Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Bülent Şenver'in Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Call Center Life Dergisi "Bankaların teknoloji yatırımı yaparken hata yapma lüksleri yok"
18.08.2018
Okunma Sayısı : 16552
Oy Sayısı : 13
Değerlendirme : 5
Popülarite : 5,57
Verdiğiniz Puan :
 

 

Call Center Life Dergisi "Bankaların teknoloji yatırımı yaparken hata yapma lüksleri yok"

.

 pdf indirmek için
.



.
.
.


.


.



.



.



.



.
.



Call Center Life Dergisi Temmuz 2018 Sayısı

Bülent Şenver Duayen Bankacı Türklider Merkezi Kurucu Başkanı
 
  Bankacılık konusunda Türkiye'de ilklere imza attınız ve günümüze kadar gelen birçok uygulamaya öncülük ettiniz. Bu çalışmalardan bahseder misiniz?

Banka genel müdürü olarak görev yaptığım yıllarda Türkiye'de "Bireysel Bankacılık" yeni başlıyordu.

Türk toplumunun "Kredi Kartı" ve "ATM Makinaları" ile yeni tanıştığı yıllardı.

"Bireysel Bankacılık" konusunda Türkiye'de birçok ilklere imza atma şansım oldu.

Bazılarını sizlerle paylaşayım.

Türkiye'de ilk "Resimli Kredi Kartı" uygulaması 


Banka kartlarının Türkiye'de ilk çıktığı yıllarda kart sahibi alışveriş yaptıktan sonra kasada ödeme için kartını verdiğinde ayrıca bir de makbuz (slip) imzalamak zorundaydı.

O tarihte POS denilen elektronik makineler kasalarda yoktu.

Kart şifresi de yoktu.

Kasiyer makbuzdaki imza ile kart arkasındaki müşterinin imzasını kontrol ederdi. Daha sonra da güvenli olsun diye müşteriden bir de kimlik göstermesini talep ederdi.

Kimlikteki fotoğraf ile müşterinin aynı kişi olup olmadığını kontrol ederdi.

Müşterinin bazen kimliği yanında olmaz, kasiyer ile münakaşa başlardı.

Bu kontroller de uzun sürdüğünden müşteriler kartla ödeme yaparken kasa önünde epey eziyet çekerdi.

Bizim bankanın kartına sahip olan müşterimiz bu eziyeti çekmesin istedim.

"Bizim kartımız kasalarda aynı zamanda kimlik kartı yerine geçsin. Kredi kartımızın üzerine müşterimizin fotoğrafını koyalım" dedim.

Genel müdür yardımcımız;

"Böyle bir teknoloji yok ki! Hem Visa ve Master Card şirketleri bize bunun için izin vermez" dediğinde;

"Zoru başarmak bizim işimiz. Uğraşırsak başarırız" dedim.

Uğraştık. Hem de çok uğraştık.

Ben İsviçre'ye gidip bir makine imalat şirketi buldum.

Bizim için kredi kartı üzerine müşteri fotoğrafını koyacak özel bir makine imal ettirdik. İsviçreli şirkete sözleşme imzalattım.

Bu makinayı beş yıl boyunca başka bir Türk bankasına yapmayacağı garantisi aldım.

Visa ve Master Card şirketlerine her yıl belirli sayıda yeni kart verme taahhüdü vererek bu işe ikna ettik.

Resimli kredi kartı yapmamıza onay verdiler.

Türkiye'nin ilk resimli kredi kartı uygulamasını başlattık.

Diğer banka müşterileri kasalarda kuyruklarda eziyet çekerken bizim bankanın kartını taşıyanlar ödemelerini süratle yapıp işlemlerini tamamladılar.

Kasalarda bu kez de sık sık aşağıdaki münakaşa yaşanmaya başlandı.

Kasiyer: "Kimliğinizi gösterir misiniz?"

Müşteri: "Ama bir önceki müşteriden kimlik göstermesini istemediniz!"

Kasiyer: "Onun kartı resimliydi"

Müşteri: "Bizim bankada niye yok ki bu uygulama?"

