Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Bülent Şenver'in Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

TOG Toplum Gönüllüleri Gençleri ile Bülent Şenver Kitapcan Sohbeti
14.11.2020
Okunma Sayısı : 1702
Oy Sayısı : 5
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,49
Verdiğiniz Puan :
 

 

TOG Toplum Gönüllüleri Gençleri ile Bülent Şenver Kitapcan Sohbeti

.
.

 
TOG Toplum Gönüllüleri Gençleri ile Bülent Şenver Kitapcan Sohbeti

.
.

 dinlemek için 

.
.

   TOG Toplum Gönüllüleri Gençleri ile Bülent Şenver Kitapcan Sohbeti


.
.



.
.



.
.

TOG Toplum Gönüllüleri Gençleri ile Bülent Şenver'in Kitapcan Sohbeti

Deşifresi

Bülent Şenver (BŞ)

 

BŞ: Ben Bülent Şenver, Herkese Kitap Vakfı Kurucu Genel Başkanıyım.

Beş yıl önce bu vakfı kurduk. Bana soruyorlar niye böyle bir vakıf kurdunuz diye.

Ben daha önce gençlerle ilgili gençlerin etik anlayışı bilincinin oluşturulması için Etik Değerler Merkezi Derneği'ni kurdum.

Gençlerle etik anlayışı bilinci, etik ile ilgili çalışmalar yaparken gençlerin kitap okuması konusunda becerilerinin ileriye değil, geriye gittiğini fark ettim.

Kitap okumak halbuki çok önemli olduğu için, insana vizyon kattığı için, olumlu insan olmak özelliklerini, dünya insanı olma özeliklerini kazandırdığı için bu konuda sivil toplum hareketi yapalım dedim.

Birçok sivil toplum kuruluşu kitap konusunda çeşitli faaliyetleri zaman içinde yapıyorlardı zaten ama onların öncelik konusu , birinci konuları bu olmadığı için onların ajandalarında bu belirli dönemde gelip , projeler üretilip , sonradan başka projelere dönüşebiliyordu.

O nedene biz dedik ki işi gücü kitap olan, sadece kitabı düşünen ve kitapla ilgili de sadece üş şey yapan; kitap okumayı sevdirelim, kitap okumayı geliştirelim ve ihtiyaç sahiplerine kitap iletelim.

Bu basit üç amaca yönelik çalışmalar yapalım diye böyle bir vakıf kuruluşu gerçekleşmiş oldu.

Benim geçmişim aslında Bağımsız

Dış Denetim mesleği ile başladı. Arthur Andesen Londra ofisinde başladı. Bankaları denetleye denetleyen bir bankadan teklif alınca 11 yıl sonra banka yöneticiliği olarak görev kabul ettim.

Banka Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptım. Sivil toplum kuruluşlarında, TÜSİAD üyeliği, orada bazı komisyonlarda görev aldım.

Türk Amerikan İş Adamları Derneği Başkanlığını yaptım.

Avrupa'da IKAK var, icra komitesinde yer aldım.

Hazine Başkanlığını yaptım. Bu sivil toplum hareketinde hem birincisinde, hem ikincisinde gençlerle birlikte oldum.

Etik Değerler Merkezi Derneği ve Herkese Kitap Vakfı'nda da gençlerle birlikte oldum.

Bir başka şansımda 1984 yılından beri Boğaziçi Üniversitesinde ders veriyorum. AD 477 Bank Management dersim var.

Daha sonra Bilgi Üniversitesinde BUS 442 dersim var. Hep gençlerle birlikte oldum.

Bu güzel bir şey.

Paylaşmayı seviyorum. Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın diye turklider.org diye bir platform geliştirdim. Orada ben ve benim tanıdığım iş insanları tecrübelerini paylaşıyorlar.

Bu kadar tecrübe sahibi olduktan sonra muhakkak kitap yazmak gerekti.

Gençler için "Gençlere Mektuplar" diye iki hafta önce yeni çıktı. Gençlere Mektuplar benim ve benden başka 78 iş insanının gençlere verdiği öğütler, onların başarı sırlarıyla zenginleşmiş kitap oldu.

