Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Fehmi Erensoy Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

İstanbul'da Buldanlı Bir Evliyazade Fehmi Erensoy
18.02.2015
Okunma Sayısı : 18841
Oy Sayısı : 4
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,01
Verdiğiniz Puan :
 

 

İstanbul'da Buldanlı Bir Evliyazade Fehmi Erensoy

.
.

Sayın Sedat Kurt benimle bir söyleşi uyaptı.

Sizlerle paylaşıyorum...

.
.

İstanbul'da Buldanlı Bir Evliyazade Fehmi Erensoy


 

İstan­bul'daki De­niz­li rö­por­ta­jı­nı bu kez bir sağ­lık prob­le­mi ya­şa­yan Meh­tap ar­ka­da­şı­mız ye­ri­ne ben­de­niz Sedat Kurt ger­çek­leş­tir­di.

Bu plan­da ol­ma­yan ak­si­lik ne­de­niy­le iş başa düştü di­ye­rek Denizlihaber. com okur­la­rı için İstan­bul'a git­tim.

1970'ler­den bu yana dünya dev­le­riy­le ti­ca­ret yapan bir Ev­li­ya­za­de'ye siz­ler adına konuk oldum.

Keza, Os­man­lı dö­ne­min­de Ege'nin en önem­li aile­si di­ye­bi­li­riz Evil­ya­za­de­ler için.

O dö­ne­min ta­ri­hi­ne me­rak­lı olan­lar, Konya'dan 1400'lü yıl­la­rın ba­şın­da Bul­dan'a göçen ve daha sonra bir kıs­mı­nın İzmir'e yer­leş­ti­ği Ev­li­ya­ze­de­ler'in ne denli önem­li bir aile ol­du­ğu­nu bilir.

İçin­den hem Os­man­lı pa­şa­la­rı, hem be­le­di­ye baş­kan­la­rı çı­kar­mış Ev­li­ya­ze­de­ler, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin ku­ru­luş dö­ne­mi ve son­ra­sın­da da et­ki­si­ni önem­li öl­çü­de sür­dür­müş­tür.

İtti­hat ve Te­rak­ki, Ata­türk ve Adnan Men­de­res dö­ne­min­de sü­re­cin ya bi­re­bir oyun ku­ru­cu­su ya da önem­li rol­le­rin­den bi­ri­ni üst­le­nen;

Baş­ba­kan Adnan Men­de­res, Dış İşleri Ba­kan­la­rı Fatin Rüştü Zorlu,Tev­fik Rüştü Aras ve Dr. Nazım bey bu aile­ye damat ol­muş­tur. İşte bu aile­nin gü­nü­mü­ze uzan­mış ender tem­sil­ci­le­rin­den biri Fehmi Eren­soy.

1970'ler­den bu yana İstan­bul'da ti­ca­ret­le uğ­ra­şan ve dün­ya­nın dev fir­ma­la­rıy­la iş yapan bir şir­ke­tin ba­şın­da şu an.

İki kar­de­şiy­le bir­lik­te İstan­bul'da ge­çir­di­ği ve sü­rek­li yük­se­len ba­şa­rı gra­fi­ğiy­le örnek bir ti­ca­ri ha­ya­ta sahip olan Fehmi Eren­soy kar­deş­le­riy­le bir­lik­te kar­şı­la­dı beni.

Uzun uzun geç­miş­ten bah­set­tik, ge­le­ce­ğe atıf­ta bu­lun­duk.

Yok­luk, yok­sul­luk ve sı­kın­tı için­de geçen ço­cuk­luk yıl­la­rı, her­ke­sin gıpta ile bak­tı­ğı ve dost elini uzat­tı­ğı genç­lik dö­nem­le­ri, ha­ya­tın­da çok önem­li bir kı­rıl­ma nok­ta­sı olan as­ker­li­ği ve son­ra­sın­da ya­şa­dık­la­rıy­la Fehmi Eren­soy'un yaşam hi­ka­ye­si ke­sin­lik­le ta­ri­he not dü­şü­lecek cins­ten.


İşte Eren­soy'la ha­ya­tı üze­ri­ne rö­por­ta­jı­mız

Sedat KURT:
 Fehmi Bey, siz bir Ev­li­ya­za­de'siniz. Bir Ev­li­ya­za­de Ko­na­ğı'nda doğ­du­nuz. Bul­dan'da geçen ço­cuk­luk yıl­la­rı­nız na­sıl­dı?

