Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Bülent Şenver'in Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Kız Kulesi Buluşmaları "İŞTE ETİK" Bülent Şenver sunumu
01.02.2020
Okunma Sayısı : 6170
Oy Sayısı : 10
Değerlendirme : 5
Popülarite : 5
Verdiğiniz Puan :
 

 

Kız Kulesi Buluşmaları "İŞTE ETİK" Bülent Şenver sunumu

.
.

 "Etik Mi? Patik Mi?" Bülent Şenver sunumu 

.
.
.

 dinlemek için    

.
.
.

 "işte etik" Bülent Şenver Sunumu pdf

.
.



.
.


soldan Bülent Şenver ve Nevzat Tarhan

.
.



.
.


soldan Nafiz Gürdoğan, Bülent Şenver, Nevzat Tarhan

.

.



.



Kız Kulesi Buluşmaları Bülent Şenver Sunumu

Deşifresi

Bülent Şenver (BŞ)

SU: Etik mi? Patik mi? Son zamanlarda dilimize dolanan etik kavramı üzerine Etik Değerler Merkezi Derneği Onursal Kurucu Başkanı Bülent Şenver Hocamız ile nefis bir söyleşi ekranlarınıza getireceğiz.

Üsküdar Üniversitesinde iki yıldan beri devam eden "Kız Kulesi buluşmaları" adı altında düzenlediğimiz toplantıların yeni bir bölümü bu.

Etik Değerler Merkezi Derneği Onursal Kurucu Başkanı Bülent Şenver Hocamız çok nefis bir program gerçekleştirdi.

Etik değerler üzerine harika bir sunum aynı zamanda. Nedir bu etik?

Ahlak ile etik aynı şey midir?

Etik patik midir?

NE etiktir? Ne değildir?

Etik değerlerin iş dünyasındaki yeri nedir? Ne değildir?

Çok nefis bir sunum ile sizleri baş başa bırakacağım.

Etik değerler konusuna çok büyük katkılarda bulunan Bülent Şenver Hocamızın hem harika üslubu , hem de neşeli programını sizlerle baş başa bırakmak istiyorum.

BŞ:
Öncelikle çok teşekkür ediyorum beni davet ettiniz.

Onur duydum sizlerle birlikte olmaktan.

Hem sizlerle birlikte olmaktan onur duydum hem de konumuz etik olduğu için.

Bu slaydı neden koydum ; Etik Değerler Merkezi Derneğini kurma çalışmalarımı Türkiye'de başlattığım zaman rahmetli Sakıp Sabancı'ya gitmiştim.

Ona anlattım, "Türkiye'de etik anlayışı bilincinin oluşturulması ve geliştirilmesi için be bu konuda gençlerin bilinçlenmesi için bir Etik Değerler Merkezi Derneği kurmaya başladım" dedim.

O da tanıyanlar bilir, insanı çok motive eden bir kişiliği vardı.

Çok hoşuna gitti.

"Bülentçiğim ne güzel şeyler buluyorsun, ne güzel şeyler yapıyorsun" dedi.

Benim bankacılıktan taraftar kartları, resimli kredi kartlarını da bulduğumu biliyordum.

"Nereden buluyorsun bu fikirleri?" Dedi.

Hoşuma gitmiş gülmüşüm ama arkasından 15 saniye sonra bir cümle söyledi ki yüzüm üzüntülü hale gelmiş.

Dedi ki: "Ama Bülent Bey, sen göle yoğurt mayası çalmaya çıkmışsın." Onun için bunu koydum, Göle yoğurt mayası çalmaya çıkmışsın" dedi.

Çok üzüldüğümü görünce o babacan tavrı ile sırtımı sıvazladı "Üzülme senin mayan tutacaaaak, tutacaaak" dedi.

Asansöre bindiğimde düşünmeye başladım, ne demek senin mayan tutacak. İlk önce göle yoğurt mayası çalacaksın diyor.

Hemen arkasından senin mayan tutacak diyor.

Şöyle deşifre ettim kendime göre, Yaptığımız işin çok büyük bir iş olduğunu söyledi, çok zor bir iş olduğunu söyledi, bunu bizim tek başına başaramayacağımızı söyledi.

Ama senin mayan tutacaktan da şu mesajı aldım; biz ne kadar çok kişiye bu göle maya çaldırırsak o zaman bu iş tutar.

Demek ki bizim görevimiz Etik Değerler Merkezi Derneği olarak çok sayıda kişiyi etik gölüne maya çaldırıyor olabilmek diye çalışmalarımıza başladık.

