Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Bülent Şenver'in Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Değerli bir insanı kaybettik. Ruhu şad, mekanı cennet olsun
20.04.2016
Okunma Sayısı : 8584
Oy Sayısı : 3
Değerlendirme : 5
Popülarite : 2,39
Verdiğiniz Puan :
 

 

Değerli bir insanı kaybettik.

Ruhu şad, mekanı cennet olsun...

.
.

ATTİLA ÖZDEMİROĞLU Bülent Şenver'in Odası TV Proıgramı
.
.
.


 izlemek için    

.
.
.

 dinlemek için  

.
.

ATTİLA ÖZDEMİROĞLU Bülent Şenver'in Odası TV Proıgramı Deşifresi

.
.

Attila Özdemiroğlu (AÖ)
Bülent Şenver (BŞ)
.

.

BŞ: Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Sayın  Atilla Özdemiroğlu ile birlikteyiz.Hoşgeldiniz.

AÖ:Hoşbulduk Bülent bey.

BŞ:Atilla bey sizi burada görmek ne kadar hoş her zamanki gibi hoş güler yüzünüz ile görmek ne kadar güzel .

AÖ:Bir mukavele bende sizleri çok özlemiştim.Bu vesile ile görüşmüş olduk.

BŞ:Teşekkür ediyorum.Sizi zaten tanımayan yok.

Herkes tanıyor sizi ama çeşitlide sizin sıfatlarınız işte aranjör besteci siz hangilerini yakıştırıyorsunuz kendinize sıfat olarak birde ses mühendisi diye de bir sıfatınız var .

AÖ: Evet yani meraklarım çok fazla ilgi alanlarım çok fazla, hobylerim çok fazla .İnsan  hobilerini  meslek haline getirmeli diye düşünüyorum , bende çok fazla var hepsi mesleğim olamadı, müzik en ağır bastı içlerinde ama benim esas mesleğim daha tamamlamadım ama hukuk fakültesi 4 yıl okudum.

Hukuğu daha çok mesam başkanlığı döneminde kullandım halada zaman zaman kullanıyorum onun dışında müzikte birçok alanda çalışmam var.

Yani müzikte bir besteci tarafım var, aranjör tarafım var birde icracı tarafım var icracı bir sürü enstrüman.

BŞ:Çok hemde değilmi sayısı çok.

AÖ:Ciddi çalıştığım enstrümanlar aşağı yukarı yani  ders alaraktan çaldığım ilk keman, mandolin vardı ondan önce onu saymıyorum hala çalıyorum gerçi mandolin seviyorum.Keman sırasıylan fülüt 11 yaşında başladım .

15 yaşında biblofon , 16 yaşında kontrobas, 18 yaşında trombon.

BŞ: Masaallah .

AÖ: Öğretmenler ile belirli programlarla içinde çalıştım .

BŞ:Ve bunlar ciddi çalma.

AÖ:Her birinden iki üç sıngle , belirli bir eğitim süreci var tabii gayet tabii i ilk enstrüman çok daha zor keman zor bir alet son iki yıldır da çello çalışıyorum.

BŞ:Çalışıyorsunuz?

AÖ: 45 yaşlarındayken de bir iki yıl piyano çalıştım.Yani buda şey enstrümansist  tarafım

BŞ: Gönlünüz hangisinden yana kim kaptı gönlünüzü bu enstrümanlardan.

AÖ: Valla başka bir maceram oldu on yıl kadar havacılıkla çok alakam oldu amötor olarak başladım daha sonra bu profösyonel noktolara kadar gitti .

BŞ:Uçuyorsunuz.

AÖ:Evet havacılığı hala çok seviyorum , hep aklım göklerde.

BŞ:Pilotluk yapıyorsunuz.

AÖ: Evet bir ara profösyonel olarak da yaptın bir süre üç yıl kadar profösyonel olarak yaptım.

BŞ:Masaallah . Şimdide arasıra istiyormusunuz?

AÖ: Zamanım ve vaktim olamıyor imkanlarımda aslında o alanda daraldı çünkü oldukça pahalaştı havaya hani paralar havaya gitti derler ya .

BŞ.Evet. Evet.

AÖ:Öyle bir sürecim oldu deneyimim oldu ama çok havacılığı seviyorum .Onuda mesleklerimden sayabilirim onuda ciddiye aldım onuda ciddi çalıştım.

BŞ: Onlarında similasyonları vardı galiba değilmi? Bilgisayar başında uçmak gibi oluyormu hiç.

AÖ: Similasyonda tabii eğitimin bir parçası hepsi değil tabii ama yararlı bir kısmıda özellikle revigasyon için

BŞ:Ama havadaki o hissi vermek mümkün değil dimi o duyguları similasyonda almak mümkün değil .

AÖ:Havacılığın uçuş tarafı başka havacılığı ben hep bilim olarak algılıyorum her şeyi aslında bilim olarak algılıyorum havacılığıda öyle algıladım kuralları ile olsun şeylerinlen hep onu söylerim ben hava kesinlikle tehlikeli bir yer değil taki arka arkaya beş tane hata yapmayın .

BŞ:Beşinci tehlikeli olabilir hale gelir diyorsunuz bu peki .

AÖ: İki üç hatayı affediyor genelde.

BŞ:Bu müzik müzikte bir aranjör bir beste dediniz , farkı ne oluyor beste ile arajman

AÖ:Şimdi beste olmayan bir eseri yeniden yaratım tamamı ile aslında müzik çok basit bir tarifi vardır  okullarda öğretilen ki doğrudur.Melodi ritim ve harmoniden.

BŞ:Melodi, ritim ve harmoni

AÖ: Bizde genelde besteciler melodi kadar olabiliyor ve geri tarafını tamamlamak onu bir orkestraya uyarlamak bu aranjör dediğimiz kişinin görevi oluyor ki o daha çok müzik kimliği     gerektiriyor bestecilikten bu anlamda .

Yani bir melodi mırıldanmakla ağzında farklı bir şey enstrümanları tanımanız harmoni yi bilmeniz ritim o enstrüman gurupları nasıl kullanıcağınızı organize etmeniz gerekiyor.

BŞ:Ben mesela bir melodi mırıldana ve yaratabiliyor olsam ben kendime besteciyim diyebilirmiyim?

