Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Bülent Şenver'in Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Herkese Kitap Vakfı Sohbeti Mürsel Çavuş ile Bülent Şenver
07.09.2019
Okunma Sayısı : 11408
Oy Sayısı : 6
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,89
Verdiğiniz Puan :
 

 

Herkese Kitap Vakfı Sohbeti Mürsel Çavuş ile Bülent Şenver

.
.

Herkese Kitap Vakfı Sohbeti Mürsel Çavuş ile Bülent Şenver

.
.

 dinlemek için

.
.



.
.

Herkese Kitap Vakfı Sohbeti Mürsel Çavuş ile Bülent Şenver


.
.


Bülent Şenver ile Mürsel Çavuş
.


https://youtu.be/qL713iNAAGg

.
.
.


soldan Emin Çapa, Bülent Şenver, Mürsel Çavuş
.


soldan Emin Çapa, Bülent Şenver, Mürsel Çavuş
.



.


soldan Emin Çapa, Bülent Şenver, Mürsel Çavuş
.



.

Mürsel Çavuş ile Bülent Şenver Sohbeti

Bülent Şenver (BŞ)

Mürsel Çavuş (MÇ)

MÇ: Merhaba. Hoşgeldiniz. Bugün konuğum çok değerli Öğretim Üyesi.

Biz onu başka bir vesile ile tanıyoruz.

Herkese Kitap Vakfı Kurucu Başkanı Bülent Şenver.

Hocam Hoşgeldiniz.

BŞ:
Hoşbulduk

MÇ:
Çok değerli bir katkı yapıyorsunuz ülkemize.

Ben herkes adına öncelikle size teşekkür etmek istiyorum.

Kızınız vesilesi ile yaptığınız çalışmalar ile bilgi aldım.

Sizi tanıyalım, daha sonra vakıf ile ilgili yaptığınız çalışmalara gelelim.

BŞ:
Ben öğretim hayatıma ilk Darüşşafaka Lisesinde başlamış oldum.

Darüşşafaka Lisesini bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesine gittim.

İlk biz üniversiteye dahil olduğumuzda adı Boğaziçi değildi, Robert Kolej Yüksek Okuluydu.

İkinci yılda adı değişti. Mezun olduğumuz zaman diplomamız Robert Kolej oldu. Bu vesile ile hem Robert Kolej hem de Boğaziçi mezunlara dahil olmuş oldum.

Okulu bitirir bitirmez Londra'da işe başladım.

Bunun sebebi de o tarihlerde dahil olduğum meslek Türkiye'de yoktu.

Bağımsız Dış Denetim Mesleği. Arthur Andersen bağımsız Dış Denetim şirketine katıldım.

Onlarla yaklaşık 11 yıl çalıştım.

İlk mesleğim benim denetçilik. Bilanço ve gelir tablosunu denetlemek şirketlerin.

Bunları yaparken tesadüf çok banka denetimi bana verildi, yaklaşık 25 tane banka denetlemiş oldum Türkiye'de.

Böyle olunca da banka uzmanı olmuş oldum.

Bir banka bana iş teklif etti, onu kabul edince de masanın 11 yıl denetim tarafında otururken, daha sonra masanın diğer tarafı icraat tarafında genel müdür yardımcısı oldum.

İlk önce İnterbank da genel müdür yardımcısı oldum, daha sonra Pamukbank.

O tarihlerde bireysel bankacılık yeni başlamıştı.

Birçok yenilikler yaptık.

İlk resimli kredi kartlarını çıkarmış olduk, ilk taraftar kartlarını çıkartmış oldu. Yıl 1990. Bankacılık yaparken de üniversitelerde yarı zamanlı ders veriyordum.

O dersler devam ediyor hala.

Boğaziçi Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi, İstinye Üniversitesi yeni açıldı.

Onlar da "Ne olur Bülent Bey etik dersini siz verin.

Madem ki Türkiye'de Etik Değerler Merkezi Derneği'ni kurdunuz.

