Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Bülent Şenver'in Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

TRT Radyo 1 Gecenin İçinden Bülnt Şenver ile Sohbet
01.01.2022
Okunma Sayısı : 1801
Oy Sayısı : 7
Değerlendirme : 5
Popülarite : 4,23
Verdiğiniz Puan :
 

 

TRT Radyo 1 Gecenin İçinden Bülent Şenver ile Sohbet

.
.
.



.
.
.

   audio - TRT Radyo 1 Gecenin İçinden Bülnt Şenver ile Sohbet  

.
.
.



.
.
.



TRT RADYO 1 Bülent Şenver'in BAŞARDİN Kitabı Turkcell Özel Ödülü Aldı

Deşifresi

TRT1:
Telefon hattımızda Herkese Kitap Vakfı Kurucusu Bülent Şenver ile konuşacağız.

Bülent Bey merhaba.

BŞ:
Merhaba.

TRT1
: Nasılsınız?

BŞ:
Teşekkür ederim.

TRT1
: Bülent Bey, Başardin kitabınızı konuşmak istiyorum öncelikle sonrasında vakıf ile ilgili konuşacağız daha detaylı şekilde sizinle.

"Başardin" olarak yazılıyor. İnsanlar genellikle Başardın olarak algılıyor.

Özellikle niye Başardin? Bunu açıklayabilir misiniz?

BŞ:
Sulfamidin, Teramisin, Aspirin.

Başarı ile ilgili bir hap olsa bunun adı ne olur? Diye.

"Başardin" dedim bir hap adına benzesin diye.

Başardin, başarı hapı anlamında kullanıldı.

Başarı kapılarını açan bir baş ucu kitabı olsun istedim.

Bu nedenle Başardin oldu adı.

TRT1
: Aslında kitabın kapağına baktığımızda bir aspirin gibi bir ilaç da görmek mümkün değil mi?

BŞ:
Evet. Kapağını o şekilde tasarımcı arkadaşlarımız yapmış oldu.

Siyah bir zemin üzerine beyaz bir ilaç kutusu var.

Üzerinde ilacın Başardin yazıyor, altında 20 mg yazıyor.

Bu ilacı ilacı içtiğiniz zaman başarı için size yeterli olsun istedik.

TRT1
: Bu kitabı okuduğumuz zaman başarıya adım atmış olacak mıyız?

BŞ:
Evet. Kitabın içinde bana genel müdürlüğü yaptığım yıllarda yaşadığım gerçek olayları da koydum.

Hem kendi tecrübelerimi değerlendirmiş oldum.

Aynı zamanda hayatta başarılı olabilmek için nelere dikkat etmek lazım?

Neler yapmak lazım? Bunları bir hap gibi kitabın içine koydum.

TRT1
: Bunların tamamı sizin yaşadıklarınız, sizin tecrübeleriniz.

İlk fotoğraflı kredi kartı, ilk elektronik piyango bayisi, ilk telefon bankacılığı, ilk sanal kart fikir babası ve uygulayıcısı olarak da geçiyorsunuz.

BŞ:
Evet. Doğru söylüyorsunuz.

O tarihlerde Türkiye'de bankacılıkta bireysel bankacılık uygulamaları çok yeni başlıyordu.

Bugün gençlere anlattığım zaman onlar hayal edemiyorlar.

Kredi kartları yoktu ki.

ATM makineleri yoktu.

Çağrı merkezi diye bir sistem yoktu .

İnternet yoktu diyorum.

Nasıl olmaz Hocam? diyorlar. Anlamıyorlar.

Bu tarihlerde bu yenilikleri Türkiye'ye getirme imkanı bulduk.

TRT1
: Çok güzel yapmışsınız.

Şuan da bulunanları da ileriki nesillere aktarmak sanırım daha zor olacak diye düşünüyorum. Hatta geçmişte olanları anlatamadığımız gibi.

Biz kasetlerden dinliyorduk, siz belki long play'den dinliyordunuz.

Bu yeni nesil eski kavramlara çok uzak gibiler.

Bir çok teknolojiyi sizlerin sayesinde ileriye taşıyan insanlar var.