AÖ: Aslında dememeniz lazım bence ama herkes diyor onun için sizde gönül rahatlığı ile söyleyebilirsiniz bunu ben hep şunu söylüyorum Bethowen, Mozart'ın veya Bal ın aranjörü kimdi ?

Yoktu .

Bir eser bir bütündür bence bütün ögeleri ile bir bütündür, onun bütün ögeleri ile tasarlamak gerektiğini düşünüyorum .

Bir başka yanlış daha var Türkiye'de biz artık şarkıyı müzik olarak algılamaya başladık , şarkı müziğin formlarından bir tanesi nispeten daha basitçe bir formu ama onun ötesine geçemiyoruz müziğin daha derinliklerine girmek için.

BŞ: Siz bu besteleride aynı zamanda filmler içinde film müziklerinide değilmi yaptınız.Bayağı da sayı oldu otuzüç kusure ulaştı .

AÖ:Biraz daha geçti artık.Kırkı da geçti sanıyorum.

BŞ: O daha değişik bir çalışma sitilimidir müzik .

AÖ: Aslında müziği salt olarak algılıyorum ve müziğin gücüne çok inanıyorum.

şey açısında ifade gücüne.

Yani kelimelerin ötesinde bir şey anlatmak istiyorsanız müzik çok güçlü bir araç olarak görüyorum.

Ve kelimelere de ihtiyaç olmadığını da düşünüyorum.

Şarkı formunda  tamam ama genelde müziğin tüketiş biçimimim  benim kelimelerin ötesinde bir  üretim.

:Bu film müziklerinde sizin en çok aklınızda kalan sizi etkileyen film müziğiniz besteniz hangisi idi.

Bir çok var yaptığınız içlerinde ama belki hatırlarsınız bazılarını.

Adı Vasviye, Ağla Sevdam, Eğreti Gelin, Teyzem , Senin ile son defa, bazıları Muhsin bey

AÖ: Yavuz Turgut ile yaptıklarımızı keyif ile çalıştığımızı söyleyebilirim, Yavuz'un müzik merakından kaynaklanan yine rahmetli Atıf Yılmaz dan Adı Vasviye onların hepsinin tek tek ayrı  maceraları vardır .

BŞ.Öylemi?

AÖ:Ağır Roman mesela çok ilginç bir çalışma farklı bir yerde farklı bir kültürü tanıma çalışmamdı aslında.

Yani o açıdan ben müziğe o açıdan bakarken sınır koymuyorum müzikte şu tür bu tür veyahutta şu kültür bu kültür hepsini tanımak gerekiyor.

Bu insanı tanımak aynı anda .

BŞ:Birde bir orkestranız İstanbul Gelişim diye böyle bir çalışma oldu.

AÖ:İstanbul Gelişim Orkestramız hala devam ediyor .

Özel galalarda sadece  ne yazık ki görünebiliyor , ortalıkta yok.

BŞ: Kimlerden oluşuyor o.

AÖ: İstanbul Gelişim aslında rahmetli Selçuk Başaran ile birlikte kurmuştuk şu anda ilk elemanları halen var Garo Mafyan, Uğur Başar, dört tane şu anda davulcumuz Cengiz , Teoman dört tane özel solistimiz var.

Onlarda bazıları tanınıyorlar artık.

Bazı dizilerde mesela yaprak rolünde Hale Caneroğlu var Avrupa Yakasında.

Yeni bir kızımız var Zeynep diye.

Banu diye bir kızımız var.

Mert Ekrem oda tanınıyor.

Bunlar solistlerimiz. 

O da keyifli bir çalışma.

Şu an da orkestraya bir Amerikalı gitarcı geldi çok çok iyi bir gitarcı.

Bilgi Üniversitesine öğretmen olarak gelmişti şimdi bize katıldı birde Kübalı parkisyoncumuz var şimdi.

BŞ:Ne kadar hoş.

AÖ: Birazcık daha bu yaz Latin Yaz Müzikleri çalabileceğiz.

BŞ: Yapıcaksınız peki  Mesam başkanlığı dediniz bu Mesam başkanlığı sırasında en fazla sizi sıkan üzen uğraştığınız konu neydi Mesam da Mesam'ı bir önce açıklarmısınız?

AÖ:Mesam Müzik eserleri sahibi meslek birliği şimdi iş şuradan başlıyor aslında insan düşüncesi yaratım olduğu anda bir yaratım mülkiyet yani eğer siz bir şeyi keşfediyorsanız ona bir beyin emeği veriyorsunuz o beyin emeğinin de aynen bir muhakkak bedeli var.

BŞ:Bedeli olmalı .Bedeli var

AÖ: Bu hareket ile fikre aktardığımız yada telif hakları diye de adlandırılan yasalar var.

Bu yasalar bir yaratımın sahibinin ondan yararlanmasını yani ondan gelecek gelirlerin payı olmasını savunan yasalardır ki doğrudur bu çünkü yaratım sahiplidir .

Aynı şekilde müzik eserleri de eğer yaratanına bir şekilde geri dönmesi lazım ki o üretim devam edebilsin.

Mesam'ın kuruluş amacı bütün dünyadaki kardeş kuruluşları gibi bu amaca hizmet vermektedir.

Eserleri siz bir kere yaptıktan sonra müzisyen olarak artık sizden kopyalama        yeni internet , plaklar cd ler, radyolar , televizyonlar bilgisayarlar artık sizin kontrolünüz yok.

Ürettiğiniz bir şeyin üzerinde bir kontrolünüz yok .

Mesam'ın çabası buradaki olan kullanımdan doğabilecek olan gelirlerin bir kısmının hiç değilse eser sahibine tekrardan geri çevirmek

BŞ: Ve onu yaparken de başarılı olabildilermi?

Yoksa daha kat edeceğimiz bir çok yol varmı?

AÖ: Daha Türkiye'nin kat edeceği çok yol var diye düşünüyorum.

Çünkü 1850 ortalarında başlamış bir dünyadaki bir şey bu düşünce ürünlerinin korunması diye adlandırıyoruz.

Bizde çok geç başladı bu yasamız .

Mesam'ın kuruluşu 1987 benim başkanlık dönemim 1995 de başkanlığa başladım dört dönem başkanlık yaptım sekiz yıl.

BŞ:Epeyi uzun.

AÖ: Epeyi bir uzun başkanlık yaptım .

Eğer Müziğimden çok uzaklaşmak durumunda kaldım tekrar  müziğime dönmek istedim yoksa pek bırakmaya niyeti yoktu camianın beni .