Sizden iyisini bulamayacağız" dediler. Onları da kıramadım.

MÇ:
Ben sizi sosyal medyada biraz araştırdım diyorlar ki:

"Bankadan hiç hoşlanmayan birini bile bir dönem de bankacı yapar" diyorlar. Çok güzel yönlendirmişsiniz öğrencilerinizi.

BŞ:
Bankaların genç liderlere ihtiyacı var.

Bankaların bugün teknoloji ile hizmet vermelerine rağmen, insan kaynağı çok önemli bankalar için.

Dolayısıyla gençlerin bankalara girmesinde fayda var.

MÇ:
Ben kızınız Nil ile tanışıyorum.

O vesile ile sizinle tanışma fırsatımız oldu.

Nil bana dedi ki :

"Kitap vakfını kurmadan önce babamın çıkış noktası etik" dedi.

Neden etik?

Etik bize neden lazım?

: İş hayatında çok uzun yıllar çalışanlar, iş hayatında Türkiye'de etik değerlere fazla önem verilmediğini, etik dışı şeylerin yapıldığını görüyorlar.

Halbuki Türkiye'nin etik olmaya ihtiyacı var. Kurumsallaşmaya ihtiyacı var.

Kurumsal yapıların etik olması birinci şart olması lazım. Kurumsal yönetişim ilkeleri diyoruz.

Kurumsal yönetişim ilkeleri içerisinde dürüstlük, etik ilkeler şart.

O konuya ben geçerken şöyle bir rastlantı oldu.

Aynı zamanda ben Türk Amerikan İş Adamları Derneği Başkanlığı yapıyordum. Amerika'dan bir iş adamı gelmiş, araştırma yapıyor.

Beni de Türk Amerikan İş Adamları Derneği Başkanı olarak ziyaretime geldi.

"Fikir almak istiyorum. Sorular soracağım, cevap verir misiniz?" dedi.

Bir takım sorular sordu Türkiye'de ki iş ahlakı ile ilgili, cevapladım.

Özel rapor hazırlıyoruz dediler.

Bana da raporu gönderin dedim, yaklaşık iki ay sonra rapor geldi.

Raporun her sayfasını çevirip okuduğumda, bilmediğim şeyler değil, bildiğim şeyler ama bana bunu bir yabancının söylemesi üzen şeyler oldu.

Türkiye'de etiğe önem verilmemesi, bir takım iş aleminde etik dışı davranışların bulunduğu, bu davranışları kategorize edip, ihaleye fesat karışmış, Sonunda da sonuç diye bir öneriler yapmış.

Öneriler bölümünde bir şey dikkatimi çekti. "Bu konuda çalışma yapacak bir sivil toplum kuruluşuna ihtiyaç var diye bir öneride bulunmuş.

Dedim ki: "Türk Amerikan İş Adamları Derneği Başkanlığı'ndan sonra uğraşacağım sivil toplum kuruluşunu buldum" dedim.

O nedenle Etik Değerler Merkezi Derneğini kurmuş oldum. Hedefimiz gençlerdi orada.

Ağaç yaşken eğilir diye düşünerek üniversiteden başlayalım dedik ve gençlere etik anlayışını verebilmek için oralarda Etik Lider Akademilerini oluşturduk.

Şuan da 7 tane üniversitemiz de Etik Lider Akademisi var.

Onlara Etik Lider Akademisi Sertifikaları veriliyor.

Onları eğitirken gördüm ki gençler yavaş yavaş kitap okumamaya başlıyor.

O yöne doğru kayıyorlar.

Kitabı ders için zoraki bir malzeme gibi görmeye başlamışlar.

Tabii ki bilgi almak için kitap çok gerilerde kalan bir alet.

Ansiklopediler yok oldu. Bilgi istiyorsan tabii ki internetten alacaksın o bilgiyi.

Kitabı da ruhunuzun gıdası, ruhunuzun sağlığı için .

