan askerler şimdi cihadçıların rehinesidir.
Dışarı çıkmak için Rus bombardımanlarının yardımına ihtiyaçları olabilir ya da Suriye ordusu bölgeyi serbest bırakana kadar mahsurdurlar...

*
Dün İdlib'te Maaret-Misrin ve Kafer-Haya yerleşimlerinde;
El-Kaide'ci Tanzim Hurras Ed-Din , Hay'at Tahrir el-Şam ve Jabhat el-Nusra örgütleri liderlerinin toplantısı vardı.
Aniden bir ABD hava saldırısıyla füzeler Tanzim Hurras Ed-Din'in karargahını vurdu.
En az iki terörist lider ve 40'tan fazla militan öldürüldü.

*
Aslında Suriye Ordusu'nun İdlib'i kurtarması kolaylaştı.
Erdoğan'ın İdlib'de kazanacağı hiç bir şey kalmadı...

*
Ama Erdoğan ABD saldırısından bir kaç saat sonra konuştu.
"Fırat'ın doğusundaki sınırımız boyunca kurulacak olan güvenli bölge konusunda fazla vaktimiz veya sabrımız yok..
Askerlerimiz bölgeyi birkaç hafta içinde kontrol etmezlerse, kendi operasyon planımızı yürürlüğe koyacağız" dedi

*
Rusya Dışişleri Bakanı S. Lavrov ise,
"Türkiye-Suriye sınırında güvenli bölge kurulması, Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması bakımından iyi olur" derken,
Türkiye'yi ABD'ye havale ediyor gibiydi...

1.9.2019

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org