Ben kendi başarı formüllerimi ve banka genel müdürlüğü yaptığım zamanlardaki uyguladığım teknikleri, taktikleri "Başardin" isimli kitabıma koydum.

Bana soruyorlar niye "Başardin?" Laz olarak mı söylüyorsun bunu başardın yerine. Hayır, bu bir başarı hapı olsun istedim.

Onun için kapağına da hap kutusu yerleştirdim.

Bundan bir tane aldığın zaman başarılı oluyorsun. 250 bin mg yazıyor, yani bir tanesi sana yetiyor başarılı olmak için.

Paylaşmak hiç bitmeyen bir şey.

Daima bizler tecrübelerimizi ve birikimlerimizi paylaşmamız gerekiyor.

Böyle bir kısa giriş ben yaptıktan sonra benim slaytlarım var onları sizlerle paylaşıp, bundan sonraki anlatımımı o slaytlarla gerçekleştireyim.

SUNA:
Uygundur Bülent Bey. Çok kısa program akışından bahsetmek istiyorum.

Şu anlık tanışmamızı bitirdikten sonra bir sunumumuz var, tahminen 30 dakika sürecek. En son olarak da sorularınızı almak istiyoruz.

15-20 dakika soru hakkımı var. Sonrasında kapanımız var. Umarım keyifli geçer sizin için.

Bülent Bey'e bırakıyorum.

BŞ:
Bu sizlerin hazırladığı, sizlerin kabiliyetlerini gösteren güzel bir afiş olmuş.

Hazırlayanların ellerine sağlık.

Herkese Kitap Vakfı Toplum Gönüllüsü Gençler ile buluşuyor. Buluştuk, merhaba dedik.

Biz kimiz diye bilgi vereyim size. Konuşmamın başında nasıl kurulduk diye kısa bilgiler size verdim. Bizim kısa ve basit sloganımız var.

Sloganımız şöyle;

"Okuyan Türkiye için herkese her yerde kitap" En tepedeki amaç , okuyan Türkiye yaratmak.

Bunun için bizim yapmamız gereken nedir? dedik kitapla ilgili , herkese okutmak, her yerde okutmak.

Bir iş adamını ziyaret ediyordum, vakıf ile ilgili toplantı yaptık, çok hoşuna gitti böyle bir vakıf kurmamız. Vakıf adı da çok hoşuna gitti.

Bülent Bey, gel dedi oturduğum yerden kaldırdı beni, ne göstereceğim sana dedi.

Odasının yan tarafında bir kapı var, baktım tuvalet. Şaşırdım.

Tuvaletin yanında bir mermer basamak var, orada bir kitap duruyor.

"Bülent Bey, bu benim tuvalet kitabım. Sen diyorsun ya her yerde, benim tuvalette kitabım var, yatağımın başında başka bir kitap durur, oturma odam da başka bir kitap durur. Ben de her yerde kitap durur" dedi.

Her yerde kitap okutabilmek amaçlıyoruz.

Sizler biliyorsunuz vakıflar gönüllüler ile başarıya ulaşabiliyor. Bizim de kitapcan gönüllüleri dediğimiz gönüllülerimiz var.

Kitapcan Gönüllülerimiz çeşitli projelerimizde yardımcı, destek oluyorlar.

Bazı projelere de bu gönüllülerden liderler seçiliyor ve o liderler o projenin başına geçiyorlar, o projenin yürütülmesi ile ilgili liderlik gerçekleştiriyorlar. Şu anda yaklaşık 55 adet projemiz devam ediyor.

Onlara destek veren diğer kitapcan gönüllüleri var.

Biz sevdirelim, yaygınlaştıralım, kitap iletelim diye üç ana başlıkta hedefimizi toparladığımız için, sevdirmek için bazı çalışmalar yaptık, yaygınlaştırmak için bazı çalışmalar yaptık, kitap iletmek için bazı çalışmalar yaptık.

Kitap iletmek konusunda çok yeni bitirdiğimiz bir projeden bahsedeyim. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu yıl kuruluşunun 100. Yılıydı biliyorsunuz.

Biz Atatürk'ün Nutuk kitabını ilkokul çocuklarının okuyacağı bir biçimde özel olarak yaptık, bastırdık ve 100 bin adet Nutuk kitabını 100 bin ilkokul çocuğuna teslim etmeye başladık. Yıl sonuna kadar da teslimler devam edecek.

