Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Muhtar Kent Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

SÜPERMENİN REÇETESİ
13.11.2008
Okunma Sayısı : 18118
Oy Sayısı : 4
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,01
Verdiğiniz Puan :
 

 

SÜPERMENİN REÇETESİ
Muhtar Kent
.
.

Fortune Türkiye dergisinden Pınar Çelik Hanım'ın yaptığı söyleşiyi paylaşıyorum... 
.
.
 


SÜPERMENİN REÇETESİ  

NewYork'ta bir  Cumartesi günü sabahın ilk ışıklarıyla ABD'nin lüks markalarının  mağazalarının  bulunduğu Fifth Avenue'da eskiden Cola-Cola Company'e ait olan  film yapım  şirketi Colombia Pictures'in  binasının olduğu 711 numaralı kapıya geldiğimizde sarı metal  harflerle bizi karşılayan  The Cola-Cola Company yazısı  hiç de yabancı gelmedi. Üstelik anadili İngilizce olan  ABD'nin  en büyük şirketlerinden  birinin CEO'suyla Türkçe sohbet edip  ABD'deki kriz üzerine konuşacaktık. Hem de kahve yerine çay,  mufffin yerine fıstıklı baklava eşliğinde. Yani  yabancılık  çekmek için hiçbir neden yoktu.

Kent tam da kriz patlak  verdiğinde görüşme talebimize olumlu yanıt vermişti. Belki de hem krize hem de Cola-Cola'ya dair söyeleyecekleri  vardı. Biz de heyecanla sormaya başladık.

Global  arenada yaşanan  ekonomik kriz henüz sokağa inmemişti. Bu yüzden de reel  sektördeki yöneticiler korkuyla krizin  kendilerini ne kadar  etkileyeceğini tahmin  etmeye çalışırken Cola-Cola'nın  CEO'su  Muhtar Kent, kriz tam  anlamıyla ortaya çıkmadam önce aldıkları tasarruf kararıyla bu krizi en az yarayla atlattıklarını ve üçüncü çeyrekte de kar  açıkladıklarını söyleyerek  konuşmasına başladı. 26 Eylül'de sonra eren ve 16 Ekim'de borsaya açıklanan üçüncü çeyrek sonuçlarına göre şirket geçen yılın aynı dönemine göre karını yüzde 14,5 oranında artırarak 1.89 milyar dolar kar etmişti.

Şirketin  gelirleri ise üçüncü çeyrek  itibariyle yüzde 9 artarak  8,39  milyar dolar olmuştu. Kuzey Amerika'daki satışlarında yüzde 2 oranında düşüş yaşayan  firmanın  en çok  büyüdüğü yerler,  gelişmekte olan ülkeler kategorisinde değerlendirilen  Çin, Türkiye, Hindistan, Güneydoğu Avrasya, Kuzey ve Batı Afrika ile Ortadoğu ülkeleri oldu. Avantajlı  bir sektörde faaliyet  gösterdiklerini , günde 1,5 milyar kere tüketiciyle buluştuklarını  kaydeden Kent, "Kriz henüz sokağa yansımış değil ama yansıyacak. Biz daha krizden  etkilenmedik. Bu senenin ilk  yarısında gayet  iyi sonuçlar açıkladık. Biz insanlara bir-iki  dakikalık keyif, zevk satıyoruz.Ve bunu her gün 1,5 milyar kere yapıyoruz. Onun için  buradaki politikamız önümüzdeki dönemde ortaklarımızla birlikte daha verimli çalışmak" diyor.

Kent, haklıydı. Krize rağmen  aynı gün sabah 09:00 sularında bomboş olan  alışveriş caddeleri  12:00 itibariyle hınç hınç  dolmuştu, mağazalar da öyle. Sadece kalabalık olup  olmadığını  bakmak için girdiğimizde H&M'de kasa kuyrukları  şaşırtıcıydı. Cola Cola içinde henüz krizden  bahsetmek  söz konusu  değildi.

Kent'e göre. Dünyanın  200'den fazla ülkesinde üretim yapan  Cola-Cola'nın  krizi bekleyerek hareket etmesinin  mümkün olmadığını dile getiren  Kent, "Kriz olacak diye hareket ederseniz fırsatları  yakalayamazsınız. Bu  kriz patlamadan  evvel borsalara bir verim  programı açıkladık ve bu verimlilik  programından  400-500 milyon  dolar tasarruf yapmayı planladık. Bu paranında belirli bir miktarını tekrar  reklam ve pazarlamaya ayıracağız" diyor. Firmanın  bu  sıkışık piyasada raftan ürün çekmek  gibi bir niyeti yok.

Kriz ortamında maliyet  kısıntısına gitmek yerine ürünleri  daha küçük paketlere koyarak fiyatları  da dolardan  cent'e indireceklerini vurgulayan Kent, "Fiaytlandırma politikamızı ambalaj  bazında düzenleyerek,  yeni ambalaj ve ürünlerle, inovasyon portföyümüzde fonksiyonalitesi olan bazı yeni ürünlerimizi daha çabuk  piyasaya sunarak  büyüyeceğiz" diye konuşuyor.

