Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Nur Ger Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

NUR GER Bülent Şenver'in Odası TV Programı
17.08.2012
Okunma Sayısı : 5307
Oy Sayısı : 9
Değerlendirme : 5
Popülarite : 4,77
Verdiğiniz Puan :
 

 

NUR GER Bülent Şenver'in Odası TV Programı

.
.

izlemek için  

.
.

dinlemek için    

.
.

NUR GER Bülent Şenver'in Odası TV Programı

.

NUR GER Bülent Şenver'in Odası TV Programı
Deşifresi
Nur Ger (NG)
Bülent Şenver (BŞ)

BŞ: Bülent Şenver'in Odasına hoş geldiniz.

Bugünkü konuğum Sayın Nur Ger.

Gençlerle tecrübelerini, birikimlerini ve zenginliklerini paylaşacak.

Hoş geldiniz Nur Hanim.

NG:
Hoş bulduk.

BŞ:
Nur Hanım, uzun yıllar oldu sizinle görüşmeyeli, hala sizi çok dinç görüyorum, enerji dolu görüyorum, gözlerinizin içi parlıyor hala.

NG: Bende sizi aynı gençlikte ve aynı heyecanda ve dinçlikte bulduk.

BŞ.
Eksik olmayın.

Gençlerimiz merak ediyorlar, siz hakikaten onlara örnek olacak bir kişisiniz.

Çünkü hayatta birtakım zorlukları yenip, önemli yerlere gelip, belirli başarılar elde etmiş, bir çok genç kızımızın da hatta "Ben nasıl Nur- Ger olurum?" dediği figür haline gelmişsiniz.

Onun için diyorum ki ; onlarla ilgili hayatınızda önemli birkaç kilometre taşı olmuştur, o hayatınızdaki kilometre taşını bizimle paylaşır mısınız?

NG: Memnuniyetle.

Bu fırsatı tanıdığınız için teşekkür ederim.

Gençler adına teşekkür derim.

Ayrıca gençlere verdiğiniz değer ve önem adına da çok teşekkür ediyorum.

Benim hayatımın kilometre taşları herhalde Galatasaray Lisesi'ni kazanmamdır.

İlk öğretimimi çok önemli kilometre taşı olarak görüyorum.

Dolayısıyla AFS Bursu ile Amerika'ya gitmem. Boğaziçi Üniversitesi'nde yüksek lisans okumam bunlar eğitimimdeki önemli kilometre taşlar.

Ama kendi hayatımda kendi işimi kurmaya karar vermiş olamam, küçük yaşta buna soyunmuş olmam, işveren olmam.

Muhtemelen de son dönemde ise SUTEKS'in, yeni SUTEKS dediğimiz şirketimizde Metin Peköz Beyefendi ile bugünkü ödüle bizi getiren SUTEKS'i var etme yola çıkışımız çok önemli kilometre taşları.

Özel hayatımda ise üzüntülü olanları  bir kenara bırakabilirsek, kızımın varlığı en önemli kilometre taşıdır.

BŞ:
Bu gençlere deseniz ki "Hayatta birkaç tane değere çok önem verin." O birkaç tane değer, gençlerimiz hangi değerlere önem versinler sizce?

NG:
Yaşamı ben sürekli değişken görüyorum.

Hayat sürekli değiştiği için değerlerin öncelikleri de yaşam içinde değişebiliyor.

Çocukken çok sevilmiş olmayı istersiniz, herkes çok sevsin istersiniz.

Daha gençlikte herkes beni anlasın istersiniz.

Ama muhtemelen hayata atılacak gençlere en önemli değerleri ne olduğunu söylememiz gerekirse; bence dürüst olmaları, açık olmaları, sorunlardan korkmuyor olmaları, onları aşmak üzere kendilerini sürekli hazırlayabiliyor olmaları, şeffaf olmaları, özgüvenli olmaları.

BŞ:
Özgüven. Kendilerine güvenmeleri.

NG:
Edison'u hatırlamaları.  Bin defa yaptı deneyi olmadı ama sonunda ışığı buldu.

Tünelin sonunda mutlaka ışık var.

Onun için orada kendisini hep öne çıkarmalı, kendinden yola çıkmalı.

BŞ:Siz bir de kadın erkek eşitliği ile ilgili bir çok çalışmalar yaptınız. Ben yanılmıyorsam TÜSİAD'da da Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu Başkanlığını yürütüyorsunuz.

