Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Bülent Şenver'in Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Bülent Şenver "Romanın Sonunu Siz Yazın" dedi. Zeytin Dalı TV programı
23.05.2021
Okunma Sayısı : 2414
Oy Sayısı : 6
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,89
Verdiğiniz Puan :
 

 

Bülent Şenver "Romanın Sonunu Siz Yazın" dedi. Zeytin Dalı TV programı

.
.

 Bülent Şenver "Romanın Sonunu Siz Yazın" dedi. Zeytin Dalı TV programı

.
.
.

 dinlemek için 

.
.
.

online sipariş

.
.
.

Bülent Şenver "Romanın Sonunu Siz Yazın" dedi. Zeytin Dalı TV programı

.
.



.
.
.



Zeytin Dalı TV Programı

Deşifresi

Müge İplikçi (Mİ)

Bülent Şenver (BŞ)

 

Mİ: Zeytin Dalı'ndan herkese merhaba efendim.

Bugünkü konuğumuz Bülent Şenver, kitabımız ise "Gençlere Mektuplar." 19 Mayıs haftasında gençlere ayna tutacak bir kitap ile birlikteyiz.

Bülent Şenver bize bu kitapta KUZİT analizinden bahsediyor.

Kuvvetli noktalarımız, zayıf noktalarımız, imkanlarımız ve tehditler.Bunlara yol arkadaşlığı eden başka hususlarda var elbette.

Kendimizi geliştirmek, ilişkilerimizi geliştirmek, mesleğimizi geliştirmek. Bu çerçevede biz bugün başarıyı konuşacağız.

Kısacık da olsa Bülent Şenver'i size tanıtmak istiyorum.

Kendisi Darüşşafaka Lisesini bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi Muhasebe ve Finans bölümünden mezun oldu. Uzun bir süre yurtdışında eğitim aldı, B

ağımsız Denetçi ve yönetim Müşaviri olarak 20'yi aşkın bankada görev yaptı. 1987-1993 yılları arasında Pamukbank'ın Genel Müdürüydü.

1994-2000 yılları arasında Türk Amerikan İş Adamları Derneği Başkanıydı.

Çok sayıda danışmanlık yaptı kendisi ve hala devam ediyor.

Türkiye'de kitap okumayı sevdirmek, yaygınlaştırmak ve ihtiyaç sahiplerine kitap iletmek için çalışmalar yapan, Herkese Kitap Vakfı'nın Kurucu Genel Başkanı olan Bülent Şenver , bizi kırmadı ve bugün Zeytin Dalı'nda.

Hoşgeldiniz Bülent Bey.

BŞ:
Hoşbulduk.

Mİ :
Nasılsınız? İyi misiniz?

BŞ:
Güzel sohbet için heyecanlıyım.

Mİ:
Heyecan iyidir Bülent Bey.

Heyecan bizi genç tutar.

Tıpkı sizin kitabınızda anlattıklarınız gibi heyecan olmazsa olmaz .

Ben açıkçası buna inanan biriyim.

Bu yüzden de heyecanlı, keyifli bir sohbet yapacağımıza inanıyorum.

BŞ:
Gençlere Mektuplar dedik biz ama aslında bu kitabın içerisinde kendini genç hisseden herkese yol gösteren,ışık tutan tecrübeler var.

Mİ: Kesinlikle. Üstelik daima genç kalacaklara da bir mesaj var, hemen iletelim.

Bülent Bey, bize başarılı insanlardan bahsediyorsunuz, bir çok şeyden bahsediyorsunuz ama ısrarla bununla başlamak istedim ben.

Başarılı insanlarda mevcut 10 özellik, altını çizdiğiniz bir şey.

Biraz bunu sizden dinleyerek başlamak istiyorum. Nedir bu özellikler?

BŞ:
Bu 10 özelliği ben hem kendim açısından hem de tanıdığım çok iş adamı , önder olacak insanları inceledim.

Bunların başarılılarının özellikle nelere bağlı olduğunu ve bunları bir liste haline getirdim. Bu liste uzayabilir ama en önemli şunları gördüm:

Mantıklı olmak.

Başarılı insan mantıklı oluyor.

Mantıklı olmak, her yaptığı işi Neden? Niçin yapıyorum?

Bu işin sonucu nedir?

Bu aldığım karar bir şekilde kabul görür mü? Bu karar doğru karar mı?

Mantığını çalıştırmak son derece önemli.

