Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Zeynel Abidin Erdem Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Sessiz Güçlü Ve Zirvede
14.04.2011
Okunma Sayısı : 12227
Oy Sayısı : 0
Değerlendirme : 0
Popülarite :
Verdiğiniz Puan :
 

 

Sessiz Güçlü Ve Zirvede

Dürüstlük ve güvene odaklanmış bir hayat. Geçmişi yüzlerce yıl öncesine dayanan bir aile. Ve karizmatik bir centilmenle köklere yolculuk.

Mardinli köklü bir ailenin üyesi Zeynel Abidin Erdem... Önce kimya ardından işletme okumuş, iş dünyasında ise tercihini teknolojiden yana kullanmış bir isim. Türkiye'de cep telefonu satışlarının büyük bir kısmını onun şirketi gerçekleştiriyor. Erdem Holding sadece teknolojide değil sanayide de sessiz fakat güçlü bir görünüm sergiliyor. Bu duruşun mimarı ise Zeynel Abidin Erdem...

Sessiz Güçlü Ve Zirvede

Nazik bir beyefendi... Erdem Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Zeynel Abidin Erdem'i gördüğünüzde ilk izleniminiz bu oluyor. Ardından masal dinler gibi dinliyorsunuz onu... Anlatımını heyecanıyla, mimikleriyle destekliyor, renklendiriyor. Sonra anlıyorsunuz ki, karşınızdaki kişi beraberinde köklü bir tarihi de getiriyor. Yüzyıllar öncesine dayanan aile kültürünü, bugünle birleştirmiş, yavaş yavaş geleceği yaratıyor.
Dik bir duruşu var Erdem'in. Her iki anlamda da düşünebilirsiniz bunu. Hem hayata karşı duruşuyla hem de görünüşüyle dikkat çeken insanlardan. Pozitif ayrıca. İş hayatının sert çarkları içinde bu yapısıyla mı öne çıktı diye düşünmeden edemiyoruz. Erdem'le aile tarihini, iş hayatını ve geleceğe bakışını konuşuyoruz. Bu arada altını çizelim hemen Erdem'in meraklarından biri halı koleksiyonu yapmak, diğeri golf oynamak. Önce Silivri Klâssis Country Club'da fotoğraflıyoruz kendisini... Bu mekan, huzur bulduğu yerlerden. Ahmet Hamoğlu'nun burayı yaratmak için ne kadar uğraştığını altını çizerek anlatıyor. Ardından Etiler Genpa Genel Müdürlüğünde ağırlıyor bizi. Ve keyifli bir söyleşi gerçekleştiriyoruz...

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Nasıl bir aileniz, nasıl bir çevreniz vardı?
Alışılagelmiş kurak coğrafyasına karşın yeşillerle bezeli Türkiye'nin bir ucu Mardin'in Savur ilçesinde, Erdem aiesinin 5. çocukları olarak iki dakika arayla ikiz kardeşim Nezih Bey ve ben dünyaya geldik. Biz 9 kardeşiz. Babam Hacı Mehmet Sait Erdem 1925'lerde başladığı ticaret hayatında Güneydoğu Bölgesi için birçok yeniliğe imza atan kişi olarak tanınır. 1927 yılında Mardin'e ilk arabayı getiren benim babamdır mesela. Fotoğraf makinesi, sinema, radyo ve benzeri yenilikleri Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne yayan ilk aileyiz. 1927'de babam; Savur, Cizre, Midyat, İdil, Gercüş ve Mardin'e arabayla gittiği zaman insanlar hoş geldin hediyesi olarak ot getirirlermiş, araba yesin diye. Yani insanlar o kadar bihaberler teknolojiden.

Sessiz Güçlü Ve Zirvede

"Golf insanlara birbirini tanıma fırsatı sağlıyor. Hepiniz işadamı ve yöneticisiniz, kendi yaşıtlarınızla oynuyorsunuz. Tanışma fırsatı buluyorsunuz. Golf oynamayı onun için tercih ediyorum."

