Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Bülent Şenver'in Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

TRT RADYOSU "Türkiye Kitap Okumuyor"
03.10.2015
Okunma Sayısı : 9741
Oy Sayısı : 4
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,01
Verdiğiniz Puan :
 

 

TRT RADYOSU "Türkiye Kitap Okumuyor"

.
.



 dinlemek için  

.
.
  RADYO1  


.
.

TRT RADYOSU "Türkiye Kitap Okumuyor"


TRT RADYOSU Herkese Kitap Vakfı
Deşifresi
Bülent Şenver (BŞ)

TRT RADYO 1: Şimdi Herkese Her Yerde Kitap vakfını konuşacağız sevgili dinleyiciler.

Bu vakfın kurucu genel başkanı Sayın Bülent Şenver telefon hattımızda. Merhabalar efendim.
 
BŞ:
Merhabalar.

TRT RADYO 1:
Herkese Kitap Vakfı okumak için okumanın ne kadar değerli olduğunu anlatmak için çok çeşitli amaçlarla kendini gösteren vakıflardan biri. Biraz bize vakfınızın kuruluşundan itibaren bu sürecin öyküsünü  anlatabilir misiniz rica etsek.

BŞ: Türkiye aslında kitap okumuyor. Bu okumamasını aslında çeşitli nedenlere bağlayanlar var.

Ama okuması gereken bir ülke çünkü yüzde 60'ının  üzerinde nüfus genç nüfus. Okuyan bir gençlik yaratamazsak , yazan bir gençlik de yaratamayız.

O zaman okuma yazma  becerileri olan gençlik yaratmamız lazım ki bu gençler Türkiye'yi  bizlerin arzu ettiği yerlere çıkarabilsinler.

Dedik ki: Türkiye'de sadece kitabı düşünen , okumayı, sevdirmeyi ve yaygınlaştırmayı düşünen bir sivil toplum kuruluşu yok.

Çeşitli eğitim vakıfları var, dernekleri var, bunlar çeşitli eğitim faaliyetlerinde bulunuyorlar.

Burs veriyorlar, okul açıyorlar.

Ama biz dedik ki sadece kitap okumayı sevdirmek ve yaygınlaştırmak için günde 24 saat, 1 yılda 365 gün hep çalışalım.

İstatistiklere baktığımızda bizim Türk insanımız deniliyor ki  günde 5 saat ortalama televizyon seyrediyormuş.

Fakat kitap okumaya gelince de yılda 6 saat okuyabiliyormuş, o da kitap okuyanlar,

Ben bunu da güne çevirdim  yaklaşık günde 59 saniye, yani 1 dakika kitap okuma anlamına geliyor.

O da okuyanlar için.

Böyle bir durumda biz çocuklarımızı da iyi yetiştiremiyoruz demektir.

Bir araştırma yapılmış 35 adet ilçede.

Çocukların okuma becerisi araştırılmış.

Bu 35 ülkede çocukların okuma becerisi sıralamasında Türkiye kaçıncı sırada yer almış biliyor musunuz?

Tam 28. Sırada.

Bizlere göre kabul edilemeyecek, bizlerin hedefi ilk 5'ye yer almak olması lazım.

35 ülkede ilk 5'te Türkiye.

TRT RADYO 1:
İlk sırada hangi ülke var?

BŞ:
Japonya var. En fazla onlar okuyor. Bizim bu konuda becerilerimizi artırmak için çok şeyler yapmamız gerekiyor.

OECD'de bir çalışma yapmış, bunlar da okuma yeterliliği konusunda araştırma yapmışlar.

Onlar da 65 ülke arasında araştırma yapmış.

Türkiye 42. Sırada çıkmış. Burada da ilk 5'de olalım diyoruz.

Bunu yapmak için sadece bizim vakıf olarak faaliyetlerimiz herhalde çorbada tuz misali olacaktır ama hep birlikte bu konuya el atarsak, sadece bizim vakfımız değil hep birlikte, Milli Eğitim Bakanlığı dahil, ailelerimiz dahil, çocuklarımıza örnek olmalıyız bu konularda.