Kent'in üzerinde durduğu konulardan biriside reklam ve pazarlama. Reklam  ve pazarlama bütçesinden  kesinlikle kesinti  yapmayacaklarının altını  çizen  Kent, tüketicilerle ilişkiyi  sağlıklı ve yüksek  düzeyde tutmak için yeni müşteriler ve pazarlama noktaları  bulmak için bu kategorideki harcamaları kesmenin  mümkün  olmayacağını söylüyor.

Şu anda işçi çıkarmayı düşünmediklerini ve uzun vadeli bir büyüne planı ile hareket ettiklerini belirten Kent, global olarak yüzde 3-4 arası hacim büyümesi, yüzde 6-8 arasında da gelir büyümesi ile hisse başına yüksek ama tek haneli  elir atrışını içeren bir program oluşturduklarını ifade ediyor..

"Eğer global olarak  büyüyen  bir şirketseniz işçi çıkarmanız söz konusu değil, aksine fabrika sayınızı  artırıyorsunuz. Yoksa o büyümeyi nasıl  elde edeceksiniz? Her yıl üretimimizi artırmamız gerekiyor ki ortaklarımızla birlikte o rakamları yakalayabilelim. Hem üretime hemde satış  noktasındaki pazarlama faaliyetlerine muazzam bir yatırım  yapmanız lazım. Ancak bu şekilde yakalayabilirsiniz büyümeyi ve bunun için de işçi çıkarmak  değil işçi almanız lazım" derken  birçok şirketin  verimi  yakalamak için operasyonlarını küçültüp eleman çıkardıklarını ve kalan  elemandan  daha fazla verim almak  üzerine kurulu sistemleri  tercih  ettiklerini  hatırlatıyoruz Kent'e. "Biz verimden  şunu anlıyoruz. Daha azla daha fazla yapmak. Ama bu salt operasyon kapatmak, insan  çıkartmak demek  değildir. Bu, aynı  zamanda insanları  daha değişik  iş ve yerlerde kullanmak ve kaynaklarımızı da daha  değişik şekilde harcamak  demek" diye yanıt veriyor.

Her fırsatta büyüme planının arkasında olduğunu söyleyen  Kent'e göre dünya piyasalarının çok zor bir dönem bekliyor ve bu dönem 2009 ile sınırlı  kalmayacak. Ancak Kent, kendi şirketine kriz döneminde çok güveniyor.

"Cola-Cola'nın 1 milyar doların üzerinde ciro yapan  12 markası var. Markalarımızın  tüketicilerle olan ilişkisinin  iyi olmasından  dolayı  hem gazlı hem gazsız içieceklerde büyümenin  devam edeceğini düşünüyoruz" diyor. Aslınsa kriz dönemlerinde nerdeyse klişe haline gelen  "krizi avantaja çevirme" Kent'in  de göz ardı etmediği  bir yaklaşım. Tüm  şirketlerin  olduğu gibi Cola-Cola'nın da kısa vadedeki stratejisinin,  girdikleri  tünelden  kuvvetli  bir şekilde çıkmak olduğunu belirten  Kent, "Nedir daha kuvvetlinin tarifi: Pazar  payımızı artırmak ve daha verimli  bir şirket olmak. Biz ortaklarımızla birlikte yılda 18-20 milyar dolar arası  nakit yaratan bir sistemiz. Bugün bu sistemde nakit eşittir kral, imparator. Eskiden  sermaye çok bol  olan  bir şeydi dışarda. Ama birden  sermaye  oratadan yok oldu. En büyük  şirketler dahi nakit sıkıntısı çekiyor. Onun için  amacımız bu  nakdimizi çok akıllı  harcamak. Ve kriz bittiği zaman çok  büyük  bir avantaj  yakalamak" diye konuşuyor.

Kendinden gayet emin bir şekilde arkasına yaslanırken  Kent, Cola Cola'nın  eski hissedarlarından Warren Buffet'ın  "When others are greedy I'm  afraid, when  others are afraid I'm greedy" (Başkaları  iştahlı olduğunda ben korkarım,  başkaları  kortuğunda benim iştahım artar) sözlerini hatırlatıyor. Hemen  aklımıza Cola-Cola'nın iki ay önce Çin'de yaptığı ve şu anda rekabet kurulundan  onay beklenen satın alma geliyor. Çin'in  en büyük meyve suyu şirketlerinden Huiyuan'ı 2,4 milyar dolara satın alan Cola-Cola'nın CEO'suna  oradaki  durumu soruyoruz.

"Çin'de Cola-Cola, Sprite ve Fantaya'yı  pazarlıyoruz. Minute Maid markalı çok başarılı bir de meyve suyumuz var. Ama Çin'in  belli yerlerinde henüz penetrasyon  yapamamıştık. Huiyuan  firması  bizim fabrika kurmadığımız bölgelerde başarılı. Onun  için bizim işimize çok büyük katkıda bulunacak" diyor. Çin'in güney ksıımlarında Huiyuan'ın 31 fabrikası olduğunu, Cola-Cola'nın önceki  faaliyetleriyle birleştiğinde çok iyi bir üretim modelinin ortaya çıktığını  söylüyor.