Bunlardan biri de sizsiniz, anlatmak konusunda.

BŞ:
O tarihlerde öyle yenilikler gerçekleştirmiş olduk ki, bugün bile anlattığımda insanlar şaşırıyorlar. "Aaa öylemiydi?" diyorlar.

İnternetin olmadığı bir dönemde biz banka olarak telefonda Milli Piyango Bileti satın alma sistemi gerçekleştirmiş olduk.

Telefonu çeviriyorduk, 224 24 24 . Karşıdaki bilgisayar size diyordu ki

"Tam bilet için 1, Yarım bilet için 2, çeyrek bilet için 3' basın."

"Almak istediğiniz bilet sayısını lütfen tuşlayın" diyor.

Tuşluyorsunuz

"Bir tane çeyrek bilet almak istiyorsunuz onaylıyorsanız 1, vazgeçiyorsanız 2, gibi"

Daha sonra diyordu ki

"Kalem kağıdınızı hazırlayın" Bilgisayar şimdi şanlı biletinizin numarasını çekiyorum" diyordu ve bilgisayar okuyordu.

Numaraları veriyordu.

Belki yazamadı diye bilet numarasını tekrar veriyordu.

Bunu da anlattığım zaman Türkiye'de o tarihlerde bütün dünyadaki Milli Piyango İdaresi toplantısını Antalya'da gerçekleştirdi ve her ülkeden Milli Piyango İdaresi yetkilileri gelmişti, ben bunu sahnede anlattım ve hakiki canlı örneğini yaptım, hepsinin ağzı açık kaldı. Bu 90'lı yıllardı.

TRT1
: Turcell'de alınan bir ödülünüz var. Onunla ilgili konuşalım.

BŞ:
İş kitapları arasında Turkcell Özel Ödülüne layık bulundu Başardin isimli kitabım.

Bir ödül töreni oldu.

Ödül töreninde bu kitap hakikaten değerli bir kitap ve iş kitapları arasında Tukcell'in Özel Ödülünü almaya hak kazandınız dediler.

İnsan ödül alınca hoşuna gidiyor.

TRT1
: Bekliyor muydunuz böyle bir ödül?

BŞ:
Hiçbir zaman ödül almak için böyle bir şey yapmıyorum.

Yapmadım da bu güne kadar.

Doğrusunu söylemek gerekirse, kim olursa olsun böyle bir ödül verdiğiniz zaman onun hoşuna gidiyor.

Emekleri karşılığında onu beklemese dahi hoşlanıyor.

Bu maddi değeri olan bir şey değil ama manevi değeri insanı kamçılıyor.

Ben o ödülü aldığımda "Bir tane daha mı kitap yazayım" diye içimde bir kıvılcım oluşmuş oldu.

TRT1
: Başka hangi İlker var?

Türkiye'de İlk resimli kredi kartının öncülerindesiniz ama şu anda çoğu kredi kartımız fotoğraflı değil.

Bu uygulama zamanla kayboldu.

BŞ:
O tarihlerde şuanda uygulanan Chip&Pin dediğimiz, post makinelerine bir şifre giriyorsunuz kartınızı soktuğunuz zaman , o tarihlerde post makinelerinde elektronik olarak böyle bir sistem olmadığı için manuel şekilde kağıt konulurdu, 4 yapraklı, 4 nüshalı.

O post makinesine o kartı da koyarlardı, sağdan sola doğru çekerlerdi, bir slip çıkardı, ondan sonra kasada kağıdın altını imzalar mısınız? Derlerdi.

Kasada size kalem uzatılırdı, imzalardınız, daha sonra kimlik kartınızı gösterir misiniz derlerdi.

Niye? İmza atan kart sahibi siz misiniz diye. Kişi kimlik kartını verirdi. Kimlik kartında da resminize bakardı. Başka bir şeye baktığı yoktu.

Kimlik kartındaki resim sizseniz tamam derlerdi. Arkada kuyruklar birikirdi.

Ben bunu bir şekilde anlayınca dedim ki,

"Niye bu bu kadar zor olsun ki."

