Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Bülent Şenver'in Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

ETİK SOHBET Mustafa Saffet Anadolu Lisesi Bülent Şenver Konuşması
07.06.2017
Okunma Sayısı : 8675
Oy Sayısı : 5
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,49
Verdiğiniz Puan :
 

 

ETİK SOHBET Mustafa Saffet Anadolu Lisesi Bülent Şenver Konuşması

.
.

 izlemek için 

.
.
.

 dinlemek için 

.
.

 Bülent Şenver sunumunu indirmek için 

.
.


ETİK SOHBET Mustafa Saffet Anadolu Lisesi Bülent Şenver Konuşması

Deşifresi

Bülent Şenver (BŞ)

BŞ: Ben okula gelir gelmez beni hemen karşıladı ve elimi sıktı. Kendini takdim etti.

ETİK KURULU BAŞKANI:
Mustafa Saffet Anadolu Lisesi Etik Kurulu Başkanı. Başkan demeyi çok tercih etmiyorum. Üyesi demek daha doğru geliyor bana.

BŞ:
Şöyle bir yöntem izlemek istiyorum; ben sunum yaparken aranızdan birisi bana yardımcı olsun.

İlk açılışta sen yardımcı ol.

İlk sen karşıladın beni ve etik ile ilgili yaptığı şeylerden bahsetti, neler yapıyorlar? Etik kodu yazmışlar, kurullardan bahsetmiş oldu. Gel Atatürk büstünün önünde fotoğraf
çektirelim dedim, hemen gidip müdür Bey'i çağırdı, önce fotoğraf çektirdik. Konuşmamızın sonunda muhakkak hep birlikte güzel fotoğraflar çekiliriz. Bir de mezunumuzu yanımıza alacağım.

MEZUN ÖĞRENCİ:
2015'de mezun oldum buradan. Ö

zyeğin Üniversitesin de şuan öğrenim görmekteyim.

Bu yıl okulumuzda düzenlenen Bülent Bey'in kurucusu olduğu bir derneğin Etik Lider Akademisi diye bir programı var 8 haftalık .

Her hafta üst kademeli yöneticiler veya etik hakkında bilgili insanların hepsi bize gelip 8 hafta boyunca eğitimler verdi.

Hepsi farklı alanlarda. Sonunda da bundan iki hafta önce sertifika törenimiz oldu. Benim de aklıma böyle bir fikir geldi.

BŞ:
Sen de Üniversiteye girdiğinde inşallah senin üniversitende de Etik Lider Akademisi olur , sen de oraya katılırsın, sana da ben Etik lider diplomanı veririm.

Sana nasıl hayırlı uğurlu olsun dedim, diplomanı verdim.

O sonra beni aradı, "Böyle bir etik sohbet organize edebilir miyiz bu okul da?" dedi.

Bu nedir? Bir ağ, network diyoruz ya.

Onun organizasyonu ile benimle temas kuruldu, ben gelirim dedim ve böyle bir organizasyon gerçekleşti. Senin sayende , senin sayende , okul yönetimi sayesinde hep birlikte olabildik.

Şimdi sizleri yerinize bırakayım.

Bana hep soruyorlar "Etik nedir?" diye.

Siz beni böyle dururken mi daha çok beğenirsiniz?

Böyle mi beğeniyorsunuz ?

İşte etik böyle bir şey, etik insanı dik tutuyor.

Bir kavram. Yani bizim omurgamız.

Etiksiz bir inşan, omurgasız bir insan gibidir.

Hemen eğilir, büzülür. Etik bir insan ise daima dik durur, daima alnı açık, herkese karşı hesap verebilir, hiç kimseye taviz vermeyebilir, ilkelerinden taviz vermeyebilir.

Etiği bir başka şekilde tanımlarken diyorum ki bir pusula gibi düşünün etiği.

Pusula nasıl ki kuzey, güney, doğu, batı gösteriyorsa,etik pusulası da bize bir şey göstermesi lazım.

Kuzey yerine, Güney yerine bizim etik pusulamız bize doğru, yanlış yönleri gösteriyor.

Siz bu yönlerden hangisini tercih ediyorsunuz?

Doğru olanı.

İyi olanı yapmayı tercih ediyorsunuz. Hemen bana soruyorlar "Hocam nereden alırım o pusulayı?" "Keşke satılsa, cebimizde dursa, bir olay ile karşılaştığımızda pusula bize doğruyu göstermiş olsa." Etik Pusulası bir birikim, görgü, tecrübe, değerlerimize sahip çıkmak ile ilgili disiplininiz etik pusulanız belirler.

Hayatta doğru işler yapmak ve bunları doğru bir şekilde yapmak.

Çok basit bir tanım.

Başkaları çok daha detaylı tanımlıyorlar.

Basit olsun diye gel o basit tanımı sen yap.

Birlikte yapacağız ya sunumu.

Etiği basit bir şekilde tanımla.

ÖĞRENCİ:
Etik doğru olan davranışı göstermek. Nasıl davranılması gerektiğini, nasıl durulması gerektiğini, nasıl giyinmesi gerektiğini, her anlamda değerleri belirleyen bir şey.

BŞ:
İnsanlar ve şirketler bir çevre içerisinde yaşıyoruz.

Birbirimizle bir takım ilişkilerimiz var.

O ilişkilerimizde de doğru şekilde davranmayı, doğru şeyler yapmayı arzu ediyoruz.

Bu doğruları bize gösteren bir kavram diyoruz etik için .

O nedenle de ben yapmak ile birleştirdim.