Bu çalışmalarımızda gençlerimiz ile çok içi çe olduk.

Etik Değerler Merkezi ile ETİKA programı başlattık.

Şu anda 8 üniversitede devam ediyor. İnşallah bu üniversitede de önümüzdeki dönem açılacak.

Orada gönüllü eğitmenlerimiz ile hem etik hem liderlik, sadece etik değil, etik liderlik nasıl olunur? Çünkü Türkiye'nin genç etik liderlere ihtiyacı var.

Her alanda her konuda hem genç olacak, hem etik olacak, genç etik liderleri yetiştirmemiz lazım.

Onları yetiştirmek de bizlerin sorumluluğu.

Ben diyorum ki etik her zaman kazanır diyorum.

Bunu söylediğim zaman Hayatta tecrübe sahibi olanlar beni de kırmak istemiyorlar belki ama "Yok Hocam her zaman kazanmıyor" diyorlar.

Akıllarına belki bir şeyler geliyor.

Etik olup başlarına neler gelmiş şeklinde. Ben şöyle diyorum Etik uzun vadede kazanır.

Kısa vadede belki kaybedebilirsiniz.

Etik olmadan kısa vadede köşeyi dönersiniz belki.

Çok para kazanırsınız belki ama uzun dönem de başarı, sürdürülebilir bir başarı istiyorsanız etikten şaşmayın.

O anlamda etik her zaman kazanır.

Ne yazıyor? Etik, patik. Ne güzel değil mi ikisi uyuyor. Etik, patik şiir gibi.

Size sorsam patik kelimesini tersten okur musunuz? "Kitap" Okuyan Türkiye için Herkese Her Yerde Kitap Vakfı'nı kurdum ben.

Çünkü gençlerle etik uğraşırken baktım ki gençler kitap okumamaya başlamış.

Türkiye'de kitap okumayı sevdirmek ,yaygınlaştırmak ve ihtiyaç sahiplerine kitap iletmek için bir de Herkese Her Yerde Kitap Vakfını kurdum.

Onun için etik, patik dedim. Ama bugünkü konumuz kitap değil, etik.

Benim bir felsefem var hayatta.

Etik ile ilgili felsefem. Kendi kendime bu felsefeyi geliştirdim.

Hep insanlar benim hayatta başarılı olmamı istedi, her zaman.

Okulda öğretmenim, evde ailem, iş hayatımda patronlarım yöneticilerim "Başarılı olmak zorundasın Bülent " Başarı, başarı, başarı. Hele bankacı olduktan sonra daha da başarıya odaklı çalışıyorsunuz.

Hedefler veriliyor size.

Bankanın bu seneki karını yüzde 20 artıracaksın diyor patron.

Bankanın bilançosunu yüzde 30 büyüteceksin. Enflasyon yüzde 15.

yüze 30 büyüteceksin.? Büyüteceksin.

O zaman buraya oturmayacaksın.

Dolayısıyla başarılı olmak bizim içimize , beynimize kazınmış bir şey.

İnsanlar nasıl başarılı olurum diye yollar bulmaya çalışıyorlar.

Birilerine çok fazla, yapamayacağı kadar bir hedef verirseniz , maalesef başarılı olmak için yönü başka yönlere doğru çekiyor.

Etik dışı hafif hafif bir şeyler yapmaya başlıyor. Niye? Başarı daha önemli diye.

Ama benim felsefem şu;

"Etiksizlik ile başarıya ulaşacağıma, etik davranıp başarısız olmayı tercih ederim.

Ben şu kibrit olmayı tercih ederim.

Yanmayacaksam da yanmamayım.

Başarılı olmayacaksam da olmayayım."

Bu felsefe ile ben hep görev yaptım ve uzun dönemde de bunun meyvelerini gördüm.

Bunun faydalarını bir şekilde yaşadım.

O nedenle de herkese tavsiyem, bütün gençlere tavsiyem sürdürülebilir ve uzun vadeli etik olun, merak etmeyin, o yıl başarısız olabilirsiniz ama ileriki yıllarda sizi takdir edeceklerdir.

Çünkü etiksizliğin faturası muhakkak çıkıyor.

Bir yerden çıkıyor. K

imse görmedi, o bilmedi, günün birinde öyle bir yerden karşına çıkıyor ki.

Çıktığı zaman da keşke yapmasaydım dedirtiyor.

O nedenle baştan etik olmada fayda var.

