Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Bülent Şenver'in Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Bülent Şenver Cine5 EDUPLUS 7. Liderlik Zirvesi
03.02.2015
Okunma Sayısı : 3627
Oy Sayısı : 4
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,01
Verdiğiniz Puan :
 

 

Bülent Şenver Cine5 EDUPLUS 7. Liderlik Zirvesi

.
.

izlemek için       

.
.

 dinlemek için   

.
.

Bülent Şenver Cine5 EDUPLUS 7. Liderlik Zirvesi

Deşifresi

Bülent Şenver (BŞ) 

CINE5:
Veriler beklenenden iyi geldi. Bülent Şenver ile değerlendirelim Türk ekonomisinin  genel durumunu. Hoşgeldiniz, günaydın. Az öncede söylediğimiz gibi veriler iyi geldi. Bu arada Sayın Babacan 2010 da büyümenin beklenti yaratabileceğini söyledi. Siz de aynı ön görüyü paylaşıyor musunuz?

BŞ:
Ben de aynı öngörüyü paylaşıyorum çünkü şöyle bir durum vardı , dünyada   bu kadar büyük bir kriz yaşanınca özellikle Amerika kökenli bu kriz bir şekilde  faturalarının hangi meblağlara ulaştığı gözler önüne serildiği zaman çok büyük milyarlarca dolar olan bu zararları , hem Avrupa ülkeleri hem Amerika devlet müdahaleleri ile ancak kurtarabileceklerini anladılar.

Bunun artık ufak birkaç bankanın , birkaç şirketin içine düştüğü zafiyet olarak değil, sistematik bir zafiyet, sistematik bir yönetim hatası, siyasi hata ile birlikte yönetim  hatasının  birleşmesi sonucu milyonlarca insanı etkileyebilecek , onlarca şirketi ve bankayı etkileyebilecek ortaya bir fatura çıktı.

Bu kadar büyük bir kriz sonrası biz hep korkuyorduk. "Acaba Türkiye ne olur? Bu krizde biz ne yaparız?" diye endişeliydik.

Gördük ki bizim bu endişelerimiz bizim  2000  Kasım'da bir kriz yaşamıştık faiz krizi , 2001'de de devalüasyon krizi .

Ondan sonra alınan bankacılık sistemi tedbirleri sayesinde bankalarımızın ayakta sağlam kalması bir şekilde bizi bu kötü durumdan az etkiledi.

Hiç etkilenmedik diyemeyiz.

Ama bize etkisi endirekt oldu.

Dünya ekonomileri gerilerken bizim ihracatçılarımızı olumsuz etkiledi, iş hayatını olumsuz etkiledi.

İşsizliğe olumsuz yönde yansımış oldu.

Bu yansıma bankalara da dolaylı olarak geldi.

Çünkü banka müşterileri eğer sağlıklı, sıhhatli değilse , banka müşterileri yavaş yavaş mali sıkıntı içerisine giriyorsa, bu bankaları da olumsuz etkiliyor.

CINE5:
Bunun içinde finans sektörünü etkiliyor. Ama finans sektöründen çok reel sektör ve işsizlik anlamında daha çok etkilendi dediğiniz gibi.

BŞ:
Şuanda en kritik konumuz odur.

Enflasyonu düşürme konusunda tabiki başarılı çalışmalar yapılmıştır, faiz oranlarının bu seviyelere gelmesi bundan on yıl önce söylense belki  hayal denilecektir.

Bizler gecelik yüzde 7000 , 8000 faizleri yaşamış insanlarız.

Faizlerin böyle tek haneli faizilere inmesi  bayağı önemli bir başarı.

Tabiki bunun getirdiği bazı sonuçları şimdi oturup "Nasıl bunların üstesinden geliriz?" Bunların çalışması yapılması gerekiyor.

Binlerce üniversite mezunu , mezun olduktan sonra ne yapacağı endişesi içerisinde.

İş bazılarına göre var diyorlar ama işsiz olanlara sorduğunuz zaman kendilerine uygun, çalışabilecekleri  makul bir işi bulamadıklarını ifade ediyorlar.

