Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

CAN AKIN Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
Balıkesir'de Gazi Ece Amca Ve Ben, Öykü Kitabı, Yazar Can AKIN
23.03.2006
CAN AKIN
Okunma Sayısı : 181686
Oy Sayısı : 245
Değerlendirme : 4,79
Popülarite : 11,44
Verdiğiniz Puan :
 

 

 


Balıkesir'de Gazi Ece Amca Ve Ben Öykü Kitabı - Yazar: Can AKIN


Stories Of Memory - In Balikesir City Uncle Ece And Little Can - Written By: Can AKIN
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=8866

Balikesir
Ciudad, Su Héroe Ece Amca Y Yo Escribir: Can AKIN -
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=4900&ItemIndex=60

В Балъкесир Чичо Едже И Аз- Писател: Джан Акън-Разказ 
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=9121&ItemIndex=17 
.
Balıkesir'de Kurtuluş Savaşı Gazisi Ece Amca Dokümanları - Can AKIN
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=7209&ItemIndex=28
.
                       SUNUŞ VE TEŞEKKÜR

                       Ülkemizde ve dünyada Ece Amca gibi kendini İnsanlığın Gelişiminin ve Geleceğinin, bilinçli bir şekilde inşasına adamış Kahramanların hep var olmasını diliyorum.

                      Günümüz dünyasına baktığımızda ancak televizyonlarda veya hikaye kitaplarında rastlanan kahramanların, gerçek yaşamlarımızda hiç olmadığını görüyorum.

                      Çocuklarımızın, gençlerimizin ve hatta biz yetişkinlerin, bir on sene sonrası için, kendimizi topluma daha yararlı bir hale getirmek veya toplumsal gelişimin şöyle ucundan eğreti olsa bile tutmak için ne arzusunun ne de adanmışlığının olmadığını izlemek hepimizi üzüyor.

                       İçimizden toplum için bir şeyler yapma olgusu bir yana artık kendi gelişimimiz için bile bir şeyler yapma ve bir şeyleri değiştirme, daha iyiye daha olumluya gitme hayallerimiz, günlük yaşam mücadelesinin arasında kaybolup gidiyor. Tıpkı düşlerimizden eriyip giden güzel dünyamız gibi.

                       O kadar alışmışız ki, monotonluğun güvencesine, sıradanlığın tekdüze yapışkan rahatlığına, bildiğimizi sandığımız ve değiştirmekten korktuğumuz inançlarımızın ve kalıplarımızın konfor hapishanesine.

                      Ne zaman kendimizi bu sıradan hayal dünyanın dışına atmaya çalışsak, yaşamın kargaşası ve belirsizliği olanca gücüyle gelip bütün kaçış yollarımıza oturuyor. Ve biz sönen heyecanımızın hayal kırıklığı ile başımız yerde, eski alışkanlıklardan oluşan yaşam hapishanemize geri dönüyoruz.

                      Kendimizde dahil kimselere yardım edemiyoruz, hiçbir şeyi hiçbir şekilde değiştiremiyoruz. Çünkü kendimizden yapabileceğimizin dışında, bizi aşan, hayallerimize bile sığmayan bir şeyleri başarmak istiyoruz.

                       Halbuki yaşam; an be an renklendirilen ve oluşan canlı bir tablodur. Bu tablo da her gün farkında bile olmadan eyleme dönüştürdüğümüz küçük fikirlerle renklenir ve görünüşe çıkar.

                       Siz yeter ki önce içinizde bir kez karar verin; Yaşamı daha anlamlı, daha insanca yaşamaya ve yaşadıklarınızı da bir şekilde diğerleriyle paylaşmaya.

                       Siz yeter ki bir kez karar verin, küçük bir çocuğun, bir yetişkinin, ailenizin, insanlığın kahramanı olmaya.

                       Siz yeter ki bir kez karar verin, kendinizi, İnsanlığın Gelişiminin ve Geleceğin bilinçli bir şekilde inşasına adamaya.

                       Siz karar verin Gerçek bir Kahraman olmaya, gerisi ardı sıra gelecektir.

                       Siz bilmeseniz de, sizi diğerleri bilecektir. Gerçeği ve iyiliği hiçbir karanlık örtemez.

                       Bu kitabı Ece Amca'ya, ismi bilinmeyen Gerçek Kahramanlara ve Kahraman olmaya karar verenlere adıyorum.

CAN AKIN

.
http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/mevlana.jpg
.

                      "İnsanoğlu yaratılmışların en üstünü ve şereflisi olarak yaratılmıştır. Ancak insanı insan yapan hayat için önemli zorunlu ve gerekli olan değerleri araştırmak, bulmak ve tatbik etmekle mümkündür."

MEVLANA

.

.

CAN AKIN YAŞAMINDA ŞUNU UNUTMA:
 
"Yaşam başkalarıyla paylaşıldığında, kendimizi insanlığın ve genç nesillerin; onurlu bir şekilde, insanca yetişmesine adayabildiğimizde anlam kazanır.

ECE AMCA

.

                       "Yaşam başkalarıyla paylaşıldığında, kendimizi insanlığın ve genç nesillerin; onurlu bir şekilde, insanca yetişmesine adayabildiğimizde anlam kazanır."

ECE AMCA

                       "Gerçek Kahramanlar, içimizde bizden biri olarak yaşayan, kendini gösterişten uzak insanlığın gelişimine adayan, büyük değişimleri, küçük çabalarıyla değiştirebilme cesaretinde olanlardır."

                     "Kahramanlık, kendini insanlığı sevmeye onurlandırmaya adamışlıktır."

CAN AKIN

                       TEŞEKKÜR

                       Bu günlere gelmemde bana ve onu tanıma fırsatını yakalamış olan okul arkadaşlarıma; sevgisiyle, bilgisiyle, desteğiyle yardımcı olan Ece Amcaya, öğretmenlerime, can arkadaşlarıma ve can dostuma gönül dolusu teşekkür ediyorum. Ayrıca bu yaşamımın bir parçasını Şair ve Yazar Nilgün Nart Hanıma anlattığımda "Bunu mutlaka kitap yapmalısın" önerisi ile hazırladım... Kendisine teşekkür ediyorum..

.

.

                       Ayrıca Balıkesir Atatürk İlköğretim Okulu Öğretmenleri Okulun önüne kocaman bir Atatürk Fotoğrafı ile "Eğitim Çocuğu Sevmekle Başlar" Sözüyle Türkiyenin en Başarılı öğrencilerini yetiştirmeye devam etmektedir...

TEŞEKKÜR EDERİM...

.

.

BİRİNCİ BÖLÜM

 Küresel Isınma

                      Çocukluk anılarımın sisli görüntüleri arasında bana öğrettiklerini ve kendisini asla unutamadığım birisi vardı. Kurtuluş Savaşı Komutanlarından Gazi Ali Saip Ece Amca.

                      Onun ile ilgili anılarımı yıllar, olaylar hiçbir şekilde etkilememişti. Hepsini şimdi yaşamışım gibi hatırlıyordum. Ne zaman onu düşünsem veya aklımdan geçirsem, yüzüme hüzünlü bir gülümseme yayılırdı.

                      Ve "Canoğlum!!" diyen asker vurgulu sesini duyardım kulaklarımda. Onun gibi birisini tanımış olmanın, ondan hayatın inci değerindeki manalarını öğrenmenin ne kadar önemli ve güzel olduğunu düşünürdüm.

.
http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/A1%20%282%29.jpg
.

                       Ece Amca ile tanışmış diğer arkadaşlarım gibi, ben de çok şanslıydım. Balıkesirli olmak sınıf arkadaşlarımla birbirimizi yıllar sonra arayıp bulmamız için iyi bir nedendi. Bizim zamanımızda televizyon hiç yoktu, radyoda çok azdı. Balıkesir'de iki öğrenci karşılaştıkları zaman, birbirlerine hemen sorarlardı:

                      "Ece Amca sizin okulda ne söyledi" der ve koyu bir sohbet başlardı.

                      Ama Ece Amca'nın öğrencileri olmak ve onu tanıyor olmak gerçek nedenimizdi.

                      Hepimizin kalbinde derinlere yerleşmiş bir sevgisi vardı.

                      Balıkesir'deki İlkokul ve Ortaokul öğrencilerinin çoğu onu okullarında ahlak konusunda yaptığı konuşmalardan ve konferanslardan tanırdı. Hayatını Türk Milli Eğitimi'ne adamıştı. Ece Amca 1910 yılında Harbiye'den mezun olduktan sonra I.Dünya Savaşında; önce Süveyş ve sonra da Çanakkale Cephesinde savaşlara katılmıştı. Savaşta yaralanarak 1934 yılında Binbaşı iken malulen emekliye ayrılmış ve Balıkesir'e yerleşmişti. O tarihten itibaren kendini çocukların yetiştirilmesine ve eğitimine adayan Ece Amca, Balıkesirli öğrencilerin kahramanı ve öğretmeni olmuştu.

                       Babasından ona kalan miras ve kendi gazi maaşıyla Balıkesir'in köylerinde 12 tane, şehrin merkezinde de bir tane Ece Amca İlkokulu'nun kurulmasına yardımcı olmuştu.

.
http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/A1%20%284%29.jpg
.

                       Ece Amca ile çok uzun yıllar önce tanışmıştım. O zamanlar ben Balıkesir Atatürk İlköğretim Okulu birinci sınıfına gidiyordum.

                       Her Salı günü okulumuza uğrar ve okulda bulunan öğrenciler ile konuşur, bize ders alacağımız öyküler anlatır, örnekler verir, nasihatler ederdi.

                       Okula her gelişinde; elinde ya bayat, ya da taze bir ekmek bulunurdu. Ama elinde mutlaka bir ekmek olurdu. Onu görür görmez hemen etrafına toplanır ve merakla dinlemeye başlardık. Çocuklarından gurur duyan bir babanın edasıyla önce tek tek başımızı okşar, hepimize usturuplu bir asker selamı çaktıktan sonra torbasının içindeki ekmekleri eline alarak anlatırdı.

                       Ece Amca'nın geldiği günlerden bir Salı günü hepimiz onun etrafını sardık. Elinde yoldan topladığı ekmekleri koyduğu, bir ekmek torbası vardı. Ekmeği yukarı kaldırarak,

                       Ece Amca:

                      "Çocuklar bakın bu gördüğünüz ekmeklerin arkasında hangi fırında yapıldığını gösteren bir pul bulunmakta. Herkes genelde bu kısmı kopararak atar. Ben her ekmek aldığımda pulları koparıp topladım. Her pulun arkasında büyükçe bir ekmek parçası da beraberinde geliyordu. Arkalarında ekmek bulunan tam elli adet pulun ağırlığı bir ekmek etti. Bir düşünün bakalım. Anne Babanız bayatlayan ekmeklerin ne kadarını çöpe atıyor." dedi ve derin bir iç çektikten sonra sözlerine devam etti…

                      "Çocuklar bir gün gelecek dünyada açlıktan insanlar ölecek. Ölmekte olan insanlara Akbabalar saldırıp yiyecek. Ekmekleri ve yiyecekleri bu nedenle çöpe atmayın. Kopartılan pulların arkasındaki ekmek parçasını kemirin yiyin. Hiçbir şeyi ziyan etmeyin. Çöpe attığınız her yiyeceği bir gün arayacaksınız. Dünya nüfusu gittikçe artıyor. Ve bir gün gelecek yiyecekler yetmeyecek" dedi.

                       Hepimiz hep birlikte akbabaların insanları yiyecek olmasına çok güldük. Bize gerçek gelmedi. Bir kuş insanı yiyebilir mi diye düşündük. Ama her şeye rağmen insan yiyecek kuş olan akbabayı da görmek istedik. Ders kitaplarımızdan ve o günkü yardımcı kitaplardan insan yiyen kuşun resimlerini bulmaya çalıştık ama hiçbir resim bulamadık.

                      Bizim ilkokula gittiğimiz dönemde, öğrencilerin yararlanabileceği kaynak olarak sadece birkaç ansiklopedi vardı. Ve onların içindeki resimler de her zaman bit kadar küçük olur ve içindeki şekli görmeye çalışmaktan gözlerimizin feri tükenirdi. Ne kadar dikkatli bakarsak bakalım yine de gazeteye düşmüş mürekkebin siyahından başka bir şey göremezdik.

                      Bir daha ki hafta Ece Amca okula geldiğinde ona Akbaba resmini okul arkadaşlarımla birlikte her yerde aradığımızı ama bulamadığımızı ve onu görmeyi çok istediğimizi söyledim. Neredeyse bütün Balıkesir'i aramıştık. Fakat hiçbir yerde bulamamıştık.

                      Ece amca şefkatle başımı okşadı. Ve "Balıkesir'e büyük bir kütüphane kurmamız gerekiyor. Aradığınız kitapları, resimleri, bilgileri bulamıyorsunuz ve tam anlamıyla bir konuyu inceleyemiyorsunuz. Bu çok büyük bir eksiklik, inşallah bir gün bu şehirde büyük bir kütüphane kurulur Can." demişti kararlı bir sesle. Bilgi açlığım onu çok duygulandırmıştı.

                       Ben de ona;

                      "Neden sana Ece Amca diyorlar" dedim.

                       Kısık bir sesle güldü ve bana;

                      "Sana cevabını bildiğim soruları sor demiştim. Kendimle ilgili hiçbir şey bilmem. Ama derslerinle ilgili senin öğrenmek isteyeceğin her şeyi bilebilirim. Hoşçakal." dedi.

                      Haftaya resimle birlikte geleceğini söyleyerek okuldan ayrıldı.

                      Ne demek istemişti anlayamadım?

                      Ece isminin ne anlama geldiğini çok merak ettiğim için hemen ders başladıktan sonra öğretmenime sordum. Öğretmenim de Ece Amcaya akıl hocası manasına gelen, bilen anlamında "Ece" ismiyle hitap edildiğini ve bu isminde ona yakıştığını çünkü kendisinin gerçekten bilge bir insan olduğunu, insanların iyiliği ve mutluluğu için karşılıksız bir şekilde çalışarak ömrünün geri kalanını insanlara adadığını söyledi.

                      O anda Ece Amca bir kez daha gözümde ve gönlümde büyüdü. Anlattıkları ve öğrettikleri hayatım boyunca içimde bir ışık oldu. Ve orası, o ışık, Ece Amcanın ışığı; ben ne kadar okursam okuyayım ve ne kadar mesleğimde yükselirsem yükseleyim, kimleri tanırsam tanıyayım asla kaybolmadı. O ışığı, ne malın mülkün cümbüşlü renkleri, ne de insanların sahte gülüşleri ve ihanetleri karartabildi.

                      Her zaman içimde bir ışık yandı ve büyüdü. Bu ışık her doğruyu seçişimde, İnsani erdemlerimi unutmayışımda, her şartta vicdanlı, adaletli bir insan kalışımda, diğerlerini, dünyayı da düşüncelerimde ve eylemlerimde kabul edişimde, daha da büyüdü.

                      Hayatım boyunca felsefesi, yaşamı, yaşayışı, insan sevgisi ve hizmeti, manevi dünyamı etkilemiş insanlardan biri Mevlana ve diğer kişi de Ece amca idi. İkisini de öğretmenim ve önde yürüyenim kabul ettim. Ve onların ışığından ayrılmadım.

                        Seni Andım Mevlana

Kanatlarıma yüklediğim sonsuz sevgini,
Çıngın ile yanan uçsuz yüreğimi,
Huzur dolan her hücremi,
Dolaştım durdum toprak, gök ve denizi,
Her dilde anlattım durdum,
Mevlana'nın bitmeyen sevgisini

Gezdiğim her yerde seni andım Mevlana,
Gittiğim her sokak ve şehre seni taşıdım,
İlahi sevgi ışığınla aydınlandım,
Ve insanları sevginle aydınlattım,
Huzur okyanusunda
Bir damla suda çoğaldım,

Seni andım Mevlana,
Gittiğim her yerde seni anlattım,
Anlattıkça çoğaldım,
Çoğaldıkça kalktı gözümdeki perde,
Yüreğimdeki huzur
Ve ben sende buldum içimdeki derde çare.

Nehir oldum deli deli akan,
Irmak oldum çağlayan tasan,
Deniz oldum dalga dalga vuran,
Okyanus oldum derin ve sakin ulaşılmayan,
Ben sende,
Ben oldum sonsuz huzuru ruhuma kazıyan.

Güneş oldum sevginle ısıtan,
Sevgi tohumlarını yeşertip,
Boy boy sevgi çiçekleri açtıran,
Dertlere merhem,
Hastalara derman,
Sevginin ışığını her yere yansıtan

Gezdiğim yerlerde adin duruyor,
Baktığım her yerde
Varlığın dile geliyor,
Var olmanın huzuru ruhuma doluyor
Bu Can;
Ancak sende huzuru buluyor.

Ben bir Can, Sen bir Can,
Her yer Can.
Gelin Can'lar birlik olalım,
İlahi askla yanıp tutusalım,
Fani dertleri unutalım,
Gönül gözünde buluşalım.
 

CAN AKIN

                       Kahraman olmak veya bilge olmak, yol gösteren olmak, karanlıkların içinde bir ışık gibi yanmaya her an diğer kardeşlerin için hazır olmak ve yanmak ne kadar önemliydi.

                      Yaşamın akışı içinde kaç kere ruhumuzun derinliklerinde kayboluyorduk.

                      Kaç kere dünyada yolumuzu şaşırmış ve kimsesiz kalmıştık. Kaç kere düşüp kaç kere kalkıp yürümüştük. Ruhumuzu kimler kaldırmıştı yerden. Hangi erdemlere sarılmıştık insan olduğumuzu hatırlamak ve gerçek bir insan olabilmek için.

                      Ece Amca bir hafta sonra Salı günü geldiğinde elinde bir kitap vardı. Hemen koşarak yanında toparlandık. O da elindeki kitabın sayfalarını şöyle bir karıştırdı ve bize kitaplardan bulduğu bir "Akbaba" resmi gösterdi. 


                       Tüyleri yolunmuş gibi duran kara kuru bir kuş vardı resimde.
"Bu mu bizi yiyecek?" dedim.

                        Ve kahkahalarla güldüm. Neredeyse kendimi gülmekten kaybetmiştim. Çok ama çok güldüm.

                       Küçüktüm, çocuktum.

                       Hayatımda çok fazla beni neşelendirecek sevindirecek hiçbir şey yoktu. Aile içinde sürekli şiddete maruz kaldığım için küçük yaşta dünyam kararmıştı. Bazen gülmeyi bile unutuyordum.

                       Akbabanın kel, kuru ve yoluk halini görünce, içimde birden komik bir şeyler hissettim. Çünkü bizi yiyeceği söylenen "Akbaba" isimli kuş insanlar için bir tehlikeydi. Gördüğüm resimden bana hiçte tehlikeli gelmemişti.

                      Halbuki; benim için tehlike ve şiddet evdeydi. Her zaman dayak tehlikesine ve babamın şiddetine maruz kalarak yaşıyordum. Benim çocuk aklımla bilebildiğim tehlike sizden büyük ve güçlü olmalı ve yaşamınızı tehdit etmeliydi.

                      Küçük - yoluk Akbaba gibi bir kuşun tehlike olabileceği düşüncesi benim fena halde gergin vücudumda ve ruhumda şok etkisi yarattı. O kadar çok ve abartılı bir şekilde gülmüşüm ki, bütün okul başıma toplandı. Ve herkes de benim gülüşüme gülmeye başladı.

                       Hep birlikte bütün okul bir kuşun yakın gelecekte biz insanları yiyecek olmasına güldük.

                      "Bir kuş insanları yiyecekmiş!!!… Haha hahahh…."

                       Ece Amca da;

                      "Evet bir gün gelecek bu kuş insanları yiyecek."

.
http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/CAN%20AKIN%20KURESEL1.jpg
.

                       1-Tatlı su kaynakları tükenecek.

                       2-Dünyada yiyecekler azalacak.

.
http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/A1%20%283%29.jpg
.

                      3-Ekilebilir topraklar kuruyacak ve bitecek.

                      4-Bir gün gelecek hava bile tükenecek.

.
http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/CAN%20AKIN%20KURESEL.jpg
.

                      "Bu nedenle şimdiden tutumlu olun."

                      "Ülkenizin değerlerini, toprağını, suyunu canınız gibi koruyun."

                      "Anne babanıza saygılı olun ve onları sizi büyüttükleri için sevin."

                      "Dürüstlükten ve iyilikten güzel ahlak geliştirmekten korkmayın."

                      "Birbirinize kötülük yapmayın."

                      "İyilik ve güzellik insana yakışır."

                      "Ve bütün dünya güzel ahlakı insandan bekler."

                      "Ve siz insanoğlu insan olun"

                     "O an kötü duruma düşecek belki de aç kalacak ve her şeyinizi kaybedecek bile olsanız, insan olmayı sakın ama sakın unutmayın."

                       O zamanlar dediklerinin hepsini anlamamıştım. Ama hiç birisini de unutmadan hafızamın bir yerlerine özenle kayıt ettim. Mutlaka bana lazım olacaklardı. Onlar benim hazinemdi.

                       Ece Amcanın benimle ilgilenmesinden ve akbabanın resmini unutmayarak okula getirmesinden çok etkilenmiştim. Hiç kimse benimle bu kadar yakından ilgilenmemişti. Ben de ona, onu sevindirebileceğim bir şeyler vermek istiyordum.

                      Fakat ona verebileceğim hiçbir şeyim yoktu. Ne yapabilirdim? Aklıma onun bir asker olduğu ve arkadaşlarımı sıraya dizerek onun için ufak bir tören düzenleyebileceğimi düşündüm.

                      Sınıftaki arkadaşlarımı toparladım. Hep birlikte aşağıya indik. Atatürk Büstü'nün önünde on beş arkadaşımı eşit aralıklarla sıraya dizdim. Ece Amca'yı beklemeye başladık. Okulun kapısından Ece Amca görünür görünmez var gücümle "diiikkkkkaaattt" diye bağırarak;

                      "Atatürk İlkokulu görüş ve emirlerinize hazırdır efendim." dedim.
Arkadaşlarım komutu alır almaz gürültülü bir şekilde esas duruşa geçti.

                      Etraftaki herkes heyecanla bizi seyrediyordu.

                      Ece amca yanımıza geldi ve yüzünde onere olmanın gururuyla bizi selamladı. Ve tek tek her arkadaşımın önüne gelerek tokalaştı ve başını okşadı. Sıradan gidiyordu.

                      Sona yaklaştıkça kuyruğa bir on kişi daha ekleniyor, arkasından bir on kişi daha ekleniyordu ve biz ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk. Yukardan bakan öğretmenler de aşağıya koşarak inip sıraya geçtiler.

BALIKESIR ATATURK ILKOGRETIM OKULU - ECE AMCA

                      Simitçi koştu. Şekerci zaten sıradaydı. Sabah vakti çocuğunu okula bırakan üniformalı ve sivil veliler mütemadiyen ciddi bir şekilde sıraya girerek Ece Amca'yla tokalaşıyor ve onun başını okşaması için bir çocuk edasıyla kafasını ona doğru uzatıyordu. O da bir baba asker duruşuyla karşısındaki kişinin elini tutuyor ve başını sevgiyle okşuyordu.

                       Herkes sanki büyük bir oyunun katılımcısı gibi sahnede yerini alıyor, rolünü oynadıktan sonra çıkıp gidiyordu. Bir ara iyice oyuna kendimizi kaptırdık.

                       Yan taraftaki sınıfın öğretmeni Suna Hanım ve Teğmen eşi de sıraya girmişti. Eşinin üzerinde üniforması vardı. Sıra Teğmene geldiğinde o kadar yüksek sesle kimliğini takdim etti ki herkes çok duygulandı ve titredi..