Bir sorun görüyorum ben Türkiye'de Etik pusulası ile ilgili bir sorun, pusula kuzeyi güneyi doğuyu, batıyı gösteriyor ya, etik pusulası da doğru, yanlış, iyi, kötü gösteriyor.

Böyle bir pusula satılmıyor. Ben bunu gençlerle paylaştığımda "Hocam alabilir miyiz?" diye soruyorlar.

Keşke olsa da alsak. Her olayda bize doğru neresi gösterse.

Yok. Vicdanımız diyoruz, beynimizin yapısı diyoruz.

Bir sorun şu yalnız, kimin doğrusu. Kimin yanlışı.

Bakın bu pusulada doğru kuzeyi gösteriyor, bu pusula yanlış kuzeyi gösteriyor.

Bu sizin pusulanız, bu benim pusulam.

Aynı olay, aynı konudan bahsediyoruz siz diyorsunuz ki buraya gitmek doğrudur.

Bunu yapmak doğrudur.

Siz diyorsunuz ki hayır kesinlikle bunu yapmak yanlıştır, aksini bunu yapmak doğrudur diyorsunuz. Aynı olay, niye öyle diyorsunuz.

Ondan sonra televizyonda da gördüğümüz gibi bir sıra buraya oturuyor, bir sıra buraya oturuyor kavgaya başlıyorlar.

Konuştuklarım, kavram aynı kavram.

Şeffaflık diyor, bu başka bir şey anlatıyor ,diğeri başka bir şey anlatıyor.

Şeffaf diyor, diğeri nasıl şeffaflık diyor.

Demek ki ortak değerlerimizde önce birleşemiyoruz.

Biz eğer ortak değerlerimizde birleşemezsek bu pusulalar böyle yanlış yerleri gösterirler.

Ortak değerlerimizde de kavramlarımız birlikte anlatıp, kavramlarda da mutabakata varmamız lazım.

"Ben şeffafım " diyor.

Ben "Hayır değilsin" diyorum.

Senin şeffaflık tanımın başka, benim şeffaflık tanımım başka.

Ben adilim diyor.

Senin adillik tanımın başka benim adillik tanımım başka.

Toplum olarak tek bir adillik tanımında birleşebilirsek , adil olmak ne demektir diye, o zaman o değerler 8 değer mi,10 değer mi, bu konuda hepimizin pusulası aynı yönü gösterir ve olaylar karşısında da böyle birbirimizle çatışmamaya başlarız.

Kavga etmemeye başlarız. Bu bir sorun bence.

Türkiye'de ki sorun.

Bu sorunun üstesinden gelebilmek için kurumlar kendi içerisinde etik kodu yazmaya başladılar.

Etik ilkeler, etik prensipler. Ben şirketlere o etik kodlarını da yazıyorum.

Bir şirketin içinde satın alma müdürünün doğrusu burayı gösteriyor, pazarlama müdürünün doğrusu burayı gösteremez.

Olmaz.

O zaman o Coca Cola olamaz , Ünilever olamaz, P&G olamaz. Bütün çalışanların doğrusu bu olmalı.

Yanlışı bu olmalı.

O nedenle de etik koduna bu yazılmalı.

Her konuda, müşteri ile ilgili doğrular nedir?

Tedarikçiler ile ilgili ilişkilerde doğrular nedir?

Hangi haller yanlış sayılır?

Etik kodunu ben yazdığım zaman bir takım bölümlere ayrılıyor.

Çıkar çatışmaları nedir? Nasıl olur?

Bütün personele, girenlere de okutuluyor.

Onlara eğitimler veriliyor.

Dışarıda senin pusulan ayrı olabilir. Ama bu çatı altına girdiğin anda bir tek pusulan vardır, etik pusulan, o pusulanın doğruları yanlışları hazırladığımız 50 sayfa etik kodumuzda belirtilmiştir diyoruz.

İş hayatında bu kadar uzun yıllar, 40 yılı aştı, şu tecrübeyi gördüm ben; işadamları ile çok konuştum, sohbet ettim, onların tecrübelerini paylaştım. İki tip işadamı gördüm.

Bir tanesi önce para diyenler. Hayata başlarken en önce para.

Önce para kazanayım, gerisi ne olursa olsun diyenler.

Bir de önce itibar diyen iş adamlarını gördüm. Hayata nereden başlamalı?

Önce itibar diye mi başlayalım?

Önce para diye mi başlayalım?