Roman okumak bir bilgi almak değildir.

Kitap okurken hayal gücünüz gelişiyor, bakış açılarınız gelişiyor, bir şekilde daha anlayışlı olmaya, düşünceli olmaya sevk ediyor sizi.

Ruhunuz için kitap okumanız gerekiyor.

O zaman dedim bu gençlere Herkese Kitap Vakfı diye bir kitap kuralım.

MÇ:
Ben şöyle düşünmüştüm; etiği yerleştirmek için insanların kitap okuması gerekir.

BŞ:
Şöyle düşünelim, kitap okumazsan etiği bulamazsın ki.

Kitap okuyarak o özelliklerini geliştireceksin.

Diyoruz ki, dürüstlük, adillik, paylaşmak, bir takım değerler var.

O değerleri biz size cümleler halinde ders olarak söylesek bile, bir kitaptan okuduğunuz zaman oradaki ilişkiler ile bir şeffaflığın ne demek olduğunu, bir adaletin neye yaradığını , adaletsizliğin nasıl zararlar yarattığını o roman içerisinde , o hikaye içerisinde okumanız o kadar büyük bir etki sizde yaratıyor ki.

Ben size adil ol dersem basit bir cümle.

Buradan giriyor, buradan çıkıyor.

Ama o roman içerisinde Ayşe ile Hüseyin'in ilişkilerindeki adaletsizliğin nereye vardığını, ne olduğunu hissettiğiniz zaman , duygulandığınız zaman, o kavram siz de yerleşiyor.

Adalet kavramı yerleşiyor.

Dolayısıyla siz doğru düşünmüşsünüz.

MÇ:
Hocam ne zaman kuruldu Herkese Kitap Vakfı?

BŞ:
4 yıl oldu. Daha emekliyoruz.

Biraz ayağa kalktık ama daha alınacak çok yolumuz var.

MÇ:
Rakamlar getirmişsiniz bize. Bunlardan biraz bahsedelim mi?

BŞ:
Kitap ile ilgili ben kiminle görüşsem bu fikre sıcak bakıyor.

Kitap okumak tabii ki iyi bir şeydir, kötü bir şey diyen yok.

Bizim de Herkese Kitap Vakfı olarak sloganımız "Okuyan Türkiye için Herkese Her Yerde Kitap" diyoruz.

Herkese her yerde kitap okutmaya çalışacağız.

Bunu gerçekleştirirken de vakıf olarak 3 tane amaç kendimize koyduk.

Bir kitap okumayı sevdirmek, iki kitap okumayı yaygınlaştırmak, üç ihtiyaç sahiplerine kitap iletmek. Bu üç amaca uygun çalışmalar yaparken bazı istatistiklere baktık.

IPSOS denilen araştırma şirketi var, bazı araştırmalar yapıyor.

UNICEF bazı araştırmalar yapıyor. Türkiye'de ki uygulamalardaki istatistikler hepimizi üzüyor.

Düzenli okumak nedir? Diye Türkiye'de araştırmışlar.

100 kişi de 4 kişi düzenli okuyormuş. Bayağı az. Hiç kitap okumuyorum diyenlere bakmışlar, yüz de 35. Hiç okumuyor, ilgisi yok kitap ile. Bir ilginç istatistik daha rastladım, ihtiyaç maddeleri sıralaması yapılmış.

Kitap 235. Sırada. Dikkatimi çekti, üstünde ne var diye baktım, darbeli matkap kitabın üstünde. Herhalde bizim delmeye ihtiyacımız var okumaktan çok dedim.

: Hocam, yeri geldi söylemek istiyorum.

Buraya gelmeden önce Bulgaristan'da küçük bir kasabaya gittim.

Nüfusu 38 bin. 320 binlik bir kütüphanesi var, 270 Leva aylık alıyorlarmış, 4 tane kitapçı var ana cadde üzerinde.