Okuyan, okuma becerisi olan, yazma becerisi olan gençler yetiştirmeliyiz.

Çünkü okuma becerisi olmayan bir gencimizin yazma becerisi de olamıyor.

O zaman okuma yazma becerisi olmayan gençler beceriksiz gençler haline dönüşüyor.

Ben nasıl yaparız diye çok düşündük bunu. 

İlk önce kişiler bize vakfımız açılır, açılmaz hemen başvuruda bulunup "Benim elimde kitaplarım var, size getirsem onu Anadolu'da ihtiyacı olan okullara  gönderir misiniz" diye başvuruda bulundular.

Tabii ki bunu biz geri çevirmedik, bu kitapları toplamaya başladık vakıf olarak.

Bununla birlikte bazı kampanyalar, kitap toplama kampanyaları yapalım dedik.

Geçtiğimiz hafta büyük bir süper market zincirinde 585 mağazasında, bütün Türkiye kitap toplama kampanyası başlattık.

Bizim kitapcan diye kitap kurdumuz var.

Onun resmini astık bir karton kutuya. Sadece dört gün sürdü bu kampanyamız ve 16 bin kitap geldi.

Bu da gösteriyor ki insanlarımız bu konuda duyarlı.

Böyle bir yardım yapmak ve kendi okudukları kitapların ihtiyacı olan kişiler tarafından faydalanmasını  istiyorlar ki, dört gün içinde böyle bir kampanyaya bu kadar çok kitap getirdiler.

Bu kitapları kimlere dağıtıyoruz?

İhtiyacı olan okullara dağıtıyoruz. Web sitemiz var bizim. www.herkesekitapvakfi.org diye.

Buraya bir menü koyduk, "okuluma kütüphane yapmak istiyorum" menüsü .

Okuldaki öğretmenler veya müdürler oradan bize başvuruda bulunuyorlar, bizde  okullara göre onlara kitapları göndermeye başlıyoruz.

Geçen hafta bu kampanyayı yaptık, ondan  bir hafta öncede 1 günlük bir kampanya yaptık. İstanbul Bebek parkın kitap toplanıyor dedik ve bunu da Rotary ile gerçekleştirdik.

Burada 27 bin kitabı 55 tane okulumuza gönderme imkanımıza kavuştuk. 

 Bunlar çok önemli rakamlar.

TRT RADYO 1:  Sizin kitapcan ile başlayan hatta bir nüfus kağıdı bile var  kitapcanın.
Bunu da koymuşsunuz, internet sitenizde görüyorum.

BŞ:  8  Kasım doğum tarihi, yarın 1. Yaşına basıyor kitapcan.

Cumartesi günü basıyor.

Cumartesi günü de tesadüf oldu bu yıl İstanbul Beylikdüzünde kitap fuarı başlıyor.

Biz de 1 Kasım İstanbul Beylikdüzü kitap fuarında kitapcana bir stant yaptık.

Ve Türkiye'de yine ilk defa kitap ile sanatı buluşturan özel bir yapıt ortaya çıkarttık.

Dedik ki:" Kitap ile sanat buluşsun. Nasıl yapalım bunu?"

Bir sanat eseri , sanatçımız Ahmet Güneştekin'in  yağlı boya tablosu alındı ve yine kendisi bu tablo ile Yaşar Kemal'in kitaplarını buluşturdu.

Yaşar Kemal'in bir kitabı onun eserinin bir tanesini almış ve bir kapak yapılmış.

Böyle espri ile yaklaşık 12 metrelik bir duvarda fuarı gezenler bu

yapıtı görecekler,  kitap ile sanatın bir araya nasıl geldiğini görecekler.