BŞ:Ama iyiki müziğe döndünüz .

Peki ben müzik ile ilgili belki bu güne kadar hiç kimse sormamıştır ama şöyle bir şey sorsam nasıl cevaplar veririsiniz diye .

Müzikte bazı notalarımız var biliyoruz.

Do, re, mi, fa, sol, la diye.

Şimdi size bir tane nota söylesem ve desemki  bu notaya yakıştırabileceğiniz bir davranış nedir diye hangi davranışı o notaya yakıştırırsınız?

Do'ya bir davranış yakıştırın do.

AÖ: Yani bu şunun için zor olur .

BŞ:Her şey yakışır mı do ya .

Yani yalancılık yakışır  ama mesela yakıştırın birine ağlamak birine sevmek, birine gülmek , do'ya ne  yakışır.

AÖ: Do'nun arkasında si bemol gelirse belki ağlamak olarak adlandırabilirim.

Ama mi gelirse arkasından

BŞ. Do si bemoll olursa ağlamak mı olur ?

AÖ:Evet minör  oluyor çünkü. Arada mineröl olur daha üzünlü yada şey.

BŞ:Peki sol'a ne yakıştırırsınız ?

AÖ: Yalnız başına hiçbir notaya bir şey yakıştıramam.

BŞ:Hep ikili mi olması lazım?

AÖ: Hatta üçlü olması  lazım .

BŞ: So, la, si

AÖ:Harmoni.  En basiti üç sesten oluşuyor ve harmoni doğada hiçbir öge tek başına değil .

BŞ:Peki o zaman şöyle soruyum do re mi ne yakıştırdınız. Do re mi

AÖ: Bu ille şey bir majör aralık söylediniz bir do re mi aralığı daha  mutlu daha çocuksu

BŞ:Daha mutlu.

AÖ:Ve yan yana oldukları için daha çocuksu.

BŞ: Çocuksu değilmi yan yana olduğu için çok güzel .

Peki şöyle sorsam size birde bunları çiçek ile özleştirmek isteseniz yine tek notamı yeterli üç notamı söylemek lazım.

AÖ:tek nota ile hiçbir şey yapamazsınız tek bir harf ile bir şey anlatmak gibi algılıyalım onu hiçbir şey yapamazsınız.

BŞ:Onun için üç notayı bi aradamı?

AÖ: Çünkü tek notanın hiçbir karekteri yok .

BŞ:O zaman ben tam  tersten soruyum çiçeği ben söyliyim notaları siz bulun olur mu?

Gül üç nota söyleyin gül için veya dört gülü seven dikenine katlanır .

Müziği

AÖ:Peki mi , la ,re desem olurmu?

BŞ: Tabii.Peki sümbül

AÖ: Daha kokusu yoğun onun

BŞ: Evet, evet

AÖ:O zaman notalarıda yoğundur mi re mi re do re sol diye bir şey yakıştırayım.

Türkümsü bir şey oldu.

BŞ: Deve dikeni.

AÖ: Do fa diyes bu titre bir fon rahatsız edici bir aralık .

BŞ:Değilmi deve dikeni .

Yani bunlar hakkaten sizin yaptığınız bestelerde düşündüğünüz mantığımı yansıtıyor.

Nasıl bir şey istiyorsanız ona uygun notaları

AÖ:Evet.  Huzursuzluk yaratmak istiyorsam tireton dediğimiz  altmış , yetmişbeş aralıklar bu kurallarıda var onun.

Yani müzikte bir bilim aslında.

Sadece duygudan oluşmuyor.

Hatta duygu bence zaten  hep olması gereken bir şey.

Ama onun üzerine bir bilimi oturtmazsanız yetenek hiçbir anlamı yok bence.

BŞ: Hayatta her zaman biz geçmişe baktığımızda bazen keşkeler diyoruz.

Bu keşkeleri ben size Türkiye için sorsam.

Desemki Türkiye için keşke diyebileceğiniz ne olabilir?

Türkiye için keşke .

AÖ:Keşke Atatürk ölmeseydi derim.

Çok daha uzun yaşasaydı derim.

Çünkü yepyeni bir Cumhuriyet yaratırken yaşamı değiştirmek adına çok önemli.

Devrim kurallarını ben çok önemsiyorum.

Gerçekten uzun yıllar ayrı ayrı kalmış etnik gruplar bir anda bir bütün haline gelmenin kurallarını koydu.

yani düşünüyorum ve o süreci tamamlayamadı.

Zaman zaman geri gidebiliyoruz.

Yani devrimler öncesine geri dönme çabaları seziyorum.

Bu üzücü gayet tabi .

Bütün dünya hızla ileriye giderken keşke şunu söylüyorum ilgilerimiz keşke yaşamı ileriye götürücü, güzelleştirici ilgilerimiz olsa.

Anlamsız şeyler ile uğraşmasak.

Hiç kimsenin işine yaramıyacak bir görüntü ile uğraşmasak.

Şekiller ile uğraşmasak.

Özler ile uğraşsak diyorum.

BŞ: Evet çok güzel bunu başarmak içinde acaba bizim gençlerimizi o şekilde mi eğitmemiz gerekiyor .?

AÖ: Kesin böyle.

Ne yazık.

Yani bunu düşünüyorum .

Şunu söyleyebilirim.

Televizyon izlerken, haber izleyen iki kişi dikkatimi çekti.

Spikerin küpesini , makyajını veya şeyi konuşuyorlardı.

Spikerin anlattıklarını değil bu görsellikten çok fazla ilgiliyiz.

Bu kötü bir şey değil.

Görüntü ile mutlaka ilgili olmak lazım.

Ama sadece görüntü ile ilgili olmak onun arkasındaki öz ile ilgili olmamak da maalesef zaman zaman böyle olumsuzluklara düşebildiğimizi düşünüyorum. 

Hep şekiller ile ilgilendiğimizi görüyorum.

Bence en önemli her şeyin özünde olan yatandır özde olanı zaten ortaya çıkartırsanız o zaten kendi güzelliğini estetiğini yaratıcaktır.

BŞ:Siz çocuklarınıza bunu anlatabiliyormusunuz?

Onlar bunları kabullene biliyorlar mı?

AÖ: Yaşları yani şu anda bu kelimeler ile şey yapacak yaşta değiller .