Kasiyer: "Bilmiyorum efendim"

Akıl ettik. Uğraştık. Başardık.

Türkiye'nin ilk "Taraftar Banka Kartı"


ATM ve kredi kartlarının Türkiye'ye ilk girdiği yıllarda bu konuda ciddi yatırımlar yapan sadece üç banka vardı.

Birisi de benim genel müdürü olduğum bankaydı.

ATM ve kart projemizi BANK24 adıyla başlatmıştık. Yeni müşteriler kazanmak için uğraşıyorduk.

Gençleri bankamızın müşterisi yapmak için aklıma bir fikir gelmişti.
Türkiye'de futbola ilgi çoktu.

Gençlerin çoğu bir futbol takımını tutuyordu ve destekliyordu. Taraftarlar için BANK24 kartı yapalım dedim.

"Gönül Üyesi Kartı" adıyla dört büyük futbol kulübü için BANK24 kartını ürettik.

Her takım için ürettiğimiz kartın ön yüzüne o takımın çubuklu forma renklerini bastırdık.

Beşiktaş Kulübü başkanı Süleyman Seba, Fenerbahçe başkanı Metin Aşık, Galatasaray başkanı Alp Yalman ve Trabzonspor kulübü başkanı Mehmet Ali Yılmaz ile ayrı ayrı birçok toplantı yaptım.

Onları "Gönül Üyesi Kartı" çıkartmak için ikna etmem gerekiyordu. Kolay olmadı. Çok uğraştım.

Sıra kartın üstüne son kullanma tarihi yazmaya geldiğinde genel müdür yardımcımız bana sordu;

"Bülent Bey taraftar kartları üzerine son kullanma tarihi olarak bir yıl sonrasının mı yoksa iki yıl sonrasının mı tarihini yazalım?"

Biraz düşündüm. Kulübünü gönülden destekleyen taraftarın kartının üzerindeki son kullanma tarihi yerine yazılması uygun olacak bir cevap aklıma geldi;

"Ömür Boyu" yazın dedim.

Diğer bankaların ücretsiz vermek zorunda olduğu kartları biz taraftar kartı yapıp 20 TL'den sattık. 10TL'sini kulübe verdik. Kulüpler ilave gelir, bankamız yeni müşteriler kazandı.

Brezilya'nın ve dünyanın efsane futbolcusu Pele'yi Türkiye'ye getirdik. İnönü Stadyumunda taraftar kartın tanıtım ve lansman toplantısını yaptık.

Maçın başlama vuruşunu Pele'ye yaptırdık.
 
Türkiye'nin ilk "Banka Çağrı Merkezi"

O yıllarda bugünkü gibi 24 saat 365 gün bankacılık yapmak mümkün değildi.

Teknoloji buna uygun değildi.

Banka şubeleri akşam 17:30'da müşteri hizmetlerine kapanırdı.

Şubeler kapandıktan sonra müşterilerimize hizmet vermek için Türkiye'nin ilk banka çağrı merkezini kurduk.

Müşteriler banka çağrı merkezinin ne olduğunu bilmiyordu.

Başka hiçbir bankada böyle bir uygulama yoktu.

İlk olmanın heyecanını yaşıyorduk. Türkiye'de bu işi yapabilecek yazılımı yaptırmak mümkün değildi.

Özel yazılım yapmak için bir uzmanı Amerika'ya gönderdik.

ALO24 adıyla başlattığımız ilk banka çağrı merkezi için 288 24 24 diye PTT'den özel bir numara tahsisi aldık. Televizyon reklamları yapmaya başladık.

Televizyon reklamlarının başladığı gece reklamlardaki dış ses şöyle diyordu;

"Ne zaman, nerde olursanız olun bir numaraya ihtiyacınız var."

"O numarayla işlem tamamlayın."

"İyi Numara. O Numara, Bu Numara."

"ALO24 İşlem Tamam"

O gece telefonlarımız kilitlenmişti.

Arayan arayana.

Çoğu arayan müşteri ile çağrı merkezi personeli arasında aşağıdaki gibi bir konuşma gerçekleşmişti.
 
Banka personeli;
"ALO24, size nasıl yardımcı olabilirim?"

