Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Bülent Şenver'in Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

YILMAZ ULUSOY "Kulağınıza Küpe Olsun" TV Programı
18.07.2021
Okunma Sayısı : 918
Oy Sayısı : 5
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,49
Verdiğiniz Puan :
 

 

YILMAZ ULUSOY "Kulağınıza Küpe Olsun" TV Programı
.
.

 izlemek için  

.
.

 dinlemek için  

.
.

YILMAZ ULUSOY "Kulağınıza Küpe Olsun"

  


YILMAZ ULUSOY "Kulağınız Küpe Olsun" Televizyon Programı Deşifresi

Yılmaz Ulusoy (YU)
Bülent Şenver (BŞ)
.

BŞ: Kulağınıza küpe olsun programına hoş geldiniz.

Türkiye'nin genç liderlere ihtiyacı var her konuda her alanda genç  lider yetiştirmeliyiz.

Genç liderleri yetiştirmek ise hepimizin sorumluluğu.

Gençlerin önünü açmalıyız, gençlere imkanlar saplamalıyız.

Gençlere el vermeliyiz, gençlerle tecrübelerimizi, birikimlerimizi paylaşmalıyız.İşte kulağınıza küpe olsun olsun isimli bu kitabı bu maksatla yazdım.

Her hafta kulağınıza küpe olsun isimli kitabımızda yer alan bir iş adamımızı davet ediceğiz misafirimiz olucak, gençlerle tecrübelerini paylaşıcak bu haftaki kulağına küpe olsun misafirimiz Sayın Yılmaz Ulusoy hoş geldiniz efendim.

YU: Hoşbulduk

BŞ: Yılmaz bey bu kitaba öğütleriniz yazdığınız için ve bu programa geldiğiniz için size çok teşekkür ediyorum.

YU: Rica ederim ben teşekkür ederim.

BŞ: Ayrıca bu kitapta yer alan diğer 152 iş adamımıza da teşekkür etmek istiyorum ve aramızda olmayanlara da Tanrı'dan rahmet diliyorum.

YU: Bende Tanrı'dan rahmet diliyorum selamlar saygılar sunuyorum.

BŞ: Yılmaz bey bu programda biz iyi şeyleri güzel şeyleri ve hoş şeyleri paylaşmak istiyoruz.

Stüdyoda gençlerimiz var size sorular sorucaklar.

Biz size birtakım süprizler hazırladık.Misafirimizin misafiri diye bir bölümümüz var.

Bu bölümde sizden buraya bir misafirinizi davet etmenizi isteyeceğiz bakalım kimi davet ediceksiniz.

Yine programın ilerleyen dakikalarında sizin hazırladığınız sürpriz bir kaset hazırladınız bakalım bu kaseti izleyeceğiz onlara kaset vermek istediğiniz mesajlar nelerdir.

Yine programımızın bir bölümünde 120 saniye Microsoft soru yağmuru bölümümüz gelicek ve ben size 120 saniye içerisinde sorabildiğim kadar çok soru sormaya çalışacağım, ne kadar çok soruya cevap verirseniz o kadar çok sayıda çocuğumuz eğitim gönüllüleri vakfının birmilyon çocuk kampanyasına katılmaya hak kazanacaklar.

BŞ: Yine programın ilerleyen dakikalarında size soracağız ilk defa açıklıyorum bölümü geldi Yılmaz bey ilk defa burda bize ne açıklıyacaksınız diye açıklamalarınızı bep birlikte paylaşıcağız bunulada bitmeyecek programın yine sonlarında bir hayalim var bölümünde Sayın Yılmaz Ulusoy'un hayalini sorucağız ve hep birlikte hayalinizi paylaşıcağız.

Biz bunları yaparken bizi hep izleyecel ama her saniyesinde izleyecek karşımızda değerli bir insan var.

Sayın Kamil Çakmak hem bizi izleyecek hem de bu program için hatıra karikatür yapacak.

O karikatürüde biz size program sonunda hediye ediceğiz.

Misafire ikram bizde biliyorsunuz adettir.

Bizde size çay ikram ediceğiz ama bizim çayımız çok özel arkamda duran odun kömürü ile ısınan bir semaver var bu semaverin burada yanması için burda birçok kişi çalıştı emek verdi siz iş adamı olarak çok iyi biliyorsunuzki hayatta emek verilen her şey, alın teri ile yapılan her şey güzeldir ve değerlidir.

O nedenle ben ilk çayı bu semaverden kendi elimle ben sizin için koymak istiyorum.

Çayımızı ben koyarken gençlerimizde kendilerini size tanıtsınlar.

YU: Hay hay merhaba gençler

SELİN URCAN: Benim ismim Selin Urcan 1998 yılında Robert Kolejden mezun oldum ve bu yıl Boğaziçi Üniversitesi İşletme bölümü son sınıftayım.

Önümüzdeki yıl Amerikaya Finans mastırına gidiyorum.Daha sonrada bu alanda doktora yapmak istiyorum.

YU: Çok güzel tebrik ediyorum.Başarılarının devamını diliyorum.

KAYAHAN OLCAY: Merhabalar efendim ismim Kayahan Olcay 1976 İstanbul doğumluyum .Bilkent Üniversitesi mezunuyum.

Şu anda Yeditepe Üniversitesinde  İşletme mastırı yapıyorum.

Burada olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum zira sizlerden öğreneceğimiz bilgiler doğrultusunda gelecekte iyi birer yönetici olacağımıza inanıyorum.

Teşekkür ederim.

KEMAL EKE: Merhaba ismim Kemal Eke 1977 İstanbul doğumluyum.

Şu an Boğaziçi İşletme bölümünde öğrenciyim.İleride kendi işimi kurup başarılı bir iş adamı olmak istiyorum,ve gençler olarak kulağınıza küpe olsun programı sayesinde sizlerin  tecrübelerinden ders alarak ileride iş hayatında daha emin adımlar atabileceğimize inananıyorum.

YU: Bravo .Teşekkür ederim.

AYFER YILMAZ: Ben Ayfer yılmaz 1977 yılında Darüşafaka  Lisesinden bu sene Boğaziçi Üniveristesi İşletme bölümünden mezun oldum.Ortaokul ve lise yıllarında aktif olarak tiyatro ile ilgilendim.

Şu anda da iyi bir tiyatro izleyicisiyim diyebilirim.Sanatın hayatımıza çok şey kattığına ve her zaman hayatımızın bir parçası olması gerektiğine inanıyorum.

Hem iş dünyasında hem de sosyal alanda aktif biri olarak dengeli bir yaşam sürmeyi hedefliyorum.

YU: Teşekkür ederim.Bülent bey burada beni enterese eden üç tane konu var.

Kızımız Robert Kolej mezunu benim oğlum Mehmet'de Robert Kolej mezunu. 

Genç arkadaşınız Bilkent mezunu benim kızım Pelin Bilkent mezunu şimdi güzel kızımız Ayfer tiyatro ile çok ilgili sanatla çok ilgili benimde yaşam tarzım yani sinema tiyatro benim yaşam tarzım yani birinci ve vazgeçilmez tutkum tiyatrodur.

Genç arkadaşımızın ideali iyi bir iş adamı olmak, hedefe çok genç yaşta yani hedefi koymuş ben iş adamı olacağım, ve başarılı olucağım diyor.

Hepinizi tebrik ediyorum.

Allah'tan size başarılar  ve ömür boyu sağlıklı sihatli vatana, millete, devlete, ailelerinize, şahısınıza, nefislerinize insallah iyi şeyler başarırsınız bizde sizi alkışlarız sizin başarılarınızla övünürüz, bize övünç kaynağı olur.