Kitapçıya sordum: "Nasıl dört kitapçı burada iş yapabiliyorsunuz? Nüfus çok az"

Dediler ki: "İnsanlar 270 Levanın 20 Levasını kitaba ayırıyorlar. Her ay mutlaka bir kitap alıyorlar" dediler.

Kütüphanenin yılda 60 bin ziyaretçisi varmış.

Domates 5 Leva.

Hesaplayın 270 Levanın 5 Levası ile domates alıyorlar.

Ama 20 Levasını domatese ayırabiliyorlar.

Önem sıralaması açısından Türkiye ile kıyasladığımızda bana ne kadar dramatik durumda olduğumuzu gösterdi.

O yüzden çok çalışmamız lazım.

BŞ:
Sonra diyoruz ki bizi neden Avrupa Birliği'ne almıyorlar.

Onları alıyorlar, bizi almıyorlar.

Cahillik endeksi yapılıyor, biliyorsunuz.

Cahillik endeksin de ben hep diyordum ki herhalde ortanın biraz üzerinde oluruz.

Cahillik sıralamasına bakmışlar, 140 ülkede en cahil 9. Çıkmışız.

140 da yarısı 70- 60 olur. En cahil 140 ülkede 9. Sıradayız.

Bu istatistikleri büyütmek mümkün.

Okuma becerisinde son sıradayız, okuma yeterliliğinde son sıralardayız.

Okumaya ayırdığımız zamanlarda son sıralardayız.

Televizyona 5- 6 saat zaman ayırıyoruz, elimizdeki aletlerle.

Kitaba 59 saniye ayırıyormuşuz.

Okumayanlar var ama nüfusa bölündüğünde okuyan, okumayan 59 saniye, 1 dakika bile değil.

Bunu nasıl artırırız bütün çabamız bu.

Bir takım projeler geliştiriyoruz, sevdirmek ile ilgili projeler, yaygınlaştırmak ile ilgili projeler.

Kitap iletmek ile ilgili projeler.

: Ben birkaç tane duydum.

Bir tanesi cezaevleri ile ilgili. Kadın mahkumların okuyabilmesi için. Yol alabildiniz mi orada?

: Cezaevleri çok kritik yerler.

O nedenle Adalet Bakanlığı ile Vakfımız arasında bir protokol yaptık.

Biz cezaevleri kütüphanelerine kitap göndermek konusunda görevlendirildik.

İlk etapta kadın cezaevleri ile başladık.

9 Kadın cezaevi vardı o dönemde. Sonra diğer cezaevlerine de kitap gönderdik.

95 cezaevini buldu kitap gönderdiğimiz cezaevi sayısı.

Kitap gönderilme rakamı da yaklaşık 50 bin adet. Bütün cezaevlerine 50 bin adet kitap gitti. Ben bir cezaevini ziyaret ettim.

Bakırköy Kadın Cezaevine , bir yazarımızı yazar sohbeti yapmak için gittik.

Gördüm ki ihtiyaç var.

Kitap okumak isteyen mahkumlar, tutuklular var.

Oranın yönetimi de kütüphaneye çok önem veren bir yönetimdi.

Bir takım raporlar hazırlıyorlar.

Hayret ettim. Raporlar koydular önüme, en çok kitap okuyan mahkum, kaç adet okumuş? Bunların istatistiğini tutmuşlar.

Değişik koğuşlar varmış.

Hangi koğuş birinci oldu.

Hangi koğuş ikinci oldu. Ö

dül veriyor musunuz? Dedim.

Evet dediler.

Ne ödül veriyorsunuz?

Serbest mi bırakıyorsunuz? Dedim.

Yok o kadarını yapamıyoruz dediler.

Eşi ile birlikte olma süresini uzatabiliyorlarmış.

Havalandırma süresini uzatabiliyorlarmış.

Amacına ulaşan bir proje oldu bu.

: Gördüğüm kadarıyla Darüşşafakayı da hiç bırakmamışsınız.