Okullardaki çocuklar Nutuk kitabına kavuşacak.

Biliyorsunuz Nutuk kalın bir şey, ilkokul çocuğu onu alıp okuması kolay değildir, onlara göre bir düzenleme yapılmış oldu.

Bizim Türkiye'de önem vermemiz gereken çok önemli bir gün daha var.

O mesleğe çok önem vermemiz gerekiyor, maalesef bu günlerde çok önem verilmiyor, o da Öğretmenler.

Öğretmenler aslında bizim hazinemiz olan gençlerin yetişmesine en önemli katkı sağlayan en önemli insanlar. Öğretmenler olmazsa biz değerli gençleri yetiştiremeyiz.

Her yıl 24 Kasım'da öğretmenler günü oluyor. Hatırlayanlar öğretmenine öğretmenler gününüz kutlu olsun diyor. Hatırlamayanlar demiyor.

Ben hatırlayanlara da, hatırlamayanlara da teşekkür ediyorum. 1984'den beri öğretmenlik yapıyorum. Benim öğretmenliğim yarı zamanlı.

Boğaziçi Üniversitesinde hafta da 3 saat, Bilgi Üniversitesinde haftada 3 saat dersim var.

Dedik ki , öğretmenler için bir şey yapalım.

Bu yıl geleneksel hale getirelim bu işi diye, öğretmenlerimize birer kitap hediye edelim dedik.

Milli Eğitim Bakanlığı ile görüşmeler yaptık, protokol imzaladık, bu yıl ilkini gerçekleştiriyoruz.

32 bin öğretmenimize birer adet "Beyaz Zambaklar Ülkesinde" kitabını öğretmenler günü hediyesi olarak göndereceğiz.

81 ile dağılacak. Bu illerde genelde mahrumiyet bölgesindeki öğretenler düşünülmüş. Milli Eğitim Bakanlığı buna göre bir isim listesi belirlemiş.

Biz kitaplarımızı il Milli Eğitim Müdürlüklerine toplu halde gönderiyoruz. Onlarda bu listelere göre öğretmenlere veriyorlar.

Üç hafta önce de 10 bin adet "Anayasa Candır" kitabı 249 liseye 40'ar adet gönderdik. Anayasamız konusunda fikir sahibi olsunlar diye.

Yaptığımız iş, dışarıdan bakıldığında basit gibi görünüyor. Kitap okumayı sevdir, yaygınlaştır, ihtiyaç sahibine kitap ilet. İşin içine girdiğiniz zaman zorluklarını anlıyorsunuz.

En fazla zorluk çektiğimiz konu sevdirmek konusu. Ne yaparak sevdireceğiz?

O aslında aile de başlıyor, çocuğu ailede görgüsünden başlıyor, ilkokula gidiyor, hocası ile ilişkiler.

Bu konuda en çok zorluk çektiğimiz şey , sevdirmek ile oluyor. Onun için de değişik projeler yaptık.

Bir tane projemiz var, onu paylaşayım sizinle. Ben bankacıyken Türkiye'de ilk resimli kredi kartını yapmıştım o tarihlerde.

O tarihlerde şifre yazmak söz konusu değildi.

Kart ile alışveriş yaptığız da yaş imza atardınız. Size bir silip verirdi kasiyer, kalem çıkart, silip'i imzala.

Bu kart size mi ait bilemediği için kasiyer "Kimliğinizi de gösterir misiniz?" derdi.

Almadıysanız kimliğinizi kavga çıkardı.

Kimlikte neye bakardı kasiyer?

Sizin kimlikte resminiz var ya, resminize bakardı.

Bir de size bakıyordu.

Başka bir şeye baktığı yoktu. Bu kart buna aitti diyordu.

Ben dedim ki o zaman bu resmi kartın üzerine yapıştıralım.

O tarihlerde Türkiye'de böyle bir makine yok, İsviçre'ye gittik.

Makine imal ettirdik. Böyle bir şey Türkiye'de ilk defa oldu ve çok beğenildi.