Onlar yaşlarındalar ama buna çaba gösteriyorum.Buna çaba gösteriyorum.

BŞ:Peki  Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Atilla Özdemiroğlu benim küçük bir oyunum var.

Bu küçük oyunumda bir göster bin işit diye bir oyunu.

Onun için bir kutum var.

Bu kutunun içinde size bir tane obje getirdim .

Şimdi istiyecemki bu objeye siz beş saniye bakın.

Ve o objenin size hatırlattıları ile gençlerimizin kulaklarına küpe olabilecek onlara birkaç cümle söyleyin. 

O neden ile bu getirdiğim şey sizin için çeşitli anlamlar ifade edebilir.

Ama gençler bir ders alsın bundan diye bir bakın bakalım içinden ne çıkıcak.

AÖ:Peki açıyorum alabilirmiyim ?

BŞ:Tabii alın alın bu  bir  tahtayı silmek için kullandığımız değilmi bir silgi.

Şimdi bununla gençlerin kulağına küpe olabilecek neler söylenebilir?

AÖ: Biz silgiyi nerede kullanıyoruz?

Ve iki amaçlı kullanabiliriz.

Bir tanesi yeni bir şey yazmak için kullanırız.

Yaşamınız için de bu geçerli olabilir.

Daha önce yazdıklarınızın kötü olduğu anlamına gelmez.

Ama daha öteye gitmek için bir önce öğrendiklerinizi belki silmemiz gerekir.

Veya yeni bir sayfa açmamız lazım.

Bir başka şey için de kullanıyoruz silgiyi.

Gizlemek için.

Biz yok etmek için kullanabiliriz silgiyi. 

Neyi ne zaman yok etmek isteyebiliriz?

Belki geçmişteki hatalarımızı yok etmek isteyebiliriz.

Onları görmek istemeyebiliriz.

BŞ:Unutmak istediğiniz şeyler olabilir.

AÖ:Unutmak içinde silgiyi kullanabiliriz.

Bu açıdan silgi gerekli yaşamın içinde.

İki anlamda düşünebiliyorum.

Bir yaratmak için gerekebiliyor.

Hafızamız için de bu geçerli.

Hafızamıza her şeyi yüklememeliyiz.

Ben telefon numarası ezberlemem mesela.

Sevmem.

Bir iki tanedir telefon numarası aklımda.  

Fazlasını bilmem.

Numaralar bir yerde kayıtlı durabilir.

Beynimi rahatsız etmiyorum bunlarla.

Allah'tan beynimizin böyle bir mekanizması var.

Unutmak gibi.

Güzel bir mekanizması var.

Önemli olmayanı kolaylıkla çöpe atabiliyor.

BŞ:Silgiyi kullanmasını bilmemiz lazım hayatımızda

AÖ: Beynimiz kullanıyor silgiyi.

Silgiyi kullanmayı bilmemiz gerekiyor yaşamımızda diye düşünüyorum.

BŞ:Birde herhalde şey dememiz lazımmı?

Gereken şeyleri gerektiği yerdede doğru kullanmamız çok önemli.

Bazı silinmemesi gereken şeyleri maalesef silebiliyoruz.

AÖ:Çok teşekkür ediyorum hatırlattığınız için.

Bir şey daha vardı deminden beri ilk bunu söylemek istiyordum.

Aslında silinebilecek şeyleri de yazmamak lazım yaşamda .

BŞ:Evet değilmi bazen bilinçsizce bazı şeyleri siliyoruz yok ediyoruz.

Halbuki silinmemesi gereken şeyler.

Titizlik göstermiyoruz maalesef. 

Kalması gereken kalıcı şeyler için bunu kullanmamamız gerekir.

AÖ:Doğru doğru .

Bir şey daha o zaman.

Dördüncü fonksiyon ilave edeyim.

İlerde silmeye mecbur kalıcağımız şeyleri yapmamak belki

BŞ: Aynen aynen .

Çünkü şunu düşünmemiz lazım.

Bu silgi belki her şeyi silemeyebilir .

Günün birinde öyle bir yazı öyle bir kalemle oraya yazılırki bu silgi o kalemin yazdığını silemeyebilir.

AÖ.Çok doğru bakın bir silgiden neler çıkarttık.

BŞ: Çok teşekkür ediyorum.

Ağzınıza sağlık.

Bunlara dayanarak o zaman ben şunları sormak istiyorum.

Bazı gençlerimiz müzik ile uğraşmak istiyor.  

Müzik ile uğraşan gençlerimiz de başarılı olmak istiyor.

Her insan gibi başarılı olmak istiyor.

Hem müzik ile uğraşıp hem başarılı olmak isteyen gençlerimize sizin tecrübelerinizden süzülmüş neler söyleyebilirsiniz?

AÖ:Ben bu günün gençlerine özellik ile söylemek istiyorum.

Şu anda müzik üretimi dünyada bir çok üretim gibi şekil değiştiriyor.

Yeni teknolojiler  üretim ilişkilerini çok hızla değiştirmekte.

Çok hızla yapmakta bunu.

Bambaşka bir sosyal çevre geliyor.

Bu internet olsun bilgisayarın bize sağladığı imkanlar olsun bu müzikte de geçerli .

Öyle bilgisayar programları varki besteci olmanıza gerek yok.

Bir resim, birkaç resmi sürükleyip bir kutunun içine attığınız zaman size bir şeyler çalmaya başlıyor.

Bu işin kolay yolu.

Ama gerçekten müzik yapmak ise çok daha büyük emek gerektiriyor.

Ben şunu öğütlüyorum.

Bu tip kolay yollardan kaçmalarını öğütlüyorum.

Yani bu şekilde müzik yapılmaz .

Doğru ses çıkartırsınız ama o genelde müzik olmuyor.

Genelde sıkıcı müzikler oluyor, olabiliyor.

Çünkü hep aynı şeyler.  

Ve bilinen ortadaki  olan şeyleri ögeleri alıp kullanıyorsunuz.

Beyninizin ürünü değil bu dolayısıyla kimliğinizide yansıtmıyor ortaya çıkan şey.

BŞ:O zaman besteyi nasıl yapsınlar?

AÖ: Şu müziği çalışmak lazım.

Ben hala müzik çalışıyorum .

Ciddi çalışıyorum. 

Oturup benim derslerim var çalışıyorum.

Hala internet üzerinden öğretmenlerim var.