Çoğu insan Türkiye'de "Mühendis olacağım, doktor olacağım" olmak.

"Genel Kurmay Başkanı olacağım" olmak .

Halbuki onun yerine yapmak isteyeceğim.

Yapmak istiyorum. Kansere çare bulmak istiyorum.

Keşke öyle diyebilseniz. Kansere çare bulmak için ne yapmanız gerekirse onu bulursunuz.

Olmak diyorum deyince doktor olmak istiyorum, doktor oluyorsun, sıradan doktor olarak kalıyoruz.

Bakıyoruz ki Türkiye'de yaratıcılık, gelişme olmuyor.

Çünkü olmak istediğimiz için.

Etikte de böyle yapmak için, etik insan olmak için değil.

O başka bir şey.

Bir şey yapmak için olmalı.

O da ne olmalı? Doğru işleri yapmak için.

Sen doğru işler yapmak istiyor musun?

Hayatta bir yanlış iş söyle. Ben hayatta bu yanlış işi yapmam.

ÖĞRENCİ:
Verilen bir işi yapmamak.

Sorumlulukları yerine getirmemek.

BŞ:
Bir sürü yanlış iş yapmamak.

Ama yetmiyor biliyor musunuz.

Bu doğru işleri yapmak yeterli olmuyor etik olmak için.

Doğru işi yaparken doğru şekilde yapmak gerekiyor.

Hastayı kurtaracağım diyor ameliyat yapıyor.

Doğru bir şey yapıyorsun.

Hastayı kurtarmak için ameliyat yapıyorsun, içinde sargı bezini unuttun.

Onsan sonra hasta gitti.

Doğru işi doğru yapmamışsın.

Onun için hangi işi yapıyorsanız yapın hayta bu işi doğru şekilde yapmanız lazım.

Ayakkabı boyacısı olun.

Doğru şekilde boyayacaksın.

Önce fırçalayacaksın, çamurları temizleyeceksin.

Sonra boyayı sürteceksin süngerle.

Ondan sonra tekrar sileceksin ve cila yapacaksın.

Ben bankacıyım.

Banka genel müdürlüğü yaptım, Yönetim Kurulu başkanlığı yaptım.

Olsun ayakkabımı kendim boyuyorum.

Ama boyarken de dikkat ettim, boyacı nasıl boyar, ne yapar . ayakkabı nasıl boyanır?

Bilmiyorsan Google sor.

Her şeyin en iyisini doğru bir şekilde yapmalıyız.

Etik olmak için ne yapayım? Diye bana soruyorsanız, hayatta doğru işler seçin.

Yapacağınız her şeyi önce sorun.

Bu iş doğru mu yanlış mı?

Bilemiyorsanız sorun, tecrübeli insanlar vardır etrafınızda. Bankacılık diyorsanız gelin bana danışın, başka bir şeyse o konuyu bilen kim varsa , üstat, tecrübeli, duayen diyorlar, onlara sorun. Ondan görüş, ondan görüş alıp kendinize göre bu işin doğrusunu, yanlış bir şeyse de ben yapmam bu işi. Doğru işe girince de bu işi en iyi en doğru şekilde nasıl yapılır diye araştırmanız gerekiyor. Bu işi en doğru kim yapar? Hangi ülkede yapılıyor? Girdiğiniz konu ne ise. En iyisini yapmak için nasıl bir düzen kurmam lazım? Hangi bilgilere sahip olmam lazım? O konuda da kendinizi yetiştirmeniz lazım.

Etik olmak kolay mı?

ÖĞRENCİ:
Bir bakıma kolay. Günlük hayatımızda yapabileceğimiz şeyler. Doğru söylemek, çöp atmamak, saygılı olmak, sevgili olmak. Bunlar kolay şeyler ama benimsersek.

BŞ:
Etik olmayanlarla yaşamak kolay mı?

ÖĞRENCİ:
Daha zor.

BŞ:
Etik olmayan bir toplumun içerisinde yaşadığın zaman havlu atar mısın? Aman boşver.

ÖĞRENCİ:
Herkes boşver derse üstesinden gelemeyiz bazı şeylerin. Bunun için üzerimize düşen sorumluluğu yapmamız gerekiyor ki ben etik oldum diyebileyim.

BŞ:
Bu konuda ben etik değerler merkezi kurmak istiyorum dediğimde rahmetli Sakıp Sabancı'yı ziyarete gitmiştim.

Sabancı Holding'in kurucusudur. Rahmetli oldu.

Allah rahmet eylesin.

Dedim ki: "Gençlere etik bilincini geliştirmek için bir hareket başlatıyorum" dedim.

Ne kadar sevindi?

Çok güzel şeyler yapıyorsun dedi.

Ondan onbeş saniye bir şey söyledi ve benim yüzüm asılmış herhalde.

"Ama Bülent Bey, sen göle yoğurt mayası çalmaya çıkmışsın" dedi.

Benim böyle üzüldüğümü görünce de motive etmek için sırtımı sıvazladı

"Merak etme senin mayan tutacak, tutacak" dedi.

Şöyle iki mesaj bana vermiş oldu. Bir tanesi uğraştığın iş büyük bir iş.

Göl ile uğraşıyorsun ve göle etik mayası çalmaya çalışıyorsun.

Ama ikinci mesaj; tutacak, tutacak şu demek; bu göle yoğurt mayası nasıl tutabilir?

Ancak şöyle tutabilir; ne kadar çok insana bu mayadan çaldırabilirsek.