                      Ve merak içindeydik. "Ece Amca bu Teğmeni bizden daha çok sever mi?" diye düşündük. Beklediğimiz olmadı ve Ece amca bize nasıl sarıldıysa ona da öyle sarıldı ve bize doğru dönerek

                    "Siz hepiniz benim askerlerimsiniz. Ve siz hepiniz benim için aynı değerdesiniz. Çünkü hepiniz önce insansınız." dedi.

.
http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/A1%20%281%29.jpg
.

                       Nihayet İstiklal Marşını okumak için gerçek sırayı oluşturduğumuzda, bizim düzenlediğimiz tören de bitmişti.

                      Okul müdürü yanıma geldi ve;

                      "Can oğlum senin yüzünden birinci dersi kaçırdık ama bu gün çok güzel bir gündü. Sen bu günümüzü bir bayrama çevirdin. Buna değerdi. Sana teşekkür ederim." dedi.

                      Coşkuyla Marşımızı söyledikten sonra sınıflarımıza ilerledik.

                      Ece Amca da şehirdeki başka bir okula gitmek üzere okuldan ayrıldı.

                      Uzun, uzun baktım onun arkasından. Öğrencileri ve askerleri ne kadar çok seviyordu. İyi ki Balıkesir'e gelmiş ve bu şehre yerleşmiş diye düşündüm.

                      Kendisi bildiğim kadarı ile İzmir'den buralara, savaşta yaralanıp yurtdışında tedavi gördükten sonra yerleşmek için gelmişti.

.

.

İKİNCİ BÖLÜM

Çanakkale Geçilmez

                      Bir keresinde Ece Amca, bana Balıkesir'i çok sevdiğini söylemişti.

                     "Can bu şehir de beni etkileyen ve buraya bağlayan başka bir şeyler var. Şimdiye kadar pek çok yer gördüm, ama kendimi hiçbir yerde buradaki kadar evimde hissetmemiştim. Buranın toprağı suyu insanı her şeyi başka" demişti.

                      Ömrünün sonuna kadar mücadele eden, yaşamaktan, doğrunun yanında durmaktan, doğruyu söylemekten asla vazgeçmeyen, eğitime her zaman ve her yerde devam eden, bıkıp usanmadan tutumlu olmamızı bize öğütleyen bir İstiklal Kahramanıydı. Onu yakından tanımak ve ruhuma değer katışını, insanlık vizyonumu şekillendirmesini, yaşamı olduğu gibi ilk elden tanımama yardımcı olan bir insanı izlemek ve dinlemek benim için paha biçilmez değerdeydi.

                      Ne kadar şanslı bir insanmışım diye düşündüm. O günlerin değerini bilmeden ama hakkını vererek yaşamıştım. Hiçbir anımı unutmamıştım. Hepsini yıllar geçtikçe daha da özenle saklar ve değerinin artmış olduğunun bilinciyle başkalarına da anlatır olmuştum.

                      Ahh Ece Amca iyi ki seni tanımışım dedim.

                      Ve derin bir minnettarlık duygusuyla doldum. Şimdi hazırlamakta olduğum Küresel Isınma ve İnsan Bilincinin, Sevgi Bilincine dönüşmesi, toplumun değişim dinamiklerini anlatan kitabımı yazarken Ece Amca'yı ne kadar çok hatırlıyordum.

                       Onun bana öğrettiklerini, kendisini Mevlana gibi insanın iyiliğine hizmet etmeye adayışını, sevgisinin hayatımızda neleri değiştirebildiğini tekrardan gözden geçirerek, insanların nasıl dürüst, tutumlu, erdemli, şerefli bir yaşam sürmek için değişebileceklerini, sevmeyi ve sevilmeyi insan onuruna yakışır şekilde yeniden öğrenebileceklerini yazmaya ve çok insana ulaştırmaya çalışıyordum. Bu dünyada hep birlikte sevgi ve huzur içinde yaşayabilmek adına.

                      Ben derin düşüncelere dalmışken bir ara için kalbim kasıldı. Sanki hatırlamak istemediğim derinlere gömdüğüm bir şeyler boğulurcasına su yüzeyine çıkmaya çalışıyordu. Daha fazla dayanamadım ve hatırlamak istemediğim bir anıma izin verdim. Hayatımda hiç unutamadığım ve beni derinden yaralayan görüntüler ve duygular bir film şeridi gibi gözlerimin önünden akıp geçmeye başladı.

                      O günü hiç ama hiç unutmadım. Unutamadım. Anıların izleri vücuduma ve belleğime öyle bir işlendi ki yaşadığım yıllar boyunca çocukluğumun büyük acılarına nedenler bulmaya çalıştım. Ve yıllarca bu kötü hatıralar ellerimin arasında kaldı. Hayatımda, onları yerleştireceğim bir yeri asla bulamadım.

.
[CAN+AKIN+2.jpg]
.

                      Ailemle birlikte Balıkesir'in dışında okuluma dört kilometre uzaklıkta Ağır Sanayi sitelerinin bulunduğu resmi devlet lojmanlarında otururduk.

                      Babam memur olduğu için biz fakir bir aileydik. Ay sonunu bir türlü getiremezdik. Her yıl okullar açıldığı zaman kıyafetlerimi Okul Aile Birliği alır ve beni giydirirdi. Alış verişe gideceğimiz gün, öğretmenim beni elimden tutar, Salı pazarına götürür, ayakkabı, önlük, kitaplarımı ve defterlerimi alırdı.

                      Okul hayatım boyunca her şeyden mahrum ve arkadaşlarımı refah içindeki yaşamını uzaktan izleyerek geçirmiştim.

                      Hayatımda her şey benim için büyük güçlüklerle doluydu. Karnımı doyurmak, giyinmek, okula gidip gelmek.

                      Altı yaşımdayken okula tek başıma gitmek zorundaydım. Akşamdan saatimi kurar ve her sabah evden okula gitmek için erken bir vakitte yatağımdan kalkardım. Küçük bir çocuk için, her gün oldukça uzun bir yolu yürümek durumundaydım. Yaz mevsiminde gün erken ağardığı için sabahları aydınlıktı.
Ama kış ve sonbahar geldiğinde okula gitmek için yürüdüğüm yol çok karanlık olurdu.

                      Ve ben bu uzun yürüyüşten çok korkardım.

                      Her taraf ıssız ve karanlık gölgeler halinde önüm sıra ilerlerdi. Sanki her ağacın arkasından bir şey fırlayacak ve beni alıp götürecek gibi gelirdi. Ve ben neredeyse koşar adımlarla yürürdüm.

                      Okul yolunun iki kilometrelik kısmı benim için çok eğlenceli geçerdi. Sırasıyla önce Demirdöküm fabrikasındaki Tülükabaklar, arkasından Balıkesir Mezbahası ve askeriyenin Ordu Donatım isminde bakım ve tamir fabrikası yer alırdı.

                      Bu yol şiddet içinde geçen çocukluğumun dışında en eğlenceli anılarını yaratırdı.

                       Önce beni fabrikanın yanına yaklaşınca görür görmez ellerini havaya kaldırıp tıpkı bir aslan gibi pençe yaparak "böööööö" diye korkutan Tülükabaklara rastlardım. Ve her seferinde de çok korkardım. Onlara "Tülükabaklar" ismini beni korkuttukları ve gerçekten simsiyah oldukları için takmıştım.

.

.

                      Çünkü Demirdöküm fabrikasında her sabah büyük fırını yakarlar ve onu oldukça kızgın hale getirirlerdi. Sonrada fırının içine attıkları büyük demir parçalarını, kor haline gelince alırlar ve büyük silindirler arasından geçirerek on metre uzunluğunda ince inşaat demiri yaparlardı. Bu işlemi yaparken vücutlarının her tarafı, büyük fırının önünde çalışmaktan is olurdu.

.

.

                       Ben de kapkara adamlardan korkardım. Ve onların karalığı bende sanki tüylülermiş gibi bir izlenim yaratırdı ve onları görünce korkudan tabanlarımı yağlayarak kaçmaya çalışırdım. Fakat her seferinde beni tutarlar ve bana bir matematik problemi sorarlardı. Beni tipimden Kızılderili bir çocuğa benzettiklerinden kendi aralarında adımı "Beyaz Kartal" koymuşlardı.

.

.

                       İçlerinden birisi beni yakalayarak;

                      "Söyle bakalım Beyaz Kartal! Beşi beş kuruştan beş yumurta kaç para yapar" diye sorar cevabı, bilsem de bilmesem de Kızılderililerin yaptığı gibi burnumun iki tarafına ters "V" şeklinde isli parmaklarıyla işaret çekerdi.

                       "Haydi şimdi okula git. Doğrusunu yap Beyaz Kartal. URG öğren de gel " derdi.

                      Daha önceden yazıp hazırladıkları matematik sorusunun yazılı olduğu kağıdı cebime iliştirir ve beni yere bırakırlardı.

.
http://3.bp.blogspot.com/_Z76XZzTnZ4c/SJQGxBOI92I/AAAAAAAAAC8/2j0xrOsLDcM/s400/CAN%2BAKIN%2B7.jpg
.

                      Sonradan öğrendiğime göre matematik sorusunu kağıda yazabilmek için ev ile demirdöküm fabrikasının arasındaki yarım saatlik mesafede düşünür ve bana soracakları probleme karar verirlermiş. Sonra içlerinden okuma yazma bilen birisine yazdırır ve kağıdı hazır ederlermiş. Ben üçüncü sınıftayken içlerinden birisi bu olayı anlattığında çok etkilendim. Senelerce benim için problem hazırlamışlar.

                       O anda benimle ne kadar çok ilgilendiklerini ve bana bir şeyler öğretmeye çalıştıklarını anladım. Ve onlara minnettarlık duydum.

                       Ben okula yüzümde isin karasıyla çizikleştirilmiş işaretlerle gider, okulda öğretmenimin verdiği peçetelerle temizlenmeye çalışırdım. O zamanlar Tülükabaklara çok kızardım. Ve ne zaman acaba bilebileceğim bir soru soracaklar diye düşünürdüm.

                      Öğretmenim de her seferde bana kahkahalarla güler;

                      "Gene mi bilemedin Can?" Gel soruyu beraber yapalım derdi.

.


.
                       Balıkesir mezbahasını geçer geçmez askeriyenin sınırına yaklaşırdım.

                      Burada silahlı devriye nöbeti tutan askerler her sabah benim gelişimi dört gözle beklerler ve beni ufukta görür görmez metrelerce uzaktan;

                     "Hey Can bu gün ne öğreneceksin" diye bağırmaya başlardı.

                      Ben kalın bir duvarın üstüne örülmüş demir tellerin oraya gelene kadar, heyecanla tele tutunarak, benim onlara yaklaşmamı beklerlerdi.

                      Sesler, sorularla birlikte daha da yükselirdi.

                      Asker Diyarbakırlı Şehmuz abi:

                      "looo…Canooo sabah kaçta uyandın. Söyle looo" diye seslenirken,

                      Tokatlı Asker Haydar abi ağlamaklı bir sesle:

                     "Benim çocuklarda şimdi kalkmıştır Can. Senin gibi okul yolundadır." derdi.

                      Oflu Temel Asker ise hemen araya girerek Tokatlıya teselli verirdi kendi uslubunca;

                      "Ula haçan ne ağlayacak gibisin. Bebelerin iyidir. Sus sabah, sabah yapma haçan ağlatacan benuda" deyip gülerdi..

                      O anda kendimi onlardan biriymişim gibi hissederdim. Birden neşelenir, evde yaşadığım her şeyi unutur ve mutlu olurdum.

                      O zamanlar bir çocuk için ağır sorunlarıma rağmen ne kadar da kolay mutlu olduğumu düşündüm. Bana birisinin halimi-hatırımı gülümseyerek sorması beni her zaman çok sevindirirdi. Çocukken mutlu olmak için bu kadarı yeterliydi.

                      Sanırım bu ıssız yolun değişmez yolcusu olarak, benden başka onların yaşamlarında yer alan hiç kimse yoktu. Onların her birinin ailesinden daha yakındım.

                       Yakınlığımız ve yaşamaya çalıştığımız sevgi iki kilometrelik tel örgü boyuncaydı.

                      Ama bütün bir ömürde verilmeye çalışılan veya esirgenen sevgilerden daha değerliydi.

                      Çünkü ne onlar benimle bu anı sevgiyle paylaşmaktan başka bir şey bekliyordu, ne de ben onlardan. Birbirimizden sevgi ve iki kilometre uzunluğundaki yola düşen zaman dilimindeki iletişimden başka alıp verdiğimiz hiçbir şey yoktu.

                      Tel örgünün başlangıcına geldiğim zaman asker ağabeylerle tatlı sohbetimiz başlardı. İki kilometre boyunca yürüye, yürüye konuşurduk. Daha doğrusu ben okula gitmek için yürümek zorundaydım. Onlarda benimle sohbet edebilmek için bana eşlik ederdi.

                      Zayıf bedenim, çelimsiz görünüşüm onlarda merhamet ve babalık hislerini harekete geçirir, iki kilometrelik yol boyunca tel örgülerin üstünden sırt çantamı alarak taşırlar, benimle çocukça şakalaşırlardı.

.
[My_school_bag.jpg]
.

                      Çantamı alanlar onu mutlaka açıp meraklı gözlerle içini de karıştırırdı. Hepsi memleketlerinde çocuğunu bırakarak askere gelmişti. Beni çocukları kadar çok sevdiklerinden emindim.

                       Çantamda öğretmenimin bana verdiği renkli kuşe baskı, büyük hayvan resimleri ile süslü bir hikaye kitabım vardı. Her seferinde bu kitabı ellerine alır ve onu okumaya çalışırlardı. Sanırlardı ki resimlerine dikkatli bakarlarsa yazıları da anlayıp okuyabilecekler.

                       Hikaye kitaplarım; sınıfta okuma yazmayı bir ay gibi kısa bir zamanda, ilk ben öğrendiğim için verilmişti.

                       Onları sınıfta kırmızı kurdalem ile birlikte aldığım zaman dünyalar benim olmuştu.

                       Bizim ilkokula gittiğimiz yıllarda; öğrenciler ilk okuma yazmayı öğrendiklerinde, sınıf öğretmenleri onu alarak başöğretmenin yanına götürür ve orada kırmızı kurdale takarlardı. Okula başladıktan bir ay sonra okuma yazmayı okulda ilk öğrenen ben oldum. O gün öğretmenimle beraber başöğretmenin yanına gittik. Başöğretmenimiz bana "Sarı Traktör" kitabını okuyup yazdırdı. Ben her ikisini de başarıyla tamamlayınca çok sevindi ve hayretler içinde kaldı.

                      "Can oğlum çok kısa bir zamanda okumayı ve yazmayı öğrendin. Aferin sana." deyip ilk kırmızı kurdaleyi bana takarak ve on adet renkli hikaye kitabını bana armağan etmişti.

                      Ayrıca sınıfların arasında yakamda kırmızı kurdalemle birlikte gururla dolaşmak ve "Ben okuma biliyorum" demenin tadı da başka oluyordu.

                      Armağan olarak aldığım kitapların arasında en çok sevdiğim ise "Çanakkale Geçilmez" isminde ve Çanakkale Savaşı'nı anlatan bir kitaptı. Bu kitabı yanımdan hiç ayırmaz ve fırsat bulduğum her yerde okumak isterdim.

                      Renkli kitaplara bakan askerlerin gizliden gizliye okuma yazma bilmedikleri için çok hüzünlendiklerini hisseder ve geri dönüşte bu hikaye kitaplarından birini onlara okumak için söz verirdim. Yol sonuna geldiğimizde; okuldan çıkar çıkmaz hemen onların yanına gelmemi hikayelerden birini okumamı isterlerdi.

                       Okuma yazma bilmemenin acısını yüzlerinde görmek beni her zaman çok etkiledi.

                      Bazen aklıma garip bir fikir gelir ve; aslında asker ağabeylerimin okuma yazma bildiklerini düşünürdüm. Beni, memlekette bıraktıkları çocuklarının yerine koyup, okuma bilmiyormuş gibi yaparak beni okuma yazmaya teşvik ettiklerini ve bunun içinde okuma yazma bilmiyormuş gibi yaptıklarına inanırdım.

                       Şimdi bu yaşımda anlıyorum ki o Tülükabakların ve iki kilometrelik yolda bana eşlik ederek çantamı taşıyan, benimle şakalaşan asker ağabeyler beni ne kadar çok sevmişler. Küçük dünyamda neşeli geçirdiğim anları ve anılarımın çoğunda rol almışlar. Ne zaman mutlu oldum diye düşününce ilk aklıma gelen Ece Amca'yla geçirdiğim anlar ve Asker Ağabeyler - Tülükabaklar oluyordu.

                      Kışın kar yağdığında okul yolunda çok üşürdüm. Sırtımda küçük olduğu için fermuarını bir türlü kapayamadığım kolları kısa bir mont giyerdim. Ayağımda ise naylon terlik ve yün çoraplarımla yürümeye çalışırdım. Çoraplarım ben okula varana kadar kardan iyice ıslanır, havanın soğukluğuna göre bazen ayağımda donarak kaskatı olurdu. Ve okula güç bela varabildiğimde Kadriye öğretmenimi de sınıfta bulurdum.

                      Temizlik yapmak ve sıraları düzene koymak için öğretmenim okula erken gelirdi. Hemen beni karşılar elimdeki çantayı alarak önceden yakmış olduğu sobanın yanına oturtur ve soğuktan donmak üzere olan çoraplarımı çıkararak sobanın üstüne kuruması için asardı.

                       Biraz dinlendikten sonra öğretmenime sınıfı temizlerken yardım eder ve sıraları düzene koyardım. Sonra hep birlikte demlediği çaydan içerek sohbet eder ve yoldaki Tülükabakların cebime koyduğu kağıttaki problemi çözmeme yardım ederdi.

                       Ders saati başlamadan sınıf arkadaşlarım yavaş, yavaş gelir ve sınıfta yerini alırdı.

                       Nedendir bilinmez, annem sabahları erken kalkıp bana kahvaltı hazırlamaz ve beni yolcu etmezdi. Kendim kalkar, kendim giyinir, kendim okula giderdim. Ve iki ders sonunda genelde midemi müthiş bir açlık duygusu basardı.

                       Babam da bana okul harçlığı vermezdi. Dört kilometrelik okul yolunu yayan gider, gelirdim. Yol bana değil dört kilometre, küçük ayaklarımla dört yüz kilometre gelirdi. Bana otobüs parası vermeyen babamdan bir simit parasını bile isteyemezdim.

                      Teneffüs zili çaldığında simitçinin yanına koşardım. Her gün karnımı doyurmak ve bir simit alabilmek için, okul kapısının önünde duran simitçiye yardım eder ve onun simitlerini satardım. O da bana tezgahında kalmış en bayat simidi verirdi.

                      Çalışmamın karşılığı simit tezgahındaki en kuru simitti. Teneffüs sonunda simitçi emeğimin karşılığını ödediğini sanarak okul önünden ayrılır giderdi.

                      Ben ise kalbim kırık bir şekilde simidimi alıp onu yiyebileceğim bir köşe arardım. Önce tuvalete gider, çeşmedeki suyla kurumuş simidi ıslatır ve onu ağlayarak yerdim.

                       Yine de her seferinde bir simit kazanabildiğim ve simitçi bana yardım ettiği için minnettar kalırdım.

                       Her seferinde Ece Amcanın sözleri aklıma gelirdi.

                      "Çocuklar en ufacık ekmek lokmasını bile atmayınız. Kurumuş ekmeklerinizi ıslatarak yiyebilirsiniz. Herkes kurumuş ekmeklerini atarsa bu dünyada yiyecek bulamadığı için açlıktan ölmek zorunda kalan insanlar ne yapsın. Ben Afrika'da Suveyş'de çok aç insanlar gördüm. Diğer insanları da düşünmeniz gerekiyor. Hepimiz aynı dünyada yaşıyoruz. Onlar değil kuru ekmek, küflü ekmeğe bile razılar. Ama bizler hesapsızca satın alıyoruz. Çok fazla tüketiyoruz.

                      Ve yiyemediklerimizi, dünyada başka yaşayan insanlar yokmuşçasına, çöpe atıyoruz. Eğer davranışlarımızı düzeltmezsek ve yiyeceklere saygı duyup gerektiği gibi tutumlu olmazsak, gün gelecek attığımız her lokmaya muhtaç kalacağız." Şeklinde uzun bir konuşma yapardı.

                      İşte o zaman dünyada aç kalanları ve diğerlerini düşünürdüm. Tutumlu olmanın gereğini yerine getirir, huzur içinde simidimi ağzımda defalarca çiğneyerek yutmaya çalışırdım. Her lokmada simit yudumları, yorulan küçük ağzımda bir kez daha ağırlaşır ve boğazım kuru simidi yutmaktan hissizleşirdi. Yanında bol, bol su içerdim. Maksat karnımı doyurmaktı. Sıcak gevrek bir simitle keyif yapmak değildi.

                      Küçüktüm. Zayıftım. Ve henüz ben bir çocuktum. Kaç kere neden bunları yaşadığımı sormuştum kendime.

                     Ama içimde, küçük aklımda hiçbir cevap bulamıştım hiç birisine

                     Belki de yaşadıklarımın nedenini hiçbir zaman bilemeyecektim.

                     O günlerin sıcak anılarını ve değerini bir inci tanesi gibi halen içimde taşıyorum. Küçük yaşımda yaşadığım ve nedenini asla bilemediğim acılara ve dayaklara rağmen ben başkaları tarafından olsa da sevmiş ve sevilmiştim.

                      Günlerden bir Perşembe idi. Mart ayının en soğuk günlerinden birini yaşıyorduk. Okula gidip gelirken soğuk iliklerime kadar işliyordu.

                     O gün sabah okula gitmek için her zamanki gibi erkenden evden çıktım. Demirdöküm fabrikaların olduğu yere kadar yürüdüm. Tülükabakların oradan sessizce geçmem gerekiyordu. Önce kafamı şöyle bir uzatıp onların tarafına doğru bir baktım. Gözümün erişebildiği hiçbir yerde, kimsecikler yoktu. Belki de bu sabah geç geleceklerdi. Çünkü hepsinin de buraya çalışmak için çok uzaklardan geldiklerini biliyordum. Üç kuruş ekmek parası kazanmak ve yaşamı devam ettirmek adına bir saatlik bir yoldan buraya ağır şartlarda isin-ateşin karşısında gece-gündüz nöbetleşerek çalışmak için geliyorlardı.

                      Eğer bu gün onlar burada yoksa ben yol sonuna doğru mezbahaların bulunduğu bölgeden nasıl tek başıma geçecektim. Onların orada olması bana cesaret veriyordu. Balıkesir Mezbahası yüzünden yan tarafta on beş, yirmi köpeğin bulunduğu bir sürü yaşıyordu. Ben genelde Tülükabakların oradan geçtikten sonra az ilerideki askerlerin olduğu yerden, bir asker ağabey koşarak gelir ve beni elimden tutarak, köpeklerin acımasızca et artıklarını paylaştıkları alanın yanından geçmeme yardım ederdi. Ben asker ağabeyin arkasına saklanır onu kendime siper eder ve bu şekilde yürüyerek köpeklerin olduğu yeri atlatırdım.
.

.

                      Hiç kimse yardımıma gelmediği zaman yol kenarındaki çakıl taşlarından cebime doldurarak hazırlık yapardım. Eğer yolda köpekler bana saldırırsa onlara cebime doldurduğum taşları atarak kaçardım. Yolun karşısına geçer ve yavaş, yavaş saklanarak mezbahanın bulunduğu alanı kazasız belasız geçmeye çalışırdım.

                      Tülükabakların ilerisinde olan köpeklere saklandığım yerden bakarken, kafamın üstünden bir "Bööööö!!" sesi yükseldi. Ve aynı anda bir el beni ensemden yakalayıp yukarı kaldırdı.