CINE5:
Geçtiğimiz günlerde bir anket yapılmıştı, üniversite mezunlarının yüzde 40'ı "Asgari ücret ile çalışabiliriz" diyorlar.  

Üniversite mezunlarının  bunu söylemek gerçekten üzücü.

Şimdi biraz vatandaş boyutuna gelelim; konu bankalar olunca, vatandaş bankalarla ilişkide olunca konu hep ihtiyamdadır.

Siz de duayen bir bankacısınız, size soralaım "En çok hangi konularda rahatsızlık var vatandaş da ?"

BŞ:
Bankalarla vatandaş ilişkisi öncelikle mevduat ilişkisiyle başlamış.

Daha sonraki yıllarda bankalar kredi vermeye başlayınca, bireysel kredileri arttırmaya,  özellikle de bu kredi kartları uygulamalarında bankalar birazcık satış ve pazarlama ağırlıklı faaliyetlerini geliştirdikleri zaman tüketiciler, bireysel müşteriler ağırlıklı olarak kredi kartları, onun devamında konut kredileri, otomobil kredileri, bireysel kredilerle ilgili bankalarla sorun yaşadıklarını ifade ediyorlar.

Müşteri böyle bir ifade de bulunuyorsa bunu ciddiye almak lazım.

Biz bankacılar olarak şöyle diyemeyiz "Hayır, hayır bir şey yok. Biz biliyoruz. Biz size bir şey yapmıyoruz. Biz doğrusunu yapıyoruz."

Deme hakkımız yok.

Müşteri velinimetimizdir, müşteri bizi öyle görüyor ise bunun nedenlerini arşatırmak zorundayız.

Genelde bunun nedenlerine bakıldığında benim şahsi değerlendirmem şöyle oluyor; çoğu bireysel müşteri bankaların yapmış olduğu kendisinin az bilgilendirilmesi nedeni ile , bilgisi dışı bankanın aldığı aksiyonlar, bankanın kendisinden fazla faiz aldığı, bankanın kendisinden gereksiz yere komisyonlar adı altında, dosya paraları adı altında bazı paraları aldığından şikayetçi.

Diğer şikayet ettikleri bir konu da yeteri kadar ilgi göremiyorum.

Orada şunu ben hissediyorum.

Bir banka müşterisinin bireysel sorunu olduğu zaman bir bankada bu sorunu halletmek üzere o müşteriye sahip çıkacak "Benim görevim senin sorununu halletmek , Nasıl hallederim" yaklaşım tarzı çok önemli.

Ben haklıyım şekliyle müşteriye yaklaşırsanız müşteri üzülüyor.

Belki doğru, belki hakikaten banka haklı ama o bankanın haklılığını müşteriye kabul ettirmeniz gerekiyor.

İzah ederek anlatmanız gerekiyor.

Niye o müşteri değilde banka haklı.

CINE5:
Bankanın tarzı önemli.

BŞ:
Tarz çok önemli.

Müşteriyi velinimet olarak görüp, müşteriye saygı, müşteriye sevgi, müşteriyi önemsemek, bunlar çok  önemli.

Dolayısıyla şöyle bir ihtiyaç var gibi geliyor bana; Türk bankacılık sisteminde "Banka müşterileri hakları ve sorumlulukları " diye anayasa gibi yazılı bir şey  getirme ihtiyacı var.  

Bir kredi kartı müşterisinin hakları nelerdir?

Belki diyebilirler ki "Kredi kartları yasası varya oraya baksınlar " Bence yasalar ayrıdır, yasaları destekleyen banka uygulamaları ise o yasaları destekleyici daha detaylı konulara girmek zorundadır.

Ben bir banka olarak müşterime diyebilmeliyim ki "Bakın , ben size bir kredi kartı veriyor isem o kredi kartı ile  birlikte birde size kredi kartı müşterisinin hakları ve sorumlulukları bunları da veriyorum" demek lazım.

Bir kredi kartı müşterisi ne zaman temerrüte düşer?

