Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Belgin Alagöz Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
TOPLUMSAL GELİŞİM VE SANAT 5. BÖLÜM
07.03.2020
Belgin Alagöz
Okunma Sayısı : 4664
Oy Sayısı : 3
Değerlendirme : 5
Popülarite : 2,39
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Toplumsal Gelişim Ve Sanat
Bölüm 5

KOLAJART Bağımsız Aylık Sanat Dergisinde yayınlanmıştır. 15/03/2020

Modern Çağa ait gelişmeler ve sanat anlayışı olan Teknoloji Çağı ve Aydınlanma felsefesinin toplumları etkilemesi ve kabul görmesi bir hayli zaman almıştır. Alışılmış sanat ve eski eserlerin estetiği, somut görüntülerde direnme, eskiye bağlılık, gelenekselcilik, yeniliği kabul etmeyen insanlarca korunmaya çalışılmıştır.

Modern Sanata sıcak bakmayan ülkeler; Hitler Almanya'sı, Sovyet Rusya ve bu ülkelerin denetimde tuttuğu Doğu Bloku ülkelerdir. Buralarda yaşayan sanatçılar ülkelerinden atılmışlar ya da sanatsal etkinliklerine yasaklar konulmuştur.

Bu rejimler için sanat, devlet için propaganda yapan bir unsur özelliği taşır. Asla insanların içsel ifadesi olamaz. Çünkü orada bireysellik yoktur. Modern Sanata yakıştırılan tanımlamalar ise; dini devletten uzaklaştırarak Laik anlayıştan dinsizliğe geçiş, anlaşılmayan, manasız, çirkin, tahrip edici, barbarca, karmaşık, formsuz, bununla birlikte biçimci, çocukça, hasta, sıkıcı, hümanizma karşıtı gibi söylemlerdir.

Jugendstil(1), Kübizm ve Mondrian Neo-Plastizmi mimarlık ve iç mimarlıkta etkin bir yapı yaratmıştır. 20. yy dünya toplumlarının insansal, kavramsal tüm değerlerini yeniden biçimlendirmiştir. Endüstriyel gelişim dünya görüşünün, insan yaşamının, dünya politikalarının değişmesini sağlamıştır.

Birbirlerine paralel gelişen tüm bu dönüşmüş ya da yeni oluşumlar sanatçıların çalışmalarına da yansımıştır. Bilim dünyasında atomun parçalanma problemi yaşanırken, plastik sanatlarda da objeyi parçalama eğilimi içinde girilmiştir. Bu çağda sanatçının toplumsal olgulardan etkilenmesi, yüzyılın ekonomik savaşları, krizler, sosyal sarsıntılar ve bunun sonucunda Materyalizme olan güven duygusunun azalması olarak görmek ortak bir karardır.

Bu hızlı değişim ve dönüşümler insanları iç huzursuzluğuna sürüklemiş, kişilikleri tehdit eden durum da ortaya çıkmıştır. Materyalizmin neden olduğu huzursuzluk ve endişe duygusu, belirsizleşen yaşam dizgesi sanatçıların tepkiselliği ile bütünleşip sanat ürünlerine yansımıştır. Objeler resim düzleminde parçalanıp yok edilmiştir. Bozulmamış doğa ve endüstrinin bozamadığı insanı arayan Gaugin Tahiti'ye gidip resim yapması bu tepkiye örnek olarak gösterilebilir.

Kübistler ve Empresyonistler, objenin gerçek formunu reddeden soyutlamaları ile Materyalizme tepkilerini kendi oluşturdukları sanat dilleri ile ifade etmişlerdir.
Endüstri çağı köklü bir gelişimi sağlarken ümitsiz yarınları, gereksinimlerle biçimlendirilmiş kentleri ve otomat yapıdaki insanları da yaşamın içine katmıştır. Bundandır ki, Endüstri çağı insanı yılgın ve yorgundur ve bu düzende kişilikten yoksunlaşmış, birbirinin benzeri insanlar yapılandırılmıştır.

Bu çağ üretimlerini sosyolojik yapıya zıtlaşım içinde oluşturmuştur. Eşyalar ne kadar parlak ve kusursuz ise sanatçının yaptığı eseri bir o kadar ilkel, kaba, insan elinin izlerini taşır. Karışık kent yaşamına karşın mimari sade, ayrıntısız, huzur vericidir. Karışıklık içinde yaşayan insanın dekorasyonu gürültüyü, kafa karmaşasını önleyen dinlendirici, sade, sakin renklerle dekore edilerek biçimlendirilir. İnsanlar artık tatilleri uygarlıktan uzak, ilkel yörelerin keşfine yönelirler. Bu kendileri ile baş başa olmaya doğru bir kaçıştır belki de! Belki de 'yalnızlaşan insanın' başlangıç noktasıdır. Çünkü artık kişisel zevkler ve seçimlerin kalmadığı bu çağda, aynı anda tüm insanlar bir olguya takılıp, kabullenip aynı anda ondan uzaklaşan bir yapı içine girmişlerdir.