BŞ: Yılmaz bey  sayın Şermin Kahraman hanım size, sizin hayatınızı ve sizi tanıtan ufak bir kaset hazırlamış müsaade ederseniz hep birlikte o kasedi izleyelim.

BŞ: Yılmaz bey gençlerimiz biliyorum size soru sormak için sabırsızlanıyorlar ama onların müsadesi ile ilk soruyu size ben sormak istiyorum.

Kulağınıza küpe olsun kitabında sizinle ilgili bölüm 488. sayfada yer alıyor orda kısa bir özgeçmişiniz var.

Ondan sonra 489 sayfada gençlere aşağıdaki öğütlerim kulağınıza küpe olsun diye çok güzel şeyler yazmışsınız ama benim dikkatimi birinci  yazdığınız şey çekti çokta hoş bir şey çünkü gençlere şöyle demişsiniz yedi şeye zaman ayırın diye bir öğüdünüz var.

Haftanın günleri yedi.

Siz de yedi şeye zaman ayırın demişsiniz.

Ben bunu yedi şeye zaman ayırmayı kitaptan aynen okumak istiyorum.

Çok güzel kelimelerle kaleme almışsınız

"Hayatınız  boyunca şunlara zaman ayırın;

İşinize zaman ayırın yaşam kaynağınızdır,
Eşinize zaman ayırın mutluluk pınarınızdır.
Çocuklarınıza zaman ayırın geleceğin meyvalarıdır.
Dostlarınıza zaman ayırın yokluğu yalnızlıktır.
Sağlığınıza zaman ayırın eksikliği pişmanlıktır.
Eğlenmeye zaman ayırın gönlünüzün gıdasıdır.
Gülümsemeye zaman ayırın mutluluk hakkınızdır.

Bu  güzel yedi şey niçin yedi.İşinize, eşinize,çocuklarınıza, dostlarınız,sağlığınıza,eğlenmeye ve gülmeye zaman ayırmalıyız.

YU: Şimdi efendim bunları  dahada çeşitlendirebiliriz.
Fakat temel olarak yedi ögeye bana  göre yaşamın anayasası.
Yani işiniz,eşiniz,çocuklarınız,dostlarınız, sağlığınız bunlar o kadar önemliki eğer bunları beceremezseniz başka ne yaparsınız yapın ne mutlu olabilirsiniz, ne yarınlarınız olur nede paylaşacağınız  yani eğer  dostunuz yoksa fukarasınız.

Yediyi söylerken bunu yıllardır söylüyorum .

Yediyi 17 yapmak mümkün.

Fakat yedi tanesi kadar vurgulu  olmaz.

7 , 8,10,20,30 yapabiliriz.

Mutlu bir insanın başarılı bir insanın yedi tane bu temel şarta uyması lazım.

Onun için ben bunu kitapta kaleme aldım.

BŞ: Peki siz kendi hayatınızda bunu yapabiliyormusunuz?  Bu yedi şeye eşit zaman ayırma imkanınız oluyormu?

YU: Hamd olsun işime çok bağlıyım.

Eşim benim en büyük destekçim çocuklarım çok iyi tahsil yaptılar, çok iyi terbiye aldılar yarınlar onların yani biz yarınlar gençlerin derken bu Mustafa Kemal'in de sözü şimdi dost grubu bulmak iyi dostlarım var.

Sağlığıma dikkat etmek durumundayım çünkü sağlıksız hiçbir yere varmak mümkün değil önce sağlık sonra yine sağlık yani sağlıksız ibadet bile edemezsiniz, kendinize zaman ayırma konusunda hakikaten resmen zamanımı çalıyorum.

Güzel bir tiyatroda güzel bir filmde o kadar mutlu oluyorumki bütün yorgunluğumu unutuyorum yani insanın kendine zaman ayıramaması her nekadar iş adamı zaman fukarasıyım dersede o % 100 doğru değildir.

Tabiiki biraz fedakarlık ediceksiniz birazda kendinize zaman ayırıcaksınız.

Kendinize zaman ayırmadıkça tatmin olamazsınız, mutlu olamazsınız benim şu yedi temel ögede şunu size söyleyebilirim %99 ki bunların iş , eş ve çocuklarıma olan maddesi % 100  dür.

Bunun dışındaki 99 ama 98 demem çok şükür  bunların yedisinede yaşamımda uyguluyorum.

BŞ: Gençlerimizin işi olana kadar eşi olana kadar çocuğu olana kadar bu yedide yer boşalıyor bu üçü nerede harcasınlar.Eş iş yok çocuk yok.

YU: Üç tane zamanı önce okumaya, görmeye, görmeye yine görmeye.

Çünkü çok yaşayan değil gençler çok gezen biliyor.

Çok yaşayan değil çok okuyan biliyor.

Ben hep şunu söylüyorum.

Her işin başı eğitim.

Okuyun, okuyun, okuyun. 

Fırsat buldukça imkanlarınız el verdikçe gezin görün.

Çünkü gezmeden görmeden tanıyamazsınız.

Dünyayı tanıyamazsınız.

Kendinizi    tanıyamazsınız.

Çünkü her gördüğünüz hadise size bir yaşam kaynağı olacaktır.

Üç tane varıncaya kadar bu  üç tanesine işe eşe ve çocuğa okuyun ve mutlaka gezin bu iki tane konu üzerinde çok durun.

BŞ: Zaten Yılmaz bey onlarında  bir işe girip para kazanmadan önceki işleri eğitim değilmi iş yani eğitilmek siz de o zaman iş yerine eğitim sizin işiniz zaten o zaman onu yapın ona zaten zaman ayırıyorsunuz.

Okuyun dediniz ve gezin.

YU: Bülent bey yalnız teddisat olarak okul teddisatı  değil elinize ne geçirirseniz okuyun.

Şimdi bakınız bizim Türkiye'nin bir noksanıdır.

Bizim Türk insanı maalesef okumayı maalesef sevmiyor.

Elinize ne geçirirseniz önemli önemsiz şimdi batılı trende,tranvayda, ,under ground'da,  plajda,  yolda elinde kitap vardır.

Mutemadiyen insan olanın kitap okuması lazım.

Bütün kitapların bütün dinlerin temelinde birinci maddesinde okumak oku diye başlıyor.

Okumak o kadar önemli ki.

Sadece okul kitaplarını okumakla  mutlaka okulda başarılı olursunuz.

Sınıflarınızı geçersiniz.

Birinci  olursunuz.

İnsallah ağaçlara çivi leri çaktırısınız orda sizde yani yaparsanız bende memnun olurum.

Ama ne elinize geçirirseniz okuyun.

Gününüzün çok ama çok zamanını okumaya harcayın.

Ben okuma konusunda okumanın tutkunuyum.

Değil okumaya aşığım ve okumayanıda tabiki insanı seviyorum ama okuyanı çok daha fazla seviyorum.

Bir insan okuyorsa ona hayranlığımı çok açık ve net söylüyorum .

Okuması içinde bizim bir dost grubumuz vardır ben gönderirim kitap onlar bana göndeririler değişik ülkelerden, şehirlerden birbirimize kitap göndeririz bu kitap severliğidir.

Ben şimdi kalkar başka şehirlere kitap gönderirim şu şu kitabları okumadıysanız gönderirim bana kitap göndeririler.

Çocuklarımı aşıladım.

Üçü de çok iyi okuyor.

İşlerinin dışında fevkalade birer okurlar.

Diyelim ki 1000 sayfalık 10 günde 15 günde bitiriyorlar ve birçoğunu da yabancı dilde okuyorlar.

Okumak çok önemli

BŞ. Peki Yılmaz bey okuyanı çok severim dediniz . Peki okuduktan sonra birde böyle kulağınıza küpe olsun gibi kitabı yazanı ne yapıyorsunuz?