Çok güzel projeler yapmışsınız. Kurumsal destekler almışsınız.

BŞ:
Evet o proje de çok güzel oldu.

Gençlerimiz kitapçıya gitmek alışkanlığını da kaybediyor.

Girerse bile D&R mağazasına elektronik eşyalara bakıyorlar, kitapçıya gitmiyor.

Nasıl onu kitapçıya yönlendirebiliriz diye düşündük. Kitapcan kitap hediye kartı diye bir kart yaptık. Kredi kart gibi bir kart.

Bu kart şu anda D&R mağazalarında kasada satılıyor.

Diyorum ki anneler, babalar, teyzeler, halalar, muhakkak çevrenizde bir çocuk vardır.

Yaşı ne olursa olsun, 6,8 10, 15. Onun için gidin D&R mağazasına kasadan 50 TL'lik bir kart alın, kredi kartınızdan çeksinler 50 TL'yi ve o kartı çocuğa hediye edin.

Şöyle bir güzelliği oluyor.

O kartı verdiğiniz zaman çocuğa ilk önce büyükler gibi kartı olmuş gibi hissediyor.

O çok hoşuna gidiyor.

Daha sonra bunu kullanmak için nereye gitmesi lazım?

Sadece D&R mağazalarında ve sadece kitap alırken kullanabiliyor.

Başka şeyleri ödeyemiyor.

Sadece kitap ödemesini yapabiliyor.

Bunu kullanmak için kendisi ben kitapçıya gideyim diyor.

Zorlamadan kendisi kitapçıya giriyor ve kitap alabilmesi için bakması lazım kitapçıya.

Raflarda kitapları karıştırmaya başlıyor, onu alıyor, bu olmaz diyor, onun zevkini yaşıyor ve kitabını seçiyor. En heyecanlı kısma ödeme kısmına geliyor.

7 yaşındaki çocuk ödeme yapacak, eminim kalbi küt küt atıyordur.

"Sıra mı beklerken önümde üç tane basketçi duruyordu" diyordur.

Seneler sonra diyecek ki "Adamlar 1.75" boyundaymış."

Kendisi küçük olduğu için.

Sıra ona geldiğinde belki kartını zıplayarak verecek.

Aynı büyük insanlar gibi kartı post makinesine sürtecek, fişler çıkacak, kitabı poşete konulup verecekler.

O çocuğun o kitapçıdan çıkarken neler hissettiğini düşünün.

Ben girdim, ben seçtim, ben ödedim, ben aldım.

O kadar değerli olacak ki o kitap onun için.

Eminim kartın içindeki 50 Lira bitince "Dede bana bir kart daha alsana" diyecektir.

Bu alışkanlığı başlatmak için bu hediye kitapcan kitap kartı yaptık.

Bunu da ilk önce Darüşşafakalı çocuklara verdik.

Yaklaşık 750 adet Darüşşafakalı çocuğumuza bu kartlar verildi.

Bunu verebilmek için hayırseverler bulduk.

Dedik ki: "5 A sınıfının kitapcan velisi olmayı kabul eder misiniz?"

MÇ:
Kurumlar veli oldu galiba gördüğüm kadarıyla.

: Bazı bireyler "Ben 3 çocuğa, 2 çocuğa veli olabiliriz" dediler.

Okul yönetimine sorduk.

Okul yönetimi haklı olarak 3 çocuğa verip diğerlerine vermemek olmaz dedi.

Bunu sınıf düzeyinde yaparsak, zaten 25 çocuk okuyor bir sınıfta. 25 çocuğa yapacak bir bütçe uygulaması gerçekleştirelim dedik.

: Hayırseverlerimize söyleyelim devam etsinler, çok hayırlı bir iş yapmışlar.

BŞ:
O kadar kolay ki, herkesekitapvakfi@gmail.com'a ben de Darüşşafaka'ya bir sınıfa kitapcan velisi olmak istiyorum diye yazsın.