Kart ve bireysel bankacılık konusunda bayağı yaratılıcılık yaptığım için banka genel müdürü olduğum zamanlarda, aklıma böyle bir kart geldi. Bu kat kredi kartı gibi olmasın.

Ön ödemeli kart.

Bu sadece kitap ödemelerde kullanılsın. Başka hiçbir şey de kullanmasınlar.

Bu karta 50 Lira yüklenmiş. D&R'a gidiyorsunuz, çocuk 50 Liralık bir kitap beğeniyor, kasaya gittiğinde bu kartı veriyor, 7 yaşında, 10 yaşında hiç önemli değil, büyük insanlar gibi bu kart post makinesine sürtülüyor, fişler çıkıyor.

Çocuk kendi giriyor kitapçıya, kendi seçiyor, kendi ödemesini yapıyor, onun için çok önemli bir ödeme aleti oluyor. Onun dışında dolaylı da olsa kitapçıya gitmek alışkanlığı kazanıyor.

Raflardaki kitapları karıştırıyor, kendi kütüphanesini oluşturuyor yavaş yavaş. Güzel bir alışkanlık kazanmış oluyor.

Biz bunu yaptıktan sonra ilk defa bunu Darüşşafaka'da ki okuyan çocuklara Kitapcan Hediye Kartını verdik.

Onlar öğretmenleri eşliğinde D&R'a gidiyorlar, kitaplarını seçiyorlar, alıyorlar ve ödemelerini bu kitapcan kitap hediye kartı ile yapıyorlar. Bu okulda çok rağbet gördü.

Yaklaşık şu ana kadar 800 bin TL'lik kitap aldı Darüşşafakalı çocuklar.

D&R'a dedik ki "Bu kartı kasalarda bulundurun, sırf Darüşşafakalı çocuklar faydalanmasın, kasalarınızda satışa sunun, başka insanlar da alsın."

Bir anne, bana , teyze, hala bu kartı alsın, 50 TL kredi kartından çekiyorlar, bu kartı onlara veriyorlar, o da evdeki çocuğuna hediye etsin, bir harçlık gibi. Bundan emin ki bunu sadece kitap alımında kullanıyor, başka bir şeyde kullanmıyor.

Bu bizim için kitabı sevdirme, okumayı sevdirmek, okuma konusunda çocukların becerilerini artırma, kütüphane sahibi olmanın mutluluğunu çocuklara yaşatmak. Böyle güzel bir ürünümüz oldu.

Dedik ki; köy okullarına önem verelim.

Köy okulları bizim için çok önemli. Neden çok önemli? Daha çok ihtiyaç sahibi köylerde okuyan çocuklar.

Şehirlerde ihtiyaç olsa bile imkanları fazla öğrenciler oluyor.

Ben ziyaret ettiğim köy okullarına baktım, büyük şehirlerin köyleri bile kitaba çok ihtiyaçları var.

Onlar için çok önemli onlara vereceğiniz kitaplar.

Bir başka özellik de, köy okullarındaki öğretmenler öğrencileri ile çok sıkı ilişki içindeler. Çünkü köy daha küçük bir yer.

Dolayısıyla orada yapılacak fazla bir iş olmadığı için öğretmen ve çocuk arasındaki ilişki annesi ve çocuk arasındaki ilişkiden belki daha fazla sıkı fıkı.

Anne evde çocuğuna kitap okuyamıyor, başka işlerden dolayı.

Çocuğunun dersleri ile belki çok ilgilenemiyor. Ama öğretmen çocuğa sahip çıkıyor. Kitap okumasına sahip çıkıyor, bilgi edinmesine sahip çıkıyor.

Öğretmen daha çok biliyor, şuanda şu kitabı okuyor diye. Annesine sorsan bilmez.

Onun için dedik ki biz köye kitap götürürsek, götürülen kitaplar yerine ulaşır, ihtiyaç sahiplerine ulaşır, köy öğretmenleri bunun takibini yapar.

Okuyor mu? Okumuyor mu? Okuduktan sonra ne anlaşılıyor?