NG:
Haklı Kadın Platformu  Yürütme Kurulu Üyesiyim.

BŞ:
Haklı Kadın Platformu. Haksız kadında var mı?

NG:
Tabii ki haklı insan, haksız insan ama genelde kadının haklarını savunmaktan ve haklı olan kadını beraberce el ele tutmaktan gelen.

BŞ:
Peki size göre kadın ve erkek eşit değil mi?

NG:
Bence insanlar doğarken eşit şartlara doğmalı. Keşke öyle bir dünya yaratabilecek olsak. Kadın ile erkeğin doğası farklı. Doğal olarak farklı , ancak toplum içinde edinecekleri yer ve bulunacakları konumlar eşitlenebilir. Aslında dünyada bugün olan haksızlık bence bu.

BŞ:
Bir soru daha sorayım size; dünyada kadın erkek eşitliği sağlandıktan sonra TÜSİAD'da kadınlarla ilgili hangi komite kurulabilir?

NG:
Çok güzel bir soruydu.

Ben hep şöyle söylerim; "Kadın Erkek Eşitliği, Kadın Hakları gibi konular keşke gündemden kalktığı güne kadar ve en kısa zamanda gündem maddesi olmaktan çıksa" derim. İnsan Hakları diye görürsek konuyu, doğal olarak kadınların çalışma hayatına geç girmelerinden dolayı en fazla diyebiliriz ki 150 yıl.

Oysa ki insanlar 10 bin yıldır belirli bir kültürde yaşıyorlar.

Dolayısıyla yakın gelecekte bu farklılığı ortadan kaldırırsak, kadını ve erkeği çalışma hayatının içinde aynı yerlere erişmelerinin zeminlerini eşitlersek, eminin hala daha insan haklarının eşitsizliklerinden bahsediyor olacağız.

BŞ: Bir de Birleşmiş Milletlerin Kadını  Güçlendirme İlkeleri diye bunu sanki şöyle görüyor kadınları güçsüz görüyoruz, o nedenle güçlendirme ilkeleri yazıyoruz anlamımı çıkıyor buradan.

Kadınlar güçlü değil midir?

NG:
Yok, tabii ki yaklaşım bu değil.

BŞ:
Kadınlar güçlü müdür?

NG:
Ben tümüyle eşitlikçi yaklaşan, hep öyle düşünen birisiyim.

Dolayısıyla kadın mı daha güçlü?

Erkek mi daha güçlü?

Güçlü erkek, güçlü kadın vardır.

Farklı alanlarda güçleri olan insanlar vardır.

BŞ:
Kadınları güçlendirme İlkeleri ne yazar?

NG:
Onu biz de imzaladık.

BŞ:
Şirket olarak mı?

NG:
Evet.  Kurumsal olarak ilk imzalayan KOBİ'yiz. Buradaki şey şudur; Doğal olarak şuanda dünyada kadınlar çalışma hayatında ve hayatın içinde değiller.

En son örnek şöyle vereyim size; Türk Ticaret Kanunu çıktı biliyorsunuz ve buradaki yasada eşin imzalama mecburiyeti gündeme geldiği andan itibaren Eylül'de yasayı değiştireceğiz.

Bu çok büyük bir komplikasyon yarattı.


BŞ:
Kefil olmak ile ilgili değil mi?

NG:
Ben bunun aksine konuşan tek bir köşe yazarı, tek bir ekonomist, tek bir kanun koyucu görmedim.

Bu ne demek?

Demek ki daha bu anlamda doğal bir eşitlik yok ve bu yansıyor ki hemen bu yasayı değiştirmemiz gerekir deniliyor.

Bu ne demek?

Bu demek ki yeteri kadar eşitlikçi bir kültür yerleşmemiş.

Peki o zaman ne yapmak lazım?

Burada mağdur olan tarafı,  ki mağdur da demek yeterli değil, onu güçlendirmek için ne yapmak lazımdan yola çıkılıyor.

BŞ:
Bir de siz Bakanlık Ödülü aldınız.

Çalışma Hayatında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği.

Nasıl oldu bu ödül?

Niye verdiler bu ödülü size?