Hala sistemler çalışıyorum.

Hala  neler yapılabilir diye çalışıyorum.  

Ve sonsuz bir şey müzik.

Evet hala ders çalışıyorum.

Ben hiç konservatuar okumadım.

Dediğim gibi lise ve hukuk fakültesi okudum.

fakat hiç konservatuar okumadım ama müzik çalışmam sanırım herhangi bir konsevatuar öğrencisinin çok çok daha üzerinde oldu. 

Zaman olarak çok zaman ayırdım müzik çalışmasına.

Zaman olarak çok zaman  verdim müzik çalışmalarına.

Onun için aslında üniversite bitirmenin hiçbir anlamı olmadığını düşünüyorum.

Yüksek okul mezunuyum demenin bir anlamı yok .

Bu açıdan Amerikan  beğendiğim tarafıda budur .

Her şeylerini beğenmem ama bu taraflarını beğeniyorum .

İstediğiniz diplomalar ile gidin bir değeri yoktur diplomalarınızın sadece derlerki basit bir şey verirler şunları yap.

Önemli olan yapabilmek.

Diplomalar veya şeyler sertifikalar değil.

Üzerinizde taşıdığınız donanım önemli diye düşünüyorum.

Ben duvardaki diplomalarınız değil .

BŞ:Çok doğru.

AÖ:Onun için bol müzik çalışmalarını displinli bir şekilde .Ciddi bir program yapmalarını çünkü yaşam müziğin tümünü öğrenmeye yeterli değil insan ömrü .

BŞ:Evet.

Şimdi ben sizi soru yağmuruna tutucağım.

Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Atilla Özdemiroğlu.

Ben şimdi sizi soru yağmuruna tutmak istiyorum.

Size bazı sorular hazırladım.

Kısa kısa cevaplar istiyorum. 

Ve her bir soru, yağmur damlası gibi olucaktır.

kısacık cevap vermenizi istiyorum .

En son kimin elini öptünüz?

AÖ: Celal Bayar'ın.

BŞ: Hiç aklımdan çıkmıyor ki.  

Aklınızdan hiç çıkmayan nedir?

Geçiniz de diye bilirsiniz.

AÖ: Geçiniz.

BŞ: Peki neyi unutmak isterdiniz?

AÖ: Luzumsuz telefon numaralarını .

BŞ: Her zaman benim ile birlikte olsun kim olsun? Birden fazlada söyleyebilirsiniz.

AÖ: Aklım.

BŞ:Ne kadar güzel . Sizi üzen bir olay .

AÖ:Çok biraz önce bahsettiğim şekilciliğimiz.

BŞ:Üzüyor evet hiçbir zaman unutamadım neyi unutamadınız?

AÖ: Geçiniz.

BŞ:En çok sevdiğiniz ses.

AÖ:Hepsi.

BŞ: Sizi en çok kızdıran şey ?

AÖ: Ölçüsüzlük, saygısızlık.

BŞ: En son ne zaman ağlamıştınız?

AÖ: Bunu hatırlıyamıyorum ama bazı filmler güzel yapılmışsa duygulandırır beni bir film olabilir bu.

BŞ: "Üzüm üzüme baka baka kararır"

Burada bakılan beyaz üzü mü?

Yoksa kararan üzüm mü olmak isterdiniz?

"Üzüm üzüme baka baka kararır"

Hangi üzüm olmak isterdiniz?

Daha önce karar mış üzüm mü?

Yoksa baka baka kararan üzüm mü?

AÖ:  Bakılan üzüm olmak isterdim. Ve güzel yeşil üzüm olmak isterdim.

BŞ: İnsanlarda bulunması sakıncalı olan şey ? İnsanlarda bulunmasa iyi olur.

AÖ: Kin.

BŞ: Yaşam boyu en sık gördüğünüz etik dışı davranış.En sık rastladığınız.

AÖ: O kadar çok ki

BŞ:Bir tanesini en sık rastladığınız

AÖ: Bir an önce köşeyi dönmeye çalışırken önümden atlayan araba .

BŞ:Sizin haklarınıza saygı göstermeyen.Size dürüst davranmayana ne yapardınız?

AÖ: Hatasını fark ettirmeye çalışmak galiba yapabileceğim şey.

BŞ: Sizi en son kim kızdırmıştı?

AÖ: Biraz evvelki araba.

BŞ:Ayakta alkışlarım , Atilla Özdemiroğlu neyi ayakta alkışlar ?

AÖ: Çok şeyi alkışlarım bir tek şey söyleyemem .

BŞ:Aklınıza hemen gelen ayakta alkışlayabileceğiniz. Bir yaratıcılığımı?

AÖ: Bir yaratıcılık olabilir en çok alkışlıyacağım şey akılcı olan her şeyi.

BŞ:Çok güzel hayatımın dönüm noktası sizin hayatınızın dönüm noktası.

AÖ: Sünnet düğünümde elime tutuşturulan mandolin.

BŞ: Ne kadar hoş Alalh hepimize vericek ama gecinden versin bu dünyadan ayrılırken geride ne bırakmak istersiniz?

AÖ: Hala dünyaya yararlı olabilecek olmaya devam edebilecek şeyler bunlar çocuklarım olabilirler, eserlerim olabilirler,düşüncelerim olabilirler, yazıtlarım olabilirler.

BŞ:Tanrım il ele ilgili üç şey sorucam soru yağmurunuz biticek .

Tanrım beni üç şeyden koru .

Tanrım sizi hangi üç şeyden korusun.

AÖ: Akılsızlıktan korusun.

Yani kendi aklımı salim tutsun.

Çevremdeki akılsızlıklardan korusun.

Barış bozanlardan korusun.

BŞ: Tanrım beni bu üç şeyden mahrum bırakma .

Neden mahrum bırakmasın size?

AÖ: Aklımdan.

Çevremdeki akıllı arkadaşlarımdan.

Bana feiz veren arkadaşlarımdan.

Sağlığımdan.

Ve ailemden gayet tabii

BŞ:Çok doğru.

AÖ:Dostlarımdan.

BŞ:Dostlarınızdan .

Tanrı beş duyunuzdan bir tanesini almak zorundayım dese Tanrı'ya hangi beş duyunuzdan bir tanesini verirdiniz?

AÖ: En değerlisini verirdim ona galiba.

Mesleğimden dolayı

BŞ.Peki neyi verirdiniz ona.