O çocuğa nasıl bir katkı sağladı? Her köy okuluna bir kütüphane kuralım dedik. Bugüne kadar sadece kitap gönderiyorduk. Mobilyalara karışmıyorduk, şimdi mobilyasını da dedik. Şu anda mobilyalar dahil, masa , sandalye, kütüphane. Koçtaş genel müdürü ile konuştum, özel olarak maliyetine imal ettiriliyor, köye Koçtaş olarak lojistik sevkiyat yaptırılıyor, öğretmenler kuruyor kütüphaneleri. İçine de 1000 adet kitap gönderiyoruz Herkese Kitap Vakfı olarak.

Şuan ki toplam bütçesi 7500 Lira tutuyor. 7.500 Lira verip kitap dostlarından bir köy okuluna sahip çıkmalarını istiyoruz.

Bir yöneticimiz rahmetli annemin ansına bir köy okuluna kütüphane kurmak istiyorum diyor. Plaket yapılıyor, o kütüphanenin kapısına asılıyor.

"Bu kütüphane Merhum Ayşe Topaloğlu anısına oğlu Ahmet Topaloğlu tarafından yaptırılmıştır" gibi. Bu şekilde bir hareket başladı. Şu ana kadar 50 adete ulaşıldı.

Bunların giderek adeti artıyor. Yeni yeni fikirler oluşuyor.

Geçenlerde bir kişi yaş günü hediyesi olarak arkadaşlarına köy okulu kütüphanesi yaptırdılar.

Çiçek götürmek yerine plaketi aldılar.

Üstünde adı yazıyor, köyün adı yazıyor, o köy de annesinin babasının yaşadığı ildeki köy olsun istediler.

Çok değişik bir uygulama oldu yaş günü hediyesi köy okulu kütüphanesi yaptırmak.

Koç Okulluları belirli bir yıl mezunları kendilerinin 20 yıl mezuniyetlerini kutlamak için bir köy okulu kütüphanesi de biz yaptırmak istiyoruz dediler.

Amacımız şu; Türkiye'de yaklaşık 18 bin adet köy var, her köye bir kütüphane yaptırmak istiyoruz.

Bir başka şeyden bahsedeyim, bize soruyorlar kitapları nereden buluyorsunuz, nasıl temin ediyorsunuz?

Bizim şöyle bir kumbaramız var.

Kitapcan kitap bağış kumbarası. Bu kumbaraları şuan da D&R mağazalarına koyduk. Büyük alışveriş merkezlerine koyduk.

Burada amacımız şu; bu kumbaralar gel geç kitaplar toplamak için değil yani bir anda yüz kitap toplanır, biter.

Öyle değil sürekli kitap toplanabilecek lokasyonlara bunları koyalım.

Alışveriş merkezleri kapanmadığı sürede bir insan girişi çıkışı var.

D&R Mağazaları şu an Covid 19 sebebi ile 3 aylık bir kapanma süreci söz konusu oldu ama her an insan trafiği çok olan yerlere bunlardan konuluyor.

Bunlar çoğunlukla okunmuş kitap. İkinci el. Okuduğunuz kitapları buralara bırakıyorsunuz.

Biz şunu söylüyoruz; biz ders kitabı, test kitabı arzu emiyoruz.

Müfredat o kadar sık değişiyor ki, iyilik yapalım derken bir çocuğa kötülük yapmış olabiliriz.

Biz sadece kütüphanelerine koyabilecekleri Remzi Yayın evinde satılan, D&R da satılan gibi roman, hikaye, şiir benzeri kitapları toplamak istiyoruz.

Bizim arka planda çalışan epey gönüllümüz var. Her kitap gönderilemiyor, kitaplar ayrılıyor, sakıncalı yayınlar, yaş gruplarına göre ayrılıyor.

Bize başvuruda bulunan okulların listeleri var.

Şuan da 18 bin okul bizden kitap bekliyor. Bize başvuruda bulundu.

Bizim sitemizde okul kitaplığıma kitap istiyorum diye bir menümüz var, öğretmenler oraya giriyorlar, başvurularını yazıyorlar, biz onları toparlıyoruz, ihtiyaçlarına göre kitap gönderiyoruz.

Yaklaşık 1800 okula kitap gönderdik ve gönderdiğimiz kitap sayısı yaklaşık 500 bin oldu.

İnşallah sizlerin sayesinde yakında 1 milyon olur.