Zeynel Abidin Erdem: "Golfu spor adına yapıyorum. Yarışmacı veya turnuvalara katılan adam değilim. Çok mutluyum bu şekilde" diyor.
Mardin'e sinema emrediyor ve İstiklal adı altında yazlık bir sinema kuruluyor. Şehrin ileri gelenleri vali, belediye başkanı orada. Sessiz sinema dönemi. Kovboy filmi oynatılıyor. Kovboyun bir tanesi perdeye doğal silah doğrultup ateş edeyim derken bizimkiler kendilerini dışarı atıyorlar. Dünya nereden nereye geldi. Babam Sümerbank'ın ürettiği malların Mardin ve bölgesinde dağıtımı işiyle de ilgileniyordu. Anlayacağınız Erdem ailesi, o zamanlarda da ticaret hayatı içindeydi.

Gençlik hedefleriniz, hayalleriniz neydi?
Ben Türkçeyi 6 yaşında öğrendim. Zaten Mardin'de 7 ayrı dil konuşulur, 7 ayrı dinden insanlar iki sokak arayla kardeşçe yaşardı.
Aile içinde Arapça konuşulurdu. Okula başlayınca Türkçe de öğrenmeye başladık. O zamanlar Mardin'deki yetersiz eğitim ortamında hiç sınıfta kalmadan üniversite yıllarına gelebilme başarısını gösterdim. Üniversitede okumak ve İstanbul'da yaşamak o yıllarda en büyük hayalimdi.

Önce siyasal, ardından kimya fakültesi... Neden fikir değiştirdiniz?
1963 yılında girdiğim üniversite sınavından o zamanın en yüksek puanlarından birini aldım. Atalarımın, Osmanlı zamanında, bölgenin lider ailelerinden olması henüz lise öğrencisiyken siyasi alanda bir merak uyandırdı. Dedem beylik yapmış, Osmanlı'dan daha evvel yöneticiyiz, Osmanlı'da da sonuna kadar yönetici olduk. Onun için lise yıllarında siyasal bilgilere gireceğimi, Türkiye'de siyasi bir otorite olacağım ve Türkiye'yi yöneteceğimi düşünürdüm. Büyük bir hevesle girdiğim Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni üç ay gibi kısa bir süre okudum.
Burasını kendimce çok klasik ve yaratıcı bir tarafı olmadığı mazeretiyle bıraktım. Asıl idealimdeki gibi, yaratıcı olduğuna inandığım ve o dönemin en popüler mesleklerinden biri olan Kimya Mühendisliğini seçtim.

Sessiz Güçlü Ve Zirvede

Kimya alanında çalışmak yerine neden ticareti seçtiniz?
Kimya alanında çalışmak benim için her zaman büyük bir kazanım olmuştur. 1970 yılında Yıldız Üniversitesi Kimya Fakültesi'nden mezun olduktan sonra, 1973-1976 yıllarında Sınai Anorganik Kimya Kürsüsü'nde asistanlık yaptım. Yine 1972 1974 yıllarında İstanbul Kimya Mühendisleri Odası Başkanı, 1973'te Kimsan İş ve İşçi Sendikası Genel Başkanı olarak görev yaptım. Kayınpederim Prof. Dr. Ali Rıza Berkem İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi kurucusuydu. Şehy'ül Kimyageran yani Hocaların Hocası unvanı vardı. Bu sebeple Türk Kimya Vakfı üyeliğim devam ediyor. Kimya ile iç içe geçen bir hayat oldu benim için. O yıllarda başlayan kimya hammadde temsilciliği faaliyetimi kesintisiz sürdürüyorum. Şirketimize gelen talepler doğrultusunda ürün çeşitlerimizi arttırdık ve bugünlere uzanan bir yolculuk başladı.