Bir başka özelik de başarılı olan kişiler , hangi konuda başarılı ise, başarılı bir iş insanı ise, sektör önemli değil, herhangi bir sektör olabilir, yaptığı işi iyi biliyor.

Bir işi iyi bilmeden bir işte başarılı olmak mümkün değil.

Üstün körü bir işi bilerek başarı elde edilemiyor.

İşi iyi bileceksiniz.

Bir özellik daha gördüm,

Kendine güvenmek.

Bu son derece önemli.Ben bakıyorum gençlerimizde o güven eksik.

"Ben yapamam, ben beceremem" hayır, yaparsın, becerirsin.

O güven zaten bir şekilde sizi hedefinize ulaştırmakta ilk motor enerjiyi veriyor.

Marsa, aya gönderilen roketin ilk havalanma enerjisi var ya, altından ateşler fışkırıyor, o enerji olmazsa roketi havalandıramazsınız ve hedefinize ulaşamazsınız.

Başka bir özellik daha gördüm.

Başarılı kişiler akıllarını kullanıyorlar ve zeki insanlar.

Akıl kullanmak son derece önemli.

IQ olarak çok yüksek IQ 'lara sahip olmanız önemli değil.

Allah herkese belirli seviyede başarıya ulaşabileceğimiz bir akıl vermiş.

Bir zeka vermiş. Bunu kullanmamız gerekiyor.

Başarılı olan insanlarda liderlik vasfı gördüm.

Liderlik vasfından basitçe şunu söylüyorum; birlikte insanları motive edebilen, insan çalıştırabilen, belirlediği hedefe ulaşabilmesi için etrafındaki insanları heyecanlandıran ve onun peşinden gideyim dedirtebilen özellikleri olması gerekiyor.

Bir de olmazsa olmaz var, o da yaratıcılık.

Yaratıcı olması gerekiyor, yenilikçi olması gerekiyor.

Bu yaratıcılık ve yenilikçilik bugün için çok önemli.

Çünkü dünya süratle değişiyor.

Süratle değişen bu dünyada neredeyse geçen hafta yaptığınız herhangi bir yaratıcılık bir hafta sonra eskiyebiliyor. Yeni yeni şeyler düşünmeniz lazım.

Başarıyı elde edebilmek için bir de risk almasını bilmek lazım.

Risk almadan başarı da elde edilmiyor.

Risk almayı da yanlış anlıyor bazıları, diyorlar ki; ne olursa olsun yapalım. Hayır. Kabul edilebilen ve alınması mümkün olan riskleri alın.

Ben risk alacağım deyip paraşüt takmadan 10 bin fitten uçaktan atlamak. Bülent Bey dedi ki: "risk alın" Riskleri de görebilmeniz lazım.

Teşhis etmelisiniz.

Bu yapacağım işte ne risk var.

Biz bankacılar diyoruz ki: Döviz kuru riski mi var?

Faiz riski mi var? Krediyi geri ödememe riski mi var?

Her sektörde bir risk var.

Yemek pişirirken bile bir risk var, elimi yakarım.

Başarılı olan insanlara bakıyorsunuz çevrelerine ve insanlara saygı gösteriyorlar. Onlarla iyi ilişkiler kuruyorlar.

Onlara sevgi gösteriyorlar.

Bu iki özellik, saygı ve sevgi bir arada sizi bir şekilde istenilen insan , takip edilmesi gereken insan haline getiriyor.

Hem saygı duyulan insan, sevilen insan mutlu oluyor.

Hem de siz mutlu oluyorsunuz.

Saygı duyduğunuz, sevgi duyduğunuz kişiye böyle bir yaklaşımda olduğunuz için.

Bir başka özellik de doğru, yanlış.

Bu çok önemli iki kavram.

Bu doğru davranış mı?

Bu yanlış davranış mı? Bu karar doğru bir karar mı?

Bu karar yanlış bir karar mı?

Doğru ve yanlışı ayırt edebilecek özelliğiniz olması gerekiyor. Bilemiyorsanız da, o zaman tecrübelilere sorun.

Bilenlere sorun, danışın.

Ben bu işten anlamıyorum.

Beton dökmeyi bilmiyorum, beton dökerken üstüne su sıkmak doğru mu?

Yanlış mı?

Yağmur yağarken beton dökülür mü?

Bilmiyorsanız bunu bir bilene soracaksınız.

Dolayısıyla doğruyu yanlışı ayırt etme özelliğiniz olacak.

Bunları yapsanız bile, başarı için şans.

Şans da çok önemli bir faktör.