Çin'deki satın alma, aslında Cola-Cola'nın fırsatları  iyi değerlendirme stratejisinin bir uzantısı. Bundan iki yıl önce de Güney Amerika'da Multon  isimli meyve suyu  şirketinin alınmasıyla ilgili olarak Kent "Bölgenin en büyük meyve suyu şirketi" diyor ve devam ediyor. "Geçen  yıl da ABD'de tarihimizin  en büyük alımını yaptık. 4 milyar dolara enerji içeceği olan Glaceau'yu  satın aldık. Çok  başarılı br şirket. Amacımız hem organik  hem  de satın almalarla büyümek. Bütün  dünyada fırsatlara bakıyoruz."

Kent'e inorganik büyüme planları  çerçevesinde zordaki şirketleri satın almak olup olmadığını soruyoruz. "Zordaki şirketleri  bünyemize katmak  gibi bir planımız katiyen yok. Ama fırsatları değerlendiririz muhakka. Kriz olsa da olmasa da önemli fırsatları değerlendireceğiz. Ama kriz döneminde belki de fırsatları  iyi değerlendirme şansımız olabilir. Böyle fırsatlar çıkarsa krizden  dolayı daha iyi fiyatlara  ssatın alma yapabilirsiniz" cevabını veriyor.

Organik büyüme çerçevesinde, Cola-Cola'nın  son dönemdeki en büyük açılımlarından biri de Cola-Cola Zero lansmanı. Bu, şirketin en çok yatırım  yaptığı pazarlama çalışmalarından bir tanesi. Cola-Cola Zero'nun  performansını merak ediyoruz. Kent, Cola-Cola Zero'nun şirkete yüzde 50 ek  satış getirdiğini  söylüyor. "Bugün 100 ülkede Cola-Cola Zero  var. Fevkalade başarılı oldu. Kalıcı bir marka. Cola-Cola Light/Diet Cola nasıl  kalıcı bir marka olduysa ve 20 yıldan  beri piyasada tüketiliyorsa Zero da aynı  şekilde olacak. Zero'yu hangi ülkede lanse edersek  edelim  yüzde 50  satış  getirdi" diyor.

Cola-Cola Zero'nun  Cola-Cola Light'tan (Aynı ürün ABD, Kanada, İngiltere ve Avustralya'da Diet Cola-Cola adıyla satılıyor) Pazar payı alma riskine değinerek  bunun nasıl  önüne geçildiğini soruyoruz. Kent,  Cola-Cola Light'ın  pozisyonlama itibariyle daha çok  katın tüketicilere hitap eden  bir ürün  olduğunu dile getirerek Zero'nun ise daha geniş bir spektrumlu hatta biraz dah erkek tüketici kesmine hitap eden bir konumlandırılması  olduğunu söylüyor.

Hem organik  hem de inorganik büyüme konusunda Cola-Cola son dönemde rakiplerine karşı önde gözüküyor. TSKB Yatırım uzmanı Okan Uzunoğlulları, Cola-Cola'nın hem global ölçekte hem de Türkiye piyasasında  rakibi Pepsi 'ye göre daha agresif bir satış  ve dağıtım  politikası sürdürdüğünü, Pesi'nin Cola-Cola'nın  önüne geçmek  için herhangi belirgin bir adım atmadığını söylüyor.

Mali tablolara bakıldığında da Cola-Cola'nın rakibi  karşısında hayli önde olduğu görülüyor. Cola-Cola'nın 2007 yılı geliri 28,9 milyar dolar ederken, Pepsi'ninki 13,6 milyar dolar. Her ikisi de ABD borsasına kote olan Pepsi ve Cola Cola'nın  borsa performansı açısından  belli bir paralellik gösterdiği dikkat çekiyor.

Cola-Cola'nın  piyasa değeri  Pepsi'nin  yüzde 20-25  üzerinde seyrediyor. 21 Ekim itibariyle 108,5 milyar  dolar olan Cola-Cola'nın  piyasa değeri karşısında Pepsi'ninki 87,1 milyar dolar. Aynı şekilde satış  hasılatı  ve karlılıkta da Cola-Cola üstün. Aynı üstünlük  firma değeri/Ebitda (21 Ekim  itibariyle Cola-Cola'nınki  11,173, Pepsi'ninki 10,348) ve firma değeri/ciro rasyolarına bakıldığında da (Cola-Cola'nınki 3,45 Pepsi'ninki 2,19) görülüyor. Okan Uzunoğulları, ülkenin  tüketim  alışkanlıklarına göre ürün gamı  çeşitlendirildiği takdirde iki firma arasındaki  farkın   azda olsa değişebileceğini söylüyor.

İçecek  Sektörünün zirvesindeki şirketin COE'suyla ana dilinizle sohbet etmek , ister istemez heyecanlandırıyor insanı. Kent'in  1 Temmuz 2008 tarihinde göreve geldiği  günden  beri  yaptıkları, Cola-Cola için çok ciddi  kararlar  ve adımlar ancak Kent'in  şirketteki ilk günü hiç de kolay geçmemiş.

İlk gün CEO olarak çalışanlara bir konuşma yapması ve planlarından  bahsetmesi gerekiyormuş ancak kendini o kadar yalnız hissetmiş ki bu açıklamayı o zaman Cola-Cola'nın hissedarlarından Warren Buffett ile birlikte yapmaya karar vermiş. Buffett'a telefon açarak onu  Atlanta merkezine davet eden Kent,  günün ilk  ışıklarıyla beraber Buffett'ı  havaalanından alıp Atlanta merkezine getirmiş. Bir süre sohbet ettikten  sonra da çalışanların karşısına çıkmışlar.