Bu şekilde okunmuş kitapları toplarken bir de sıfır kitap dediğimiz projelerimiz var. Bazı şirketler ile işbirliği yapıp sıfır kitap alıp, gönderiyoruz.

Bu da 8-9 aydır gerçekleştirdiğimiz, çocukların çok hoşuna giden bir proje oldu bu.

"Okuduğum Kitaplar Defteri"

Her yaşta insanın sadece çocukların değil.

Her yaşta insanın okuduğu kitaplar ile ilgili bilgilerini bu deftere yazabildiği, kitabın adı, yazarı, kitabın kaç sayfa olduğu, kitabın kısa konusu, kitabın içinde en çok beğendiği cümle nedir?

Kitap ile ilgili kendi almak istediği özel notlar.

Çok güzel bir içerik oluşturduk burada. Bu içerik bir hatıra defterine dönüştü. Kapağı da kalın.

Dedik ki bunu bir genç kullandığında bittikten sonra atamasın , saklasın.

İleride çocuğu ile paylaşsın. Bak annen ne okumuş?

Senin yaşındayken hangi kitabı okumuşum?

En çok hangi cümleyi beğenmişim?

Sen bu kitabı okudun mu Ayşe? Hemen sana bu kitabı alalım. Bakalım sen en çok hangi cümleyi beğeneceksin?

Böyle bir güzel kitap hatıra defteri oldu. Adına "Okuduğum Kitaplar Defteri" dedik. Bunlar da şuan da D&R mağazalarında satılıyor. İdefix.com, dr.com mağazalarından temin edilebiliniyor.

Bunlar sadece birkaç tane yapmış olduğumuz projelerden örnekler koymuş oldum.

Daha bir çok projemiz var.

Anneme Kitap Okuyorum projemiz var, Arkadaşıma Kitap Okuyorum Projemiz var.

Bu projeler bazen bizim tarafımızdan yaratılıyor, bazen de sizin gibi gençler tarafından fikir olarak geliyor. Tamam böyle bir şey gerçekleştirelim diyoruz.

Dolayısıyla bir fikir havuzu oluşmuş oluyor.

O fikir havuzundan uygulamaya dönenleri seçip, birer birer onları uygulamaya koyuyoruz.

Bir tane daha uygulamamız var, buraya koymadım.

O da yıl sonuna kadar devam edecek. Onu da Live Hospital hastanesi ile gerçekleştirdik. Yıl sonuna kadar Live Hastanesine 10 adet kitap götürüp Herkese Kitap Vakfı adına bağışlayan herkese Live Hastanesi ücretsiz olarak meme muayenesi ve mamagrofi hediye diyor.

Bunu siz anneniz için, babaanneniz için, teyzeniz için, halanız için yapabilirsiniz.

Meme kanseri riskini azaltmak için o muayeneyi ve mamagrofiyi düşünün. Bunu hediye olarak kazanacaksınız. Bir iş birliği yapmış olduk.

Bunları size niye söylüyorum? Kitap diye basit olarak görmeyin.

Herkesle bir ilişki, her tarafa kazan kazan dediğimiz herkesin kazanacağı bir iş birliği modeli oluşturmak. Live Hastanesindeki işbirliğine bak, 10 adet kitabı bağışlayanın duyduğu haza bak.

Teyzesini, halasını böyle bir muayeneye sokan, teyzesinin bu konudaki ihtiyacını karşılamak.

Hastane de insanlara böyle bir duyarlılığı, farkındalığ, meme kanseri riski nedir? Ne olmalıdır?

İnsanlar o muayeneleri hangi sıklıkta yaptırmalıdır konusunda amacına ulaşmış oluyor. Bu çoklu, herkesin amacına uygun projeler ortaya çıkmış oluyor.

Bu gibi şeyleri hep birlikte düşünerek, ortak akıl oluşturarak yeni yeni projeler üretmemiz her zaman için mümkün.

Ben eminim sizler çok proje ürettiniz.

Biz diyoruz ki alışılmışın dışında bir yenilik getirelim, bir fark yatalım.

Kitap al, kitap ver bu bir fark değil.

Kitap almayı da daha zevkli hale getirmek, göndermeyi de faydalı ve zevkli hale getirmeye yarayacak bir takım yenilikler ve yaratıcılıklar buluyoruz.