Bu kitabın adı  da "Bu Bir Çağrıdır" kitabına kapak olan Ahmet Güneştekin'in yağlı boya eseri 2x3 metre olarak hakiki eser orada sergilenecek.

Bütün eserin etrafında da bir kompozisyon yapacak Ahmet Bey, Yaşar  Kemal'in bütün kitapları da onun  etrafında yer alacak.

TRT RADYO 1: Sözünü ettiğimiz özellikle kitap kurdu kitapcan ile başlattığınız bir anlamda çeşitli kampanyaları da lokomotif olan kitapcan, hem kitapcan dostları, hem kitapcan velileri, bütün bunlarla birlikte çok çeşitli şekilde kitaba ulaşamayan insanlara ulaştırmayı amaçlayan bir vakıf olarak da işlevini yürütüyor.

Ama bakıyorum Türkiye'de ihtiyaç maddeleri  sıralamasında kitap 235. Sırada yer alıyor.

Genellikle şöyle bir şey ile karşılaşıyoruz; genellikle bizim sorduğumuz kitap okumak ile ilgili "Şu kitabı okudunuz mu?" dediğimiz insanlar  , sizde mutlaka soruyorsunuzdur.

"Onun dizisi var mı, kitap okumak yerine dizisini seyretmeyi tercih ederim" diyorlar. Böyle bir anlayış hakim tabii.

İkisi arasındaki farkı hala anlatamadık galiba.

Kitap adı ile aynı  ismi taşıyan dizileri seyrettiğimizde kitap okumuş gibi hissetmeye çalışıyor insanlar ama arada çok fark var televizyon uyarlamasıyla, kitabın kendisi arasında.

Fark olmasa dahi ki, fark olduğunu çok iyi biliyoruz. Kitap okumanın getirdiği avantajların, kazanımların, hala iyi anlatılamadığı bir dönemi mi yaşıyoruz? Ne dersiniz bu konuda?

BŞ: İnsanlarımız değişen hayat şartları ve güncel uğraşlardan dolayı giderek tembelleşiyorlar, ben ona da bağlıyorum.

Tembelleşme 'Armut piş, ağzıma düş' şekli ile olsun arzu ediyorlar.

Yavaş yavaş kafalarını çalıştırmadan, beyinlerini çalıştırmadan, hayal güçlerini çalıştırmadan, yaratıcı olmadan, her şeyi hazır bir şekilde, paketlenmiş şekilde almak istiyorlar.

Dediğiniz gibi bir dizinin karşısına geçtiğiniz zaman, siz insan olarak hiçbir hayal gücünüzü kullanmıyorsunuz, hiçbir yaratıcılığınız olmuyor, sadece seyrediyorsunuz, dalıp gidiyorsunuz, dünyayı unutuyorsunuz. Bazıları o dizinin içinde kendini düşünüyor ve kaybolup gidiyor.

Bir kitap okurken öyle değil.

O kitaptaki satırları okuduğunuzda gözünüz ile onu göremediğiniz için , beyninizin içinde o yazarın kelimeler ile ifade etmeye çalıştığı, "Paris'in bir caddesiydi, hafifi bir kar yağışı vardı" başlıyor onu beyninin kendi hayal etmeye, kendine göre bir takım ilişkiler kurmaya, kitabın beyine verdiği fayda ile televizyonun  verdiği fayda ile televizyonun  arasında dağlar kadar fark var.

Bunu herhalde anlatamıyoruz.

Hep soruyorum,

"Niye okuyamıyorsun?"

"Vaktim yok"

Daha dün bir üniversiteye gittim, Bilkent Üniversitesinde konferans verdim. "Okuyor musunuz?" diyorum.

"Hocam vaktim yok"

"Niye?" diye soruyorum.

"Hocam vize imtihanlarımız var, proje ödevi"

"Siz vaktim yok dediğinize göre siz kitap okumanın tanımını farklılaştırmışsınız aslında.

