Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Bülent Şenver'in Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

YAPRAK ÖZER İLE BÜLENT ŞENVER "Anneme Kitap Okuyorum" Söyleşisi
27.12.2019
Okunma Sayısı : 6822
Oy Sayısı : 2
Değerlendirme : 5
Popülarite : 1,51
Verdiğiniz Puan :
 

 

YAPRAK ÖZER İLE BÜLENT ŞENVER "Anneme Kitap Okuyorum" Söyleşisi


.
.

 izlemek için YAPRAK ÖZER İLE BÜLENT ŞENVER

.
.

 dinlemek için 

.
.



.
.

YAPRAK ÖZER İLE BÜLENT ŞENVER "Anneme Kitap Okuyorum" Söyleşisi

.
.



.


.

Yaprak Özer ile Bülent Şenver sohbeti "Bugün size dört yeni proje getirdim"

"Anneme Kitap Okuyorum"

Yaprak Özer (YÖ)

Bülent Şenver (BŞ)

YÖ:
Efendim, merhabalar. Çok önemli bir konuk, Sayın Bülent Şenver.

Herkese Kitap projesi ve kitapcan sembolü ile giderek yaygınlaşan üne sahip bir proje bu. Yenilikler var.

Çok değişik ve yaratıcı fikirler var.

Benim de çorbada tuzum bir miktar bulunsun ve yaygınlaşmasında vesile olsun diye sizlerle bir kere daha buluşturmak istedim.

Efendim hoşgeldiniz.

Yaratıcı bir bankacıydınız, onu söylemeden geçemeyeceğim.

Belki bu genç nesil sizi finans kariyeriniz ile tanımamış olabilir ama kendinizi onlara bir kitap dostu ve bambaşka birisi olarak tanıttınız.

Ben alkışlıyorum, iyi ki bu ikinci hayatınız böyle bir yön kazandı.

Çok güzel şeyler yapıyorsunuz.

Neler yapıyorsunuz Bülent Bey?

BŞ:
Yaprak Hanım, bugün size dört yeni proje getirdim.

Dördü de benim açımdan çok önemlive heyecan verici projeler.

Biliyorsunuz Herkese Kitap Vakfı olarak üç amacımız var.

Kitap okumayı sevdirmek, kitap okumayı yaygınlaştırmak, ihtiyaç sahiplerine kitap iletmek.

Türkiye kitap okumak konusunda çok iyi değil. Karnemiz çok iyi değil.

Çeşitli istatistikler bunları gösteriyor.

Bunun için de biz çeşitli faaliyetler yapıyoruz. Bu faaliyetlere dört adet yeni proje ekleyelim dedik.

Bir tanesi ELELE Projesi.

Neden bunun adına elele dedik?

Çünkü bunu sadece biz Herkese Kitap Vakfı olarak tek başına gerçekleştirebileceğimiz bir proje değil.

Bunu gerçekleştirebilmek için elele vermemiz lazım, başka kurumlar ile başka bireyler ile.

O nedenle önce elinizi bana vermenizi istiyorum. Siz de bu projeye dahil oldunuz.

Elele Her Köy Okuluna Bir Kütüphane Projesi.

Köylerimizde okullar var. Bu okullar bazen ilkokul bazen de ilk ve orta okul birleşiyor.

Liseler köylerde olmuyor.

Köylerdeki bu ilk okul ve orta okuldaki öğretmenlerimiz köy çocukları ile çok iç içe.

Onlara annelerinden bile belki daha yakın.

Onlara ilgi gösteriyor, alaka gösteriyor, onların iyi insan olmaları için çaba sarf ediyorlar ve büyük fedakarlıklar ile bunları yapıyorlar.

O köyde bunları yaparken, köy çocukları da öğretmenleri ile ilişkiyi çok samimi olarak devam ettiriyorlar.

Öğretmenlerini sayıyorlar, seviyorlar, çok değişik bir ilişki var orada.