Kent, o günü şöyle anlatıyor: "İlk  gün Warren  Buffett ile yaklaşık  3 bin  kişinin  önünde sohbet ettik. Çalışanlar da bu şekilde Buffett'i görmüş oldular. Dünyanın  belki de en önemli iş gururlarından biri. Öğütleri herkes için çok önemli. İlk önce Warren Buffett'ı sundum, daha sonra da ona söz vermeden  önümüzdeki dönemde nelere önem  vereceğimden  bahsettim. Arkasından  da çalışanlarla interaktif bir sohbet gerçekleştirdik."

İlk günden sonrası Kent için  çorap söküğü gib gelmiş. Göreve geldiği günden bugüne şirkette 19 önemli değişikliğe imza atmış Kent.

İlk olarak altı merkez tarafından  yönetilen Cola-Cola'yı beş merkez tarafından yönetilir hale getirmiş. Bugün Kuzey Amerika Atlanta ABD'den  Latin Amerika Meksika'dan, Pasifik ve Asya Hong Kong'dan , Afrika ve Avrasya (09 ülkenin bağlı olduğu birim) İstanbul'dan, Avrupa ise  Londra'dan yönetiliyor.

Bu beş merkez Kent'e direkt olarak rapor veriyor. Eskiden CEO'nun  aktif birimlerle direkt bağlantı  olmadığını ama bugün  hepsinin  kendisine rapor ettiğini dile getiren Kent, ayrıca şirkette bir idari  başkan  ve bir de stratejik başkan  atamış. Merkezdeki BT, İk ve İdari birimler idari başkana, idari başkan da Kent'e rapor ediyor.

Kent'in  değiştirdiği  sistemlerden  birisi de toplantı düzeni olmuş. 2005 yılında Cola-Cola'ya geri döndüğünde yapılan toplantıların yüzde 80'i iç toplanırken bunu tersine çevirmiş Kent.

Bugün yapılan toplantıların  yüzde 80'i sahada gerçekleştiriliyor. "Sahaya çok önem  veririm. Şirket vaktinin  yüzde 80'ini birbirleriyle konuşarak geçiriyordu. Şimdi onun 80-20 olarak tersine çevirdik. Ben asgaride ayda üç kez mutlaka sahaya çıkarım. Piyasa yalan söylemez ve her gidişimde piyasadan  bir şey öğrenirim. Toplantıları hep orada yaparım. Tüketicilerle konuşurum. Ürünler hakkında ne düşündüklerini sorarım." diye anlatıyor.   

Sahadan öğrenip de hayata geçirdiği bir yenilip olup olmadığını soruyoruz Kent'e: "Ben Cola-Cola'da 1978'de sekiz ay  ABD'nin  üç eyaletinde Massachusetts, Teksas ve California'da kamyonlar üzerinde çalıştım, kasa taşıdım müşterilere. Oradan itibaren  sahanın ne kadar önemli  olduğunu  bilen bir insanım. Sahadan  aldığımız verilerle Cola-Cola Zero'yu lanse ettik. Vitamin  Water'ı üniversitelerde konuşma yaparken  talebelerin  elinde gördüm. Ve bu  şekilde satın alma kararı verdim" yanıtını veriyor.

Takım çalışması , Kent'in  önem verdiği diğer bir başlık. Açık söze, açık iletişime kapılarını  açıp hiyerarşiye önem  vermeden işbirliği çerçevesinde işlerini  yürütmekten hoşlanıyor. "Takım  yerine oturdu" diyor Kent. Takımın 10 kişilik üst kadrosunda, şu anda Kent dışında Türk olarak Avrasya Grup  Başkanı  Ahmet Bozer bulunuyor. Dünyada ise yönetici  kadrosunda 20 Türk  görev alıyor Cola-Cola'da.

Cola-Cola'nın  başında bir Türk'ün  bulunması  ve Türk yönetici  sayısının  artıyor olmasının  dünyada Türkiye'nin  lobisinin  yürütülmesine ciddi bir katkı yaptığının altını çizen  Kent, "Gerek  yurtdışında Türk şirketlerinde çalışan yöneticiler, gerekse yabancı  şirketlerde yurtdışında çalışan  Türk yöneticiler… Bence her biri Türkiye'nin  birer elçisi  gibi çalışıyor. Türkiye bundan  çok büyük fayda görüyor. Son bir ayda Sarkozy ve eşiyle aynı masada yemek yedim, iki farklı devlet başkanıyla, en azından  25 CEO ile ve üç kez de Paulson ile görüştüm. Devamlı  laf dönüp dolaşıp Türkiye'ye geliyor. Türkiye'de ne oluyor? Bu yaz Türkiye'de çok  güzel vakit geçirdim' gibi cümleler geçiyor. Bu da,  bir yerde Türkiye'nin  gündemde kalmasına yardımcı oluyor. Türkiye'den  de yöneticilerin  çıkabileceğini düşünmeleri  çok faydalı oluyor" şeklinde konuşuyor. Bazı zamanlarda ABD'li  firmaların Türkiye ile ilgili  herhangi bir sorunu olduğunda kendisini aradıklarını  söyleyen Kent, "İsterim ve ümit ederim ki altı-yedi  ABD şirketinin başlında daha Türk yönetici olsun. Ben bundan ümitliyim, olacağını düşünüyorum. Hele de kriz tecrübeli olmalarından  dolayı çok daha değerli  Türk yöneticiler" diye konuşuyor.