AÖ: Galiba gözlerimi

BŞ:Gözlerinizi öyle mi?

AÖ:En değerlisini vermek durumundayım.

BŞ:Çok teşekkür ediyorum.

Çünkü soru yağmurunda ben sizi bayağı ıslatmış oldum.

Ama o kadar ıslandık ki birazcık  kurulanalım diye bir ara verelim.

Kurulanmak üzere ara verelim..

Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Atilla Özdemiroğlu ile birlikteyiz.

Birazcık kurulanmak için ara veriyoruz sonra tekrardan birlikte olucağız.

BŞ:Atilla bey kurulandık.

Şimdilik soru yağmurundan sonra kurulandık ama bu arada ıslanmaya tekrar hazırız.

Bir dakika etik diye bir bölümümüz var.

Orada bir etik vaka hazırladım size. 

Bu vakayı size okumak istiyorum.

Sonra size sorucağım siz olsaydınız bu durumda ne yapardınız diye .

Bu hakiki bir olay değil.

Sadece benim hayalimde yarattığım  bir vaka.

O şekilde dinledik bir kurgu bu .

Kendinizi yerine koyup o kurgudaki kişinin yerine koyup bakalım ne yapıcaksınız merak ediyorm?

AÖ: Oyun oynuyoruz çok güzel.

BŞ:Kemal bey diye birisi var .

Kemal bey büyük bir ilin Belediye Başkanı.

Belediye başkanı Kemal bey belediyenin de yüksek ihaleli işleri oluyor, satın alma işleri oluyor.

Kemal bey de eğitimede meraklı, insanlara meslek kazandırmak istiyor ücretsiz bir meslek eğitim kursu açıyım istiyor .

Kim yapabilir bu eğitimi kim verebilir diye şirketlere bakın diyor bu eğitimi verecek olan şirketler kimler olabilir .

Tabiki ekibi araştırıyorlar ve tabii belediyede olduğu için belediye bir şartname hazırlıyacak.

Hazırlayın bir şartmane diyor. 

Şartname hazırlıyor.

Arkadaşları şartnameyi getiriyorlar Başkanın önüne.

Başkan alıyor şartnameyi bakıyor, okuyor.

Birazcık yüzünün ifadesi değişiyor.

Ahmey bey müdürü Başkanın gözlerinin içine bakıyor.

Başkan:

Ahmet bey diyor bu şartname böyle mi çıkıcak? diye soruyor.

Ahmet bey'de "Evet efendim böyle çıkıcak" diyor.

Başkan:

"Bak sana okuyayım ne yazmışsınız şartnameye" diyor.

Aynen şartnamenin yeterlilik diye bir maddesi var şirketlerde aranılan yeterlilik .

Yeterlilikte şöyle yazıyor.

İhaleye katılacak şirkette aşağıdaki ekipmanlar bulunmalıdır.

1200 adet 180 ne 200 ebadında masası

155 adet hp marka tablıid şeklinde bilgisayarı ,

1500 adet sandalyesi ,

35 adet pencere perdesi,

50 adet hp 6200 marka printer.

Başkan diyor ki bu şartname sanki tek bir şirketi tarif ediyor diyor .

Ahmet bey'in cevabı aynen  şöyle oluyor .

Evet efendim diyor tek bir şirketi tarif ediyor .

Beni bakanlıktan aradılar.

Ankara'dan diyorlar ki bu ihaleyi ABC şirketinin alması iyi olur.

Aynen böyle dediler diyor.

Hatta size hatırlatıyım diyor bu ABC şirketi sizin belediye  başkanlığını kazanmanızda seçim kampanyalarında çok önemli etkili olmuştur başkanım diyor.

Kampanyanıza yüklü meblağda bağış yapmıştır.

Başkan ben bir düşünüyüm diyor .

Odasına çekiliyor ve düşünmeye başlıyor.

Sayın Atilla Özdemiroğlu, bu Belediye başkanının yerinde siz olsaydınız bu durumda siz ne yapardınız?

AÖ: Yapılması gereken çok açık bence fazla düşünmeye gerek  yok.

Bir sürü hata var.

Bir kere bir beceri kazandırmak istiyor orda özle ilgili hiçbir şey yok şartnamede.

Bir şekilcilik var.

Her şeyden önce sadece şey adetleri var bu .

BŞ:Şirket tanımlama.

AÖ:Evet şirket tanımlama da var.

Kocaman bir hata yapılıyor.

Onun ötesinde olan her şey birer suç .

Yasaya göre de suç .

Tanıdığım yasalara göre de suç.

Yani başkanın iki tercih yapma hakkı var.

Ya suçlu olmayı  kabul edip tamam hiç ortaya çıkmaya bilir, açıklanmayabilir, kendilerini sağlama alabilir.

Ama vericeği zarar da tamamen ortada tamamen bir şekilci hiç kendi amacına arzu ettiği amacına ulaşacak bir yolda gitmiyor bu iş.

Dolayısıyla amacına ulaşamıycak.

Sadece birilerine fırsat yaratmış olucak  gözüküyor.

Yani fırsatçılığa zemin hazırlamak.

Yani şu amaçla hazırlıyorlar gençlere beceri kazandırıyım diye çıkarken hayır soygunculuğa platform hazırlıyayım noktasına geldi.

Çok iki uç nokta bunlar .

Zaten başkanın yapması gereken çok açık bir şey, başkanlığınıda kaybedebilir hiç zararı yok ama ilkeli bir kişi ise doğru yoldan ayrılmamalı.

BŞ:Doğruyu yapmalı .

AÖ:Etik değerleri sağlam yerinde duruyorsa ki öyle olduğunu umuyorum başkanın çünkü yola çıkış noktası .

BŞ.Hayırlı bir iş yapmak istiyor, güzel bir iş yapmak istiyor.

AÖ:Doğru bir iş yapmak istiyor .

Güzel bir iş yapmak istediği için mutlaka doğru bir insan başkan .

BŞ:Doğru ama çevresindekiler belki onun öyle insan olduğunu anlamaları lazım o zaman başkan bir tavır koymalı diyorsunuz.

AÖ:Evet kesinlikle bir tavır koymalı bu şey nereden gelirse gelsin baskı nereden gelirse gelsin seçilmişlik var orada sonuna kadar .

BŞ:Müdürü çağırmalı diyorsunuz Ahmet bey'i hayır biz böyle şey yapamayız .