Fehmi EREN­SOY:
 Biz ara­la­rın­da or­ta­la­ma 1-2 yaş olan 3 kar­de­şiz.

Biz­le­ri an­ne­miz bü­yüt­tü.

Çünkü bir do­ku­ma­cı olan babam Ahmet Şükrü Eren­soy, ge­çir­di­ği za­tü­re has­ta­lı­ğı ne­de­niy­le çok genç yaşta ya­şa­mı­nı yi­tir­miş. Tabi biz o za­man­lar çok kü­çü­ğüz.

En kü­çü­ğü­müz be­şik­te. Annem henüz 23 yaş­la­rın­da, 3 ço­cu­ğuy­la bir­lik­te dul kal­mış.

EVLİYA­ZA­DE KO­NA­ĞIN­DA DOĞDU

Bul­dan'da olan Ev­li­ya­za­de Ko­na­ğı, as­lın­da çok geniş bir avlu için­de çok sa­yı­da­ki ko­nak­tan sa­de­ce biri.

Biz o av­lu­da bu­lu­nan ve gü­nü­mü­ze kadar ko­run­muş mev­cut ko­na­ğın iki üç misli bü­yük­lük­te­ki bir ko­nak­ta dün­ya­ya gel­dik.

Ancak, yaşam bizim için ol­duk­ça zordu.

Annem çok genç yaşta dul kal­dı­ğı için he­pi­miz bir şe­kil­de o zor­lu­ğun üs­te­sin­den gel­mek adına ya­pa­bi­le­ce­ği­mi­zin üs­tün­de rol­ler edin­dik.

Ama dı­şa­rı­ya hiç­bir zaman bir Ev­li­ya­za­de gö­rün­tü­sün­den öte iz­le­nim ver­me­dik.

Ya­şa­dı­ğı­mız zor­luk ve güç­lük­ler ko­nak­tan dı­şa­rı çık­ma­dı.

Çok ya­kın­la­rı­mız bile ya­şa­dı­ğı­mız sı­kın­tı­la­rı zerre kadar gör­me­di.

Sedat KURT:
 Genç yaşta bir ka­dı­nın 3 ço­cu­ğu ile dul kal­ma­sı, hele hele o za­man­lar çok zor­dur sa­nı­rım. Nasıl ge­çi­ni­yor­du­nuz?

SA­BA­HIN 4'ÜNDE KAL­KIP LONCA'YA GİDERDİK

Fehmi EREN­SOY:
 İlko­kul ça­ğım­da an­ne­min ha­zır­la­dı­ğı ipek­li peş­ta­mal do­ku­ma­la­rı o za­man­lar haf­ta­nın belli gün­le­rin­de, kar­de­şim­le mü­na­ve­be­li ola­rak, il­çe­de ku­ru­lan lon­ca­ya Ege­nin fark­lı kent­le­rin­den ve De­niz­li'den gelen tüc­car­la­ra ma­lı­mı­zı sa­tar­dık. Lonca'nın ku­ru­la­ca­ğı gün sa­ba­hın 4'ünde uya­nır, koşa koşa lon­ca­ya gi­der­dim.

Lonca'da do­ku­ma­la­rı­mı­zı gelen tüc­car­la­ra sa­tar­sak se­vi­nir, sa­ta­maz­sak üzü­le­rek eve döner il­ko­kul ön­lü­ğü­mü gi­ye­rek il­ko­ku­la gi­der­dim.

An­ne­min ça­lış­tı­ğı do­ku­ma tez­ga­hı­nın ip­le­ri­ni ay­dın­la­tan ge­mi­ci fe­ne­ri (gaz lam­ba­sı­nın) al­tın­da ders ça­lı­şır­dık.

Çok iyi ha­tır­lı­yo­rum.

O kadar ta­sar­ruf­lu olmak zo­run­day­dık ki, kur­şun ka­le­mim bir iki san­tim ka­lın­ca­ya kadar (ka­mı­şa ta­ka­rak) kul­lan­mak zo­run­day­dım.

Artık kul­la­nıl­ma­ya­cak rad­de­ye ge­lin­ce atar, ye­ri­ne bir ye­ni­si­ni alır­dık.

Aksi halde kur­şun ka­le­me ve­re­ce­ği­miz bir kuruş para bir eksik ekmek de­mek­ti.