                       Ne olduğunu daha anlamadan, o günkü matematik sorum yüzümde patladı.

                      Gene bilemeyeceğim rakamlardan oluşan bir toplama işlemi sormuşlardı. Cevaplayamadım. Okula vardığımda çözmem üzere, problemin yazıldığı kağıt cebime iliştirildi. Yüzümün iki tarafına, iki parmakla kızılderili işaretleri çizildi. Kalın sesli Tülükabak

                     "Git okulda soruyu çöz Beyaz Kartal urg ögrende gel" dedi ve beni yere indirdi.

                      Koşar adımlarla yolun karşısına fırladım ve hızla oradan uzaklaşmaya çalıştım. Bu gün beni fena korkutmuşlardı. Bir gün buradan korkutulmadan ve hiçbir Tülükabağı görmeden geçebilecek miyim diye düşündüm. Ama sırtımdaki bu ağır çantayla imkansız olduğunu biliyordum.

                      Yavaşça ilerledim…

                      Askeri bakım tamir bölgesine geldiğimde asker ağabeyler beni yine gülerek şakalar yaparak karşıladılar. Bu gün havanın soğuk olmasına rağmen yaklaşık on beş asker, tel örgülerin yanında neşeli sesler çıkararak beni bekliyordu. Her zamanki gibi çantamı aldılar içine şöyle bir göz attıktan sonra beni tel örgünün sonuna kadar güle oynaya getirdiler.

                      Okul yolumun daha yarısını gidebildiğim için aceleyle okula doğru koyuldum.

                      Sınıfa vardığımda öğretmenimin yine erken bir vakitte geldiğini ve beni beklediğini gördüm.

                      "Nerede kaldın Can. İyi misin?" dedi. O da benim erken gelmeme alışmıştı. Ben de nefes nefese bir sesle;

                      "Geldim öğretmenim. Yolda asker ağabeyler ile sohbet ettik. Onlar okuma yazma bilmediği için benim renkli hikaye kitaplarımı uzun, uzun incelediler ve çok hoşlarına gitti. On beş kişiydiler. Yazıları, resimlere bakarak okumaya çalıştılar ama yapamadılar. Bazı askerlerin gözlerinin dolduğunu gördüm. Benim görmemem için hemen yanımdan uzaklaştılar. "

                       Elimdeki kitapları sırama yerleştirdim ve anlatmaya devam ettim.

                     "Dönüşte onlara hikaye kitabını okumak için söz verdim. Bu gün beş dakika erken çıkabilir miyim öğretmenim?" dedim.

                      Öğretmen soran gözlerle bana baktı. Ben de heyecanla anlatmaya devam ettim;

                     "Çünkü hikayeyi okurken yavaş okumamı isteyecekler. Ve hikayenin tadını çıkarmak için çok soru soracaklar. Bildiğiniz gibi eve geç gidersem babam kızar." diye boynumu büküp öğretmenime yalvaran gözlerle baktım.

                      Öğretmenimde şefkatle başımı okşayarak bana;

                       "Endişelenme. Bu gün öğretmenler toplantısı var hepinizi erken çıkaracağım." dedi. Çok sevinmiştim. Askerlere onlar için seçtiğim ve benim okumaktan büyük bir sevinç duyduğum Çanakkale Geçilmez kitabını okuyabilecektim.

                      Hem de benden istedikleri kadar çok okuyabilirdim. Ne kadar güzel bir şeydi okumak. İlk defa okuma yazma öğrendikten sonra okumanın sevincini içimde hissettim. Başka birilerinin asla ve asla okuyamayacakları ve bilemeyecekleri bir şeyi onlar için okuyacak ve onlara aktaracaktım. Kendimle gurur duydum. Okumayı ve daha, daha çok okumayı ve her şeyi okumayı istiyordum. Orada, o dakikada kendime bir söz verdim.

                      Kendim için ve başkaları için okuyacaktım.

                      Tıpkı Ece Amca gibi bir yerlerde, insanlara doğruyu ve insan onuruna yakışır bir şekilde var olmasına yardımcı olacaktım. Bu gün kitap okuyor olabilirdim ama yarın kim bilir onlara nasıl bir yardımım dokunacaktı. Okuyamayanlar için, başaramayanlar için de başarmak zorundaydım. Artık bu dünyada tek kendim için değil, diğerleri için de yaşayacak, öğrenecek, başaracak ve doğru yolda olacaktım. Diğerlerine bildiklerimi ve sahip olduklarımı aktarabilmek için.

                       Sabahçı olduğumuz için ilk üç dersimiz çabucak bitmişti.

                       Öğretmenim;

                      "Ders bitti. Çıkabilirsiniz çocuklar" dedi.

                      Hemen çantamı kaptım ve tam kapıdan çıkmak üzereydim ki, öğretmenimin bana seslendiğini duydum.

                     "Can oğlum çantan bu gün ağır, istersen çantanı eve götürme. Yarın nasılsa tekrar geleceksin. Hem ödevinde yok. Burada kalsın. Yarın alırsın. Bu gün biraz hasta gibisin "dedi.

                       Şefkatli bir anne sevgisiyle başımı okşayarak çantamı sırtımdan aldı.


                       Öğretmenime hiçbir şey diyememiştim. Onun beni düşünmesi sevgiyle başımı okşaması beni çok derinden sarsmıştı. Adeta donup kalmış ne çantamı ne de onu eve götürmediğim için başıma gelecekleri düşünebilmiştim.

                       İçinden hayal meyal "Çanakkale Geçilmez" kitabını aldım. Öğretmen onu ne yapacaksın diye sorduğunda;

                      "Askerler kitabı okumam için beni bekliyor. İyi günler öğretmenim." diyerek sınıftan çıktığımı hatırlıyorum.

                      Gürültülü şehrin caddelerinden hızla geçtim. Birileri arkamdan seslendi ama ben bakmadım. Elimde kitabım ile koşarak askerlerin oraya varmaya çalışıyordum.

                       Nihayet uzaktan askeri bölgenin başladığını gösteren tabelaları gördüm. Çok az kalmıştı. Biraz sonra orada olurdum.

                      Öğlen saatlerinde askerlerin yanına ulaştığımda, tel örgülerin arkasındaki yerde top oynuyorlardı. Birkaç asker ise elinde silahlarla nöbet devriyesinde oldukları için ileri geri dolaşıyordu. Beni görünce, nöbetçi askerlerin dışında olanlar hemen koşarak yanıma geldiler. İki kişi telden benim tarafıma zıpladı. Ve beni telin diğer tarafına geçirdi. Hepsi çok heyecanlıydı. Sabahtan beri beni beklediklerini görebiliyordum. Yüzlerinde kocaman bir aydınlık vardı.

                      Orada bir yerlere oturduk. Elimdeki renkli kitabı açtım. Herkes merakla gözlerini kitabın içine çevirdi. Bir Mehmetciğin, Çanakkale Savaşı'nda nasıl savaştığını ve yaralı bir düşman askerini sırtında taşıyarak kurtarışını anlatan, Çanakkale Geçilmez öyküsünü okumaya başladım.

                       Ve kitabı okuduktan sonra duygulanarak yazdığım şiiri de onlara okudum

.
[can+akin+3.jpg]
.

                       Çanakkale Şehitleri

Kaybolmuş bir geçmişten gelip
Bilinmez bir geleceğe gidenler
Kalplerinde vatan sevgisiyle
Canlarını vatana verenler

Şehit olmak için doğanlar
Ve kanlarını toprağa serenler
İsimleri unutulmuş
Ey isimsiz kahramanlar

Her birinizde vatanın
Bir parçası özgürleşiyor.
Bağımsızlık kaderimiz
Alın yazımız oluyor.

Sizin vatana can verdikçe
Biz ilelebet can buluyoruz..
Kader bir kez daha yazılır
Sizin gibi vatan evladının ellerinde

CAN AKIN

                       Her mısrada asker ağabeylerimin yüzü biraz daha hüzünlendi. Biraz daha omuzlarına ağırlık çöker gibiydi. Çanakkale Şehitleri şiirimi bitirdiğimde ayağa kalkarak beni alkışladılar. 

                       Çok heyecanlandım. Ben de onlarla beraber sevinçten ve takdir edildiğim için çok duygulandım. Kendimle gurur duydum.

                       Kitap okumayı bitirdiğimde her birinin bir köşede hüzünle kendi yaşamına ve bana baktıklarını gördüm. Beni yaşamlarında bir daha asla unutamayacakları bir yere yerleştirdiklerini o an anlamıştım.

                       Beni asla unutmayacaklardı.

                       Hatta beni çocuklarına ve torunlarına bile anlatacaklardı. Şiirimle onların kanına işlemiştim. Balıkesir memur şehri ve askeriyenin yerleşim alanı olduğu için buraya bir sene için de binlerce insan gelip giderdi. Ve ben her dört ayda bir buradaki asker ağabeylerin değiştiğini görmüştüm.

                       Birden içimde belli belirsiz bir sevinç kabardı. Ben yalnız değildim. Şiirimle, insanlara olan saygımla ve küçük bir çocuğun iyi niyetiyle herkesle iletişim içindeydim. Ve ben büyüdüğümde on binlerce can dostum olacaktı. Beni, hikayemi ve şiirimi çocuklarına ve torunlarına anlatacaklardı. Çünkü benimle ağlayıp benimle gülmüşlerdi. Onlar, çocuklarının yerine bana ilgi göstermişlerdi. Yaşadığım acıları, çaresizliği görerek beni sonsuz zamanın kısa bir anında bile olsa sevgileri, bilgileri, ilgileriyle büyütmeye çalışmışlardı.

                      Ve günü geldiğinde bu güzel dostlukların her birini tek tek yaşadım. Mesleğim nedeniyle Türkiye'nin içinde ve yurtdışındaki gezilerimde can dostlarıma ve onların çocuklarına rastladım. Veya onlar gelip ısrarla beni buldular. Beni, babalarını veya dedelerini etkilemiş ve onların gönlünde yer etmiş dostu olarak tanımak istediler.

                       Çünkü askerlik bitip memleketlerine geri döndüklerinde ve onlar asker anılarını; arkadaşlarına, çocuklarına, çevrelerine anlattıklarında, o anıların içinde bir parçada ben vardım.

                       Ve onlarda sadece can dostluğunun nasıl bir şey olduğun; bir Çanakkale şiirinin paylaşımının derinliğinde ve manasında kaybolmak ve hissetmek istediler.

                       Her zaman can dostlarım beni ve ben de onları buldum.

                      Asker ağabeylerime sessizce baktım.

                      "Ne oldu, nedir sizi bu kadar üzen?" dedim.

                       Ben de çok etkilendim onların bu halinden, sanki hepsi küçülmüş ve benim gibi bir çocuk olmuşlardı.

                       İçlerinden birisi konuşmaya başladı;

                      "Can biliyor musun biz hiç okula gitmedik. Gidemedik. Senin gibi böyle renkli kitaplarımız hiç olmadı. Senin oturduğun o sıralarda ve yazı yazdığın karatahtaya bir kez olsun dokunamadık. Biz okuma yazma bilmediğimiz için askeriyedeki her işte görevlendirilemiyoruz. Genelde bizi nöbete yazıyorlar ve burada nöbet tutuyoruz. Bize bu kitabı okuduğun için sana teşekkür ederiz. Yaşamımıza bir anlam kattın. Seni artık unutmamız ve yaşadığın sürece bırakmamız mümkün değil. İki elimiz kanda olsa gelir sana yetişiriz. Sen bizim can dostumuzsun. Bir gün erken geldiğinde yine bize kitap okursun değil mi? " diye yalvaran gözlerle sordular.

                       Ben de:

                      "Tabiî ki okurum" dedim.

                       Ve sonrasında tel örgü boyunca bana eşlik ederek sessizce yürüdüler.

                       Sanki aramızda gizli bir anlaşma doğmuş ve kendi kendime verdiğim sözü onlarla paylaşmış gibiydim.

                       Demir dökümle uğraşan işçilerin bölümüne gelmiştim. Orada uzakta Tülükabakların iştahla beni beklediklerini görebiliyordum.

                       Fakat bu sefer çok şanslıydım. Onlar bunu bilmiyorlardı. Çünkü yanımda çantam yoktu. Bir ağırlık taşımadığım için hızlı hareket edebilirdim.

                       Ve de böyle yaptım. Onlar daha beni fark etmeden ben var gücümle koşarak demir döküm fabrikalarının bulunduğu bölümü geçtim.

                       Arkamdan "URG…URG" sesleri, hayıflanmalar duyuyordum. Tehlikeyi atlattıktan sonra arkama şöyle bir baktım. Hepside şaşkınlık içindeydi. Bu gün artık daha fazla eğlenemeyeceklerinin derin üzüntüsünü yaşıyordu. Bu şaşkınlığın üzerine bir de onlara nanik çekip dil uzattım. Hepsi de oldukları yerde kalakaldılar. Çok sevinçliydim. Bu gün kendimi çok iyi hissediyordum.

                       Fermuarı kapanmayan montumu çekiştirerek söyle sıkıca bir sarınıp ısınmaya çalıştım. Hava da iyiden iyiye soğumuştu. Bir an önce eve gitsem iyi olacaktı. Hızlı adımlarla evin yoluna koyuldum.

.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Aile İçi Şiddet

.

.

                       Eve yaklaştıkça içimde nedenini bilemediğim bir sıkıntı belirmeye başladı.

                       Eve geldim. Babam kapıda duruyordu. Beni uzaktan görmüş ve kapıya çıkmış olmalıydı.

                       Babam garip garip yüzüme bakarak, dudaklarının üzerine yerleştirdiği anlamsız bir gülümsemeyle bana eve neden bu vakitte geldiğimi sordu.

                       Bir şeyler oluyordu bunu çocuk aklımda görebiliyordum ama henüz ne olmakta olduğuna karar verememiştim. Ne yapacağımı bilemiyordum. Korkmaya başlamıştım. İliklerime kadar korkudan kaskatı oldum. Biraz sonra bir şeyler olacaktı. Bunu adım gibi biliyordum. Çünkü babamın dudaklarının gülümsemesine rağmen, gözlerli karanlık kuyular kadar siyahtı. Sanki içinde kırmızı alevler yanıyordu.

                       Beni korkutan bu ateşlerden bir parçanın benim ürkek yüreğime düşmüş olmasıydı. Bir süre dalgın, dalgın babamın gözlerindeki alevleri seyrettim. Cehennem kadar kırmızı, şeytan kadar öfkeliydi.

                       Kötü şeyler olacaktı. Hem de çok kötü.

                      Ama bunu belli etmeden ve babamın bana nadiren gülümsemesine, gülümseme ile karşılık vermek için ben de ona gülümsedim. Gülümserken de içimden şiddetle bu gülüşün gerçek olmasını diledim.

                       Ne olurdu bir seferde ben eve geldiğimde ailem beni elini kolunu açarak "Oğlum"diye kucaklasaydı. Ve yüzündeki gülümseme gerçek sevgiden ve kalplerinden gelen gülümseme olsaydı. Ve ben artık çocuk yüreğimde annemden ve babamdan korkmasaydım. Her geçen gün bedenim dayaktan, yüreğim sevgisizlikten ölmeseydi.

                       Babam kızgın bir sesle bağırdı;

                      "Neden eve erken geldin, çantan nerede?"

                       Korkuyla gülümseyerek:

                      "Okulda toplantı varmış öğretmenim gönderdi, yarın aynı dersler var, çantanı okulda bırak dedi bende okulda bıraktım babacım…" dedim.

                       İşte o an, babamın gözlerindeki alev dışarı çıkıp benim üzerime akıp beni yakıyordu.

                       Önce babamın yüzündeki gülümseme çehresini değiştirmeye yerini hızla kızgınlık ve şiddet ifadelerine bırakmaya başladı. Kaslar geriliyor, şekiller bozuluyordu.

                       Elini kemerine doğru götürdü. Kemerinin tokasını bir çırpıda çözdü. İçim yanıyordu. Çaresizce onu izledim. Kaçacak hiçbir yerim yoktu. Gidecek kimsem de hiç olmadı.

                       Ve ben henüz bir çocuktum. Bedenim zayıf ve çelimsizdi. Ve asıl önemli olan da beni öğretmenim eve yollamıştı.

                       Kemer yavaş, yavaş pantolondan ayrıldı ve havada hızlı bir ıslık sesi çıkararak şakladı.

                       Arkasından babamın öfkeden gürleyen sesiyle;

                      "Neden okuldan kaçıyorsun çantanı ne yaptın. Çantan nerede?" diyen sözlerini duydum.

                       Söyleyeceklerimin bu saatten sonra kızgın ve zincirlerinden kopmuş öfkeyi durdurabileceğine inanmasam da içimden gelen son bir gayretle,
"Öğretmenim çantamın ağır olduğunu ve onu okulda bırakmamı söyledi. Ve çantamı sırtımdan aldı" dedim.

                       Elimdeki Çanakkale Geçilmez kitabıma sanki beni koruyacakmış gibi sımsıkı sarıldım. O anda kitabın içine girip kaybolmak istedim. Ve hiç hayatta olmamayı dilediğim kaç an yaşadığımı düşündüm.

                      Elindeki kemeri parmaklarının eklem yerleri beyazlaşana kadar sımsıkı tutmuştu.

                      Ve kolu hızlı bir hareketle yukarı kalktı ve ben daha ne olduğunu anlamadan kemer vücuduma hızla, defalarca inmeye başladı. Küçük bedenim sert vuruş darbesiyle yere, kapının önüne düştü.

                      Arkasından bir daha, bir daha kemer hızla çelimsiz bedenimin üzerine indi. Her darbede bir kez daha yapıştım yere. Kemer her vuruşta zayıf bedenime çepeçevre sarmalıyordu.

                       Bedenimin arkası ve önü kemerin oluşturduğu yaralardan kanamaya başlamıştı. Çok canım açıyordu. Acının şiddetini azaltmak için kalkmak istedikçe, kemerin darbesiyle bir kez daha yere yapıştım.

                       Kemer tokası iki kere burnumun ve gözümün hizasında yüzüme derin bir iz oluşturacak şekilde acıyla gömüldü. Burnum kanıyordu. Ve gözümün kenarına gelen tokadan gözüm kapanmıştı. İçimde alaboralar kopuyordu.

                       Yüreğim bedenime vuran kemerden parça parça olmuş dağlanmıştı. Sanki kocaman demir döküm fabrikalarındaki korlar yüreğime doldurulmuştu. Sıcak her taraf çok sıcaktı.

                      Her kemer vuruşunda ağzından köpükler saçarak bana;

                     "Neden okuldan kaçtın, çantan nerede" diyerek kemeri daha hızlı üzerime indiriyordu.

                      Her indirişinde içimdeki sevgileri de bir parça öldürdü. Her parçada ben de bir kez daha öldüm. Çocuk yüreğimde tükendi bütün umutlar, kırıldı evimin bütün camları içime düştü. Karardı her yer, karardı.

                       O bana soru sordukça ben de tükenmekte olan son nefesimle

                       "Beni öğretmenim bıraktı. Çantamı da o aldı" diyordum.

                       Beni duymuyordu ama ben halen babamın içinde var ise son kalan merhamet duygularını harekete geçirmeye çalışıyordum.

                       Birden kemer durdu. Babam;

                      "Kalk o zaman okula gidelim bakalım. Göreceğiz doğruyu söyleyip söylemediğini!!!" diyerek beni kolumdan tuttu ve sürükleyerek yola çıkardı.
Her tarafım çok ağrıyor ve vücudum yanıyordu. Elbisemin ve montumun bazı yerleri yırtılmıştı. Yırtık yerlerden kemikli zayıf vücudumda ki kemerin darbe izleri görülüyordu. Yüreğimden düşen kan damlaları, gözlerimden sel olmuş akıyordu.

                       Yol kenarında durduk. Babam doğruyu bilmeden ve bana inanmadan beni az önce öldüresiye dövmüştü. Yoldan geçen arkasında römorku olan bir traktörü durdurdu ve beni arabanın arkasına attı. Kendiside bindi.

                      "Çek okulun oraya" diye traktörü kullanana direktif verdi.

                      Ben traktörün arkasındaki römorkun en ucuna gidip oturdum. Her tarafım çok ağrıyordu. Hem üşüyor hem de vücudum yanıyordu. Yaralarım sızlıyor, çektiğim acıdan başım fır fır dönüyor, düşmemek için büyük bir güç harcıyordum.

                      Ona dediğimin doğru olduğunu gösterecektim.

                       Kafamı yere eğmiş dişlerimi duyduğum acıdan sıkmıştım. Birden tepemde bir gölgenin olduğunu hissettim. Başımı kaldırdım. O tepemde kızgınlıkla bana bakıyor ve bir taraftan da yakasındaki bir şeyleri karıştırıyordu. Yakasında bir şey bulmuşçasına iki parmağını birbirine sıkıştırdı yanıma eğildi ve bir kolumu sıkıca tuttu. Elinde bir iğne vardı.

                       Birden iğneyi koluma soktu ve o an gözlerimde şimşekler çaktı. Anlamak istedim. Yalvaran gözlerle yüzüne baktım. Bir taraftan da kurtulmak ve çektiğim işkencenin son bulması için var gücümle;

                       "Baba lütfen, lütfen yapma. Beni öğretmen erken bıraktı. Çantamı da o aldı" diye yalvarıyordum.

                       Bir an bir baygınlık geçirdim ve düştüm. Fakat iğnenin koluma tekrar girmesiyle yine acıların içindeydim. Defalarca, defalarca iğneyi koluma insafsızca ve şeytani bir ifadeyle batırdı.

                       Kolum delik deşik olmuş ve iğnenin girdiği deliklerden kanlar akıyordu. Traktörün römorkunda hem ağlıyor hem de bağırıyordum. Ara sıra güç bela elinden kurtulup römorkun arkasına kaçıyordum. Ama hemen dev adımlarıyla yanıma gelip iğneyi koluma batırarak;

                      "Neden kaçtın okuldan, neden?" diyerek defalarca saplamaya devam ediyordu.

                       Bir ara bulanık bir görüntü geldi gözlerimin önüne. Kalabalık bir gurubun traktörün arkasından hayal meyal koştuğunu gördüm. Sonra askeri bölgenin oradan geçtiğimizi fark ettim. Traktörün arkasından koşanlar...

                       "Yapma baba" diyen, çığlık çığlığa seslerimi duyan asker ağabeylerim ve demir dökümün Tülükabaklarıydı.

                       Onları görünce daha çok bağırmaya başladım.

                       "Yapma baba, yapma baba". Fakat arkamızdan koşanlar bize yetişemediler. Hızla oradan uzaklaştık.

.
[can+akin+44.jpg]
.

                      Okulun önüne gelmiştik.

                      Babam beni tıpkı boş bir çuval gibi römorkun arkasından yere fırlattı. Dayaktan et yığını haline gelmiş vücudumu, ince ve zayıf bacaklarım taşıyamadı. Dizlerimin üzerine yere yığıldım. Sert taşlar dizlerimi parçaladı. Her tarafım kanıyordu. Sanırım ölmek üzereydim. Artık acıdan başka hiçbir şey hissedemiyordum.

                       O da yere indi ve beni kolumdan boş bir çuvalı tutarcasına kaldırdı. Dermanım kesildiği için yalpalayarak yürümeye çalışan bacaklarımla onun yanı sıra gittim.

                       Etrafta öğlenci öğrenciler ve nöbetçi öğretmenler vardı. Herkes bize bakıyordu. Kimisi gülüyor kimisi de beni acıyan gözlerle seyrediyordu. Orada bulunan birkaç insanın

                       "Beyefendi lütfen burada bari yapmayın. Öğrencilerin gözleri önünde" dediklerini duydum.