  Cola-Cola neden sizi CEO olarak seçti sorumuza ise Kent'in  verdiği cevap iddialı: "Bugüne kadar  yaptığım her işi en iyi şekilde yaptım ve sonuç aldım. Kariyerimde birçok işte çalıştım be bu bana çok ciddi bir tecrübe sağladı. Global  dünyada başarılı olmak için  global  yöneticilere ihtiyacımız var. Birden  fazla kıtada başarılı  olmuş, dünyanın  farklı kültürlerini anlayan  yöneticilere ihtiyaç var. ABD'de başladım sonra Avrupa'nın  değişik  yerlerinde çalıştım . Sonra Asya'da… Onların  kültürlerini çok iyi anlayabildiğimi düşünüyorum. Farklı kültürlerdeki insanlarla rahat anlaşabildiğimi düşünüyorum."

Yönetici araştırması ve seçimi konusunda hizmet veren  şirketlerden Alanyalı &Alanyalı'nın  şirket ortağı Merih Alanyalı da global  bir şirkete geçmenin  global  bir hedef olduğunu  söylüyor. "Muhtar Kent, iyi yetişmiş, tecrübeli, neredeyse dünyadaki bütün  bölgeleri  bilen  bir yönetici. Görev için çok uygun  bir isimdi" yorumunu yapıyor.

35 yıl boyunca Cola Cola'nın  her bölgesinde çalışmış Kent. En büyük  yol  göstericilerini ise eski CEO Neville Isdell, yine ColaCola'nın eski CEO'larından  aynı zamanda "The Ten Commandments for Business Failure" kitabının  da yazarı olan Donald Keough, babası  Necdet Kent, eşi Defne Kent ve Anadolu Holding İcra Başkanı Tuncay Özilhan olarak  sıralıyor.

Aslında CEO olmayı  hiç aklına getirmemiş Kent. Söyleşi boyunca hiçbir adımını  bir sonraki kariyer hedefi  için  atmadığını vurguluyor. "Hiç CEO olmak gibi bir amacım olmadı. Yeni  meydan okumaları görmek, yeni  fırsatları değerlendirmek için ilerledim. Yeni şeyleri  öğrenip yeni  başarılar elde etmek için… Ama bu beni bir gün  CEO'luğa getirir diye düşünmedim" diyor. Firmalardan her zaman üst düzey yöneticilik teklifleri  aldığını,  ama hiçbir zaman Cola-Cola'dan  ayrılmayı  düşünmediğini belirten  Kent, "Ben  30 yıldır aynı sistemin  içindeyim. Ve bu sistemin  dışına çıkmayı düşünmedim. Cola-Cola ile başladım Cola-Cola ile bitiriyorum" diyor.

Peki  Türkiye bir başka "Kent" çıkarabilecek mi? Dünyanın önde gelen  başka şirketlerinin zirvesinde bir başka Türk görebilecekmiyiz? Onun aldığı eğitim , aslında bu açıdan  ilk ipucunu sunuyor. ABD'de doğan  Kent, Türkiye'de Tarsus Amerikan Koleji'ni bitirdikten sonra İngiltere'de eğitimine devam etti. Buna dikkat çektiğimizde Kent, Türkiye'de muazzam eğitim kurumları olduğunu söylüyor. Ayrıca, Türkiye'deki yabancı  şirketlerin  Türk yöneticiler için önemli  fırsatlar  sunduğunu belirterek devam ediyor: "Buralarda Türkiye'de eğitim görmüş, iyi okullarda okumuş, lisan bilen  insanlar oralara giriyor, yükseliyor, yurtdışına atanıyor. Eskiden  bu çok  zordu, şimdi  çok  daha rahat."

Kent hakkında en çok  konuşulan  iddialardan  birisi, Yahudi lobisini arkasına alarak  yükseldiği. Özellikle 2. Dünya Savaşın'da Türkiye'den  gelen Yahudileri Hitler'in soykırımından  kurtaran  Necdet Kent'in  Yahudiler tarafından kahraman  ilan edildiği ve kendisinin de arkasında çok güçlü bir Yahudi lobisi olduğu görüşüne Kent, kesinlikle karşı çıkıyor. "Babam insanlık adına bir şey  yapmış. Ben 35 yıllık iş hayatımda hiçbir zaman  söylendiği gibi bir Yahudi lobisi desteğini arkamda hissetmedim" diyor.

Anadolu Grubu  İcra Başkanı Tuncay Özilhan, Muhtar Kent'i 2005 yılında Cola-Cola'ya uğurlarken  bugün geldiği noktaya kısa sürede ulaşacağından  emin olduğunu söylüyor.