O zaman da hepimize bir görev düşüyor.

Kendimiz ve çevremizdeki ne kadar çok insana doğru işleri doğru şekilde yaptırmayı benimsetirseniz, o kadar bu göl daha çabuk maya tutar.

Aksi takdirde sizin tek başınıza etik olmanız hayatta mutlu olmanıza yeterli değildir.

O etik değil, o etik değil, bir kişi etik olursa üzülürsünüz hayatta. Sizin doğrunuz başka, onun doğrusu başka olabilir.

Etik pusula diyoruz ya, etik pusulada herkesin doğrusu değişik bir yönü gösterirse ne olacak? Senin doğrun başka, benim doğrum başka.

Ben budur doğru yol dediğimde sen hayır budur dediğin zaman ikisi birbirinden çok farklı ise, kuzey güney kadar farklı ise, çatışma oluyor.

Televizyonlarda çatışmaya başlıyoruz, gazetelerde, dışarıdaki toplumdaki konuşmalarımız ile çatışıyoruz.

O zaman ortak değerler lazım bize.

Ortak değerler de bir mutabakat.

Etik olursak ne olur? Diye soruyorlar bana.

Güvenilir bir insan olursun. Sevilen insan olursun, saygı duyulan insan olursun, itibarlı insan olursun.

Böyle bir insan olmayı kimse istemiyorum demez.

Herkes böyle bir insan olmak ister.

Ben size hayat felsefesi olarak bazı insanlar diyor ki Bülent Bey sen bankacısın, sen banka genel müdürlüğü yaptın, banka yönetim kurulu başkanlığı yaptın, para önemli değil mi?

Para önemli mi?

ÖĞRENCİ:
Önemli. Günümüzün ekonomik şartları büyük bir kısmını kapsıyor.

BŞ:
Peki ne pahasına olursa olsun para kazanmak doğru bir iş midir?

ÖĞRENCİ:
Hayır. Eroin satmak ile de para kazanırsınız ama doğru değildir.

BŞ:
İtibar mı önemli?

Para mı önemli? İ

ki seçenek sunsalar.

Paran olacak ama itibarsız olacaksın, bir tarafta itibarın olacak ama az paran olacak.

Parayı isteyenler el kaldırsın. Sende gel yanıma.

Buradaki felsefeyi söyledi arkadaşımız.

Hayatta ne olmak, hangisini istersiniz?

Birinci yol bu, ikinci yol bu.

Birinci yol da diyorum ki önce para ile başlayan yol.

Ötekisi de önce itibar ile başlayan yol.

Bu iki yola şöyle baktığın zaman sen birinci yolu nasıl izah edersin?

ÖĞRENCİ:
Herhangi bir işe giriyorlar ve parayı kazanıyorlar.

BŞ:
Etik dışı davranarak.

Naylon fatura keserek, SSK'sız insan çalıştırarak, yasa dışı işler belki yapabiliyor, yasa dışı, etik dışı işler.

Bunu yaptı diye çabucak neye kavuşuyor?

Kısa sürede paraya kavuşuyor.

Paralı insanın gücü oluyor mu Türkiye'de?

Dünyanın her yerinde oluyor diyor. Paranın gücü var. 

Sarraf  mesela.

Paralı oldu Sarraf.

Kısa sürede petrol, altın derken milyar dolarlardan bahsettiler.

Parası olduğu için güçlü oldu, hemen bir Türk artisti bir hanım alabildi, güçlü olduğu için hemen boğazın kenarından bir yalı aldı.

Dergilerin kapaklarına çıktı.

Dediği gibi para ile itibar sahibi olabildi. Sen de öteki yolu izah et.

Buradaki arkadaşımız ne yaptı?

O etik davrandı, etik değerlere göre kararlar aldı, biraz uzun sürdü bu ama piyasa da itibar kazandı.

Güven kazandı. Sevilen, sayılan.

ÖĞRENCİ:
Böyle başlamaz mı? Ünlü işadamları en küçükten yükseğe çıkmalarını anlatırken , nasıl inanlara karşı güven sağladıkların anlatırlar. Sonra bir şekilde çevreleri genişler. Bir yükselme meydana geliyor.

BŞ:
Çoğunlukla işadamları gençlere anlatırken "Babam çok fakirdi" diye anlatırlar.

Anlatımın ötesinde iki yol var.

Dediğin doğru herkes ben böyle yaptım diye ifade etmek istemiyor böyle yaptım diye.

Bu tarafı unutuyorlar. Eskiden kaldı bu iş deyip ben şimdi etik oldum diyor.

Önce yanlış işler, yanlış şeyler yapıp paraya ulaştıktan sonra birden bire melake kesiliyor.

Etik derneğine üye olalım.

Senin geçmişim ortada.

Herkesten çok etikçi olmaya başlıyor.

İyi değerlendirmek lazım.

İyi tanımak lazım.

ÖĞRENCİ:
Her zengin iş adamı yol 1'den mi gitmiştir?

BŞ:
Hayır. Bu yoldan gidenler de var, bu yoldan gidenlerde.

Bu yoldan gidenler daha çabuk köşe dönüyor.

Diyorsun ki bir yılda nasıl milyar dolarlara sahip olursun?

Öyle bir iş kolu yok 1 yılda milyar dolar.

Belirli bir zaman lazım. Belirli bir iş lazım.

Dolayısıyla a zengin olan işadamlarına yol 1'den gitti diyemeyiz. 2 yoldan gidenler daha zaman alıyor.

İtibar olduktan sonra gücü kazanıyor.