Müşteri;
"Bilmem!"

Banka personeli;
"Efendim bizi siz aradınız. Niçin aramıştınız?"

Müşteri;
"Reklamlarınızı televizyonda gördüm. Bakayım kontrol edeyim gece yarısı orada mısınız diye aradım."

Banka personeli;
"Buradayız efendim."

Müşteri;
"Çok güzel. İyi geceler kızım."

Banka personeli;
"İyi geceler efendim."

Türkiye'nin ilk banka çağrı merkezini böylece kurmuş olduk.

Müşteriler memnun oldu. Bankamızın itibarı ve müşteri sayısı arttı.
 
Türkiye'nin ilk "Telefonla Milli Piyango Bileti"


Bireysel müşterilerimizi arttırmak için onlara hiçbir bankanın sunmadığı yeni hizmetleri sunmak için projeler yaratıyorduk.

ALO24 çağrı merkezimizi kullanarak kolayca Milli Piyango bileti almayı sağlayacak Türkiye'de bir ilk uygulamayı daha başlattık.

Bu yeni uygulama ile hem çağrı merkezimizin kullanımını hem de komisyon gelirlerimizi arttırmış olduk.
 
Genel müdür yardımcımızı arayıp;

"Ali Bey, Türkiye'de telefonla milli piyango bileti alınabilecek bir uygulama başlatalım." Dediğimde Ali Bey ve ekibi çok heyecanlanmıştı.

Hemen özel bir ekip kuruldu ve yazılım çalışmaları başladı.

IVR (interactive voice response) ile çalışan, bilgisayarın konuştuğu ve müşteriyi yönlendirdiği bir yazılımı banka içinde yaptırdık.

O yıl Dünya Milli Piyango İdareleri kongresi Türkiye'de yapıldı. Milli Piyango İdaresi Başkanı beni kongreye konuşmacı olarak davet etti. Bu inanılmaz uygulamayı dünyaya anlatmamı istedi.

Antalya'ya gittim. Sıra bana geldiğinde sahneye çıktım.

Salonda dünyanın çeşitli ülkelerinden gelmiş Milli Piyango İdarelerinin yüzlerce yöneticisi vardı.

Kürsüye yaklaştım.

Susup salondakilere bakmaya başladım.

Salonda ses kesildi.

Çıt çıkmıyordu.

Herkes benim ne söyleyeceğimi merakla bekliyordu.

Yaklaşık iki dakika sessizlikten sonra İngilizce olarak ilk cümlemi söyledim;

"Bugün bizim için çok önemli bir gün. Şimdi size sadece Türkiye'de değil, dünyada bir ilk olan milli piyango uygulamasını göstereceğim."

Kürsüye konulmuş olan telefonun ahizesine kaldırdım.

Telefonun sesi salondaki hoparlörlere bağlanmıştı.

"Dııııııııt".

Çevir sesi tüm salonda kulakları çınlatmaya başladı.

Hemen numarayı çevirdim. 288 24 24.

Karşıdan gelecek cevabı beklemeye başladım.

Telefon açılınca karşıdan gelen ses salonu doldurdu.

"ALO24'e hoş geldiniz.

Milli Piyango bileti almak için lütfen 1'i tuşlayın"

İnsan değildi konuşan.

Karşıdaki bizim bilgisayar konuşuyordu.

Kongre tercümanı da bilgisayardan gelen cevapları İngilizceye tercüme ederek salondakilerin olan biteni anlamalarını sağlıyordu.

Ben 1'i tuşladım.

Bilgisayardan şu komut duyuldu;
"Tam bilet için 1, yarım için 2, çeyrek için 3'ü tuşlayın"
B
en 3'ü tuşladım.

Bilgisayardan bu sefer şu uyarı geldi;
"Kaç adet çeyrek bilet almak istediğinizi tuşlayın"

Ben 1'i tuşladım.