Ne zaman faiz iki katı alınır?

Gibi şeyler yasalarla belirlenmiş ama bazı detaylı uygulamalar var, herşeyi yasaya yazamıyorsunuz.

Yasada yazılmayan bazı uygulmaları da banka kredi kartları müşterilerine söylemeli.

Bunu tabiii, iğneyi başkasına çuvaldızı kendinize misali şöyle de yorumlamak istiyorum.

Hep kabahat tabiki bankalarda da değil.

Kart sahiplerine de düşen bazı sorumluluklar var.

Ben her zaman kredi kartını bir ehliyete benzetiyorum.

Diyorum ki nasıl ki herkese ehliyet verilmezse, nasıl ki her ehliyet alanı trafiğe çıkartmazsanız, nasıl ki ehliyet alanlar trafiğe çıktığı zaman trafikte bazı kurallar varsa, bazı kaideler varsa, bunları uygulamayanlara verilecek bazı cezalar varsa, bunun gibi bir kredi kartıda bir ehliyete benzer.

Herkese verilmez.

Verilen kişiye de ehliyeti nasıl kullanacağı , nerede araba kullanacağı, nerede 50 km sürati geçmeyeceği , yaya geçidine geldiği zaman ne yapması gerektiği , maaşının yüzde 40'ını eğer taksitleri aşmaya başladıysa nasıl harcama yapması gerektiği, bütün bunları da kart sahiplerine öğretmemiz gerekiyor.

CINE5:
Bunlar olması gerekenler.

Çok güzel konuşuyorsunuz ama şuanki mevcut duruma bakalım.

Kredi kartı dediniz, kredi kartı aidatlarıyla devam edelim.

Müşteri Velinimettir.

O zaman şu soruyu soralım size; BDDK Başkanı Tevfik Bilgin geçtiğimiz haftalarda bir açıklama yaptı, "Kredi kartı sözleşmesinin üzerine kart aidatı ödemeyceğim yazın, şartlı bir sözleşme olsun bu.

Bunu bankaya verin, kredi kartı aidatı ödemezsiniz" dedi fakat duyduk ki şartlı sözleşme birkaç banka tarafından kabul edilmemiş.

Burada bir çelişki var, aydınlatır mısınız bizi.

BŞ:
Bir taraftan sözleşme hukuku, bizim hukuksal düzenimiz söz konusu .

Bir taraftan bankaların kendi iç düzenleri söz konusu.

Bir tarafta da vicdan söz konusu. Bütün bunlar değişik gözlerle olaya yaklaşma.

Kimin gözlüğü ile olaya bakıyorsanız , onun gözüyle onun kendini savunma tarzını haklı buluyorsunuz.

Bir banka genel müdürü anlatıyor, kendi gözlüğü ile anlattığı için ona diyorsunuz ki sen haklısın. BDDK başkanımız konuşuyor, kendi gözlüğü ile o zaman sende haklısın diyorsunuz.

Kart sahibi konuşuyor, vallahi sen de haklısın.

Peki ne olacak herkes haklıysa?

O zaman tercih yapmak zorundayız.

Banka menfaatleri, kart sahibi menfaatleri, BDDK menfaatleri.

Bunlar arasında bir eşitlik değilde bir tercih yapıyor olabilmemiz  lazım.

CINE5:
Vatandaşın böyle bir hakkı var mı? 

Sözleşmenin arkasına aidat ödemeyceğim, dediğinde banka bunu kabul etmek zorunda mı?

Çünkü Tevfik Bilgin'de boş bir açıklama yapmadı.

Bir şeye dayanarak bunu söyledi.

BŞ:
Eğer aidat alınamaz diye yasal bir düzenleme olsa o zaman haklı.

Bankaya eğer siz yaptığınız sözleşmede aidat alınmayacaktır derseniz öyle  imzalarsanız, bankada onu öyle kabul eder ise, o zaman sözleşmenin şartları her iki tarafı da bağlar.