Muhtar Kent'in  özelliklerini,"Çok yönlü kişiliğinin  yanı sıra liderlik  özellikleri taşır,  kolay ilişki kurar ve ilişkilerini başarıyla yönetir" diye sıralayan Özilhan , "Muhtar Bey'i çoğu zaman  'buldozer' diye tanımlarım. Piyasayı  ve müşteriyi harekete geçirir; hedeflerinden asla vazgeçmez. İnatçıdır. Çalışırken hız ve zaman  sınırı koymaz" diyor.

Kent'in  meşrubat sektöründe sahip olduğu 20 yıllık  tecrübeyle Anadolu Holding'e katıldığını ve kısa sürede bira sektörünü de kavradığını vurgulayan Özilhan, "Onun saha odaklı, açık iletişime dayanan, yüksek performanslı çabalarıyla  daha başarılı olduk. Bugün , uluslararası platformda tanınan ve dikkatle izlenen bir grup haline gelmemizde katkısı  yadsınamaz" yorumunu yapıyor.

Kent'in iş  dışında en sevdiği şey  ailesi ve arkadaşlarıyla vakit geçirmek. Zaten  bugüne kadar hayatta en çok pişman olduğu şey ailesine yeterince vakit ayıramaması olmmuş. "Geriye baktığımda vaktin  çok hızlı  geçtiğini  görüyorum. Ailemle, çocuklarımla keşke daha fazla vakit geçirebilseydim" diyor Kent.

İki tutkusu var: deniz ve zeytin ağaçları. En sevdiği deniz ise Ege. "O kadar deniz gördüm, ege gibisi yok. Bu tempoda çalışmadığım zaman muhakkak  Kuzey yarımküre kışlarından yoksun olarak yaşamak istiyorum. Ege bunun için çok uygun bir yer" diyor.

Diğer tutkusu zeytin ağaçlarından  bahsederken  gözleri parlıyor Kent'in. "5 bin ağacım var Ayvalık'ta. Organik  zeytinyağı üretiyorum. Orada vakit geçirmeyi seviyorum. Ürettiğim zeytinyağının  ara sıra bazı yerlerde satışını da yaptım ama zeytinyağı üretmek  benim hobim  ve hobi  olarak da kalacak" diyor. Motor sporları da izlemekten  çok keyif aldığı bir spor Kent'in. Kendisi yapamasa da üniversite eğitimi alan 18 yaşındaki oğlu motor sporlarıyla ilgileniyor. Kendisi ise spor olarak  yüzmeyi  tercih ediyor. Haftada 2-3 kez yüzmeye gidiyor.

Kent'in  fobileri de var. 13 rakamının  uğursuz olduğuna inanıyor. "Ayın 13'ü birde Cuma gününe denk geliyorsa uçmam, herhangi bir sözleşmeye de imza atmam" diyor. Cebinden çıkardığı eski  olduğu görünüşlerinden belli olan  nazar boncuklarıyla 36 rakamlı markayı gösteriyor bize. "Colombia'da poker oynarken  bu rakama  koyduğum  taş ile çok para kazandım. O yüzden bu  markayı saklıyorum, cebimden çıkarmıyorum" diyor.

 .
.

.
.

MUHTAR KENT'İN  GÖZÜNDEN  GLOBAL KRİZ

KRİZİN ORTASINA BİLE GELMEDİK

Yaşanan  gerçekten  çok büyük  be çok boyutlu bir kriz. Mortgage ile başlayan  daha sonra finansal  sektöre sıçrayan bir kriz bu. Şimdi herkesin  beklentisi bunun tüm  üretim  sektörüne sıçrayacağı ve talepte önemli bir kısılma olacağı yönünde. Yine herkes (Ki bende bu görüşteyim) makro ekonomik büyümede bir daralma olacağı görüşünde. Henüz bu  daralmanın  sokağa yansımasını hissetmedik. Daha krizin  ortasını  bile geçmiş değiliz. Sadece ABD'de otomotiv , dayanıklı tüketim  malları  gibi  sektörlerde talepte bir daralma oldu. Ama henüz prekandecilikte,  üretimde , dayanıksız tüketim mallarında büyük bir talep daralması hissetmedik, dünyanın  başka yerlerinde de hissetmedik bunu. Onun için krizin  geçmesine epey bir süre var. 2009'u aşar bu etkilenme.

 SERBEST PİYASA ÇÖKÜYOR DENEMEZ

Bu, serbest piyasa denen sistemin, paketin  bir çöküşümü? Hayır. Bu krizin  bu kadar hızlı ve bazı  insanlara sürpriz olmasının nedeni, dünyada bilgi akışının çok hızlı olması. İnternette dolaşan en ufak bir bilgi bile muazzam boyutlara ulaşıyor. 1929 ve 50'de böyle değildi. Açık, seçik, çabuk değişmeyecek  düzenlemelerle birtakım basit, iyi uygulanabilecek uygulamalar vardı.  ABD'de bankacılık  sektöründe düzenlemeler vardı ama uygulanmadı. Bilançoda 40 misli borçlanma oldu. Bu kabul edilebilecek bir şey değil. Bu tip düzenlemeleri yerine koyup uygulamak gerekiyor. Yatırım bankalarının daha sıkı  denetlenmesi lazım. Endüstriyel  şirketler bile yatırım  bankalarından  daha iyi  denetleniyordu. 2001 senesinde Türkiye'de bankalar o kadar iyi denetlendiki bugün  Türkiye'deki bankaların  bilançoları ABD'deki bankkaların  bilançolarından  çok daha kuvvetli durumda. 2001 krizi olmasaydı  belki Türkiye bugün  çok daha büyük bir darbe yiyecekti. Bazı krizlerin de geleceğe faydası var.

