Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Bülent Şenver'in Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

EKONOMETRİ Dergisi "Bakmak Görmek Demek Değildir"
08.10.2015
Okunma Sayısı : 9008
Oy Sayısı : 3
Değerlendirme : 5
Popülarite : 2,39
Verdiğiniz Puan :
 

 

EKONOMETRİ Dergisi "Bakmak Görmek Demek Değildir"

.
.



.


.



.


Bülent Şenver
Türklider Merkezi Kurucu Genel Başkanı

BAKMAK GÖRMEK DEĞİLDİR

Bakmak, görmek değildir

Bakmak gümüşse, görmek altındır.

Baktınız mı? Baktınız ama imkânları göremediniz mi? Görememiş olabilirsiniz. Zira bakmak, görmek değildir.

Bakmak için bakmayın. Görmek için bakın. Görmek için bakıyorum ama yine de göremiyorum diyorsanız, şu iki sorunun cevabını arayın.

Doğru yere mi bakıyorum?

Bazen doğru yere bakmadığınız için aradığınızı göremezsiniz. Görmek için istekli ve dikkatli olabilirsiniz. Görme kabiliyetiniz olabilir. Ancak, yanlış yere baktığınız için göremeyebilirsiniz. Unutmayın, görebilmek için bakmanız gereken yeri doğru tespit etmeniz gerekiyor.

Doğru yere bakıyorum niçin hâlâ göremiyorum?

Eğer doğru baktığınızdan eminseniz ve hâlâ imkânlarınızı göremiyorsanız o zaman ikinci sorunun cevabını arayın.

Görme kabiliyetim mi yetersiz?

Bazen doğru yere baktığınız halde imkânları göremeyebilirsiniz. İmkânları fark edebilmek için yeterli bilginiz, tecrübeniz, eğitiminiz veya kabiliyetiniz olmayabilir. Gördüğünüz şeyin sizin için bir imkân olduğunu anlayamayabilirsiniz. Böyle durumlarda sizden daha bilgili, tecrübeli kişilerden yardım isteyebilirsiniz. İmkânları görmesini ve size de göstermesini onlardan talep edebilirsiniz. Bu tür kişiler bazen anneniz, babanız, dostunuz, arkadaşınız, bazen de bir danışman, akıl hocası veya profesyonel bir hizmet şirketi olabilir. 

Yaşanmış Bir Olay
Asansör Macersı

Banka genel müdürlüğü yaptığım yıllarda İzmir'de görevli başarılı bir yönetici adayım vardı, Selami Özcan. Selami genç, dinamik, vizyon sahibi ve çalışkan bir delikanlıydı.  O yıllarda ileride iyi bir banka yöneticisi olacağını hissetmiştim. Şimdi büyük bir yabancı bankanın Türkiye genel müdür yardımcısı oldu. Benimle olan bir anısını yazmış. Onun ağzıdan size aktarıyorum.

"Asansör Macerası"

"Anadolu Müşteri Çıkarmaları" (kısaca ANÇIK) kapsamında yılın belirli dönemlerinde, (genelde yılda 3-4 kez) İstanbul dışındaki illerde müşteri ziyaretleri gerçekleştirilirdi. Müşteri ziyaretlerinin programları daha önceden belirlenir ve programa tamamen uyulurdu.

Ankara – İzmir gibi önemli illerde bankanın Bölge Müdürlüklerine bağlı şubelerin yanında, kapsamlı büyük kurumsal işler yapan o ilin merkez şubeleri bulunur ve bu şubeler doğrudan genel müdürlüğe bağlı olurdu. Benim İzmir Merkez şube müdürü olduğum dönemde (o tarihlerde İzmir şubesi bankanın ilk 3 şubesinden biri idi) müşteri ziyaretleri toplam 3 gün devam ederdi. Bülent bey ilk 2 gününü Bölgeye bağlı şubelere, 3. gününde İzmir Merkez şubesine ayırırdı.

Bu müşteri çıkarmalarının birinde Bölge Müdürü arkadaşımız kendi deyimiyle "Patron Bülent bey'i sana devrediyorum. Ben iki gün yeterince fırça yedim" dedi. Ne olduğunu tam konuşamadan ayrıldı. Daha sonra öğrendiğimizde trajik,komik bir olay yaşamışlar…

İzmir'de yaşayanlar bilir, Cumhuriyet meydanında 9 Eylül İş Merkezi vardır. O zaman birçok firmanın işyeri o iş merkezinde bulunuyordu. Bölge Müdürü arkadaşımız kendine bağlı şubelerden birinin burada bulunan müşterisini ziyaret programına eklemiş. Daha önceden de kendisi müşteriyi bir kez ziyaret etmiş.