YU: Şimdi bu kitabı ben okudum.

Bu kitabı hakkatten kelime kelime okudum.

Şimdi tabi insanların iltifat ruhunu okşar yüze karşı yapılan iltifatta biraz riya gibi görünür ama hakikaten çok emek verilmiş çok insanlara uzun zaman temas edilmiş ve çok kalıcı, herkesin okuması gereken  ve bunu bu ekranda söylerken hakikaten Bülent Bey'in bu işte çok özverili , çok ter döküldüğü çok emek verdiği yani başlı başına bir yapıt.

Ben çok kitap okudum ama bunun kadar değerli ve güzel  bir kitap çok az okudum.Yani  yüzlerce desem abartılı olur.

Hakikaten başlı başına bir kitap elinize sağlık, kolunuza sağlık, nefesinize sağlık, kaleminize sağlık, aklınıza sağlık, hakikaten  çok güzel bir kitap.

BŞ: Sağolun Yılmaz bey ben burda sizin ve 152 iş adamımızın da çok değerli katkıları oldu ben size ve onlara da  tekrar teşekkür etmek istiyorum.

YU: Bakın efendim bin tane aşçıyı bulursunuz bir tane başçı olması lazım 150 değil 150.000 tane şey alırsınız ama onu derleyip toparlayıp kitap haline getirmek ayrı bir ustalıktır.Tebrik ediyorum sizi.

BŞ: Sağolun gençler bizim her şeyimiz en değerli hazinemiz biz gençlerimize sahip çıkmalıyız sahip çıkmak içinde kimin elinden  ne geliyorsa hepbirlikte yapmalıyız.Ayfer size soru sormak için sabırsızlanıyor.

AYFER   YILMAZ : Biz gençler sizin tecrübelerinizden yararlanmak istiyoruz.

Sizin yaptığınız hataların aynısını biz yapmak istemiyoruz.Ve sizin başaramadığınız şeyleri ise bizler başarmak istiyoruz.

Size şunu sormak istiyorum ben yapamadım ama mutlaka siz yapın ve ben yaptım ama  sakın siz yapmayın dediğiniz neler var?

YU: Şimdi sual çok enteresan ve güzel bir sual .

Allah'ıma  şükür çok iş yaptım.

Ama yapamadığım bazı şeyler var.

Programın başında Bülent bey bana abir sual sordu.

Yedi tane yazdığınız şeyin yedisini yapabildiniz mi?

Yedisini tam yapamadım.

Çünkü yedisini tam yapmak için hem zamana hem de çok imkana sahip olmak lazım.

Şimdi ben bir dünya markası olamadım.

Türkiye çapında iyi bir marka olduk.

Avrupa'da tanınan bir marka olduğumuzu söylüyorlar.

Ama dünya çapında bir marka olamadık.

Ben bunu niye olamadık diye düşünüyorum kendi kendime diyorumki olmalıydık.

Şimdi dönüyorum diyorumki siz iyi bir tahsil yapıyorsunuz gençsiniz enerjiniz var, arzunuz var, hırslısınızda insallah siz bir dünya markası olursunuz.

Yapıpta pişmanlık duyduğum olmaması mümkün  değil.

Bir kere  Allah'a mahsus insanların yanlışlarının olmaması mümkün değil zaten buralara geldiğimizde bizim enerjimizden kaybettik ama tecrübelerimizden kazandık çünkü tecrübe çok önemli.

Tecrübe zamanla oluyor o tecrübeyi edinirkende enerjinizden kaybediyorsunuz.

Şunu ben söylüyorum yapamadığım çok pişman olduğum önemli fazla bir şey yok.

Ama her zaman  marka peşinde koşan insanım.

Ve tüm Türkiye'ye şunu söylüyorum.

Biz dünya markası olmalıyız.

Yani Ulusoy bir dünya markası olmalı.

Siz bir dünya markası olmalısınız veya Türkiye'den  yüz tane dünya markası çıkmalı maalesef bunu beceremiyoruz.

Yani onun zaman zaman ezikliğini duyuyorum dünya markası olmalıyız diyorum.

BŞ: Evet şu anda biz 120  saniye Microsoft soru yağmuru bölümüne geldik.

Yılmaz bey burası önemli  çünkü ben mümkün olduğu kadar size çok soru sormak zorundayım ki çok sayıda çocuğumuz Eğitim Gönüllüleri Vakfının bir milyon çocuk kampanyasına katılmaya hak kazansın.

Siz de lütfen cevaplarınızı kısa ve süratli bir biçimde bana verin.

Kulağınıza küpe olsun programının 120 saniye Microsoft soru yağmuru bölümünde soruları süratli ve kısa olarak cevaplamaya  hazır mısınız?

YU: Hazırım.

BŞ: Bende soruları sormaya başlıyorum.

Bir yöneticide bulunması gereken en önemli üç vasıf nedir?

YU: Çalışkanlık,ekip mantığı ve zamanı değerlendirme.

BŞ: Sevdiklerinizden beklediğiniz üç şeyin ismini söylermisiniz?

YU: Sevgi, sadakat,birlik beraberlik.

BŞ: Eşinizin yapacağı hangi iki davranış sizi çileden çıkarabilir?

YU: Eşinin hiçbir yapacağı şey çileden çıkarmartmaz ama işime eğer müdahale ederse orada biraz üzülürüm çünkü eşimi çok seviyorum.

BŞ: Bir şirketin başarılı olabilmesi için, sahip olması gereken en önemli üç değer nedir?

YU: Bir şirketin sahip olması için en önemli şey birinci prestij ikinci mali güç üçüncüsü ise ekip çalışması

BŞ: Issız bir adada bir yıl süre ile götürülüyor olsanız yanınıza hangi üç şeyi muhakkak alırdınız.

YU:Önce kitap alırdım, sonra defter alırdım, sonra kalem alırdım.

BŞ: Bir iş anlaşması yaparken en fazla dikkat ettiğiniz ve önem verdiğiniz iki husus nedir?

YU: Bir tanesi fizubi olması ikinciside hukuğa uygun olması .

BŞ: Türkiye etik değerler merkezi kurucu üyesi Bülent Şenver size gelip Türkiye de iş ahlakı bilincini geliştirmek istiyorsunuz yapmamız gereken en önemli ikişey ne olmalı diye sorsa derse öncelikle ona hangi iki şeyi yapmasını istersiniz.?

YU: Birinci adaletin teessüsü ikincisi adaletin teessüsü

BŞ: İyi bir  patronda muhakakak bulunması gereken en önemli iki özellik nedir?

YU: Birinci özverili olmak ikincisi cömert olmak.

BŞ: İleride Milli Eğitim bakanı olmak istiyorum diyen bir gencimize bakan olunca eğitim sistemimizle ilgili önce hangi iki şeyi değiştirmesini öğütlersiniz

YU: Birincisi ilk öğretimin 13 yıla çıkarılması ikincisi ise yabancı lisana çok önem verilmesi.

BŞ: Dünyada bir şeyleri değiştirmek için size özel bir güç verilseydi hangi iki şeyi değiştirmek isterdiniz.

YU: Önce herkezi okutur sonra adaleti temin ederim.

BŞ: Bir yatırım kararı almadan önce danışmanınıza sorduğunuz ilk iki soru ne olurdu?

YU: Mali güç ve hedef.

BŞ: Doktorunuz size bir hafta sonra  öleceğinizi söylerse ömrünüzün son haftasında neler yapmak isterdiniz?

YU: Okurdum, okurdum, yine okurdum.

