Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Belgin Alagöz Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
Şunda Bundan
15.08.2018
Belgin Alagöz
Okunma Sayısı : 8092
Oy Sayısı : 10
Değerlendirme : 5
Popülarite : 5
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

ŞUNDAN BUNDAN

Biz insanlar, yaşama karşı dirençlerimiz doğrultusunda, incinmeyeceğimiz her davranışı alışkanlıklarımız içine alırız. Besleriz, benimseriz, genişletiriz, büyütürüz ve üstelik bu alışkanlıklara diğer kişilerin de uymasını isteriz çoğu kez. Tüm bunların karşısına da tepkilerimizi koyarız. Zaman zaman iki kutup arasına esnek köprüler kurmuş olsak da en ufak bir gerginlik bu köprülerin yıkılmasına neden olabilir.
Bu hoşgörüsüzlük neden oluşur biz de?

İnsan doğası gereği kendini güvende hissetmek ister. Bedensel ve ruhsal acılara dayanma gücü insandan insana değişse de en yaşanmak istenmeyen durum ''acı çekme'' halidir. Elbette bu düşüncem sağlıklı ruh yapısına sahip insanlar için öngörülen durumdur. Bu noktada söylemem gerekir ki, hiçbir şeyin kesinliği yoktur ve her şey görecelidir.

Peki, insan yapısı böylesi toplumsal düzenler içindeyken, birbirinden farklı sosyolojik, kültürel, yöresel, ahlaksal, eğitimsel biçimleri oluştururken, birbirleri ile en asgari düzeyde bir arada olmayı, mutlu olarak yaşamayı başarabiliyorlar mı?

Sigmund Freud'a göre; Yaptığımız her şey iki temel şey'den kaynaklanmaktadır:
*Seks güdüsü, *Büyük olma arzusu.
Önemli düşünür John Dewey, benzer bir saptama yapmıştır.
*Önemli olma arzusu. İnsan doğasının en derin güdüsü. Belki de uygarlık tarihini oluşturan, insanı hayvandan ayıran bu güdüye çok şey borçluyuz!

Öte yandan bir psikiyatriste, insanların neden delirdiği sorulduğunda dürüstçe cevapladığı ilk şey; bunun nedenini tam olarak bilmediğini söylemesidir. Üstün bilgisi nedeni ile çeşitli saygın ödüllere ve payelere sahip olan psikiyatr: Ölen bir kısım delilerin, beyin dokuları incelendiğinde, normal davranışlar gösteren insanlardan farklı olmadığını söylemiştir. Yine yaşayan hastaları üzerinden vardığı sonuçta; bir hastasının: Sevgi ve Cinsel Tatmin, Çocuk ve Toplumsal Prestij konularındaki umutlarına ulaşamadığını ve sonunda delirdiğini söylemiştir. Yine bu hastanın, delilik sendromunu (hastalık tablosu) yaşarken, kendine, beklentileri doğrultusunda bir dünya kurarak onu yaşıyor varsaydığını söylemesi, ''Önemli Olma'' dürtüsünün, insan hayatında ne kadar önemli olduğunu kanıtlamaktadır, bizler için bu kadar önemli olduğunu düşünmesek yada itiraf etmesek de!

Önemli olmak isteyip de kendini önemli hissedemeyen veya önemli olma edimini gerçekleştirebilecek karakter gücüne sahip olamayan bireylerin delirme ile karşı karşıya olduğu söylenmektedir. Bu ileri boyutun dışında, yapılan diğer bir araştırma da; evini terk eden kadınların başlıca kaçma nedeni:''Takdir Edilmemek'' olarak saptanmıştır. İşlerinde başarılı olamayan insanların, üstleri yada çevreleri tarafından takdir edilmediği, başarısız öğrencilerin aileleri ve eğitimciler tarafından takdir edilmediği diğer bir saptamadır.

