Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Ahmet Kilicaslan Aytar Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
DEMOKLES KILIÇLI ERDOĞAN
19.10.2019
Ahmet Kilicaslan Aytar
Okunma Sayısı : 71700
Oy Sayısı : 3198
Değerlendirme : 5
Popülarite : 17,52
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

ABD, İsrail ve Batı'dan estirilen hava ve Suudi Arabistan'ın finansal desteğiyle, Türkiye'nin Suriye'ye karşı tek taraflı müdahale etmesi söz konusuydu.
Ama Erdoğan bu talebi hangi somut delillerle karşılayacağı konusunda ortadaydı.
Uzun bir sınırdaşlık, geçmişten kaynaklanan ilişkiler, dindaşlık, mülteciler, yaşanacak insanlık dramları; hiçbiri Türkiye'nin tek taraflı müdahalesine hak vermiyordu.

*
I. ve II.Dünya Savaşları ardından Kürt Devletinin kurulması imkanına rağmen bölge ülkeleri ve politik gerçekler uygun ortamın çıkmasını engellemişti.
Ama Körfez Savaşı sonrasında ortaya çıkan gelişmeler bir Kürt devletinin kurulmasına imkan veriyordu.
Genel kanaat, ABD'nin Kürt Devletinin kurulmasının tek belirleyeni olarak Ortadoğu'da ve Avrasya'daki çıkarlarında optimum noktayı beklediği yönündeydi..
Bu beklenti, 4 coğrafyada bağımsızlık peşinde Kürt hareketlerini ABD-İsrail ve müttefiklerinin mükemmel bir taşeronu haline getiriyordu...

*
Başkan Obama,"Suriye halkının yararı için artık Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın çekilme zamanının geldiğini" belirtiyor,
Devlet Başkanı B.Esad, "Suriye'de islamcı ve komplocu birikimin ardında Türkiye'nin bulunduğunu,
Türkiye'nin ABD ile anlaştığını, Suriye ile askeri gerilimi arttıran adımlar attığını ve birlikte Suriye'deki rejimi bitirmeyi amaçladıklarını" söylüyordu.

*
Halbuki Türkiye, "günü geldiğinde" mutlaka farklı etnik ve dini kökenlerden gelen insanları bir arada yaşatmak için normalleşecekti.
Çünkü Türk Halkının olduğu gibi ABD ve AB'nin de bölünmüşe değil bu coğrafyada demokrasinin beşiği olan Türkiye'ye ihtiyacı vardı...

*
Ama Erdoğan, Kürt Açılımı ardından Habur karşılamasından İmralı'da Öcalan ile yapılan müzakereler sürecinden;
Özel profesyonel ordu, özel harekat polisleri, irşad ekipleri, imamlar, tutuklamalar, ekonomik baskılarla izahı mümkün olmayan bir başka değişime yönelmişti!

*
Erdoğan, Suriye krizinin çözümünde Beşar Esad ve BAAS rejiminin devreden çıkmasını,
Suriye'nin güvenliğinin sağlanması için eli kanlıların dışında Suriye ordusu başta olmak üzere devlet yapısının yıkılmamasını öngörüyordu.
Zannınca, Esad çekildiği andan itibaren sürecin yeni bir kaosa yol açmadan, muhalefet içinde çekişmeler yaratmasına izin vermeyecek şekilde planlanması gereğine inanıyordu.

*
Suriye rejiminin çağrılısı olarak süren iç savaşa müdahale eden Rusya Devlet Başkanı Putin ise,
"Önce ateş kesilmeli ve şiddete son verilmeli sonra müzakereler, çözüm arayışları, gelecek toplum için anayasa temellerinin belirlenmesi ve yapısal değişiklikler sağlanmalıdır.
Bunun tersi kaosa götürür.
Rusya, Esad'ın anayasal olmayan yollarla görevden alınmasından çekinmektedir.
Bu durumda muhalefet ile şu anki Suriye yönetimi arasında sadece yer değişikliği olacak, savaş ise sonsuz bir şekilde sürecektir.
Suriye'de siyasi çözüme yönelinmişken; küresel barış, istikrar ve gelişmeye katkı sağlamak üzere,
Suriye İç Savaşı suçlularının yargılanması ve BM merkezinden yenilenmiş bir Uluslararası Hukuk Sistematiğinin küresel sistem ağlarına yansıtılması " gereğine inanıyordu.

