Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Arman Manukyan Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Öğrencilerle Manevi Kontrat
24.12.2009
Okunma Sayısı : 6671
Oy Sayısı : 1
Değerlendirme : 5
Popülarite : 0
Verdiğiniz Puan :
 

 

Öğrencilerle Manevi Kontrat

Öğrencilerle ilgilenen bir hoca var. Ve bu diyalog çok önemli. Bu diyalog  okul içinde değil, okul dışında da devam ediyor. Tabii, canlı örnekler vereceğim şimdi. Mezun olduktan sonra da bende bütün  öğrencilerimin resimleri durur. Otuz – kırk yıldan beri toplarım.

Bütün dolaplar resim ve telefon numaraları dolu. Benim  telefonum da onlarda var. Mezun olduktan sonra herhangi bir dertleri olunca beni ararlar. Bugün dahi günde sekiz – on  öğrenci,  beni ararlar.

Her gün  telefonum susmaz!

Eski bir öğrenci, yeni bir öğrenci, ya işini  değiştiryor onun  hakkında bilgi ediniyor, yeni bir şirkete girecek…..Ben tabii piyasadaki  durumum dolayısıyla pek çok şirketi tanıyorum. Benim  bu öğrencilerle manevi bir kontratım var gibi.

Şöyle bir kontrat: Onlara karşı büyük bir sevgim var, onları kendi çocuklarım gibi görüyorum. Be belki yaşımın verdiği bir olgunluktan da kaynaklanıyor.

Yani 30 yaşında bir hoca olsaydım belki bu  kadar ilgilenmeyebilirdim. Ben onların babaları, dedeleri yerindeyim. Daha büyük bir yakınlık hissediyorum hep. Hepsini kendi çocuklarım gibi görüyorum ve o şekilde de muhatap oluyor, muamele ediyorum.

Bir öğrencim vardı. Onun Japonya'ya gitmesine çok yardımcı olmuştum ve her yıl 31 Aralık gecesi Japonya'dan  bana telefon eder. Her yıl  hiç üşenmez! Aşağı yukarı altı- yedi  sene oldu; Korkut Ata Bilgin. Her yıl telefon eder, yeni yılımı tebrik eder.

Almanya'dan, İngiltere'den , Amerika'dan  her yıl başında, Öğretmenler Günü'nde, diğer bayramlarda Şeker Bayramı'nda, Kurban Bayramı'nda öğrencilerim ararlar.

Bu  bir diyalogun  neticesidir, yoksa bize otuz sene evvel ders vermiş bir hocayı, kolay kolay hatırlamazsınız artık. Ve adamı bayramda tebrik etmenin de çarelerine bakmazsınız, aramazsınız. Ama benim  başımda çok şükür böyle bir şey yok.

Bu diyalog okul saflarının dışına taşınıyor. Pek çok öğrencimin binlerce kartı benim  yanımda durur; hem evde, hem burada. Nerede çalıştıklarını bilir ve takip ederim.

Kendilerine, "İş değiştirdiğinizde muhakkak bana bildirin" derim. Onlar da genelde bildirir. Ben onu not alırım, yazarım, kartlarını saklarım, yeni kartlarını alırım. Buraya kadar  davetli geliyor, her davetli on tane , yirmi tane öğrenci hakkında bilgi verse, zaten geniş bir havuz oluyor.

Açık bir manevi kontrat. Bitişi yok. Bir öğrencim var: Naci Kaynar, Anadolu Grubu'nda çalıştı. Ben kendisine çok yardımcı olmuştum. Çünkü bu diyaloğumuzun  büyük bir avantajı  daha var.

Nuran Hanım, iş bulmada. Buraya gelen öğrencinin en büyük kaygısı Boğaziçi Üniveristesi gibi bir okuldan mezun olduktan sonra iyi bir işte çalışmak. Buraya gelen  şirketler en iyi öğrencileri almak, kapmak istiyorlar; çünkü hakikaten kaliteli öğrenciler.

Ne şirket olursa olsun, irili ufaklı , 16 bin öğrenci geçmiş elimizden. Bu ufak bir rakam değil. Bütün bu öğrenciler hep iyi yerlerde , bilhassa üst yönetim  gerektiren şirketlerde; holdinglerde, bankalarda, dış ticaret şirketlerinde, murakabe şirketlerinde çalışıyorlar.