Ne dersiniz, günlük ilişkilerimizde en çok ihmal ettiğimiz şeylerden biri ''takdir'' değil midir? Hepimiz içgüdüsel olarak bizi eleştirenlerden çok takdir edenlere daha fazla değer verir bu kişilere yönelir/yakınlık duyar, severiz.

Vurgulamam gerekirse, takdir etmek ile yağcılık arasında bir samimiyet farkı vardır. Biri yürekten diğeri yüzeyden gelir.
Akıllı bir insan yağcılığın o sığ menfaate dayalı etkisi hemen fark eder. Aslında kimi insanların egolarını tatmin etme ve eksiklerini ucuz, yüzeysel övgü sözleri ile doyurma güdüsü de yok değildir.
Başaramadıkları, olamadıkları biçimde övgülenmek bu insanları mutlu eder ve karşısındaki övgüleyen insanlar tarafından bir ölçüde kullanıma açık durumdadırlar.
Bir kitapta Kral 5. George'un Buckingham Sarayındaki çalışma odasında, ''Ne yağcılık yap, ne de ucuz övgülere kulak ver.'' vecizesinden anladığımız; karşınızdaki kişiye kendi duymak istediklerinizi söylemeyin, uyarısıdır.
Dip not olarak kendi yaşamımıza da almamız gereken dikkat çekici bir vecize. Çünkü zaman zaman bizlerin de duymak istediklerimizi söyleyenlere karşı uyarılganlık içinde davranmamız gerekebilir.

Aklımızdan çıkmaması gereken, belki de, ''Karşımızdaki insanı dürüstlük ve içtenlikle övmemiz, takdir etmemiz, bize yapılanlarda ise bu iki unsura dikkat etmemiz''. Bana göre insan yaşamı, istedikleri ve istemedikleri temeline dayanıyor.
İstemediğimiz şeyleri yapmak zorunda kaldığımız zamanki ruh halimizle istediklerimizi yaptığımız zamanki ruh halimiz aynı mı? Mutlu-mutsuz, doyumlu-doyumsuz, hüzünlü-şen vs Bu karşıt iki kıstas ile barışmanın istediğimiz ve istemediğimiz şeyleri önce kendimize sonra çevremizdeki insanlara kabul ettirmek.
Tabii burada bir yeteneğimizin yeterlilik derecesi de kabule etki edecektir.
Yani, insan davranışlarındaki beden, mimik ve konuşma yetisi. Bu üç şey yaşamımızın her alanında bize destek veya köstek olacaktır. Tabii bu noktada; hayat hem bilinçle kurgulanabilen hem de sürprizler, hesapsız gelişmeler tamamen akılla yada duyguyla yaşanan oluşumlardan ibarettir.

Doğal olan da bu'dur. Yaşamın içinde neler var neler; acı-tatlı, hüzün-neşe, sağlık-hastalık, zenginlik-fakirlik, bilgi-cehalet, sevgi-sevgisizlik, aşk-aşksızlık, başarı-başarısızlık, kin/nefret-sevgi/hoşgörü, dolu dolu yaşam-boş bir yaşam? Hayatımızın çeşitli dönemlerinde bu kavramların hepsini yaşarız negatif ve pozitifi ile..

Yoksa tek bir duygu edilgenliği yaşamak zorunda kalır yaşamın çeşnilerinden edindiğimiz deneyimler ve tatlardan mahrum olurduk. Ayrıca, her yaşanan olumsuzluğun, insanı olumlu bir devinime hazırladığını düşünüyorum. Aslında, yaşamı anlamlı kılmak da bu çeşnileri yaşamakla örtüşür ve cesur olmakla! Aslında yaşamımız karşıt kavramlar üzerine kurulu ve belki de insan doğasını tetikleyen, yeniye, farklıya, ileriye taşıyan da bu karşıtlık.

Belgin Balanoğlu Alagöz 15/07/2013 Tophane/İstanbul

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org