Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Suna Kıraç Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

İstanbul'un Perası Var
09.10.2009
Okunma Sayısı : 5340
Oy Sayısı : 8
Değerlendirme : 5
Popülarite : 4,52
Verdiğiniz Puan :
 

 

İstanbul'un Perası Var
Suna Kıraç

.
.

Bir doğum  günü hediyesi ile başlayan  müzecilik , zaman içinde Kıraç Ailesi için bir hobi  olmanın  ötesine geçmeye başladı. Türkiye'de kurulacak  özel müzeler, tarihimizin sahip  çıkılması gereken parçaları olan resimler ve heykeller gibi ulusal  varlıklar için birer kültür vahası olabilirdi. Ancak bunun için sadece maddi  olanakların seferber edilmesi yetmez;  vizyon sahibi olmak, 21. yüzyılın  müzecilik  anlayışı ile hareket etmek, sanatı ve kültürü küresel  bir değere dönüştürmek ve en önemlisi kısa değil uzun vadeli planlar yaparak  kurumsallaşmak gerekirdi.

Suna Kıraç, işte bu anlayıştan hareketle Antalya'da Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü (AKMED) ve Suna-İnan  Kıraç Kaleiçi Müzesi ile yarattığı dinamiği İstanbul'a çok daha kapsamlı ve etkin  bir biçimde taşımaya karar verdi. Bu kararın verildiği  tarihte Suna Kıraç, o acımasız hastalıkla boğuşuyor, adeta giderek daha hızlı akan zamanla yarışıyordu.  Babasının  hayır işlerindeki "meleket varsa biz varız" düsturu, Suna Kıraç'ta "Bu ülkenin  sanatına ve kültürüne bizde sahip çıkmalıyız" duyarlılığına dönüşmüştü. Böylece Kıraç Ailesi, servetinin  çok önemli bir bölümünü bu projelere ayırdı ve daha önemlisi bu  projeleri kalıcı ve sürdürülebilir kılmak  konusunda tarihi bir adım attı.

Desteklenen bütün projelerin gelecekte de sürmesi ve kalıcılaşması için gerekli önlemlerin birinci aşaması olarak 2003 yılında Suna ve İnan Kıraç Vakfı kuruldu. Suna  Kıraç şöyle diyordu:

"Ne mutlu ki bunları bugün yapabilecek  imkandayız. Ne bileyim , en büyük teknenin sahibi veyahut çok güzel bir yalının sahibi yahut çok güzel 50 tane  bina ya da şirketin  sahibi olacağıma, Türk toplumunun ileride kullanabileceği kültür varlıklarına katkı sağlayarak bir değer yaratabilirim."

Bu sadece başlangıçtı. Sonrasında Suna Kıraç İstanbul'un  kültürel dokusunu değiştirecek üç önemli projesini İnan Kıraç'a açtı. İş yaşamında büyük düşünmeyi ve yerel değil, evrensel bir oyuncu olmayı benimseyen Suna Kıraç, bu defa da vakfın  projeleri için çıtayı o güne kadar  hiçbir özel kuruluşun  koyamadığı bir yere yükseltmişit.

Aile , topladığı resimleri gelişigüzel bir şekilde değil, iki temel amaca hizmet etmleri için seçmişti. Osmanlı İmparatorluğu'nun  tarihini  ve gündelik yaşamını  yansıtan, büyük bir arşiv değeri taşıyan ve batılı koleksiyonerlerin gözünden kaçmış olan eserlerin bir araya toplanması ilk amaçtı. Koleksiyon geliştikçe ikinci amaç belirdi: Kapsamlı ve nitelikli oryantalist resim koleksiyonlarından birini rahmetli Sevgi  ve Erdoğan Gönül'ün  katkılarıyla sayıları 245'i bulan oryantalist resimlerden oluşan koleksiyon , suan ve İnan Kıraç Vakfı'na bağışlandı.

Bir başka benzersiz koleksiyon ise yine akıl dolu bir seçimi yansıtıyordu. İlk çağdan itibaren  Anadolu'da kullanılan  ölçü ve ağırlıklar koleksiyonu , tarihe ışık tutuyordu. Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri Koleksiyonu, bir yandan bazı koleksiyoncuların birikimlerinin zaman içinde satın alınarak koleksiyona katılması, bir yandan da yurtiçinden ve yurtdışından hızla gelişmiş ve ülkenin en seçkin ölçü-ağırlık koleksiyonlarından biri haline gelmişti. Bugün 1600 objeden oluşan bu koleksiyon , tarih öncesi  çağlardan günümüze Anadolu'da kullanılagelmiş başlıca tartı ve ölçü aygıtlarını, arazi ölçümünden  her türlü alışverişe, mimarlıktan kuyumculuğa, denizcilikten eczacılığa kadar çok çeşitli alanlardan her türlü ağırlık, uzunluk, hacim ölçsünü bünyesinde barındıran  ve bu sayede gerek dönemler ve yöreler arası sistem ilişkierinin, gerekse dönüşümlerin ve sürekliliklerin  izlenmesine olanak veren , çok değerli  bir bilimsel kaynak niteliği taşıyor. Aile, 1980'li yıllardan itibaren  ağırlık verdiği bu koleksiyonda da hedefine ulaştı.