Bilgisayar;
"Bir adet çeyrek bilet almak istediniz. Lütfen bekleyin. Biletinizi çekiyorum. Kalem kağıdınızı hazırlayın birazdan biletinizin numarasını okuyacağım"

Ve benim için çekilen biletin numarası hoparlörde duyuldu. Bilgisayar rakamları teker teker ve ağır ağır okumaya başladı;

"3, 6, 8, 2, 1, 5"

Salon baktığımda hayretler içinde yaptıklarımı seyreden yabancı katılımcıları görüyordum.

Bilgisayardan cevaplar geldikçe gözleri daha da açılıyor, sanki bu nasıl olur, gerçek değil herhalde diyerek birbirlerine bakıyorlardı.

Bilgisayarın son cümlesi duyulduğunda salondaki katılımcılar beni ayakta alkışlamaya başladılar.

"Bizden bilet aldığınız için teşekkür ederiz. Bol şanslar. İşlem Tamam!"

Kahve molasında etrafımı yabancı katılımcılar sardı.

Her biri bir soru soruyordu.

En çok hoşuma giden soruyu ise Alman Milli Piyango İdaresinden bir yönetici sordu;

"Bu anlattıklarınız gerçek değil mi?"

"Gerçek" dedim.

"Siz kürsüden bankanızın çağrı merkezine mi bağlandınız? Sahiden mi?"
"Sahiden" dedim.

Bu gösteri hem benim, hem Milli Piyango İdaresi Başkanının hem de çalışanlarının göğsünü kabartmıştı.

Biz yaparsak işte böylesini yaparız dercesine konferans boyunca göğsümüzü gere gere yabancı misafirlerle sohbet ettik.

Türkiye'nin ilk "Market Kartı" Migros Kart


Kredi kartlarının çok yeni olduğu yıllardı. İnsanların çoğu alışverişlerini nakit ile yapıyordu.

Kart sahibi az olduğundan dükkanların çoğunda kartlı alışveriş yoktu.

Bazı dükkanlar da bankalara komisyon vermek istemediklerinden kartlı ödemeyi kabul etmiyordu.

Migros genel müdürü Bülent Özaydınlı'nın ziyaretine gittim.

"Müşterileriniz mağazalarınızdan karpuz aldığında ödemesini nasıl yapıyor" diye sordum.

"Nakit ile" cevabını verdi.

"Kartla karpuz alma dönemini başlatalım mı?" diye sordum. Şaşırdı.

"Nasıl olacak?" diye sordu.

"Migros Kart adıyla bankamız sizin için bir kart çıkartsın. Siz de bu kartı müşterilerinize verin. Migros mağazalarında kasada bu kart ile ödeme yapsınlar."

Kart operasyonunun detaylarını anlattım. F

ikri beğendi ve kabul etti. Türkiye'nin ilk

"Mağaza Banka Kartını" çıkarttık.

Kart tanıtımını bir Migros mağazasında Bülent Özaydınlı ile birlikte yaptık.

Etrafa asılmış kocaman afişleri hatırlıyorum.

Üzerinde kocaman bir karpuz resmi vardı.

Altında "Kartla Karpuz Alma Dönemi Başlıyor" yazıyordu.

Ertesi hafta Koç Holding'de rahmetli Vehbi Koç beyin ziyaretine gittim. Koçbank'ın sahibi olmasına rağmen Migros Kart uygulamasını bankamız ile yapmayı kabul ettikleri için kendisine teşekkür ettim.

Ona sürpriz olsun diye kocaman insan boyunda kartondan bir çek yaprağı yaptırmıştım.

Çekin üzerinde Migros'a bu iş birliği nedeni ile ödemeye söz verdiğimiz meblağı yazdırdım.

Vehbi Beyin odasının dışında duruyordu.

Vehbi beye sordum;

"Vehbi Bey, size bir çek vermek istiyorum. Müsaade eder misiniz"

"Tabi. Olur." Dedi.

Dışarıda duran bir insan boyunda hazırlanmış çeki odaya getirttim.

Vehbi Beye verdim. Üzerinde yazan meblağa baktı.

Hoşuna gitti.

Tebessüm etti.

Çekle birlikte hatıra fotoğrafı çektirdik.

Ertesi gün Vehbi Koç Beyle çektirdiğim fotoğrafı Bülent Özaydınlı'ya gönderdim.