Gençlerin çoğu önce para hocam diyor.

Olabilir onlar öyle düşünebilir.

Önce para diyenler, yol biri seçenler, onların hayat felsefesi , etik dışı davranmaya başlıyorlar.

Çünkü etik olarak çabuk para kazanılamıyor.

Etik dışı bir şeyler yapmanız lazım.

Adaletsiz davranarak, ihaleler, oydu, buydu, başkasının hakkını yiyerek, etik dışı davranarak daha fazla para kazanılıyor. Etik dışı davranıyorsunuz paraya kavuşuyorsunuz.

Para olunca bu dünyanın her yerinde güç getiriyor insana. Güçlü insana güveniyorlar.

Onların itibarları oluyor.

Para ile başladı sonra itibara kavuştu.

Bu , önce itibar dediği için etik davrandı.

Çabuk para kazanamadı ama itibar kazandı . İtibarlı insanlar da güçlü oluyor.

İtibar ediyorlar, güvenmeye başlıyorlar, sizin sözünüze itibar ediyor mal gönderiyor, size bir şey emanet ediyor, para yavaş yavaş da olsa size kendiliğinden geliyor.

Belki bunların paraları kadar olmasa bile makul paralar size geliyor.

Bakın o da itibar ile başladı paraya kavuştu.

Her ikisinin de parası var, her ikisinin de itibarı var.

Şunu söyleyince gençler yol birin iyi olmadığına ikna oluyorlar.

Diyorum ki: Hayat felsefesi birinci olanın temelinde ne var? Para.

Benim temel taşım itibar.

Birinci yolda bina yıkıldığında, para kayboluyor.

Bu bina yıkılıyor, bir daha bu itibara ulaşamıyorsun.

Bir çok örnek verebiliyorum ben onlara hayatta benim gördüğüm, yaşadığım.

O kişi paraya ulaştı, güçlüydü, itibarlıydı, bir anda parası yok oldu.

Adını veriyorum, soyadını veriyorum, holdingini veriyorum, Bak şu anda nerede ?

Bir daha mümkün değil onun bu itibarı tekrar kazanması mümkün değil.

Belki yeniden etik dışı bir şey yapabilir ama bir daha kimse ona o itibarı vermez.

Ben parayı kaybedersem benim nerem kayboluyor.

Çatı katım kayboluyor.

Temelim sağlam.

Katlarda sağlam.

Çatıyı yeniden yaparım.

O zaman yol 1 mi seçiyorsunuz? Yol 2 mi ? dediğimde yol 2 Hocam diyorlar.

Bunun farkına varmanız bence önemlidir.

Ne pahasına olursa olsun bence para demeyin.

Bence burada toplum olarak bizim de yol 2 'yi seçenleri ön plana çıkarmak, takdir etmek, alkışlamak, basın önünde onları takdir etmek, bunlara ihtiyaç var.

Maalesef bizim basında etik olmayanlar kapak oluyor, ön plana çıkıyor, bizim gençlerimizde rol model diye bunları rol model olarak alıyor.

Yol 2 yi seçenler kendi kendilerine bir şey yapıyorlar ama belirli bir toplum içinde belirli bir yerde kalıyor.

Bunlar çok fazla paylaşılmıyor.

Biz ETİKA ödüllerini, bu yoldan etiğe önem veren şirketleri ödüllendirelim diyoruz.

Her yıl yapılıyor.

Bu yıl ETİKA 2019 ödüllerini vereceğiz. Başvurular yapılıyor.

80 soruluk bir başvurumuz var. 6 tane ana guruptan oluşuyor.

Genel müdür ve diğer yöneticileri dolduruyorlar.

Bir algoritmamız çalışıyor verilen cevaplara göre.

O algoritma sonucunda bilgisayar bir etik metre notu belirliyor.

100 üzerinden bir not belirliyor. Bize etik metre notlarını veriyor.

Biz oraya bakıyoruz.

Birinci, ikinci, üçüncü seçmiyoruz, sadece buradan bir çizgi çekelim , bunun üzerindekilere "Etik değerlere önem verdiğiniz için ödüllendiriyoruz" diyelim.

Etiksiniz diyemeyiz.

Sadece etik değerlere önem veriyorsunuz diye size ödüllendirelim diyoruz.

Çocuklar aslında bizden bakarak her şeyi yapıyorlar.

Çocuğunuza etik ol, etik ol deyince olmuyor. Sizden görecek.