YARIM KURUŞ İÇİN AZAR İŞİTTİM AMA!


Bir gün lon­ca­da do­ku­ma­la­rı­mı­zı sat­mam ge­re­ken birim fi­ya­tın yarım kuruş al­tın­da ucuza sat­mış öyle eve dön­müş­tüm.

Annem neden o fi­ya­ta sat­tı­ğı­mı sordu.

Ben de mal­la­rın eli­miz­de ka­la­ca­ğı kor­ku­suy­la bir hafta pa­ra­sız ve aç kal­ma­mak ve ya­pa­ca­ğı­mız do­ku­ma için ala­ca­ğı­mız iplik top­la­rı­nın pa­ra­sı­nı dü­şü­ne­rek zo­run­lu in­di­rim yap­tı­ğı­mı söy­le­dim.

Annem bana bir hesap yaptı. Elim­de­ki mal­la­ra iliş­kin yap­tı­ğım in­di­rim ne­de­niy­le 125 kuruş zarar et­miş­tik.

Bu an­ne­min he­sa­bı­na göre 5 ekmek ya­pı­yor­du.

Ve biz o yüz­den takip eden hafta için­de 5 ekmek daha az tü­ket­mek zo­run­da ka­la­bi­lir­dik.

O gün an­ne­min söy­le­dik­le­rin­den ucuz ya­pı­lan sa­tış­ta yarım ku­ru­şun bile bizim için ne kadar ha­ya­ti bir zo­run­lu­luk ol­du­ğu­nun far­kı­na var­dım.

Sedat KURT:
 Ya sonra? İler­le­yen dö­nem­ler­de ne yap­tı­nız?

Fehmi EREN­SOY:
 İçinde bu­lun­du­ğu­muz güç­lük, an­ne­min her şeye rağ­men, yön veren ki­şi­li­ği, ze­ka­sı, ça­lış­kan­lı­ğı, güçlü ve örnek ka­rak­te­ri, bize ver­di­ği önem bana her zaman daha büyük bir şevk oldu.

İyi bir çocuk olmak, ba­şa­rı­lı bir öğ­ren­ci olmak için daha çok hırs yap­tım.

Henüz 13-14 yaş­la­rım­da bilim tek­nik set­le­ri­nin tü­mü­nü bi­tir­miş­tim.

O za­ma­nın in­san­la­rı bilir çok önem­li bir mec­mua daha vardı;

Bütün Dünya. Ben o yaşta o se­ri­yi de ta­mam­la­dım.

Her şeyi, daha faz­la­sı­nı öğ­ren­mek, daha çok bilgi sa­hi­bi olmak is­ti­yor­dum.

Bu ne­den­le Fran­sız­ca oku­ma­ma rağ­men, ile­ri­de ge­çer­li lisan ola­cak diye İngi­liz­ce öğ­ren­mek için Fono de­ni­len bir ya­yın­dan kendi ken­di­me in­gi­liz­ce ça­lı­şır­dım.

Ve ben o za­man­lar İngi­liz­ce de öğ­ren­di­ği­mi de sa­nı­yor­dum.

Sedat KURT:
 Peki bu kadar çok oku­ma­nız Bul­dan'da size avan­taj sağ­la­dı mı?

Fehmi EREN­SOY:
 Henüz 15 ya­şın­day­ken yüz­ler­ce da­va­da fenni bi­lir­ki­şi ola­rak görev yap­tım.

O dö­ne­min ha­kim­le­ri beni çok ba­şa­rı­lı bulur ve se­ver­ler­di.

Yaşım çok küçük ol­ma­sı­na rağ­men bana ina­nıl­maz iti­mat gös­te­rir­ler­di.

Hatta ara­la­rın­dan İstan­bul­lu ha­nı­mı ta­ra­fın­dan çok var­lık­lı bir hakim vardı.

Şev­ket Bey, bana İstan­bul'da Top­ka­pı çı­kı­şın­da bir akar­ya­kıt is­tas­yo­nu açma tek­li­fin­de bu­lun­du.

Noter ev­rak­la­rı­nı imza aşa­ma­sı­na kadar ba­şa­rı ile ha­zır­la­dı­ğı­mı gören ha­kim­ler, aynı dö­nem­ler­de noter ol­ma­mı da öner­di­ler.

Ve An­ka­ra'dan onay geldi.

Ancak as­ker­lik mec­bu­ri­ye­ti vardı.