Türkiye'de altı- yedi tane Amerikan kökenli murakabe şirketi var. Murakabe şirketlerinde , holding  şirketlerinde çalışanların yüzde 75'i benim eski öğrencim, buradan mezun olanlardır.

1975 yılında, hiç unutmuyorum nisan ya da mart ayıydı. Bir gün  bana İngiltere'den bir mektup geldi. Arthur Andersen şirketinden. Mektubu yazan Jeremy Robert adında bir İngiliz (partner) olarak.

Diyor ki: "Biz Arthur Andersen olarak  Türkiye'de ofis açmak istiyoruz ve sizin o üniversitede muhasebe dalında sözü geçen  bir hoca olduğunuzu duyduk. Acaba size geldiğimizde bu yıl mezun olacak öğrencilerinizden  dört beş kişiyi bize tavsiye edebilir misiniz?

Ben derhal olumlu bir cevap verdim mektupla. O zaman böyle mail falan yok. Kabut ettim. Mayıs ayında. Mr. Jeremy Roberts geldi. İnce zayıf, siyah bir kostüm  giymiş, zayıf upuzun  yüzlü bir adamcağız.

Oturup, konuştuk, birlikte yemek yedik ve burada benim tavsiye ettiğim son sınıf öğrencileri ile mülakat yaptı. Bunlardan dört – beşi ile anlaştı ve "Sizi gelir gelmez işe alacağım. Bir kısmınız, da Londra'ya götüreceğim. Orada eğitim göreceksiniz sonra Türkiye'de ilk olarak bir denetim  şirketi işe başlayacak" dedi.

Üç dört gün kaldıktan sonra İngiltere'ye döndü. Tekrar  birkaç yazışma yaptık ve neticede kararlı olduğunu anladık. Tekrar Türkiye'ye geldiler. Bu öğrencilerimizi  işe aldılar ve bugünkü Galatasaray Stadı'nın karşısındaki Nilüfer Han'da bir ofis tuttular. İlk ofisleri orası oldu. Türkiye'deki murakabe dalının  başlangıcı böyle oldu.

Şuanda  sınıfımda elli kişi var, yarısı bu sene denetçi olacak. Bu mesleğe bu kadar büyük ilgi var çünkü öğrencilerime hararetle tavsiye ettiğim bir meslek. Ben bütün meslekler hakkında bilgi sahibiyim.

Nihayet bir piyasa adamıyım, aynı zamanda her şeyi bilirim. Bu kadar yıllık deneyimim var. Hiçbir meslek , denetim  şirketinin  vermiş olduğu tecrübeyi size kazandıramaz. Çünkü siz bir denetçi olarak bir  gün cam sektöründesiniz, bir gün turizmdesiniz, bir gün çimentodasınız, bir gün  demirdesiniz, bir gün çeliktesiniz.

Siz gazetecisiniz, yalnız gazetecilik işlerini bilirsiniz. Devamlı röportaj yaparsınız ama yapmış olduğunuz iş röportajdır  daha fazla. Evet muayyen bir iştir o. Siz gidip de bir bankada yönetici olmazsınız şu anda. Ama murakebe işi öyle değil, her şirketin, her sektörün karakteri değişiktir.

Cam  sektörünün karakteri değişik, turizm değişik, dış ticaretin  değişik, bankanın değişik. O zaman  sizde bir bilgi haznesi yeşeriyor, büyüyor ve gelişiyor. Dolayısıyla bir murakabe şirketinde üç-dört yıl çalıştıktan sonra oradan ayrılan bir elemanın  gideceği yer, ya finansman müdürü, ya genel müdür yardımcısı veya genel müdürdür. Başka hiçbir pozisyonu kabul etmez.

Bülent Şenver, Burhan Karaçam, Erhan Dumanlı, Alp Bayülken, Korkmaz İlkorur; bütün bunlar deneyim kökünden  gelmiş  kişilerdir ve hepsinin de nerelere gelmiş  olduğunu da biliyorsunuz, söylemeye gerek yok. Hepsi de benim eski öğrencilerim. Bugüne kadar görüştüğüm, ettiğim, konuştuğum, devamlı temas halinde olduğumuz öğrencilerimizdir.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org