Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Füsun Önal Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

EKTİĞİMİZİ BİÇİYORUZ!
17.04.2006
Okunma Sayısı : 6264
Oy Sayısı : 12
Değerlendirme : 4,75
Popülarite : 5,13
Verdiğiniz Puan :
 

 

EKTİĞİMİZİ BİÇİYORUZ!

Füsun Önal


( 14 Nisan 2006)
.

.
.

Hani denir ya,
“Ne ekersen onu biçersin” diye…
İşte aynen öyle… dün ektiklerimiz
bugün “şiddet” olarak geri dönüyor!
Yarışmalarda yarışmacıları kavga ettire ettire,
bugün ortalık nerdeyse
gölgesiyle kavga edenlerle doldu!

Bir dönem Başbakanımız,
sonra da Cunhurbaşkanımız olan
rahmetli Turgut Özal’ın tonton kimliğini,
insanlığını, dostluğunu çok severdim.
Davetlerde, konserde, beni gördüğü her yerde
“Durumlar nasıl?” diye sorardı.
“Durumlar”ın açılımı,
benim o sıralarda çok sevdiğim
“Uzun Boylu Sevgilimden”
ayrılmış olma durumuydu.
Çok üzülüyordum ve halâ çok seviyordum.
Bunu bilirdi de onun için sorardı “durumlarımı”.

Ama silahları serbest bırakmasını
bir vatandaş olarak hiç affedemedim!
Ne oldu? Millet eline, beline, koluna
aldı cins cins silahları,
bayram, seyran, düğün, dernek,
askere gitme, maç kazanma,
sevinme, üzülme derken, kısacası
millet çoluk-çocuk silahlarla bütünleşir oldu!

Oldu da, iyi mi oldu?!?!
Gençler, yaşlılar, bebeler,
kocalar, karılar, evlatlar
kurşunların hedefi oldu!
Hayatlar söndü, yuvalar dağıldı!

“Memurum işini bilir” dedi rahmetli.
Haydaaa! Başbakan der de millet durur mu?
Rüşvetler aldı başını, gırla gitmeye başladı!
Bir keresinde de,
“Anayasayı bir kere delmekle bi şey olmaz” dedi.
Hadi bakalım, koskoca Başbakan böyle der de,
millet bu durumdan yararlanmaz mı?!

Bugünün yetişkinleri, o zamanlar daha gençti.
Onlar ne yazık ki bu “yanlışları” hayata geçirdiler.
Onların o zamanlar küçük olan çocukları da,
büyüdüklerinde büyüklerinden gördüklerini yaptılar.
Bir kısmı halâ yapmakta!
Maşallah, hem de, ohooo, dozunu arttırarak!!!

“İnsanların özgürlükleri kısıtlanamaz” dendi,
bunun üzerine millet bi çok konuda
bi özgürleşti, bi özgürleşti ki,
TV kanalları çıplaklardan geçilmez oldu!
Memeler, popolar, “her bir yerler” ortlalığa serildi!
(Hani nerdeyse, görüntüde yer alan hatunları
jinekolojik olarak ekran başında inceleyebileceğiz!)

Bizler bu saatten sonra,
“gördüklerimizle- duyduklarımızla”
fikir değiştirecek, çizgimizi bozacak değiliz.
Ama ya gençler???
Onlar neyi görürse, seyretse hemen kopyalıyorlar.
Giyim, kuşam, konuşma şekli,
yaşam biçimi… ne varsa yani…

“Bu Ne Şiddet” başlıklı bir önceki yazıma
yorum gönderen bir kadın okurum:
“Çocuklarımız her şeyi öğrenmeli,
iyiyi, kötüyü ayırt etmeyi bilmeli” demiş.

Tamam sevgili okurum, tabii öğrenmeliler.
Ama her şeyin bir şekli, bir usulü var, değil mi?
İlk okulda fizik, kimya okutmuyorlar insana.
Beyinler geliştikçe, çocuklar büyüdükçe
yavaş yavaş veriyorlar ağırlaşan bilgileri çocuklara.
Küçücük bir çocuğa pattt diye,
“cinselliğe ait tüm bilgileri”
verebilir misiniz sevgili okurum?

Tabii ki, iyi ve kötü insanın arasındaki farkı,
iyiyi-kötüyü çocuklarımızın da öğrenmesi lazım.
Ama mutlaka ve mutlaka yeri, zamanı geldiğinde…
Ki, ben özgürlüğüme çok düşkünümdür.
Biliyorsunuz,
“Herkese Özgürlük Anne Ama Bana da”
adlı bir kitabım bile var.