Ha­kim­ler il­gi­li ku­rum­la ko­nu­şup as­ker­li­ği­mi yap­mam veya er­te­le­mem ha­lin­de no­ter­lik sö­zü­nü al­dı­lar.

Hatta 16-17 ya­şın­day­ken se­çim­ler­de san­dık ku­ru­lu baş­kan­lık­la­rı da yap­tım.

RU­MOĞ­LU SAYESİNDE BATI MÜZİĞİ İLE TA­NIŞ­TIM

Sedat KURT:
 İstan­bul'a gelme ka­ra­rı­nı nasıl ver­di­niz?

Fehmi EREN­SOY:
 Yaşım ge­lin­ce bek­le­mek­si­zin as­ke­re git­tim.

Orada Ru­moğ­lu de­dik­le­ri bir ar­ka­da­şım oldu.

O Royal Çi­ko­la­ta­la­rı­nın ye­ğe­ni, Mer­bo­lin fab­ri­ka­sı­nın his­se­da­rı­nın oğlu idi.

Me­se­la ilk kez batı mü­zi­ği­ni onun sa­ye­sin­de ta­nı­dım.

Beni çok se­ver­di.

Ben­den 6 ay önce ter­his oldu.

Gider git­mez ba­ba­sı­na ya Fehmi'yle ortak bir iş ya­pa­rız (Ki bu iş Mer­bo­lin'in Ka­ra­köy'deki Top­tan Satış Ma­ğa­za­sı or­tak­lı­ğıy­dı) ya da gider Lond­ra'ya yer­le­şir orada ya­şa­rım demiş.

Çok iyi bir in­san­dı. İyi bir ar­ka­daş­tık. Ser­ma­yem ol­ma­ma­sı­na rağ­men, bana or­tak­lık tek­lif etti.

As­lın­da as­ker­den gel­dik­ten sonra bu or­tak­lı­ğa gir­me­yi dü­şü­nü­yor­dum.


Sedat KURT:
 Neden sonra ka­ra­rı­rı­nız de­ğiş­ti?

Fehmi EREN­SOY:
 Ancak o dö­nem­ler­de Bul­dan'la ir­ti­ba­tı güçlü İstan­bul'daki Akın Teks­til'in sa­hi­bi Rüştü Akın ve kar­de­şi Hay­dar Akın da beni mek­tup­la Akın Teks­til'e ça­ğır­dı. Şöyle söy­le­ye­yim, o za­man­lar Koç Aile­si ve Sa­ban­cı aile­le­ri gibi bi­li­nen ve se­vi­len bir aile ko­nu­mun­da idi­ler, Rüştü ve Hay­dar Bey­ler, hala en sa­mi­mi aile dostu ve ar­ka­daş­tır­lar.

Ken­di­le­ri dünya dev­le­riy­le ça­lı­şı­yor­du.

Mek­tup­la Rüştü Bey beni ça­ğır­dı. İş gö­rüş­me­si­ne git­tim ve işe alın­dım. 1965'in son­la­rın­da, Akın Teks­til ile bir­lik­te İstan­bul ya­şan­tım baş­la­dı.

7-11 MESAİ YAP­TIM

Sedat KURT:
 Tek ba­şı­nı­za mı git­ti­niz? Yoksa aile­ni­zi de gö­tür­dü­nüz mü?

Fehmi EREN­SOY:
 An­ne­miz Mak­bu­le Eren­soy ve iki kar­de­şim­le bir­lik­te ailem bir sene sonra ta­ma­men İstan­bul'a göç­tük.

Taş­ka­sap'ta ki­ra­lık bir ev tut­tuk.

Kar­deş­le­rim­den Meh­met Bey de ter­zi­li­ğe mes­le­ği­ne devam etti.

Ve aylar yıl­lar sü­recek sabah 7 gece 11 me­sa­im de ilk iş ha­ya­tım­da baş­la­mış oldu.

Hiç erin­me­dim, dert yan­ma­dım, ek­sik­siz yıl­lar bo­yun­ca 7-11 mesai yap­tım.

Çünkü bu kurum benim için çok büyük bir okul­du ve öğ­re­ne­ce­ğim çok şey vardı.

Rüştü ve Hay­dar Bey­ler de bana son de­re­ce iti­mat et­ti­ğin­den ken­di­mi so­rum­lu his­se­di­yor­dum.