Güçlü olduğu için güveniyorlar ona.

Piyasa güvendiği için ona iş veriyor, ona kredi veriyor.

Onunla çalışıyor ve sonunda para kazanmaya başlıyor.

Her ikisi de hem para sahibi oldu, hem itibar sahibi oldu.

İkisinin de kulelerinden birisi yıkıldığı zaman , kulenin yıkıldığı şu demek; işler iyi gitmeyebilir, ekonomi zora düşebilir, şirketler zora düşebilir, paranı kaybedersin.

Para kaybedersin üzülme dedik.

Niye?

Çünkü kaybedilirse para tekrar kazanabilirsin.

Ama itibar kaybedersen o itibarı kazanmak çok zor.

Bu kule yıkıldığı zaman hangi temelin üzerinde duruyor?

Para temeli.

Para kalmayınca, parası yok olduğunda bir daha bunu kuramıyor.

Parası yok olduktan sonra tekrar para kazanayım da, tekrar o itibarını yapayım, tekrar olmuyor.

İnsanlar damgalanıyor artık.

Basında damgalanmış bir adam.

Televizyon da damgalanmış bir adam.

Milyarder bile olsa artık damgalanıyor.

Bir daha tekrar iyi paralar kazanamıyor.

Halbuki 2. Yol da kuleyi itibara kurduğu için para kaybolunca kaçıncı kat kaybolmuş oluyor?

Tepedeki çatı.

Çatıyı tekrar inşa edersin.

Parayı tekrar kazanırsın.

Temelin sağlam.

Biriniz el kaldırıyordunuz.

ÖĞRENCİ:
Etik davranışı bence ne para ne de itibar için yapılmalı. Sonuçta bu ülkede geçmişten günümüze kadar etik davrananlar ne para kazanmış , ne itibar kazanmış. Vicdanınız rahat olsun yeter. İtibar ve para gelir ve gider. Etik davransa bile itibarı kalmamış insanlar var.

BŞ.
Her şey pragmatik düşünülüyor.

Bir insana dersen ki etik olmak için etik ol.İnandıramıyorsun. Bir tek inandırma yöntemin ne oluyor biliyor musun?

Din ile ilişki kurup öteki dünya diyorsun .

Muhakkak bir faydanın oluyor olması lazım.

Vicdan rahatlığı ve hayatta mutlu olacağım dersen o da senin için bir faydadır tamam öyle olarak fayda sağlıyor sana.

Ama bir işadamına dersen ki "Vicdanen rahat et, şirketin batsın, etsin" Onun için ona etik olmanın bir menfaatini söylemen lazım.

Etik bir şirket olursan, doğru şeyleri yaparsa şirketin, bir hastane açıyorsun, kaçak böbrek nakli bu olmaz.

Geçici para kazanırsın iki gün sonra yakalanırsın, hastaneni kapatırlar.

Ama doğru işler yapıyorsan , iyi doktorlarla düzgün bir şekilde gerçekleştiriyorsan, hastaneni büyütürsün, para kazanırsın. Etik olmak hem vicdan , vicdanın ötesinde de sana bir fayda, maddi de olsa bir faydası var.

Burada ben size neden felsefe olarak parayı olayın içine soktum, şu nedenden dolayı; muhakkak insanlar bir işe girdikleri zaman hayatını sürdürmek için bir işe giriyor.

Evim olsun, evleneyim, küçük bir arabam olsun, mecburen para ile ilişki içerisinde insan bu dünyada girmek zorunda kalıyorsun.

Ama diyoruz ki para ile ilgili işe girsem bile bunu doğru yoldan, doğru felsefe ile gerçekleştir.

Biraz zaman alır ama olsun sen doğrusunu yap.

Etik değerlerimize Sahip çıkmazsak ne olur?

ÖĞRENCİ:
Çok şey olur. Benim bir şirketim var etik iş yapmıyorum kimse bana güvenmez, o zaman ben kazanmaya çalıştığım parayı da kaybederim. Kimse benimle iş yapmak istemez. Maddi, açıdan bu şekilde.


BŞ:
Hepimiz etik dışı davranırsak toplum kirleniyor.

Toplum kirlensin mi? Ariel var.

Toplumu çamaşır makinesine atarız, Arieli de koyarız.

Toplumda yolsuzluk artar.

Yolsuzluk olsun istiyor musunuz?

Yolsuzluk demek haksız kazanç elde ederseniz ona yolsuzluk diyoruz. İstemezsiniz kim ister ki.

Çünkü yolsuzluklar zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapıyor.

Gelir dağılımı aşağıdaki uçurum büyüyor.

Onun için istemiyoruz. Etik olmadığınız zaman ne çoğalıyor?

Haksız rekabet. Kiminle kim arasında haksız rekabet?

İşini doğru yapan ile yanlış yapan şirket arasında haksız rekabet.

O da hastane, o da hastane , bu doğru şeyler yapıyor, o kadar para kazanamıyor.

Ötekisi her gelene MR yazalım, dalağını keselim, senin dört damarını değiştirelim. Zaten ailesi titriyor dört damar nereden bulacağız.

Ne oldu haksız rekabet oldu.

O zaman ne oluyor?

Kaynaklar verimsiz kullanılmaya başlıyor.

Ülkenin kaynakları verimsiz kullanılıyor.

Şirketin kaynakları verimsiz kullanılıyor.

Verimsiz kullanmak ne demek? 1 dolara yapılacak yol oluyor 10 dolara.

