Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Belgin Alagöz Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
KADIN DEMEK EMEK DEMEKTİR
23.03.2017
Belgin Alagöz
Okunma Sayısı : 16000
Oy Sayısı : 87
Değerlendirme : 5
Popülarite : 9,7
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

20.yy. da başlayan ve uygar dünya anlayışındaki arayışların getirdiği felsefi, sosyolojik, psikolojik, teknolojik ve bilimsel gelişmeler, insanın yaşam biçimini, kalitesini hızla değiştirirken, duygu ve düşünce gelişimindeki hız zamanın peşinde koştururken, ekonomik ve toplumsal karşıtlıklar insan olgusunun çalkantılı/düzensiz/bulanık (kaotik) bir atmosferde yaşamasını da gerekli kılmıştır. Bu gelişim tablosu içinde bir olgu olarak kadının kadın kimliği ile kendini var edişi, geçmiş üç yüzyıl önce başlayan feminist utkularla uyanışına dayandırılabilir. Elbette tarihsel süreç içinde kadın tanrıça görülmüş, putlaştırılmış (idolleştirilmiş), yüceltilmiş, hükümdar olmuştur.
Buna karşılık kendi benliğindeki beni ne kadar özgürce geliştirebilmiş ve bu duyumlarını ne kadar dışa vurabilmiştir. Böylesi bir yapı içinde kadın her çağda kendini yaşadığı toplumun gelenek göreneklerine göre yapılandırmaya şartlanmış ya da şartlandırılmıştır ve hala bu görünümünü sürdürmektedir. Özgürlük, bağımlılık, geleneksellik, çağdaşlıkla eşgüdümlü gelişen insan bunalımlı bir dönemden geçerken kendi kimliğindeki erkek dişi imgelerini kültürel yapı içinde kurgulamaya da devam etmektedir. Belki yüzyıllardır kadına yüklenen cinsellik yorumundaki kadına bakış açısı kadını bıktırmış ve toplumda tüm rolleri başarıyla üstlenmesinden kaynaklı bir güvenle sosyal yapıdaki yerini sorgulamaya başlamıştır.
Varoluşçu felsefenin hayatın tüm alanlarına yayılması da kadının toplumdaki yeri ve kendi kimliğini sorgulama biçimini bu düşünce üzerinden yapılandırmasına olanak verir. Yaşama, öncelikle kendi varlığını sorgulamakla başlar ve bu bakış ona kadın kimliğinin en derin ve güçlü toplumsal rolünü oynamaya hazırlar. Hitit dönemine ait tabletlerde Hitit Kralı Hattişuli'nin kadına dair övgü dolu sözlerini bilmese de geçmiş çağlara ait övgülerden, yüceltmelerden yola çıkmasa da sorgulayıcı süreci başlatır. Kadın artık kendini Ben rolüne taşımaya hazırdır.
İnsanın tarihsel süreçte yapılandırdığı sosyalizasyon içinde, kadının eylemsel, düşünsel, ruhsal gelişiminin bu günün koşullarında 'nereye varmışlığı'nın hala olumlu bir sonuca bağlanmamış olduğu besbelli ortadadır. Kadın hala bir cinsel varlıktır. Yaşamdaki birçok gereksinime cevap verebilecek donanıma sahip olduğu halde, kendi kendini kendisi için biçimlendirmek yerine bir adanmışlık ve çevresine aitlik söz konusudur. Günümüzün en modern toplumlarındaki en modern donanımlı kadınlarında bile bu duygu ve düşünce hali izlerini gizlice sürer. Parmakla sayılacak kadar az kadın başarılı olabilmiş birinci rolü üstlenmiştir ancak bu bütünü biçimlendirmekten uzaktır.
Çoğu kadın varlığını var ederken üç aşama geçirerek gelişir. Henüz düşünceleri gelişmemiştir, kendi varlığının ne denli önemli olduğunun farkında değildir. Süreç içinde yine bir cinsel obje olarak, bir eş bir anne olarak kimlik kazanmaya başlar. Toplumda değer kazanımı içine giren, düşünceleriyle kendini ve çevresini yöneten ikinci güç ya da gizli kişilik olarak var olur. Yaşamdaki rolleri arttıkça, var oluşundaki değişim sürer ve toplumda değer kazanımı içine giren düşünceleriyle kendini ve çevresini yöneten bir kimlikle yerini almaya başlar. Kadın varoluşundaki değişim böylece sürer ve ama yeterli köktenci (radikal) bir değişim kazanmasa da artık bakan, gören, düşünceleriyle sonuçlara varabilen kadına ulaşmıştır. Ancak tüm istemlerine cevap bulabilmekte midir kadın bir olgu olarak? Düşünce ve duygularını eylemsel tavırlara birebir dönüştürebilmekte midir?
İşte bu sorgulama kadını, toplumsal düzgülerin (normların), uygar yapılanmanın, çağdaş kadın imgesiyle çelişen gelenekselliğin gerçekliğine taşır. Burada kadın hangi roldedir, değişim ve dönüşümü içselleştirmiş midir? Gerçekten de kadın, içyapısında özlem duyduğu ve toplumdaki varlığının gerektirdiği değerlerde özgürlüğe ve toplumdaki varlığının gerektirdiği değerlerle eylemsel olarak yaşama katılabilmekte midir? Elbette ki cevap ''hayır''dır. Kadın olgusu hala içinde birçok duygu, düşünce birikimini bastırmakta, kendini kalıplar içinde tutmaktadır. Döngüsel bir tutsaklık, parçalanmışlık yaşamaktadır içinde. İçsel yapısındaki bu gizli birikimler dışa yansımamaktadır. Birbirine kenetlenmiş, varlığını oluşturan değerler!! Çünkü baskın güçler vardır, ''değerler, kavramlar, roller'' özgür dışavurumu engellemektedir. Belki de zinciri kırmanın zamanı gelmiştir artık ve artık zincirlerin farkındadır. Yeniden bir senteze ihtiyaç vardır, sorgulanır yine insan oluşumu topyekün.
Kadın erkek varlığı yine kadın ve erkeğin birlikteliğinden var olmaktayken sosyal kimliklerindeki fark nereden doğmaktadır? Oysa her şeyi eşit paylaşacak kadar yapıcı, verici ve üretkendir kadın. Yaşamını oluşturan tüm olumsuzlara rağmen hala estetik, narin yapısını zarafetle korumaktadır. İşte böyle yolculuklar yapar kadın devimsel olarak ve bir yelkenli gibi biteviye uçsuz bucaksız denizlerde. Akıntıya kapılmış, rüzgara göre yönlenen dümensiz (kimliksiz), kaptansız (düşünce) im'lenir kadının tarihine çoğu kez. Ama her seferinde hissetmek ve hissettirmek ister duygu düşüncelerini, eylemsel tavra dönüştüremeyen kadını boşluklara çaresizce zincirler oradan oraya sürüklenmemek için ve bir daha bir daha hisseder kadının kendine aitliğini kendine aitsizliğini?
Sonsuz bir bakıştır artık gözleri! Anlatmalıdır düşüncelerinin duygularının döngüsünü. Bakıp gördüklerini, görüp anladıklarını, anlayıp düşündüklerini sessizce anlatmaya başlar gözlerindeki ışıkla. Şeffaflığını yansıtmak üzere anlaşılmak üzere, anlamak üzere... Bakıp görsünler, görüp anlasınlar, anlayıp düşünsünler diye tüm insanlar...
Belgin Balanoğlu Alagöz
22/03/2017


Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org