Ben sözleşmeye baktığımda o kart sahibinin yazdığı cümleyi görüyorsam orada, bankada bunu kabul ederek dosyasına koymuşsa, bu şarta banka uymak zorundadır.

Ama sorun şurada ; her banka siz kart sahibi olarak onu yazdığınız anda bunu kabul etmeyecektir.

"O zaman sözleşmeni yapmıyorum, kartı da sana vermiyorum." Diyecektir.

Dolayısıyla burada bankaların vermiş oldukları hizmetler ile ilişkili olarak o hizmetin bedelini bir şekilde müşterisinden alabiliyor olması lazım.

O zaman şunu düşünmek lazım, kart nedir?

Bir ödeme aracıdır, bir ödeme aracı hizmetidir.

Bu kartı bankalar müşterisine verebilmek için bir maliyet sırtlarına yüklüyorlar mı?

Masrafı var mı bu işin banka tarafına?  

Tabiki bedava kart olmaz, bir sürü maliyeti var bu kartın.

Peki bu kartın maliyetini eğer, banka kart müşterisinden alamazsa başka kimden alabilir?

BDDK'ya gidip, bu kartın maliyetinin yarısını bana verin diyebilir mi?

O zaman ortaya şu çıkıyor.

Kart maliyetini banka karşılayıp, birde bu konuda beklentisi olan bir kar marjını elde edebilmesi için  adı ne olursa olsun, müşteriden bir gelir almak zorunda kendisini hissediyor.

Müşteriden veya müşteri adına başka birinden bir gelir elde etmek zorunda kendini hissediyor.

Bunun adı farklı olabilir.

Bu sefer banka der ki, kart ücreti almıyorum, bu sefer başka bir ücret adı altında , başka bir bankacılık tekniği ile o verimi müşteriden almaya çalışır.

Dolayısıyla birbirimizi kandırmaya gerek yok.

Kelimelerle oynayarak "Faiz 0, Komisyon 0 oldu" gibi şeylerle birbirimizi kandırmaya gerek yok.

Ne banka  kart sahibini kandırsın, ne kart sahibi bankayı  kandırsın.

Her hizmetin bir bedeli vardır, bedelsiz hizmet olmaz.

Belki aile içinde olur, ben kızıma bedelsiz bir hizmet verebilirim ama ticari hayatta bedelsiz bir hizmet olmaz.

O zaman bence çözüm nerede?

Çüzüm şurada;

Oturup şunu sormamız ve irdelememiz lazım.

Bankacılık sistemi bu kartları  bu kadar çok maliyetli yapıyorsunuz?

Bu kart maliyetlerini aşağıya doğru düşüremez misiniz?

Çok pahalıya mal ediyorsunuz bunları.

Kart maliyetlerinin içinde neler vardır?

Paranın maliyeti mi var?

Plastik maliyeti mi var?

İçindeki çipin maliyeti mi var?

Kurduğunuz telefon bankacılığı sistemlerinin maliyeti mi var? 

Milyonlarca dolar teknoloji yatırımı yapıyorsunuz, bazı yatırımlarınız yanlış olabilir, bu  yatrırımlarında bedelini kart sahibine mi yüklüyorsunuz?

Yapmış olduğunuz 50 milyon dolar bilgisayar yatırımını şuandaki 45 milyon kart sahibi üzerine bilgisayar yatırımlarından payınıza düşen diye hesaplayıp, o nedenlemi yılda 30 Lira, 40 Lira, 50 Lira kart parası istiyorsunuz.

Bunları irdeleyip şu formülü bulmak lazım;

Acaba Türk Bankacılık Sistemi neler yaparsa kart maliyetleri düşer, dolayısıyla da müşterilerine az yansıtır. Ben bir tanesini buldum mesela,  şöyle düşer diye inanıyorum.

Bankalar şuanda teknolji olarak kart işine milyonlarca dolar yatırımlar yapıyorlar ve maalesef bankaların kart sayıları her bankanın farklı olduğu için, bazı bankanın 1 milyon kartı var, bazı bankanın 3 milyon kartı var.