BŞ: Evet çok teşekkür ediyoruz. Bu şekilde oniki soruya cevap vermiş oldunuz ve bu şekilde oniki çocuğumuz Eğitim Gönüllüleri Vakfının birmilyon çocuk kampanyasına katılmaya hak kazandılar.

Ben size ve Microsofta bu nedenle çok teşeşkkür ediyorum.

YU: Bende bu gençlerimize başarılar diliyorum.İnsallah çok başarılı olurlar bizde bir gün bunların  şeylerini duyarsak başarılarını duyarsak bundan çok mutlu ve memnun oluruz.

BŞ: Evet çok teşekkür  ediyoruz şimdi Kemal'e  söz verelim oda bir soru sorucak size.

KEMAL  EKE  : Yılmaz bey Bülent Hoca'mın yazdığı kulağınıza küpe olsun kitabında bize sakın unutmayın diye bir öğüt vermişsiniz.

Şimdi kitaptan onu aynen okuyorum. "Unutmayın mükemmellik teferruatta gizlidir.

Her işte ihmal etmemeniz gereken bazı teferruatlar vardır.

Bu teferruatları gözardı ederseniz o işteki başarı şansınız azalır."

Ben ileride kendi işimi kurmak istiyorum.

İşin sahibi olarak bu dediğinizi yaparsam işin detayları ile uğraşın derken özünü kaçırmazmıyım.

YU: Şimdi  özünü kaçırmazsınız şöyle özünü kaçırmazsınız eğer detay bilmezseniz öze ulaşamazsınız.

Eğer kökünüz yoksa yani sizin dallarınız  budaklarınız büyümesi mümkün değildir.

Şimdi önce işin detayını bileceksiniz.

Teferruatını bileceksiniz.

Teferruatı bilmeden hemen tepeden inme özünden başlıyım derseniz bir yere varamazsınız.

Bunlarla ilgili yüzlerce binlerce atasözü söyleyebilirim size.

Yani siz ben esasında aldım teferruat gerisi derseniz çok şey kaybedersiniz.

Bu çok önemlidir.

Mutlaka detaylı bileceksiniz hakim olmanın işte hakim olmanın tek yoluda budur.

BŞ: Teferruat.

Yılmaz bey teferruatı arkadaşlarımız acaba ağaçların arasında dolaşıp ormanı görmeyi unuturmuyuz diyorlar.

Ama sizin dediğiniz o değil.

Sizin dediğiniz muhakkak o ağaçları bilmek zorundasınız.

Bileceksiniz ama muhakkak ormana yukarı doğru piramidin çıktıkça daha yukarıda  yönetici seviyelerine geldikçe, genel müdür daha yukarıda bir yönetim kurulu üyesi altta neler olup bittiğini bilirseniz siz yine tepeden bakıcaksınız.

Yine senin dediğin gibi daha stratejik şeyler düşüneceksiniz ama aşağıda ne olduğunu bildiğiniz için o zaman daha doğru kararlar alıcaksınız.

Alınan yanlış kararlara müdahaleler yapabileceksiniz.

Bir takım yöneticilerinize yön verebileceksiniz, geniş vizyon sahibi olabileceksiniz.

YU: Şimdi detayı bilmiyorsanız size müdürünüz gelip bir şey anlattığında eğer onu fazla bilmiyorsanız ona hakim olamazsınız, hükmedemezsiniz.

Dediğini kabul edersiniz.

Kabul ettiğinizde bir bakarsınız ki güvendiğiniz adam size yanlış bir şey yapmış.

Öyle bir noktaya gelirsiniz ki geri dönemezsiniz.

Onun için bilmek durumundasınız.

Onun için ben okuyorum.

Okuyorum, dinliyorum.

Ve her dinlediğimdende  bir hisse alıyorum.

Yani siz bu kulağınıza hakkatten küpe olsun Sayın Şenver'in dediği gibi detayı bilin fakat deyata boğulmayın.

O da önemli.

Detaya boğulursanız o da yanlış.

Zamanınızı detaya verirseniz işin aslını unutursunuz.

Detayı biliceksiniz.

Ama çekirdeğe hakim olucaksınız başka türlü bir yere varamazsınız.

BŞ: Evet gençlerimiz böyle sizi soru yağmuruna tutuyorlar sağ taraftan yağmur geldi şimdi sol taraftan Selin size sorusunu sorucak.

SELİN   URCAN   : Yılmaz bey kulağınıza küpe olsun kitabının 490. sayfasında çok hoşuma giden bir fıkra anlatmışsınız.

Fıkranızı kitaptan aynen okuyup izleyicilerimizle paylaşmak istiyorum .

Aşık Veysel  büyük ozan Aşık Veysel'e sormuşlar

"Üstad bütün saz sanatçıları sazı çalarken sazın sapındaki perdelerin üzerinde parmaklarını bir aşağı bir yukarı gezdirerek çalıyorlar Siz ise parmağınızı bir tek perdeye basarak bütün türkülerinizi okuyorsunuz.Acaba neden?"

Üstad Aşık Veysel , sesin geldiği yere başını çevirip tebessüm etmiş.

Soruyu sorana şöyle demiş: 

"Onlar daha çok genç.  Sanırım benim bastığım yeri arıyorlar!" demiş.

YU: Şimdi ben bunu sizing de mezun olduğunuz mektepten mezun olan oğluma anlatıyorum, kızlarıma anlatıyorum.

Şimdi 43 yıllık tecrübe az bir tecrübe değildir.

Ben çocuklarıma diyorum ki benim parmaklarımın olduğu yer önemli.

Çünkü bunu ben 43 yılda çok emek verdim.

Siz o yeri kolay arayıp bulamıyacaksınız.

Ama benim yardımlarımla  zaman zaman takıldığınızda bana sorun.

Ben çünkü çok dayak yiyerek buralara geldim.

Çok yanlışlar yaparak geldim.

Gele gele öyle bit noktaya geldim ki AşıkVeysel misali.

Aşık Veysel kafasını çeviriyor hafifçe çeviriyor diyor ki:

"Onlar benim olduğum yeri arıyorlar."

Orayı bulmak kolay iş değil.

Ona tecrübe lazım.

Ne kadar zeki olursanız olun ne kadar büyük mekteplerden şey olursanız olun tecrübe yaşanılarak kazanılır.

Yani yaşamadan tecrübeyi  kazanmak mümkün değildir.

Yani Aşık Veysel'in sözü çok spesifik.  Çocuklarıma anlatıyorum.

Diyorumki ben parmaklarımı sazı elime aldığım anda meleke kesmetmişim.

Onu elime aldığım anda çok rahatlıkla o yeri o şeyi buluyorum.

Ama onlar arıyorlar.

Arada bir bana sorun.

Nereyi arıyorsunuz?

Ben size gösteririm diyorum.

Bu fevkalade önemlidir.

Bu da tecrübe.

Tecrübe yaşamda çok önemli.

Hele iş hayatında, sosyal hayatta da öyle.

Ama iş hayatında tecrübe çok önemli.

BŞ: Tabi her şeyi bilemeyebilirsiniz muhakkak bilmeniz mümkün değil. Ama o tecrübeyi yaşamış birileriyle muhakkak konuşursanız onların yaşadıklarından muhakkak sizde bir katkı alırsınız ve yanlış yapmazsınız.

Bir takım yanlışlar bazen pahalı ödeniyor.

Niçin siz o pahalı olan şeyleri yaşayasınız?

Bir daha önce başından geçmiş biriyle konuşun ondan  bazı bilgileri alın.

YU: Şimdi bununla ilgili bir dakika bir şey anlatmak istiyorum.

Hoca damdan düşmüş.

Hocaya doktor getiriyorlar.