Bu nedenle istedik ki biz 18 bin köy okuluna bir kütüphane, mobilyası ile , masası ile, sandalyesi ile ve her okula 1000 adet kitap da koyarak ,bu köy okuluna bu kütüphaneyi gerçekleştirelim istedik.

YÖ:
Çocuklar böylece bir kütüphane olabileceğini görsünler.

Oradan kitap alabilme özgürlüğünü tatsınlar.

BŞ:
O kadar çok ihtiyaçları var ki, ben birkaç köyü ziyaret ettim.

Birkaç köy okulu kütüphanesi açılış törenine katıldım.

Çok mutlu oluyorlar.

O kitaplar onları o kadar çok onlara moral veriyor ki, gözlerinin ışıltısını görebiliyorsunuz.

YÖ:
18 bin okul , 18 bin okul da kütüphane olmadığı için mi? Yoksa sizin projenin ulaşabileceği okul miktarı mı? Nedir?

BŞ:
Toplam 18 bin. Biz ne kadar fazlasına ulaşabiliriz dedik?

İlk 10 bin daha sonra 18 bin . Yani iki kademeli hedef koyduk kendimize.

Çoğunda öyle 1000 kitaplık kütüphane yok.

Köy Okulu öğretmeni kendi imkanlarına göre temin edebildiği, bağış olarak aldığı kitaplar varsa onlarla.

Şunu da gördük; bir kütüphane yapalım dediğimizde o köy okulu içerisinde çok mütevazi bir yapı oluyor o köydeki okulların inşaat şekli.

Küçük bir oda bulabiliyorlar.

Olsun o minicik odaya da kütüphane kurulabiliyor.

Bir şekilde düzgün ve düzeli kitaba kavuşmak yöntemini o kütüphaneyi kurarak onlara vermiş oluyoruz.

Bize soruyorlar , Oraya koyduğunuz 1000 kitap okunuyor mu?

Kontrol ediyor musunuz?

Biz polisiye bir denetim yapmıyoruz.

Ama şundan çok eminiz, oradaki öğretmeni gördükten sonra , oradaki kitapları gördükten sonra, bu kitaplar doğru öğretmene emanet edilmiş, doğru çocuklara emanet edilmiş.

Öğretmen çocuklara o kitapları veriyor, daha sonra tartışıyorlar, o kitaplar ile ilgili bir takım bilgi birikimi , tecrübe birikimi, iyi insan, herhangi bir dünya görüşü paylaşımı, öğretmen sorgulamaya başlıyor.

YÖ:
Ben aslında şöyle önemsedim, neden kitaplar ile birlikte mobilya.

Kütüphane demek sadece kitabın alındığı bir yer değil.

Kütüphane çalışılabilir de bir yer.

Aslında konsantrasyon, sessiz bir ortam, başarıya giden yolda okumak, yazmak, üretmek demek.

Tahmin ediyorum siz mobilya derken aslında kitap ile bütünleşen şey o mudur?

BŞ:
Evet. 6 masa, 6 sandalye konuluyor.

YÖ:
Zaman ayırsın oraya gelsin, bir zaman diliminde orada çalışabilsin. Bir çok çocuğa farklı şey veriyor.

Sormak istediğim soru şu; Türkiye'de ki her coğrafya köylerde aynı durum mu söz konusu? Yoksa bazı coğrafyalardaki ihtiyaç daha mı fazla ortaya çıkıyor?

BŞ:
Bazı coğrafyalarda daha fazla.

Bu çok doğru ama şöyle de dememek lazım; Büyük illerimizin köylerinde durum çok daha iyidir.

Ben büyük bir ilimize gittim, sanayide de öyle çok ilerlemiş ki, gümbür gümbür sanayi tesisleri var.

Üç köyünün açılışına gittim, oraya gittiğimde bu il nedir diye bilmeden gitseydim ben onu çok farklı bir ihtiyaç sahibi bir ilin köyüne geldim zannedebilirdim.