.
.


.
.

DÜNYA YENİDEN ÇOK KUTUPLU HALE GELİYOR

Bu kriz dünyada ABD'deki sistemlere, denetleme mekanizmalarına, Amerikan ekonomisine bir parça güvenin  azalmasına neden olacak. Fareed Zakaria'nın yeni kitabı "Post American World"de de bu konuya değiniliyordu. Dünyada dengeler değişiyor. Eskiden tek  kutuplu olan dünya şimdi çok kutuplu bir dünya haline geliyor. Amerikan ekonomisi her zaman kuvvetli olacaktır ama artık dünyada Çin, Hindistan ve Rusya gibi birtakım yeni kutuplar da oluşabilir, oluşacak. Buna hazırlıklı olmalıyız.

Kriz nedeniyle bu ülkelerin büyüme oranları yüzde 8'lerden 3-4'lere inecek ama düşmeye rağmen  büyüme devam edecek. Rusya bugün  öyle bir altyapı yatırım  programının  içinde ki, bunun  durdurulmasına imkan yok. Petrol dışında  dünyadaki doğal kaynakların yüzde 70'i Rusya'da. Orada da birtakım krizler yaşanacak,  bankalar kapanacak ama BRIC ülkeleri  dediğimiz Brezilya,Rusya,Hindistan ve Çin'in  dünyanın  büyümesine katkısı yüzde 60-70'ler seviyesinde oldu. Bu ülkelerin  büyümeye etkileri aynı seviyede olacak, hatta bu oran  daha da artabilir. Çünkü dünyanın geri kalan kısmı çok daha yavaşlayacak. Batı  Avrupa ve ABD'de büyüme diye bir beklentimiz yok, en azından  önümüzdeki iyi yıl.

FİNANSLA REEL SEKTÖR  AYRIŞAMAZ

ABD'de şüphesiz inşaat sektörü feci şekilde etkilenecek. Kriz mortgage'den  başladığı için inşaat  sektörü hemen hemen durdu. Finansal  sektörde önemli ölçüde daralma ve işten  çıkarma olacak. Çünkü orada bir verim  sağlanması , bilançoların yeniden  yerine oturması gerekiyor. Ondan sonra dayanıklı tüketim malları, özellikle otomotiv şu anda önemli bir durgunluk yaşıyor. Önümüzdeki ABD ekonomisi  için iki tane çok büyük  gösterge olacak  tarih var. Şükran Günü, arkasından yılbaşı ve noel. Bu önemli göstergelerden  perakende sektörünün nasıl etkilenip etkilenmediğini göreceğiz. Dünyada da buna benzer olacağını düşünüyorum. Bugün inşaat piyasasında daha doğrusu gayrimenkul  fiyatlarında dünyanın  her yerinde bir balon var. İnsanlar iyi bir yatırım  diye ikinci evlerini aldılar ve o evin  fiyatı arttıkça iyi hissettiler kendilerini. Çünkü şahsi bilançoları iyi hale geldi. Fiyatlar birdenbire çökünce borçlarını ödeyemez oldular.

ABD'de ekim ayının  başından beri çektiğimiz en büyük sıkıntı kredi piyasalarının donması. Kredi piyasası çöktü, bankalar birbirlerine kredi vermiyor. Bankalar reel sektöre kredi  veremiyor. Küçük ve orta ölçekli şirketler muazzam sıkıntıda. Onun için mali piyasalarla reel sektörün  ayrılması diye bir şeyin söz konusu olabileceğimi düşünemiyorum. Finas sektörü iyi  çalışmadığı takdirde reel sektör çalışamaz. Reel sektörün krizlerde en kolay  çıkış yolu finans sektörünün daha sıkı ve verimli denetlenmesinden geçiyor. Kısaca reel sektör ile finansın  birbirinden  ayrılması kesinlikle mümkün  değil.

PİYASALAR BİR - İKİ AYA AÇILIR

Önümüzdeki bir-iki ay içerisinde piyasalar açılacak. Kurtarma paketlerine rağmen  piyasalarda düşüşün  sürmesi "Paketi çıkardınız hemen uygulayın" sinyali . Finansal piyasalar bütün dünyada böyle çalışır. Bugünden itibaren altı ay ilerisindeki olayları fiyatlandırıyor piyasa. Daha krizin  içindeyken piyasa yükselmeye başlar. Çünkü borsa 6-7 ay sonra olacakları  fiyatlandırmaya başlar. Fiyatlar düşüyorken  borsadan  çıkmayın derler çünkü girdiğinizde çok geç olur.