Ondan sonra okulda öğretmeninden görecek. Etik olmayı da sizlerden, bizlerden görmesi lazım.

Sana göre bu etik mi? Niye etik değil? Hayvana eziyet.

Bunu genelleştirerek ,iş hayatında ifade et aynı olayı.

Bülent Şenver diye düşün.

Bir işçiye 20 saat çalış diyorsun.

Bunu hayatta düşünmek lazım, ben yönetici olarak çalıştırdığım insanları bu hale sokuyor muyum? Sokmuyor muyum?

Peki bu etik mi? Kaza bu. Etik.

Yürüyoruz İSKİ'nin çukuruna düşüyoruz. Kaza.

Bakış açısı çok önemli. Kasıtsız bir şey ise kaza diyorsun ama senaryo şöyle bir şeyse, burada birinci olacak motoru diskalifiye edebilmek için takım arkadaşlarına diyorsun ki, üçüncü virajdan sonra sen ona şöyle bir dokun, o gitsin, yoksa birinci olacak dediysen o zaman etik değil tabii.

Buradan da almamız gereken mesaj şu; bir olaya detaylı bakmadan etik veya etik değildir demeyin. Detaylı incelemek lazım. Herkesi dinlemek lazım.

O ne diyor? Bu ne diyor? Ortam nedir? Niye böyle olmuş?

Neden böyle olmuş? Bunları müzakere edip ,analiz edip ondan sonra karara varmak lazım etik mi? Değil mi? Diye.

Bu etik mi? Bu da Trabzon da bir futbol sahasıymış.

Burada maç oynatmak etik mi? İkisinin de şartları eşit diyenler de var.

Burada futbol yaptıktan sonra iki taraftan da bu taraftan üç kişi, diğer taraftan üç kişi ayağını kırıyor.

O zaman hakiki hayatta şunu diyoruz; ortamı müsait hale getirmeden bu sahalara sürmeyin. Hızlı tren diyorsun.

Müsait hale getir rayları, ondan sonra benim vatandaşımı hızlı trenin içine sok benim vatandaşımı. Sen böyle bir sahada hızlı tren dersen, belli bir şeyler olacak.

Bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa öteki gün olacak.

Bu etik mi? Buz dağının üstü, buz dağının altı.

Bu soru sorulsa etik mi diye aklına ne geliyor? Doğruyu göstermemek, doğruyu paylaşmamak.

Bankada bilançonun üst tarafını gösteriyorsun her şey çok güzel, halbuki bilançonun altında neler var. Riskler, sorunlar.

Şeffaf olmak diyoruz ya. Doğru bir şekilde doğruyu paylaşmak.

Karşı taraf için önemliyse bunu bilmek, bunu söyleyeceksin.

Sen bunu satarken eğer burası depremde zarar görmüş, dışı sıvayla boyanmış ise sadece üstünü gösterip satamazsın.

Senin sorumluluğun bunu söylemektir.

Burası zarar gördü, sıvayla kapadık. Bu fotoğrafın tümü ,fotoğrafın tümünü paylaşmanız lazım. Herkesle paylaşmayabilirsiniz.

Fotoğrafın üstünü görmeleri yeterlidir denilebilir ama bazı olaylarda fotoğrafın tümünü göstererek. Ben bir kız alıyorum oğluma.

Daha önceden üç kere imam nikahı varmış. Kızı aldık dört tane damat daha geldi. Olmaz.

Babaya söyle böyle bir durum var de.

Bu fotoğrafları o kadar çok olaya ilişkilendirebilirsiniz ki ama ana fikir; tamamını, doğrusunu paylaşacak mıyım?

Paylaşmayacak mıyım? Bütün soru bu.

Kiminle paylaşacağım? Kiminle paylaşmasam da olur.

Ben her şeyi ortaya çıkıp herkesle paylaşın demek istemiyorum.

Diyorum ki: Tümünü fotoğrafın göstermeniz gereken bazı olay ve bazı taraflar vardır.

Şirketinizi yabancılara satıyorsunuz.

Benim bir tane Yargıtay da şöyle bir davam var, kaybedersem 150 milyon dolar ceza ödeyeceğim. Sen bunu söylemeden nasıl satarsın şirketini?

Bazı şeyleri anlatmak zorundasınız.

Bu etik mi? Tuzak kurmak. Hayatta tuzaklar kuruyorlar.

Olayı anlamak lazım. Bu kimdir? Niye yapmış.

Tuzak kurmak bize yakışmaz.