Bunu size neden göstermek istiyorum; sağ da biz, sol da biz.

Bir tarafında siz olun bu işin bir tarafında biz olalım ve buna elele diyelim.

Herkese Kitap Vakfı ve Toplum Gönüllüleri Gençleri el ele verdi.

Bir iş birliği gerçekleştirdi. Dikkat ederseniz ELELE kelimesinin bir kısmını mavi bizim kitapcan rengimiz, bir kısmını kırmızı yaptım sizin kalp renginiz. İş mavi, birliği kırmızı.

Bu iş birlikleri nelerden ne yapabiliriz diye bu ham bir şey.

Bunları siz daha sonra oluşturacağımız ortak akıl gurupları ile yeni stratejiler yaratan gençler olarak, daha da genişletebilirisiniz ama söylediğim şeylere bakarak.

1-Kitapcan Kart (Bağışçı bul). Kitapcan Kartta benim aklıma gelen bağışçı bulmak. Birçok şey yapılabilir ama ilk aklıma gelen.

Darüşşafakalı çocuklara verdik ya 500 kusur çocuğa, kartı verdik kolay da, 50 TL 'yi kim yükleyecek? O zaman bağışçı bulmak lazım.

Biz bir şirkete ittik dedik ki: "Darüşşafaka'da okuyan 5A sınıfındaki 25 çocuğun kitapcan velisi olur musunuz?" dedik.

"Ne yapacağım?" ben dedi.

Dedik ki: "25 çocuk var, her ay 25TL'lik kitap alsa, 1 yıl boyunca 7500. Bir yıl boyunca 7500 Liralık bütçe ayırırsa, bunu da Darüşşafaka hesabına direk olarak gönderirse 1 yıl boyunca 5A sınıfının kitapcan velisi olacak.

Sizin sayenizde o çocuklar gidecek, kitap alacak, okuyacak.

Bazı şirketler ne güzel dediler, bu işe gönül verdiler, bağışlarını gerçekleştirdiler. O sayede bu yaklaşık 800 bin TL'lik kitap alımı söz konusu oldu.

Bunu genişletmemiz lazım.

Neden genişletmemiz lazım?

Her yıl Darüşşafakaya yeni 5. Sınıf 125 öğrenci alınıyor.

Bu yıl alınan 125 öğrenciye yeni bağışçı bulmamız gerekiyor.

Bir de eski bağışçıların her yıl bağışlarını yenilemesini sağlamak gerekiyor.

Geçen sene böyle bir bağış yapmış, 5A sınıfı sizin sınıfınızdı ya, şimdi onlar 6A oldu diyoruz, bu yıl da devam edelim diyoruz.

Sürekli bu bağışları sağlamak için bağışçı bulma çalışmamız olması gerekiyor.

Köy Okulu Projemize geldiğimiz zaman ilk hedef de bu köye ben okul yaptırayım, bunun 7500 Lirasını ben veriyorum.

Rahmetli, babamın anısına olsun, ben veriyorum diyecek döner çarkı yaratıyor olmamız lazım.

Bu bilinci kimlerle paylaşalım, nasıl paylaşalım, hangi şirket olabilir gibi.

Kumbaralarımıza gelince, mademki daha 18 bin okul kitap bekliyor bizden.

Daha çok kumbara koyalım.

Daha fazla kitap bize bağışlansın demek.

Onları da şöyle yapmak istemiyoruz, bir okul diyor ki bize bir kumbara koyalım. Tamam kumbara koyalım ama kumbaralar süreklilik olması gerekiyor.

Bazılarına şöyle diyoruz; biz size kumbaranın üzerindeki afişleri pdf olarak gönderelim, siz basit karton kutulara üstüne yaptırın, bu şekilde kitap toplayın diyorum.

Bu kumbaraların maliyeti şu anda 500 TL artı KDV.

Bunları D&R'lar karışıyor, AVM'ler karşılıyor. Bizden bu şekilde kumbara isteyen alışveriş merkezi direk imalatçı şirket, o alışveriş merkezine fatura çıkarıyor,500 TL Artı KDV.

Yeni kumbaralar nerelere konulabilir diye bir çalışma söz konusu olabilir.