                       Burada bütün kötülüğün yapıldığı kişi bendim. Ben kanıyordum. Ben acı çekiyordum. Bana, bedenime ve ruhuma olanlar hiç önemli değildi.

                      "Beyefendi çocuğu dövmeyin" diyeceklerine, "diğer öğrencilerin gözü önünde yapmayın." diyordu. Orada bulunan insanların bana karşı duyarsızlığı yediğim sopalardan daha çok canımı yakmıştı. Daha fazla ağlamaya başladım.
Bir ara nöbetçi öğretmenlerimin babamla benim peşi sıra koştuklarını ve seslendiklerini gördüm. Ama onlarda bize yetişemediler. Hızla yukarı çıktık.

                        Babam öğretmenler odasında gerçeği öğrendi.

                        Benim doğruyu söylediğimi anladığında, bana yaptıklarından dolayı pişmanlık duydu ve fısıldarcasına bir sesle;

                       "Hadi oğlum gel eve gidelim dedi."

                        Hiç gitmek istemedim. Ama hiç kimsem de yoktu.

                        Ne akrabam ne de arkadaşım. Mecburdum birlikte babamın "Ev" dediği fakat "Yuva" olmayan yere gitmeye.

                         Başım önümde öğretmenimin gözlerine bakmadan kan damlayan kolumla çantamı aldım. Ağlayarak öğretmenime

                        "Neden çantamı aldın öğretmenim?" dedim.

                        O da üzgün gözlerle yere baktı.

                        "Özür dilerim Can. Böyle olacağını hiç bilemezdim." dedi.

                       Babam ortadan kaybolmuştu. Ben de yalpalayarak odadan dışarı çıkmaya çalıştım. Çıt çıkmıyordu. Öğretmenler gördükleri şiddet tablosu karşısında donup kalmışlardı. Babam çok iri yarı ve sert görünüşlü bir insandı. Bazen onun bakışları ile insanları dövdüğünü düşünürdüm. Sanırım öğretmenlerim de aynı şeyi onun gözlerinde görmüştü. Hiç kimse hiçbir şey yapamadı. Tek bir söz söyleyemedi. Sanki her yer susmuştu.

                       Babamı takip ederek eve doğru yol almaya başladım. Adımlarımın her biri tonlarca ağırlıktaydı. Yaralarım vücudum soğumaya başladığı için daha çok acıyordu. Başımın etrafındaki bütün binalar dönüyordu. İnsanüstü bir güçle yürüyordum. Tek amacım eve varıp bir an önce uyuyarak acılarımdan kurtulmaktı.

                       Son bir adım daha…. 

                       Son bir gayret daha …… 

                       Son defa….

                       Son …..

                       Son defa sıkıca sarıldım Mehmetcik kitabıma….

                       Soğuk. Çok üşüyorum…..

                       Sanki ben de Çanakkale Savaşında, bir düşman askerini taşıyormuşçasına sırtımda çantamı taşıyarak yürüyordum.

                       Çok küçüktüm…..

                       Masumdum……

                       Ben sadece bir çocuktum…

                       Neden…

                       Neden….

                       En son gözlerimde on – on beş eli silahlı nöbet tutan askerlerin ve demir dökümdeki Tülükabakların bize doğru koştuklarını hatırlıyorum.

                       " Can!! ….Can!!…. "

                       "Sana ne oldu?…"

                       "Neler oluyor Cannn?"

                       Birden görüntü gözlerimden silindi….

                       Çektiğim acılar sustu…

                        Ve her yeri bir siyahlık kapladı…

                        Ben de o siyahlığın içine çekildim…..

                        Şimdi huzurdaydım……

                        Ve nihayet her şey bitmişti.

                       Gözlerimi daha önce görmediğim bir yerde açtım. Vücudum çok ağrıyor ve acıyordu. Elime bir serum bağlanmıştı. Nerede bulunduğumu anlamak istercesine etrafıma bakındım. Burası bir hastaneydi. Bütün vücudumu soymuşlar, yaralarıma ve iğne batırılan kanamış koluma pansuman yapmışlardı. Kolum da sarılıydı.

                       Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken içeri büyük siyah pelerinli bir hemşire gelip bir tas çorba bıraktı.

                       Daha önce gördüğüm hemşirelere benzemiyordu. Üzerinde üniforma vardı. Yatağımı kaldırdı ve beni yemek yiyecek konuma getirdi. Kaşığı elime tutturdu ve;

                        "Yemek yemezsen iyileşemezsin. Hadi yemeğini ye. Ben diğer hastalara bakmaya gideceğim dönüşte sana uğrarım. Ben gelene kadar yemeğini bitirmiş ol" dedi.

                        Bende;

                       "Elimde kitabım vardı. Çanakkale Geçilmez. Onu gördün mü?"

                       Bulurum ümidiyle etrafa göz gezdirerek;

                       "Yoksa onu sen mi aldın?" dedim.

                       Pelerinli hemşire odanın içindeki dolaba doğru ilerledi ve raftan şekli bozulmuş, buruşmuş bir kağıt tomarını alarak bana uzattı. Çanakkale Geçilmez kitabım, ellerimde sıkmaktan ezilmiş ve kanlanmıştı. Onu temizlemeye çalıştım. Bastıra, bastıra sildim. Gözlerimden akan yaşları artık durdurmam mümkün değildi. Çok üzülmüştüm. En sevdiğim kitabım darmadağındı.

                        Kitabımda benim vücudum gibi dağılmıştı.

                        Hemşire odadan çıktı. Ben de kitabın yeteri kadar temizlendiğine ikna olunca önümdeki çorbayı güçlükle kaşıklamaya başladım. Bir an önce iyileşip okuluma dönmem gerekiyordu.

                        Ne zamandır buradaydım acaba? Annem babam nerdeydi? Hiç kimse gelmemişti yanıma.

                        Çorbamı içtikten sonra tekrar yatağıma uzandım. Çok uykum gelmişti. Annemi ve babamı merak ediyordum. Ben bunları düşünürken içeriye yaşlı, saçları olmayan, üniformasında kocaman yıldızları bulunan bir doktor girdi içeri.

                        Yatağımın yanına bir sandalye çekti.

                       "Ben albay doktor Namık. Nasıl oldun oğlum? Biraz daha iyi misin?" dedi.

                       Nasıl olmalıydım ki? Veya nasıl olabilirdim?

                       Ben de ağlamaklı bir sesle

                       "Her tarafım ağrıyor doktor amca" dedim.

                       Kafamı pencereden taraf çevirdim. Gözlerimden akan yaşları göstermek istemiyordum.

                       "Seni çok iyi anlıyorum küçük. Buraya geldiğinde baygındın. Seni buraya tel örgülerin yanında nöbet tutan askerler ve komutanları olan albay arkadaşım getirdi. Bayılmışsın. Yanında da büyük bir adam varmış. Neler oldu sana böyle? Kim dövdü seni? dedi ve gözlerime cevap beklercesine baktı.

                        Ben de

                       "Yanımda babam vardı efendim" dedim.

                       Yaşlı asker doktorun yüzünden hüzünle karışık kızgın bir ifade gelip geçti. Ne diyeceğini bilemedi. Aslında söyleyecek bir şey de yoktu.

                       "Demek babandı" dedi kısık sesle.

                       "Peki seni neden bu kadar feci bir şekilde dövdü? Ne yaptın oğlum? Hiçbir baba çocuğunu bu şekilde öldüresiye döver mi? dedi.

                       "Ben hiçbir şey yapmadım doktor amca. Sadece eve erken gelmiştim. Ve yanımda çantam yoktu. Erken geldiğim ve çantamı getirmediğim için benim okuldan kaçtığıma inandı. Sanırım beni bu nedenle dövdü." dedim.

                       Doktor; "Neden doğruyu söylemedin ona"

                       "Ben söyledim. Ama o bana inanmadı. Beni dövmeye başladı. Bana her kemeriyle vuruşunda ona, bir kez daha beni öğretmenin eve yolladığını anlatmaya çalıştım. Ama çok kızmıştı. Beni artık duymuyordu öfkesinden. Sürekli, sürekli vuruyordu bana."

                       Doktor;

                      "Sonra gerçeği öğrendi mi?

                       "Beni alıp bir traktör römorkunun arkasında okula gittik. Ve öğretmenimden gerçeği öğrendi. Eve yürüyerek dönerken en son asker ağabeyleri gördüğümü hatırlıyorum. Askerler çok kızgındı. Babam beni traktörle okula götürürken, bizim arkamızdan koşuyorlardı"

                       Doktor;

                       "Peki kolundaki yaralar nasıl meydana geldi?"

                       "Biz römorkla giderken yakasından iğne çıkardı ve koluma batırdı.

                        Doktor;

                       "Oğlum. Bu kadar iğne batırmış olamaz"

                       "Batırdı doktor amca. Batırdı. Hatta daha fazlasını da batırdı" derken gözlerimden sel gibi yaşlar aktı.

                       Doktor amcanın anlattıklarımdan çok etkilendiğini ve gözlerinin buğulandığını fark ettim.

                        Onun daha fazla üzülmemesi için uyumak istiyormuşum gibi gözlerimi kapattım. O da bana:

                        "Burada iyileşen kadar kalabilirsin" dedi ve yavaşça küçük ellerimi ellerinin arasına alarak teselli vermek istercesine sıktı.

                        Ve tam yanımdan ayrılacaktı ki, beni hastaneye getiren tamirhane fabrikasının komutanı albay arkadaşı odaya girdi.

                        "Nasılsın Can? Şu askerlerime okuyup ağlattığın kitabı bana da okusana" dedi gülerek.

                        Birden kendimi daha iyi hissettim. Üzüntülü halimden eser kalmadı. Buruşmuş ve ezilmiş kitabı yavaşça yastığımın altından çıkardım. Kitabın içindeki hikayeyi artık ezbere biliyor olmama rağmen, kitabın sayfalarını tek tek çevirerek okumanın, hikayeyi daha ilginç yaptığını düşünüyordum.

                        Vurulan düşman askerinin bağırarak yardım istemesini, acılarını ve bedenindeki yaraların ona hissettirdiklerini öylesine tiyatral bir şekilde jest ve mimiklerimle anlatmışım ki hikaye bittiğinde şiirimi de okudum. İki albayın da Çanakkale Cephesi'nde askerle birlikte oradaymışçasına olayı yaşadıklarını gördüm. Yüzleri gerilmiş ve gözleri sulanmıştı. Arkada beni gizliden gizliye dinleyen hemşire ise çoktan gözyaşı seline kapılmış gidiyordu.

                      Çok mutlu olmuştum. Bu hikayeyi çok seviyordum. Ve her okuduğum insanın da aynı duygularla beni dinlediğini bilmek, benim için ayrı bir sevinçti.

                       O anda içimden bir his benim bu albayla yıllar sonra tekrar karşılaşacağımızı söylüyordu. Sanki o da aynı şeyleri hissetmişti. Kaderimizde bir kez daha bir araya gelecektik. Ama bu kez farklı bir yerde ve farklı kimlikte.

                       On gün Çamlık tepesindeki Askeri Hastane'de kaldım. Her gün hastane camından dışarıya bakarak anne-babamı veya kız kardeşimi görme umuduyla bekledim. Hiç kimse gelmedi.

                       Anne ve babamı hastane odasında beklerken bir kez daha öldüm sevgilere çocuk yüreğimde.

                       Beni hastaneye getiren asker ve komutanları her gün beni sırayla ziyaret ederek yalnız bırakmadılar.

                      Annem, bana sabah kahvaltısı hazırlamasa da, babam beni dövse de ve kız kardeşim beni arayıp sormasa da, ben yine ailemi istiyordum. Ama onlar yoktu.

                       Ayağa kalkabilecek duruma gelince hastaneden ayrılmak istediğimi söyledim doktor amcaya:

                       "Okula gitmem gerek. Çok uzun süre burada kaldım" dedim. Ve hastaneden çıkmak için elbiselerimi istedim.

                        Yıkanmadan ve düzeltilmeden bir araya toparlanmış giysilerimi aldım ve giyinmeye başladım. Okul önlüğümün üzerinde yırtıklar ve kurumuş kanlar vardı. Ve buruşuktu. Pantolonumu giydim. Montumu da üzerime geçirince ceplerimi karıştırdım ama cebimde hiç para yoktu. Hastane şehir dışında olduğu için bir araca binmek durumundaydım ve bilet alacak paramın olmadığını fark ettim. Hemen hastanedeki yaşlı doktor amcanın yanına gittim. Durumu açıkladım.

                        O da bana:

                        "Seni bir ambulansa bindirip evine yollarım. Sen hastanenin bahçe kapısında bekle" dedi.

                        Ben de binanın dışına çıkarak dış kapıda beklemeye başladım.

                        Yaklaşık bir saat boyunca dışarıda soğukta yaralarımın sızısıyla oturdum. Ne gelen vardı ne de giden.

                        Daha sonra yaşlı doktor Albay Namık geldi yanıma. Beni arabasına bindirdi ve kendi evine götürdü. Akşam olmak üzereydi. Evin kapısını çaldık. Kapı açıldı ve bir kadın bizi karşıladı. İçeri girdim. Albayın hanımı yere diz çöktü ve bana ağlamaklı gözlerle baktı.

                       "Sen Can mısın?" dedi. Başımı evet dercesine öne eğdim.

                       Beni sevgiyle kucakladı ve saçlarımı anne şefkati ile okşarken;
"Geçmiş olsun yavrum. Çok üzüldüm yaşadıklarına. Ama seni çok fena halde dövmüş olsa da onlar senin annen ve babandır. Mutlaka senin iyiliğin için bir şeyler yapmak istiyordur. Ve bu sefer biraz fazla ileri gitmiş olabilir." dedi.

                       Sonra beni elimden tutarak salona götürdü. Çocuklarıyla tanıştırdı.
Beni sevgiyle karşıladılar ve benim için en güzel yemeklerle hazırlanmış masaya hep birlikte oturduk.

                       Biraz olsun sıcak bir evin ne demek olduğunu ve ailenin nasıl olması gerektiğini gördüm. Sabah olunca albayın görevlendirdiği bir askerle beraber evime kadar bırakıldım. Kapıda arabadan indim. Etrafta kimsecikler yoktu.

                        Ev kapısına doğru ilerledim. Yavaşça kapıyı ittim, içeri girdim. Annem odadan soğuk bir yüz ifadesiyle çıktı. Bana kızgınlıkla hiçbir şey söylemeden uzun uzun baktı. Önemsedim. Önemsemek istemedim.

                       Hiçbir şey olmamış gibi odama gittim ve okula hazırlandım. Çantamı alarak evden çıkmak üzereydim ki Annem:

                       "İstersen bu gün okula gitme" dedi.

                        Ben de:

                       "Okuluma gideceğim. Bu gün Ece Amcanın okulda konferansı var, onun söyleyecekleri çok önemli ve ben kaçırmak istemiyorum" dedim. Evden ayrıldım. Otobüs durağına doğru yürüdüm ve ilk gelen otobüse bindim. İçerde bir koltuğa yerleştim. Bu gün otobüse bindiğim nadir günlerden biriydi. Oturduğum yerden dışarıya rasgele bakarken uzaktan başı beyaz bir bezle sarılı ve bir elinde koltuk değneği bulunan birisinin yürüdüğünü gördüm. Birden kalbim acıyla çırpındı. Tekrar sargılı ve değnekli adama baktım. Bu adam babamdı.

                       O anda anladım ki asker ağabeyler ve Tülükabaklar ile arasında bir sürtüşme yaşamıştı.

                       Her şeye rağmen, babamı o halde görünce çok üzüldüm. Gözyaşlarımı tutamadım. Neden ağladığımı da bilemedim.

                       Sadece neden sorusunu bir kez daha kendime artık bir cevap almak istercesine sordum.

                       Okula geldiğimde arkadaşlarım ve öğretmenlerim çoktan sınıfa girmişlerdi. Ben de sınıfta sırama gidip oturdum.

                       Öğretmenim ve arkadaşlarım bana çok iyi davrandılar. Ve benim için çok üzülmüşlerdi. On gün boyunca askeri hastanede yattığım için beni ziyarete gelememişlerdi. Çünkü şehrin içinden uzak, tepede bir askeri hastaneydi.

                       Üçüncü derse doğru bana hastanede verilen ağrı kesicilerin etkisi geçince vücudum şiddetli bir şekilde ağrımaya başladı. Elimde olmadan gözümden sicim gibi yaşlar geliyordu. Öğretmenim dayanamadı yanıma geldi.

                        Benim ağladığımı görünce hemen beni ve çantamı alıp öğretmenler odasına götürdü. İki koltuğu yan yana getirip bana yatak yaptı. Ve okulun karşısındaki Devlet Hastanesi'nden bir doktoru bana bakmak üzere çağırdılar. O arada askeri hastaneye telefon açılarak verilen ilaçlar hakkında bilgi aldılar. Doktor geldi ve benim yaralarıma tekrar pansuman yaptı. Bana pansuman yaparken doktorun hiç belli etmeden ağladığını gördüm. Başımı yine yana çevirdim. Bana ağrı kesici verdi. Biraz kendime gelince gözlerimi açabildim.

                       O anda başucumda birisinin olduğunu fark ettim.

                       Bu yaşlı amca gülen gözleriyle bana bakan ve endişelenen Ece Amca'dan başkası değildi. Onu görünce gözlerinden iki damla yaş süzüldü.

                      Bana doğru bakarak

                      "Ne oldu sana Can? İyi misin? dedi elimi tutarak.

                       "İyiyim Ece Amca. Biraz yaralarım acıyor da onun için ilaç almam gerekti" dedim.

                       Ece Amca;

                       "Tamam oğul. Olmuş bitmiş artık. Babandır. Seni yetiştirmeye çalışıyor. Şurada ne kaldı büyümene. Bak yakında askere gideceksin benim gibi. Belki de asker olursun. Ne dersin? Olmak ister miydin? Senin gibi delikanlıya da ne güzel yakışır o subay elbiseleri."

                       Gözümde birden kendimi canlandırmaya başladım. Büyüdüğüm zaman asker olabilirdim. Ece amca ve hikaye kitabımdaki Mehmetcik gibi bir kahraman olabilirdim.

                       "Sahiden asker olabilir miyim" dedim.

                       Ece Amca;

                       "Tabiî ki olabilirsin. Ama önce kendinin bir asker olabileceğine inanman gerekiyor. Sen, kendin inanırsan ve ne yapılması gerekiyorsa yaparsan olursun. Zaten çok çalışkan bir öğrencisin. Sınıfta ilk okumayı sen öğrendin. Ne sorarsam sorayım her zaman bir cevabın var. Sen bir asker olacaksın" dedi.

                       Hemen aklıma yoldaki okuma yazma bilmeyen asker ağabeyler geldi. Onların, orada açılan Ali Okulu'nda okuma yazma öğrenmeye çalıştıklarını biliyordum. Fakat renkli kitapları olmadığı için öğrenmeleri de yavaş oluyordu.
Ece Amca'ya gülümseyerek baktım,

                       "Benim okul yolumda askerler vardı ya Ece Amca. Oradaki asker ağabeylerime renkli kitap götürebilir miyiz? Renkli kitapları olursa çok çabuk okuma öğrenirler. Ve mutlu olurlar." dedim.

                        Ece Amca;

                       "Çok güzel düşünmüşsün Can. Sen üzülme ben onlar için renkli kitaplar temin eder ve götürüp bırakırım. Hem bir bakayım, nasıl gidiyor okuma yazma öğrenmeleri." dedi

                       Sonra yavaşça başımı okşadı. Öğretmenimle selamlaştıktan sonra odadan çıktı.

                       O anda gerçek bir kahramanla tanışmış olduğumun idrakine vardım.

                       Gerçek canlı ve bana da insan olmayı ve erdemli yaşayabilmeyi öğreten bir kahramandı. Ömrünün geriye kalanını biz öğrencilerin yetişmesine adamıştı.

                       Ece Amcayı tanımak bir ayrıcalıktı. Okulumuzun bayramlarında törenlerinde her zaman yanımızda olur ve beraberce İstiklal Marşı'nı söyler töreni kutlardık.

                       Törenlerde arkadaşlarım ilkokul gösterileri hazırlar ve kimisi arı kimisi kelebek kıyafeti giyerek törene katılırdı. Ben ise okul önlüğümle katılırdım törenlere. Başöğretmenimiz törenlerde Türk Bayrağı'nı taşımam için hep bana verirdi.

                       Ufak ve cılız bedenimle insanüstü bir çaba harcayarak bayrağı gururla omuzlarım dik olarak taşır ve kimseye vermezdim.

                      Tören başlamadan önce bütün okul bir araya gelir önce sıraya geçer ve hep beraber İstiklal Marşı'mızı söylerdik. Trampetlerde okul tören alanında yerini aldıktan sonra, hep beraber düzgün adım trampetlerin sesleri eşliğinde stadyumdaki tören yerine gelirdik.

                       Resmi geçit ve tören kutlamaları bittikten sonra eve dönüş başlar, ben yine geldiğim gibi bayrağı hiç yere koymadan gururla taşıyarak okula kadar tek başıma götürür ve yerine kaldırırdım. Arkadaşlarım, anneleri geldikçe birer birer arkamdan azalır ve anne babaları ile evlerine giderlerdi. Beni hiçbir zaman, hiç kimse izlemeye gelmezdi. Her zaman yalnızdım. Tek başıma gelir ve tek başıma geri eve dönerdim.

                       Yıllar bir su gibi akıp geçti.

                       Ve ben ilkokul beşe geldiğimde bir gün Ece Amca elinde bir paketle geldi.

                       Bana doğru gülümseyerek

                       "Gel oğlum Can, sana bir armağanım var" dedi.

                       Meraklı gözlerimin önünde paketi açtı. Paketin içinde üstünde askeri bir top ve Atatürk resmi bulunan, özenle korunup saklandığı belli olan eski bir flama vardı.

                       Çok güzel ve anlamlı bir flamaydı. Bir an için içimden keşke benim olsa dedim. Ve arkasından Ece Amcanın sözlerini heyecandan hayal meyal duydum:

                       "Can oğlum bu flamayı sana okul bitirme armağanı olarak getirdim. Çünkü sen güç şartlar altında okula gelerek hep öğrenmek için çabaladın. Okul ve öğrenme sevgine maddi yetersizliklerin, ne de manevi acıların engel oldu. Sen okulu hak ettin. Ve bu savaştan kalma, manevi değeri paha biçilmez olan flamayı da hak ettin. Sen cesur bir çocuksun. İleride önemli görevlere geleceğini biliyorum. Bir sürü insanı kurtaracağını da biliyorum. Ve yeri geldiğinde ülken için canını bile feda edeceğini hissediyorum. Çünkü kendini çok güzel bir şekilde yetiştirdin. Ve başardın." dedi.

                      Gülümseyerek devam etti:

                      "Her zaman başaracaksın. Unutma sen görmek istediğinde sevgi her yerdedir. Ben seni çok seviyorum. Bu nedenle de bu emaneti sana saklaman için armağan ediyorum. Ona iyi bak." dedi.

                      Gözleri dolmuştu. Elini uzattı bana ben de ellerinden öptüm ve tıpkı bir baba ve oğul gibi kucaklaştık.

                      Ben de onu çok sevdiğimi ve bana öğrettiği her şey için ona minnettar olduğumu söyledim.

                      "Sen benim için her zaman özel birisi oldun Ece Amca. Bana öğrettiğin hiçbir şeyi unutmayacağım. Her şeyi kayıt ettim yüreğime. Beni sevdiğin ve benimle ilgilendiğin için, içimde yaktığın ışık için ve bana güvendiğin için çok teşekkür ederim." dedim.

                      Tekrar kucaklaştık.

                      Kahramanım ve öğretmenim yavaş yavaş uzaklaşarak hayatımdan çıkıp gitti.

                      Bu Ece Amcayı son görüşümdü.