Ama, özgürlükler yaşanırken bile herkesin,
yaşadığı toplum düzenini bozmayacak şekilde,
oto-kontrolü elinden bırakmadan
yaşamasından yanayımdır.

Çocuğum yok ama çocuklar konusunda çok hassasım.
Ve onların sevgiyle, dostlukla, barış duygularıyla
büyütülmelerini istiyorum.

Ne olursa olsun, çocuklarımız için
bugün TV’lerde gördükleri,
seyrettikleri bazı şeyler çok fazla!
Evet ÇOKKK fazla,
bana yorum yollayan sevgili okurum...

Çocuklarımıza, git gide artan dozda
“şiddet” dolu filmler, diziler seyrettire seyrettire,
içlerinde uyuyan şiddet duygusunu dirilttik.
Nasıl ki, kadınlar erkeklik hormonuna,
erkekler de kadınlık hormonuna sahipler,
ve tabii hangi hormon yoğunsa,
kişi kadın ya da erkek oluyor.
İşte bunun gibi, hepimiz içinde
iyilik duyguları ile birlikte
kötülük duyguları da var.
HANGİSİ ÇOKSA, BİZ OYUZ..

Şiddet, vahşet, kötülük içeren filmler, diziler,
(hatta, isterse çizgi film olsun)
çocukların, gençlerin içinde uyumakta olan
negatif duyguları harekete geçiriyor.
Özenti başlıyor.
Birilerine özenme, birileri gibi olma…
Birilerinin yaptıklarını yapma…

Dikkat edin, eski Türk filmlerinde
“kötü kadınlar”, “kötü adamlar” vardır.
(Suzan Avcı’lar, Sevda Ferda’lar, Aliye Rona’lar,
Hüseyin Baradan’lar, Erol Taş’lar)
Sevgilileri, kocaları çalan, ayartan tipler…
Kadınlara, kızlara bin türlü kötülük edenler…
“Cadı ruhlu teyzeler, üvey anneler” vardır sonra.
Baş roldeki kıza etmediğini bırakmayan…

Ama filmin sonunda, bu “kötüler”
ya kötülük ettikleri kişiden af dileyerek ölürler,
ya da yaptıkları kötülükleri itiraf edip,
iyileri düşürdükleri kötü durumdan kurtarırlar…
Yani “iyi ve kötü” filmde bize birlikte gösterilir ama
sonunda, kötüler bile iyilik yaparlar.

Oysa şimdi dizilerde,
kinlerin en büyüğü yaşanmakta!
Silahlar kin kusmakta!
En vahşi cinayetler işlenmekte!
Ortalık kan-revan!!!
Çocuklar da bunları heyecan içinde seyrediyorlar.
Vah ki vah!!!
Dizilerde “kötüler” daima “en kötü” oluyor,
kötü düşünüyor, kötü davranıyorlar
ve öyle kalmaya da devam ediyorlar.
Yani iyiliğe dönüş olmuyor.
Ve ne yazık ki bu haliyle beğeni topluyor.
Yani kötüler, kötülük prim yapıyor.

E-hal böyle olup da,
kötülüğe birincilik verilince,
ekilen “kötü tohum” olunca,
o zaman biçilen de “kötülük” oluyor.

Hayvanlara zulmediliyor.
Kurbanlar dini usullerde değil de,
adeta cinayet işler gibi kesiliyor.
Etraf kan revan içinde!!!
Ve çocuklar bunu da
gözlerini kırpmadan seyredebiliyor.

Aslında çocuklar ne yapsın?
Aileler tarafından küçük yaştan itibaren
onlara hayvan sevgisi aşılanmıyor.
Hayvanlar hep tu kaka!
Elleme pis! Dokunma ısırır!

İnanın hayvanlara zarar vermediğiniz sürece
onlar size dokunmaz ama bağırarak,
sert ve ani hareketlerle davranırsanız
o da sizin sertliğinizden kendini korumak için
size saldırabilir.