*
Ama Erdoğan, Müslüman Kardeşler'in İslamcı ideolojisi doğrultusunda Suriye ve Irak topraklarında genişleyen ve hiç bitmeyecek görünen bir müdahaleye girişti.
Suriye ve Irak'taki Kürtlerin İŞİD terör örgütü ile mücadele eden ABD koalisyonu ile ilişkisinde Rusya ve İran'ın yanında,
Ama Suriye'de Esad rejimine karşı sürdürdüğü ilişkide ABD ile birlikte oldu!
Türkiye'yi tarihinin en büyük kaosuna sürükledi...

*
Daha o gün B. Esad, Suriye'deki grupları yalnızca Suriye devletinin koruyabileceğini ve ordunun bu grupları Suriye'nin her santiminden uzaklaştıracağını açıklıyordu.
Türkiye'nin "kendi sınırları içinde bir isyan" la bağlantılı bir terörist örgüt olarak gördüğü YPG' ye saldırmasından önce Suriye ordusunun bölgeye döneceğini,
Davetsiz misafirlerin düşmanı olacağını ve Suriye'nin her santiminin kurtarılacağını söylüyordu...

*
Bir süre sonra Başkan D.Trump, ABD birliklerinin Orta Doğu'dan çıkış stratejisini uygulamaya başladı.
Strateji; Rusya ile rekabeti koordinasyonla geliştirerek bir ABD-Rusya ortaklığı ile Suriye krizine siyasal çözüm bulma,
Yeni Suriye'nin kurulması ortak girişiminin başarıya ulaşmasını baltalayan girişimlerin uluslararası kamuoyu iradesinin açık ihlali olacağı kararlılığını gösterme,
Müslüman Kardeşler İdeolojisi, siyasi liderliğini ve İslamcı Cihadçı terör örgütlerini ortadan kaldırma,
Sünni Arap tarafları barışa ivmeleyerek İsrail- Filistin Barışı'nı sağlama,
İran'ın nükleer bomba kullanma olasılığını engelleme esaslarına dayanıyordu.

*
Bu sırada Erdoğan, Suriye sınırında en az 400 kilometre boyunca ve en az 32 kilometre derinlikte askeri kontrollü "güvenli bölge" oluşturmanın peşindeydi.
Menbiç'i de kapsayan Güvenli Bölge ile ilgili toprak şeridi Kamışlı'da kesilecek, bağımsız bir devletin kurulmasını öngörmek imkansız olacaktı...
Bu bölgede yerel Kürt nüfusu yerinden edilecek ve Suriyeli 1 milyon Arap mülteci bir süre sonra 30 bin kişilik 50 şehre ve her biri 5 bin kişilik 140 köye yerleştirilecekti.
Böylesi büyük bir nüfus transferi, bir terörist grubu olarak etiketlenen Kürt milislerinin yenilgisine yol açacaktı...

*
5-7 Agustos'ta Ankara'da ABD ile Güvenli Bölge toplantısı yapıldı.
ABD, "Türkiye'nin güvenlik kaygılarını gidermek için ilk önlemlerin alınmasını teminen,
Suriye'de Kürtlerin kontrol ettiği bölgede güvenlik koridoru kurulmasında" anlaşmaya varıldığını açıkladı.

*
Bir Erdoğan, bir Hulusi Akar'ın durmaksızın "A,B,C planları"ndan bahsetme ve "Göbeklerini kesme" ritüelleri arasında,
Nasıl bir güvenlik koridoru kurulacaktı?
ABD, öncelikle Türkiye'nin terörle mücadele amacıyla Suriye'nin kuzeyini işgal etmekle tehdit ettiği bir sırada krizin yayılmasının önlemeyi hedeflediğini bildirdi.