O yıl­lar­da dünya dev­le­ri­nin ba­şın­da­ki isim­ler­le tek tek ta­nış­ma­ya baş­la­dım.

Dış ti­ca­re­ti, yani ih­ra­ca­tı, it­ha­la­tı, ulus­lar arası pi­ya­sa­yı öğ­ren­me­ye baş­la­dım.

Sedat KURT:
 Ya­ban­cı dilde zor­la­nı­yor muy­du­nuz?

Fehmi EREN­SOY:
 Bir gün BASF'den önem­li bir ko­nu­ğu ağır­la­dık.

Av­ru­pa'dan ge­len­le­re o zaman İlk mu­ha­tap ben ol­du­ğum­dan mi­sa­fi­ri­miz, bana İngi­liz­ce­min çok ye­ter­siz ol­du­ğu­nu an­la­tan bir söz söy­le­di.

Top­lan­tı­dan sonra Rüştü Bey'in ya­nı­na gi­de­rek, ken­di­mi ne kadar kötü his­set­ti­ği­mi söy­le­dim.

Bir an önce bir İngi­liz­ce kur­su­na veya oku­lu­na git­mek ar­zu­su için­de ol­du­ğu­mu ilet­tim. O gün­ler­de en iyi okul ola­rak Ni­şan­ta­şı'ndaki HighSc­ho­ol vardı.

Oraya gidip İngi­liz­ce öğ­re­ne­ce­ği­mi söy­le­yin­ce Rüştü Bey bunun üze­ri­ne bana 'Evim na­sıl­sa çok yakın ben de seni her gün o okula kendi ara­bam­la bı­ra­kı­rım dedi.

Ve o dö­nem­de ben İstan­bul'un en önem­li ve en zen­gin aile­le­ri­nin ço­cuk­la­rı­nın git­ti­ği (Bu­ra­da gü­lüm­se­ye­rek, tabii hepsi İngi­liz­ce bi­li­yor.

İngil­te­re ve Ame­ri­ka'da uzun süre kal­mış, ho­ca­lar­la Es­pi­ri ya­pa­cak ko­num­da olan bu ar­ka­daş­lar, On­la­rın derdi vakit ge­çir­mek­ti ama benim is­tik­ba­lim için İngi­liz­ce öğ­ren­me­ye çok ih­ti­ya­cım vardı diyor) bu okul­da İngi­liz­ce­mi ge­liş­tir­dim.

Rüştü Bey­ler o ko­nu­da da bana çok yar­dım­cı oldu.

RÜŞTÜ VE HAY­DAR AKIN BEY­LER SAYESİNDE…

Sedat KURT:
 Gör­dü­ğüm ka­da­rıy­la Rüştü ve Hay­dar Akın kar­deş­le­rin ha­ya­tı­nız­da­ki yeri ol­duk­ça fark­lı

Fehmi EREN­SOY:
 Bizim bu­gün­le­re gel­me­miz­de­ki en büyük etken şüp­he­siz ünü tüm dünya ta­ra­fın­dan bi­li­nen Rüştü ve Hay­dar Akın bey­ler ile ve Akın Teks­til'de ça­lış­mam­dır.

Ben ne zaman tak­dir ifa­de­si ile ken­di­le­ri­ne te­şek­kür etsem, al­dı­ğım cevap "Bi­zim­le bin­ler­ce kişi ça­lış­tı, bir sen çok fark­lı çık­tın. Se­nin­le if­ti­har edi­yo­ruz" oldu.

Fab­ri­ka ola­rak 1950'ler­den sonra yal­nız İstan­bul değil Tür­ki­ye'nin en büyük şir­ket­le­rin­den biri olan bu şir­ket­te tec­rü­be­le­rim ol­ma­sa bu dünya gö­rü­şü ve ba­kı­şı­na asla sahip ola­ma­ya­cak­tım belki de.

Onlar sa­ye­sin­de dün­ya­nın dev fir­ma­la­rıy­la henüz 22 yaş­la­rım­da ta­nış­tım.

Bayer, BASF, Ciba, ICI, De­gus­sa, Pe­ro­xit sc­he­mi vs… gibi çok büyük fir­ma­lar­la hem ça­lış­ma hem ta­nış­ma fır­sa­tı ya­ka­la­dım.