Kitap okumak demek bir oturduğunuzda bütün kitabı bitirmek değil ki. Bir oturduğunuz 50 sayfa okumak değil ki.

Vaktim yok diyen 3 cümle her gün okumaya vaktin yok mu?

3 cümleye yok dersen , 2 cümleye yok mu, 1 cümleye yok mu vaktin?

İnsan arzu ederse bir şeyi yapmaya her gün iki cümle okur, yeter ki bir kitabın olsun, bir cümle iki cümle de olsa bu alışkanlığını kaybetme.

Başka bir gün iki sayfa okursun.

Her gün bir sayfa okusan , yılda 365 olur bir kitap bitirirsiniz.

Hiç yoktan yılda bir kitap bile, biz seni kazanmış oluruz.

Şu anda hiç okumuyorsun.

Bir sayfa okuyamaz mısın?

Okurum Bülent Hocam diyor.

Hadi başla o zaman diyorum.

TRT RADYO 1:
 Aslında bu bir alışkanlık sözünü ettiğiniz gibi.

Baktınız bunu okullara yaygınlaştırmak için  ilköğretimden , üniversiteye  kadar çok etkinlik düzenleniyor.

Ne yapıyorsunuz okullarla bir araya gelip?

BŞ:
Biz aslında düşündük ki oku deyince okumak bir şekilde çok etkili olmuyor.

"Okuyun çocuklar, okuyun çocuklar" demek.

Veya çocukları korkutarak da okutmak çok iyi bir şey değil.

Eskiden ben hatırlıyorum, kitap deyince aklıma hemen okulda cezalık bir iş yapılacak, yapıldığı zaman da öğretmen,

"Al bu kitabı 3 sayfa yaz getir, al bu kitabın özetini çıkar getir " sanki bir ceza için yapılıyormuş gibi bizim aklımızda kitap okumak kalmış.

Kendi isteğiniz ile, kendi zevkiniz için kitap okuma olmamış.

Bir hoca "al bunu özet çıkaracaksın" demiş.

Dedik ki; Nasıl sevdirelim?

Öyle olsun ki çocuk, genç kendi istesin kitap okumayı.

O nedenle kitapcan yaptık.

Kitapcan kart bankacıların ön ödemeli dediği sistem.

İsimsiz ve şifresiz kullanılabiliyor.

Siz ona kitapcan velisi olmak istiyorsanız , bir ihtiyaç sahibi çocuğun velisi olayım ama bütün okul masraflarını karşılayamıyorum, hiç değilse ayda  30 TL  bir yardımım dokunsun istiyorsanız bu kitapcan kartı alıyorsunuz , her ay 30 TL yükletecek imkanı yaratıyoruz biz size.

Onu alıyorsunuz, ihtiyaç sahibi çocuğa veriyorsunuz.

Bu çocuk 7  yaşında da olabilir, 8 yaşında da olabilir.

O çocuk o kartı aldığı zaman çok seviniyor, çok hoşuna gidiyor, üzerinde kitapcan kurdumuzun güzel resmi var.

Üzerinde Master Card damgası var ve önce biliyor ki bunun için de bir değer var ve bu değeri kullanmak istiyor.

Tek kullanabileceği yer kitapçı.

Bununla yapabileceği tek alışveriş ödemesi ise kitap ödemesi olabiliyor bu kartla. Başka hiçbir yerde geçmiyor.

Başka hiçbir ödemeyi bu kartla yapamıyor.

O çocuk o kartı muhakkak kullanmak istiyor.

Kullanmak için tek gidebileceği yer kitapçı.

Ben ona kitapçıya gidelim demeden o beni götürüyor "Baba kitapçıya gidelim bu karta bir bakalım" diye.

Kendi kendine kitapçıya giriyor.

O kartı kullanmak için ister istemez raflarda duran kitaplara birer birer bakmaya başlıyor.

Belki önce üzerinde yazılanları okumuyor, renklerine bakıyor ama daha sonra alabilmek için eline alıyor, kapağına bakıyor, içini karıştırıyor.