Bunu yakalamak istiyorsan belki başka yöntemler ile yakalayacaksın.

Bir müdürünüze tuzak kurmak.

Genel müdür seçecekler beni mi? Onu mu?

,Onu seçmesinler diye ona ben tuzak kuruyorum.

Ayağını kaydırmak için arkasından oyun çeviriyorsun.

Tuzak anlamında düşünürseniz yapmamak lazım.

Bu etik mi? Bu concorde. Düştü ya.

,Son uçarken çekilmiş fotoğrafı.

Bir görevi alıp, o görevi ifa etmek için Paris'den Londra'ya birilerini taşımak için bir görev aldıysan bu görevi kimseye zarar vermeden düzgün bir biçimde gerçekleştirme sorumluluğun var.

Bu sorumluluğu yerine getirmezsen hiç etik bir şey değil.

Hikayesini dinlediyseniz çok acayip. Bir önceki uçak kalkarken lastiğinden bir şey düşmüş, basit basit şeyler bunlar.

Bu etik mi? Buraya bakarken bu oyun belki rekabet.

Serbest piyasada rekabet etiktir.

Ama doğru rekabet etiktir.

Şurası belki etiği bozuyor değil mi?

Rekabet ederken birbirimizi çukura düşürmek.

Niye çukura düşsün ki. Oyunu biz kazanalım, tamam biz kazandık olsun.

Biz hep bu tip şeyleri düşünürsek bu manada etik olmayabilir.

Bu etik mi? Hiç böyle kaşık , çatal gördünüz mü?

Hayatında hiç kaşık görmemiş birine bunu verip, bu kaşıktır derseniz, kaşığı böyle bilir ve bununla çorba içmeye çalışır zavallı. Hakiki hayatta bu yapılıyor.

Bankacılıkta da yapılıyor. Kredi kartını bilmeyen birine , bu kredi kartıdır diyorsun veriyorsun.

Kredili hesap nedir? Açık hesap nedir?

Bilmeden veriyorsun eline bir şey, bu odur diyorsun , bilmediği için öyle zannediyor.

Ondan sonra da zarar görüyor.

Ben çatal nedir bilmeyen birine bunu verip bu çataldır desem kullanacaktır muhakkak ama doğrusu bu değil.

Çatalın bunları da olmalıdır.

Bir çok olayda hakiki ürünlerimizde böyle ürün veriyoruz adama. Bilmediğiniz için etiketine bakıyorsunuz , bu öyle ürünmüş diyorsunuz, halbuki bu ürün eksik o üründe.

O ürün verilirken hepsi verilmesi gerekiyor.

Etik dışı davranıyorlar, bir çok araştırmalarda da bu ortaya çıkmış, soruyoruz "Neden etik dışı davrandın?

" Mecbur kaldım" en pratik ve en çok verilen cevap.

"Herkes yapıyordu"

Bizim ülkede etik dışı olan bir şeyi herkes yapmaya başlarsa o etik olmaya başlıyor.

Herkes emniyet şeridini ihlal ediyordu.

Herkesin kendine göre herkes yapıyordu senaryosu oluyor.

"Şirketime faydası vardı onun için. Vallahi cebime 5 kuruş girmedi" diyor.

"Kendim için yapmadım, bu müessese için yaptım ben" diyor.

"Yoksa maaşları ödeyemeyecektik."

Şirkete bir zarar gelmemesi nedeni ile etik dışı bazen yasa dışı şeyler yapılıyor.

Niye yaptınız? Kimse göremeyecek, duymayacak. Yukarıda ki görüyor.

Cezası yoktu diye yaptım diyor.

10 milyon ceza 10 yıl hapis cezası diyeceksin ki yapmasın.

Pratikti, kolaydı diyenler var.

Etik olmak zor, etik dışı bu işi yapmak daha pratikti.

Demek ki kuralları koyarken de zor kurallar koyarsan bil ki birileri etik dışı davranıp o kuralları çiğneyecektir.

Yönetici olarak genel kural uygulanabilir bir kural mıdır? Değil midir?

Uygulanamaz bir kural olursa etik dışı davranır. Doğruyu yapmak zordu.

Kimseye zararı olmadı ki. Bu da yanlış bir şey. Sana göre olmadı.

Sor bakalım başkalarına ne zararı oldu? Senin görüş alanın senin gözlerin ve tecrüben ile sınırlı.

Belki başka birine zararı oldu. Bir defalık yaptım, ne olacak?

Bunlar sık sık söylenen mazeretler.