Kimin parası ile yapılıyor o yol? Sizin vergileriniz ile.

Yatırımlar daha pahalı olmaya başlıyor.

Havaalanı yapıyorsun 2 katı paraya çıkıyor.

Köprü yapıyorsun 3 katı paraya çıkıyor.

Bu paralar devletin parası değil, bu paralar vergi olarak sizden alınan paralar.

Giderler artıyor gereksiz ere.

Etik değerlere sahip çıkmasak başka neler oluyor?

Maliyetlerimiz artıyor. Doğru yabancı sermaye kaçıyor.

Doğru olmayan yabancı sermaye geliyor.

Örnek ver bir tane doğru olmayan yabancı sermayeye.

Ülke büyüyemiyor.

Halbuki bizim ülkenin büyümeye ihtiyacı var.

İşsizlik artıyor.

İşsizlik artsın ister misin?

Gelir dağılımı bozuluyor dedik, zengin daha zengin, fakir daha fakir hale geliyor.

Ulusal ekonomik performans düşüyor.

Bunların hiç biri istenilen şeyler değil.

O zaman hep birlikte etiğe sahip çıkalım.

İkna olduysak sizinle bir de şunu paylaşmak istiyorum.

Ben bir banka genel müdürü oldum genç yaşta .

Kaç yaşında? 35 yaşımda ben banka genel müdürü oldum.

Hayatımda nasıl başarılı oldum diye sonradan düşündüğümde , kendime göre başarı formülümün ne olduğunu beş aşağı beş yukarı formüle ettim.

KİM Önce ben KİM geliştirdim.


K Nedir
K? Önce kendimi geliştirdim.

Her insan kendini geliştirmesi gerekiyor.

Her zaman, her yaşta.

Hala ben bile kendimi geliştiriyorum.

Bugünkü toplantıda bile siz kendinizi geliştirmek için bir şey yapıyorsunuz.

Siz gelişirken ben de gelişiyorum.

Çünkü bir sunum yapıyorum size.

Bilmediğiniz şeyler öğreniyorsunuz.

Kendimi geliştirdim, birden bire mesleğimde yukarı doğru çıktım.

Baktım yetmiyor.

Hala benim üzerimde başkaları var.

Benim neyim eksik dedim, "İ" eksik. İlişkilerim eksik.

Tanıdığım bir Genel Kurmay Başkanı yok, bir hakim yok, bir sporcuyok,.

Öyle olmayınca ne oluyor?

Yukarılara çıkamıyorsunuz.

Daha yukarı, daha yukarı deyince, futbol ile ilgili bir şeyler yapabilmen için kimi tanıman lazım? Fatih Terim, Federasyon Başkanı.

Onun için hayatta hangi yolda gitmeye karar verdikten sonra onunla ilgili kişiler kimlerdir bulacaksınız ve o ilişkileri kurmaya çalışacaksınız.

O ilişkileri kurarken

ÖĞRENCİ:
Bu torpile girmiyor mu?

BŞ: ilişkiyi sadece bir şey istemek için değil, hakikaten bir şey istemek için bir ilişki kuruyorsanız o ilişki sonradan kötüye dönüşüyor.

Diyor ki bu çok menfaatçi bana sadece ilişki için, menfaati için benimle konuşuyor.

Öyle değil. İlişki şöyle; arkadaşlık, birlikte olmak, bu gibi şeyler, bir şey istemek için değil.

Diyelim ki Etik Değerler Merkezi Derneği'ne üye olduk.

Üye olduk diye başkandan bir şey istememe gerek yok.

Sen benden bir şey istiyor musun?

Bunlar en direk olarak, birisi bana sorduğu zaman , şöyle biri varmış, ben de seni tanıyorsam çok beğenirim.

İlişkileri size ileride tanımalarını veriyor.

Dolayısıyla da o ilişkileri çok menfaat diye düşünmeyin.

Hatta hayat arzı diye belirleyin. Kimlerle arkadaşlık kurmam lazım?

Kimlerle ilişkilerim olması lazım.

O ilişki hangi seviyede olması lazım.

Bazılarında dostluk seviyesi, bazılarında arkadaşlık seviyesi, bazılarında iş seviyesinde merhabalaşmak.

Birden bire daha hızlı yükselmeye başladım.

Baktım benim "M" eksik. Mesleğimi geliştirmem lazım.

Ben ne yapıyorum?

Bankacılık yapıyorum.

En iyisi bankacı olmam lazım.

Bankacılık konularını en iyi bilen.

Bankalarla ilişkili teknolojiyi en iyi takip eden.

Hangi işi yapıyorsanız yapın mesleğinizde en iyisi olacaksınız.30 bin fite çıktım ama baktım hala yetmiyor, benim üzerimde birileri var.

Ben VAR sağlığımı koruyamıyorum, ne ile ilgili sağlık?

Rahmi Koç bir kitabında yazmış, Babası Vehbi Koç söylemiş Rahmi Koç'a bunu.

Bir kağıt aldırmış.

Kağıdın üzerine 1 rakamı yazdırmış. 3 sıfır koy demiş.

Bunlar seni iyi bir ilkokulda okuttuğum için, üç sıfır daha koy, bunlar seni koleje gönderdiğim için, üç sıfır daha koy, bunlar seni Amerika'da okuttuğum için.

En sonunda al eline bir silgi en baştaki 1 rakamını sil bakalım demiş.

Şimdi oku rakam kaç oldu?

Sıfır.

İşte bu 1 var ya o senin sağlığın. Sağlığını bir insan kaybettiği zaman ne kazandıysan hepsi boşa gidiyor.