Genpa'nın kuruluş sürecini anlatır mısınız?
1965 yılında İstanbul'da iyi bir sermaye ve çok profesyonel bir aile yakınımızla işe başladık. O şirketten sonra Türkiye'deki gelişebilecek ticari fonksiyonları masaya yatırarak ne üretilmeli, ne ithal edilmeli, ne satılmalı, ne ihraç edilmeli, ne dağıtılmalı adı altında bir çalışma başlattık. Ve önce dikilmiş ve hazırlanmış tekstil ürünleri ile başlamak kaydıyla çok ciddi bir atılım yaptık. Üç yıl sonra yaşadığımız bir olay, şirketimiz için dönüm noktası oldu. Bir fabrikadan günlük alınan 100-150 parça tekstil ürününün miktarı yüzde 10-15 artıyordu. Altı ay sonra bir araştırma yaptım ki; bu artışın nedeni, fabrika personelinden kaynaklanan bir yanlışlık! Doğruluk ve aileden aldığım tavsiye adına, firmanın sahibinden randevu istedim ve geç de olsa bir randevu aldım. Cebimden bir zarf çıkarıp, "sizin için çok basit bir para ama, malınızın karşılığı olup da bana faturası kesilmemiş ve fazla olan bedeldir. Ben bunu haram kabul ediyorum ve size iade ediyorum. Yanlış da anlamayın, personeliniz başka yere göndereceğine bize gönderiyor" dedim. Daha sonra beni tekrar çağırdı. Neden iade ettiğimi öğrenmek istedi. Ben inançlarım, prensiplerimiz ve doğru hareket etme adına bunu yaptığımı anlatınca, "bundan sonra size ortalama yüzde 5 gibi düşen bu hissenin tamamını siz Türkiye'ye dağıtacaksınız ve genel distribütörüm oluyorsunuz" dedi. Bir cumartesi günü, bir fabrikaya üretimin yüzde 5'ini alan adam olarak girdim, iki saat sonra yüzde 100'ünü dağıtan adam olarak çıktım. " Holdingimizin bayrak gemisi Genpa'nın kurulması ise 70'li yıllarda, kimya hammadde temsilciliği ve ithalatı işiyle olmuştur.

Sessiz Güçlü Ve Zirvede

"Kafamızda yeni teknolojiler var. Sanal teknoloji üzerine araştırmalar yapıyoruz. Güneş enerjisini denemeye çalışıyoruz. Hepsi yavaş yavaş olacak acelemiz yok."

Sessiz Güçlü Ve Zirvede

Babanızdan kalan bir miras mı?
Dedemden, dedemin dedesinden. Biz seyidiz, peygamber soyundan gelen ehl-i beytiz. Yapamayız, hakkımız yok. Onun için böyle gidiyoruz, insanlar bize güveniyor. Geliyorlar, pahalı olmasına rağmen alıyorlar, satıyorlar, dua ediyorlar. Karşılığında kaçakçılık yapıp gelmiş olan adam sizinle rekabet ediyor. Sonlarını görüyoruz sonra. Bu memleketin yetiminin, fakirinin, fukarasının kursağına parasını geçirmiş adamların hepsini gördük.

Yatırım yapmayı düşündüğünüz bir alan var mı?
Çok alan var. Bizim kafamızda yeni teknolojiler var. Sanal teknoloji üzerinde birçok çalışmamız var. Güneş enerjisini denemeye çalışıyoruz. HES ihalelerine giriyonız, kazanamadık hiç. Olacak, hepsi olacak. Sabreden derviş muradına ermiş. Acelemiz yok.

Zeynel Abidin Erdem Genpa'nın Etiler'deki genel merkezinde bulunan ofisinde. Yoğun iş ve telefon trafiğini bu ofiste yönetiyor.
Kültürel alanlardaki faaliyetlerinizle de isminizden sıkça söz ettiriyorsunuz... Türk kültür ve sanat hayatına katkıda bulunmak Erdem Ailesi için yavaş yavaş bir gelenek haline geliyor. İkiz kardeşim Dr. Nezih Erdem 'in girişimi ile, Sultan II.Abdülhamit'in kullandığı Osmanlı İmparatorluğu'nun resmi damgası "Müfır -ü Humayun"u 7 Nisan 1998'de Paris'te düzenlenen bir açık arttırmada satın alarak Türkiye'ye kazandırmıştık. Onları Türkiye'ye getirdik Türk halkına ait olan bu eserleri Türk halkına Topkapı sarayında göstermek ve sergilenmek üzere ebedi bir hatıra olsun diye hediye ettik. "Ebristanbul" sergisi de aynı şekilde 2003 yılında Washington DC'de sergilenirken tarafımdan satın alınarak İstanbul'a getirilmişti. Geçen yıl 17 Haziran'da Kültür Bakanı Sayın Atilla Koç makamında ziyaret edilerek, Erdem Ailesi tarafından yine Topkapı Sarayı'na hediye edilmiştir.
Bu yıl 17 Ocak'ta AKM 'de doğduğum şehir "Mardin"e ait fotoğrafları sergileyerek güzel bir faaliyet yaptık. İstanbul'un en soğuk günlerinde, - 5 derecede günlük ziyaretçi sayışımız 5 bin kişiyi buldu. İlgi çok büyüktü, çok güzel övgüler ve teşvik mesajları aldık. "Mardin" fotoğraflarını bir kitapta topladık. Şimdiden 7. baskısı tükenmiş durumda. Hala yurtdışından talepler geliyor. Sanırım 8. baskısını da yakında bitireceğiz.