"Hayır ben doktor istemiyorum. Damdam düşeni getirin." diyor.

Ç"ünkü benim halimi  damdan düşen bilir." diyor.

Benim halimi o bilir. O da bir tecrübe.

BŞ: Çok güzel Kayahan seninde bir sorun vardı.

KAYAHAN   OLCAY   : Sayın Ulusoy kulağınıza küpe olsun kitabının 489. sayfasında  okuduğum bir sözünüzü örnekler vererek açıklamanızı rica ediyorum.

Kitapta şöyle demişsiniz

"Göz olanı beyin olacağı görürü.Beyninizi çalıştırın olanı görmek yetmez olacağıda görmeniz gerekir.İleriyi görmek gözünüzde değil beyninizde mümkündür.Yoksa gelecekte başarılı olmayı beklemeyin"

Yılmaz bey bu sözünüzü açıklarmısınız, lütfen teşekkür ederim.

YU: Şimdi Kayahan bey şu Allahın yarattığı en mütekammil varlık insandır.İnsanında en mütekamil uzvu beyindir.

Beyin öyle bir beyindirki çalıştırdıkça çaılışır.

Çalıştıkça büyür.

Çalıştıkça açılır. Y

ani benim beynim şimdi % kaç çalışır bilmiyorum.

Ama Allah o kadar çok şey vermiş ki beyine görün şu teknolojinin süratli değilde artık günü birlik değiştiği dünyayı düşünün.

İnsanlar neler yapıyor? bu beyinle oluyor.

Şimdi bir noktaya kadar görüyor.

En şey göz sağlıklı göz. 

Bir noktaya kadar görür.

Ondan sonrasını göremez.

Ama beyin öyle değil beyin yaratıcı beyninizi çalıştırdığınız sürece hep yaratırsınız hep ileriye değilde çok ileriyi görürüsünüz.

Şimdi Aynştayn' atomu  icat etti.

Mücitlere baktığımız zaman bunlar beyinlerini çalıştırarak buralara gelmişler.

Beynin çalışması için yine dönüyorum başa.

Okuyacaksınız, okuyacaksınız, okuyacaksınız.

Çünkü beyini çalıştıran okumaktır.

O okuduğunuzu tabii düşünen biri olarak eğer hayata geçirebilirseniz beyninizizde karşılığını vermiş olursunuz oda bir globaldir oda çok büyük bir borçtur.

BŞ: Evet Yılmaz bey çok güzel küpeler verdiniz.

Programımızın bu bölümü içerisinde gençlerimize ben eminim sadece stüdyodaki gençlerimiz değil bizleri izleyen diğer gençler de bu küpeleri sizden aldılar.

Ben sizden bizim için hazırladığınız sürpriz kaset varsa o kaseti sizden almak istiyorum.

Herhalde bu kasetin içerisinde de gençlerimize güzel  mesajlar hazırladınız.

Ama bu kasetimizi biz yayına hazırlarken önce hep birlikte reklamları izleyelim.

Kulağınıza küpe olsun programında  Sayın Yılmaz Ulusoy ile bitlikteyiz .

Yılmaz bey kasetiniz unutmadık. 

O hazırlanıyor.

Ama ondan önce biz bir misafir buraya davet etmenizi istedik.

Ve buraya bir misafir davet ettiniz.

Bize misafirinizi tanıtır mısınız?

YU: Misafirim yürekli, fevkalade dost. Benim çok sevdiğim, çok güvendiğim, çok uzun zamandır veyahutta doğduğundan beri kadim bir dostumuz olan sinema sanatçısı.

Ama iyi bir sinema sanatçısı.

İyi bir insan.

güler yüzlü bir insan.

Dostluğa önem veren bir insan.

Daha doğrusu insan gibi insan.

BŞ: Misafirimizin misafiri bizim de misafirimizdir.

Holgeldiniz Berhan Şimşek bey.

Berhan Ş,mşek: Hoşbulduk . Sağolun

BŞ: Bu kadar gencimiz burda o kadar güzel sorular sordularki Yılmaz bey'de o kadar güzel cevaplar verdiki çok güzel küpeler oldu kulaklarına.

Ama ben eminim sizing de gençlere söyliyeceğiniz ve sizin tecrübelerinize dayanan onların dinlemek isteyecekleri yine onların kulaklarına küpeler olacak bir çok husus vardır.

Onlara ne mesajlar vermek istersiniz?

Berhan Ş,mşek: Her şeyden önce misafirin misafiride olsam Yılmaz  abi'ye ve size çok teşekkür ederim.

Aslında çok önemli bir haftada gençlere konuşuyoruz.

19 mayıs haftasında konuşuyoruz.

Yani Atatürk'ün Samsun'a çıkışının bu ülkeyi gençlere emanet edişinin veya başka bir boyutundan baktığımızda  bugün yaşamış olduğumuz Türkiye Cumhuriyetinin ilk gençlik hareketidir 19 Mayıs.

Atatürk'ün Samsun'a çıkışı gençlik hareketi ve bu ülkeyi 'de gençlere emanet etti.

Tabii bütün kurumlarıyla beraber aslında ben fena bir örnek değilim Bülent bey.16 yaşında orta okula başlamış dört yıl gece ortaokulu okumuş dört yıl gece lisesini okumuş iki üniveristeden ayrıldıktan sonra bugün hala açık öğretim fakültesi 3.sınıfta okuyan bir öğrenciyim çok iyi bir örnek.

Programın başında Yılmaz abi'yi izlerken son bir  soru vardı yarışmada ne öneririsiniz diye. Eğitim ama bu eğitimi mutlak sanırım yerilliğini  kendi topraklarımızda algılamamız gerekiyor.

Kendi topraklarımızda algılamamız gerekiyor.

Ondan sonra yine mutlak olan evrensel boyuta taşımamız gerekiyor.

Yeriliğini oluşturamayan hiçbir ülke gençliği evrensel boyuta bilgisini birikimini deneyimini donanımını taşıması mümkün değil.

Bu bütün sektörlerde olduğu gibi sanattada, sinemada yada hayatın bütün alanlarında  da bu boyutta.

Biraz korktum. Benim bu kendi kökümüzü kendi gövdemizi unutur olduk.

Biraz ağacın meyvesi ile ilgilenir olduk.

Veya bir başka boyutu ile söylemem gerekirse genç arkadaşlarıma sizlerin izni ile kaşlarımızın altındaki gözlerimizi miğdeye indirdik.

Sadece miğde ile olan ilişkimiz ile hayata bakıyor gibiyiz.

Aslında bakan göz görür. 

Baktığın gören göze de kurban olayım diye bir sözümüz vardır.

Bunun içerisinde üretirken dikkatli üretmek vardır.

Görerek üretiyorsan eğer görerek seviyorsan daha güvenilir daha saygın bir sevgi vardır yaptığımız işlerle.  

Eğitimimizle ilgili Türkiye'nin 35 milyonu 50 milyonu 35 yaşın altında genç bir nufus tabiki yaralarımız var.

Eğitim konusuyla çok önemli problemlerimiz var.

İşte geçen yaşadığımız çok büyük bir ekonomik depremden sonra bir milyon ikiyüz bin arkadaşımız ve bu ülkede çalışan işsiz kalan gençlerimiz de işsiz kaldı.

Gençlerimize istihdam edebilmek gençlerimize alanlar açabilmek. 

İşte biraz önce konuştuğum arkadaşımız işletme mezunu Boğaziçi gibi çok değerli bir okuldan mezun ama iş arıyorum dediniz.

Mesela yüzlerce binlerce bu anlamda arkadaşımız var.