Bu yaşlarda bunu fark edemiyorsunuz ama ileriki yaşlarda daha fark edeceksiniz.

Spor yapacaksın.

Sigara içmeyeceksin.

Akıl çok önemli.

Her şeyde, ne, neden, niçin sorabilmek, düşünmek.

Biz her şeyi çoğu zaman varsayım oldu bitti diyoruz.

Böyleydi böyle kabul ediyoruz.

ÖĞRENCİ:
Bir şeyi yönetmek için de akıl lazım. Doğruyu yanlışı ayırt etmek için de akıl lazım.

BŞ:
Bunları yaptıkça yavaş yavaş yükselmeye başladım iş hayatımda.

Baktım ki ben ruhum ile ilgili hiçbir şey yapmıyormuşum.

Ruh sağlığı çok önemli. Sen ruhun sağlıklı kalsın diye ne yapıyorsun?

ÖĞRENCİ:
Kötü şey düşünmüyorum. Müzik dinliyorum.

Kendimi rahatlatmak için bir yerlere gidiyorum.

BŞ:
Genelde bana sorduklarında ruhun ile ilgili ne yapıyorsun diye beş duyunuz bu beş duyunuzu istediğiniz doğrultuda çok çalıştırırsanız o zaman ruhunuz rahatlamış oluyor. Beş duyunuz nedir?

Görmek, duymak, koklamak, dokunmak, tatmak.

Hiç hayatında şöyle bir şey hissettin mi?

Şöyle bir şeye dokunmak istiyorum, isteyerek gidip dokundun mu.

Hiç gidip bir çiçek koklamak istiyorum dediğin oldu mu?

Bunları ne kadar çok sık çalıştırırsanız ruhunuz daha doyuyor, daha tatmin oluyor.

Baktım ki ben yine olmadı.

Bunu yapınca her şey yerli yerine gelecek.

Niye olmadı biliyor musunuz?

Bundan önce ne vardı?

KİM yaptım, VAR yaptım ama yavaş yavaş dağılmaya başladı bunlar.

Yapışmıyor birbirine.

Üç şey ile yapıştırdım.

Bunların birincisi Sevgi.

Sevgisiz hiçbir şey anlam ifade etmiyor.

Sevgiyi her konuda düşünmeniz lazım.

Dersi sevmek, hocayı sevmek, iş, aile, çocuk, Allah, sevgiyi hayatınızın içine sokun.

Etik ile öteki tarafı, saygı ile de diğer tarafı yapıştırdım.

İnsana saygı, çevreye saygı, hayvana saygı, saygılı olmak çok önemli bir şey.

Etik çantanız olsun istiyorum.

Çantanızın içine bir tane etik pusula koyun.

Etik pusulayı anlattım size ne olduğunu, pusulanızdan sonra etik gözlüğü koyun çantanıza. Ne işe yarıyor gözlük?

Biz işadamları olarak, bankacılar olarak her zaman karar alıyoruz.

O kararları alırken bazı kararları kar edelim diye alıyoruz, bazı kararları piyasa payı kazanalım diye alıyoruz, o kararı almadan önce son olarak gözünüzden etik gözlüğü çıkarın, bu karara etik gözlüğü ile bir bakayım de, sonra kararı al. Bazen etik gözlüğü ile baktığında "Ben bu kararı almayayım, hiç etik değil, ileride olumsuz şeyler benim için yaratabilir"

Mesela dünya basınına yansımış Wolkswagen olayı.

Etik gözlüğü ile baksalardı bu olaya, emisyon olayını ne yapmışlar?

Emisyon kontrole araçlar girdiği zaman içerideki bilgisayar kontrole girdiğini anlıyor, ona göre düşük emisyon yapıyor, kontrolden çıktıktan sonra normal emisyon serbest, milletin ciğerlerine kötü gazları veriyor.

Etik gözlüğü ile baksaydı bu kararı ben almayayım derdi.

Çantanızın içerisine bir terazi koyun.

Bir tarafa artıları, bir tarafa eksileri koyun.

Her şey çok açık olmuyor kararlarda.

Bu etik mi? Değil mi? Diye karara bakıyorsunuz, sen, sen , sen etik diyorsun müdürlerden , bazı müdürler etik değil diyor.

Ben genel müdür olarak hangisini yapayım? Terazinin iki tarafı var.

Biz bunlara etik de gri alan deriz.

Siyah, beyaz ve gri.

Çoğunlukla gri alanlar geliyor bize yönetim olarak.

Artıları eksileri terazinize koyup, tartıp iyi karar alıyor olabilmeniz gerekiyor.

Etik düdüğünüz olsun.

Etik düdüğü ne işe yaramalı?

Etik dışı bir şey gördüğünüzde düdük çalabilmeniz için.

Ama bunun da kuralları var.

Herkes etik düdüğü çalmamalı.

Bilgi sahibi olmanız lazım, işin ehli olmanız lazım, yetki sahibi olmanız lazım.

Bir futbol maçında düşünün, penaltı oldu diye bütün sahadaki seyirciler düdük çalsa olur mu?

Olmaz.

Orada bir orta hakem var, orta hakem düdük çalar.

İş hayatında da öyle bazı konularda etiksizlik olduğu zaman bazı insanların düdük çalmak yetkileri vardır.

O yetkiler sizin de olacaktır ileride.

O yetkileri iyi kullanın.

Ölçme yapabilin.

Ona da etiğimizin metresi diyoruz.