Kasiyer neye bakıyor? Resme bakıyor.

Resme bakıyorsa biz kimlikteki resmi keselim kartın üzerine koyalım.

Fikir öyle gelişti.

Türkiye'de o tarihlerde öyle kartlar yapacak teknolojide Türkiye'de yok.

İsviçre'de bir makine imalatçısına özel bir makine yaptırdık o tarihte.

Burada müşterilerin fotoğrafları çekilirdi, oraya gönderilirdi.

İsviçre'de o makine fotoğrafları kartlara basar, sonra kartları geri gönderilirdi.

Buna gerek kalmadı.

Çünkü kasiyer kartı aldığında suratına bakmasına gerek kalmadı.

Şifrenizi girin diyor, siz şifrenizi giriyorsunuz, o kartın sahibi siz misiniz, değil misiniz ilgilenmiyor.

Şifreyi bildiğine göre kartı kullanmaya yetkili diyor.

O nedenle artık fotoğraf koymaya ihtiyaç kalmadı.

TRT1
: Biraz da Herkese Kitap Vakfından bahsedelim.

Siz kurucususunuz.

Böyle bir vakıf kurmak nerden ortaya çıktı?

Nerden geldi aklınıza?

BŞ:
Ben daha önce Türkiye'de gençlerin etik anlayışı bilincinin oluşturulması ve geliştirilmesi için Türkiye Etik Değerler Merkezi'ni kurdum.

İş ahlakını gençlere anlatalım diye.

Gençlerle birlikte oldukça gördüm ki gençler kitap okuma konusunda zayıflar ve gitgide kitap okumayı bırakıyorlar.

Halbuki okumadan bir çok şeyi yapmak mümkün değil.

Okumadan kelime haznelerini geliştiremiyorlar.

Bilgi sahibi daha az oluyorlar. Hayal güçleri kalmıyor, düşünmeyi unutuyorlar, her şeyi hazır önlerine gelsin istiyorlar.

Telefonda bile 60 saniyede bir şeye baksınlar geçsinler.

Kitap okumayı bırakmamanız lazım dedim.

Kitap okumayı sevdirmek, kitap okumayı yaygınlaştırmak ve ihtiyaç sahiplerine kitap iletmek için bir sivil toplum hareketi başlatalım dedim ve herkese Kitap Vakfı'nı bu şekilde kurmuş oldum.

Basit 3 tane amacımız var, sevdirelim kitap okumayı, yaygınlaştıralım ve ihtiyaç sahiplerine kitap iletelim.

Böyle çalışmalarımız başladı.

TRT1
:Ne zaman hayata geçti?

BŞ:
5 yıl önce başladık çalışmalara.

İhtiyacı olan okullara kitaplar gönderiyoruz, Cezaevi kütüphanelerine kitaplar gönderiyoruz.

Çok sayıda ihtiyaç olmaya başladı bu konuda.

Bizim bir web sitemiz var, www.herkesekitapvakfi.org .

Orada bir menü var, Okul kitaplığıma kitap istiyorum diye, öğretmenler burayı tıklıyor, açılan formu dolduruyorlar, biz o formları inceliyoruz, onlara kitaplar gönderiyoruz.

TRT1
: Bağış yapmak isteyenler nasıl bağış yapabiliyorlar? Kitap olarak mı ? Nakit olarak mı ? yapabiliyorlar.

BŞ:
İki türlü de yapılabiliniyor.

Nakit bağış yapmak isteyenler yine bizim www.herkesekitapvakfi.org sitemizden bağış yapmak diye bir menü var , orayı tıkladıkları zaman istiyorlarsa kredi kartları ile bağış yapabiliyorlar, istiyorlarsa Vakıflar Bankası hesabımıza eft gerçekleşebiliyor.

Bir de kitap bağışı yapabiliyorlar.

Bu kitap bağışlarını biz ilk önce D&R mağazalarına kitapcan kitap bağış kumbarası koyduk, bu kumbaralara gidip okudukları kitapları veya aldıkları kitapları bırakabiliyorlar.