Sadece vazgeçmeyeceğiniz vazgeçmemeniz gereken en büyük sevdanın Türkiye olduğunu unutmamak, en büyük sevdanın bu ülkenin bütünlüğü olduğunu unutmamak gerekir.

Nerede yaşarsanız ve nereye giderseniz ki bunu sakın evrensel boyutlara taşındığınız zaman acaba biz bu ülkeyi taşıyarak belirli bir ırk meselesi mi taşıyoruz?

Hayır. Bu bir ulus devlet içerisinde Türkiye'li olmak onuru  ve geldiğimiz yerlerden sevgimizi saygımızı ihmal etmememiz gerekiyor.

Sadece ben oldum değil biz oldum  diyerek tadına varabilmek.

Yani ben demekten daha ziyade ki biraz önce vermiş olduğumuz genç arkadaşlarım örnek bu ülke son yıllarda ben demeye başladı.

Biz demeliyiz.

Biz diyerek başarmalıyız.

Yani sizin başarınız benim başarım olmalı.

Sizlerin başarısı bu ülkenin başarısı olmalı.

Ve uzmanlık alanınızda akademisyen olucaksınız,  iş veren olucaksanız.

Mutlaka birini birinden farklı gözetmeden hedefin oniki olduğunu unutmayın.

Hedefe doğru kitlenen doğru hedefi vuracaktır.

Ve bir şey daha var Yılmaz abi ile bir aile toplantısında beraberdik. 

Bir örnek verildi. Bir yabancı teknik direktör ile ilgili .

Yıllar önce o teknik direktör ile ilgili işte yıllar önce şu takımı çalıştıran işte şu avrupada bir isim. 

O bavyeralı falan köylü diye denilmiyordu çünkü biz insanlarımızı buradan  adale göçü olarak Anadoluya gönderiyorduk şey Almanya'ya gönderiyorduk, Hollanda'ya , Fransa'ya gönderiyorduk.

Bu gün Türkiye bunları konuşuyorsa bir şeyleri aştı.

Yani kompleksimizde kuratmamız gerekiyor.

Bu ülkede doğan insanlar  kültürleri ile eğitimi ile ağacının kökü ile birinci sınıf insanlardır.

Ama bütün dünya halklarına   da saygılı insanlardır.

Yani pes etmek, geriye adım atmak yok.

Mutlaka hep beraber ki bu ülke sizin omuzlarınızda yükselecek. 

Laik Cumhuriyet sizin omuzlarınızda hedefini bulucak.

Türkiye'nin bu gün 2.200 $ olan Milli hasıla geliri sizlerin tespitleri ile fizibiliteleri ile çalışmalarıyla 3.000 $ lara  5.000 $ lara çıkıcak.

Yani bu sadece İstanbul İzmit dağılımını söylemiyorum Tuncelide de  bu  böyle olucak Bayburt da Trabzonda da  Edirne de Enez de böyle olacak.

Bu ülke sadece bizim soluk aldığımız dün değil, ileride de böyle olacak. 

Evvelki gün ben 43 yaşıma girdim.

Herkeze de uzun ömürler diliyorum.

Ekran başında bizi izleyenlere de  teşekkür ederim.

Bu ülkeyi sizler yaşatacaksınız.

Sizden sonra da dünyaya gelecekler sizlerin devamı nesli yaşatacak.

Onun için en önemlisi ben bir küpe değil birkaç küpe ile bunu izah ettim. 

Ülke sevdasını ve çalışmayı ve eğitimi bana çok değerli bir abim derdi ki:

"Bir helvacı kağıdının üstünde gördüğünü bile oku"

Bugün 16 yaşında ortaokula başlamış bir arkadaşınız olarak bugün burda bulunabiliyorsam çok teşekkür ediyorum Yılmaz abi'ye.

Ama bunun yanı sıra ülkemin çok yakın tarihini incelemeye çalıştım.

Ülkemim sürecini sadece bu değildi.

Yunanitan'ın Süriye' yi  Irak  bütün süreçlerini siyasi süreçlerini ekonomik süreçlerini şahsi süreçlerini tahrip etmeye çalıştım.

Ve okuyarak okumakta sadece ders notu almak için değil Türkiye'deki eğitimin yanlışı biraz da buradan  yani o köy  enestütüleri   dönemindeki gibi okumak kara tahtadan kara toprağa indirerek pratik eğitimle labaratuar eğitimle bu eğitimi görüyorsunuz.

Sadece Türkiye sizden bir şey beklemiyor.

Dünya sizden bir şey bekliyor.

Ben de çok sevinçliyim.

Sizin gibi yüzleri de yürekleri de pırıl pırıl kardeşlerimiz bu ülkenin her bölgesinde her yöresinde bildiğimiz bilmediğimiz adreslerde ikamet ediyorlar.

Hem Türkiye için hem dünya için birkaç fazla küpe oldu galiba.

BŞ. Yok çok güzel şeyler söylediniz.

Sayın Berhan Şimşeğe çok teşekkür ediyorum.

Gençlerimize gayet güzel şeyler söylediler bizlerinde herhalde görevi o değerli gençlere imkanlar sağlamak onların önünü açmak onlara el vermek onlar bizim her şeyimiz en değerli hazinemiz değip onlara sahip çıkmak bizlerde bu görevimizi en laiki ile yapıcağız.

Yılmaz bey kasetiniz hazırmış bakalım kasedinizde bize sürpriz olarak ne hazırladınız hep birlikte kasedinizi izleyelim

BŞ: Yılmaz bey çok güzel bir kaset hazırlamışsınız hakkatten bu güne kadar seyrettiğim bu programda serettiğim kasetlerin en iyisi sizi tebrik ediyorum çok profösyonelce hazırlanmış bu izlediğimiz mesajları gençlerimize birde sizin ağzınızdan dinleye bilirmiyiz?

YU: Şimdi efendim değerli gençler zaman çok önemli.

Her şeyi her nesneyi kaybedip kazanabilirsiniz.

Bu kadar zamanı tasavvuf edebilirsiniz.

Şu içerisinde bulunduğumuz anı konuştuğumuz anı kaybettiğinizde tekrar bunun geri gelmesi tasavvuf edilmesi mümkün değil.

Babamız bize 1952 senesinde bunu söyledi.

her şeyi zamanında yapın ve dürüst yapın.

Benim kulağımda küpe ama öyle bir küpeki bunu her mecliste önce aileme sonra müesseseme sonra dost meclisime sonrada dilimin uzanabildiği nefesimin yettiği her noktaya ulaştırıyorum.

Her şeyi zamanında yapmak ve dürüst yapmak.

Sonra benim hakikaten yaşamım süresince bundan sonra da son nefesime kadar Türkiye'nin eğitimsizliği Türk insanının okumayı sevmemesi beni çok üzüyor.

İnsan okumalı.

Çünkü kitapların hepsinde oku diyor.

Okumadan öğrenmek mümkün değil.

Şimdi biz bu ülkede okumayı vazgeçilmez temel madde olarak koyucağız. 

Eğitimi hallediceğiz.

Sonra ne yapıcağız?

Çalışıcağız, çalışıcağız, çalışacağız. 

Çok üreticeğiz.

Çok ürettikten sonar, akıllı tüketiceğiz.

Şimdi bizim ülkemizde sıkıntılar var.

Bütün dünya da sıkıntılar var.

Tabiki bu sıkıntılar dünün sıkıntı değil.

Ya da kulelerin vurulması değildir dünya ekonomisinde. 

Bülent Şenver bey arkadaşımız iyi bir ekonomisttir.

Hep firkirlerine itibar ederim.

Çoğu sohbetlerimizde hep bilgilenirim.

Dünyada bir sıkıntı var.

Sıkıntı şu değerli gençler, dünyada yer altı ve yer üstü şeyler kayboluyor, azalıyor.