Ailenin önemli koleksiyonlarından biri de yine Antalya'da sergilenen Kütahya Çini ve Seramikleri koleksiyonu'ydu. 1980'li yıllarda Suan Kıraç'ın arzusu üzerine toplanmaya başlayan koleksiyon , yıllar içinde genişleyip zenginleşerek  günümüzde çeşitli dönem ve türlerden 253 parçayı barındıran bir hacime ulaştı. Osmanlı Kültürününün biraz gölgede kalmış, biraz da "hakkı yenmiş" yaratıcılık alanı, eldeki koleksiyon sayesinde 18. yüzyıldan 20.yüzyıla kadar uzanan bir zaman dilimi içinde Kütahya çini seramik  sanatının gelişim çizgisinin ayrıntılı bir biçimde izlenmesine olanak veren  bir içeriğe kavuştu. Aile, gelecekte hazırlanacak başka seçkilerle bir yandan koleksiyonu daha geniş biçimde tanıtılmasını sağlamayı, bir yandan da geleneksel kültür mirasımızın önemli bir parçası olan Kütahya çini ve seramik sanatının çeşitli yönlerine ışık tutulmasını hedefledi.

İşte böylesine önemli bir tarihi eser birikimne sahip olan Kıraç Ailesi için İstanbul'da kurulacak müze, sadece bu eserleri  halkla paylaşmak açısından değil, bu eserlerin geliştirilmesi , bilimsel  ve tarihi araştırmalara ışık tutması ve Türk halkının kendi geçmişine ve kültürel mirasına sahip çıkması açısından da önem taşıyordu. Suna Kıraç, sağlığıyla ilgili bütün  olumsuzluklara karşın son derce ayrıntılandırılmış bir proje  de geliştirmişti. Bu proje , Pera Müzesiydi.

İstanbul'da müze kurulmasına karar  verildiği andan itibaren  bunun için en uygun mekan arayışı başladı. Sonunda aranan bina Suna Kıraç'ın gönlüne ve beklentisine uygun şekilde bulundu. 1893 yılında Mimar Archille Manoussos tarafından İstanbul'un en gözde semti Tepebaşı'nda inaş edilen, yakın zamanlara kadar da Bristol Oteli adıyla tanınan  tarihi yapı satın alındı. Öncesinde bir bankanın genel müdürlük binası  olarak restore edilen yapının, bu defa Mimar Sinan Genim  yönetiminde tümüyle elden geçirilerek çağdaş donanımlı bir müzeye dönüştürülmesi çalışmaları başladı.

İnşaat aşamasında Suna Kıraç, projenin yeniden gözden geçirilmesine neden olacak bir istekte bulundu: uluslararası standartlarda bir müzeye ilişkin bütün özelliklerin ve mevzuatın öğrenilmesini istiyordu. Uluslararası normlara uymayan bir inşaat yapısı varsa bunun yeniden gözden geçirilmeisni talep ediyordu. "Çünkü buraya kimi zaman, dünyanın  dört bir köşesinden, Avrupa'dan  çeşitli koleksiyonlar getirip sergilemeliyiz. Toplum kültürün, sanatın, evrenselliğini ancak böyle gösterir, standartları  böyle yükseltebiliriz" diyordu. Kaygısı, bu tür koleksiyonları geirmek istediklerinde müzenin uluslararası kabul görmüş normlara uymadığı gerekçesiyle bu isteklerinin reddedilmesiydi. Müze inşaatı süresince Suna Kıraç hemen hemen her aşamada öneri ve eleştirleriyle katkıda bulundu. Oysa 2004 yılıydı. Suna Kıraç'ın hastalığının üzerinden  beş yıl geçmişti. Ancak, yarattığı projeden  kaynaklanan o pırıl pırıl bakışları ve yüreğiyle tabloların  eldivensiz tutulmaması konusunda gösterdiği duyarlılıktan "İmparatorluktan Portreler" oryantalist resim sergisinde yer alan tabloların seçimine ve müzedeki "Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri" ve "Kütahya Çini ve Seramikleri" sergilerinin kurgulanmasına kadar her aşamada Suna Kıraç'ın izi ve etkisi vardı.