: Bir de köy okulları projeniz var.

Ondan da bahsedelim. 5.200 TL bağışlayan herkes bir köy okuluna kütüphane kurabiliyor.

Güzel bir imkan bu.

Üstelik 1000 adet kitaplık kurabiliyor.

: O da çok güzel oldu. Kitabı iletmek görevlerimizden bir tanesi.

Bu görevi yaparken bu projeden önce sadece kitap gönderiyorduk.

Fakat mobilyalarına karışmıyorduk.

Mobilyaları ile birlikte bir organizasyon gerçekleştirelim dedik. Dediğiniz gibi mobilyaları dahil olmak üzere 7 kitaplık, 7 masa, 7 sandalye, 1000 adet kitabı ile böyle mütevazi bir bütçesi oluştu 5.200 TL. Bunu yapabilmek için de şirketler yapabildiği gibi bireylerde yapabiliyorlar.

Bazen 4-5 arkadaş birleşerek gerçekleştirebiliyorlar.

Bir de son dönem de yeni bir projesi başladı.

Birinin yaş günü için, ona yaş günü hediyesi olarak köy kütüphanesi yaptırmak projesi.

Çok iyi gidiyor o da. Birinin yaş günün de sevdiklerinden diyor ki: ben ön ayak olayım, bir kampanya başlatalım, meblağı toplayalım ve bir köy okulu onun adına bir kütüphane kuralım .

Plaketin üzerinde onun adı yazıyor.

"Bu kütüphane Ayşe Topaloğlu'nun yaş günü hediyesi olarak sevdikleri deyip isimleri tek tek yazılıyor ve kütüphanenin kapısına asılıyor.

Bunu yapmak da çok kolay.

Bizim sitemizden bir link vasıtası ile kampanyayı siz dijital olarak, internet üzerinden başlatıyorsunuz, onun linkini whatsapp ile bütün arkadaşlarına duyuruyorsunuz, onlar da o linki tıklayıp kredi kartları ile 50 TL, 100 TL, ne kadar bağış yapmak istiyorsa yapıyor, o kampanyayı başlatan lider arkadaşı da kaç lira biriktiğini görüyor, 5.200 TL biriktiğinde kütüphane onun adına yapılabiliyor.

MÇ:
Bir kişi yaptırmak zorunda değil. Bütün arkadaşları toplasa, 5.200 Lira toplandığında kütüphane kurabiliyorlar. Çok güzelmiş.

BŞ:
Birkaç hafta önce bir arkadaşı başlatmış projeyi, bir tane beklerken iki kütüphane bedeli toplanmış.

İki adet değişik yerde, bir tanesini bir ilin köyünde, diğerini başka bir ilin köyünde kütüphane kurdular.

Sevdikleri çokmuş demek. Proje liderinin de önemi var.

O da aktif bir lidermiş.

Bu köy okulunun açılışına, açılış törenine de katılabiliyorsunuz.

Hangi tarihte istiyorsanız o tarihte açılış töreni organizasyon ediyoruz.

MÇ:
İstedikleri okulu seçebiliyorlar değil mi?

BŞ:
Seçebilirler. 10 bin okulumuz sırada bekliyor. Kütüphane ve kitap bekleyen okul.

: Kaç okulun kütüphanesini kurdunuz?

BŞ:
Yaklaşık 1000 okula kitap göndermiş olduk.

Göndermeye devam ediyoruz her hafta.

Bu duyuldukça daha da yayılıyor. Eminim bu programda da duyulacaktır.

Katılmak istiyorum deyip herkesekitapvakfi@gmail.com'a arkadaşımın yaş günü yaklaşıyor, ne yapmalıyım diye bize yazacak.

MÇ:
Bir de gönüllülük kısmını konuşmak istiyorum.

Para bağışı çok önemli, çok değerli .