AÖ:Ben böyle bir şeyi imzalamıyorum nereden geldiysede öyle bu bu şekilde yapılacak.

BŞ:Deyip noktayı koydurmalı.

AÖ: Çünkü o yetki sahibi.

Talep istediği kadar yukarıdan gelsin hiç önemi yoktur.

Onun kendi yetkileri tarifli vardır. 

Ve o yetkileri kullanma yetkisine sahiptir başkan .

BŞ:Peki burada bir kutu var.  

Hep gördünüz.

Program boyunca bu kutu burada durdu. 

Üstünde kulağınıza küpe olsun diye bir yazı var.

Şimdi ben istiyorum ki bunun içerisindeki yine bir başka oyunumuzdan bir parçayı sizin ile birlikte oynayalım.

"Çubuk Oyunu"

Bunun içinde çubuklar var.

Bu çubukların her birinin üzerinde güzel bir söz var.

İstiyorumki bunun içerisinden çubuklardan bir tanesini siz çekip,  hangi söz çıkıyor ise o sözü  birlikte bir konuşalım istiyorum.

Bir sürü çubuktan onu seçtiniz.

AÖ:Çok güzel bir çubuk seçmişim.

BŞ.Ne diyor?

AÖ: Şunu söylüyor "Kötü huyu adet edinme kökleşir ve yerleşir"

BŞ: "Kötü huyu adet edinme kökleşir ve yerleşir" şimdi bunu biraz konuşalım yani bu

AÖ:Evet insanlar aslında üzüm üzüme baka baka kararır deyimi aynı şekilde topluluklar içinde geçerli .

Kötülük iyilik gibi aslında kültür haline dönüşebiliyor.

İyilik yaptığınız sürece etrafınıza iyilik ve güzellik yansıtıyorsunuz.

Kötülükte maalesef kötülük yapmaya çalışan bir çevre içinde insanlar kötü davranmayı bir huy haline maalesef getiriyorlar.

Ve adet edinebiliyorlar bunu.

Bunun kökleşmesi ise ne kadar çok zarar vericeği çok açık bir şey.

Çünkü kötülük ektikçe kötülük büyüyecektir.

Kötülük ektikçe kötülük büyüyecektir, gelişicektir.

Ve her şey kötü olucaktır.

Ve en sonda o kötülük size yansıyacaktır.

Biraz evvel ki konuşmamızda olduğu gibi .

BŞ:Evet bir tane de diyorum ki çocuklarınıza anlatmak için bir tanede onların şansına çekin bakalım.

AÖ:Çocuklarımın şansına çektim.

"Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol" bu çok güzel

BŞ:Bir Mevlana sözü galiba .

Mevlana'nın galiba hiddet ve asabiyette ölü gibi ol sözü.

AÖ: Mevlana'nın sözüdür evet doğrudur. 

Asabiyet aslında gençlerimiz asabiyet hiddet ve asabiyet sinirlilik hali ölü gibi ol.

Yani belirli olumsuzluklar ile karşı karşıya kalabilir insan.

İçi buna karşı öfke duyabilir.

Ve sinirli olur.

Gerilimli olabilir.

Asabi duyabilir. 

O anda sanki hiç böyle bir şey yokmuş gibi kendisini insan yokmuş gibi hissetmesi lazım.

Ve bütün bu düşünceleri uzaklaştırması lazım .

Ölü gibi olması lazım ki etrafına şiddet ve asabiyeti tekrardan yansıtmasın.

Çünkü hiddet ve asabiyet yaratan mutlaka ona bir tepki geldi ona karşı bulunmaması lazım bir anda ölürse o asabiyette ölücektir.

O kötülükde ölecektir beraberinde ona gelmiş olan kötülük ölücektir.

Kötülükleri öldürmenin güzel bir yolu.

BŞ:Ağzınıza sağlık.

Ne kadar güzel anlattınız.

Sizin muhakkak güzel anılarınız vardır.

Bizler ile böyle paylaşabileceğiniz aklınıza gelen bir anı var mı? 

Bu bir fıkra olabilir bir anı olabilir bir anetnot olabilir.

Böyle düşünüdğünüzde hatırladığınız paylaşıcağınız bir şey .

AÖ:Şimdi benim yaşamım çok hareketli. 

O kadar çok varki bunlardan her gün çok fazla oluyor. Onun için bunları ayıklayıp hemen söylemek kolay olmuyor..

BŞ:O zaman bir fıkra temel fıkrası anlatın.

Veya başka bir anetnot anlatın.

Yaşadığınız bir şeyi anlatın .

Konserde olabilir bir şey yaparken olabilir .

Hiçbir şey oldumu başınızdan geçen ilginç bir hatırlaya bildiğiniz .

AÖ:Galiba hafıza kayıbı yaşıyorum.

BŞ:O zaman özel hayatınızdan konuşalım .

Özel hayatınız ile ilgili bizler ile bir şeyinizi paylaşın.

Paylaşmak istediğiniz herhangi bir şey .

AÖ:Peki.

BŞ:Bu yani bu evdeki bir durumunuz olabilir yaptığınız bir yemek ile ilgili olabilir, ev hayatınızla ilgili.

AÖ:Peki şöyle bir şey anlatıyım.

Birkaç ay evvel gazetelerde de çıktı bu haber olarak.

Ne yazıkki son günlerde maalesef bir asayiş sorunumuz olduğunu düşünüyorum ben.

Temelde  bir arabam hırsız tarafında anahtarları çalınaraktan evden çalındı.

Bir hafta sonra çarpılmış olarak  polis buldu.

Geçen günde yine evde anneleri İstanbul'da değil dedim kızlarım ile dedim bir berber yatıyım ev biraz büyük ürke biliyorlar yaşlarından dolayı bende genelde gündüz yaşamım  çok yoğun olduğu için müzik yapma saatlerim gecedir.

Geç saat etrafta ses yok. Telefon yok. Hiçbir şey yok.

Saat gece 4:30 a kadar ben çalıştım.

Nerede ise tan ağıracak.

Geldim kızlarım büyük yatakta.

Hadi dedim yanınıza geleyim.

Kolarıma alıyım.

Onlarda uyandılar.

Tam girdim dalmak üzereyim.

Bir mavi ışık yaklaşıyor bana.

Mavi bir sönük ışık yaklaşıyor.

Kızlar da bu arada uyanmış oldular.