NG:
Bizim,  demin söylediğim yeni SUTEKS dediğimiz, 1997 sonrası var ettiğimiz kurumsal yaklaşımda insana verilen değer birinci değerdi ve her şeyin önünde çalışanlarımız ve onlarla birlikte bir kurumsal kültür yaratmak idi.

Eğer insana verilen değer olmasaydı, ben hep bunun altını çizmek durumundayım, kadınların eşitlikçi yaklaşımını öne çıkarmakta mümkün olmazdı.

Herkese eşit fırsatlar tanınsa bile, henüz toplumumuzda maalesef kadını çalışma hayatının içine koymamız için onu desteklememiz gerekiyor.

Çünkü kurumsal destekler yok, kültürel olarak bazı eksikliklerimiz var.

Bunları tamamlamak adına biz SUTEKS olarak özellikle doğum öncesi ve çocukları 4 yaşına gelene kadar kadın çalışanlarımıza farklı öncelikler tanıyoruz.

Ailesini ve çocuğunu öne koyarak iş ve çalışma hayatını dengelemesini mümkün kılıyoruz. Teknolojiyi sonuna kadar kullanarak.

Bütün bunların bileşkesi çok hakkaniyetli, eşitlikçi ve çok önemli bir ayırım daha var.

Hala Türkiye'de ve dünyada nadir olduğunu düşünüyorum, varsa da ben bilmeyeceğim, kar paylaşımı dediğimiz bir yaklaşımımız var.

Biz karımızı üç ayda bir açıklayarak çalışanlarımız ile paylaşıyoruz. Dolayısıyla herkes SUTEKS'in ortağı.

BŞ: Kadın çalışanlara daha fazla veriyor musunuz?


NG:
Hayır. Herkes eşit.

Şöyledir o; karın yüzde 10'u kadar oranını herkesin maaş oranına bölerek paylaştırıyoruz.

Dolayısıyla bizim bütün yaklaşımlarımız eşitlikçi.

Benim bütün yaklaşımlarım hayatta, karşımdakinin yerine kendimi koyarak hep düşünmek üzerine.

O nedenle böyle farklı bir kurumsal yapımız var.

BŞ: Ne kadar güzel. Ödüllerde aldığınıza göre.

NG:
Evet. Bu da bize ödül getirmiş oldu.

BŞ:
Şimdi keşke diye bir bölümümüz var. Bülent Şenver'in Odasında konuğum Nur Ger ile birlikteyiz.

Şimdi üç keşke.

Üç keşkenin birincisi dünya ile ilgili.

Size desem ki "Dünya ile ilgili bana bir keşke söyler misiniz?

Dünya ile ilgili keşke?"

NG:
Çok ciddi adaletsizlik ve gelir dağılımı eşitsizliği var.

İnsanlığın şuan içinde yaşadığı dünyadaki adaletsiz konumun değişebilmesi için gerekli yapısal bazı değişikliklerin yapılabilir olmasını ve sürekli savaşarak değiş, şiddetle değil , daha uzlaşma kültürü içinde ve asgari müştereklerde feragat ederek bir arada yaşayabilmeyi öğrenebilsek.

BŞ:
Peki, Türkiye ile ilgili keşke.

NG:
Terör ile ilgili benim çok şeyim var.

Bitmiş olmasını çok çok çok istiyorum.

BŞ:
PKK terörü.

NG:
Ben Terör diyeyim, bunun adını nasıl koymadan.

BŞ:
Trafik terörü de var.

NG:
Haklısınız.

BŞ:
PKK Terörü var, Trafik Terörü başka bir şey.

NG:
Ben Türkiye'deki çeşitli adlarla koyuyoruz.

Kürt sorunu diyoruz.

PKK diyoruz.  

Ama ben birinci derecede bu terörün bitmesini çok yürekten istiyorum.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının el ele ve herhangi bir ayrımcılığa gerçi bu da bunun bir parçası, gerek kalmadan beraberce yaşayabilmelerini çok istiyorum.

BŞ:
Üçüncü keşke de kendiniz ile ilgili. Nur Ger keşke

NG:
Şöyle bir şey var, ben çalışma hayatı odaklı oldum.

Gerçektende hala öyleyim.

Çalışma hayatı, sosyal sorumluluklar, vs.

Kendime daha fazla vakit ayırabilmiş olmayı, özel hayat ve çalışma hayatı dengesinde  özel hayatıma daha fazla zaman ayırabilmiş olmayı ararım bazen.