Sistem de boşluk vardı , sistem beni engellemedi. Kendine kabahat bulmuyor, sisteme buluyor.

Ne yapalım o zaman sistemi kilitleselerdi.

Ne yapalım o zaman kamera koysalardı. Sistemi sorguluyor.

Doğruyu yapmak sistemde mümkün değildi. Birde böyle diyenler var.

Ben doğru yapmak istedim. Ben ekrana girdim, doğruyu yapması için, bir türlü yapmıyor.

Bu da şunu söylüyor; sistemleri kurarken çalışır sistemler kurmamız lazım.

Sistemler arızalandığı zaman hemen tekrar devreye sokmamız lazım.

Kişilerin kullanabileceği bir şeyler olacak ki etik dışı sisteme sapmasın o kişi.

Bana soruyorlar sahip çıkmazsak etik değerlerimize ne olur?

Yolsuzluk artıyor, haksız rekabet çoğalıyor, kaynaklar verimsiz kullanılıyor. 1 dolarlık şeyi 10 dolara yaptırıyoruz. İnsanların parası ,şirketlerin parası çarçur oluyor.

Maliyetler artıyor, yatırımlar daha pahalı olmaya başlıyor, Yap işlet devret oluyor ya, öyle mi ,olur mu, olmaz mı diye.

Bunların olmasındaki önemli nedenlerin bir tanesi bu alışverişlerin sırasında menfaatlerin paylaşımından maliyetler artıyor ya da kaynaklar verimsiz kullanılıyor.

Giderler artıyor gereksiz yere. Y

abancı sermaye kaçıyor.

Dürüst yabancı sermaye.

Ötekilerin en beğendikleri yer, buraya hücum ediyor. Ama düzgün olanlar gelmiyorlar.

Ülke büyümesi yavaşlıyor. Hep büyüsün istiyoruz ülkemiz.

Ekonomik performans aşağıya doğru iniyor.

Gelir dağılımı bozuluyor. Zengin daha zengin, fakir daha fakir oluyor.

Orta direk kalmamaya başlıyor ve işsizlik artıyor o ülkede. İtibar, saygı kaybı ve güven azalışı söz konusu oluyor.

Şirketlerin mali tabloları olumsuz etkileniyor.

Bütün bunlara baktığımız zaman bunların çoğu mu Türkiye'de? Azı mı? Var. Çoğu değil mi?

Bu kabullerimiz bizim için çok önemli.

Etik Değerler Merkezi Derneği olarak bizim elimizi kolumuzu bağlayan şeyler.

"Burası Türkiye burada her şey olur" bu olumsuz anlamda.

Keşke iyi anlamda her şey olur desek.

Burada adaletsizlik olabilir, yasa dışı işler olabilir, bunu çok söyleyenler olmaya başladı.

"Böyle gelmiş böyle gider" "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.

"Ateşe yakın olan ısınır" "Bal tutan parmağını yalar"

Kızıyorlar bana o kadar sene genel müdürlük yaptın, bir parmak bal almadın. İnsanlar böyle söylüyorlar.

"Ne ekersen onu biçersin" "Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar"

Bizi yalancı yapıyorlar. "Kısa yoldan köşe dönmek" hep konuşuluyor.

Birini suçlasak biz "Tencere dibin kara seninki benden kara" Sen de geçen böyle yapmıştın.

Bu binayı nasıl almıştın. Tamam tamam diyorsun.

Birbirimizin üstüne de gidemiyoruz.

"İdare et" bu cümleyi çok seviyoruz. Usul dışı bir şey yapsak, "İdare et abi" etmezsen de kızıyorlar.

Müdür oldu ya burnu büyüdü diyorlar.

"Kılıfına uydurmak"

Her şeyi biliyoruz, kılıfına uydurmayı şahane yapıyoruz.

Kılıfına uydururken ya yasa dışı ya da etik dışı olacak.

"Körler sağırlar birbirini ağırlar"

"Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş."

O genel müdür kendine uygun bir satın alma müdürü alıyor.

"Balık baştan kokar"

"Üzüm üzüme baka baka kararır"

"Parayı veren düdüğü çalar"

Hep parayı verenler düdüğü çalmaya başlamış.

"Armut dibine düşer"

"Yapanın yanına kar kalıyor" Kar kalıyor, ceza almıyor.

Ceza alsa içimize su serpec

ek.

