Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Bülent Şenver'in Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

EKONOMETRİ Dergisi "Bakar Kör Olmayın"
25.09.2017
Okunma Sayısı : 7810
Oy Sayısı : 3
Değerlendirme : 5
Popülarite : 2,39
Verdiğiniz Puan :
 

 

EKONOMETRİ Dergisi "Bakar Kör Olmayın"

.
.



.


.
.

EKONOMETRİ Dergisi "Bakar Kör Olmayın"

BAKAR KÖR OLMAYIN
Bülent Şenver

 
"Neye baktığınız değil, baktığınızda neyi gördüğünüz önemlidir"

Gözlemleme becerisi olmayan insanlar başarılı olamaz.
Gözlem yapmayı becerebilmek çok önemli bir vasıftır. Bazılarımız gözlem yapmak yerine etraflarında kendi görmek istediklerini görürler. Çevrelerine bakarlar. Gerçeği görmek yerine beyinlerinde önceden oluşmuş fotoğrafları görürler. Görmeleri gereken detayları görmezler. Algılamaları gereken mesajları algılayamazlar.

İlk defa karşılaştığınız bir kişinin ilk önce neresine bakarsınız?

Ayakkabı boyasına mı?
Saçının taranma sitiline mi?
Göz makyajına mı?
Burnuna mı?
Dudaklarına mı?
Elinde tuttuğu çantasına mı?
Kravatına mı?
Dişlerine mi?
Gözlerine mi?
Yanındaki arkadaşına mı?

Unutmayın, gözleriniz hem bir video kamera, hem de bir fotoğraf makinesi gibi çalışır. Kameranızın merceğini nereye çevirirseniz o yeri kaydeder. Kameranızı nereye odaklarsanız, o yeri net gösterir.

Gözlerinizi hem hareketleri kaydeden bir video kamera, hem de bir anı dondurup tespit eden fotoğraf makinesi gibi kullanabilmelisiniz.

Video kamera görüntüsü içine düşen her şeyi en ince detayına kadar kaydedebilir. Gözleriniz de dört kişilik bir guruba baktığında, bu dört kişinin her birinin ayrı ayrı ne yaptığını beyninize kaydedecek kabiliyette olmalıdır. Çoğu insan, çoğu kez dört kişilik bir guruba baktığında içlerinden birinin üzerine odaklanır ve sadece onun ne yaptığını takip eder. Gözlerini video kamera gibi kullanmasını becerenler dört kişiyi birden aynı karede takip edebilir.

'Bu beceri ne işime yarayacak ki,' demeyin. Bir müşteri toplantısında müşterinin genel müdürü, genel müdür yardımcısı ve iki müdürü varsa, siz sunum yaparken fiyat teklifini anlatmaya başladığınızda genel müdürün fiyatı önemsemediğini yüz ifadesinden, genel müdür yardımcısının genel müdürün tepkisini beklediğini bakışlarından, pazarlama müdürünün fiyatla ilgilenmediğini sizi dinlemeyip kol saatinin tarihini değiştirmek için uğraşmasından ve satın alma müdürünün fiyatı pahalı bulduğunu dudaklarını büzüştürüp kafasını hafifçe sağa sola sallamasından fark ettiğinizde, müzakerede bir adım önde gidiyorsunuz demektir.

Beden dili, insanların ne düşündüğünü, ne hissettiğini, hangi duygular içinde bulunduğunu ele veren ipuçlarıdır. Bir iş toplantısı, iş görüşmesi yaparken havalara bakmak yerine sizi dinleyenlerin beden dilini izleyin. Yaptıkları hareketlerle verdikleri mesajları deşifre edin.

Bazı beden dili davranışları ve deşifresi:

Sık sık saatine bakmaya başladı.

(Zaman sıkıntısı var. Bir başka toplantıya gitmesi gerekiyor. Başka bir randevusuna yetişmek istiyor. Artık sizi dinlemiyor. )

Gözü sık sık yakanızdaki Türk Bayrağı rozetine takılıyor.


(Rozetinizi çok beğendi. Kendisi de aynı rozetten temin etmek istiyor. Hediye ederseniz veya ona nereden bulacağını söylerseniz makbule geçecek. )

Elindeki kaleme takla attırıp tekrar tutuyor.


(Sinirli veya aceleci. Çabuk sonuca gitmek istiyor. Lafı fazla uzatmadan teklifinizi yapın )

Siz konuşurken gözü ikide bir telefonuna gidiyor.

(Bir haber bekliyor. Aklı başka bir işte. Dikkatini çekmek için en can alıcı söylemlerinizi ilk önce söylemelisiniz.)

Sizi dinler gibi yapıyor ama ara sıra gözü masasındaki bilgisayarına kayıyor.


(Gelen maillerine göz atıyor. Siz anlatırken önemli bir mail gözüne çarparsa o sırada sizden kopuyor. Ne söylediğinizi dinlemiyor. Önemli şeyleri gözü bilgisayarına kaydığı anda söylemeyin.)