Türkiye’nin üçüncü Cumhurbaşkanı
rahmetli Celal Bayar’ın Caddebostan’daki evinde
kızı Nilüfer Hanım’ın hazırladığı kekleri yiyip, çayımızı içerken,
evin sarı kedisi Celal Bayar’ın kucağına çıkmıştı.
Vefatından bir kaç yıl önceydi.
Kedisini okşarken, şöyle demişti bana:

“İnsanlar bir kenarda yatan, uyuyan,
ya da yolda giden hayvanlara tekme atıyorlar,
sopa ile vuruyorlar, taş atıp ürkütüyorlar.
Hayvan da ne yapsın, kendini korumak için
ya tırmalıyor, ya da ısırıyor.
Sonra da zavallı hayvan suçlu oluyor.
Şimdi ben sana durduk yerde bir tokat atsam
sen benim yaşımı başımı boş verip,
kendini korumak için bana vurursun.
Hayvan da bunu yapıyor zaten.
İnsanlara hayvan sevgisini
küçük yaşta vermek lazım.
Hayvanla dostluk kuran çocuğun aklına
kötülük yapmak gelmez.” demişti.

Tanımış olmaktan gurur duyduğum
rahmetli üçüncü Cumhurbaşkanımızın dediği gibi,
hayvanlar düşman değil, dosttur.
Size sadece sevgi verir,
karşılığında da sevgi beklerler.
Sevgi dolu bu ilişki, çocuğu merhametli kılar.
Kötülük yapmak, kötüyü taklit etmek,
birilerine zarar vermek
çocuğun aklının ucundan bile geçmez.

Ama tabii bunda en büyük görev aile fertlerine düşer.
Anneme, babama, babaanneme ve rahmetli anneanneme
bana çok küçük yaşlarımda
hayvan ve doğa sevgisi aşıladıkları için
minnet ve teşekkür borçluyum.

Sonra bir başka konuda şu:
çocuklarımızın tiyatroya gittiği, götürüldüğü yok.
Oysa onlara ne çok şey öğretecek
ne güzel oyunlar var tiyatrolarımızda.
Yaşı daha küçük çocuklar için de
harika çocuk oyunları var.
Sanat ve kültür, çocukların içinde
olumlu duygular oluşturur.
Güzel duyguları geliştirir.
Hayat dersi verir.

Ama ne yazık ki, çocuklar internet cafe’lerde!
Zararlı ve onlara vahşet aşılayan oyunlar oynamaktalar!
Duygusuz, sevgisiz, şiddet yanlısı, uyuşturucuya alışmış,
bilinçsiz cinsellik yaşayan bir gençlik yetişiyor ne yazık ki…

Belki olumsuz duygularla dolu bir yazı yazdım.
Belki etrafa karanlık camlı bir pencereden baktım.
Ama ne yazık ki beni böyle davranmaya iten olayları
her gün TV haberlerinde, izlemekte,
gazetelerde, dergilerde okumakta,
üzüntüden kahrolmaktayım.
Bu acı gerçek beni böyle yazdırdı.

“Zararın neresinden dönülse kârdır” denilir ya,
biz bu işin neresinden döneceğiz?
Onca silah nasıl toplanacak ki?
Ah para! Ah reyting! Gözün kör olsun!
TV dizilerinden, filmlerden vahşet nasıl kaldırılacak ki?
TV programlarındaki kavgalar,
bağırış-çağırışlar nasıl son bulacak ki?
Magazin programlarında ki lüks yaşamlar,
lüks giyimler, lüks arabalar, açık-saçıklık,
sefahat dolu görüntüler nasıl önlenebilecek ki?

Bir kere ipin ucu kaçtı.
Nasıl tutulacak bilemiyorum.
Bilenler varsa, hemen harekete geçmeliler.

Atatürk’ümüzün ülkeyi emanet ettiği gençler,
Cumhuriyetin büyük zorluklarla
kurulduğu yıllardaki o gençler gibi
kendinden çok ülkesini,
milletini düşünen gençler olmalı.
Öyle eli silahlı, birbirini yoktan sebeplerle vuran, öldüren,
birbirini sevmeyen, hırçın, avare, saygıdan yoksun,
kötü alışkanlıkları olan gençler değil!

Bu ülke, bu Cumhuriyet çok zor kurulmuş.
Yaşlılar ölüp gittikçe,
Emaneti gençler devralacak.
Böyle mi???...........................

Acaba her şeyi
çok mu fazla özgür bıraktık???
İyi mi ettik???
Mutlu muyuz şimdi???
Efendim???...............................

*** FÜSUN ÖNAL***
fusunonal@e-kolay.net


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org