Onunla birlikte parası olmayan kişiler de gönüllü olabilir değil mi? Vakıf da çalışabilirler.

Paketlemeye yardım yapabilirler.

BŞ:
Bu imkanlar bize çok değerli katkılar olduğu için , biz bu imkanı bize sağlayacak olanlara çok teşekkür ediyoruz.

İstekli davranıyoruz.

Ne olur siz de bize el verin , imkanınız neyse, ne şekilde olabiliyorsa.

Web sitemizde www.herkesekitapvafi.org sitemizde kitap dostu olmak istiyorum diye bir bölümümüz var.

Orayı tıkladığınız zaman Bir form açılıyor.

İsim, soyadı, irtibatlar diye. Altında da nasıl katkı yapabilirsiniz diye soruyor.

Birkaç tane şey söyledik.

Bağış yaparak, Projelerinde görev alarak, en sonunda da gönülden katkı yaparak diye ekledik.

Onları dolduruyorsunuz.

Biz onlara bakıyoruz.

Projelerde yer almak diye doldurmuşsanız, bizim toplanan kitapların çalışmaları oluyor, o kitaplar ayrılıyor, yaş guruplarına göre tasnif ediliyor.

Genelde hafta sonları ayırma işlemleri yapılırken o gönüllülerden katılanlar oluyor bize.

Gayet güzel fotoğraflar çekiliyor, eğleniliyor, hem de sosyal sorumluluk projesi yapılıyor.

Kitaplar kutulara dolduruluyor.

Üzerine etiketleri yapıştırılıyor.

Sonra PTT Kargo gelip onları alıp, okullara gönderiyor.

MÇ:
Siz AVM'ler de kitap topluyorsunuz. Kitapcan kitap kumbaraları var.

BŞ:
Kitapcan kitap bağış kumbaraları diye kitap atılacak kumbaralar yaptık. Bu kumbaralarımız yaklaşık 107 adet D&R Mağazalarına konuldu şu anda.

Bütün büyük D&R Mağazalarında var.

D&R Mağazasına gittiklerinde muhakkak içeride olsa dahi göreceklerdir kumbaramızı, hiç bulamıyorlarsa mağaza müdürüne sorsunlar. Eğer yoksa bize haber versinler.

Kumbarayı bulamadık veya yırtılmış gibi.

Biz de hemen harekete geçip yenisini koyalım.

Bu kumbaralar giderek yaygınlaşıyor. Ben onlara akar çeşme diyorum.

Bütün ihtiyaçları karşılayamıyor fakat belirli bir çeşme var, yavaş yavaş akıyor.

Dolayısıyla bizim kitap toplamak konusunda daha büyük projeleri gerçekleştiriyor olabilmemiz lazım.

MÇ:
Şöyle bir şey yapabiliyorlar mı? Kendi evlerinde okumak istemedikleri kitapları , bağışlamak ve çocuklara hediye etmek istedikleri kitapları adresinize postalayabiliyorlar mı?

BŞ:
Postalayabilirler. Bazıları öyle yapıyor.

Çok sayıda olunca ben AVM'ye taşıyamayacağım deyip bizim vakıf adresimize postalayabiliyorlar. Bazen evlerde ev değiştirme nedeni ile olabiliyor.

Bazen babası vefat etmiş, kütüphanesi kalmış, çok sayıda olursa onlara özel bir organizasyon yapıyoruz.

MÇ:
Hocam benim atladığım bir konu var mı?

Ya da sizin belirtmek istediğiniz. Yoksa kitaplara geçmek istiyorum.

: Türkiye'nin okumaya ihtiyacı var. Her yaşta okumaya ihtiyacı var.

Okumanın yaşı yok, okumanın yeri de yok.

Her yerde kitap okunabilir.

Bir anekdotumu kısaca anlatayım, bir iş adamına gittim, konuşuyoruz kitap ile ilgili.

O da kitabı çok seviyormuş.

Benim böyle vakıf kurduğumu duyunca çok sevindi.