                      Görüntüyü tıpkı bir fotoğraf karesi gibi beynimin en aydınlık yerine astım.

                       Ve o resim hayatım boyunca gözlerimin önünden hiç ayrılmadı.

.

.
BÖLÜM DÖRT

Hiroşima ve Nagazaki

                       Aylar ayları, yıllar yılları kovaladı. Zamanlar su gibi akıp geçti.

                       Bir görev nedeniyle Almanya'da idim.

                      Televizyon da Küresel Isınma ile ilgili bir program seyrediyordum. Dünyada Küresel Isınma ile yaşanacak felaketlerinin "dönülmez" noktaya yaklaştığını anlatırken, ekrana bir görüntü geldi ve ben bu görüntüye bakarken donup kaldım.

                       Ruhum dondu. Her şey bir an için durdu.

.

.

                      Ve ben yıllarca geriye ilkokul birinci sınıfa gittiğim okuluma geri döndüm.

                      Sanki zamanda yolculuk yapar gibi bir şeydi bu. Etrafımda bulunduğum mekan silindi. Zaman durdu. Ve görüntüler televizyon ekranı gibi değişti.
Şimdi okulun bahçesinde duruyordum ve Ece Amca karşımdaydı.

                       Sesi bir anda kulaklarımda yankılandı.

                       Elindeki kitapçığı işaret ederek

                       "Bu kuş bir gün gelecek insanları yiyecek. Açlık susuzluk her yerde yaşanacak. İnsanlar bir lokma ekmek ve bir yudum su için birbirini öldürecek. Tutumlu olun. Henüz vakit varken tutumlu olun. Dünyayı kirletmeyin. Savurganlık yapmayın. Yoksa bu kuşlara yem olacaksınız" deyip akbaba resmini gösterdi.

                       Akbaba gözümde büyüdü….

                       Büyüdü……
                   
                       Tülü …

                       Yoluk bir kuştu….

                      Ve kupkuruydu…

                      Ve Ece Amcanın anlattığı ve resmini bulup getirdiği Akbabaydı.

                      Televizyondaki karede donup kalan görüntü de bir akbaba vardı.

                      Zenci, ufak ve açlıktan kurumuş bir çocuk vücudunu sürükleyerek yiyecek yardımı almak için son kez çabalayarak akbabadan kaçmak için mücadele veriyordu. Akbaba çocuğu yemek için arkasında, onun tamamen tükenmesini bekliyordu.

                      Fotoğraf 1994'de Sudan'daki kıtlık sırasında çekilmiş. Bu görüntü, fotoğrafçı Kevin Carter'a Pulitzer ödülünü kazandırmış.

                      Şok oldum. Ece Amca nasılda doğruyu söylemişti. Her söylediği doğruymuş.

                      Ben televizyondaki görüntüye halen inanılmaz gözlerle bakarken telefonlarım çalmaya başladı. Okul arkadaşlarım televizyondaki fotoğrafı görünce, benim o gün "Bu kuş mu bizi yiyecek?" deyip kahkahalarla gülmemi hatırlamışlardı ve beni arıyorlardı.

                       Bütün gece telefonum sabaha kadar susmadı. İlkokul arkadaşlarım ile birbirimizi yeniden bulduk. Kimimiz savcı, kimimiz hakim olmuştuk. Ülkenin yönetiminde, adaletin sağlanması ve ülkemizin huzuru ve mutluluğu için önemli kararların verildiği yerlerdeydik. Ve bize Ece Amcanın öğrettiklerini yaşadığımız sürece hiç unutmamıştık.

                       Arkadaşlarımızla gördük ki Ece Amca bize doğru olmayı ve insan olmayı öğretmiş.

                       Okul arkadaşlarımız birbirimizi bulduğumuzda insanlık için doğru yolda olduğumuzu gördük.

                       Aradan haftalar geçti ve biz daha sonra öğrendik ki fotoğrafı çeken Kevin Carter fotoğrafı çeker çekmez oradan ayrılmış. Çocuğu alıp oradan kurtarmamış. Ona ödül kazandıracak fotoğrafı çekip gitmişti. Ancak daha sonra çocuğu aramak için geri dönmüştü. Fakat çocuk artık orada yoktu.

                       Ve fotoğrafçı Kevin Carter, ona ödül kazandıran resmi çektikten 3 ay sonra depresyona girmiş ve intihar etmiş.......

                       Kim bilir Ece Amcanın bize anlattığı daha neler gerçek olacaktı?

                       Tekrar Ece Amcayla geçen günlerimi hatırladım ve onu sevgiyle andım. Ve ona bir kez daha içimden teşekkür ettim. Onu tanıdığım için ne kadar şanslı olduğumu düşündüm.

                       Okul arkadaşlarımla Ece Amca sayesinde tekrar buluşmuştuk. İnsanları birbirine yakınlaştıran ve görünmez bağlarla bağlayanın aynı yerde bulunmak değil, aynı şeyleri öğrenmek ve sevmek olduğunu gördük.

                       Sevgi, öğrenme ve gelişmeyle bağlanan dostluklar, ayrı yerlerde olsanız da, yıllar da geçse dostluğunuzun üzerinden aynı güzellikte devam edebiliyordu.

                        Arkadaşlarımla karşılaşmak, eski günleri anmak ve her şeyden önemlisi Ece Amcayı onu tanımış insanlardan dinleyerek tekrar yaşamak çok etkileyiciydi.

                       Asıl enteresan olan da arkadaşlarımla bir birimizi bulmamızdan sonra, çeşitli vesilelerle haberimiz olmadan bir araya gelmemiz ve hoş süprizler yaşamamızdı.

                       Yıllar önce Japon işadamları tarafından nedeni ve konusunu bilmediğim bir işle ilgili, mesleğimde en iyi ve güvenilir olduğum için toplantıya davet mektubu aldım.

                       Çok ilginç ve esrarlı bir anlatımı vardı:

                       "Mr Can Akın

                       Türkiye'de yapacağımız bir yatırım için, Türkiye'nin değişik bölgelerinden, değişik meslek guruplarından uzmanlığında üst bilgi seviyesine gelmiş ve Japon kültürünü tanıyan kişilerden oluşan on altı kişilik bir danışma gurubu oluşturduk. Yapacağımız yatırımla ilgili danışma gurubumuza sizi de davet ediyoruz. Katılmanızdan onur duyarız. "

Japon İş Adamları Gurubu

                       Mektubu birkaç kez evire çevire okuduktan sonra katılma kararımı vermiştim. İlginç bir iş gezisi olacağını ve suprizler yaşayacağımı şimdiden görebiliyordum.

                       Zamanımın çoğunu kendi işimin doldurması nedeniyle aslında bu tür bir geziye hiç vaktim yoktu. Ama ben yine de gitmek istiyordum. Tedirgindim. Kararı zamanın akışına bıraktım.

                        Toplantının yapılacağı ülkede otelim ve uçak biletlerim bana iletildikten sonra, toplantıya katılıp katılmamayı bir kez daha düşündüm.

                       Japon toplumuna saygım vardı. Ulusal değerlerine bağlı, geleneklerine saygılı ve çalışkan insanlardı. Türklerle aralarında da çok benzerlik vardı. Ve bizden bir ülkede yapacakları yeni bir yatırımla ilgili fikir alışverişinde bulunmak istiyorlardı.

                       Nedenini bilmediğim bir dürtüyle yola çıkmak için hazırlandım.

                       Japonların toplantı için saptadığı ülkeye gitmek üzere yola çıktım.

                        Havaalanında firma yetkilileri tarafından alınıp otele götürüldüm. Yarın toplantının saat on da olduğu ve dokuz otuzda otelden alınmak üzere hazır olmamı rica ettiler.

                      Sabah çok erken kalktım ve bulunduğum şehrin ıssız sokaklarını gezdim. Bunu her yabancı ülke veya şehre gidişimde yapardım.

                       En sevdiğim şeylerden birisi de kimsenin olmadığı en işlek meydanlarda, sabahın çok erken saatlerinde bir süre yürümekti. Bu bana özgürlük duygusu veriyordu. Şehri sakinleri olmadan sadece özel bir anda kendimce şehri yaşamak müthiş bir duyguydu.

                       Saate baktım dokuza geliyordu, koşarak otele döndüm ve kısa bir kahvaltıdan sonra dokuz otuzda kapım çalındı. Japonların çok dakik insanlardı. Sanırım biz Türklerle hiç benzemeyen özelliklerinden birisi buydu. Dakik olmak. Her şeyi zamanında yapmak.

                       Firma toplantısının yapılacağı yere gelince arabadan indim ve gökdelendeki ofise doğru ilerledim.

                       İçeri girdiğimde, toplantı salonunda on beş kişi oturmuş hararetle sohbet ediyorlardı. Japon yöneticiler şaşkın ve hayret içindeydi. İnanmayan gözlerle masada oturan kişilere tek tek sorular soruyor ve sanki bir yanlışlığı düzeltmeye çalışıyordu.

                       Ben de dikkatle masada oturanlara baktım. Bu kişileri bir yerlerden tanıyordum ama nereden? Hiç yabancı gelmiyordu bana? Samimi sıcak bir şeyler yüreğimden gelip geçmeye başladı. Sonra fotoğraf kareleri birbiri ile eşleşti.

                       İki fotoğraf yan yana geldi. Atatürk ilkokulu ve Ece Amca. Sonra arkadaşımın küçük halini gösteren bir anı onları nereden tanıdığımı bilincimin yüzeyine çıkardı.

                        Heyecanla masaya doğru ilerledim. Cengiz. Gözlerime inanamadım.

                         Hayret içinde seslendim;

                        "Cengiz"

                        Başı hafifçe yukarıya kalktı ve şaşkın şaşkın bana baktı;

                        "Can sen ne arıyorsun burada" dedi

                        "Sen ne arıyorsan ben de onu arıyorum. Ne tesadüf burada karşılaşmamız değil mi?

                       "Sanırım çok büyük bir tesadüf. Baksana Japonlarda afallamış durumda. Bize buraya geldiğimizden beri, diğer arkadaşlarla birbirimizi nereden tanıdığımızı soruyorlar? Yaptıkları programa göre tanışmamamız gerekiyormuş. Yapacakları yatırımla ilgili doğru sonuçları elde edebilmek için böyle olması en uygun olanmış. Şimdi sen de geldin buradaki on altı kişiden, on ikisi birbirini tanıyor." dedi ve kahkahayı bastı.

                        Ben de o anda kendimi tutamadım ve Japonların şaşkın bakışları arasında gülme krizine tutulmuşçasına birbirini tanıyan on iki arkadaşım ve ben gülmeye başladık. Gülmenin kışkırtıcı dalgası yanımızdaki diğer kişilere ve Japonlara sıçradı. Dakikalarca güldük.

                        Çünkü Japonlar artık neden güldüklerini, bizim neden ve nereden birbirimizi tanıdığını bilmek istiyordu.

                       Toplu gülme krizimiz geçince masaya kahvelerimiz geldi ve arkadaşlarımızdan en kıdemlisi Cengiz, Japon İşadamlarına bakarak durumu izah etmek istedi.

                        "Sizler aslında doğru bir çalışma yaptınız. Normalde biz birbirimizi uzun yıllardır görmüyoruz. Ve bu size göre birbirimizi tanımadığımız anlamına geliyor. Çünkü farklı yerlerde doğmuşuz, mesleklerimiz farklı ve birbirine uzak yerlerde oturuyoruz. Buradaki on iki kişinin ortak tek bir özelliği var. Hepimiz Ece amcanın öğrencileriyiz. "

                        Hiç kimseden çıt çıkmıyordu. Herkes Cengiz'in ağzından çıkacak cümleleri bekliyordu.

                        Cengiz devam etti;

                       "Ece Amca 1. Dünya Savaşı'nda Suveyş ve Çanakkale Cepsinde savaşarak vatanı için üstün hizmetlerde bulunmuş ve pek çok askeri kurtarmış bir kahramandı. Kendisi savaşta yaralanmış ve gazi ünvanını almış arkasından da Balıkesir'e yerleşmişti. Hepimiz Ece Amcayı Balıkesir'den tanırız. Çünkü Ece Amca sırasıyla her hafta şehirdeki ilkokulları dolaşarak onlara ahlak, tutumlu olma, dürüstlük ve erdemli insan olma konusunda konferanslar verirdi. Her öğrenciyle tek tek ilgilenir ve onları severdi. O bizim kahramanımızdı.

                       Balıkesir memur şehriydi. Hava, Kara, Deniz, Jandarma Komutanlıklarının üsleri, polis ve askeri okullar, çeşitli üniversitelerde ve orta dereceli okullarda görev yapan öğretmenlerin çocukları benim okul arkadaşlarımdı. Görev süresi bitenler bir iki sene sonra başka memlekete giderdi.

                        Ve biz hepimiz Ece Amcanın öğrencileriydik. Bu nedenle siz bizi farklı mesleklerden ve yerlerden seçmişte olsanız, ilkokulun belli bir sınıfında hepimiz Balıkesir'de okumuştuk. Birbirimizi buradan tanırız. Ece Amcanın bir akbaba hikayesi vardı o hikayeye en çok Can arkadaşımız "Bu kuş mu bizi yiyecek" diye, katıla, katıla gülmüştü. Biz de en çok Can arkadaşımızın gülmesine gülmüştük. Ve Ece Amca, akbaba hikayesini ve Can'ın bu hikayeye gülüşünü bütün okullarda anlatırdı" dedi.

                       Japon yöneticiler on iki kişinin tanıdık olmasının nedenini öğrendiklerinde, organizasyonlarında bir hata yapmadıklarını ve her şeyin bir tesadüf eseri gerçekleştiğini anladılar.

                       Japonlar, Cengiz arkadaşımızın anlattıklarından ve Ece Amca'nın I.Dünya Savaşı sırasında Kurtuluş Savaşı'nda gösterdiği kahramanlıklardan çok etkilenmişti.

                       Öğlen yemeği için toplantıya ara verdiğimizde, yöneticilerin uzunca bir süre salonda olmadıklarını gördüm. Sanırım eski dostları yalnız bırakmak ve sohbet etmelerine fırsat vermek için yanımızdan ayrılmışlardı. Uzun zamandır göremediğim arkadaşlarımla derin sohbetlere daldık. İlkokul anılarımın arasından çıkıp gelen dostlarımı ne kadar da özlemiştim.

                       Yaşadığım her günün ne kadar güzel olduğunu şimdi daha iyi anlıyordum. Oysa ben o günleri yaşarken hiç birisinin tadına varamamıştım. Dostluğun, arkadaşlığın. Sanırım anılar da yıllanmış şaraplar gibiydi. Zaman gelip geçtikçe değeri anlaşılıyordu. Ve siz onları tekrar yaşarken tadının farkına varıyordunuz.

                       Öğle yemeğinin bitiminde Japonlar ellerinde bir tomar kağıtla geldiler. Heyecanla masanın başına oturduk. Kağıtları yavaş, yavaş açtılar ve bize içinde asker üniformalı Japon resimlerini göstermeye başladılar.

                       "Bu kişiler bizim dedelerimiz ve hepsi de II. Dünya savaşında şehit oldular. Bizler onları hiç tanımadık. Anne ve babamızın bize anlattığı kahramanlıklarından onları tanıyoruz. Ve onları çok seviyoruz. Tıpkı Ece Amca'nız gibi bizim dedelerimiz de bir kahraman. Ülkesini kurtarmak için savaştılar ve cephede bizim için öldüler." diyerek konuşmasını güçlükle bitirebildi. Nagazaki ve Hiroşima'ya atılan atom bombalarının anıları canlandı her birinin gözlerinde. Gözyaşları sel oldu aktı.

.
http://3.bp.blogspot.com/_Z76XZzTnZ4c/SJQLMyOBOZI/AAAAAAAAADE/1foJ7ArGpDU/s400/nagasaki%2BCAN%2BAKIN.jpg
.

                       Hepimiz çok duygulanmıştık. Her tarafı hüzün sarmıştı. İnsan olmanın ülken için, kurtuluş için savaşmanın onurlu gözyaşlarıyla, sevdiklerini kaybetmenin ve insanlığın savaş dramının acı gözyaşları aynı anda aktı gözlerimizden.

                       Hemen ayağa kalktım. Nagazaki ve Hiroşimo'da ölenler için saygı duruşunda bulunmayı önerdim. Bir dakikalık saygı duruşundan sonra sessizce yerlerimize oturduk. Bu sefer Japon yönetici kalktı, Ece Amca ve Çanakkale Savaşı şehitleri için saygı duruşunda bulunmayı istedi. Hemen kalktılar ve bir dakikada Ece Amca ve bizim şehitlerimizde için saygı duruşunda bulunduk.

                       Japon İşadamlarından birisi orada yaşadığımız olaydan çok etkilenmişti. Ve "bu hikayeyi kısaca yazar mısınız?" dedi.

                       Ben de herhalde çocuğuna okutacak diye düşünerek çok basit bir dille Ece Amcayı ve akbaba hikayesini bir kağıda yazıp Japon işadamına verdim.
Adam kağıtla birlikte kayboldu ve geldiğinde hikaye Japoncaya çevrilmişti. İnternet ortamına aktarılarak, üye olduğu bütün Japon işadamları guruplarına ve Japon Ticaret Odası üyelerine gönderdi.

                       Çok şaşırmıştım. Japonlara; onların kahramanlarını, insanı değerleri yüceltmelerine bunu çevreleri ile de paylaşarak, sevgiyi-saygıyı ve onuru çoğaltmalarına hayran olmuştum.

                       Hepimiz birbirimize baktık. Hiç bu kadar anlam yüklü bir gün geçirmemiştik. Bugün harika bir gündü.

                       Ve biz sevgili Ece Amcamızı bir kez daha sevgiyle başkalarına ve bir sonraki nesle anlatma fırsatını yakalamıştık.

                       Onların da gerçek kahramanları olsun diye.

                       Şimdiki televizyonların ve internet oyunlarının sanal kahramanları yerine gerçek kahramanlar ve insan sevgisiyle kanının son damlasına kadar ülkesine ve o ülkede yaşayan milletine hizmet verenler unutulmasın.

                       İlkokula giderken her çocuğun hayalinde genelde bir kahraman olur. Bizim zamanımızda televizyon olmadığı için, Texas, Tom Miks, Kızıl Maske, Zagor gibi kitaplar okunurdu. Ve kahramanlarımız bu tür roman kahramanı hayali yaratılmış kişiliklerdi.

                       Ben ve o dönemdeki arkadaşlarımız çok şanslıydık, çünkü bizim kahramanımız hayali kişilik değil, canlı bir kahramandı. Ece Amca bizim kahramanımızdı. Çooook…çok şanslıydık.

                       Uzun bir yolculuktan sonra evime güzel anılarla dönüyordum. Yolculuk boyunca sürekli düşündüm. Yaşantımda hangi insanlar beni çok etkilemişti.

                       Şu anda ben olan "Benin" oluşmasında kimlerin sözleri bir daha hiç benden gitmemek üzere benim karakterim olmuştu. Kimlerin sevgisi ve ilgisi beni yaşama bağlamış ve o andan sonra gideceğim yönü tayin etmişti.

                       Her zaman için hayatta tesadüfler var desem de, artık hiçbir tesadüfün olmadığını biliyorum. Yaşantımda herkes ve her şey tam zamanında ve olması gerektiği gibi karşıma çıkmıştı.

                       Yine tesadüftür diyeceğim ama küçükken karşılaştığım ve bana bir şekilde yardım etmiş insanlarla hayat yolumda tekrar karşılaştım. Nasıl ve niçin olduğunu bilmiyorum. Sanki bir şey bana yardım edip o an için durumuma üzülen insanlarla beni bir kez daha karşılaştırmıştı. Ve onlara şu mesajı vermek istemişti:
"Küçük bir çocuğa göstermiş olduğunuz sevgi ve ilgi onun yaşamı ve bundan sonraki yapacakları için çok önemliydi. Hiçbir emeğiniz boşuna gitmedi. Bakın bu çocuk şimdi burada ve herkes adına önemli kararların verildiği, can alıcı işlerin bitirildiği bir yerde. Ve emin olun ki içindeki sevgi ve durduğu yer, herkesin hayrını gözetecek güçte.

                       Ve sizler, sizden sonra gelecek bir sonraki neslin, bilseniz de bilmeseniz de her şekilde öğretmenleri oldunuz. Çevrenizde küçük bir çocuk, öğrenci veya erişkinliğe adımını atan bir varlığın örnek aldığı kişi olabilirsiniz.

                        Siz bilmeseniz de, siz onun "Kahramanı" olabilirsiniz.

                       Çocuklar genelde çok iyi bir gözlemcidir. Sizin söylediklerinizden ziyade sizin hareketlerinizi ve davranış şekillerinizi kopyalar ve taklit eder. Ve çocuklar gerçekten sevilip sevilmediklerini ve bir insanın niyetini çok açık olarak anlar ve hissederler.

                       Bu nedenle belki günün birinde bir çocuğun, bir öğrencinin yanından geçeceksiniz. Beki de bir sürü çocuğun öğretmeni olacaksınız. Veya Baba Anne olacaksınız. Veya Ece Amcası olacaksınız.

                       Biliniz ki; her gülümsemeniz, onun bir insan gibi yetişmesine her katkınız, her iyi ve rehber davranışınız, onu her teselli edişiniz, ona her kelimeyi öğretişiniz, her hayat dersinde onun bir adım daha ileri gidişine vesile oluşunuz, sizlerin eseri olacak.

                       Siz gün be gün bir evi inşa eder gibi, tek bir sözle, tek bir gülümseyişle ve belki de yalnız bir tek kelimeyle koca bir insan ruhunun inşasına tuğla yerleştirmiş olacaksınız.

                       Ve çocuklarımız, bizim eserimiz olacak.

                       Ve gözümüzün iliştiği her çocuk bizim çocuğumuz.

                       Yardım elimizin uzanabildiği her küçük varlık bizim geleceğe bir armağanımız.

                       Ülkemizde ve dünyada Ece Amca gibi kendini insanlığın gelişimine ve geleceğin bilinçli bir şekilde inşasına adamış kahramanların hep var olmasını diliyorum.

                       Bu kitabı Ece Amca'ya ve ismi bilinmeyen gerçek kahramanlara adıyorum.

                       Şimdi eminim Ece Amca'nın bana verdiği üzerinde Atatürk ve top resmi bulunan flamayı ne yaptığımı merak ediyorsunuzdur..

                       Nerede olduğu

                       Bir sır…

                       Ama bilin ki

                        Şu anda çok iyi bir yerde dalgalanmakta….

Yazan : Can AKIN

.
[ECE+AMCA+CAN+AKIN.jpg]
.

                        Ali Saip ECE KİMDİR..?

                        Ali Saip ECE 1884 yılında İzmir'de doğdu. Babası Hüseyin, annesi Hatice'dir.

                       1910 yılında Harbiye'den mezun oldu. I. Dünya Savaşı'ında Süveyş, Çanakkale cephelerinde üstün yararlıklar gösterdi. Bu savaşlarda yaralanarak evlenme gücünü kaybetti. Avusturya ve Alman hastanelerinde tedavi olmasına rağmen eski sağlığına kavuşamadı. 1934 yılında Binbaşı iken malulen emekliye ayrılarak Balıkesir'e yerleşti.

                       Bundan sonra hayatını Türk Milli Eğitimi'ne adayan Ali Saip ECE Balıkesir'in tüm okullarında ahlak hakkında sık sık konferanslar vererek öğrencilerin büyük sempatisini kazandığından, kendisine akıl hocası anlamına gelen "ECE AMCA" adı takıldı. Bu adla anılmaya başlayan Ece Amca, babasından kalan servetiyle maaşını birleştirerek Balıkesir'in köylerinde 12 İlkokul Kurulmasına yardımcı oldu... Bu arada okullardaki konferanslara da devam ederek kendisini tüm halka sevdirdi. Balıkesir de Ece Amca'ya karşı herkeste sevgi, hürmet hisleri belirdi.