*
Türkiye'nin "Fırat Doğu'sundan Irak sınırına kadar uzanan 32 kilometre derinlikte bir bölge üzerinde tam kontrol talebi,
Kürtlerin 5 kilometre derinlikte güvenli bölge alanı verilebilir talebi,
ABD'nin; 32 kilometre derinlikte ve 120 kilometre uzunluğunda bir şeritte cep oluşturarak Türkiye'yi güvence altına almak önerileri arasından,

*
Önce 7 Ekim'de Başkan D.Trump Suriye'deki Kürtler için bir sürpriz de bulundu: Türkiye'nin planladığı operasyonla kuzey Suriye'ye ilerleyeceğini bildirdi.
Ardından 9 Ekim'de Erdoğan'a hitaben " Sert bir adam olma. Aptal olma" ifadelerini kullandığı,
"Sorunlarının bazılarını çözmek için çok çalıştım" dediği bir mektup yazdı.

*
Türkiye iktidarı mektubu son derecede nezaketsiz buldu, çöpe attı!
Ama Erdoğan sinirlenmişti ve aynı gün 9 Ekim'de TSK'yı,
ABD'nin; Türkiye 32 kilometre derinlikte ve 120 kilometre uzunluğunda Türkiye'de Akçakale-Suriye'de Tel Abyad, Türkiye'de Ceylanpınar- Suriye'de Reslayn dar şeridinde,
Güvenlikli bir cep oluştursun önerisi doğrultusunda harekete geçirdi!
Hulusi Akar'ın, askeri manevra ve ateş kabiliyetini azaltan, kuşatılma riskini yükselten böylesi dar bir cepte güvenli bölge oluşturmak üzere TSK'ya nasıl emir verdiği hâlâ anlaşılamıyor!

*
Nitekim operasyon alanında beklenen oldu.
O dar cepte ağır bir çatışma sürerken, Demokratik Birlik Partisi (PYD) politikasını Suriye rejimi doğrultusunda güncelledi.
Halk Koruma Birlikleri (YPG) Suriye ordusunun 5.kolordusu oldu.
TSK, ABD'nin sınırlarını çizdiği Tel Abyad- Resulayn arasında 120 km. boyunca ve 32 km. derinlikte bir cepte sıkıştı.
Türkiye'nin Rusya destekli Suriye Arap Ordusu ile kuşatıldığı bu cepte, rejim ordusuna düzenleyeceği olası bir operasyonun savaşa yol açacağı vurgulandı...

*
Aynı sıralarda Başkan Trump'ın, Erdoğan'a hitaben " Sorunlarının bazılarını çözmek için çok çalıştım " dediği yönde de gelişmeler yaşandı.
ABD'de New York Güney Bölgesi Başsavcılığı Halkbank hakkında İran yaptırımlarını delmekten iddianame hazırladı.
İddianamenin temelini,
Halkbank'ın 2012 ve 2016'da İran'ın uluslararası piyasalarda petrol ve doğal gaz satışından elde ettiği geliri harcamasına imkan veren bir tezgahın,
Paravan kişiler ve şirketler ağı kullanarak uygulanmasına yardımcı olduğu,
Söz konusu tezgahın hem İran hem de Türkiye'deki üst düzey yetkililerin sağladığı korumayla uygulandığı,
Erdoğan ve ailesinin de dahil olduğu bu yetkililerin bazılarının milyonlarca dolar rüşvet aldıkları,
Bütün bunların ABD yaptırımlarının ihlali olduğu konuları oluşturuyordu.

*
Bu noktada Erdoğan, Barış Pınarı Harekâtının 9 gününü, telefon diplomasisiyle devam eden bir süreç olarak tanımlıyor.
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ve heyeti ile Beştepe'de yapılan görüşmelerle ilgili,
"Bir gün önce Trump ile yaptığım telefon görüşmesinde, 'Buraya bir heyet gönderebilirseniz ve heyetlerarası bir görüşmeyle bunu çok daha iyi bir yere taşıyabiliriz' dedim.
Sayın Pence başkanlığında bir heyeti buraya gönderdiler.
Bu heyetler benim de belirlediğim heyetlerle ön görüşmeleri yaptılar.
Dün de işin final görüşmelerini önce ikili olarak Sayın Pence ile ben yaptım, daha sonra dar kapsamlı bir heyetlerarası görüşmeyi gerçekleştirdik." ifadeleriyle anlatıyor..