Atık tüm davranışlar aynılaşmıştır ve otomasyon başlamıştır. Ortak edinimlerin bu kadar kabul görüp reddedilmesi hiçbir çağda görülmemiştir. Sanatçı duyarlılığı bu oluşuma tepkilidir ve kendi içinde oluşturduğu kendi dünyasında yaşar. Gerçekliği ve gerçek rengi terk etmesi, kendine ait biçim ve renk dünyasını araması bu belirsizleşen ve kayganlaşan yine kendi duyarlığına göre muğlak çağ ile denk gidiştedir.

Ancak bu çağ sanatı, tüm oluşum ve değerleri hızla tüketen insanlara ve onların sıkça yaşamak istedikleri farklı heyecanlara cevap verir boyuttadır da (niteliktedir de) aynı zamanda!
Endüstri çağının sanat akımlarına bir göz atmamız gerekirse; Empresyonizm, Ekspresyonizm, Kübizm, Orfizm, Nabiler, Fütüristler, Sürrealistler, Konstrüktivistler.

Hızla değişen ve gelişen bu sanatsal süreçte sanatçıları bir sanat akımına, bir gruba ait düşünmek mümkün değildir. Çünkü bu dönemim değişim gösteren tüm sanatçıları bir anlayıştan diğerine geçebiliyor y da birkaç sanat dilini, anlayışını bir arada yürütebiliyorlardı. Örneğin, Picasso; Ekspresyonizm, Kübizm, Neo Realizm, Sürrealizm gibi dönemler yaşamıştır. Sanatsal hareketlilik çağın hızlı değişiminden etkilenen sanatçının kendisine bir yol saptama çabası olarak görülebilir. Denilebilir ki, sanatta modernleşme serüvenlerle doludur. Modernleşme sürecini başlatan ve sürdüren sanatçıların birçoğu toplumsal hayatın sosyolojik, siyasi, felsefi, ekonomik yapısı ile iç içe yaşamışlardır.

Bu sanatçılar; Jean Arp, Pablo Picasso, Georges Braque, Henri Matisse, Fernand Leger, Piet Mondrian, Vasiliy Kandinskiy, Paul Klee, Salvador Dali, Kazimir Maleviç, Claude Monet.

Uzun yaşamları boyunca süregiden etkinlikleri ile sanata açılımlar sunmuşlardır.
Bilinçaltının karanlık dünyasını açan Yves Tanguy, Mark Ernst, Salvador Dali, Giorgio de Chirico, Rene Magritte, Philip Guston resimlerini psikanalist yaklaşımlarla, gerilim içinde yaşayan çağ insanının yaşadığı bunalımları yansıtıcı bir yapıda odaklamışlardır.
Mondrian'ın en belirgin sanat dili oran ve denge üzerine kuruludur. Bu anlayış; içeriksiz ve salt biçimsel denemeler olarak algılanmamalıdır. Sanatçı özgün yapıda, kendi kimliğine özdeş bir yapıyı (konstrüksiyonu) resimlerinde dener. Renk ve biçimle kurduğu denge düşünsel ve etik değerlerle özdeşleşir, biçim ve rengin arasında uyum yaratma çabası ile birleşir. Buradaki arayışlar güven, barış, açıklık ve sadeliğin istemidir. Ayrıca evrensel hümanizmanın da istemidir aynı zamanda. Bu çalışmalarda amaçlanan insanı kendi dar dünyasından uzaklaştırma, korku ve kader ögelerini reddedip aşkın bir yapıda evrensele ulaşmaktır.
Görüldüğü gibi Süprematizm (yaratıcılık) çağı, nesnelerden uzaklaşıp yokluk ve hiçlik?in göz ardı edilmediği bir anlayışla kalıplardan uzaklaşarak özgürleşmeye erişmektir. Bu felsefe ve tepkilerle çalışan sanatçıların evrene ve evrensele açılma, bağımsızlaşma, kendini belirleme dönemidir bu dönem. Bu dönemin sanatçılarından 20 yy bitimine kadar süregelen anlayışların yeni bir yüzyılda nasıl bir tanımlama ile Sanat Tarihine geçeceği tüm tarihsel dönüşümlerde olduğu gibi 21. Yüzyıl sonlarında belirlenecek olabilir.
Her bir insana ait tek bir olgunun bile uzun süreçleri etkileyen bir yapıdan kaynaklandığını görmekteyiz.

Yaşamı bir bütün olarak değerlendirmek gerekirse, bir insan yaşamındaki tüm oluşumları çözebilmek, net bağlantılar oluşturabilmek olanaklı gibi görülmüyor bana. Bu bağlamda düşünürsek, bir insanın bir sanatçının bir toplumun, dünya toplumlarının tümünün açıklaması, değerlendirilmesi, tanımlanması, gerçekliği ve geçerliliği üzerine derin şüpheler duymaktayım. Bir de tarihe mal olmak üzere tüm bunları yazan ve oluşturan insan ise?
Belgin Balanoğlu Alagöz©

(1)Jugendstil: Art Nouveau akımının Almanca konuşulan ülkelerde söylenen biçimidir, 1896 yılında Georg Hirth'in çıkardığı bir dergi olan Jugen?den ?Gençlik? ismini almıştır.
Otto Wagner, Gustav Klimt ve Josef Hoffman gibi ünlü mimarlar Jugendstil çalışmalar yapmışlardır.)


Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org