Bir de geçen hafta başladı, İstanbul ve Kocaeli'de bulunan 178 Migros Mağazasına kitapcan kitap bağış kumbarası koyduk. İsteyenler oraya gidip kitaplarını bırakabiliyorlar.

TRT1
: Yaş, tür fark etmiyor değil mi?

BŞ:
Liselere de gönderiliyor, Üniversitelere de gönderiliyor, Ortaokul , ilkokul.

Dolayısıyla her yaş için olan kitaplar bizim işimize yarıyor.

Mesleki kitaplar bizim işimize yaramıyor.

Avukat oraya mesleki kitap koymasın.

İkinci olarak da ders kitabı vermeyin. Test kitabı.

Çünkü müfredatı bilmediğimiz için her yıl değişebiliyor.

Bir de eski dergileri koymayın.

Onun dışındaki roman, hikaye, şiir, her türlü kitabı, her yaş için olan kitabı koyabilirsiniz.

Biz o toplanan kitapları ayırıyoruz.

Özel ekiplerimiz var.

Bunlar hiç gitmez diyor, bunlar ilkokul, bunlar lise, bunlar cezaevleri için diye ayrılıyor.

Bu ayrımlar gerçekleştikten sonra bize müracaat eden liste içerisinde uygun olanlara gönderiliyor.

Bir de yeni bir proje başlattık. ELELE Her Köy Okuluna Bir Kütüphane projesi başlattık.

Bunun farkı şu; bu köy okullarına sadece kitap göndermiyoruz, ayrıca mobilyalarını da gönderiyoruz. Kitapların konulacağı raflar, çocukların oturacağı masalar,sandalyeler, bunlarla birlikte 1000 adet kitap gönderiliyor.

Bunun için de bir hayırsever, kitap dostu "Ben Bitlis'te ki şu köy okulunun kütüphanesini yaptırmak istiyorum" diyor.

Bize başvurmak zaten kolay oluyor.

Bizim web sitemizde iletişim bölümünden bize ulaşıyorlar.

Biz hemen kendileri ile temas kuruyoruz.

Özellikle istedikleri bir köy varsa o köydeki okul ile irtibat kuruyoruz.

Bazıları da siz nasıl uygun görürseniz diyor, o zaman da biz en fazla ihtiyacı olan köye kütüphane kuruyoruz.

Bu çok faydalı bir çalışma oluyor.

Çünkü köy çocuklarının çok daha fazla kitaba ihtiyacı var.

Köydeki okulların çok daha fazla bu kitaplara değer verdiğini görüyoruz.

Oradaki öğretmenler bu kitaplara çok daha fazla değer verip, oradaki öğrenciler bu kitapları okutuyor, onlara sorular soruyor.

Türkiye'de de çok fazla sayıda talep olması nedeni ile bizim işimiz daha fazla büyümesi gerekiyor.

Daha fazla kitap bulmamız, daha fazla kütüphane yapmamız gerekiyor.

TRT1
: Bir de kitapcan uygulaması var sanırım.

BŞ:
Kitapcan, Herkese Kitap Vakfı'nın maskotu.

Bu maskotu çocuklar çok seviyorlar.

O maskot ile özel bir kitap yazdırdık "Kitapcan Kanat Çırpıyor" diye. Çocuklar için.

O kitapcan maskotu ile "Kitapcan Hediye Kartı" yaptık.

O kartın içine 50 TL'lik bir yükleme gerçekleştiriliyor ve o kart bir çocuğa hediye diliyor.

Bu büyüklere de hediye edilebilir ama biz çocuklara, gençlere hediye edilsin daha iyi olur diyoruz.

Onu o genç D&R Mağazasına gidip bir kitap seçtiği zaman ödemesini kitapcan kitap hediye kart ile yapıyor.

Şuan da Darüşşafaka Lisesi'nde okuyan 750 öğrenciye bu kartlar verilmiş durumda.

Şuana kadar yaklaşık 35 bin kitap satın alıp, okudular Darüşşafakalı çocuklarımız.

TRT1
: Bir de kitap kumbarasından bahsedelim. Kitapcan kitap bağış kumbaraları nerede diye merak edenler olabilir. D&R Mağazalarının birçoğunda var.

İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir'de. AVM'lerde mevcut. Bunun detaylarını herkesekitapvakfi.org den görebilirler.

BŞ:
Geçen hafta başlayan İstanbul ve Kocaeli'de 2M, 3M, ve 5M 178 Miğros Mağazalarında başlayan bu kumbaraları görecekler.

Üzerinde kitapcanı görecekler, uçan kanatları var, kanatları kitaptan. Kumbaraların üzerinde "Kitap bağışla bize okusun tüm Türkiye" yazıyor.

O kumbaralara kitaplarını bırakabilirler.

TRT1
: Bir de Kitap Hediye Günü yaptınız sanırım.

BŞ:
Onu da şöyle yaptık. Her yıl Nisan ayının 3. Pazar gününü Kitap Hediye Günü ilan ettik.

Bunun maksadı şu; diyoruz ki hiç değilse yılda bir kere insanlar birbirlerine kitap hediye etsinler. Her gün hediye edemiyorlar, hiç değilse bir kere bile olsa tanıdığına, tanımadığına o gün bir kitap hediye etsin.

Nisan ayının üçüncü Pazar günü kutlama yapıyoruz Herkese Kitap Vakfı olarak.

Küçük bir tören gerçekleşmiş oluyor.

Sanatçılarımız, bizim onlardan rica ettiğimiz videoları çekiyorlar, sosyal medyada paylaşıyorlar.

Bu şekilde o günü istiyoruz ki daha fazla sayıda insan kutlasın.

Milyonlarca kitap, milyonlarca insana hediye edilmiş olsun.

Hediye güzel bir şey. Hem vereni mutlu ediyor, hem alanı mutlu ediyor.

Hele bu bir kitapsa çok daha değerli.

Ben bazen bana soruyorlar, "Bir arkadaşımın yaş günü ne hediye edeyim" diyorlar.

Ben de "Kitap hediye et diyorum." "Ayıp olur" diyorlar.

Neden ayıp olsun. "Çiçekten daha iyi. Kitaptan daha değerli bir şey var mı. Yok."

Bu alışkanlığı bence kazanmamızda fayda var.

Dünyada bir araştırma yapılmış, çocuklarına kitap hediye eden ülkeler diye. 180 ülkeye bakmışlar.

Çocuklarına kitap hediye eden 180 ülke içerisinde Türkiye kaçıncı sırada çıkmış biliyor musunuz?

140. Sırada.

Biz çocuklarına kitap hediye eden bir ülke değiliz. Sonlardayız.

Niye çocuklarımıza kitap hediye etmiyoruz ki?

Çocuklar bizden göre göre o alışkanlıkları elde edecekler.

Biz anne baba olarak kitap okursak, bizi kitap okurken görürlerse, daha çok küçük yaşlarda biz onların ellerine kitap verirsek, kitabı bir şekilde zorlama aracı olarak kullanmazsak.

Bazı okullarda ben çocukken öğretmen ceza olsun diye kitap verirdi, git bunun 3-5 sayfasını yaz diye. Halbuki kitap öğrenmek için, öğrenmek için de değil, ruhumuzu bir şekilde onunla canlandıralım.

Ben bu konuşmamızı bitirirken Neyzen Tevfik'in bir sözü, kitabımın son sayfasına yazdığım bir iki cümle ile bitirmek istiyorum.

Neyzen Tevfik
demiş ki:

"Hayat çatlak bardaktaki suya benzer.

İçsen de tükenir, içmesen de.

Bu yüzden hayattan tat almaya bak.

Çünkü yaşasan da bitecek, yaşamasan da."

TRT1
: Çok güzel bir söz ile de bitirdiniz.

Çok teşekkür ediyoruz size.

Sevgili dinleyiciler Herkese Kitap Vakfı kurucu Başkanı Bülent Şenver telefon hattımızdaydı.

Kendisine teşekkür ediyoruz.

Yakın zamanda kutlamalar olabilir, bu kutlamalarda ne hediye alacağız diye düşünmeyin, bir kitap alın efendim.

 

 

 .
.
.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org