Bir amacımıza daha ulaşıyoruz.

Çocuk kitaplarla aşır neşir olmaya başladı.

Herhangi biri kendisi için seçtikten sonra en  heyecanlı bölüm başlıyor, ödeme bölümü.

Kasaya kendi kendine gidiyor, yanında annesi yok, abisi yok, çocukta 7 yaşında, sıraya giriyor, kasada beklerken, önünde 3 tane amcası duruyor, onlar basketçi gibi geliyor ama yıllar sonra anlatırken diyecek ki:

"Bana basketçi gibi geliyorlardı ama meğerse 1.74 boyundaymış"

Kalbi tık tık atıyor, büyük amcaları gibi ödeyecek o da.

Sıra ona geldiğinde belki boyu yetişemeyecek, kolunu yukarı kaldırıp kitapcan kartını kasaya verecek.

Tıpkı büyük insanlar gibi onunda kartı post makinasına kartı sokulacak, fişler çıkacak, o çocuğun kitapçıdan çıkarken motivasyonu, hevesi, dünyayı ben yarattım ifadesi ile çıkışını düşünebiliyor musunuz?

Böyle bir amacı biz diyoruz ki, eğer bu çocuk emek vererek , kendi kendine, benim hiçbir zorlamam olmadan o kitabı aldı, seçti, ödedi, koydu, eve gittiyse o kitabına sahip çıkacaktır.

O kitabın günde en az bir sayfasına bakacaktır.

Ondan sonra onda bir alışkanlık olmaya başlayacak.

Çünkü kitapcan velisi ertesi ay  onun kitapcan kartına 30 Lira daha yüklediği için tekrar gidecek ve bir kere git, iki kere git derken artık kitapçı onun her ay gittiği bir yer haline gelecek.

Eskiden hiç içeriye girmediği yere girmeye başlayacak.

Bu alışkanlıkla birlikte eminim o çocuk daha sonra büyüyecek, baba olacak .

Baba olduğunda onun çocuğu da onun gibi davranmaya başlayacak. Bu nedenle kitapcan  kart ve kitapcan veliliği bizim çok heyecan duyduğumuz bir proje.


TRT RADYO 1:
Aslında Sayın Şenver, o kadar çok ilginç oldu ki, satış teknikleri ve satış pazarlamaları ile ilgili olarak örneğin eskiden kitapevlerinde sadece kitaplar olurdu ama şimdi kitapevlerinde özellikle çocukların ilgisini dağıtacak, kitabın üzerinden farklı noktalara seçecek o kadar çok şey  var ki, girdiğiniz zaman sadece kitapevi olarak görmek istediğiniz yerlerin onun çok ötesine çıktığını, bir oyuncakçı gibi, bir elektronik cihaz satıcısı gibi bir mağaza olduğunu da görebiliyorsunuz.

Dolayısıyla bu galiba kitap okuma bilinci, okuma üzerine farkındalık oluşturma ortaya çıkmadan kazanılabilecek bir alışkanlık değil.

O nedenle çok küçük yaşta bir çocuğun bunu görerek , özenerek başlayabilmesi için önce büyüklerinin görmesi gerekiyor galiba ne dersiniz?

BŞ: Çok doğru söylüyorsunuz. Bizler onlara örnek olmamız gerekiyor.

Bu örnek olmayı da bir şekilde zorlayarak değil de bir anne bana kitap okurken mutlu olduğunu, neşelendiğini , anne babanın birbiri ile şakalaştığını çocuk göre göre o da bunu bir şekilde alışkanlık haline getirecektir.

Bunu bizim aileler olarak yapıyor olmamız lazım.

Bazı aileler diyor ki " Biz yapıyoruz. Bizim çocuğumuz sık sık gidiyor  kitapçıya " diyenleri duyuyorum ama çok azınlıkta bunlar.