Her zaman sinekkaydı traşı varken bugün kılları görünüyor. Tıraş olmayı unutmuş gibi.


(Muhtemelen uzak bir seyahatten dönmüş. Traş olmak için zaman bulamamış. Çok yorgun. Fazla detaylarla kendisini bir de siz yormayın. Az ve öz konuşup mesajınızı hemen verin. Gerekirse bir başka zamana ikinci toplantı talebinde bulunun.)

Gözleri kan çanağı gibi olmuş. Sık sık göz kırpıyor.


(Sağlık sorunu olabilir. Ya da uykusuz kalmış olabilir. Geç yatmıştır. Nedenini bilmediğiniz için sakın bu durumunu sorgulamayın. Yanlış anlaşılabilir. Keskin ve süratli karar verecek bir durumda değil. Konuyu kısa kesin. Değerlendirmesi için ona zaman verin. Birkaç gün sonra tekrar arayacağınızı söyleyin.)

Gözü sık sık dışarıdaki cami minaresine takılıyor. Size bakmak yerine minareye bakıyor.


(Ramazan ayındasınız. Muhtemelen oruçlu. İftar saati yakın. İftarı bekliyor. Bu durumda bir yöneticiden karar vermesini beklemeyin. İftar çok yakınsa müsaade edin orucunu açsın. Zamanı müsait olursa iftar sonrası asıl konuya girersiniz.)

İyi bir gözlemci olmanın ne kadar faydalı olduğunu rahmetli Sakıp Sabancı'nın bana anlattığı bir anısı çok güzel ispatlıyor.
Sakıp Sabancı'nın Anısı:

«Kalk Sabancı Kalk»

Rahmetli Sakıp Sabancı'nın bana anlattığı bu anıyı sizinle paylaşıyorum.

Bir dönem Türkiye'de yabancı sermaye yatırımları yok denecek kadar azken biz, Amerikan "Ford" ile birlikte yılda 30 bin traktör imalatı yapabilecek bir ortaklığı, Zirai Donatım Kurumu'nu da aramıza alarak gerçekleştirmek istemiştik.

Zirai Donatım Kurumu'nu bu hayırlı yatırımın yapılabilmesi için ikna etmeye çalıştık. Çok çalıştık. Çok uğraştık. Bir türlü ikna edemedik.

'Ford'a ne gerek var? Sabancı'ya ne gerek var? Biz bunu tek başımıza da yaparız,' deyip bize her seferinde bir zorluk çıkarttılar. Bizi yokuşa sürdüler.

Ümidimizi kaybetmek üzereyken, bu işten vazgeçmeden önce son bir kez Zirai Donatım Kurumunun Genel Müdürünü Ford şirketinin yetkili müdürü ile birlikte ziyaret edip işi son bir kere daha anlatalım dedik.

Ford'un yabancı genel müdürü ile birlikte kalktık gittik. Bizi bir toplantı odasına aldılar. Orada beklerken, duvarda asılı duran sıra halinde çerçevelenmiş bir sürü adamın fotoğrafı, yabancı genel müdürün gözüne çarptı.

"Bunlar kimin resimleri?" diye sordu.
Sekreter cevap verdi. "Efendim onlar geçmiş yıllarda görev yapmış Sayın Genel Müdürlerimizin resimleri."

Ford'un yabancı genel müdürü bana döndü, bu şirketin kaç yıldır faaliyette bulunduğunu sordu. Söyledim. Gözüyle duvardaki resimleri saydı. Birkaç saniye sonra yüzü asıldı.

Bana döndü:
"Kalk Sabancı, kalk. Biz gidelim. Bize ot yoldurma! Bu Şirkette bir Genel Müdür ortalama ancak dokuz ay çalışabilmiş. Buradan iş çıkmaz. Kalk biz gidelim," dedi.
Ne maksatla baktığınız önemlidir


Bir şeye ne maksatla bakarsanız o maksada uygun şeyler görürsünüz. Neye baktığınız değil, baktığınızda neyi gördüğünüz önemlidir.

Bazen bakar kör oluruz. Baktığımız her ne ise baktığımızda görmemiz gereken şeyi görmeyebiliriz. Görmeniz gereken şeyi görebilmek için bir şeye hangi maksatla baktığınız bilmeniz gerekir. Maksatsız bakarsanız, baktığınızda görmeniz gerekenleri göremezsiniz.

Bir şeye Bülent Bey hayır yapmak amaçlı, sosyal sorumluluk düşünerek bakarsa, baktığı işten para kazanılabileceğini göremez. Aynı şeye Mahir Bey, para kazanmak maksadıyla bakarsa, oradan nasıl para kazanılacağını hemen görebilir.

Bir şeye veya bir olaya hangi maksatlarla bakabilirsiniz? İşte bazı örnekleri:

Para kazanmak
İyilik yapmak
Kötülük yapmak
Zarar vermek
Problemi çözmek
Eğlenmek
Alay etmek
Yanlış bulmak
Övmek takdir etmek
Sövmek, yerin dibine batırmak
Rencide etmek
Öğrenmek anlamak
Maksatsız, boş boş

Önce ne maksatla bakmak istediğinize karar verin. Sonra bakmaya başlayın. O zaman istediklerinizi görmeye başlayacaksınız.