Bu söylediğim özellikleri yaparak şansını yükseltiyor.

Bazı kapılar açılıyor hayatta, o açılan kapıları görüp, o kapıdan içeriye girmeniz gerekiyor.

Görmüyorsanız, girmiyorsanız da o şansı kaybediyorsunuz.

Bir şeyler geliyor biz görmüyoruz veya biz onu değerlendirmesini beceremiyoruz.

O nedenle o şansları dört gözle izleyin, bakın.

O şansları yakaladığınız zaman da o şansı değerlendirin. 10 tane özellik diye bunları listeledim.

Mİ:
Bunlar bize yaşamda gidebilmek için ipucu.

Diğer yandan da sizin bu kitap da başarısız olmaktan korkmayın diye söylediğiniz bir yer var.

Gerçekten başarıya giden yolda başarısızlıklar çok kıymetli.

Belki şansı da insanın bu şekilde yaratabiliyor.

Ondan ders aldığı zaman bir şeyler daha iyi gidebilir diye düşünüyoruz o kitabı okuduktan sonra.

Hem bunu sormak istiyorum, hem de bu saydığınız özellikler elbette çok önemli ama gerçekten başarı nedir diye soruyorum size.

BŞ:
Aslında başarı insandan insana değişiyor.

Başarıyı kim tanımlıyor.

Ben onu ikiye ayırdım.

Başarının bir içsel tanımı, başarının insan içinde kendi kendine bir tanımı var.

Ben tanımlıyorum.

Bir de dışsal tanımı var, o da başkaları tanımlıyor.

İçsel tanım şöyle; ben şimdi ney üflüyorum, kendi kendime bir hedef koydum, Bayati Peşrevi çalabilirsem benim için bir başarıdır.

Bu içsel oluyor.

Bunu da şöyle tanımlamak lazım; istediğiniz bir hedefe ulaşmayı başarı diye tanımlıyoruz.

Dolayısıyla bir hedef olmalı, o hedefe ulaştığınız zaman kendinizi mutlu hissediyorsunuz, huzurlu hissediyorsunuz.

Başarının tanımı bu.

Kendinizi mutlu ve huzurlu hissedebileceğiniz o hedef neyse, onu elde etmek ona ulaşmak diyorum.

Dışsal tanımı ise şöyle;

Müdürünüz size söylüyor.

Şube müdürüyseniz, size diyorlar ki:

"Şubenizin kredi hacmini 10 milyar'dan 20 milyara çıkarın."

"Verdiğiniz kredi kartlarını 1 milyon 'dan 3 milyon adede çıkarmanız gerekiyor.

"Her işte sizin üstünüzde olan müdürler, kimler varsa, iş ile ilgili size bir takım hedefler veriyorlar.

O hedeflere ulaşmak başarı diye tanımlanıyor.

Söylediğiniz gibi ben kitabımda da yazdım, başarısız olmaktan korkmamak lazım.

Niye?

Bir şeyler öğreniyorsunuz.

Başarısızlıklar size tecrübe diye geri dönüyor.

Önemli olan şu; başarısız olduğunuz zaman başarısız olduğunuzu kabul edin. Bazı insanlar kabul etmiyor.

Birincisi kabul et, ikincisi de analiz et.

Neden ben başarısız oldum? Nedenini teşhis et.

İngilizce bilmediğin için mi?

İlişkilerinin iyi olmadığı için mi?

Bu konuda yeterli araştırma yapmadığın için mi?

Bu işe gerekli zamanı ayırmadığın için mi?

Neden başarısız olduğunun teşhisini yap, buradan bir tecrübe elde ederek bir dahaki sefere benzer bir şekilde aynı hatalara düşmemek için de tedbirler alırsınız. Dolayısıyla başarısızlıktan korkmayın.

Her başarısızlık eğer bu söylediğim başarısızlıktan teşhisi edip, ders alıp, ileride buradan bir tecrübe kazanarak hareket ederseniz her başarısızlık ileride size bir başka başarı olarak geri dönecektir.

Mİ:
Bülent Bey, teşhis dediniz ya, bence burada tam sizin KUZİT analizinize geçmek zamanı. O da çok enteresan.

Onu da bizimle paylaşmanızı rica ediyorum.

BŞ:
Başarı ve Başarısızlığı bir şekilde sonlandırırken ben kendi kendime başarısızlık duası yazdım.

Müsaade ederseniz kitabımdan bu duayı size okuyayım.

Ben gençlere diyorum ki:

Başarısız olmak için dua ediyorum.