Ziyaret gününde Bülent bey ile birlikte asansöre binip ilgili kata çıkmışlar. O da ne ? Firma o katta yok. Şube müdürü ile birlikte telaşla bir alt kata, daha sonra bir üst kata çıkmışlar. Tabi Bülent bey'de peşlerinde. Nihayet, firmayı bulmuşlar. Firma çıkışında Bülent bey'den, "Daha firmanızın yerini bilmiyorsunuz" diye oldukça sert eleştiri almışlar.

Bölge müdürü ve şube müdürü, bu olandan çok mahçup olmuşlar. Şirketin kapısını nasıl bulamadıklarını bir türlü anlayamamışlar. Bülent Bey İstanbul'a döndükten sonra, Bölge ve Şube Müdürü bu aksaklığın nasıl olduğunu anlamak için birlikte söz konusu şirkete tekrar gitmişler.  Şirketin bulunduğu iş merkezine giderek, tekrar asansörlere bakmışlar. İş merkezinde iki asansör varmış. Onların sürekli bindiği birinci asansöre binip, ilgili katın düğmesine bastığınızda, firmaya ulaşırken diğer asansöre bindiklerinde kod farkı nedeniyle farklı kata çıkıldığını fark etmişler.

Bülent bey ile birlikte oldukları gün maalesef birinci değil, kod farkı olan diğer asansöre binmişler! Doğru kat düğmesine basmalarına rağmen yanlış şirketin kapısına çıkmışlar! Bu konu bizim aramızda uzun süre espiri konusu olmuştu. Ancak bundan kendimize, kıssadan hisse,  ders de çıkardık. Pamukbank yöneticisi, uyanık ve gözü açık olacak, diğer asansörün nereye gittiğini de bilecekti. Fark buradaydı.

İmkanları değerlendirin

İmkânları gördükten sonra onları değerlendirmenin yollarını bulmanız gerekir. İmkânları size bir değer yaratacak duruma getirmek için kollarınızı sıvayın. Hemen çalışmaya başlayın.

Bazı imkânlar para kazandırmak için size göz kırpar. "Hadi gel al, kullan beni ve para kazan" diye gözünüzün içine bakar. Bu tür imkânları kullanmazsanız para kazanamazsınız. Para kazandıran imkânlara siz de göz kırpıp başarılı olmak için çaba harcamalısınız. Tabii etik ve ahlaki kuralları göz ardı etmeden.

Bazı durumlarda para kazandıran imkânları kullandığınız halde para kazanamayabilirsiniz. Bunun nedeni ise ya bu imkânları doğru kullanmamak ya da zamanında kullanmamak olabilir. Para kazandıran imkânlar, ancak doğru ve zamanında kullanıldığında sizi başarıya götürebilir.

Bazı imkânlar ise size para değil itibar, sosyal çevre, ilişki, manevi tatmin, huzur, neşe, dostluk, arkadaşlık gibi manevi zenginlikler kazandırır. Hayatta bu tür imkânları da görüp değerlendirmeniz gerekiyor.

Parayı kazanıp, mutluluk, sağlık ve huzuru bulamadığınız zamanlarda, hayatta her şeyin para olmadığını anlarsınız. Parasız kaldığınızda ise hayatta her şeyin sadece manevi değerler olmadığını kavrarsınız. Hayatta maddi ve manevi her iki tür imkânı da dengeli elde etmenin mutluluk için önemli olduğunu anladığınızda huzurlu bir hayata ilk adımınızı atmış olursunuz.

Her iki gözünüzü maddi imkânları görmek için kullanmayın. Bir gözünüz maddi imkânları ararken, diğer gözünüz de manevi imkânları bulmak için çalışsın. Mutluluk için hem maddi hem de manevi zenginliğe ihtiyacınız olacaktır.

 Yaşanmış Bir  Olay

"Şubelere Makyöz Gönderelim"

İmkanları değerlendirme konusunda bir anımı paylaşayım.

Banka genel müdürü olarak sık sık müşteri ziyaretleri yapardım. Masamda oturmak yerine piyasaya çıkıp müşterileri dolaşıp onlardan bilgi toplamaya çalışırdım. Bir işadamını ziyaret etmiştim. Bana:
"Bülent Bey, sizin şubelerde çalışan bayan elemanlarınız çok candan ve güler yüzlü" demişti.

Bu sözleri ondan duyduğumda çok hoşuma gitmişti. Ama arkasından söylediği bir cümle imkanlarımızı iyi kullanamadığımızı ortaya koyuyordu.
"Bülent Bey, şubelerdeki elemanlarınız biraz daha kendilerine bakabilseler daha da iyi olacak"

Ne demek istediğini çok iyi anlamıştım. Şubede çalışan personelimiz giyimine kuşamına pek dikkat edemiyordu. Yoğun çalışma temposu, gece geç vakit eve gidip sabahın erken vaktinde servise yetişmek telaşı arasında belki evde çıkarken aynaya bile bakmaya fırsat bulamıyorlardı.