Bir cetvelimiz, etik metre olsun.

En sonunda bir karne olsun. Hepinizin bir karnesi etik miyim? Değimliyim? Kendinizi bir değerlendirin. Hani derler ya gece yattığınız zaman bir değerlendirme yapalım. Ona da vicdan diyoruz. Kendi vicdanını etik olarak ben nasılım? Neler yaptım?

Birkaç bir şey soracağım. Bu etik mi? Neden.

ÖĞRENCİ:
Hayır.

BŞ:
Nesi etik değil?

ÖĞRENCİ:
Hayvana taşıyabileceği yükten fazla yük yüklemişler.

BŞ:
Biz hocalar olarak sizlere taşıyacağınızdan fazla ödev verirsek olmaz.

Bu etik mi sizce.

Buna bazıları etik, bazıları etik değil diyor.

Hangi göz ile baktığınıza göre.

Burada orta yolu şöyle buldum.

Bunun detaylı senaryosunu bilirsek araştırma yapıp, bu yarışa çıkmadan önce 3-4 takım yarışıyor, takımlardan birisi dediyse ki "Makenzi çok iyi yarışıyor ve birinci olacak galiba.

Sen üçüncü dönemeçten sonra Makenzinin yanına gel ve ona bir şey at, onu devre dışı bırak diye yapılmış bir olaysa o zaman etik değil.

Buradan şu dersi alıyoruz; hemen bir olaya üstün körü bakıp da etik mi, değil mi karar vermeyin.

Çok yanlış yaparsınız.

Olayı anlayın önce, dinleyin.

O ne diyor, taraflar ne diyor, sen ne diyorsun, olayı iyice anladıktan sonra bizim karar vermemiz lazım.

Etik mi? Değil mi?

Bu sahada futbol oynatmak olur mu futbolculara.

Etik olur mu futbolculara?

Olmaz.

Buradan alacağımız derste şu; bir insanı çalıştırmak istiyorsan uygun zemini doğru ortamı yaratman lazım.

Bir iş yerinde insanları çalıştırıyorsun, bodrum katında, dumanlar giriyor, orada adamı çalıştırıyorsun.

Doğru bir şey değil. Burada da zemini doğru yapmamız lazım, ondan sonra futbolcuları çağırmalıyız.

Bir başka şey buzdağı.

Bu etik mi?

Burada verilen mesaj da görünmeyen.

Bazı şeyleri görünmeyen hale getirdiğimiz zaman, biz ona şeffaflık diyoruz, şeffaf olmak.

Bazıları sadece buz dağının üstünü gösteriyor, altını göstermiyor.

Altını göstermediği için sırf üstünü görerek karar alıyorsunuz, yanılıyorsunuz, yanlış kararlar alıyorsunuz.

O nedenle halka açık şirketlerde hep deniliyor ki halkı bilgilendirmek gerekir.

Sermaye Piyasası Kurulu SPK bilgilendirmek için bilanço yayınlayın diyor, denetim yaptırılır diyor, hem altını ,hem üstünü düzgün gösterebilmek için yapılan işler bunlar.

Bu etik mi? Bu etik mi? Yakalamak istiyoruz.

Bundan alınacak mesaj da şu; bu etik mi sorusuna cevap her zaman kolay olmuyor. Sen aile bireylerine rahatsızlık veriyorsa dedin.

O ama başka öldürme metotları var dedi.

Öldürmeden halledin dedi.

Bu bir Concorde uçağı.

Düştü bu. Londra New York seferi yapıyorlardı. Çok hızlı giden bir uçak.

Çok basit nedenle düştü.

Ondan önceki uçağın tekerleğinden bir lastik parçası çıkmış, diğer uçağın motoruna girmiş, yangın çıkarmış, basit basit şeylerden dolayı o kadar insan öldü.

Daha sonra da projeyi iptal ettiler.

Buradaki etiklik de müşterini düşünmen lazım.

Gerekli emniyet tedbirlerini alıyor olman lazım.

Lastik orada düştüyse bir sonraki uçak kalkmadan muhakkak kontrollerin iyi olması lazım.

Bu bir sorumluluk. Bu havaalanının bir sorumluluğu var.

Bu sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor.

Bir çok cana mal oldu. Bunu yapmadılar diye.

Bu etik mi? İki rakip birbirini çukura düşürmeye çalışıyor.

Bilinçli olarak ona zarar vermek, çukura düşürmek ileride çok yasa dışı işlere de gidebilir.

Yasa dışı şeyler yapmayın.

Altını kapatalım o zaman sen kazandın, sen kazandın diyelim.

ÖĞRENCİ:
Haksız rekabet dediniz ya ona benziyor. Biz doğru olan taraftayız, onları oraya çekmek istemiyoruz ama onlar bizi oraya çekmeye zorluyor.

BŞ:
Bu yarışı kim tertip ediyor? Federasyon.

O zaman Federasyon senin görevin oradaki çukuru kapatıp yarışa uygun hale getirmektir dememiz gerekiyor.

Biz gençlere üniversitelerde etik ile ilgili sorular sorduk. Çok ilginç cevaplar aldık.

Türkiye'nin enönemli etik sorunu nedir? Dedik.

Sence nedir?

Yalan.

Saygısızlık, Yolsuzluk, Torpil.

Onlarda birinci yolsuzluk söylemişler. Ondan sonra emek sömürüsü.

ÖĞRENCİ:
Karşılığını alamıyoruz. Üniversiteyi bitiriyoruz ama işe giremiyoruz.