Şaşırıyorlar, bir insan başarısız olmak için dua eder mi?

Ben ederim diyorum.

Önce siz benim duamı dinleyin, sonra karar verin diyorum.

Benim kendi kendime yazdığım başarısızlık duası şöyle:

Allah'ım,

Doğru yoldan ayrılırken,

Hak etmediğim bir lokmayı ağzıma atarken,

Paylaşamayacağım bir zenginliği elde ederken,

Canlılara ve çevreme zarar vermek için düzen kurarken,

Ahlak dışı bir davranışa niyetlenirken,

Adaletsiz kararlar alırken ,

Beni başarısız kıl.

Bu konularda bana başarı yüzü gösterme.

Amin.

Mİ:
Ben de Amin diyorum o zaman. Çok hoş.

BŞ:
Böyle olunca gençler etkileniyorlar.

Biz hiç böyle düşünmemiştik diyorlar.

Daha etkili oluyor ve onlar için daha öğretici oluyor.KUZİT'i sordunuz.

Bu bir yerde bir kişinin hem kendi kendini değerlendirmesi ile ilgili bir kavram. Bu kavramın baş harflerini ben kendim yaratmış oldum.

KU:
Kuvvetli noktalar.

İnsan her zaman kendini tanımalı.

Benim kuvvetli noktalarım neler?

Allah herkese kuvvetli noktalar vermiş ama her şeyimizi kuvvetli yapmamış.

Bazı yerlerimizi zayıf bırakmış.

Herkesin bir zayıf yeri vardır.

Benim de vardır.

O nedenle kuvvetli noktalarımızı tanımamız lazım.

Neden önemli? Yapacağımız işlerde , ileriye yönelik atacağımız adımlarda o kuvvetli yanlarımızı kullanırsak eğer o zaman başarıya daha çabuk ulaşıyoruz.

Kuvvetli noktalarımı biliyorum.

Z:
Zayıf noktalarım.

Zayıf noktalarımı da bilirsem, ben şu şu konularda zayıfım.

Ben insan ilişkilerimde zayıfım.

Ben müşteri ilişkilerinde bir görev isteyeyim mi?

Ben müşteri ilişkilerinde bir görev istesem, insanlarla iletişim kuramıyorum o zaman satış elemanı olarak başarısız diye damgalanırım.

Benim ilişkilerim nedir? Aile ilişkileri olabilir, sosyal ilişkiler olabilir, iş ilişkileri olabilir.

Oralarda kuvvetli noktalarımı kullanabileceğim.

Bazıları diyor ki:

Zayıf noktalarımızı kuvvetli hale dönüştürebilir miyiz?

Tabii ki.

Zayıf noktalarınızı da kuvvetli hale getirmek için çaba sarf edin.

Ama o biraz zaman alıyor.

Hala zayıfsanız o konuda, o konuları isteyen olaylardan ve işlerden biraz geri durun. Böyle yapmaya başladığınız zaman moraliniz de düzelecek.

Her attığız adımda zayıf olduğunuz yerin gerekli olduğu iş sizden istenir onu başaramazsanız moraliniz bozluyor.

İ:
İmkanlar.

Şuan da beni bekleyen imkanlar var mı?

Bu imkanlar nelerdir?

Ben bu imkanları değerlendirebilir miyim? Diye düşünün.

Her zaman insana imkanlar çıkıyor.

Bunlar bazen küçük, bazen orta bazen büyük imkanlar.

Bu imkanlarla her zaman gözünüz açık olsun.

O imkanları gördüğünüz zaman "Ben bu imkandan nasıl faydalanabilirim?

Bu imkanın bana ne faydası olur?" diye düşünün.

T: Tehdit.

Yapacağınız bir işi yaparken bir şekilde sizin önünüze duvar olacak, sizi başarısızlığa götürecek bazı şartlar olabilir.

Bunları da görmeniz lazım.

Neyse o tehditler onlardan uzaklaşmak, onları bertaraf etmek için de bazı tedbirler alabilirsiniz.

Bu iş hayatında da böyle, sosyal hayatta da böyle. KUZİT 'i iyi yaptığınız zaman bakıyorsunuz başarıya daha çabuk yaklaşıyorsunuz.

Mİ:
KUZİT'in parantezi beceriler olsun.

Zayıf yönlerimizi, bir takım adımlarla kuvvetli noktalara da getirebiliriz diyorsunuz.

Burada benim en çok altını çizdiğim şey dinlemek.