Fotoğrafı alır almaz beni telefonla aradı.

"Bülent Bey, ben bu kadar yıldır Koç Holding'de çalışıyorum benim Vehbi Beyle böyle fotoğrafım yok. Siz nasıl başardınız bunu?" diye sordu.

"Siz de benim gibi kendisine yüklü bir meblağ çek imzalayıp verin sizin de benim gibi fotoğrafınız olsun" dedim.

Karşılıklı gülüştük…

Türkiye'nin ilk Migros Kart'ını yaratmanın gururu ve mutluğu ile birbirimizi kutlayarak telefonu kapattık.
 
  Bugün bankacılık konusunda sizi en çok heyecanlandıran teknolojik gelişmeler neler? Türk bankalarının teknolojiye entegrasyon yeteneğini nasıl değerlendiriyorsunuz.

Türk bankaları teknolojiye önemli yatırımlar yaptı.

Eskiden bankacılıkta kar marjları yüksekken teknolojiye yapılan yanlış yatırımlar tolere edilebiliyordu. Şimdi bankacılıkta kar marjları düştü.

İleride daha da düşecek.

Bu nedenle artık bankaların teknoloji yatırımı yaparken hata yapma lüksleri yok.

Doğru karar vermek zorundalar.

Doğru karar vermek için ön araştırma yapmak, teknoloji gelişmelerini yakından takip etmeleri gerekiyor.

Bugün bankacılık konusunda bizim dönemimizde olduğu kadar kolay yaratıcılık yapmak ve yeni ürünler geliştirmek mümkün olmuyor.

Yabancı bankacılar Türkiye'ye geldiğinde bizim bankaların teknolojiyi nasıl kullandıklarını görünce şaşırıyor.

Onların yapamadıklarını biz yapıyoruz. Onların akıllarına gelmeyen uygulamaları biz kullanıyoruz.

Ancak, Türk bankalarının birer birer yabancı bankaların eline geçmesiyle birlikte bankalarımızın teknolojideki yenilikçi ve yaratıcı kabiliyetleri törpülenmeye başladı.

Zira yabancı ortaklar yapılacak yeniliklerin ve teknoloji yatırımlarının uluslararası standartlara uymasını istiyor.

Durum böyle olunca da yenilik ve yaratıcılık yapmak zorlaşıyor.

Bankacılık konusunda beni en çok heyecanlandıran üç konu var.

Birincisi ödeme sistemlerinde "Blockchain" teknolojisinin bankalar tarafından kullanılmaya başladığını görebilmek.

İkincisi ise ödeme sistemlerinde bankaların plastik kart kullanımına son vermelerini görmek.

Mobil cihazlarla veya giyilebilen teknolojilerle (kol saati, ceket, gömlek, ayakkabı gibi) bankacılık işlemlerinin yapılabildiği dönemi yaşamak istiyorum.

Hatta insan vücudunun uygun bir yerine deri altına yerleştirilmiş bir chip aracılığı ile finansal ihtiyaçların tümünün yapılabildiği bir dönemi hayal ediyorum.

Üçüncüsü de bir banka müşterisinin tanınabilmesi için bankaların şifre, kullanıcı adı, annenizin kızlık soyadının ikinci ve üçüncü harfi, telefonunuza gelen tek işlemlik şifre gibi uygulamaların son bulduğu, bunların yerine insanların biometrik özelliklerini algılayan ve tanıyan bir algoritmanın oluşturulduğu ve kullandığı yılları hayal ediyorum.

  Türkiye'deki bankacılık sektörünün gelişim sürecini bizzat gözlemlemiş bir yönetici olarak, sektörün son 30 yıldaki değişimlerini artılarıyla ve eksileriyle nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türk bankacılık sisteminde son 30 yılda meydana gelmiş değişimin önemli artılarını şöyle özetleyebiliriz.