Baba işte kolum ağırıyor,.

Öbür tarafına yat kızım diyorum.

Birimizi fark ettik.

Aynı anda ben birden bire

"Sen kimsin?" dedim.

Bir şey söyledi.

Ben anlamadım.

Daha sonra kızım bana tercüme etti. 

O anlamış.

"Yat ulan" demiş.

Ben tabi aynı şekilde yorganı ataraktan fırladım.

Ve nijya var karşımda.

Tam böyle bacakları şeyli mesli falan.

Ve o an  nasıl olduysa yok oldu.

Tabii endişe ile saklanmış olmalı.

Evde kimse yok.

Kızlarım ve ben varım.

Nispeten şehir dışında yaşıyoruz.

Daha meskun bir yerde yaşıyoruz. 

Evet ve o andaki düşünceleri insanın çok ilginç.

Bir saldırı ile karşı karşıyasanız.

Korumanız lazım ailenizi.

Çocuklarımız her şeyden evvel korumanız lazım .

Evinizde saklanmış olabilir.  

Bir yandan kızlarımı bırakamıyorum, bir yandan arkasından koşmak istiyorum gitmek istiyorum.

Fakat böyle bir insan tereddüt yaşıyor .

Tabi ilk olarak evin her noktasını aradıktan sonra kızlara dedim siz evde oturun ben çevreye bakıyım.

Jandarma bölgesindeyiz.

Jandarmaya haber verdim.

Geldiler şey yaptım şimdi şunu düşünüyorum bu durum.

BŞ:Yani hakikaten öyle birisi girmiş mi eve .Allah, Allah

AÖ:Evet maalesef bugünlerde ciddi bir asayiş sorunu yaşadığımızı Kabul etmemiz lşazım.

BŞ:Nasıl girmiş camdan kapıdan nasıl yapmış bu işi.

AÖ: Sanırım mutfak camından.

Bunu becermiş.

Bir şekilde becermiş.

Bizde ben hayatım boyunca arabamı kitlemedim evimi kitlemedim böyle bir rahatlığım vardır.

BŞ:Her hangi bir şey almışmı  her hangi bir şey?

AÖ: Alıcak fırsatı da olmadı herhalde.

Fakat daha önce girmiş.

Olanlar olma ihtimali şey yukarıya araba anahtarı almaya giriyor.

Çünkü biz altı ay araba alamadık yeni araba tam araba aldığımızın ikinci günü oldu .

Giriş kapısına asıyorduk anahtarları ve tabii orada anahtar yoktu herhalde yukarıya çıktı.

Yani yeni taze bir sevimsizlik .

BŞ:Şimdi herhalde koruma etrafa bir şeyler yapıcaksınız herhalde güvenlik sistemi.

AÖ: Yapıldı.

Yani güvenlik sitemleri geldi fakat bunlarında geçerli olduğunu düşünmüyorum aslında.

Toplu ahlak ve toplu ekonomi toplu yasalar ve tabii ona karşı ona da zarar vermek istemiyorsunuz bir insan karşınızdaki .

Zara verebilirsiniz hatta haklı da olabilirsiniz zarar verdiğiniz zaman bu çok çelişkili bir durum .

Bunun yaşamımıza girmemesi gerektiğini düşünüyorum.

Bir şekilde de devletin ilk önceki görevi aslında önce canımızın güvenliği olduğunu düşünüyorum.İnsallah bu dönemi hızlı geçeriz diyorum.

BŞ:İnsallah programın sonuna sonunda bir torba oyunu ile diyorum bitirelim .

Bu torbanın içinde harfler var .

Şimdi sıra "Torna Oyununda"

Bu harflerden bir tane çekip bakalım size hangi harf çıkıcak o harf ile başlayan .

AÖ:Yine nota gibi olmaz insallah

BŞ:Nota değilde bir iyi davranış istiycem sizden doğru davranış iyi davranış

AÖ:M çıktı.

BŞ:M harfi ile bir iyi davranış veya doğru davranış hatırlıyabiliyormusunuz?

AÖ: Davranış değil ama bir şey söyleyebilirim .Aslında merak yani ilgi her şeyin başıdır.

BŞ:Meraklı olunuz.meraklı olunuz.

AÖ:İlgi her şeyin başlangıcı olduğunu düşünüyorum.

BŞ:O zaman bir tane de kötü için bu iyi içindi bir tane de kötü veya yanlış bir davranış için söyleyelim bakalım ne çıkıcak

AÖ:Peki bir sürü şey çıktı burada

BŞ:Bir tanesini çekelim.Ü çıktı galiba . Ü ile olmazsa bir tane daha çekebiliriz.Kötü davranış veya yanlış bir davranış olabilir.

AÖ: Aslında Ü ile var diye düşünüyorum.Ürkmek belki olabilir.

BŞ:Çabucak ürkmeyin zorluklara pes etmeyin .

AÖ:Ürkmenin altında bence başka bir şeyi var bilmemek yatıyor bence bilgi ürkütmeyi bile yok edici bir şey diye düşünüyorum .

En olumsuz durumlarda bile o konuya dair bir o konuyla ilgili bilgi edinebilirse insanın ürktüğü noktalar hep bilgisizlikden kaynaklanıyor .

BŞ:Çok teşekkür ediyorum çocuklarınıza bir cümle söylemek isteseniz buradan onlara hangi cümleyi söylemek isterdiniz?

AÖ: Etraflarına ışık saçan iyi insanlar olmalarını diliyorum zaten de öyle gidiyorlar öyle şey yapıyorlar, ışık saçıyorlar etraflarına pırıltılarının  hep devamını diliyorum.

BŞ:Allah bağışlasın .B

en çok teşekkür ediyorum, ağzınıza sağlık  diyorum .

Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Atilla Özdemiroğluydu bizler ile tecrübelerini zenginliklerini paylaştı .

Bir başka programda birlikte olmak dileği ile tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın.

Hoşçakalın .

.

.
.

Attila Özdemiroğlu, Bülent Şenver
.
.

soldan sağa Bülent Şenver, Tansu Yeğen, Attila Özdemiroğlu, Kaan Şenver
.
.

Bülent Şenver, Kaan Şenver, Atilla Özdemiroğlu
.
.

Atilla Özdemiroğlu, Bülent Şenver
.
.


.
.
.
.

Atilla Özdemiroğlu

.
.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org