Birbirimizi dinleyebilsek keşke deyip duruyoruz ama kimsenin kimseyi dinlediği yok.

Bu açıdan bakıldığında becerilerimizi nasıl geliştirebiliriz?

BŞ:
Bu becerileri çok çeşitli beceriler söz konusu olabilir.

Ben özellikle beş tanesini kendim seçtim.

Beceri sonradan geliştirilen bir şey oluyor.

Kabiliyetiniz olması lazım.

Tabii bazı hususlar Allah vergisi, doğuştan olabiliyor.

Kimse Mozart gibi olamıyor.

Bir müzik becerinizi geliştirmek istediğinizde geliştirebiliyorsunuz.

Dolayısıyla beceri dediğimde bizim sonradan bizim geliştirebileceğimiz ve yapabileceğimiz şeyler diye düşündüğümde, bir tanesi çok önemli benim için.

Ben iş hayatımda çok yaratıcı oldum.

Hep yenilikçi oldum.

Bankacılıkta hep ilkleri yarattım.

Resimli kredi kartları gibi, Bank 24 gibi, ilk çağrı merkezleri gibi.

Yaratıcı olmak lazım.

Birinci beceri yaratıcılık becerisi.

İkinci beceri. Dinleme.

Benim çalışma hayatımda gördüğüm, dinlemiyoruz.

Hemen sonuca biz gidiyoruz, karşımızdakileri susturuyoruz.

Çocuklarımızı bile susturuyoruz. 3-4 yaşındaki çocuklar nasıl her şeyi soruyorsa Bu ne bu ne diye, işte o özelliğimizi hayat boyu sağlamamız lazım.

Niye bu böyle? Diye sormalıyız.

Eski Amerikan Başbakanı üniversitede yaptığı bir konuşmayı dinlemiştim, çocuklara soruyor,

"Bu cep telefonu nasıl çalışıyor? İçinde ne var? Teknolojisinde ne var?

Bunları öğrenmemiz lazım.

Alo demek önemli değil diyor."

O tarihlerde bizim Ulaştırma Bakanımız vardı, onun gençlere seslenişi izledim.

"Çocuklar boş verin bu televizyonun içinde ne var?

Nasıl çalışıyor? Siz kullanın yeter." Diyor.

4-5 yaşındaki çocuğun hevesini, merakını her yaşta yaşamamız lazım.

Gençler meraklı olması lazım. Niye böyle yapıyoruz?

Daha iyisi olmaz mı? gibi.

Onu da bir şekilde ben dinleyerek bir şekilde elde edebiliyorsunuz.

Ben banka genel müdürlüğü yaptığım zamanlarda müşterileri çok dinlerdim.

Müşteri ziyareti yapardım.

Müşteri kahvaltıları yapardım. Şubemizden memnun musunuz?

Hangi ürünümüzden memnunsunuz?

O dinlemeler size önemli bilgiler veriyor ve onlarla daha iyi olmayı başarabiliyorsunuz.

Üçüncü özellik de konuşma becerisi.

Konuşma niye önemli?

Bir çok şeyi biz konuşarak iletişimi iletiyoruz.

Konuşmak iletişim için çok önemli.

Düzgün cümleler, düzgün ckelimeler, konuşurken karşı tarafı ikna etmeniz gerekiyor.

İkna kabiliyeti de çok önemli.

Konuşmanızı geliştirmek çok kitap okumak ile oluyor.

Ne kadar çok kitap okursanız kelime hazneniz gelişiyor, cümle kurmanız gelişiyor.

Dördüncü özellik: Bir de okuduğunuzu anlamak önemli.

Ben gençlere bakıyorum, anlamadım diyor.

Ben kendime ders çıkarıp eksik mi yazdım diyorum tekrar okuyorum.

Konuşurken de insanların anlayabileceği , kiminle konuşuyorsanız sizin söyleyeceğiniz sözler ancak karşınızdakinin anlayabildiği kadar önemli oluyor.

Anlamazsa sizin ne dediğinizi hiçbir önemi yok. Kiminle konuşuyorum?

Hangi yaş gurubuna konuşuyorum?

Üniversite öğrencisine mi konuşacağım?

Bankanın şube müdürlerine mi konuşuyorum?

Bunu iyi anladıktan sonra bir şekilde o konuşmanızı ona göre düzenliyorsunuz. İçeriğini ona göre düzenliyorsunuz, kullandığınız cümleleri ona göre düzenliyorsunuz.

Okuduğunu anlamak çok önemli.

Bunu geliştirmek lazım.