"Aferin Bülent Bey, ne güzel şeyler buluyorsun, hep yenilikleri sen buluyorsun.

Gel bak sana ne göstereceğim" dedi.

Elimden tuttu, götürüyor beni kapıyı bir açtı , tuvalet.

Tuvaletin arka tarafında basamak gibi bir çıkıntısı var, onun üstünde bir kitap duruyor.

"Bak Bülent Bey, bu benim tuvalet kitabım.

Arabam da ayrı kitabım, evimde ayrı kitabım, tuvaletim de ayrı kitabım, benim her yer de kitabım var. Tam sana uyuyor. Herkese her yerde kitap "dedi.

: Ben, tuvalete kitap rafı bile koymuş arkadaşım var.

Aramayalım diye buraya koyduk dediler.

O kadar cevval okuyucularımız da var Türkiye'de.

: O nedenle ben buradan herkese sesleniyorum "Türkiye'nin okumaya ihtiyacı var. Türkiye'nin genç liderlere ihtiyacı var.

Okuyan genç liderlere ihtiyacı var. Kitap okumayı Türkiye'de sevdirmek, yaygınlaştırmak, ihtiyaç sahiplerine kitap iletmek için el ele verelim. Herkese Kitap Vakfı ile el ele verelim.

Okuyan Türkiye için Herkese Her Yerde Kitap okutalım.

MÇ:
Para bağışlayabiliyorsunuz, evde okuduğunuz, beğendiğiniz kitapları gönderebiliyorsunuz. AVM'ler aracılığı ile iletebiliyorsunuz.

Köy okullarına kütüphane kurabiliyorsunuz. Siz bir de yazarsınız.

Kendi kitaplarınız var.

: Siz bana dediniz ki üç tane kitap tavsiye eder misiniz?

Bizim kendi içimizde etik ilkemiz var. Herkese Kitap Vakfı Kurucu başkanı olarak bir seçim yapıp bir yazar belirtmek veya bir kitap adı belirtmek bize uygun düşmez.

Birini söyleseniz, diğeri alınır niye beni söylemedi diye.

O nedenle siz üç tane dediniz diye, benim de üç tane kitabım var.

İlk yazdığım "Kulağınıza Küpe Olsun" kitabı. Burada yüzün üzerinde işadamımızın da öğütleri yer alıyor.

İkinci kitabım "Gençlere Mektup" Hem benim mektuplarım var, hem de burada isimleri yazan iş adamlarımızın mektupları var.

MÇ:
Atilla Özdemiroğlu, Bedri Baykam, Nebil Özgentürk, Rahmi Koç, Rıfat Hisarcıklıoğlu, Tansu Yeğen, Hüsnü Özyeğin, çok ünlü iş adamlarımızın ve sanatçılarımızın mektupları var.

BŞ:
Sevgili Gençler, deyip bir mektup yazıyor onlara ne söylemek isterse. En son , benim bankacılık ve yöneticilik yaptığım yıllarımdan tecrübelerimi paylaştığım "Başardin" başarı hapı. Niye başardin diye soruyorlar.

Başarı hapı olsun istedim. Aspirin, teramisin, başarının hapı olursa Başardin olur diye.

Benim tecrübelerimi yaşadığım, hakiki olayları da içine yazarak böyle bir kitap ortaya çıktı.

: Nerede bulabilirler bu kitapları?

BŞ:
Bunlar genelde internet aracılığı ile bulunabiliyorlar.

Türkiye'de belirli bir yıldan sonra, bizim türde kitap yazanların kitapları raflarda olamıyor maalesef.

Belirli bir süre raflarda kalabiliyor. Dolayısıyla internet kanalı ile bulmak mümkün oluyor.

MÇ:
Hocam, çok teşekkür ediyorum, ağzınıza sağlık.

Çok keyifli bir program oldu bizim için.

 

.
.
.


Mürsel Çavuş

.
.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org