Sessiz Güçlü Ve Zirvede

Babanızla nasıl bir ilişkiniz vardı? Siz çocuklarınızla nasıl bir baba evlat ilişkisi kurdunuz?
Mardin'de liseyi bitirdiğim yıl babamın beni İstanbul'a üniversiteye gönderirken söyledikleri hayatımın dönüm noktası olmuştur. Bana "Önce eğitimini tamamlayacaksın, sonra bu donanımınla iş hayatına atılacaksın. Bilgi en büyük sermayen olacaktır. İş yapman için sana ayrıca sermaye göndereceğim. Faize sakın bulaşma! Harama karışarak iş yapma! Her zaman şansın yaver gitmeyebilir. Bu prensiplerden vazgeçmediğin sürece her zaman sana destek olmaya hazırım." Bu sözler bana büyük bir kılavuz oldu. O gün babama söz verdim ve bugüne kadar hiç sözümden dönmedim. Her zaman büyük yararını gördüm.
22 yaşında bir oğlum ve 21 yaşında bir kızım var. Her ikisi de üniversite öğrencisi. Gelişen dünya olaylarını onlarla tartışmaktan büyük keyif alıyorum. Birlikte seyahat etmek ve yeni ülkeler keşfetmek ailece en mutlu olduğumuz zamanlar. İki yıl önceki Güney Afrika seyahatinden çok güzel anılarla döndük. Onlara zaman zaman yön göstermek amacıyla çeşitli telkinlerim oluyor. Ancak artık gençler kabiliyetleri olan konulan artık daha iyi belirleyip, kendi istekleri doğrultusunda gelecekleri hakkında karar veriyorlar. Bizler de onların bu kararlarına saygı gösteriyor ve destekliyoruz.

Sessiz Güçlü Ve Zirvede

Boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz? İlgi alanlarınız nedir?
Başta basketbol, voleybol, tenis olmak üzere diğer bütün sporlan, yakın dövüş sporlarını yaptım. Son dönemlerde yaz aylarında biraz plaj voleybolu oynuyorum. Kış ve bahar aylarında da imkan bulduğum kadar golf oynuyorum. Golf uluslararası bir gelişme gösterdi son zamanlarda ve çok düzgün arkadaşlıklar edinebileceğiniz bir ortam yaratıyor. Tabii ki tenis bu son dönemin aktif bir sporudur. Yaşımıza göre de yavaş yavaş olmak kaydıyla tavsiye edilebilir bir spordur. Onu sürekli yapmayı düşünüyorum ve çalışıyorum.

Golf merakınız ne zaman ve nasıl başladı?
İlk golf merakım 1984 senesinde İngiltere'de Bülent Göktuna'nın üye olduğu bir golf kulübüne üye olmakla başladı. Göktuna Türkiye'de Antalya'da golf kulübü kurdu: National Golf Kulübü. Ve oranın da onursal üyesiyim. Silivri Klassis'in de beşinci üyesiyim. Burası kurulurken Ahmet Hamoğlu büyük bir fedakarlık yaptı. Golf dünyanın medeni sporlar içerisinde en tekamül etmişidir. Bunu kurduğunuz zaman kalabalıksınız ve hepiniz belli bir yaşa gelip oturmuş olduğunuz için devletin ve iş alanınızın birçok kesitini gözden geçirme imkanınız var. Daha sonra o devam ediyor, yemek yeniyor, insanlar birbirlerine ikramlarda bulunuyorlar. Kaybeden kazanana ikramda bulunuyor. Bu daha sıkı, daha güzel birbirini tanıma fırsatı sağlıyor. Hepiniz iş adamı ve yöneticisiniz, kendi yaşıtlarınızla oynuyorsunuz. Tanımadıklarınızı tanımış olma fırsatı buluyorsunuz. İnsanlar başkalarını size tanıtıyor. Golfu onun için tutuyorum.
Neden daha çok Klassis'e geliyorum? Klassis dünyanın en güzel sahalarından biridir. Böyle bir saha ben dünyada hiç görmedim. Hem zorluk, hem kolaylı, hem manzara hem temizlik açısından.