Halbuki o çok zengin bir şehrin köyü ve merkeze 15-20 kilometre.

Dolayısıyla tabii ki bir farklılık söz konusudur ama çoğunluğunda köylere çok önem verilmemiş.

81 ilde de çok büyük bir ayrım yapmadan herkesin köyüne ulaşmaya çalışıyoruz.

YÖ:
Bununla ilgili bir sorum da şu olacak; köylere pek çok kişi bağışta bulunuyor. Çevremizde, bildiğimiz, bizler.

Buralara giden kitapların doğru seçildiği düşünüle bilinir mi?

Bunlar seçimden geçiyor mu? 1000 tane kitap az kitap değil.

Nasıl bir dağılım var bu kütüphanede?

BŞ:
Biz Herkese Kitap Vakfı olarak bu güne kadar gönderdiğimiz kitaplar yaklaşık 390 bin'i aştı.

Kendi içimizde bir kitap ayırma , derleme, tecrübe birikimimiz söz konusu oldu.

Gönüllülerimiz var, başına bir lider koyuyoruz.

Onlarla birlikte çalışıyorlar. Yasaklı listemiz var.

Yazar ve yayınevi yasaklı listemiz var.

Önce onlar ayrılıyor.

İlk verdiğimiz önem, dünya klasikleri, Türk Klasikleri , roman, hikaye, şiir, biyografi gibi kitaplar.

Bu ayrımlar gerçekleştikten sonra , bizim tarafımızdan kitaplarımızın doğru olduğuna inanıyoruz, gönderiyoruz.

Ancak oradaki müdür ve öğretmen ine de şöyle bir görev veriyoruz; Lütfen bir kez de kitaplar sizin süzgecinizden geçsin.

Bizim kitaplar kolilerimiz ile gidiyor. Öğretmen kütüphaneye yerleştirmeden bakıyorlar.

Bu güne kadar böyle bir geri dönüşüm olmadı bu güne kadar.

Bu kitabınız olmaz diye bir şey söz konusu olmadı.

YÖ:
Aslında sorumun başka bir tarafı da , yasaklı yayınevleri ve yasaklı kitaplar var derken bunlar Milli Eğitim Bakanlığı'ndan mı geliyor?

BŞ:
Evet.

YÖ:
Sorumun aslında altında yatan anlam da şuydu; hep mi edebiyat. Bilim, coğrafya, var mı. Böyle bir dağılımı gerçekleştiriyor musunuz?

BŞ:
Bu kitapları oradaki öğretmen kendine göre sınıflandırıyor.

O söylediğiniz şeyleri kendi orada gerçekleştirip küçük küçük başlıklar koyuyorlar.

Bunlar orman, bunlar hikaye, tarih gibi.

Burada en önemli konu bütçe. Bu bütçeyi kim sağlayacak?

Bizim vakfımızın böyle bir imkanı yok.

YÖ:
Nedir bütçesi?

BŞ:
Bir okulun kütüphanesinin hem mobilya, Dolap, masa, sandalye, kitaplar, hepsinin bütçesi 6500 TL.

Bunu bize bir hayırsever veya bir şirketin bağışlaması gerekiyor ki o köy okulunun kütüphanesi yapılabilsin ve o köy okulunun kapısına bir plaket konuluyor.

Bu kütüphane şu şirket tarafından veya bazen kişi ise, Ayşe Güpgüp tarafından yaptırılmıştır.

Bazısı Annemin anısına diyor, o plaketler asılıyor.

Bu şekilde yavaş yavaş büyüyor kampanya.

YÖ:
Başka kriterleriniz de var bağış yapabilmek için. Hepsi bir kütüphane değil, daha az kaynak yaratanlarda katılabiliyorlar değil mi?