                       Ece Amca şehrimizin merkezinde de bir okul yaptırmayı düşünüyordu. Balıkesir Valisi Sayın Niyazi Akı önderliğinde ve Ece Amca'nın 80.000TL. katkısıyla ECE AMCA İLKÖĞRETİM OKULU yaptırılmıştır...

                      Süveyş ve Çanakkale savaşları komutanı Gazi Binbaşı Ali Saip Ece Balıkesir de yaşayan herkesi etkilemiştir… Balıkesirliler de unutmamak için caddelerine, sokaklarına, okullarına, kütüphanelerine, Ece Amca ismini koymuştur.





ŞAİR, YAZAR CAN AKIN'IN FOTOĞRAF SERGİLERİ

9 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi

Flag Lebanon animated gif 240x180
 
Gesam Uluslararası / Lübnan Türk Sanatçıları Sergisi
Türkiye Cumhuriyeti Türkiye Büyük Millet Meclisi
Türkiye – Lübnan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanlığı
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı
Türkiye Cumhuriyeti Kültür Ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü
Türkiye Cumhuriyeti Beyrut Büyükelçiliği
Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (GESAM)
Yer: Beyrut Ticaret Odası
Sergi Tarihi: 10 – 14 Ekim 2019
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=5762&ItemIndex=88

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam_lubnan_beyrut%20(14).JPG

8 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi

Flag Ukraine animated gif 240x180
Gesam Uluslararası / Ukrayna - Kiev Türk Sanatçıları Sergisi
Türkiye Cumhuriyeti Türkiye Büyük Millet Meclisi
Türkiye – Ukrayna Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanlığı
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı
Türkiye Cumhuriyeti Kültür Ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü
Türkiye Cumhuriyeti Kiev Büyükelçiliği
Ukrayna Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği
Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (GESAM)
Yer: Kiev Yunus Emre Türk Kültür Merkezi
Sergi Tarihi: 16 - 19 Temmuz 2018
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=5932&ItemIndex=86

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam_kiev%20(16).JPG

7 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi

Flag Poland animated gif 240x180
Gesam Uluslararası / Polonya Türk Sanatçıları Sergisi
Międzynarodowa Wystawa Gesam w Polsce / Artyści Tureccy
Türkiye Cumhuriyeti Türkiye Büyük Millet Meclisi
Türkiye – Polonya Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanlığı
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı
Türkiye Cumhuriyeti Kültür Ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü
Türkiye Cumhuriyeti Varşova Büyükelçiliği
Polonya Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği
Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (GESAM)
Varşova Yunus Emre Enstitüsü Türk Kültür Merkezi
Yer: Varşova Yunus Emre Enstitüsü Türk Kültür Merkezi Sergi Salonu – Varşova - Polonya
Sergi Tarihi: 11 – 14 Eylül 2017
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26510&ItemIndex=0

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam%20var%C5%9Fova%20(16).jpg

6 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi

Flag Iran animated gif 240x180
ULUSLARARASI İRAN - GESAM TÜRK SANATÇILARI Sergisi'
Türkiye Büyük Millet Meclisi
TBMM Türkiye İran Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanlığı,
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı
Türkiye Cumhuriyeti Kültür Ve Turizm Bakanlığı
Gesam Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
İran İslam Cumhuriyeti
İran İslam Cumhuriyeti Büyükelçiliği Kültür Müsteşarlığı
İran İslam Cumhuriyeti Tebriz Üniversitesi
Tebriz Üniversitesi İslami Sanatlar Fakültesi
Sergi Tarihi: 24 – 27 Mayıs 2017
Yer: İran Tebriz Üniversitesi İslami Sanatlar Fakültesi Sergi Salonu
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26503&ItemIndex=3

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam%20iran%20(39).jpg

5 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi

northern_cyprus
"Çocuk Gelinlere Hayır" konulu karma resim sergisi
"SELVİ SERTDEMİR DE ÇOCUK GELİNDİ"
Gazimağusa Belediyesi'nin katkıları,
Ressam Saime Ercan'ın proje temsilciliğinde
Yer: Buğday Camii – Magusa - Kıbrıs
Sergi Tarihi: 8- 11 Mart 2017
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=3015&ItemIndex=136



4 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi 

Flag Albania animated gif 240x180 
Gesam Uluslararası / Arnavutluk Türk Sanatçıları Sergisi
Türkiye Cumhuriyeti Türkiye Büyük Millet Meclisi
Türkiye – Arnavutluk Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanlığı
Arnavutluk - Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanlığı
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı
Türkiye Cumhuriyeti Kültür Ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü
Türkiye Cumhuriyeti Arnavutluk Büyükelçiliği
Arnavutluk Ankara Büyükelçiliği
Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (GESAM)
Tiran Yunus Emre Enstitüsü Türk Kültür Merkezi
Yer: Tiran Gençlik Merkezi -  Arnavutluk
Sergi Tarihi: 18 -21 Ekim 2016
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=25919&ItemIndex=8

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam%20tiran%20(11).jpg

3- Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Dijital Fotoğraf Sergisi ve Konferansı

Flag Macedonia animated gif 240x180

Flag Hungary animated gif 240x180 
http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/pecs%20university%20(29).jpg
Mr Can Akın  - Delegate, Turkish Fine Art Over's Professional Union Humanity & Mevlana Celalettin Rumi
Pecs Üniversitesi Rektörlüğü,
Türk – Macar Dostluk Derneği – Türk Mekadon Dostluk Derneği
Türk Macar Dostluk İlişkileri Ve Türkiye'de Güzel Sanatlar
Yer: Pecs Üniversitesi Konferans Salonu - Macaristan
Konferans Konusu: Mevlana  ve İnsanlık
Sunum Tarihi: 11 Mayıs 2016
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=25415&ItemIndex=25

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/pecs%20university%20(20).JPG

2 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Karma Sergisi

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/can_ak%C4%B1n%20(3).gif
 http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/can_ak%C4%B1n%20(5).jpg
Gesam Uluslararası Nahçıvan - Türk Sanatçıları Sergisi
Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Naxçıvan Muxtar Respublikası
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı
Türkiye Cumhuriyeti Kültür Ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü
Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (GESAM)
Nahçıvan Başkonsolosluğu
Yer: Nahçıvan Ressamlar Birliği Sergi Salonu
Sergi Tarihi: 22.06.2015 - 24.06.2015
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=7685&ItemIndex=56

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/can_ak%C4%B1n%20(6).jpg

1- Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Kişisel Sergisi

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/can_ak%C4%B1n%20(8).gif
http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/can_ak%C4%B1n%20(10).jpg
" Can AKIN Mevlana Fotoğraf Sergisi"
Ankara - Varşova DOSTLUK Derneği
Varşova Devlet Üniversitesi Dijital Fotoğraf Sergisi
Yer: Varşova Devlet Üniversitesi Kütüphanesi  - Polonya
Sergi Tarihi: 26 Mayıs 2015 Salı 14.00
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=4268&ItemIndex=106

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/can_ak%C4%B1n_warsaw%20(7).jpg

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam_b%C3%BCy%C3%BCk%C5%9Fehir.jpg

64 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Konya Sergisi
Büyükşehir - Gündem Güzel Sanatlar ve Telif Hakları
Konya Etkinliği
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Konya Valiliği, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Konya Karma Sergisi
Yer: Konya il Halk Kütüphanesi
Sergi Tarihi: 4 - 8 Şubat 2020
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=27643&ItemIndex=0

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam_konya_telif%20(12).JPG

63 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
Büyükşehir - Gündem Güzel Sanatlar ve Telif Hakları
Kocaeli Etkinliği
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Kocaeli Valiliği, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Kocaeli Karma Sergisi
Yer: Kocaeli Sabancı Kültür Merkezi
Sergi Tarihi: 7 - 12 Ocak  2020
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=27644&ItemIndex=0

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/tn_gesam_kocaeli_telif%20(17).JPG

2019 YILI SERGİLERİM

62 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
Büyükşehir - Gündem Güzel Sanatlar ve Telif Hakları
-Eskişehir Etkinliği
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Eskişehir Valiliği, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Eskişehir Karma Sergisi
Yer: Odunpazarı Belediyesi Yunus Emre Kültür Merkezi Konferans Salonu
Sergi Tarihi: 21-25 Haziran 2019
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=27642&ItemIndex=1

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam_eskisehir_telif%20(12).JPG

61 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
Büyükşehir - Gündem Güzel Sanatlar ve Telif Hakları
Denizli Etkinliği
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Pamukkale Üniversitesi Denizli Karma Sergisi
Yer: Pamukkale Üniversitesi İİB Fakültesi Konferans Salonu
Sergi Tarihi: 1 - 5 Mart 2019
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26604&ItemIndex=5

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam_pamukkale_%C3%BCniversitesi_telif%20(29).JPG

60 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
Büyükşehir - Gündem Güzel Sanatlar ve Telif Hakları
Bursa Etkinliği
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Bursa Valiliği, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Bursa Karma Sergisi
Yer: Bursa Devlet Güzel Sanatlar Galerisi
Sergi Tarihi: 8-15 Şubat 2019
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=9119&ItemIndex=52

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam_bursa_telif%20(19).jpg

59 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
Büyükşehir - Gündem Güzel Sanatlar ve Telif Hakları
- Balıkesir Etkkinliği
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Balıkesir Valiliği, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Balıkesir Karma Sergisi
Yer: Balıkesir Karesi AVM Toplantı Salonunda
Sergi Tarihi: 11-13 Ocak 2019
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=5689&ItemIndex=89

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam_bal%C4%B1kesir_telif%20(18).JPG



2018 YILI SERGİLERİM

58 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Düzce Valiliği, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Düzce Karma Sergisi
Yer:  Düzce Belediyesi Sanat Galerisi
Sergi Tarihi: 19 - 27 Ekim 2018
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=4262&ItemIndex=114

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam_d%C3%BCzce%20(21).JPG

57 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Osmaniye Valiliği, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Osmaniye Karma Sergisi
Yer:  Park 328 AVM
Sergi Tarihi: 28 Eylül - 3 Ekim 2018
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=4697&ItemIndex=101

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam-osmaniye%20(5).jpg

56 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Ardahan Valiliği, Ardahan İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Ardahan Karma Sergisi
Yer:  Tarihî Kongre Binası
Sergi Tarihi: 1 - 8 Haziran 2018
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=3602&ItemIndex=125

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam_ardahan%20(14).JPG

55 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Necmettin Erbakan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ile
Yer:  MEDAŞ Sanat Galerisi
Sergi Tarihi: 27 Nisan - 5 Mayıs 2018
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=3551&ItemIndex=127

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam_konya_%C3%BCniversite%20(18).JPG

54 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
KilisValiliği, Kilis İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Kilis Karma Sergisi
Yer: Alaeddin Yavaşça Kültür Merkezinde
Sergi Tarihi: 30 Mart - 5 Nisan 2018
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26735&ItemIndex=3

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam_kilis.jpg

53 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Iğdır Valiliği, Iğdır İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Iğdır Karma Sergisi
Yer:  Kültür Merkezi - Iğdır
Sergi Tarihi: 2 - 12 Mart 2018
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26680&ItemIndex=0

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/%C4%B1%C4%9Fd%C4%B1r%20can%20ak%C4%B1n.JPG

52 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Yalova Valiliği, Yalova İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yalova Karma Sergisi
Yer:  Yalova Belediyesi Kent Müzesi - Yalova
Sergi Tarihi: 3 -13 Şubat 2018
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26644&ItemIndex=0

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/yalova%20can%20ak%C4%B1n.JPG

51 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Bartın Valiliği, Bartın İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Bartın Karma Sergisi
Yer:  İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Kültür Merkezi Salonu Bartın
Sergi Tarihi: 6 - 16 Ocak 2018
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=2949&ItemIndex=149

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/bart%C4%B1n%20can%20ak%C4%B1n.jpg

2017 YILI SERGİLERİM

50 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Şırnak Valiliği - Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü ile Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü'nün destekleriyle
Yer: Şırnak Gençlik Hizmetleri ve Spor il Müdürlüğü Salonu
Sergi Tarihi: 1 – 25 Aralık 2017
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26545&ItemIndex=0

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam%20sirnak%20(30).jpg

49 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Karaman Valiliği, Karaman İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Karaman Karma Sergisi
Yer: Karaman Hatuniye Medresesi
Sergi Tarihi: 4 – 9 Kasım 2017
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=2950&ItemIndex=147
 
http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/karaman%20gesam%20(10).jpg

48 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Batman Valiliği, Batman İl Turizm Müdürlüğü Batman Karma Sergisi
Yer: İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Kültür Merkezi Galerisi
Sergi Tarihi: 13 – 20 Ekim 2017
 Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26487&ItemIndex=9

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam%20batman%20(12).jpg

47 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Tunceli Valiliği, Tunceli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Tunceli Karma Sergisi
Yer:  İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Kültür Merkezi Tunceli
Sergi Tarihi: 29 Eylül – 8 Ekim 2017
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26498&ItemIndex=6

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/tunceli%20gesam%20(15).jpg

46 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Bayburt Üniversitesi Rektörlüğü Bayburt Karma Sergisi
Yer: Bayburt Üniversitesi Konferans ve sergi salonu – Kampüs - Bayburt
Sergi Tarihi: 4- 11 Agustos 2017
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26499&ItemIndex=5

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/bayburt%20gesam%20(18).jpg

45 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Çankırı Valiliği, Çankırı İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Çankırı Karma Sergisi
Yer: 100. Yıl Kültür Merkezi Çankırı
Sergi Tarihi: 4 - 24 Temmuz 2017
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26505&ItemIndex=2

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/cank%C4%B1r%C4%B1%20gesam%20(18).jpg

44 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Hakkâri Valiliği, Hakkâri İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Hakkâri Karma Sergisi
Yer: Hakkâri Atatürk Kültür Merkezi
Sergi Tarihi: 2 – 8 Haziran 2017
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26262&ItemIndex=10 

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam%20hakkari%20(13).JPG

43 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Yozgat Valiliği, Yozgat İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yozgat Karma Sergisi
Yer: Yozgat Kültür Merkezi
Sergi Tarihi: 6- 12 Mayıs 2017
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26502&ItemIndex=4

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/yozgat%20gesam%20(31).jpg

42 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Uşak Valiliği, Uşak İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Uşak Karma Sergisi
Yer: Uşak Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi  Sergi Salonu – Uşak
Sergi Tarihi: 1 – 8 Nisan 2017
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26507&ItemIndex=1

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam%20u%C5%9Fak%20(20).jpg

41 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Bitlis Valiliği, Bitlis İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Bitlis Karma Sergisi
Yer:  İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Güzel Sanatlar Galerisi - Bitlis
Sergi Tarihi: 3 – 10 Mart 2017
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26495&ItemIndex=7   

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/bitlis%20gesam%20(12).jpg

40 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Kırşehir Valiliği, Kırşehir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Kırşehir Karma Sergisi
Yer:  İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Güzel Sanatlar Galerisi - Kırşehir
Sergi Tarihi: 11 – 17 Şubat 2017
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26492&ItemIndex=8

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam%20k%C4%B1r%C5%9Fehir%20(26).jpg

39 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Amasya Valiliği, Amasya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Amasya Karma Sergisi
Yer: Hazeranlar Konağı Güzel Sanatlar Galerisi 
Sergi Tarihi: 13 – 20 Ocak 2017
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26023&ItemIndex=13  

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam%20amasya%20(21).JPG

2016 YILI SERGİLERİM

38 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Afyonkarahisar Valiliği, Afyonkarahisar İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Afyonkarahisar Karma Sergisi
Yer: Afyon Lisesi Sergi Salonu - Afyonkarahisar
Sergi Tarihi: 17-27 Aralık 2016
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26014&ItemIndex=2

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam%20afyonkarahisar%20(12).jpg

37 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Tokat Valiliği, Tokat İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Tokat Karma Sergisi
Yer: Sümbül Baba Zaviyesi - Tokat
Sergi Tarihi: 18 – 25 Kasım 2016
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=25914&ItemIndex=9

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam%20tokat.jpg

36 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Siirt Valiliği, Siirt  İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü  Siirt Karma Sergisi
Yer: Kültür Merkezi - Siirt
Sergi Tarihi: 27 Ekim 2016
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=25898&ItemIndex=10

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam%20siirt%20(6).jpg

35 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Bingöl Valiliği, Bingöl  İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü  Bingöl Karma Sergisi
Yer: Sanat Sokağı – Hükümet Caddesi - Bingöl
Sergi Tarihi: 7-12 Eylül 2016
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26016&ItemIndex=0

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam%20bing%C3%B6l%20(14).jpeg

34 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Sinop Valiliği, Sinop  İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü  Sinop Karma Sergisi
Yer: Sinop Kültür Merkezi - Sinop
Sergi Tarihi: 15 – 25 Temmuz 2016
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26015&ItemIndex=1

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam%20sinop%20(14).JPG
     
33 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Kars Valiliği, Kars  İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü  Kars Karma Sergisi
Yer: Kars Kültür Merkezi Galerisi - Kars
Sergi Tarihi: 24 Haziran – 04 Temmuz 2016
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26009&ItemIndex=3

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam%20kars%20(10).JPG

32 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Artvin Valiliği,  Artvin  İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü  Artvin Karma Sergisi
Yer: Artvin Valilik Sergi Salonu
Sergi Tarihi: 27 Mayıs – 3 Haziran 2016
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26002&ItemIndex=5

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam%20artvin%20(13).JPG

31 - T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Kayseri Valiliği,  Kayseri  İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Kayseri Karma Sergisi
Yer: Atatürk evi - Kayseri
Sergi Tarihi: 1 – 8 Nisan 2016
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=25997&ItemIndex=8

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam%20kayseri%20(11).JPG

30 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Bilecik Valiliği,  Bilecik  İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü  Bilecik Karma Sergisi
Yer: Bilecik Güzel Sanatlar Galerisi - Bilecik
Sergi Tarihi: 11 - 18 Mart 2016
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=26008&ItemIndex=4

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam%20bilecik%20(7).jpg

29 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can Akın Karma Sergisi
T.C Kültür Ve Turizm Bakanlığı - Gesam, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Rize Valiliği,  Rize  İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü  Rize Karma Sergisi
Yer: İsmail Kahraman Kültür Merkezi - Rize
Sergi Tarihi: 19 – 25 Şubat 2016
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=25998&ItemIndex=6

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam%20rize%20(8).JPG

28 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Karma Sergisi
T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı - GESAM, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Denizli Valiliği,  İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
Denizli Büyükşehir Belediyesi, Denizli Karma Sergisi
Yer: Büyükşehir Belediyesi Turan Bahadır Sergi Salonu - Denizli
Sergi Tarihi: 22-30 Ocak 2016
Tahmini Ziyaretçi : 2.000
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=2955&ItemIndex=145

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam%20denizli%20(12).jpg

2015 YILI SERGİLERİM

27 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Karma Sergisi
T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı - GESAM, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
29. Yılında Kutlama Plastik Sanatlar Ankara Karma Sergisi
Yer: YV Boutique Hotel Sergisi Oran – Ankara
Sergi Tarihi : 25 Aralık 2015 - 5 Ocak 2016
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=3063&ItemIndex=106



26 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Karma Sergisi
T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı - GESAM, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Niğde Valiliği - İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü Niğde Karma Sergisi
Yer:  Kültür Merkezi -  Niğde
Tarih: 5 – 15 Aralık 2015
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=4012&ItemIndex=112

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/nigde%20gesam%20(5).jpg

25 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Karma Sergisi
T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı - GESAM, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Kahramanmaraş Valiliği - İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü Kahramanmaraş Karma Sergisi
Yer: Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi - Kahramanmaraş
Sergi Tarihi : 7- 17 Kasım 2015
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=3265&ItemIndex=100

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/kahramanmara%C5%9F%20(7).jpg

24 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Karma Sergisi
T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı - GESAM, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
29. Yılı Kutlama Ankara Karma Sergisi.
Yer: YV Boutique Hotel Sergi Salonu – Oran - Ankara
Sergi Tarihi: 28 Ağustos - 8 Eylül 2015 Cuma
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=3025&ItemIndex=135

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam_ank%20(2).jpg

23 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Karma Sergisi
T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı - GESAM, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Ordu Valiliği -  İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Ordu Karma Sergisi.
Yer: Kültür ve Sanat Merkezi -  Ordu
Sergi Tarihi: 9 - 19 Ekim 2015
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=3111&ItemIndex=131

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam_ordu%20(38).jpg

22 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Karma Sergisi
T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı - GESAM, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Karabük Üniversitesi Rektörlüğü Safranbolu Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi,
Safranbolu Kültür ve Sanat Vakfı 
Safranbolu Belediyesi - Karma Sergisi.
Yer: Cıngıllıoğlu Sanat Galerisi Salonu  - Safranbolu – Karabük
Sergi Tarihi: 18 - 28 Eylül 2015
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=9386&ItemIndex=41
 
http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam_safranbolu%20(17).JPG

21 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Karma Sergisi
T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı - GESAM, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Kütahya Valiliği - İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü Kütahya Karma Sergisi.
Yer: İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Güzel Sanatlar Galerisi - Kütahya
Sergi Tarihi: 15 Ağustos 2015 - 22 Ağustos 2015
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=3012&ItemIndex=137

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam_k%C3%BCtahya%20(51).jpg

20 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Karma Sergisi
T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı - GESAM, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Kırklareli Valiliği - İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü Kırklareli Karma Sergisi.
Yer: Prof. Dr. Gültaç Özbay Sanat Galerisi Salonu - Kırklareli
Sergi Tarihi : 31 Temmuz 2015 - 8 Ağustos 2015
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=4657&ItemIndex=96
 
http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam_k%C4%B1rklareli%20(36).jpg

19 -  Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Karma Sergisi
T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı - GESAM, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Kırıkkale Valiliği -  İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü Kırıkkale Karma Sergisi.
Yer: Kırıkkale İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü,  Güzel Sanatlar Galerisi
Sergi Tarihi: 13 – 20 Haziran 2015
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=9792&ItemIndex=39
 
http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam_k%C4%B1r%C4%B1kkale%20(8).jpg

18 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Karma Sergisi
T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı - GESAM, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Isparta Valiliği - İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü Isparta Karma Sergisi.
Yer: Isparta İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü,  Güzel Sanatlar Sergi Salonunda
Sergi Tarihi : 2 - 8 Mayıs 2015
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=3148&ItemIndex=130

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam_ISPARTA%20(36).JPG

17 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Karma Sergisi
T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı - GESAM, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Gümüşhane Valiliği -  İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü Gümüşhane Karma Sergisi.
Yer: Kültür Merkezi – Gümüşhane
Sergi Tarihi : 28 Nisan - 6 Mayıs 2015
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=4591&ItemIndex=98

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam_gumushane%20(32).jpg

16 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Karma Sergisi
T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı - GESAM, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Urfa Medeniyetler Turizm Araştırma Merkezi - Şanlıurfa Karma Sergisi.
Yer: Nevali Hotel Galeri Salonu - Şanlıurfa
Sergi Tarihi : 26 - 31 Mart 2015
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=6003&ItemIndex=76

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam_sanl%C4%B1urfa%20(17).JPG

15 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Karma Sergisi
T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı - GESAM, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
Kocaeli Valiliği, İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü Kocaeli Karma Sergisi.
Yer: İzmit Eski Tren Garı Sanat Galerisinde İzmit -Kocaeli
Sergi Tarihi:  6-17 Şubat 2015
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız

http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=3659&ItemIndex=116:41.700