Piyasalar krizin  reel  sektöre yansıyacağını fiyatlamaya başladı, bu nedenle kurtarma paketlerine rağmen düşüş sürüyor. Reel  sektör firmalarında daha fazla düşüş yaşanıyor. Banka hisseleri yukarıya çıktı ama P&G, Cola-Cola, Mc Donalds, IBM gibi firmalar düşüş yaşadı. Neden? Çünkü hisse alan ve satanlar diyor ki  altı ay sonra bu ürünlere talep düşecek.Çünkü  ekonomi daralacak, bu ekonomik kriz oraya yansıyacak. Doğru ama belli bir yere oturduktan  sonra yani belki altı ay sonra bu iş  düzelecek diyecekler ve onu  fiyatlandıracaklar.

DEVLETİN ROLÜ GEÇİCİ

Bu kriz dünyada bazı küresel değişiklikleri de beraberinde getirebilir. Örneğin  dünyada  son 20-25 yıldır muazzam  bir şekilde gelir atışı oldu. Muazzam  bir zenginlik  ve harcama çıktı ortaya. Bu  harcama aynı zamanda doğal kaynaklar üzerinde de kalıcı  etkiler yaratmaya başladı. Onun için  dünya bu krizle birlikte yeni bir dengeye oturacak diye düşünüyorum. Daha verimli  ve ufak  araçlar, daha az klima, daha verimli  ısınma biçimleri , doğaya dost yaşama ve harcama tarzı… Aslında bu kriz dünya için pozitif bir şey  diye düşünüyorum. Kalıcı ekonominin  kalıcı  toplumlarla bir arada olabileceğini düşünüyorum. Ama bunun olabilmesi için  doğaya daha dikkatli  davranmamız gerekiyor.

Kriz nedeniyle istemeden  de olsa devletin  rolü güçlendi. FED'in  bugün  Amerikan Gayri Safi Milli Hasılanın  (GSMH) üzerindeki etkisi  yaklaşık yüzde 20 deniyor. Düşünülemezdi böyle bir şey. Bunlar bence kalıcı değil, geçici çözümler. Şu kredi piyasaları  ve likidite açılsn, firmaların  üzerindeki borçlar hallolsun, insanlar işlerinden olmasın, ondan sonra serbest piyasa modeli yeniden çalışmaya başlayacak.

   
TÜRKİYE ÖNLEM ALMAZSA DAHA FAZLA SIKINTI  ÇEKER

Türkiye'nin  kemerlerini sıkması ve cari açığını azaltması lazım. Türkiye'nin hem ihracatı hem de ithalatı düşücek, bu çok net. Toplam ticaret hacmi düşecek. Batı Avrupa, krizden  dolayı hasta ve yatakta. Bu bakımdan  Türkiye'de kemerleri sıkacak  mali politikaların  izlenmesi lazım ki açık biraz daha büyümesin. Bu büyük  bir fırsat Türkiye'de. Ticaret açığını kapatıp dengeyi kurmamız lazım.

Bunun yanında Türkiye'nin turizm potansiyelini kaybetmemesi lazım. Çünkü bilhassa Rusya'dan  büyük ölçüde turist geliyordu. Bunları çekmeye devam edecek fiyatlandırma politiklarına gitmemiz gerekiyor.  Alışkanlıkları kaybetmeyelim bu iki yıl  içinde işler toparlandığı vakit yine aynı turizm potansiyeline ulaşalım. Bu son dönemde Türkiye'de çok iyi bir ekonomik refah sağlandı.

Gayet iyi bir ekonomik politika izlendi. Düzenli, sürekli ve önemli ölçüde Türkiye'nin  kişi başına gelir düzeyinde artış oldu. Şimdi bir parça kemer sıkma politikasına gidilmesi ve liderlerin bunu  halka anlatabilmesi lazım. Bunu yapmazsak  çok daha fazla sıkıntı  çekeceğiz. Bireylerin de şirketlerin  de devletin  de masraflarını azaltması  lazım. Harcamalarını daha verimli, daha dengeli bir hale getirmeleri lazım. Hiçbir şey olmamış gibi davranırsak  bundan herkes zarar görür.

"ARABA GÖNDER PARAYI  SENİN BANKANA YATIRAYIM"

Bu krizin çıkmasının  nedenlerinin  başında güven  geliyor. Öyle şeyler duyuyorum ki gerek ABD gerekse Avrupa'daki bankacılardan…Gece yarısı  bankalara telefonların geldiği, insanların  bankalara "Aman  şu bankadan  bütün paramı çektim, senin  bankana yatırmam gerekiyor. Bana araba gönder paralar evde,  senin  bankana yatıracağım paraları" diye telefonlar ettiğini duyuyorum. Böyle bir ortamın içindeyiz. Türkiye'deki liderler bir ölçüde güven  sağlamaları  gerektiğini düşünüyorlar belki de.

Dedikodular  çıkmadan  o dedikoduları  öldürmek, bertaraf etmek açısından bu sözler (Hükümet yetkililerinin  "Türkiye krizden  etkilenmiyor"sözleri) söylenmiş  olabilir. Ama bunları söylerken arka pplanda da bu  söylediklerimi yapmaları lazım.

.
.


Muhtar Kent

.
.
Muhtar Kent Gözüyle Kimdir Başarıları Linkler Kendi Sesiyle Fotograf Albüm Kitap Tavsiyeleri TV Tüm Yazıları Muhtar Kent Odası Lider Arama

.
.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org