BŞ:
Katılabiliyorlar. Bizim web sitemizde herkesekitapvakfi.org , bağış menüsünü tıklarlarsa, farklı meblağ seçenekleri çıkabiliyor.

YÖ:
Onlar münferit kakılar, daha derli toplu katkılarda da bulunabiliyorlar.

BŞ:
Şöyle ilginç şeyler olmaya başladı, belirli bir şirket 30. Kuruluş Yıl dönümü dolayısıyla yaptırmak istedi. 50.yıl kuruluş yıldönümü ile ilgili yaptırmak istedi.

YÖ:
Başka bir şey yapılacağına, yılbaşı hediyeleri verileceğine, farklı şeyler yapılacağına bunlar değerlendirilebilir.

BŞ:
Bir başka sınıfta, Koç 99 Mezunları mezuniyetlerinin kutlamaları diye yaptılar. ODTÜ bir sınıf 74 mezunları .

Burada önemli olan , bu gibi projelerde gruplarda birinin liderliği yapması.

ODTÜ de 74 ekonomi mezunu diyorsak , 74 mezunu birinin bu grubun liderliğini yapacak, ön ayak olacak .

Duyuruyor arkadaşlarına web sitesinde bir link açılıyor onlara, o linki duyuruyor, o link ile bağış yapıldığı zaman, o bağış sadece ODTÜ'nün 74 mezunlarının bağışı olarak toplanıyor bir yerde.

YÖ:
Harika, pratik bir şey. Kimse tek tek para toplamak zorunda kalmıyor.

BŞ:
Ne kadar toplanıldığında görülüyor. Meblağ 6500 olduğunda bir okul yapılıyor.

YÖ:
Diğer projeleriniz ne? Bu çok hoş.

BŞ:
İkincisi anneme kitap okuyorum.

YÖ:
Bu beni çok duygulandıran bir proje. Ne kadar güzel düşünmüşsünüz.

BŞ:
Bunun en üst başlığını biz slogan olarak "Sevdiklerime kitap okuyorum" diye başlatıyoruz. Bir çocuğun en çok sevdikleri annesi ile başladığı için seriye anne ile başladık.

YÖ:
Bu herhalde okuma yazma b ilmeyen anneleri çin ayrı bir anlam ifade ediyor.

BŞ:
Bence de . Bu aslında o kadar değişik duyguları ve değişik ilişkileri hayata geçirecek bir proje ki.

Sadece çocuğun okuma becerisini geliştirecek bir proje değil.

Aynı zamanda o çocuğun annesi ile geçireceği he gün belirli bir sürenin alışkanlığını kazanmak .

Annesi ile sosyal bir aktivite, bir iletişim, kültürel iletişimin zamanının oluşuyor olması . Daha sonra da annenin yavaş yavaş, kitap nedir?

Okuma nedir? Bazen insan dinlemekten de hoşlanıyor.

Okumak güzel bir şey ama dinlemekte, hele hele onu yavrunuzdan dinliyorsanız, oğlunuzdan, kızınızdan dinliyorsanız içiniz bambaşka oluyor.

"Kızım kitap okumaya önem veriyor."

YÖ:
Oğlum kitap okuyacak kadar büyümüş.

Ben okuyamıyorum ama onun sayesinde dinleyerek okuyorum" ki, dijjital dünyada dijital pazarlamanın bir ürünü olarak artık kitaplar dijital olarak da dinlenebiliyor.

Bu çok güzel olanak.

Siz bunu farklı bir noktaya götürerek , bir çocuğun annesine okumasını gerçekleştirdiniz.

BŞ:
Dedik ki köylerde başlayalım.

Bu her yerde yapılabilecek bir şey.

Büyük şehirlerde de yapılabilecek bir şey ama burada köylerin çok daha önemi var.

Ben köy ziyaretlerimde gördüm ki, çocuklara kitap okumayı sevdirmek için oku çocuğum demek yeterli olmuyor.