Her banka bu kartları yönetmek için kendi içinde bir teşkilat kurmak zorunda kalıyor. Kart ile  ilgili telefon teşkilatı, , teknolojik alt yapılar, yazılım altyapıları. Halbuki bunlar tek bir merkezde birleştirilse.

Burada bizim büyümenin getirdiği maaliyet menfaatleri , Avrupa bankaları bunu yapıyor. 300 milyon  kartı yönetebilecek kart merkezi ve proses kart işleme merkezi kurduğunuz zaman , onu bu müşterilerinize böldüğünüz zaman , onun maliyeti daha az olmaya başlıyor.

Aynı işi 10 bankada 10 değişik bilgisayar bölümü departmanlarında çalışan 10 kişi orada, 20 kişi burada aynı işi değişik değişik bankalar yapıyorlar.

BDDK yeni bir kural çıkarıyor, bu kuralı kartlara uygulamak için A bankası farklı çalışıyor, B bankası farklı çalışıyor.

Yaptıkları şey aynı, sistemi BDDK kuralına  uygun hale getirmek.

Halbuki merkezi olsa, bir kere çalışılacak o sistem uygun hale geldiği zaman bütün bankalar  yararlanabilecek.

Bunun adına biz outsourcing diyoruz. Dış Hizmet Alma Yöntemi diyoruz.

Bankalar operasyon dediğimiz, mutfak işi dediğimiz işleri outsourcing dediğimiz, yurtdışında bunlar   çok gelişmiş, dışarıdaki şirketlere vererek özellikle de bu kredi kartı işinde yapılan operasyonları maliyetlerini düşürücü önlemler, tedbirler alabilirler. İsraf etmemiş olurlar, israfı önlemiş oluruz.

CINE5:
Türk bankacılığının teknolojik olarak altyapısı Avrupa'nın gerisinde değil, bunu da görüyoruz.

Bülent Şenver,  bu müthiş birikimlerini sadece radyo ve televizyon programlarıyla değil, yazdığı kitapla da gençlere aktarıyor.

Elimde Bülent Şenver'in kitabı var "Gençlere Mektup" .

Gençlere mektup adı verilen bu kitap da Bülent Şenver'in ilginç bir çağrısı var.

Onu kendi ağzından duyacağız.

BŞ:
O kitabın içerisinde ben kendi kendime bir başarısızlık duası yazdım.

Ben hayatta başarısız olmak için dua ediyorum.

Herkes başarılı olmak için dua eder, ben başarısız olmak için ediyorum.

CINE 5:
Neden?

BŞ:
Önce duamı okuyayım, sonra neden olduğunu anlayacaksınız .

Başarısızlık Duası

Tanrım,

Doğru yoldan ayrılırken,

Başkalarının hakkını yemeye çalışırken,

Yalan , dolan ile iş yapmaya başlarken,

Canlılara ve çevreme zarar vermek için düzen kurarken,

Haketmediğim lokmayı ağzıma atarken,

Ahlak dışı  bir davranışa niyetlenirken,

Paylaşamayacağım bir zenginliği elde ederken,

Adaletsiz kararlar alırken,

Beni başarısız kıl.

Bu konularda bana başarı yüzü gösterme.

CINE5:
Böyle bir başarısızlık duasına amin demek lazım. Gerçekten etkileyiciymiş efendim.

Kitapda ne anlatıyorsunuz ?

: Ben Gençlere Mektup da kendi tecrübelerimi ve gençlerin hayatta başarılı olması için benim yaşadığım örneklerden onlara bazı öğütler verdim.

Bunu yaparkende hep yaptığım gibi, bundan önce "Kulağınıza Küpe Olsun" kitabımda da yapmıştım, benim tanıdığım işadamları çevresinden de kitabıma onların öğütlerinde de bazı şeyleri alıp koymak istiyorum.

Bu kitabımda da öyle yaptım. 47 tane işadamımızında burada öğütlerini koydum.

