Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Belgin Alagöz Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
KULAKLARINI TIKA ÇAĞDAŞ İNSAN
27.12.2014
Belgin Alagöz
Okunma Sayısı : 11560
Oy Sayısı : 20
Değerlendirme : 5
Popülarite : 6,51
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

KULAKLARINI TIKA ÇAĞDAŞ İNSAN

Modernliğin insanlığı evrensel boyuta ulaştırdığını savunan düşüncelerle ve gerek Modernliğin ülkeler, halklar içine yayıldığı savından yola çıkan düşünce sistemi oluşturan ve bu konuda yeni teoriler üretenler, gerekse Modernizmin, Postmodernizme devşirildiğini savunan düşüncelerin olduğu bir çağda, yaşamaktayız. Aydınlanma çağının batıya bakışımızdaki iyimserliği ve 'Batıcılık' kavramının başlamasına temel oluşturması yadsınamaz bir gerçeklik olmalı sanırım.
Tüm bu, Batı ya da Çağdaş/Modern gibi kavramlar, büyük güçler tarafından ülkelere bölüştürülmeye başlarken, öz kültür, gelenekçilik gibi ülkelerin kendilerine ait varoluş süreçlerinde de dış ve iç çatışmalar yaratabilmektedir. Evrensel olarak kabul edip benimseyeceğimiz pek çok değeri, kavramı, insansal duyarlıkları yadsımak mümkün değilse de küreselleşmenin dayattığı birçok güvensizlik, risk unsuru taşıyan ontolojik kaygı, zaman/uzam/kültürlerden hoşnutsuz olmayan halklar için kabul veya ret unsuru taşımaktadır hala. Bir de buna zaten toplumun iç dinamiklerinde varolan, Süreklilik İlkesi ve Değişim İlkesini de ekleyince istenen kargaşa elbette ki istenen sonuca daha hızla ulaşmayı sağlamaktadır.
Modernliğin getirdiği unsurlardan biri özgürlük kavramı iken, bu kavram yalnızca güç odaklı ülkelerin kendi ülke halkının kullanma hakkı haline getirilmiştir. Tüm bu siyasi modeller gelişirken, geçmişte yaşanan 'Barbar Sömürü' olgusu da Modernleşmiş ve çeşitli stratejilerle beslenerek 'Emperyalizm' kılıfına bürünmüştür. Modernliği, kendi kültürlerine uyarlayarak gelişim süreçleri yaşamak, insanlık tarihinde ilkel insandan bu yana başlamış bir süreçken, şimdilerde modernlik ile başlayan ve aslında siyasi bir tavra dönüşen 'Popülizm', Emperyalist ülkelerin en sık kullandığı bir strateji durumundadır artık.
Modernliğin dört temel kurumsal boyutu, aralarındaki ilişki bağlamında şöyle çalışır;
Kapitalizm: Rekabetçi emek, ürün piyasaları bağlamında sermaye birikimi, ekonominin siyasetten yalıtılması halidir.
Gözetleme: Yükselen modernlikte başlayan örgütlenmenin, tarihsel gelişiminde kapitalizm ile içiçe geçen Ulus-Devletin gözetimini ve dolayısı ile denetimini sağlayan bir rol üstlenir.
Askeri İktidar: Ülke bütünde sivil öncelik (inisiyatif) ile göreceli bir uzaklıkta destek içindir. Askeri güç, teorik olarak 'Dış Devletlere' karşı ülkeyi koruma amacıyla durur.
Endüstriyalizm: Askeri güç ile doğrudan ilişkilidir. Örneğin: Savaş Endüstrisi; Endüstrileri gelişmiş ülkelerin kendi varlıklarını koruma amaçlı kullandıkları strateji, Endüstriyalizm ile Kapitalizm ilişkisinden söz etmek olanaklıdır.
Belki de en önemlisi; Endüstriyalizm, insanın doğasından kopuşunun da başlangıcıdır. Ve aynı zamanda, doğanın çeşitli kaprislerini çekmek zorunluluğunun da sonudur. Endüstriyalizm, yapay çevre gelişimi olgusunu başlatmıştır ve dolayı ile 'yaratılmış' bir çevrede yaşar durumundadır halk. Bu şöyle bir sonuç yaratır; Toplumlar, belirlenmiş, koşullanmış zaman dilimleri içinde, belirlenmiş, koşullanmış yaşam biçimleri yaşar hale getirilmek gibi bir sonuç içine girerler. Kendi alt ve üst kültürlerini yaşamadan hızlı bir devim içine girmek demektir bu! Bunları kısaca şöyle özetleyebiliriz: Toplumsal davranışlar, konuşma, yazma, yeme-içme alışkanlıkları, görsel zevk, haz anlayışı, iletişim, ilişkiler, kurumsal işleyişler, müzik, sanat, yaşam biçimleri, eğlence anlayışı, ananelere bağlı birçok olgu, kendini, dünyayı algılama biçimindeki hızlı değişim.. Tüm bunlar, toplumların yaşantılarının yaşanmışlığı sonunda kabul ve redde bağlı yığılan ve süzülen ortak kabul formlarıdır. Toplumların, kendilerine özgü hayat 'Hayat Modelleri' vardır. Bu birçok etken sonucunda ortaya çıkar, her toplumun, coğrafya, iklim, genetik, duygulanım gibi fiziksel Antropoloji alanına giren her bir farklılığımız, uygulanmaya çalışılan şablon yaşam biçimlerine uyum sorununu da beraberinde getirmektedir.