"Gemisini yürüten kaptan"

"Eski tas eski hamam"

Her çocuğumuza diyoruz ki "Sana mı kaldı"

"Eski köye yeni adet mi getireceksin. Moralini bozuyoruz insanların.

"Devletin malı deniz, yemeyen domuz" bunu sizden bekliyorlar.

Devlet ile ilgili bir şey elinize geçirdiğiniz zaman bir gücü ,muhakkak bir dilim biz veya yanımızdaki yesin ondan.

"Türkiye'yi sen mi kurtaracaksın" diyorlar.

Gençlerin gözünde etik dışı davrananlar yüzde 60.

Tepki verir misiniz ?

Hayır yüzde 54.

Türk toplumuna etik not ver dedik, 10 üzerinden 2,6verdiler.

En önemli etik sorun nedir ? dedik.

Türkiye'de. Ayrımcılık dedi gençler.

Sonra haksız kazanç var Türkiye'de dedi.

Aldatıcı reklam var dedi.

Yolsuzluk ve rüşvet var dedi Türkiye'de.

Gelecekten ümitli misiniz dedik.

Yüzde 75'iümitsiz. En kötü bu.

Çocuklar gelecekten ümitsiz.

Daha iyiye gitmeyecek bu etik işi diyor.

Yöneticilere sorduk, Toplumda etik önemlimi?

Ben önemli desinler istiyorum.

Çok önemli diyenler yüzde 5 oldu. Onlara göre çok önemli değil.

Etik dışı davranmaktan çekinir misiniz? Yüzde 90 çıksaydı .

Ancak yüzde 48'i demiş. Profesyonel hayatınızda etik dışı bir şey ile karşılaştınız mı diye sorduk. Yüzde 84'ükarşılaştım diyor. 10 üzerinden kurumlara not verin dedik.

Sınıfta kaldılar.

Medya 2.5,

Siyasi partiler 2.6.

Spor kulüpleri 3.

Hükümet 3.

Belediyeler 3.5

Kamu kurumları 3.8.

Yargı 4.8.

Hepsi sınıfta kalıyor.

Güvenilmesi gerekenler alında güvenilmez oluyor.

Bu yöneticilerin gözünde. Yöneticiler tecrübe sahibi insanlar.

Topluma not ver dedik. 10 üzerinden 4.5 verdiler.

En önemli etik sorun nedir diye sorduk yöneticilere.

Gençlere sormuş tuk ya, yöneticiler 7 tane sorun söylemiş.

Adaletsiz yönetim demiş.

Kim yapıyor bu yönetimi? Müdürüm sen yapıyorsun.

İşe alım ve terfiler.

Sen işe alıyorsun, sen terfi ettiriyorsun.

Ayrımcılık.

Emek sömürüsü.

Müdür sen sömürüyorsun o zaman.

Haksız rekabet var demiş ve kurum kaynaklarını sömürüyoruz demiş.

Yolsuzluk demiş genel müdür, genel müdür yardımcısı ve müdür seviyesindeki kişiler.

Peki biz çalışıyoruz, çalışıyoruz Etik Değerler Merkezi olarak, bu konuda başarılı olacak mıyız?

Gençler ümitli miydi gelecekten? Hayır.

Yöneticiler de kesinlikle inanıyorum diyen yüzde 7 ümitliyim demiş.

Demek ki onlar da fazla inanmıyorlar.

Gelecek için ümitli değiller. Bütün bu anket sonuçlarını Fatih Altaylı'ya göndermiştik, o da bir köşe yazısı yazmış.

Başlığını nasıl koymuş biliyor musunuz? "Etik Metik"

,Ben nasıl başlıkla başladım?

"Etik Patik" Etik metik diye başlamış ve sonunda şöyle bir cümle koymuş;

"Bütün bu rakamları okuyunca, bence bu sonuçlar son derece doğru sonuçlar .

Zaten Türkiye'ye baktığımız zaman bu sonuçların sıklıkla sağlamasının yapıldığını görüyoruz.

Sonra da şaşırmış gibi yapıyoruz . 'Aaa öylemiymiş ' diyoruz.

Şaşkınlığımız bile etik dışı" demiş.

 

 

.



.



.


.



.



.


.



.



.

.
.



.



.



.



.



.



.



.


.


soldan Bülent Şenver ile Nevzat Tarhan
.



.


soldan Bülent Şenver ile Nevzat Tarhan
.


.



.


.



.



.



.


.
.


.


.
.

Kız Kulesi Buluşmaları "İŞTE ETİK" Bülent Şenver sunumu


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org