Daha doğrusu onları tükettikçe onlar azalıyor.

Bunun karşısında nufus çoğalıyor. 

Nüfus çoğalması ters orantılı.

Bizim çok daha üretmeye ve ürettiğimizi akıllı tüketmeye ihtiyacımız var.

Bu tavsiyem tüm dünya için geçerli yalnız Türkiye için değil.  

Yalnız Türkiye'nin bir çıkmazı  var.

Türk insanı maalesef çalışmayı da pek sevmiyor.

Yani Türk insanının çalışmaya da mahkumiyeti var mecburiyeti değil.

Türk insanı çalışıcak.

Mustafa Kemal'in söylediği gibi Türk, övün, çalış, güven diyor.

Çalışmadan güvenemezsiniz.

Ne nefsinize ne ailenize  ne de toplumunuza güvenebilirsiniz.

Şimdi bizim ülkemizde çok üretip akıllı tüketiceğiz.

Mecburuz buna.

Sonra diyorum ki benim hayat felsefem seveceğiz.

Sevmeden bir yere varamayız.

Sevgisiz olmaz.

Yani sevgisiz bir insan, meyvasız ağaç bile değildir.

Seveceksin.

Niye seveceksin?

Yaradan da bunu söylüyor.

Sev ki beni sevdiğini anlıyım.

İnsanı sevemezsen Allah'ı sevemezsin.

Yani insan olmanın temelinde sevgi vardır .

Ne diyor Mevlana Hazretleri?

Gel diyor, ne olursan ol yine de gel diyor.

Sonra vermek ve paylaşmak.

Şimdi benim yaşam tarzım diyorum ki paylaşmasını bilmeyen insan fukara insandır.

Bir insan paylaşamıyorsa mıtlu olamaz.

Fevkalade neyi paylaşıcak?

Paylaşacak bir şeyim yok diyen bir insanın bile  paylaşacak bir şeyi vardır. 

Bir gün Hz. Peygamber toplamış hep vermekten bahsediyor.

Sahabesi demiş ki:

"Ya Muhammed benim yiyecek ekmeğim yok. Akşama ne yiğeceğimi bile bilmiyorum. Ben ne paylaşabilirim?"

Muhammed'in cevabı şöyle olur:

"Vereceğin bir tebessüm yeterlidir. Paylaşabileceğim bir tebessümün olsun. Tebessüm et insanlara. İnsanların gönüllerini al" diyor.

Yani hep maddede verme değil sevgini ver, gülümse, insanların gönlünü al.

Şimdi benim yaşam tarzım ve çocuklarıma anlattığım çevremde paylaşmasını bilelim, sevelim, çalışalım ve mutlaka okuyalım.

Yani bu okuma konusunda gençler hakikaten biraz önce söyledim okullarınızı birince derecede bitiririsiniz, mastırlar, doktorolar falan filan yaparsınız ama biraz evvel Ferhan bey kardeşimizin dediği gibi o kağıdı bile okuyacaksınız.

Yani çöpe atacağınız kağıdı okuyacaksınız.

Şimdi bir kitabı alıpta okumamak çok büyük günah. 

Bilgiyi hapsetmek kadar büyük günah yoktur.

Öyle bir hakkınız yok.

Kaldı ki yaradan diyorki  bilim ile zekatı ver.

Bilmeyen öğrenecek.

ben bilmiyorsam öğreneceğim.

Veyahutta bilen varsa bana öğretecek.

Öğretmediği zaman öbür dünyada hesap verecek.

Bana soracak sen niye öğretmedin?

Yani benim temelde babamdan da aldığı Allah'a çok müsena ediyorum bize çok iyi terbiye verdiği için. 

Ben de çocuklarımı o şekilde yetiştirmeye çalışıyorum.

çok şükür iyi okudular.

Hakikaten milli manevi değerlere  sahip oldukları gibi çağdaş teknolojik küreselleşen dünyamızda çok hızlı büyüyen dünyamıza en azından o adımlarla koşan mantığa ve akla sahipler. 

Şimdi yani ben gençlere diyorum ki gençler aman şu okumayı ihmal etmeyin.

Diyorumki  çok çalışın.

Çok çalışın.

Ama şimdi biraz evvel yaşından bahsetti Ferhan kardeşimiz  biz 60 yaşını aştık.

Ben geçen 1 Nisan ile  10 Mayıs arasında 17 kere uçağa bindim.

Neden bindim?

Mecbur değildim.

Ben patronum.

Ama ben bölgelere gidip Mustafa Kemal nasılki arafartalarda kaburgası kırılmış ciğerine batıyor, ben diyor tatbikata gideceğim diyor.

Diyorlar ki paşam öleceksin.

Sen nefes alamıyorsun.  

Üç tane kaburgası kırılmış.

Hayır diyor sedyede "Ben ordumun nasıl savaştığını göreceğim." diyor

Ve asker beni görecek.

Ben de bütün bölgeleri dolaştım.

Dediğim gibi 17 kere uçağa bindim.

Niye?

Beni ordaki insanlar görecek. 

Gidip onların elini sıktım.

Nasılsınız çocuklar dedim.

Sırtını okşadığım insanların işe nasıl baktıklarını, nasıl motive olduklarını böyle heyecanla göğsüm kabararak hissediyorum.

Şimdi birlik bütünlük beraberlik her şeyi yaparsınız.

Ama kardeşçe yaşamayı unutmayın.

Bize bizden fayda vardır.

Bunu gençler olarak şunu  bilin.

Bize kimseden fayda olmaz.

Olması da gerekmez.

Niye olsun?

Yani ananesi, geleneği, görüşü,  dini, dili, ırkı hepsi ayrı bir de geçmişin var.

Senin amcanın oğlu değil halanın oğlu değil kalkıpta sana niye iyilik etsin .

Sen güçlü olduğun gün bugün Türkiye işte AB Avrupa Birliği  önce sen işini hallet.

Nasıl halledeceksin işini sen?

Fert başına düşen şeyi 10.000 $ a çıkar.

Sen gayri safi milli hasılanı 400-500 milyar $ 'a çıkar.

Sen eğitim meseleni hallet.

Adil bir devlet ol,.

Adil bir devlet olmak zorundasın.

Adaletin olmadığı yerde hayır bereket  olmaz.

Allah  da bunu nasip etmez.

Adalet teessül ettirildiğinde birde Mustafa Kemal'in dediği gibi mishaki bulutlar içerisinde buhasıl medeniyetler seviyesine ulaşacağım dediğiniz zaman size batılı diyece ki gelin lütfeyleyin.

Bize batılı o zaman kollarını açacak yalvaracak bize.

Şimdi diyor ki fukara nerde?

Fukara burda fukara.

Burada da fukara. Cepte de bir şey yok.

Şimdi bu kadar fukarayla mı uğraşacağım diyor .

Yani batı efendim Kopenak kratelleri efendim şu , bu filan bunların hepsi hikaye. 

Esası ayaklarının üzerinde durmak. 

Ayaklarının üzerinde durmak için ne lazım? Baştan aşağı saydığımız .

Her şeyi zamanında yapalım.

Çalışalım, okuyalım, sevelim ve verelim.

Şöyle dirliğimizi , birliğimizi temin ettiğimiz zaman.

BŞ: Dirliğimizi , birliğimizi temin ettiğimiz zaman.
bizi kimse tutamaz diyorsunuz.

YU: Hele bu gençliği Ferhan bey çok iyi konulara hitap etti. Çok iyi bir hatipdir.

Ağzına sağlık.