Hay­dar ve Rüştü Akın Bey­ler sa­ye­sin­de dün­ya­ya ba­kı­şım ve ufkum, ön­ce­den tah­min ede­me­ye­ce­ğim kadar de­ğiş­ti.

İstan­bul ha­ya­tım­da her şeye yeni baş­tan baş­la­ya­rak, okul dahil, se­mi­ner, kurs, top­lan­tı ve belki de yüz­ler­ce kon­fe­ran­sa kendi arzum ile is­te­ye­rek Rüştü ve Hay­dar Akın Bey­ler sa­ye­sin­de ka­tıl­dım ve şir­ket­le­ri­mi kur­duk­tan sonra da, her kon­fe­ran­sı belki ar­tı­rı­mı ve dünya ti­ca­re­ti­ne en­teg­re ola­bil­mek için, saati yüz bin dolar olan, üst düzey ko­nuş­ma­cı­la­rın ve Nobel ödül­lü bilim adam­la­rı ve sa­nat­kar­la­rın bu­lun­du­ğu kon­fe­rans­la­ra din­le­yi­ci ola­rak ka­tıl­dım.

Akın aile­si ile kendi işim ne­de­ni ile ay­rı­lı­şım­dan, çok büyük bir zaman geç­me­si­ne rağ­men ailecek hala gö­rü­şür ken­di­le­ri­ne büyük hür­met ede­rim.

Hay­dar bey hala 'Benim iki kızım bir oğlum var, oğlum sen­sin' der.

Benim bu dün­ya­da edin­di­ğim en büyük ser­ma­yem de bu söz­ler.

Ça­lış­ma­da­ki iliş­ki­le­ri, sa­mi­mi­ye­ti, sev­gi­yi ve say­gı­yı ve hatta hep­sin­den önem­li­si gü­ve­ni gös­te­ren söz­ler­dir bun­lar benim için.

Sedat KURT:
 Kendi şir­ke­ti­ni­zi ne zaman kur­du­nuz?

Fehmi EREN­SOY:
 1970'de Eren­soy Ti­ca­ret'i kur­duk. Emi­nö­nü'ndeki Mısır Çar­şı­sı'nın ya­nın­da­ki Yeni İşhanı'nday­dı şir­ke­ti­miz.

Kim­ye­vi madde ve men­su­cat bo­ya­la­rı it­ha­la­tı ve iç ti­ca­ret işi ya­pı­yor­duk.

Zaten şir­ke­ti kurar kur­maz Akın'dan ta­nı­dık­la­rı için dünya dev­le­ri kısa süre için­de biz­ler­le te­ma­sa geçti.

Hatta o dö­nem­de 2 Mu­se­vi geldi, bana or­tak­lık tek­lif etti.

Yok de­necek kadar az bir ser­ma­yem ol­ma­sı­na rağ­men, ken­di­le­ri­ne 'Ken­di­mi de­ne­mek is­ti­yo­rum.

Tek ba­şı­na iş ha­ya­tı­nın için­de ba­şa­rı­lı olup ol­ma­ya­ca­ğı­mı gör­mek is­ti­yo­rum' di­ye­rek te­şek­kür ettim. Hatta on­lar­dan biri ya­nıl­mı­yor­sam Bre­zil­ya'ya gitti, fab­ri­ka kurdu.

Bir di­ğe­ri de Mo­na­ko'da şimdi.

LÜB­NAN'A KOÇ YU­MUR­TA­SI VE KARİDES GÖN­DERİYOR­DUK

Sedat KURT:
 Takip eden yıl­lar peki?

Fehmi EREN­SOY:
 1982'de Er­teks Dış Ti­ca­ret'i kur­duk.

İhra­ca­ta baş­la­dık. Lüb­nan'a uçak­la koç yu­mur­ta­sı, bon­fi­le ve ka­ri­des gön­de­ri­yor­duk.

Öyle ki daha mal uçak­tan in­me­den sa­tı­lı­yor­du. 1985'te ise Aspaş A.Ş.'yi kur­duk.

İplik üze­ri­ne bir şir­ket.

Er­teks 1989'da dist­ri­bü­tör­lük­ler al­ma­ya baş­la­dı.

Alman Braun'un Tür­ki­ye dist­ri­bü­tör­lü­ğü­nü aldık.

Ar­dın­dan diğer dünya dev­le­ri geldi.

Şu an halen Er­teks ve Eren­soy şir­ket­le­riy­le yo­lu­mu­za devam edi­yo­ruz.