Sessiz Güçlü Ve Zirvede

Başka spor var mı yaptığınız?
Eski basketbolcuyum. Yakın dövüş sporlarını yaptım bütün öğrenciliğim süresince.. Hala sabahları spor yapıyorum. Bu yaşıma rağmen performansım hem golfte hem diğer sporlarda beklenenden daha iyidir.

En sevdiğiniz mekanlar?
İstanbul bizim yaşarken zaman zaman bunaldığımız, yurtdışına gidince kıymetini anladığımız, koşarak dönüp gelip, rahat nefes aldığımız bir güzel şehir. Belki bu çılgın trafik olmasa çok daha keyifli bir yaşamdan bahsedebiliriz. Her şeye rağmen İstanbul, 2010 Avrupa Kültür Başkenti unvanını, hak etmiştir.
Bana zaman zaman doğduğum şehir Mardin'i hatırlatan İstanbul bir inançlar mozaiğidir. Müslümanlar. Museviler, Hıristiyanlar, Süryaniler, Ortodokslar, Katolikler, Protestanlar. Camiler, kiliseler, sinagoglar, türbeler, mezarlar, ayazmalar, yatırlar, dedeler, azizler, tekkeler, cemevleri, Kuran kursları... Bir yanda kurban kesilir, kurşun döktürülür, muska yazılır, diğer yanda Boğaz'a haç atılır. Bir yanda çan çalınır, diğer yanda ezan okunur. Aynı anda kutsal mekanlarda Tevrat, İncil, Kur'an-ı Kerim hatmedilir. İncil okunur kiliselerinde hem Yunanca, Latince, hem de Aramice, Arapça, Türkçe.
Bu kültür zenginliği içinde yaşamanın bizlere verdiği manevi hazzı derinden hissediyoruz. Boğaziçi'nde her zaman ruhum huzur buluyor ve rahatlıyorum. Her daim esinti yaratan hava koridoru şehir için temiz oksijen kaynağı sağlıyor, insanlara tazelik aşılıyor. Boğaziçi kıyısında sıralanmış mekanların hepsi ayrı bir kültür ve tarih sahibi değil mi ? Eminönü, Haliç. Balat hala Osmanlı'nın mirasına sahip çıkıp yaşatırken, bir Üsküdar farklı bir yönde ilerliyor, Beşiktaş, Çırağan ve Bebek ise İstanbul'un en modern yüzlerini yansıtıyor. Rumeli ve Anadolu kavağı ise bugün hala sakinliğini ve mahremiyetini koruyarak misafirlerini şaşırtmaya devam ediyor.

Giyim tarzınız, sevdiğiniz markalar, tercih ettiğiniz aksesuar ve markaları nelerdir?
Saat ve klasik giyim bakımından marka tercihlerim vardır. Onları pek fazla değiştirmek istemem. Ulysse Nardin, Ermenildo Zegna. Versace ilk aklıma gelenler.

Sizin için lüks nedir?
Yıllardan beri en büyük hobim teknolojidir. Yeni teknolojileri çok yakından takip ederim. Yurt dışından mutlaka bunlarla ilgili magazinler ve Ularlardan kataloglar getiririm. Fotoğraf çekmeyi uzun yıllardır hiç bırakmadım. Masamın üzerinde her zaman en az üç fotoğraf makinesi ve iki video kamera vardır. En son çıkan fotoğraf makinesi ve kamerayı kullanmak benim için lükstür.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org