Okuduğum Kitaplar Defteri de, onda da şöyle bir ihtiyaç ortaya cıktı; bu defterin varlığını duyan özellikle de köylerden öğretmenler bize yazmaya başladılar. Bizim çocuklara da defter diye. Kitap gönderiyoruz ama bağış defter kumbarası olmaz ki.

O zaman bizim köy çocuklarına okuyorsunuz kitapları bir de bu deftere yazın diyebileceğimiz bazı bağışçılar bulup, o bağışçılar sayesinde Okuduğum Kitaplar Defterini köy okullarına göndermemiz çok iyi olacaktır.

Öğretmen alacak, o defterleri öğrencilere verecek.

Çocuklarda hem düşünmeye başlayacaklar, bir şekilde kendilerini gelişmeye başlayacaklar.

Bir de sosyal medya paylaşımı aklıma geldi. Sosyal medya bugünün teknolojisi içersinde iletişimde çok etkili olan çok önemli bir mecra.

Muhakkak Toplum Gönüllüleri olarak sizlerin gençlerin de kullandığı sosyal medya paylaşımlarınız var.

Herkese Kitap Vakfı'nın aktiviteleri olabilir, belli bir proje olabilir, o projenin duyurulması olabilir, aktivitelerimizin duyurulması olabilir.

Sosyal medyada paylaşımlar olabilir diye düşündüm.

Benim hep gönlümde olan, bu konuşmaya başlamadan önce bunu sonunda ne olabilirse bu konuşmadan sonra ortaya çıkar ve memnun olarak bu konuşmadan ayrılabiliriz?

Toplum Gönüllüsü Kitapcanlar oluşturabilirsek.

O zaman buradan bütün toplum Gönüllüleri Gençlerine bir çağrıda bulunuyorum, diyorum ki:

"Hadi gelin, Toplum Gönüllüsü Kitapcanlar olun.

Ne yapacağız? Nasıl olacağız? Diyorsanız,

kim ki Toplum Gönüllüsü Genç olarak Toplum Gönüllüsü Kitapcanlar Grubuna dahil olmak istiyoruz herkesekitapvakfi@gmail.com'a bir mail göndersin, desin ki ben Toplum Gönüllüsü Gencim, kitapcan olmak istiyorum, cep telefon numara şudur, dediği takdirde biz muhakkak onunla iletişim kurarız, muhakkak onun faydalı olabileceği bir alan söz konusu olabilir.

Bunu sizler organize halde de yapabilirsiniz. Suna veya Büşra Toplum Gönüllüleri Kitapcan Lideri olmayı kabul ederler, arkadaşlarınız size yazar, siz bize bir liste gönderirsiniz.

Ben de on günde bir 50 şer adet sizden liste geldiğinde "Nasıl başa çıkacağız? Derim.

Eminim Osman ile ben adet hiç önemli değil, önemli olan böyle bir iş birliğinin temelini atmak, bir el bile olsa, Herkese Kitap Vakfından bir eli Toplum Gönüllüleri Gençler ile karşı karşıya getirmeyi başaralım. Bir tane bile olsa bizim için bir başarıdır.

Benim konuşmamın sonunda bizim çocuklar için bestelettiğimiz bir çocuk şarkısı var. O

şarkıyı dinleteyim size.

Onlar enerji verdi hepimize.

O gençlerin Kitaplar candır demesi ben onları duyduğum zaman içinde daha başka duygular titreşiyor.

Onların kitaba sevgisini, onların ileride kitap okuyarak bu ülkeye faydalı olacağını düşünmek daha insanı mutlu ediyor.

Öncelikle sizlere çok teşekkür ediyorum.

Özellikle Osman'a bu konuda fikir babası oldu, işin ucunu bırakmadı.

Bu da çok önemli. Birçok insan, bazısı hiç fikir üretmez.

Bazısı fikir üretir ama peşine düşmez.

Sadece fikir fikir. Laf var, iş yok.

Bazıları hem fikir üretir, hem de ürettiği fikrin icraata dönüşmesi ve sonuçlanması için çaba sarf eder. Osman Koç'da öyle birisi.

O bana abi diyor.

Darüşşafaka'da ağabeylik vardır, üst sınıflara abi denir.

 

 

 

 

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org