Tür­ki­ye'de önem­li ne kadar teks­til fir­ma­sı varsa hepsi bizi çok ya­kın­dan tanır.

Aynı za­man­da; Teks­til boya ve kim­ye­vi madde üze­ri­ne fa­ali­yet gös­te­ren AB ül­ke­le­rin­de­ki dev­le­rin hep­siy­le de çok ya­kın­dan ta­nı­şır ve ça­lı­şı­rız.

Sedat KURT:
 İstan­bul'daki ti­ca­re­ti­niz as­lın­da dün­ya­da­ki ye­ni­lik­le­ri Tür­ki­ye'ye ta­şı­mak üze­ri­ne ga­li­ba

Fehmi EREN­SOY:
 Ger­çek­ten öyle oldu. Tür­ki­ye'de ilk IBM, bil­gi­sa­yar ge­tir­me­ye baş­la­dı.

Belki de Tür­ki­ye'de ilk IBM bil­gi­sa­yar­lar­dan alıp kul­la­nan­lar­dan biri biziz.

Tür­ki­ye'de ilk faks ci­ha­zı­nı kul­la­nan­lar­dan biri de biziz.

Çok iyi ha­tır­lı­yo­rum biz o za­man­lar te­leks çek­mek için 15 gün Sir­ke­ci Büyük Pos­ta­ne'de bek­ler­dik.

Bazen gelen ce­va­bı yan­lış­lık­la başka fir­ma­nın ku­tu­su­na ko­yar­lar.

Bizim işi­mi­zi bir ay ak­sa­tır­lar­dı.

Yurt dı­şın­da­ki fir­ma­lar­la böyle ha­ber­le­şir­dik.

Ti­ca­ri bir ya­zış­ma­yı te­leks çeker, ce­va­bı­nın gel­me­si­ni en az 15 gün bek­ler­dik.

Sedat KURT:
 Bul­dan'la bağ­la­rı­nız bu arada kop­ma­dı tabi

Fehmi EREN­SOY:
 Gen­le­ri­miz­den gelen aile ya­pı­mız, an­ne­mi­zin ye­tiş­me­miz­de­ki has­sa­si­yet ve yön­len­dir­me­si ile yar­dım­laş­ma fa­ali­yet­le­ri­miz der­nek, sos­yal kurum ve sos­yal yar­dım­lar­la baş­la­dı.

Evet, biz bir süre sonra ken­di­mi­zi mem­le­ke­ti­mi­ze daha büyük hayır iş­le­ri­ne ada­dık. .

İlk des­te­ği­miz, an­ne­miz Mak­bu­le Eren­soy adına Bul­dan­lı ha­yır­se­ver­le­rin or­tak­la­şa yap­tı­ğı Ha­yır­se­ver­ler Has­ta­ne­si oldu.

Bul­dan'daki üni­ver­si­te te­sis­le­ri­ne yap­tı­ğı­mız kat­kı­lar­la ilk harcı ko­yan­lar­da­nız.

Bunu Feh­mi-Meh­met-Şük­ri­ye Eren­soy Or­ta­oku­lu takip etti.

18 ders­lik ola­rak yola çık­tık, yirmi ders­lik ola­rak ta­mam­la­dık.

Şimdi 28 ders­lik ol­ma­sı­na ça­lı­şı­yo­ruz.

Sedat KURT:
 Tabii ki bu­nun­la da kal­ma­ya­cak sa­nı­rım

Fehmi EREN­SOY:
 Ör­ne­ğin Bul­dan 4 Eylül İlko­ku­lu'nun El Sa­nat­la­rı Mü­ze­si­ni de içine alan Tarih, Sanat ve Kül­tür mü­ze­si­nin ya­pıl­ma­sı için uğ­ra­şı­yo­ruz.

Böyle bir gi­ri­şi­mi­miz var.

Orayı Bul­dan Mü­ze­si'ne çe­vir­mek için her türlü des­te­ği ver­me­ye ha­zı­rız. Bul­dan'a ya­kı­şır bir otel gel­sin diye 45 dö­nü­mün üze­rin­de bir arsa ha­zır­la­dık.

Alı­mın­da uz­laş­tı­rı­cı ola­rak yar­dım­cı olduk.

Co­los­sae Otel'in böy­le­lik­le Bul­dan ya­tı­rı­mı ke­sin­leş­ti.