Bunun yaygın bir hale getirilmesi lazım.

Mesela biz bu dönem Darüşşafakaya yeni alınan öğrencilerin hepsine kitapcan kart verdik.

5. Sınıfta küçük küçük çocuklarımız, yavrularımız , onlara kitapcan velisi bulduk.

Eksik olmasın şirketler biz oluruz dediler.

5A sınıfına bir şirket "Ben veli olacağım" dedi.

"5 B sınıfına bir şirket "Ben veli olacağım" dedi. 125 öğrenciye verdik.

Daha sonra da 6. Sınıflara geçtik. Şirketler "6A'ya ben olayım" 6B'ye ben olayım" dedi.

Baktık çok güzel toplu halde çocuklara , sınıfa kitapcan kartları veriliyor.

Geçtiğimiz hafta onlarda kitap almaya küçük oldukları için öğretmenleri ile birlikte gitmişler.

Bana resim gönderdiler.

Biraz önce onları izliyordum siz bağlanmadan önce.

O çocukların gözlerindeki ışıltılar, o kitapları ellerine almışlar, kendileri seçmişler.

Onların hesaplarına 50'şer Lira yükleniyor her ay. 50 Lirayla çocuk kitapları dediğiniz zaman bayağı bir kitap oluyor.

Kucaklarında o kadar memnun, o kadar mutlular ki.

Onların bir tanesine ben de katıldım.

Onların o mutluluğuna paylaşabilmek  için.

Atlıyorlar, "Hocam bunu alabilir miyim?"

"Hocam şunu alabilir miyim?"

Hakikaten çok büyük bir mutluluk.

Onlar kitapları bu şekilde aldıktan sonra muhakkak bunlardan faydalanacaklar.

O nedenle biz Herkese Her Yerde Kitap sloganı ile Herkese Kitap Vakfını kurduk. 

Ben sizin kanalınız ile tüm kitap dostlarına seslenmek istiyorum.

Herkese Her Yerde kitap sloganı ile Herkese Kitap Vakfı sloganı kuruldu ama  sizlerin desteği olmadan bir başarıya ulaşamayız.

O nedenle lütfen kitap velisi olun. "Kitap bağışlayın bize, okusun tüm Türkiye" diyorum.

TRT RADYO 1: Umarız öyle olur.

Bir hatırlatmayı da sohbetimizin sonunda yapalım. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk 57 yaşında bugünden birkaç gün sonra ölüm yıldönümünü bir kez daha anacağımız Mustafa Kemal Atatürk 57 yaşında hayata veda ederken 4 bin kadar kitap okumuş.

Ömrünün çok büyük bir bölümü cepheden cepheye geçen bu insanın  bütün bunlara rağmen , bunca savaş ortamındayken bile 4 bine yakın kitap okuması biraz düşündürüyor insanı.

Bizim yılda 0. 16 kitap düştüğünü  düşünecek olursak ortalama bir kişiye , burada galiba söz bitiyor.

Söylenecek bir şey kalmıyor.

Kitap okuma noktasına bizi taşıyacak etkinliklerine düşüyor her şey.

Çok teşekkür  ediyoruz efendim.

BŞ:
Ben teşekkür ederim.

TRT RADYO 1:  İyi çalışmalar diliyoruz.

BŞ: Sağolun.

.
.


Darüşşafakalı Çocuklarımız

.


Kitapcan Kitap Bağış Kumbaraları D&R Mağazalarında

.


Kitapcan Gönüllüleri bağışlanan kitapları ayırıyor, kutuluyor.

.


Kitapcan Gönüllüleri bağışlanan kitapları damgalıyor.

.


Kitapcan Gönüllüleri bağışlanan kitapları ayırıyor, tasnif ediyor.

.


Çocuklarımıza kitapçıya gitme, kitap seçme, alma, okuma ve kendi kütüphanelerini oluşturma alışkanlığı kazandıracak "Kitapcan Kart"

.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org