Onların görmesi lazım anneyi okurken, babayı okurken ama göremiyor.

Köydeki anneler okumuyor, okuyamıyor, köyde bambaşka bir hayat var onları bekleyen ve onların uğraştığı.

Anneler kitap okuyarak çocuklarına örnek olamıyorsa, bunu ters çevirelim dedik çocuk annesine kitap okusun.

Anneme ben kitap okuyacağım diye bir sorumluluk hissetsin.

YÖ:
Onun dünyasını genişletiyor. Ben çok beğendim. Başlattınız bu değil mi?

BŞ:
İlk lansmanını yaptık, başlattık.

Ses getirecek bir proje.

İleride anne ile çocuğun ilişkileri geliştikçe günümüzün imkanları küçük videolar ile sosyal medyada paylaşarak o kadar çok insanı memnun edecek sonuçları görmemiz mümkün olacak ki, çocuk annesine kitap okurken.

Şu da çok önemli; Çocuk ile anne arasında çok değişik ilişki kurulacak, belki anne soru sormaya başlayacak.

Oradaki bir kelimeyi çocuk ona anlatmaya başlayacak.

İftihar edecek, anneme bir şey öğretiyorum.

Anneme bir izahat veriyorum. Anne de mutlu olacak, çocuk da mutlu olacak.

YÖ:
Ben bunun genişleyerek devam edeceğini, farklı topluluklarla da yapılabileceğini düşünüyorum şimdiden.

BŞ:
Üçüncü projemizde şöyle bir defter yaptık biz.

"Okuduğum kitaplar defteri" adı ile. Buradaki amaç şu; İnsanlar hangi yaşta olursa olsun zamanla okuduğu kitapları unutabiliyorlar.

Bir iş adamı ile görüşüyordum; "Öyle bir zaman oluyor ki kitapçıdan bir kitap alıyorum eve geliyorum daha önce iki kez almışım aynı kitabı" Unutuyorsun.

Okuduğu kitapları buraya yazsın.

Ben anlatırken hep çocuklar üzerinden anlatıyorum ,çünkü ilk onlara annesi babası alsın, çocuğa versin.

Hangi yaşta olursa olsun çocuk bir kitabı okuduğu zaman, her kitaba iki sayfa ayrılmış, kitabın adını buraya yazsın, yayınevini yazsın , kitabın yazarını yazsın.

Kitabın içinde en sevdiğin cümleyi soruyor.

Çocuğu düşünmeye sevk ediyor.

Demek ki kitaptan bir cümle beğenmem lazım.

Bu cümleyi yazınca daha sonra ilerleyince sayfalar, daha güzel cümle buymuş diyecektir.

O nedenle bir sayfayı boş bıraktık.

İstediği notları yazsın. En çok hoşuna giden karakter.

Bu kitaba 1 ile 10 üzerinden notlandırma yapsın, değerlendirme yapsın istedik.

Kitabın akıcılığına bir not versin.

Kitabın karakterine, kitabın eğiticiliği, öğreticiliğine bir not versin. Bütün bunları yaptıktan sonra sağ sayfaya beş yıldız koyduk.

Bu kitabın yazarına keşke biz bu notları ulaştırabilsek, belki sosyal medyadan yazabiliriz.

Beş tane yıldız koyduk, bu da genel değerlendirme dedik.

Türkiye'de 5 yıldızlı futbol takımı var mı?

Yok galiba.

Çok süper bir kitap diyorsa yıldızların beşini de boyayacak.

Çok az beğendiyse tek yıldız boyayacak.

Orta derse üç yıldızı boyayacak.

YÖ:
Ben şöyle anlamlandırmak istiyorum onu.

Kitaplar tek yıldız ve iki yıldız umarım hak etmiyorlardır ama bir çocuğun 8 yaşındaki okuduğu kitabı, aynı kitabı 18 veya 28 yaşında okuduğunda çok farklı duygular ile notlandıracağına şüphem yok.