BUL­DAN'A KÜLLİYESİ MEV­CUT MO­DERN BİR CAMİ YAP­TI­RA­CA­ĞIZ


Bul­dan'a şimdi de bir kül­li­ye­si mev­cut bir cami yap­tı­ra­ca­ğız.

İçinde ço­cuk­la­rı­mı­zın hem bilgi edi­ne­bi­le­cek­le­ri son de­re­ce mo­dern bir kü­tüp­ha­ne, hem oyun alan­la­rı hem de iba­det­ha­ne­nin ol­du­ğu bir kül­li­ye ola­cak.

Ama­cı­mız yal­nız­ca dini mer­kez yap­mak değil, dini ilim­le bir­lik­te sun­mak.

Sedat KURT:
 Şimdi de bir Plat­form var

Fehmi EREN­SOY:
 Bul­dan Plat­for­mu ku­rul­du. Ku­ru­cu­lar ku­ru­lu, Bul­dan'ımı­zın ye­tiş­tir­di­ği; mes­le­ğin­de zirve yap­mış, üst düzey fikir ve dü­şün­ce üre­tecek, akıl­lı, bil­gi­li ve kül­tür­lü, her­kes ta­ra­fın­dan se­vi­len ve sa­yı­lan her türlü do­yu­ma ulaş­mış, gü­zi­de in­san­lar top­lu­lu­ğu­dur.

Lüt­fet­ti­ler bize de Plat­form'da baş­kan­lık yapma şan­sı­nı verip, ağır so­rum­lu­luk ve bek­len­ti­si olan bu güzel mut­lu­lu­ğu ya­şat­tı­lar.

Bul­dan Plat­for­mu, için­de Bul­dan'la il­gi­li ha­yal­le­ri­mi­zin tü­mü­nü ba­rın­dı­rı­yor.

İnşal­lah çok güzel ça­lış­ma­la­rın al­tı­na imza atıp bin­ler­ce yıl­lık köklü geç­mi­şe sahip Bul­dan'ı ge­le­ce­ğe en iyi şe­kil­de ta­şı­yıp, ha­yal­le­ri­mi­zin ger­çek olu­şu­nun mut­lu­ğu­nu be­ra­ber­ce gö­re­ce­ğiz.

Sedat KURT:
 Çok te­şek­kür ede­rim sıcak soh­bet için

Fehmi EREN­SOY:
 Biz­ler de siz­le­re te­şek­kür edi­yo­ruz.

Fehmi Eren­soy ile rö­por­ta­jı­mı yoğun bir İstan­bul ko­şuş­tur­ma­cı­sı­nın ara­sı­na ama ayı­ra­bi­le­ce­ğim mak­si­mum za­man­la yap­ma­ya gay­ret gös­te­rir­ken, rö­por­ta­jın so­nun­da sürp­ri­zi pat­lat­tım.

İstan­bul'daki De­niz­li rö­por­taj­la­rı­nı sa­ye­le­rin­de ha­ya­ta ge­çir­di­ği­miz Hacı Şerif'in özel bir pa­ke­ti­ni he­di­ye ettim ken­di­le­ri­ne.

Ancak gös­ter­di­ği tep­ki­ler beni biraz kıs­kanç­lı­ğa it­me­di değil. İki kar­deş­le­riy­le bir­lik­te rö­por­ta­jı­mı­za ka­tı­lan Fehmi Bey, De­niz­li'nin mar­ka­sı Hacı Şerif'in yine De­niz­li'ye özel tat­lı­la­rı­nı gö­rün­ce ve böy­le­si­ne önem­li bir pro­je­ye des­tek ol­duk­la­rı­nı öğ­re­nin­ce ke­li­me­nin tam an­la­mıy­la öv­gü­ler yağ­dır­dı.

Biz­ler ara­cı­lı­ğı ile bu tatlı ve nazik jest için te­şek­kür­le­ri­ni ile­ten Fehmi Eren­soy, te­le­fon­da bir gün sonra rö­por­taj metni ile il­gi­li gö­rü­şür­ken, ko­nu­yu bir şe­kil­de Hacı Şerif'e ge­tir­di.

De­niz­li hel­va­sı­na atıf­ta bu­lu­nup "Öz­le­mi­şim. Çok gü­zel­di" dedi.

Şimdi bu söz­le­ri kıs­kan­maz mı insan, kıs­ka­nır tabii ki..

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org