Bir çoğunuz diyor ki: "Bu eğitim ile olur, ilkokuldan başlayacak."

Beşinci beceri de karar verme becerisi.

Her yaşta her yerde bir karar vermek zorunda kalıyoruz.

Ailede, sosyal çevrede, iş hayatında karar vermeden olmuyor.

Ufak kararlar alabiliyor, önemli kararlar olabiliyor, az önemli kararlar alabiliyor ama karar.

Bazıları karar veremiyor, öyle mi yapsam?

Böyle mi yapsam diyene kadar tren istasyondan geçiyor, binemiyor.

Bir sonraki trene kalıyor.

Kararları da doğru verin.

Yanlış karar olsa bile ondan tecrübe kazanıyorsunuz.

Kararı zamanında vermek lazım.

Geç alınan kararın hiçbir faydası olmuyor.

Herhangi bir bayan 80 yaşında evlenmeye karar vermiş.

25-30 yaşında verseydin daha iyiydi. Kararı zamanında vermek gerekiyor.

Mİ :
Bülent Bey, yaratıcılığın altını çizdiğiniz için soruyorum, bu husus benim için de çok önemli. Y

aratıcılık konusunda da ısrarla söylediğiniz hususlar var. Onları bizim gençlere söyleyebilir misiniz?

BŞ:
Başarı konuştuk, başarısızlık konuştuk, beceri konuştuk, kuvvetli nokta, zayıf noktaları konuştuk.

Yaratıcılık önemli oldu benim konuşmamda.

Peki nasıl olalım?

Yaratıcı olayım diye yaratıcı olunmuyor ki.

Bana bir reçete verir misiniz deseler, doktor reçetesi gibi madde madde ileteyim.

Başarısızlık için çabuk havlu atan birisi olmamak gerekiyor.

Bazı insanlar ben bir şey yapayım, yaratıcı olayım dediklerinde yapamadıkları zaman çabucak havlu atıyorlar.

"Ben bunu yapamam, bir şey yaratamam , Amerika'da yaşasam yaratırdım." Diyorlar.

Şu anda yaratamıyorsun, belki ileride yaratacaksın.

Havlu atmamak lazım.

Hep bir ümit , hep bir çalışma olması lazım.

Bunun zamanı diye düşündüğünüzde yarı zamanlı yaratıcılık olmaz.

Ben 10 sene önce bir şey yaratmıştım artık yaratmıyorum.

Ben yazın yaratmıştım, kışın yaratmam.

Tam zamanlı olması lazım.

Sebebi de her şey o kadar çabuk değişiyor ki.

Bazı yöneticiler çevrelerindeki insanlar yaratıcı bir fikir getirdiklerinde o fikirlere olmaz, kötü diye görüp, olmaz deyip geri gönderiyorlar.

Ben diyorum ki: "Kötü fikirleri kovmayın, bu olmaz demeyin.

Kötü fikirde olsa, bu olmamış dediğinizde yaratıcılığını körletiyorsunuz.

Onun yerine Niye? Neden?"Deyin.

Ben banka müdürlüğü yaptığımda çok başıma gelmiştir.

Şube müdürü bir şey öneriyordu bana , ben onu dinliyorum, neyi önerdiğini anlıyorum.

Ne yapmak istediğini anlıyorum.

Onun doğrusunu ve daha pratik, uygulanabilir olanını düşünüyorum aklımda ve ona sormaya başlıyorum "Şu dediğini şöyle yapsak daha iyimi olur?

Böyle daha iyi olmaz mı ?" derken işin doğrusunu birlikte buluyorduk.

Birlikte bulmak da çok önemli.

Bir şeyi çalışanınız ile yaratıyorsanız, birlikte buluyorsanız onu da motive ediyorsunuz ama biraz zaman harcıyorsunuz.

Talimat olarak o insana verdiğiniz de zamandan kazanıyorsunuz ama o insanı motive etmiyorsunuz.

Kötü fikirleri olsa bile dinleyin ve siz onu doğruya doğru götürün.

Alışkanlıklarımız var bizim.

Bir şeye alışınca onu hep aynı şekilde yapıyoruz.

Alışkanlıklarınızı unutun.

Yemek yerken çorbayı kaşık ile içiyoruz.

Onu unut.

Ben bu çorbayı kaşık harici ne ile içebilirim diye düşünün.

Belki yeni bir alet bulacaksınız ve sizin keşfettiğiniz alete sizin adınız verilecek.

Bu alışkanlıklar ne ise o alışkanlıklardan vazgeçin daha farklı düşünmeye başlayın.