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/gesam_kocaeli_%20(19).JPG

2010 YILI SERGİLERİM

14 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Kişisel Sergisi
"Can AKIN Fotoğraf Sergisi" Balıkesir Tülükabakları
Yer: Balıkesir Yaylada AVM Sanat Galerisinde
Sergi Tarihi: 16 Eylül - 05 Ekim 2010
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=17062&ItemIndex=29

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/yaylada_bal%C4%B1kesir%20(7).jpg

13 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Kişisel Sergisi
"Can AKIN Fotoğraf Sergisi"  - Balıkesir Tülükabakları
Balıkesir Valiliği, İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü
Yer: Balıkesir Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Saat Kulesi Yanı - Balıkesir
Sergi Tarihi: : 6 - 15 Eylül 2010
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız

http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=16919&ItemIndex=0



2008 YILI SERGİLERİM

12 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Kişisel Sergisi
Can AKIN "Mevlana Konulu" Fotoğraf Sergisi
Samsun Yeşilyurt Alışveriş ve Yaşam Merkezinde
Yer: Yeşilyurt Alışveriş ve Yaşam Merkezi Galerisi - Samsun
Sergi Tarihi: 6  Eylül - 6 Ekim 2008
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=10708&ItemIndex=36



11 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Kişisel Sergisi
 "Can AKIN Mevlana Fotoğraf Sergisi"
İzmir Valiliğl - Konak Kaymakamlığı
Yer: Frida Sanat Evi 1456 sk 96-2 Alsancak – İzmir
Sergi Tarihi: 10 - 24 Ocak 2008
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=8775&ItemIndex=50

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/can_ak%C4%B1n%20(13).jpg
 
2007 YILI SERGİLERİM

10 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Kişisel Sergisi
" Can AKIN Mevlana Fotoğraf Sergisi"
İzmir Valiliği Urla Kaymakamlığı  - İzmir
Yer: Hakan Çeken Kültür Merkezi Urla – İzmir
Sergi Tarihi: 30 Kasım - 10 Aralık 2007
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=8516&ItemIndex=51

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/can_ak%C4%B1n%20(14).jpg

9 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Kişisel Sergisi
"Can AKIN Mevlana Fotoğraf Sergisi"
Maliye Bakanlığı Milli Piyango Genel Müdürlüğü
Yer: Milli Piyango Talih Kuşu Sanat Galerisi - Kızılay – Ankara
Sergi Tarihi: 02 Ekim -  10 Ekim 2007  
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=7845&ItemIndex=55

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/can_ak%C4%B1n%20(15).jpg

8 -  Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Kişisel Sergisi
"Can AKIN Mevlana Fotoğraf Sergisi"
Yer: Tarot Galeri - Cafe / Turgutreis – Bodrum - Muğla
Sergi Tarihi: 04 Ağustos -  04 Eylül 2007  
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=7330&ItemIndex=58

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/can_ak%C4%B1n%20(16).jpg

7 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Karma Sergisi
Ankara Amerika Birleşik Devletleri Büyük Elçiliği -  U.S. Embassy, Ankara
Türk - Amerikan Derneği   "Türk-Amerikan Dostluğundan Yansımalar" Ankara Sergisi
Yer: Türk - Amerikan Derneği  "Turkish - American Association"- M. Emin Hekimgil Sanat Galerisi Çankaya – Ankara
Sergi Tarihi: 7 Haziran - 7 Temmuz 2007
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız..
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=6687&ItemIndex=64

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/can_ak%C4%B1n%20(17).jpg

6 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Kişisel Sergisi
" Can AKIN Mevlana Fotoğraf Sergisi "
Yer: Neva Sanat Ve Gelişim Merkezi - Bilkent / Ankara
Sergi Tarihi: 18 Mayıs - 18 Haziran 2007
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=6613&ItemIndex=73

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/can_ak%C4%B1n%20(18).jpg

5 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Kişisel Sergisi
"Can AKIN Mevlana Fotoğraf Sergisi"
Beypazarı Belediye Başkanlığı -  Ankara 
Yer: Beypazarı Belediyesi Halk Evi Beypazarı - Ankara
Sergi Tarihi: 02 Haziran - 03 Haziran 2007
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=6727&ItemIndex=63

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/can_ak%C4%B1n%20(19).jpg

4 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Kişisel Sergisi
"Can AKIN Mevlana Fotoğraf Sergisi"
Türk- Amerikan Derneği -  Ankara 
Yer: Türk - Amerikan Derneği  M. Emin Hekimgil Sanat Galerisi "Turkish - American Association" Çankaya - Ankara
Sergi Tarihi: 15 Mayıs  - 31 Mayıs 2007
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=6622&ItemIndex=65

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/can_ak%C4%B1n%20(20).jpg

3 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Kişisel Sergisi
"Can AKIN Mevlana Fotoğraf Sergisi"
Zonguldak Valiliği - İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü - Zonguldak
Yer: İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü Atatürk Kültür Merkezi – Zonguldak
Sergi Tarihi : 21 Nisan - 30 Nisan 2007   
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız..
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=6533&ItemIndex=68

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/can_ak%C4%B1n%20(21).jpg

2 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Kişisel Sergisi
"Can AKIN Mevlana Fotoğraf Sergisi"
Giresun Valiliği - Emniyet Müdürlüğü - İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü - Giresun
Yer: İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü "Can Akengin Sanat Galerisi" -  Giresun
Sergi Tarihi: 09 Nisan - 11 Nisan 2007
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=6503&ItemIndex=69

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/can_ak%C4%B1n%20(22).jpg

1 - Fotoğraf Sanatçısı Şair Can AKIN Karma Sergisi
 İstanbul Valiliği - Emniyet Müdürlüğü "Sanatçı Polisler Sergisi"
Yer: Yeminli Mali Müşavirler Odası Sanat Platformu İstiklal Caddesi No: 302 Beyoğlu / İstanbul
Sergi Tarihi: 03 Nisan - 10 Nisan 2007
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=6396&ItemIndex=70





Can AKIN

Yurtdışında yaşayan Türk ve Mevlana hayranı yabancılar tarafından tanınan 1958 doğumlu Tarım ve Orman Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı'nda çeşitli görevlerde bulunarak aynı kurumdan başarılı bir sicille emekli olmuştur. Uluslararası Yabancı bir kuruluşun Türkiye danışmanlığını yapmaktadır...

Sanatçı olarak olanakları ölçüsünde yurt dışındaki müzeleri ve sanat merkezlerini gezme olanağı yarattı. Arnavutluk, Almanya, Avusturya, Azerbaycan, Belçika, Bulgaristan, Fransa, Gürcistan, Hırvatistan, Hollanda, İran, İtalya, Karadağ, Kıbrıs, Kosova, Lübnan, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Makedonya, Nahcivan, Polonya, Romanya, Sırbistan, Slovakya, Ukrayna, Vatikan, Yunanistan'ın bütün kentlerinde bulunan önemli müze ve sanat merkezlerini görme inceleme olanağı bulmuştur.

Kendisine özgü aşk şiirlerinin yanı sıra, Küresel Isınma, Terör, Uyuşturucu ve Çocuk Pornografisine karşı yazıları ve fotoğrafları "Türkiye'nin genç liderlere ihtiyacı var. Her konuda, her alanda genç lider yetiştirmeliyiz. Hepimiz Lideriz diyen Bülent Şenver'e ait TÜRK LİDER' gazetesinde yayınlanmaktadır.

2005 yılında Konya Mevlana Şebb-i Aruz Törenleri esnasında çektiği fotoğrafları, UNESCO'nun 2007 yılını Mevlana Huzur ve Sevgi Yılı ilan etmesinden dolayı çok büyük ilgi ve talep ile karşılanmaktadır. Fotoğraflarını dijital ortamda yurtdışında Almanya - Duesseldorf, Belçika - Antwerpen, Fransa - Paris, Hollanda - Amsterdam, Kıbrıs - Magosa, Lüksemburg Büyük Dükalığın'da sergi açmıştır. En son Polonya'da Varşova Üniversitesinde, Macaristan'da Pecs Üniversitesinde Fotoğraflarını dijital olarak sergilemiştir.

T.B.M.M Dostluk Gruplarının Teklifi, T.C Dışişleri Bakanlığının onayları, T.C Kültür ve Turizm Bakanlığının olurları ile Telif Hakları Genel Müdürlüğü bünyesinde GESAM Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği İle Azerbaycan'a bağlı Nahcivan Özerk Cumhuriyeti, Arnavutluk - Tiran, İran - Tebriz, Polonya – Varşova, Ukrayna – Kiev, Lübnan - Beyrut'ta Karma Sergilere fiilen katılarak, Mevlana'yı tanıtımında bulunmuş, İngilizce kitaplarını imzalayarak hediye etmiştir.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (GESAM), "Türkiye Sergileri" programı çerçevesinde Dünyada ilk defa her ay Türkiye'nin 81ilinde sergi açarak rekor kırarak sanat dünyasına adını yazdırmıştır. Bu projede fiilen yer alan Sanatçı Can Akın: Afyonkarahisar, Amasya, Ankara, Ardahan, Artvin, Bartın, Batman, Bayburt, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Çankırı, Denizli, Düzce, Gümüşhane, Hakkâri, Iğdır, Isparta, Kahramanmaraş, Karabük, Karaman, Kars, Kayseri, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Kilis, Kocaeli, Konya, Kütahya, Niğde, Ordu, Osmaniye, Rize, Siirt, Sinop, Şanlıurfa, Şırnak, Tokat, Tunceli, Uşak, Yalova, Yozgat illerinde toplam 42 şehirde fiilen sergilere katılarak eserleriyle Mevlana'yı tanıttı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen "Büyükşehir-Gündem: Güzel Sanatlar ve Telif Hakları" konulu etkinliklerinde. GESAM Meslek Birliği tarafından düzenlenen, Balıkesir, Bursa, Denizli, Eskişehir, Kocaeli, Konya sergilerine katılmıştır.

14 kişisel sergi açan sanatçı, Giresun, İstanbul, İzmir, Muğla, Samsun, Zonguldak illeriyle toplam 51 İlde sergilere katılmıştır. Türkçe – İngilizce Mevlana şiir kitaplarını Şehirlerde Kütüphanelere ve sergilere gelen sanatseverlere imzalı kitaplarını ücretsiz dağıttı. Her ilde Kültür ve Turizm Müdürlüğünün önerdiği müzeleri ve tarihi ve doğal alanları sanatçı arkadaşları ile gezdi.

Türkiye'de yaşayan yabancı sanatçılarla birçok sergilere katıldı, Moldova Asıllı Uluslararası ressam Ecaterina Nikolau Mevlana ve Kültürünü anlatarak Dünyada ilk defa "Mevlana ve Semazenler" isimli sergilerini koordinatörlüğünü yaparak Kocaeli – İzmit Gar Sanat Galerisi, Cumhuriyet Parkı - İzmit Belediyesi sanat galerisi ve Sabancı Kültür Merkezinde semazenli açılışları basın ve halk tarafından çok büyük ilgi aldı.

Eğitimci, Yazar, Şair, Ressam Nilüfer Dursun ile Türkçe - İngilizce olarak çıkardığı "Uncle Ece The Ghazi & Little Can" Öykü kitabı ve "I LOVE YOU" - "Manevi İklimler Ozanı Mevlana" " Poet Of The Moral Climates Mevlana " - "Sevgi İçin Yaşamak" "Living For Love" - Türkçe İngilizce Mistik Şiirler - Turkish English Mystical Poems? İsimli şiir kitabı Yurt dışında Amerika, Avusturalya ve İngiltere'de büyük ilgi görmüştür.

Türkiye ve Dünya Edebiyatında ilk defa "KOZMİK ŞİİRLER" ismini kullanarak ve bu isimle "Senden Hiç Ayrılmadım ki" Kozmik Şiirler Albümünü Şair Nilgün NART ile piyasaya çıkarmıştır. Böylece şiir sanatında yeni bir ekolu da başlatmışlardır. Konusu Yaradılış Sevgisi olan, bütün bir Evreni de içine alan bir anlatımla şiirlerinde yeni bir akımın öncüsü olmuşlardır. "Senden Hiç Ayrılmadım ki" Kozmik Şiirler Albümü, Avrupa ve Amerika'da internet üzerinde en çok beğenilerek ve dinlenerek bir numara olmuştur.

Şiirlerinde yalın bir dil kullanan, Almanya da Düsseldorflu Can, Amerika'da Dr. Dream, Japonya'da Mr Mikado Kamekido, Türkiye'de de Mr Can Akın olarak tanınan Şair, bu şiirlerini her hafta 1.500.000'u aşkın hayranlarının internet adresine göndermektedir. Sosyal Medyada En çok takip edilen 500 Türk listesine girenler arasında yer almaktadır.

Şair ve Fotoğraf Sanatçısı Can AKIN tarafından düzenlenen Etkinlikler; insanlığın huzuru ve sevgiyi hatırlamalarına ve kültürler arası yakınlaşmaya vesile olması için Mevlana'nın sözlerinde yaşam bulan "Gel, Gel Ne Olursan Ol, Yine Gel" hizmet koşulsuzluğunda yürütülmektedir..

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğüne bağlı, Türkiye İlim Ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği İlesam üyesi olup, Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği Gesam, Basın ve Yayın Kurulu Başkanı ve Kocaeli il temsilcisi ve Kocaeli İl Bandrol Denetim Komisyon Üyesidir. Ayrıca International Police Association - Uluslararası Polis Birliği Ipa - Meslek Birliği üyesidir…

Şiir Cd

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/can_ak%C4%B1n.jpg

01 - SENDEN HİÇ AYRILMADIM Kİ     
"Senden Hiç Ayrılmadım Ki "
Kozmik Şiirler - COSMIC POEMS - KOSMISCHE GEDICHTE
Nilgün Nart - Can AKIN
Bilgi Ve Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=4945&ItemIndex=89

Yazar, Şair, Fotoğraf Sanatçısı - Can AKIN - Kitapları

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/12A.jpg

Aşk - Seni Seviyorum - Şiir Kitabı – Şair Can AKIN
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=8966&ItemIndex=47

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/ECEAMCAKAPAK.jpg

İNGİLİZCE HİKAYE KİTABI / ENGLISH STORY BOOKS
Stories Of Memory - In Balikesir City Uncle Ece And Little Can - Written By: Can AKIN
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=8866&ItemIndex=49

Balıkesir'de Gazi Ece Amca Ve Ben Öykü Kitabı - Yazar: Can AKIN
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=3066&ItemIndex=101

TÜRKÇE - İSPANYOLCA / Turco - Español
Balikesir Ciudad, Su Héroe Ece Amca Y Yo Escribir: Can AKIN
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=4900&ItemIndex=60

TÜRKÇE - BULGARCA / Турски - Български
В Балъкесир Чичо Едже И Аз- Писател: Джан Акън-Разказ
Bulgarca - Balıkesir'de Gazi Ece Amca Ve Ben Öykü Kitabı - Yazar: Can AKIN
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=9121&ItemIndex=44

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/I_LOVE_YOU.jpg

TÜRKÇE – İNGİLİZCE  / TURKISH - ENGLISH

Türkçe - İngilizce - Poet Mr Can AKIN - Poet Nilufer DURSUN
Poetry Book - Love - I Love You
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=6002&ItemIndex=77

http://www.turklider.org/TR/Portals/57ad7180-c5e7-49f5-b282-c6475cdb7ee7/UserFiles/MR%20CAN%20AKIN/can_ak%C4%B1n%20(24).JPG

TÜRKÇE – İNGİLİZCE  / TURKISH - ENGLISH

Manevi İklimler Ozanı Mevlana -  Poet Of The Moral Climates Mevlana
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=6075&ItemIndex=74



TÜRKÇE - İNGİLİZCE / TURKISH - ENGLISH

Sevgi İçin Yaşamak - Living For Love - Türkçe İngilizce Mistik Şiirler - Turkish English Mystical Poems
http://www.turklider.org/tr/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=2960&ItemIndex=144


Mr Can AKIN

               
Born in 1958, known by foreigners who are Turkish and Mevlana fans living abroad, he worked in various positions at the Ministry of Agriculture and Forestry and the Ministry of Interior and retired from the same institution with a successful record. Turkey is the advisor of an international organization ...

As an artist, he created the opportunity to visit museums and art centers abroad as much as possible. Albania, Germany, Austria, Azerbaijan, Belgium, Bulgaria, France, Georgia, Croatia, Netherlands, Iran, Italy, Montenegro, Cyprus, Kosovo, Lebanon, Luxembourg, Hungary, Malta, Macedonia, Nakhichevan, Poland, Romania, Serbia, Slovakia, He had the opportunity to see and examine important museums and art centers in all cities of Ukraine, Vatican, Greece.

In addition to his unique love poems, his writings and photographs against Global Warming, Terrorism, Drug and Child Pornography are published in the newspaper TURKISH LEADER by Mr Bülent Şenver. "Turkey needs young leaders. Each issue, we must train young leaders in every field. We Leaders"

His photographs he took during the 2005 Mevlana Sebeb-i Aruz Ceremonies are met with great interest and demand as UNESCO declared 2007 as the Year of Mevlana Peace and Love. He opened his photographs in digital media abroad in Germany - Duesseldorf, Belgium - Antwerpen, France - Paris, Netherlands - Amsterdam, Cyprus - Magosa, Grand Duchy of Luxembourg. Most recently, he exhibited his photographs digitally at Warsaw University in Poland and Pecs University in Hungary.

GESAM Turkey Works Owners Association of the Fine Arts with: Nakhichevan, Albania - Tirana, Iran - Tabriz, in Poland - Warsaw, Ukraine - Kyiv, Lebanon - Beirut Mixed joined the art exhibition.

Fine Art Work Owners' Association of Turkey (GESAM), Turkey opened the art exhibition in 81il. He made a first in the world. Actress Mr Can Akın, who actually took part in this project: Afyonkarahisar, Amasya, Ankara, Ardahan, Artvin, Bartın, Batman, Bayburt, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Çankırı, Denizli, Düzce, Gümüşhane, Hakkâri, Iğdır, Isparta, Kahramanmaraş, Karabük, Actually in 42 cities in Karaman, Kars, Kayseri, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Kilis, Kocaeli, Konya, Kütahya, Niğde, Ordu, Osmaniye, Rize, Siirt, Sinop, Şanlıurfa, Şırnak, Tokat, Tunceli, Uşak, Yalova, Yozgat provinces. He participated in the exhibitions and introduced Mevlana with his works. In his activities on Fine Arts and Copyright. He participated in the art exhibitions of Balıkesir, Bursa, Denizli, Eskişehir, Kocaeli, Konya, organized by the GESAM Professional Association.

Having 14 personal exhibitions, the artist participated in exhibitions in Giresun, Istanbul, Izmir, Mugla, Samsun, Zonguldak provinces and 51 provinces. He distributed Turkish and English Mevlana poetry books to art lovers who came to libraries and exhibitions in the cities free of charge. He visited museums and historical and natural areas recommended by the Culture and Tourism Directorate in every province with his friends.

With foreign artists living in Turkey has participated in many exhibitions, Moldova Ethnic International painter Ecaterina NiCOLAU Mevlana and explaining the culture for the first time in the world "Rumi and the Whirling Dervishes" By the coordinator of the exhibition called Kocaeli - Izmit Station Art Gallery, Republic Park - Izmit Municipality art galleries and Sabancı Cultural Center the whirling dervishes opened a great interest by the press and the public.

"Uncle Ece The Ghazi & Little Can" storybook, which was written in Turkish - English with the teacher, writer, poet, painter Nilufer Dursun And "I LOVE YOU" - "Spiritual Climates Ozani Mevlana" "Poet Of The Moral Climates Mevlana" - "Living For Love" Turkish English Mystical Poems. The poetry book is sold abroad in America, Australia and UK.

The first time in Turkey and World Literature "COSMIC POEMS" using the name and with the name "Senden never leave" Cosmic Poetry album has brought to the market with the Poet Nilgün NART. Thus, they started a new school in poetry. They became the pioneer of a new trend in their poems with a narrative that covers the entire Universe, which is the subject of Love for Creation. "I Have Never Left You" Cosmic Poems Album has become the number one in Europe and America with the most liked and rested on the internet.

Can, who uses plain language in his poems, is from Düsseldorf, Germany. Dream, Mr Mikado Kamekido in Japan, Mr Akin Can poet known as in Turkey, is to send these poems to the internet addresses of his fans over 1.500.000 every week. It is among the top 500 most followed Turkish list in Social Media.

Activities organized by the poet and photographer Mr Can AKIN; "Come, Come Whatever You Come, Come Again", which comes to life in the words of Mevlana, in order to remember the peace and love of humanity and to get closer to interculturality, is carried out in the unconditional service.

T. C. Culture and Tourism Ministry and the General Directorate of Copyrights, Turkey Science and Literature Work Owners' Association is a member İlesa. Turkey Works Owners Association of the Fine Arts I Gesam, Head of Press and Publication Board and Chairman of Kocaeli province and Ipa International Police Association - is a member.     
       

Quién es Can AKIN?

                      
Nacido en 1958, conocido por extranjeros que son fanáticos de Turquía y Mevlana que viven en el extranjero, trabajó en varios cargos en el Ministerio de Agricultura y Silvicultura y el Ministerio del Interior y se retiró de la misma institución con un historial exitoso. Turquía es el asesor de una organización internacional ...

Como artista, creó la oportunidad de visitar museos y centros de arte en el extranjero tanto como sea posible. Albania, Alemania, Austria, Azerbaiyán, Bélgica, Bulgaria, Francia, Georgia, Croacia, Países Bajos, Irán, Italia, Montenegro, Chipre, Kosovo, Líbano, Luxemburgo, Hungría, Malta, Macedonia, Nakhichevan, Polonia, Rumania, Serbia, Eslovaquia, Tuvo la oportunidad de ver y examinar importantes museos y centros de arte en todas las ciudades de Ucrania, el Vaticano y Grecia.

Además de sus poemas de amor únicos, sus escritos y fotografías contra el calentamiento global, el terrorismo, las drogas y la pornografía infantil se publican en el periódico TURKISH LEADER del Sr. Bülent Şenver. "Turquía necesita líderes jóvenes. En cada tema, debemos capacitar a líderes jóvenes en todos los campos. Nosotros los líderes"

Sus fotografías que tomó durante las Ceremonias Mevlana Sebeb-i Aruz de 2005 se encontraron con gran interés y demanda cuando la UNESCO declaró el 2007 como el Año de la Paz y el Amor de Mevlana. Abrió sus fotografías en medios digitales en el extranjero en Alemania - Düsseldorf, Bélgica - Amberes, Francia - París, Países Bajos - Ámsterdam, Chipre - Magosa, Gran Ducado de Luxemburgo. Más recientemente, exhibió sus fotografías digitalmente en la Universidad de Varsovia en Polonia y la Universidad de Pecs en Hungría.

GESAM Asociación de Propietarios de Obras de Turquía de Bellas Artes con: Nakhichevan, Albania - Tirana, Irán - Tabriz, en Polonia - Varsovia, Ucrania - Kiev, Líbano - Beirut Mixed se unió a la exposición de arte.

Asociación de Propietarios de Obras de Arte de Turquía (GESAM), Turquía abrió la exposición de arte en 81il. Hizo un primer en el mundo. La actriz Sr. Can Akın, que en realidad participó en este proyecto: Afyonkarahisar, Amasya, Ankara, Ardahan, Artvin, Bartın, Batman, Bayburt, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Çankırı, Denizli, Düzce, Gümüşhane, Hakkâri, Iğdır, Isparta, Kahramanmaraş, Karabük, actualmente en 42 ciudades de Karaman, Kars, Kayseri, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Kilis, Kocaeli, Konya, Kütahya, Niğde, Ordu, Osmaniye, Rize, Siirt, Sinop, Şanlıurfa, Şırnak, Tokat, Tunceli, Uşak, Yalova, provincias de Yozgat. Participó en las exposiciones y presentó a Mevlana con sus obras. En sus actividades de Bellas Artes y Copyright. Participó en las exposiciones de arte de Balıkesir, Bursa, Denizli, Eskişehir, Kocaeli, Konya, organizadas por la Asociación Profesional GESAM.