*
Nitekim Başkan Yardımcısı Mike Pence, Türkiye ile Suriye Kürtleri arasında bir "ateşkes" düzenlediğini iddia ediyor ancak aynı sayfada kimse bulunmuyor...Mesela, Dışişleri Bakanı M. Çavuşoğlu, "Bu bir ateşkes değil, operasyonumuz için bir duraklama" diyor.
Suriye Demokratik Güçleri (SDF) komutanı Mazloum Kobani, SDF'nin Tel Abyad ve Resulayn arasında sınırlı bir ateşkes kabul ettiğini,
Fakat Suriye'de kalıcı bir Türk varlığının kabul edilmeyeceğini söylüyor.
Demokratik Birlik Partisi (PYD) liderleri, " Ateşkes bir şey, teslim olmak başka bir şey ve kendimizi savunmaya hazırız. Kuzey Suriye'nin işgalini kabul etmeyeceğiz"diyor.AB Konseyi Başkanı D.Tusk "Türkiye ile AB arasındaki mevcut durum çok açık. Türkiye?ye askeri operasyonunu tamamen sonlandırma, askerlerini çekme ve uluslararası insancıl hukuka saygı duymaya yönelik çağrılarımızı yineliyoruz. Bu beklentimiz Erdoğan-Pence anlaşmasıyla karşılanmıyor" diyor.

*
Üstelik Ankara ile Washington'ın Fırat?ın doğusunda koşullu ateşkes anlaşması;
YPG'nin beş günde nasıl geri çekileceğinden, YPG'nin silahlarının nasıl geri alınacağına,
Özgür Suriye Ordusu pozisyonundan, güvenli bölgenin nasıl kurulacağına,
Erdoğan- Esad diyaloğunun geleceğine kadar pek çok konuda soru işaretleri yaratıyor.

*
Ancak anlaşmanın 8. maddesi;
"Her iki ülke Suriye'nin siyasi birliği ile toprak bütünlüğüne ve Suriye ihtilafını BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararına uygun şekilde sonlandırmayı hedefleyen,
BM öncülüğündeki siyasi sürece olan bağlılıklarını yineler " hükmüyle Türkiye'ye isnat edilen;
İslamcı ideoloji doğrultusunda Suriye ve Irak topraklarında genişlemeye yönelik hiç bitmeyecek görünen müdahale olasılığına son veriliyor.

*
Anlaşmanın 12.maddesi;
"ABD, Blocking Property and Suspending Entry of Certain Persons Contributing to the Situation in Syria başlıklı 14 Ekim 2019 tarihli Başkanlık Kararnamesi uyarınca,
Hayata geçirilen yaptırımlara ilavelerini getirmeme,
Kongre nezdinde uygun şekilde çalışmalar ve istişareler yürüterek,
BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı doğrultusunda Suriye'de barış ve güvenliğin teminine dönük kaydedilen ilerlemenin altını çizmek hususunda mutabık kalır.
Barış Pınarı Harekatı durdurulduğunda, yukarıda bahsi geçen Başkanlık Kararnamesi uyarınca hayata geçirilen mevcut yaptırımlar kaldırılacaktır "hükmü gereğince;
Erdoğan ve ailesi hakkındaki iddialar,
Erdoğan'ın başının üzerinde bir "Demokles Kılıcı" gibi sarkmaya başlamıştır.

*
Şimdi ABD, başında "Demokles Kılıcı" sarkan Erdoğan'ı Orta Doğu'daki zımni ortağı Rusya'ya gönderiyor...
"Demokles Kılıçlı" Erdoğan, artık Türkiye'yi kaldıramayacak durumdadır.

19. 10.2019

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org