 

Banka genel müdürü olarak görev yaptığım dönemde yaşadığım aşağıdaki olay, bakarken ne maksatla baktığınız konusunun ne kadar önemli sonuçlar doğuracağını gösteriyor.

Bir Anı:

"Genel müdürlük binası yıkılır mı?"


Toplantıya geç kalmıştım. Sabah, İstanbul Otogar inşaatı için finansman ihtiyacı olan otobüsçüler kooperatifi başkanı ile kredi toplantısına gitmiştim. Toplantı uzun sürdü. İstanbul'a önemli bir hizmet verecek ve otobüsleri Topkapı'dan kurtaracak önemli bir projeydi. Arabam bankanın genel müdürlük binasının önünden park yerine inmek için hızla geçerken gözüm bir vince takıldı.

Camdan başımı kaldırıp baktığımda binanın tepesinde bir vinç gördüm. Vincin ucunda havada sallanan kocaman bir bilgisayar vardı. Binanın altıncı katına kadar çekilmiş havada duruyordu. Odama gelir gelmez bilgisayardan sorumlu genel müdür yardımcımızı aradım.
"Ali Bey, binanın altıncı katında asılı duran makine nedir?" diye sordum.

Ali Bey:
 
"Efendim biliyorsunuz bir mainframe (bilgisayar makinesi) bize yetmiyor. İkinci IBM 4381 siparişi vermiştik. Geldi. Binanın ana kapısından sığmadı. Merdivenlerden çıkartmak mümkün olmadı. Biz de vinç ile altıncı kata çıkarmak zorunda kaldık. Şimdi de pencereden sığmıyor. Arkadaşlar pencereyi sökecekler. Duvarları kırıp pencere boşluğunu genişletecekler. Sonra makineyi içeri sokacağız. Makine havada biraz daha asılı kalacak."

"Aman dikkat edin, halat kopmasın. Bir can kaybı yaşanmasın. Aşağıda bir düzen kurun. Kimse altından geçmesin," dedim.

Dedim ama gözümün önünden binamızın ortasında havada asılı duran devasa makine bir türlü gitmiyordu. Geç kaldığım toplantıya girdim. Gemisi arıza yapıp limandan ayrılamayan ve nedenle yükünü boşaltamadığı için navlun bedelini tahsil edemeyen ve bize kredi borcunu ödememiş bir armatör başına gelen felaketleri bana anlatıyordu. Zamanında kredi geri ödemesi yapmadığı için gemiye haciz koyabilir ve gemisini bağlatabilirdik. Benden süre istiyordu. Gemisine el koymamamızı talep ediyordu. Ben de hem onu dinliyor hem de IBM 4381'i düşünüyordum.

Toplantı bitiminde odama geçtim. Yerime oturdum. Armatörün sorununu çözmüştüm ama makine sorunumuz hâlâ çözülmemişti. Havada asılı gördüğüm makine beynimin içinde farklı elektrik dalgaları oluşturmuş ve aklıma bambaşka tehlikeleri getirmişti. Nejat Bey'i aradım.

"Nejat Bey, pencereden dışarı bakarsanız altıncı katta sallanan koca bir bilgisayar makinesi göreceksiniz. Ali Bey aşağıdan geçenlerin başına düşmesin diye tedbir aldı. Siz de bu makineyi Ali Bey pencereden içeri sokunca bizim altıncı kat çöker mi diye bir araştırma yapar mısınız? Binanın statik hesaplarını yapan mühendisi acele bulun. İki adet IBM 4381 makineyi bu bina taşıyabilir mi baksın."

Herhalde Nejat bey de benden önce görmüştü makinenin altıncı katta asılı olduğunu. Bana, "Tamam efendim. Hemen arıyorum," derken sesinde hissettiğim endişe ve korku makineye bakarken statik hesap konusunun aklına gelmediğini gösteriyordu. IBM 4381 altıncı katın penceresinden içeri zor da olsa sokuldu. Binanın statik hesaplarını yapan mühendis apar topar bulundu. Hesapları kontrol etti.

"Tehlike görüyorum. Statik hesaplar sınırda çıktı. Makinanın konulacağı kata destek yapmayı öneriyorum," dedi.

Altıncı kata destek yapıldı. Aşağıdan geçen kimse ölmedi. İki makine güldür güldür çalışmaya başladı. İşlemleri hızlanan müşterilerimiz Bank24 makinelerimizden daha sık para çekmeye başladı. Ali ve Nejat Bey ile asansörde karşılaştığımızda, IBM 4381'i hatırlayıp gizli gizli gülüşmeye bir hafta devam ettik.

Bakmak, görmek demek değildir.

Neye baktığınız değil, baktığınızda neyi gördüğünüz önemlidir...

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org