Bazı iş yerlerinde o bölümlere o işten tam bilmeyen ve yapmamış olan , başka disiplinlerden insanlar alırlar ki o gözle baksın.

Yönetim Kuruluna futbol hakemi alıyorlar, bazıları diyor ki:

"Futbol hakemi ne anlar bankacılıktan"

Alışılmışın dışında baksın olaylara.

Biz hep alışmışız, kredi, kredi temerrüde düşer, cezai faiz uygularız, ipotek vardır, ipoteği paraya çevirelim.

Alıştığımız şeyleri konuşuyoruz hep.

Halbuki o başka türlü bakacak.

Burada sarı kart gösterin İki sarı olursa kırmızıya döner diyecektir.

O disiplinden başka bir şekilde yaratıcılıklar ortaya çıkabilir.

Bir de size benzemeyen insanlar ile konuşun.

Biz hep dikkat ederseniz kendi ilişkilerimizi bize benzeyen gibi kişiler ile kuruyoruz.

Bizim gibi düşünen, bizim gibi eğitim almış, o zaman başka görüşleri hiçbir şekilde anlayamıyoruz, göremiyoruz, bilemiyoruz.

Size benzemeyen neler varsa onlardan fikir alın. Sizin gibi düşünmedikleri için size çok fazla değerli bilgiler verecek onlar.

O bilgiler ile kafanızda bir ışık yanacak.

Bu hiç aklıma gelmemişti diyeceksiniz.

Hedefinizde de daima yaratıcı olmak olsun.

Sizin hedefiniz nedir diye sorduklarında birinci hedefim benim yaratıcı olmaktır deyin.

Küçük yaratıcılıklarda sizin için önemli olsun.

Onlara önemsiz demeyin.

Benim ofisimde bir tane askı vardı ceket asmak için.

Yere konulur tahtadan.

Bir gün ona bakarken hemen sekreterime söyledim, bir tane vitrinlerde manken üstleri var ayaklı , ondan alın, ceketimi ona asmaya başladım.

Burası modaevi değil ama ceketimi asmak için onu köşeye koydum.

Küçücük de olsa hayatınızda yaratıcılıklar yapın.

Zihninizi çalıştırın. Z

ihin çalıştırmak önemli oluyor.

Her şey bize hazır geliyor.

Hazır konserve yemek gibi.

Aç ye.

Hayır o yemeği yaparken de sizin zihniniz çalışıyor biliyor musunuz?

Patatesi doğruyorsunuz, ay nişasta ekleyeyim diyorsunuz, zihin çalışıyor.

Satranç oynamanıza gerek yok zihin çalıştırmak için

Yaptığınız şeyleri değişik şekilde yapın.

Değişik şekilde yapmak insana eğlence veriyor, hem de yaratıcılığa sizi daha fazla götürmüş oluyor.

Bazen ben gençler ile konuşuyorken gençlere şaka olsun diye soruyorum 8 kere 8.

Biz ezbere biliyorduk.

Onlar bilmiyor telefonunu çıkarıyor hesaplıyor. Ama senin beynin değil telefondaki yapay zeka çalışıyor.

Son olarak bir espri gibi anlaşılıyor ama bazen baş aşağıya durarak karar verin.

Amuda kalkmak vardır ya.

Bazen salıncakta sallanarak.

Bazı insanlar der ki, benim seyahatte en çok fikir aklıma gelir.

Mekan değişikliği.

Toplantıları her zaman aynı yerde yapmayın.

Bazen de değişik mekanlarda toplantılar yapıp fikirler üretmek faydalı oluyor.

Bu reçete umarım faydalı olur gençlere.

Mİ:
Bülent Bey, kendinizi geliştirmek, ilişkileri geliştirmek, Mesleğinizi geliştirmek konusunda da çok güzel şeyler söylüyorsunuz ama zamanım kalmadı.

Onu da gençler kitabı alsınlar okusunlar.

Nasihat etmeyi sevmem ama bu kitap için böyle bir nasihat gerekiyor.

En önemli yanı atladınız bence.

Romanın sonunu siz yazın diyorsunuz yaratıcılık konusunda.

Bir edebiyatçı olarak da benim çok hoşuma gitti.

Yaşam anlamında da düşünebileceğimiz bir perspektif bu.

Yaşamınızı siz yazın diyorsunuz aslında.

BŞ:
Evet "Romanın sonunu siz yazın!"