Devletlerin, tarihsel gelişim sürecinde var ettikleri kimlikleri vardır. Ulusların kendi sınırlarındaki tarihsel gelişimde, inançları, soyut değerleri, algıları ile besledikleri kendi kültürleri vardır. Kültürler, biyolojik kalıtımlarla değil, dil aracılığı ile öğrenilir ve yaşatılır. Kaldı ki, aynı toplumun paylaştığı kültür ve gelenekler birbirinden uzak bölgeler ve yörelerde, ufak farklar dışında aynılık içindedirler. Kültür, toplumların birbirlerini anlamalarını, o kültüre ait davranış biçimlerini belirleyen ortak bir dildir. Kültür, toplumların kendi varlıklarını korumalarını sağlar ve sosyal gruplar bu oluşumu sağlamlaştırır. İnsanın, toplumların tümü ile aynılaşmış kültürlerde yaşama olasılığı yoktur. Alt bilinç ve genler, bu yapıyı reddeder. Buna bir örnek vermek gerekirse; arılar ve karıncaların sosyal örgütlenmesi gösterilebilir. Bu düzen bozulduğunda, sonuçları ne olur sorgusu, insanlık için de geçerlidir.
Dünya güçleri, bir yandan tekelleşmeye çalışırken, diğer yandan yasalara ve adalete dayalı 'Demokrasi' gibi bir düzenin öncülüğünü yapar görünerek, ikiyüzlü tavırlarıyla geri bıraktırılmış ülkeler üzerinden oyunlar oynamaktadırlar. Sonuç olarak, ülkelerin kültürlerini, 'Kültür Emperyalizmi' sistematiği ile mutasyona uğratmaktadırlar. Bu, yeniçağın, doğru sistemi olarak kabul edilemez. Kültürel ve sosyal dinamikleri bozuntuya uğrayan ulusal ve yerel toplumda olaylar ve biçimler esner.
Küreselleşme, tam da bu esnemeyi taban alır. Kendi kültürüne yabancılaşmayı sağlayan popüler kültür, yine bu noktada işlevine başlar ve yer kürede biçimlendirilmiş kültürlerle birlikte şebekeleştirilir. Küreselleşmedeki nihai sonuç, Ulusçuluğu törpülemektir. Küreselleşmenin toplumlar üzerinde çatışma ve ayrım gibi bir rolü vardır ve büyük güçler bu süreçte yanyanalık içindedirler. Ulusların yüzyıllarca oluşturdukları kültürler, neden bugün iğreti, bayağı, yoz, düzensiz, beğeniden uzak bir yapıya dönüştüğünü sorgulamak gerekir. Halk Kültürünün neden bağnazlaştırılıp, aşındırılmaya, yok olmaya doğru yol aldığını sorgulamak gerekir. Kabul gören; Uygarlığın Antik Yunandan başlayıp, Batı ile yaşadığını kabul etmek doğru bir sav olmamalı. Çağdaş Uygarlık formuna erişmek, kendi öz kültürünle, gelenekleriyle gerçekleşebilir. Ne ki, uygulanması gerekenler; Yöntemler sorununa çözümler üretmektir. Toplumların yapısı, insana, doğaya, ülke gelişiminin sağlanmasında temel olan eğitim, sanayi, siyaset, soyut/somut kuramlar gibi birçok etkenin diyalektik ilişkisini doğru yapılandırmak ve yaşama geçirmekle korunur.
Zira her insanın ait olduğu kültürel yapı, genler aracılığı ile değil dil aracılığı ile kuşaktan kuşağa yayılır. Sosyal devinim, Marx söyleminde, 'değişme-gelişme, değişme-gerilme' gibi etkenlerin sürekliliği ile üretim ekonomisine dayanır. Toplumsal yapının varlığı ve yaşam biçimi yine üretim biçimi ile ilgilidir. Tüm bu birbirine bağlı, sıkı sıkıya gelişen toplumsal biçim, düşünce, anlayış, beğeni, zevk, inanç, dünyayı algılama, öz kimlik vs.. gibi kişi kavramında varolan değerleri oluşturur. Kabuller ve tepkiler; ırk, tarih, fiziki ortam, inanç miraslarında biriken sosyokültürel verilerden beslenir.
İşte bu noktada sanatın rolü başlar ve sanatçı, yaşadığı izlediği durumlar karşısında geliştirdiği düşünceleri sanat dili ile yine kendine ait özgün bir sanat ifadesine dönüştürür ve tepki olarak kendi sosyal akımını başlatır.

Belgin Balanoğlu Alagöz 23.12.2014 İstanbul

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org