% 55 , %60 genç ,  otuz milyonu genç  ve insanlarla bilgisayarlarla bu gençler bunları bir saldığımız zaman iyi bir yönetim, devlet iyi idare edilsin.

Bu gençleri hiç kimse tutamaz.

BŞ: Yılmaz bey size son iki şey sormak istiyorum.

Bunlarda bir tanesi ilk defa açıklıyorum diyeceğiniz bize onu paylaşmak.

Ve hemen arkasından bir hayalim var dediğinizde Yılmaz bey'in hayali nedir diyeceğim .

İlk defa açıklayın ve bir hayliniz nedir?

YU: Şimdi öncelikle hayali alalım.

Şimdi benim sanata olan düşkünlüğüm çevremde çok iyi bilinir çünkü sanatsız ve kültürsüz toplumun olmayacağı mantığındayım .

Bir toplumda sanat ve kültür yoksa o toplum toplum olamaz.

Mümkün değil bunun yanında benim birde spora merakım var, senelerdir sporla uğraştım işte grup başkanlıkları yaptım .

Amatör klupte  başkanlık yaptım, ikinci şubede başkanlık yaptım, birinci şubede başkanlık yaptım.

Türkiye'nin en genç başkanıyım hala onu egale edemedi kimse bu meyandada çok dünya kupasına gittim bu senede gidicem insallah oraya, hep hayal ederim şu Türk Mili takımı ayyıldızlı formayla aslanlan gibi bir çıksınlar nasıl biz Kopenak da Arsenalı yendik UEFA" yı aldık  kupayı aldık Real Madrid'i  Montecarlo da yendik süper kupayı aldık.Ondan sonra          çıksın yaradana sığınıp bir yensinler .

Önce tur sonra yarı final sonrada final oynayıp şampiyon olsunlar  şimdi 31 de gidicem Bülent bey inanın bana tabii hayallerin hepsi gerçek olmuyor ama bu olmuycak gibi değil .

Türkiye motive olmuş tamamen motivasyon % 100 Türk futbolcusu motive olmuş, Türk futbolcusu artık korkan tim değil takım değil, şöyle bir baktığınız zaman 9 tane milli takım futbolcusu bütün avrupatakımlarında  oynuyor .

Yani biz o şeyi kaldırdık   Ferhan bey dediya hani o bavlevyadan gelen Roland'a köylü tabiri kullanılıyor oda yanlış bir şey esasında ama bize evvelce köylü deniliyordu kırk sene önce biz şimdi diyoruzki bavlevyadan geldi.Şimdi benim hayalinm bir final oynasak o çok büyük bir heyecan

BŞ: Güzel bir hayal

YU: Şimdi Ferhan bey onu yaşayan bilir ben şimdi dünya kupalarında çok heyecan çektim.

Bir de tutamıyorsunun %100 Brezilyayı mı tutayım? İngiltereyi mi tutayım? Almanyayı mı tutayım?

BŞ: Peki ilk defa açıklıyorum da bu konunun içinde bir şeymi açıklıycaksınız başka bir şeymi?

YU: Şimdi efendim ilk defa açıklıyacağım.

Benim bazı ilklerim var.

Ben diyorum ki şayet tabii bu da biraz hayalle şey şayet Ulusoy Grubu, Allah'a müssena ediyorum, önce bize verdiği sağlık için, sonra verdiği bize kudret için, diyorum ki hani biz  ikinci nesiliz.

Yani babam ve biz bizden sonra şimdi üçüncü nesil işin başında.

Ben diyorum ki benim kadar inatçı, benim kadar hırslı, benim kadar çalışan benim kadar ben bu iş aldım beş kat yağlı boya sürüceğim ama sürüceğim bunu.

Ne pahasına?

Canım pahasına sürüceğim diye bir umut  ışığı.

Çünkü nesil önemli Bülent bey.

Dünyada üç nesil devam eden çok az müessese var.

Yani üç nesil bizin 73 yılımızdır.

Bu sene resmi 65 Ulusoy'un vasıtaların üstüne yazıldığı resmi 65 yıl dönümümüz. 

Fakat babamın yola çıktığı 73 şimdi 73 sene dile kolay.

73 sene bunu götürmüşüz.

Ve ben de Allah'a şükür ediyorum ki sağlıklı olarak bu 73 senenin 43 senesinde varım.

BŞ: Yani burda ilk defa açıklıyacağınız üçüncü nesile devrediyorum kısa bir süre sonra diyorsunuz.

YU: Devretmeye başlıyoruz.

Devrederken de diyoruz ki bizim nacizane yine tevazuyu kaybetmeyelim  çünkü tevazuyu kaybettiğiniz zaman her şey bitiyor .

Diyoruzki bizim tecrübelerimizden istifa etsinler.

Bizim tecrübelerimize kendi enerjilerini  güçlerini ve akıllarını bizim kendilerininde ilaveleri ile insallah daha iyiye daha büyüye daha mükemmele getiriler diye benim gönlüm bunu istiyor.

BŞ: Yılmaz bey biz size bir sürpriz yapmak istedik.

Şimdi Kamil çakmak bizim orada karikatürümüzü yaptı ama daha önceden günlerce çalışıp bir yağlı boya sizinle ilgili bir eser ortaya çıkardı.

Bu eseri muhakkak  gördüğünüzde çok hoşunuza gidicektir.

Bu eserde altda sizin ambleminiz var.

Siz eskiden oynamışsınızda tiyatroda orda bir Hamlet olmuşsunuz.

Elinizede bir kulağınıza küpe olsun kitabını alıp, olmak veya olmamak diye böyle çok hoş içindede böyle hem kitabımız hem siz dünya olarak sizin hayallerinizin olduğu güzel bir eser.

Bunu programın hatırası olarak size vermek istiyorum

YU: Eline koluna sağlık yani ben orda oturuyordun bizi seyrediyorsun zannediyorum sen meğer çalışıyormuşsun , çalışanı çok severim bir insan çalışıyormu ne olursa olsun şapka çıkarırım.

Üreten insan üretmek ne demek  şimdi bunu ben

BŞ: O size bir hatıra

YU: Bana hatıra bunu ben Holding de güzel bir yere koyucağım.

Hakikaten zamanı çok iyi değerlendirmişsin çok teşekkür ediyoruz sağol varol

BŞ: Bizde size teşekkür ediyoruz.

Hem size teşekkür ediyoruz hem misafirinize teşekkür ediyoruz.

Bizlerle tecrübelerinizi paylaştıklarınız için gençlere teşekkür ediyorum.

Sizlere soru sordukları için, Kamil Çakmak'a teşekkür ediyorum güzel karikatürler yaptığı için. 

Yayında ve yapımda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum bu programa hayat kattıkları için .

Gençler bizim her şeyimiz, en değerli hazinemiz gençlerimize sahip çıkmalıyız .

Haftaya kulağınıza küpe olsun programının misafiri Sayın Teyfik Altınok tecrübelerimiz ve birikimlerimiz toprak olmasın.hoşçakalın.
.
.

dinlemek için
.
.

 

   online sipariş
.
.

Bülent Şenver, Yılmaz Ulusoy
.
.

.

oturanlar soldan sağa Bülent Şenver, Yılmaz Ulusoy, Berhan Şimşek, Kamil Çakmak
.
.

.
.

.

.

.

.

Sanatçı Kamil Çakmak'ın yaptığı Yılmaz Ulusoy karikatürü
.
.

Şeref Defteri
.
.
.
.

 Online sipariş için tıklayın

.
.
.

Yılmaz Ulusoy Gözüyle Kimdir Başarıları Linkler Kendi Sesiyle Fotograf Albüm Kitap Tavsiyeleri TV Tüm Yazıları Yılmaz Ulusoy Odası Lider Arama

.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org