Bunu şöyle değerlendirebilirsiniz ; onu sizin yazmanız sizi hem mutlu ediyor, hem huzurlu yapıyor.

Ben yaptım olayı insanı huzurlu ve mutlu ediyor.

Bir de sizi düşünceye sevk ediyor.

Romanın sonunu yazmak kolay değildir.

Nasıl bitsin acaba? Mühim şeyler onlar.

Düşünce başlıyor.

Hem kendi hayatınız için de böyle, herhangi bir işi yaparken de böyle. İşin başından işin sonunu görmek.

Ben bir yazar gibi roman yazacağım bunun sonunu getireceğim gibi değil,

Hayatın her bölümünde hem kendi yaşantınız, hem işler ile ilgili olayın sonunu düşünün daima.

Ben bunu yapıyorum, sonu nasıl olacak?

Sonu nasıl olmalı?

Sonunu o davranışı yapmadan sorgulayıp gördüğünüz zaman ben bunu yapmayayım diyorsunuz.

Sonu eğer böyle bitecekse ben başka bir yolu tercih edeyim diyorsunuz.

Bu sadece zihin geliştirmek için değil, doğru karar almak için de çok önemli oluyor. Romanın sonunu siz yazın.

Mİ:
Bülent Bey, başarılı bir roman yazmış biri olarak 19 Mayıs Haftasında gençlerimize neler söylersiniz?

BŞ:
Gençler bizim için çok önemli.

Çok değerli.

Gençler bizim her şeyimiz, en değerli hazinemiz.

Gençlerimize sahip çıkalım.

Nasıl sahip çıkalım?

Gençlerimizin önünü açalım.

Gençlerimize imkanlar sağlayalım.

Gençlerle tecrübelerimizi ve birikimlerimizi paylaşalım.

Gençlere değer verelim.

Gençlere saygı gösterelim.

Bugün gençliğe baktığımız zaman ve sorduğumuz zaman size saygı gösteriliyor mu?

Size ilgi gösteriliyor mu?

Size sevgi gösteriliyor mu? Size imkanlar yaratılıyor mu?

Çok mutlu ve memnun değiller.

Ben üniversitedeki öğrencilerimden de görüyorum.

Bizlerin de görevi gençlere imkanlar yaratmaktır.

Bu konuda Mustafa Kemal Atatürk bir örnektir bizim için.

Onun liderliği konusunda hiçbir tereddüt yoktur.

Çok önemli liderlik vasıfları vardır.

Çok ileri görüşlü bir insandı.

Vizyon sahibi bir insandı.

Vatana, millete, insana sevgi duyardı.

Pratik zekası vardı.

Sabırlıydı.

İnançlıydı.

Her şeyden önemlisi kadına önem verirdi.

Gençlere öne verirdi. Ne kadar güzel ki 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik Ve Spor diyoruz.

23 Nisan'ı hatırlıyoruz.

Kadınlara dünyada başka ülkelerde olmayan hakları veren lider diye anıyoruz onu her zaman.

Çağdaş, modern görüşlüydü.

Çok kitap okurdu.

Ben Herkese Kitap vakfı Kurucu Genel Başkanı olarak hep onu örnek veriyorum.

Onun gibi yapın.

Onun gibi okuyun diyorum.

Erdemli bir insandı.

Dürüst ve iyi ahlaklı bir insandı.

19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız hepimize kutlu olsun.

Gençlerimize imkanlar tanıyalım.

Gençler bizim her şeyimiz, en değerli hazinemiz.

Mİ:
Çok teşekkür ediyorum Bülent Bey.

Ağzınıza sağlık. Bu kitap için de ayrıca Zeytin Dalından sevgiler saygılar sunuyoruz size.

BŞ:
Teşekkür ediyorum. İyi Bayramlar.

Mİ:
Bugün "Gençlere Mektuplar", Sevgili Bülent Şenver'i konuk ettik.

Kitabın bir yerinde kendisi vücut, ruh ve zihnin uyumuna işaret ediyor.

Bunları bir arada tutacak sevgi ve saygı olduğunu ifade ediyor.

Hemen ardından Mevlana'nın şu satırlarını bizlerle paylaşıyor:

"Cömertlikte ve yardım etmede akarsu gibi ol.

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.

Başkalarının kusurunu örtmekte gece gibi ol.

Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.

Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.

Hoşgörülülükte deniz gibi ol.

Ya olduğun görün, ya göründüğün gibi ol."

Sevgiler. Saygılar.

 

 
.

.
.

 

 

 

 

 

 

 


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org