Onlara da kolaylık olsun diye dedim ki burada Rahmi Koç var, Murat Vargı var, Uğur Dündar var, Muhtar Kent var  , gençlere bir mektup yazar mısınız dedim başı Sevgili Gençler, deyin ve sonunu siz tamamlayın dedim.

CINE5:
Murat Vargı ne demiş?

BŞ:
Murat Vargı ve Gençlere Mektup'da  hemen hemen herkes  kendi tecrübelerine dayanarak hayatta nelere dikkat etmeleri gerekiyor?

Hayatta neler önemlidir onların gözleriyle bir sayfalık yere kendi görüşlerini belirtmişler.

Önünde de benim kendi görüşlerim var.

Gençlere diyorum ki hayatta başarılı olabilmeniz için KİM geliştirmeniz lazım.

K, İ, M.

K
 : Kendini geliştirmeyen başarılı olmaz.

İ
  : Kendinizi geliştirdiniz ama ilişkilerinizi geliştirmediyseniz başarılı olmazsınız.

M
: Kendinizi geliştirdiğiniz, ilişkilerinizi geliştirdiniz, mesleğinizide geliştirmediyseniz başarılı olmazsınız.

Kendinizi geliştireceksiniz, İlişkilerinizi geliştireceksiniz, Mesleğinizi geliştireceksiniz.

Bunu hayatta başarılı olabilmeniz içinde kendinize zaman zaman RVZ ayarı yapacaksınız. R, V, Z.

R
: Ruh sağlığınız ile ilgili. Ruhunuz sağlıklı olmalı.

V
: Vücut sağlığınız çok önemlidir.

Z
: Zeka sağlığınız çok önemlidir.

Zaman zaman RVZ ayarını gerçekleştirin diyorum onlara.

CINE5:
Çok güzel. Liderlik zirvesinden bahsedelim, 15 gün sonra başlıyor. Sizde başkanlığını yapacaksınız.

Amacı nedir?

Katılımcı profili nasıl olacak?

BŞ:
Liderlik zirvesinin 7. bu sene yapılıyor. Maslak Sheraton Otel'de 15 Nisan 'da gerçekleştirilecek.

Liderlik zirvesinin amacı şirketlerin patron veya üst yönetici  seviyesindeki kişilerin liderlik becerilerini geliştirebilmek, konularında lider olan, konularında liderliklerini ispat etmiş kişilerin onlarla tecrübe ve birikimlerini paylaşabilecekleri dopdolu ve zengin bir gün liderlik zirvesi. Tabiki bir gün içerisinde insan liderlik konusunda  herşeyi kavrayamaz ama o motivasyon yetiyor bence.

O gün orada insanların toplanıp, kendilerine göre, lider olarak kabul ettikleri, çeşitli sahalarda , iş sahasında, sanat sahasında olabilir ama bir örnek diye kendilerini gördükleri kişilerin o sahneye çıkıp kendileri ile ilgili  bazı  ipuçlarını, kendi başarılarıyla ilgili gördükleri bazı ufak tefek noktaları dahi onların ağzından duymak.

Belki diyorlar ki "Zaten biliyorduk ama onun ağzından duymak, bir anısı ile onu birleştirerek duymak , canlı canlı onları duymak önemli bir katkı yapıyor."  İnsanın aklında kalan şeyler oluyor, birçok notlar alınıyor orada.

Eminim ki  bir günün sonunda kendi işlerine dönen patronlar, işlerine dönen  yöneticiler de o aldıkları bir kelimeden dolayı yaptıkları işte değişiklik yapıyorlarsa, o bir şey onlara fayda sağlıyorsa , bu liderlik zirveside amacına ulaşmış oluyor.

CINE5:
Zirvenin başarılı olmasını diliyoruz Sayın  Bülent  Şenver. Programımıza katıldığınız için ve  bu güzel birikimlerinizi bizler de paylaştığınız için çok çok teşekkür ediyoruz.

Çok teşekkür ediyoruz.

Kitabınızı birkez daha gösterelim Bülent Şenver, Gençlere Mektup.

Başarının yol haritası var bu kitap da.

Tekrar çok teşekür ediyoruz.

.

.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org