Con 14 exhibiciones personales, el artista participó en exhibiciones en las provincias de Giresun, Estambul, Izmir, Mugla, Samsun, Zonguldak y 51 provincias. Distribuyó libros de poesía Mevlana en Turco e inglés a los amantes del arte que acudieron a bibliotecas y exposiciones en las ciudades de forma gratuita. Visitó museos y áreas históricas y naturales recomendadas por la Dirección de Cultura y Turismo en cada provincia con sus amigos.

Con artistas extranjeros que viven en Turquía, ha participado en numerosas exposiciones, la pintora de Etiopía Internacional de Moldavia Ecaterina NiCOLAU Mevlana y explicando la cultura por primera vez en el mundo "Rumi y los derviches giratorios" Por el coordinador de la exposición llamada Kocaeli - Izmit Station Art Gallery , Republic Park - Las galerías de arte del municipio de Izmit y el Centro Cultural Sabancı, los derviches giratorios abrieron un gran interés por parte de la prensa y el público.

Libro de cuentos " Uncle Ece The Ghazi & Little Can ", que fue escrito en turco - inglés con el maestro, escritor, poeta, pintor Nilufer Dursun y "I LOVE YOU" - " Spiritual Climates Ozani Mevlana " " Poet Of The Moral Climates Mevlana " - " Living For Love " Poemas místicos inglés Turco. El libro de poesía se vende en el extranjero en Estados Unidos, Australia y el Reino Unido.

La primera vez en Turquía y en la literatura mundial "POEMAS CÓSMICOS" usando el nombre y con el nombre "Senden nunca se va", el álbum de Poesía Cósmica ha salido al mercado con el Poeta Nilgün NART. Así, comenzaron una nueva escuela de poesía. Se convirtieron en los pioneros de una nueva tendencia en sus poemas con una narrativa que cubre todo el Universo, que es el tema de Love for Creation. El álbum de poemas cósmicos "I Have Never Left You" se ha convertido en el número uno en Europa y América con los más favoritos y descansados ​​en Internet.

Can, que usa lenguaje sencillo en sus poemas, es de Düsseldorf, Alemania. Sueño, el Sr. Mikado Kamekido en Japón, el poeta del Sr. Akin Can conocido como en Turquía, es enviar estos poemas a las direcciones de Internet de sus fanáticos más de 1.500.000 cada semana. Se encuentra entre las 500 principales listas turcas más seguidas en las redes sociales.

Actividades organizadas por el poeta y fotógrafo Mr Can AKIN; "Ven, ven lo que vengas, ven de nuevo", que cobra vida en las palabras de Mevlana, para recordar la paz y el amor de la humanidad y acercarse a la interculturalidad, se lleva a cabo en el servicio incondicional.

Actividades organizadas por el poeta y fotógrafo Mr Can AKIN; "Ven, ven lo que sea que vengas, ven de nuevo", que cobra vida en las palabras de Mevlana, para recordar la paz y el amor de la humanidad y acercarse a la interculturalidad, se lleva a cabo en el servicio incondicional.

T. C. El Ministerio de Cultura y Turismo y la Dirección General de Derechos de Autor, Asociación de Propietarios de Trabajo de Ciencia y Literatura de Turquía es miembro de İlesa. Turquía es miembro de la Asociación de Propietarios de Obras de Bellas Artes I Gesam, Jefe de la Junta de Prensa y Publicaciones y Presidente de la provincia de Kocaeli y de la Asociación Internacional de Policía de Ipa.



Can AKIN


                 признана Турции и Маулану поклонник иностранцев, проживающих за рубежом Родился в 1958 выполнения различных задач лесной и Министерство по водным делам и МВД, Он ушел из того же учреждения в успешных записей целей.

                  Услуги создает возможность посетить музеи и художественные центры за рубежом степени. Германия, Австрия, Азербайджан, Бельгия, Болгария, Франция, Грузия, Нидерланды, Италия, Кипр, Люксембург, Венгрия, Мальта, Македония, Нахичевань, Польша, Румыния, Сербия, Словакия, Украина, Ватикан, наиболее важных музеев Греции расположены во всех городах расследование и он имел возможность увидеть художественный центр.

                    а также стихи о любви, глобальное потепление, террора, хорошо известен своими статьями против наркотиков и детской порнографии.

                    Кроме того, он является международным фотографом, и его приветствуют с большим интересом и спросом из-за объявления фотографий, сделанных во время Церемоний Конья Мевлана Şebb-i Aruz в 2005 году, Всемирного года любви и любви 2007 года в Мевлане. Он выставил свои фотографии за границей в Германии, Бельгии, Франции, Голландии, Кипре, Люксембурге. Недавно он выставил свои фотографии в Варшавском университете в Польше и в Университете Печ в Венгрии.

                    Международный художник-художник, автор, Генеральная ассамблея Министерства культуры и туризма и Главное управление авторских прав с участием Ассоциации турецких художников-исполнителей GESAM в Нахичевани, Албании, Иране и Польше с одобрения Министерства иностранных дел Турции Иностранные дела. Будучи поэтом, он представил свои английские книги о Мевлане, подписавшись в дни открытия,

                  В Турции существует ряд городов в Турции, таких как Адана, Афьонкарахаисар, Амасья, Анкара, Артвин, Балыкесир, Бэтмен, Байбурт, Биледжик, Бинголь, Битлис, Чанкыры, Денизли, Гиресун, Гюмюшхане, Хаккари, Испарта, Стамбул, Измир , Кахраманмараш, Карабук, Кырыккале, Кыркларели, Кыршехир, Коджаэли, Кютахья, Мерсин, Мугла, Нигде, Орду, Ризе, Самсун, Сиирт, Синоп, Шанлыурфа, Шырнак, Токат, Тунджели, Ушак и Зонгулдак ... (14 персональных выставок) в 43 городах (14 персональных выставок), в том числе GESAM (Турецкое общество работников изобразительных искусств), работающих в области изобразительного искусства и авторского права в Министерстве культуры и туризма - Генеральная дирекция авторских прав, представила книги для городских библиотек и поклонников, которые участвовали в смешанные выставки в рамках «Выставки в Турции»
                   
                 Просветитель, писатель, поэт, художник Nilufer Dursun и турецкий - интерес к английскому "Дядя ЕЭК Гази и Маленький Джон" История книги, и "Я тебя люблю" - "духовный климат Поэт Руми" "поэт Моральные климатов Мевланы" - "Любовь жить "," Жизнь за любовь "- турецкий английский Мистическая поэзия - Турецкий İngilizce Мистические Поэмы книги стихов ... Названный Америку за границей, были предложены для продажи в Австралии и Англии ...

                в первый раз в Турции и мировой литературы "Cosmic Стихотворения", используя имя и с именем "Senden никогда не покидают" Космический Поэзия альбом принес на рынок с поэтом Nilgun NART. Таким образом, они начали новую школу в искусстве поэзии. Автор Любовь творения, вся вселенная также в том числе рассказ с поэзией были пионерами нового тренда. "Я никогда не покинуть" Космический Поэзия альбом был номером один самый любимый и слушал в Интернете в Европе и Америке.

                   используя простой язык в своих стихах, Может из Дюссельдорфа в Германии, В Америке, д-р сниться, Япония Mar Микадо Kamekido, Г-н Can AKIN в Турции, а также известен как поэт, эти стихи, чтобы отправить по адресу в Интернете каждую неделю более 1,5 миллиона поклонников. Социальные медиа является одним из наиболее широко используется в турецком списке 500.

                    Поэты и фотографы могут мероприятия, организованные Акин; будет способствовать сближению между человечеством и культуры мира и любви, чтобы помнить слова Руми считает, что жизнь "Come, Come Whatever You, Come Again" осуществляется в службе безусловности ..

                   Т. С. В зависимости от культуры и штаб-квартире Copyright Министерства туризма, Турции науки и литературы работ ассоциации собственников труда - ILESA I является членом изобразительных искусств в Турции Работы Владельцы профессиональной ассоциации - Gesam является председателем информации и публикации совета и представитель Коджаэли. Кроме того, устанавливается Советом Министров, турецкой - Ассоциация македонской дружбы, представители провинции Коджаэли. Кроме того, Международная полицейская ассоциация - Ipe - член профессиональной ассоциации.


Can AKIN

Er wurde 1958 geboren und ist Ausländern bekannt, die türkische und Mevlana-Fans sind, die im Ausland leben. Er arbeitete in verschiedenen Positionen beim Ministerium für Land- und Forstwirtschaft und beim Innenministerium und zog sich mit einer erfolgreichen Bilanz aus derselben Institution zurück. Die Türkei ist Berater einer internationalen Organisation ...

Als Künstler schuf er die Möglichkeit, Museen und Kunstzentren im Ausland so oft wie möglich zu besuchen. Albanien, Deutschland, Österreich, Aserbaidschan, Belgien, Bulgarien, Frankreich, Georgien, Kroatien, Niederlande, Iran, Italien, Montenegro, Zypern, Kosovo, Libanon, Luxemburg, Ungarn, Malta, Mazedonien, Nachitschewan, Polen, Rumänien, Serbien, Slowakei, Er hatte die Gelegenheit, wichtige Museen und Kunstzentren in allen Städten der Ukraine, des Vatikans und Griechenlands zu besichtigen und zu untersuchen.

Zusätzlich zu seinen einzigartigen Liebesgedichten werden seine Schriften und Fotografien gegen globale Erwärmung, Terrorismus, Drogen- und Kinderpornografie in der Zeitung TURKISH LEADER von Herrn Bülent Şenver veröffentlicht. "Die Türkei braucht junge Führungskräfte. In jeder Ausgabe müssen wir junge Führungskräfte in allen Bereichen ausbilden. Wir Führungskräfte"

Seine Fotos, die er während der Mevlana Sebeb-i Aruz-Zeremonien 2005 aufgenommen hat, stoßen auf großes Interesse und große Nachfrage, da die UNESCO 2007 zum Jahr des Friedens und der Liebe von Mevlana erklärt hat. Er eröffnete seine Fotografien in digitalen Medien im Ausland in Deutschland - Düsseldorf, Belgien - Antwerpen, Frankreich - Paris, Niederlande - Amsterdam, Zypern - Magosa, Großherzogtum Luxemburg. Zuletzt stellte er seine Fotografien digital an der Warschauer Universität in Polen und der Pecs Universität in Ungarn aus.

GESAM Turkey Works Owners Association of the Fine Arts mit: Nakhichevan, Albanien - Tirana, Iran - Tabriz, in Polen - Warschau, Ukraine - Kiew, Libanon - Beirut Mixed nahm an der Kunstausstellung teil.

Die türkische Vereinigung der Eigentümer künstlerischer Kunstwerke (GESAM) eröffnete die Kunstausstellung im Jahr 81il. Er machte eine Premiere in der Welt. Schauspielerin Herr Can Akın, der tatsächlich an diesem Projekt teilgenommen hat: Afyonkarahisar, Amasya, Ankara, Ardahan, Artvin, Bartın, Batman, Bayburt, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Çankırı, Denizli, Düzce, Gümüşhane, Hakkâri, Iğdır, Isparta, Kahramanmaraş , Karabük, Eigentlich in 42 Städten in Karaman, Kars, Kayseri, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Kilis, Kocaeli, Konya, Kütahya, Niğde, Ordu, Osmaniye, Rize, Siirt, Sinop, Şanlıurfa, Şırnak, Tokat Yalova, Yozgat Provinzen. Er nahm an den Ausstellungen teil und stellte Mevlana mit seinen Werken vor. In seinen Aktivitäten zu Bildender Kunst und Urheberrecht. Er nahm an den Kunstausstellungen von Balıkesir, Bursa, Denizli, Eskişehir, Kocaeli, Konya teil, die von der GESAM Professional Association organisiert wurden.

Mit 14 persönlichen Ausstellungen nahm der Künstler an Ausstellungen in den Provinzen Giresun, Istanbul, Izmir, Mugla, Samsun, Zonguldak und 51 teil. Er verteilte türkische und englische Mevlana-Gedichtbände an Kunstliebhaber, die kostenlos zu Bibliotheken und Ausstellungen in den Städten kamen. Mit seinen Freunden besuchte er Museen sowie historische und natürliche Gebiete, die von der Direktion für Kultur und Tourismus in jeder Provinz empfohlen wurden.

Mit ausländischen Künstlern, die in der Türkei leben, hat die Malerin Ecaterina NiCOLAU Mevlana von Moldova Ethnic International an vielen Ausstellungen teilgenommen und die Kultur zum ersten Mal in der Welt "Rumi und die wirbelnden Derwische" erklärt. Vom Koordinator der Ausstellung "Kocaeli - Izmit Station Art Gallery" , Republic Park - Kunstgalerien der Gemeinde Izmit und das Sabancı Cultural Center Die wirbelnden Derwische stießen bei Presse und Öffentlichkeit auf großes Interesse.

"Onkel Ece The Ghazi & Little Can" Märchenbuch, das auf Türkisch geschrieben wurde - Englisch mit dem Lehrer, Schriftsteller, Dichter, Maler Nilufer Dursun und "Ich liebe dich" - "Spirituelles Klima Ozani Mevlana" "Dichter des moralischen Klimas Mevlana" - "Living For Love" Türkisch Englisch Mystische Gedichte. Das Gedichtband wird im Ausland in Amerika, Australien und Großbritannien verkauft.

Das erste Mal in der Türkei und in der Weltliteratur "COSMIC POEMS" mit dem Namen und dem Namen "Senden Never Leave" Cosmic Poetry Album wurde mit dem Poet Nilgün NART auf den Markt gebracht. So gründeten sie eine neue Schule für Poesie. Sie wurden zum Pionier eines neuen Trends in ihren Gedichten mit einer Erzählung, die das gesamte Universum abdeckt, das Gegenstand der Liebe zur Schöpfung ist. "Ich habe dich nie verlassen" Cosmic Poems Album ist die Nummer eins in Europa und Amerika mit den beliebtesten und ausgeruhtesten im Internet.

Can, der in seinen Gedichten Klartext verwendet, stammt aus Düsseldorf. Traum, Herr Mikado Kamekido in Japan, Herr Akin Can Dichter, bekannt als in der Türkei, ist es, diese Gedichte jede Woche über 1.500.000 an die Internetadressen seiner Fans zu senden. Es gehört zu den 500 meistbesuchten türkischen Listen in den sozialen Medien.

Aktivitäten des Dichters und Fotografen Can AKIN; "Komm, komm, was auch immer du kommst, komm wieder", das in den Worten von Mevlana zum Leben erweckt wird, um sich an den Frieden und die Liebe der Menschheit zu erinnern und der Interkulturalität näher zu kommen, wird im bedingungslosen Dienst ausgeführt.

Das Ministerium für Kultur und Tourismus und die Generaldirektion für Urheberrechte der türkischen Vereinigung der Eigentümer von Wissenschafts- und Literaturarbeiten sind Mitglied der İlesam. Die Vereinigung der türkischen Werksbesitzer der Schönen Künste I Gesam, Leiter des Presse- und Publikationsausschusses und Vorsitzender der Provinz Kocaeli und der Ipa International Police Association - ist Mitglied. 



Can AKIN
      
1958-ci ildə anadan olan, xaricdə yaşayan Türk və Mövlana pərəstişkarları tərəfindən tanınan Əkinçilik və Meşə Nazirliyində və Daxili İşlər Nazirliyində müxtəlif vəzifələrdə çalışmış və müvəffəqiyyətli bir qeydlə eyni qurumdan təqaüdə çıxmışdır. Beynəlxalq Yabancı bir quruluşun Türkiyə müşaviri etməkdədir ...

Bir sənətkar olaraq, mümkün qədər xaricdəki muzey və sənət mərkəzlərini ziyarət etmək fürsəti yaratdı. Albaniya, Almaniya, Avstriya, Azərbaycan, Belçika, Bolqarıstan, Fransa, Gürcüstan, Xorvatiya, Hollandiya, İran, İtaliya, Monteneqro, Kipr, Kosovo, Livan, Lüksemburq, Macarıstan, Malta, Makedoniya, Naxçıvan, Polşa, Rumıniya, Serbiya, Slovakiya, Ukraynanın, Vatikanın, Yunanıstanın bütün şəhərlərindəki əhəmiyyətli muzeyləri və sənət mərkəzlərini görmək və araşdırmaq imkanı əldə etdi.

Özünə xas eşq şeirlərinin yanında, Qlobal İstiləşmə, Terror, Narkotik və Uşaq Pornografisine qarşı yazıları və fotoşəkilləri "Türkiyənin gənc liderlərə ehtiyacı var. Hər mövzuda, hər sahədə gənc lider yetiştirmeliyiz. Hamımız lider deyən Bülent Şenver'e aid TÜRK LİDER 'qəzetində nəşr olunmaqdadır.

2005-ci ildə Mevlana Sebeb-i Aruz Mərasimləri zamanı çəkdiyi fotoşəkillər, YUNESKO-nun 2007-ci ilin Mövlana Barış və Sevgi ili elan etməsi ilə maraqla qarşılanır. Fotoşəkillərini Almaniyadakı xaricdəki rəqəmsal mediada açdı - Duesseldorf, Belçika - Antverpen, Fransa - Paris, Hollandiya - Amsterdam, Kipr - Magosa, Lüksemburqun Böyük Hersoqluğu. Ən son, fotoşəkillərini Polşadakı Varşava Universitetində və Macarıstandakı Peç Universitetində nümayiş etdirdi.

TBMM Dostluq Gruplarının Təklifi, TC Xarici İşlər Nazirliyinin təsdiqləri, TC Mədəniyyət və Turizm Nazirliyinin olurlar ilə Müəllif hüquqları Ümumi Müdirliyi tərkibində GESAM Türkiyə Gözəl İncəsənət Əsəri Sahibləri Peşə Birliyi ilə Azərbaycana bağlı Naxçıvan Muxtar Respublikası, Albaniya - Tiran, İran - Təbriz, Polşa - Varşava Ukraynada - Kiyev, Livan - Beyrutda Qarışıq Sərgilərdə iştirak etdi və Mövlananı tanıtdı, İngilis kitablarını imzaladı və təqdim etdi.

Mədəniyyət və Turizm Nazirliyi Müəllif hüquqları Ümumi Müdirliyi tərkibində fəaliyyət göstərən Türkiyə Gözəl İncəsənət Əsəri Sahibləri Peşə Birliyi (GESAM), "Türkiyə Sərgiləri" proqramı çərçivəsində Dünyada ilk dəfə hər ay Türkiyənin 81ilinde sərgi açaraq rekord qıraraq sənət dünyasına adını yazdırmışdır. Bu layihədə əslində iştirak edən sənətçi Can Akın: Afyonkarahisar, Amasya, Ankara, Ardahan, Artvin, Bartın, Batman, Bayburt, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Çankırı, Dənizli, Düzce, Gümüşhane, Hakkari, Iğdır, Isparta, Kahramanmaraş, Karabük 42 şəhərdəki Qars, Kayseri, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Kilis, Kocaeli, Konya, Kütahya, Niğde, Ordu, Osmaniye, Rize, Siirt, Sinop, Şanlıurfa, Şırnak, Tokat, Tunceli, Uşak, Yalova, Yozgat ili əsərlərində iştirak edərək Mövlananı tanıtdı.

Mədəniyyət və Turizm Nazirliyinin Müəllif Hüquqları Baş Müdirliyi tərəfindən dəstəklənən "Böyükşəhər-Gündəlik: Təsviri Sənətlər və Müəllif hüquqları" fəaliyyətləri. GESAM Peşəkar Dərnəyinin təşkil etdiyi Balıkesir, Bursa, Dənizli, Eskişehir, Kocaeli, Konya sərgilərinə qatıldı.

14 fərdi sərgiyə sahib olan sənətçi Giresun, İstanbul, İzmir, Muğla, Samsun, Zonguldak əyalətlərində və 51 ildə sərgilərə qatıldı. Türk və İngilis Mövlana şeir kitablarını şəhərlərdəki kitabxanalara və sərgilərə gələn sənətsevərlərə pulsuz olaraq payladı. Dostları ilə hər vilayətdəki Mədəniyyət və Turizm Müdirliyi tərəfindən tövsiyə olunan muzeylərə və tarixi və təbii ərazilərə baş çəkdi.

Türkiyədə yaşayan xarici sənətçilərlə bir çox sərgilərdə iştirak edib, Moldova əsilli Beynəlxalq rəssam Ecaterina Nikolau Mövlana və Mədəniyyətini izah edərək Dünyada ilk dəfə "Mövlana və Semazenlerin" adlı sərgilərinə koordinatörlüğünü edərək Kocaeli - İzmit Gar İncəsənət Qalereyası, Respublika Parkı - İzmit Bələdiyyəsi sənət qalereyası və Sabancı Mədəniyyət Mərkəzində Fırlanan dərvişlər mətbuat və ictimaiyyət tərəfindən böyük maraq gördü.

"Ece əmi The Ghazi & Little Can" hekayə kitabı və "SİZİN SİZİNİM" ilə "Tərbiyəçi, Yazıçı, Şair, Rəssam Nilüfer Dursun" və "Səni Sevirəm" - "Mənəvi Təmizlik Şairi Mövlana" - "Sevgi "Yaşamaq üçün" - Türkcə İngilis mistik şeirləri - Türkcə İngilis mistik şeirləri? Sərlövhəli şeir kitabı xaricdə, Amerika, Avstraliya və İngiltərədə böyük maraq gördü.

Türkiyə və Dünya Edebiyatında ilk dəfə "KOSMİK ŞİİRLER" adını istifadə edərək və bu adla "Səndən Heç Ayrılmadım ki" Kosmik Şiirler Albümünü Şair Nilgün NART ilə bazara çıxarmışdır. Beləliklə, şeir sahəsində yeni bir məktəbə başladılar. Yaradılışa sevgi mövzusu olan bütün Kainatı əhatə edən bir povest ilə şeirlərində yeni bir cərəyanın qabaqcılı oldu. "Mən səndən heç ayrılmadım" Kosmik Şeirlər Albomu ən çox bəyənilən və internetdə istirahət edən Avropa və Amerikada bir nömrəli oldu.
Şeirində sadə bir dil istifadə edərək, Almaniyanın Düsseldorf şəhərindən. Dream, Yaponiyada Mr Mikado Kamekido, Türkiyədə də Mr Can Akın olaraq tanınan Şair, bu şeirlərini hər həftə 1.500.000'u aşan pərəstişkarlarının internet ünvanına göndərməkdədir. Sosial Mediada ən çox izlənən 500 Türk siyahısında yer alır.

Şair və fotoqraf Can AKIN tərəfindən təşkil edilən fəaliyyətlər; "Gəl, nə gəlirsənsə gəl, yenə gəl" şərtsiz xidmət altında həyata keçirilir.

T. Ç Mədəniyyət və Turizm Nazirliyi Müəllif hüquqları Ümumi Müdirliyinə bağlı, Türkiyə Elm Və Ədəbiyyat Əsəri Sahibləri Peşə Birliyi İlesam üzvü olub, Türkiyə Gözəl İncəsənət Əsəri Sahibləri Peşə Birliyi Gesam, Mətbuat və yayım heyəti Başçısı və Kocaeli il nümayəndəsi və Kocaeli İl Bandrol Yoxlama komissiya üzvünün. O, eyni zamanda Beynəlxalq Polis Assosiasiyasının - Beynəlxalq Polis Birliyi Ipa - Peşəkar Birliyin üzvüdür ...   

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org