Pera Müzesi 2005 yılının Haziran ayında kapılarını İstanbululara açtı. Bu müze, Suna ve İnan Kıraç Vakfı'nın  kentin ve bu seçkin  noktasında, çeşitli düzeylerde kültür hizmeti vermek amacıyla hayata geçirmeye başladığı geniş kapsamlı bir kültür girişiminin ilk adımıydı. Müzede, ardı ardına kayıplarıyla  Suna Kıraç'a büyük acı yaşatan sevgili kız kardeşi Sevgi Gönül ve eşi Erdoğan Gönül'ün  topladığı koleksiyonlar da "Sevgi Gönül Katı"nda sergilendi.

Pera Müzesi, Suna ve İnan Kıraç Vakfı'nın sözünü ettiğimiz üç özel koleksiyonunun sergilendiği 1.ve 2. müze katları (2.kat: Sevgi ve Erdoğan Gönül Galerisi) çok  amaçlı sergi salonları (3,5 ve 5.katlar) oditoryum/fuaye (bodrum kat) ve giriş katında yer alan Resepsiyon, Perakende-Art shop, Peracafe gibi mekanlardan oluştu.

Pera Müzesi'ni halka mal eden, çok kısa sürede tanınmasını sağlayan ve daha da önemlisi bir çekim merkezi olmasına neden olan gelişme yine Suna Kıraç'ın  öngörüsüyle gerçekleşti.Osamanlı'dan çıkmış tek "doğulu oryantalist" olarak tanımlanan Osman Hamdi Bey'in ünlü "Kaplumbağa Terbiyecisi" tablosu TMSF tarafından açık artırma usulüyle satışa çıkarılacaktı.

Türkiye'nin , hatta dünyanın seçkin koleksiyonları arasında sayılan Oryantalistler Koleksiyonu belki de en güzide parçasına bu tablo ile kavuşabilecekti. Kıraç Ailesi heyecanlanmıştı…….

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Sanat Danışmanı Ahmet Keskiner telefon ettiğinde İnan Kıraç yurdışı seyahatinden yeni dönmüştü. Ahmet Keskiner, o gün müzayedede 322 tablonun satışa sunulacağını , eğer müze için amak istedikleri bir parça varsa iyi bir fırsat olduğunu söyledi. İnan Kıraç, müzayedeye katılacağını söylediğinde Suna Kıraç'ın yüzünde o tanıdığı gülümseme belirince "Osman Hamdi Bey'i mi düşünüyorsun?" diye sordu. Yanıt, "evet"ti. Osman Hamdi Bey'in tablosu için açık artırma 1 trilyon 950 milyon liradan başlayacaktı ve bu bile Türkiye için bir rekordu.

İnan Kıraç bir kez daha "ciddi msin?" diye sorma gereğini hissetti. Suna Kıraç "evet, istiyorum" dediğinde, İnan Kıraç'ın karşılığı kesin ve netti: "Peki, alınmıştır"

İnan Kıraç, hemen Ahmet Keskiner'i aradı. Tabloyu almasını istedi. Keskiner doğal olarak kendisine bir limit söylenmesi gerektiğini belirttiğinde, İnan Kıraç'ın yanıtı, yıllardır yaşadığı sağlık sorunlarını hiç duyurmadan ülkesine armağan edeceği müzenin düşünü kuran eşine bir saygı duruşuydu: "Suna Kıraç için limitim yok. Dolayısıyla bunu alıp müzemize getirmeni rica ediyoruz"

Açık artırma başladığnda hiç kimse rakamların öylesine yükselebileceğini öngörmemişti. Ancak kıyasıya bir çekişme vardı. Fiyat giderek  yükseldi ve tahmin edilenin çok üstüne çıktğında bir kez daha telefonla sorma gereği hissedildi. İnan Kıraç, ailenin kararlılığını bir kez daha teyit etti ve sonuçta "Kamlumbağa Terbiyecisi" tam 5 trilyon liraya Pera Müzesi'nin koleksiyonuna katıldı.

Tablo, müzeden önce kısa bir süre ailenin evinde muhafaza edildi. İnan Kıraç, Suna Kıraç'ın  o suskun yüzünde başarmanın ve seçkin  yapıta sahip olmanın gururunu  okudu. Tablonun böylesine yüksek bir fiyattan satın alınmış olması kimi çevrelerde "pahalı alındı" yorumlarına neden oldu. Oysa "Kamlumbağa Terbiyecisi" tablosu ile Pera Müzesi, Türkiye'de bir müzenin açılmadan halka mal olması gibi çok çarpıcı ve belkide milyonlarca dolarlık tanıtımla elde edilemeyecek bir sonuca ulaşmıştı. Nitekim, müze, kalıcı koleksiyon sergileriyle  ve süreli sergilerle, açılısından sonraki ilk 10 ayda 100 binin üzerinde ziyaretçi ağırladı.

.
.

.

Kaplumbağa Terbiyecisi Osman Hamdi Bey
.
.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org