Bankaya döner dönmez ilk işim insan kaynaklarından sorumlu genel müdür yardımcımı odama çağırmak oldu.
"Nejat Bey, biz şube personelimize hangi eğitimleri veriyoruz?" diye sordum.

Bana verdiğimiz eğitimleri anlattı. Silivri eğitim merkezimize yılda en az iki kez çağrıldıklarını söyledi. Anlattıklarında dikkatimi çeken iki şey oldu. Birincisi şube personeline eğitim vermek için onları eğitim merkezimize çağırıyorduk. İkincisi ise onları hep bankacılık konularında eğitiyorduk. Bir iki adet de kişisel gelişim konusunda seminer yapıyorduk. Nejat Beyin açıklamaları bitince ona bir öneride bulundum.

"Nejat Bey şube personelini eğitim merkezine çağırmaya devam edelim. Ancak buna ilave olarak yeni bir uygulama daha başlatalım. Öğle Eğitimleri adıyla şube içinde öğle tatiline eğitim uygulaması yapalım"

Nejat Bey bu fikri beğenmiş gibi görünse dahi işten boğulmuş personele dinlenme saatlerinde bir de eğitim mi vereceğiz diye endişelendi. Personeli sıkıntıya sokmayı istemiyormuş gibi yüzünü buruşturdu. Yüz ifadesi bana gereken cevabı vermişti. Konuşmasını beklemeden ikinci önerimi söyledim.

"Şubelerde çalışan çoğu personelimiz bayan. Öğle eğitimini makyaj, saç bakımı, cilt bakımı, manikür, pedikür, giyim kuşam, moda konularında yapalım. Bu konularda işinin ehli tanınmış makyöz, kuaför, modacı bulalım. Her öğlen bir şubemize gidip bu konularda bayan personelimizi eğitsinler"

Bu sözleri benden duyunca Nejat Beyin yüzü gülmeye başladı. Hem fikri çok ilginç bulmuştu hem de personelin öğle saatlerini bu iş için seve seve ayıracağına inanmıştı. Bu eğitimlerin sadece bankamıza faydası olmayacaktı, personelimizin sosyal yaşantısına da katkısı olacaktı.

"Efendim çok güzel bir fikir. Hemen uygulamasına başlayacağım" diyerek odamdan büyük bir heyecanla koşar adımlarla çıktı.

Bankamızın güler yüzlü, müşterisine saygı duyan şube personeli vardı. Basit bir uygulama ile bu imkanı değerlendirip harikalar yaratabilirdik. Öyle de oldu. Şubelerde makyaj, saç bakımı, moda eğitimleri başladı. Eğitimi tamamlanan şube müdürleri beni ilk gördüklerinde;

"Efendim başlattığınız şube içi öğlen eğitimi bizim kızlara çok yaradı. Değiştiler vallahi. Bir uygun vaktinizde gelip gözlerinizle görmenizi isterim"

Bir gün masamda çalışırken telefonum çaldı. Sekreterim Meri Hanım;
"Efendim müşterimiz Mehmet Ali Bey sizinle konuşmak istedi. Uygunsanız Ersun Hanım size beş dakika sonra bağlamak istiyor"

Arayan yaklaşık bir ay önce ziyaret ettiğim ve şube personelimiz hakkında görüşlerini benimle paylaşan işadamıydı. Beş dakika sonra ikinci sekreterim Ersun Hanım telefonu bağladı. Mehmet Ali Bey'in ilk sözleri şöyleydi:

"Bülent Bey bravo. Sizin farklı olduğunuzu duymuştum. Şimdi kendi gözlerimle gördüm. Geçen gün bir imza için şubeye uğradım. Bayanlar değişmiş. Yani aynı insanlar ama görünüşleri değişmiş. Daha bakımlı ve derli toplu olmuşlar. Özgüvenleri artmış. Yaratıcılığınıza ve takipçiliğinize hayran oldum"

Gurur duyduğum bu sözleri hak etmek için sadece imkanlarımızı görüp üzerine gitmiştim. Biraz da hayal gücümü ve yaratıcılık kabiliyetimi kullanmıştım. Düşündüklerim Nejat Bey'in  iş yapma becerisi ile birleşince de ortaya çıkan sonuç herkes tarafından beğenilmişti.

.


.
.

EKONOMETRİ Dergisi "Bakmak Görmek Demek Değildir"



Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org