Artılar:

* Bankaların sermaye yapısı güçlendi

* Verimsiz bankalar sistemden çekildi

* Banka denetim ve gözetim sistemi güçlendirildi

* Bankaların likidite riskini rahatlatacak piyasalar oluşturuldu

* Uluslararası bankacılık kurallarına uyum gerçekleştirildi

* Bankalarda risk yönetimi modelleri ve uygulamaları geliştirildi

* Gereksiz operasyon maliyetlerini azaltıcı tedbirler alındı

* Sermaye ve para piyasaları sistemi geliştirildi, ürünleri çeşitlendirildi

* ATM paylaşımı, ortak POS gibi bankaların birbirleriyle iş birliği uygulamaları başladı

Eksiler:

* Ulusal bankalar yabancıların eline geçti

* Yerli tasarrufların yurt dışına kredi olarak verilmesi kolaylaştı

* Büyük kredi uygulaması ile kredi riski arttı

* Kredi kartlarına taksit uygulaması bireysel kredi riskini arttırdı

* Bankacılık kar marjları düştü, maliyetler aynı süratte düşmedi

* Siyasi otoritenin bankacılık sektörünün ürün ve hizmet fiyatlamasına müdahale etmesi

* Kamu bankalarının büyük krediler için kullanılması

* Devlet garantisi ile kredi verme uygulamasının bankaların kredi risk yönetimi disiplinini bozması

* Merkez Bankası kararlarına siyasi müdahale finansal güven ve itibarı zedeledi

* Dövize endeksli ekonomi modelinin bankaların döviz riskini arttırması

 Deneyimlerinizi genç yöneticilerle paylaşmak için ne gibi çalışmalarınız var?

Deneyimlerimi genç yöneticiler ile paylaşabilmek için öncelikle üniversitelerde lisans ve lisansüstü dersleri veriyorum.

Ayrıca tecrübelerimi ve deneyimlerimi gençler ile paylaşmak için www.turklider.org adıyla bir platform oluşturdum.

Bu sitede ben ve birçok iş adamımız tecrübelerini ve deneyimlerini paylaşıyor.

"Banka Bilanço Analizi", "Kulağınıza Küpe Olsun", "Gençlere Mektup" ve "Başarı Hapı Başardin" isimli kitapları gençler için yazdım.

Ayrıca gençler için televizyonlarda programlar da yaptım.

Habertürk kanalında "Kulağınıza Küpe Olsun" programını, Skyturk televizyonunda "Turklider" programını ve Expochannel televizonunda da "Bülent Şenver'in Odası" televizyon programlarını yaptım.

Bu televizyon programlarımı şimdi https://vimeo.com/turklider/videos sayfasında gençlerle paylaşıyorum.

Genç yönetici ve yönetici adaylarına tavsiyeleriniz nelerdir?

Genç yönetici ve yönetici adayları için 36 öğüdüm:

1. İnsanlara saygı gösterin, değer verin

2. Birlikte çalıştığınız insanlarla ilgilenin

3. Çevrenizdeki insanlarla iyi ilişkiler geliştirin

4. İyi ahlaklı olun

5. Etik Gözlüğünüz Olsun

6. Güvenilir bir insan olun

7. Sözünüzün eri olun

8. İşinize dört elle sarılın. İşinizi benimseyin. İşinizi sevin

9. Çalışma yönteminizi ve araçlarını doğru seçin

10. Takımınızda birlikte çalışacağınız insanları dikkatli seçin

11. Yetki devri yapın. Doğru yapılan yetki devri işinizi kolaylaştırır

12. Ben yerine, biz demesini öğrenin

13. Teknolojiyi takip edin, yeniliklere ayak uydurun. Yurtdışı seyahatleri yapın, fuarlara gidin, dergileri takip edin

14. Sabırlı olun

15. Mücadeleci olun. Azimli olun

16. Vaktinden önce, hazır olmadan, hiçbir mevkiye talip olmayın

17. İş bitirici olun

18. Mütevazi olun

19. Hedefleriniz ulaşılabilir olsun, ölçülebilir olsun

20. Amaçlarınız büyük olsun. Hayalleriniz olsun

21. İşinizi önemseyin. İşinizden zevk alın

22. Danışmasını bilin

23. Bilgilerinizi ve tecrübelerinizi paylaşın

24. Tutumlu olun. Hesaplı olun

25. Kendinize güvenin

26. Hobileriniz olsun

27. Sosyal hayatınız olsun

28. Dostlarınız olsun. Çevreniz olsun. Güçlü ilişkileriniz olsun

29. Risk almasını bilin

30. Zamanı iyi kullanın

31.Sağlığınıza dikkat edin. Spor yapın

32.Kimsenin hakkını yemeyin

33. Okuyun, araştırın

34. Güler yüzlü olun

35. Tatlı dilli olun

36. Hoşgörülü ve uzlaşmacı olun

  Kurucu Genel Başkanı olduğunuz Herkese kitap Vakfı'nın faaliyetlerinde bahseder misiniz?

Türkiye yeteri kadar kitap okumuyor. OECD'nin ve IPSOS araştırma şirketinin yaptığı araştırmalara göre:

Kitap Okuma yeterliliği konusunda 65 ülke arasında 42. sıradayız.

Çocuklarımız kitap okuma becerisi konusunda 35 ülke arasında 28. sırada.

Okullarımızın yüzde 70'inde kütüphane yok.

Toplumun yüzde 39'u hiç kitap okumuyorum diyor.

Okuduğunu anlamak konusunda 70 ülke arasında sonlarda 52. sıradayız.

Çocuklarına kitap hediye eden ülkeler arasında 180 ülkede sonlarda 140. sıradayız.

Her 3 öğretmenimizin sadece bir tanesi düzenli kitap okuyor.

Toplumda her 100 kişiden sadece dördü düzenli kitap okuyor.

Türk halkı ihtiyaç maddelerini sıralamış. Kitap 235. Sırada yer almış.

İşte bu durumu düzeltmek için "Herkese Kitap Vakfını" kurmaya karar verdim.

Herkese Kitap Vakfı'nın amacı kitap okumayı sevdirmek, yaygınlaştırmak ve ihtiyaç sahiplerine kitap iletmek.

Şimdiye kadar ihtiyaç sahiplerine 302 bin kitap ilettik. Büyük alışveriş merkezlerine "Kitapcan Kitap Bağış Kumbaraları" koyduk.

Bu kumbaralara bırakılan kitapları ihtiyaç sahiplerine gönderiyoruz.

Her yıl Nisan ayının üçüncü pazar gününü "Kitap Hediye Günü" ilan ettik.

Yılda bir kez insanların birbirine kitap hediye ederek kitap okumayı sevdirmek ve yaygınlaştırmaya katkı sağlamalarını istedik.

 Çağrı Merkezi sektörü hakkındaki düşünceleriniz nelerdir. Sektörün gelişim sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yaşam giderek zorlaşıyor.

Büyük şehirlerde insanlar kendilerine zaman ayırabilmek için her işi kolay, pratik ve kısa sürede yapmak istiyor.

Çağrı merkezleri insanların hayatını kolaylaştıran bir hizmet yöntemi.

İnsan yaşamında zaman önemini arttırdıkça çağrı merkezlerine duyulan ihtiyaç da artacaktır.

Çağrı merkezlerinde insan ağırlıklı hizmet, yerini digital ağırlıklı hizmetlere bırakacaktır.

Yapay zeka uygulamaları çağrı merkezlerinde kullanılmaya başlanacaktır. İleride çağrı merkezlerinde çalışan personelin yerine robotlar kullanılacaktır.

İleride çağrı merkezlerinde "Biri tuşlayın", "İkiyi tuşlayın" dönemi kapanacaktır.

İnsanlar bir çağrı merkezini aradıklarında sanki canlı bir operatör ile konuşuyormuş gibi bilgisayarla konuşup isteklerini söyleyebilecektir.

Bilgisayar da söyleneni anlayıp müşterinin isteklerini yapabilecek, onunla tıpkı bir insan gibi konuşacaktır.

Çağrı merkezleri yok olmayacak, yapay zeka ve robotların hizmet verdiği düşük maliyetli hizmet merkezleri olarak faydalı işler yapmaya devam edecektir.

.
.

 .pdf Söyleşiyinin pdf dosyasını indirmek için

.
.
.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org