O noktada üçüncü kez almışım ama hatırlamıyorum diye iş adamı geriye dönüp baktığında ilk okuduğunda ne hissetmiş aslında onları görebilir.

Çok güzel bu da.

BŞ:
Ben hep hayal ediyorum, bir çocuk bu kitabı 10 yaşında aldı ve başladı yazmaya.

O çocuk büyüsün, evlensin, çocuğu olsun, bu defteri saklasın.

Çocuğuna gel kızım bak annen neler okumuş.

Heyecanlansın.

Bu cümleyi mi beğendin anne desin. Tartışmaya başlasınlar.

YÖ:
Çok güzel. İnsanların çocuklarına geçmişlerinden bir hediye. Bu çok anlamlı. Dördüncü projeniz.

BŞ:
Dördüncü projemizde Gönüllü Destekçi Belgesi diye Herkese Kitap Vakfı bir belge oluşturdu.

Bu belge bize gönüllü olarak destek veren, destek veren bir çok insan var ve 7 den 70'e bir çok yaş gurubunda insan var.

Bir grup gencimizi hissettik ki, iyi bir üniversiteye girmeleri için sosyal sorumluluk projeleri yapma ihtiyacı var.

YÖ:
Yabancı üniversiteler bunu talep ediyorlar. Keşke bizim üniversitelerimizde sadece sınav ile değil, farklı meziyetleri ile alsa.

Özellikle yabancı, başta Amerika da ki üniversiteler böyle bir portfolyo istiyorlar. Çok yaratıcı bir fikir.

BŞ:
Yabancı üniversiteler minimum 30 saat sosyal sorumluluk projesine katkıda bulunmayı şart koştukları için , biz 30 saati sosyal sorumluluk olarak, Herkese Kitap Vakfı'nın kitap okumayı sevdirmek, yaygınlaştırmak ve kitap iletmek için yaptığı çalışmalarda gönüllü olarak sosyal sorumluluk emeği verdiği ve 30 saat emek verdiği için Herkese Kitap Vakfı Gönüllü Destekçi Belgesi Verilmiştir diye.

Bunu İngilizce de veriyoruz.

Ona veriyoruz. O da başvurusuna ilave ediyor.

Çok önemli onlar için bir katkı.

YÖ:
Teşekkür ederim katıldınız ama bence bize şunu da anlattınız; bir insanın sosyal sorumluluk ya da bir toplumsal bir çalışmayı yaparken gönüllü olmak çok önemli ama ben şöyle bir ders alıyorum, bir iş insanının bir sosyal sorumluluk projesine katkısının örneğini veriyor Bülent Bey.

Sürekli yaratıcı fikirler ve bunların da "Ne kadar çok kişiye ulaştım? Ne kadar çok insanı okumaya sevk ettim? İşi iyi yapıyor olmanızı bence bu sizin ayrıca buna getirdiğiniz örnek bir çalışma olmuş oluyor.

Çok teşekkür ederim. Son sözünüzü nasıl toparlamak ister siniz?

BŞ:
Önce elinizi verin, sizinle el ele olduğumuzu herkes görsün.

Sadece el ele her köy okuluna bir kütüphane projesi değil, sadece bugün konuştuğumuz dört projede değil, Herkese Kitap Vakfı'nın yaptığı tüm projelerde sağ olun, eksik olmayın, destek veriyorsunuz.

İlgi duyuyorsunuz.

Kitap çok önemli. Her kitap yeni bir pencere açar.

Bir şekilde gençlerimize yeni bir pencereler açmalıyız.

El ele verip okuyan Türkiye için Herkese Her Yerde Kitap Okutmalıyız. Hoşçakalın, kitapsız kalmayın.

YÖ:
Kitapsız kalmayın. Çok güzel bir son söz. İyi günler.

 

 

 

 

 

.



.



.



.



.
.
.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org