BŞ:
Özellikle üniversite öğrencileri bundan şikayetçi. Ondan sonra ayrımcılık demişler. Bundan ne anlıyorsun?

ÖĞRENCİ:
İnsanlara değer verilmiyor.

BŞ:
Ayrımcılık genel bir kavram her şeye giriyor.

Ayrım eşitler arasında eşit davranmamak.

Ben bir hakim olsa bir kanun maddesini sana başka, sana başka uygulasam ayrımcılık yapmış olurum.

Aynı suç için sana 3 ona 13 yıl veriyorsam, ayrımcılık yapmış oluyorum.

Bunu yapmamak lazım. Beşinci olarak da söyledikleri yanlı habercilik . Bu çok enteresan.

Demek ki üniversite öğrencileri internetten haber okuyor, televizyon izliyor.

Ne demek yanlı haber?

Doğruyu yansıtmadan kendi çıkarı doğrultusunda haberi yapıyor.

Bunu söylemişler.

Etik olması gereken meslekler diye saydık.

Hükümet etik olması lazım, siyasiler etik olması lazım, yargı etik olması lazım, medyalar, polis, eğitimci, bunları saymışlar.

Sonra sorduk bunlar etik olması lazım ya, bunlara etik notu verir misiniz?

Hiç imtihan yapmadan akıllarına göre etik notu verdiler.

10 üzerinden not verin dedik.

Ne verdiler biliyor musunuz?

Hükümet 2.4, siyasi partilere 2.5 vermişler, Medyaya 3, Yargıya 3 vermişler, Belediyelere 3,3 Kamu Kurumlarına 3,5. Yani yine geçememişler.

Ortalamaya bakıldığında yüksek alanlar, alçak alanlar 3.9.

Etik notu kurumlara verdiniz sınıfı geçemediler.

Bir de genel olarak topluma not verin.

Türk toplumunun etiğine not verin, iyi mi?

Kötü mü? Dedik.

Kötü diyen yüzde 60'ı. 100 üniversite gencinin 60'ı toplumun etiğini beğenmiyor.

Sorduk, çekinir misin? Neden çekinir misin?

Etik dışı davranışlardan.

Yüzde 70 fena değil amaben gençlerden yüzde 90 beklerdim.

Gençlerin yüzde 90'nı çekinirim deseydi .

Diyorsun ki toplumda etik dışı davranmaktan çekinir misin?

Yüzde 71'i çekinirim demiş.

Okul hayatında etik dışı davranmak, kopya çekmek, şudur, budur, yüzde 68'i çekinirim demiş.

İş hayatında yüzde 69'u çekinirim demiş.

Çekinmeyenler de var.

Ortalamasını aldığımız zaman yüzde 70'i çekinirim diyor.

Gönülden geçen yüzde 95'i çekinirim dese. Eminim sizde yapsak bu anketi yüzde 98'i çekinirim çıkar.

Sorduk, tepki verir misiniz?

Birisi etik dışı davranırsa yapma , etme diye tepki verir misiniz dedik.

Onda da yarı yarı ya tam tepki veririz diyememişler.

Bu oranların daha da yükselmesi gerekiyor.

Bir çalışma yapsak etiği daha iyi hale getirmek için bizimle çalışır mısınız desek, siz tabii dersiniz. İsterim Yüzde 66 üniversite gençlerinde.

Daha da yükselmesi gerekiyor.

Gelecekten ümitli misiniz dedik.

Gelecekte daha iyi mi olacak?

Daha kötü mü olacak?

Bizim ümitli olmamız lazım.

Sizler ümit vereceksiniz.

ÖĞRENCİ:
Bence ümitsizler ama bir şey yapmak için uğraşmıyorlar. Anket sonuçlarında kendilerini de içine katarak ve hiçbir şey yapmadıklarını düşünürlerse , bizim okulumuz içinde böyle. Mesela kopya çekmek etik değil, biliyorlar, ama ne kadar uyguluyorlar. Ümitsiz olmak kişiden kişiye de değişiyor.

BŞ:
Bizlerin görevi göle yoğurt mayası çalmak.

Bunu o yüzden anlattım.

Bizlerin görevi toplumda motivasyonu tekrar sağlatmak.

Bizler olduğu sürece bu iş daha iyiye gidecektir diyebilmek.

Çünkü bunu yapmazsak, sahiplenmezsek başımıza gelecekleri gördük.

O nedenle muhakkak sahiplenmemiz lazım.

Şunu da görüyorsunuzdur, sahiplenilsin diye şirketler yavaş yavaş etik kodu yazmaya başladı.

Diyeceksiniz ki kaçı uyguluyor?

Olsun yazdı ya bir şeyler belki ileride uygulamaya başlayacaktır.

Bir hareket başladı.

Hareket başlaması güzel.

Buradan anlıyorsun ki bu birlikte çalışma. El ele vereceğiz. Birlikte çalışmamız lazım.

Etik olun, Etik kalın, Çünkü etik her zaman kazanır. Bana söz vermenizi istiyorum. Söz veriyor musunuz? Doğru işleri yapacağınıza söz veriyor musunuz?

ÖĞRENCİLER:
Evet.

BŞ:
Doğru işleri hayatınızda her zaman doğru şekilde yapacağınıza söz veriyor musunuz?

ÖĞRENCİLER:
Evet

BŞ:
Söz veriyor musunuz?

ÖĞRENCİLER:
Evet.

.

.



.



.


.



.



.



.



.


.


.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.

.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.



.
 

 

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org