BŞ:
Çalışanlar böyle değil mi?

Başarı olanların sıkıntısı özel hayata daha az vakit ayırabilmiş olmak.

NG:
Daha fazla vakit ayıramamış olmaktan dolayı bu dengesizliği hissetmek üçüncü keşkem.

BŞ:
Bir başka bölümümüze geliyoruz. Bülent Şenver'in Odasında konuğum Sayın Nur Ger.

Şimdi "Bir göster bin işit" bölümü.

Oyun diyorum buna çünkü ben size bir obje getirdim, bu objeyi kulağınıza küpe olsun kutumun içine koydum.

İstiyorum ki, bu objeyi size göstereyim ve onunla ilgili gençlerimizin kulağına küpe olabilecek söz bizimle paylaşın veya cümle paylaşın, görüş paylaşın.

Sizin için getirdiğim obje bir düdük.

Müsaade ederseniz çalabilir miyim?

Bu düdüğe bakıp, ne söylemek istersiniz?

NG:
Sürprizlerle dolu oluğunuzu söylemiştim söyleşinin. Şöyle diyelim; bu düdük bizim için elimize verilmiş bir fırsat olsun.

Bu öyle bir fırsat olsun ki biz nasıl çalarsak bizim karşımıza öyle çıksın.

Bu düdük mahareti itibari ile ses ve seslerin şeylerini verdiğine göre, biz bu düdüğü yaşamımızı yönetmek için kullanıyor olalım.

Zaman zaman kuvvetli tonlarla uyarılar için kullanalım.

Zaman zaman müziğe dönüştürelim keyif olarak paylaşalım.  

Zaman zaman küçük uyarılar olsun .

Bu bizim hayatımızda çevremiz ile olan ilişkimizi ve hayatımızı düzenlemek için bize tanınan bir fırsat olsun.

BŞ:
Hemen devamında da minicik, küçücük bir düdüğüm var.

Minik düdüğün sesi de minik çıkıyor.

NG:
O zaman küçük düdük, büyükten rol modeli yani rol alan olduğuna göre ona çok özenli, dikkatli davranalım.

O bizim yetiştireceğimiz geleceğimiz olacağı için değerlerimizi kendine olan aktarmada ve hatta onun gelişmesinde her yönde büyük düdüğü doğru kullanalım ki o yoluna rahat girsin ve mutlu bir insan olarak hayatını sürdürebilsin.

BŞ:
Ağzınıza sağlık.

Değiştirmek istediğiniz bir şey hayatınız da mutlaka olmuştur.

Diyorum ki her lider bir şey değiştirmek ister.

Bir şeyleri değiştirme arzusu içerisindedir.

Bu, hayatının içinde değişik safhalarında değişik şeyler olabilir.

Son zamanlarda sizin değiştirmeyi arzu ettiğiniz?

Bu iş ile ilgili olabilir, şahsi olabilir, dünya ile ilgili olabilir, aileniz ile ilgili olabilir.

NG:
Demin söylediğim paralelde değiştirmek istiyorum ama başarabilir miyim bilmiyorum.

Biraz daha özel hayatım ile ilgili ağırlık dengesini, bunu son 32 yıldır söylüyorum, 32 yıldır çalışma hayatının içindeyim , inşallah başarabilirim.

Ama dünya ile ilgili gerçekten insanlık dünyayı kötü kullanıyor.

Biz insanlar dünyayı tarihte hiç olmadığı kadar kötü bir veri olarak kullanıyoruz.

Ekolojisi ile, dengesizliği ile, çok çok sürekli savaşarak.

Bunun farkındalığını insanlara yaratabilmeyi, israfı ve dünyanın kaynaklarını yok etmeyi anlatabilmeyi, değiştirebilmeyi isterdim.

BŞ:
Nur Ger hiç fıkra biliyor mu?

NG:
İyi bir fıkra anlatıcısı değilim.

BŞ:
Olsun.

NG:
Bir tane ders olsun diye bir fıkra anlatmaya çalışayım. Şöyle;

Adamın biri "Benim kafamda küp var. Küp var ve ben bu küpten kurtulamıyorum" diyormuş.  

Psikologlara gidiyor küp var.

Doktora gidiyor küp var.

 Bir arkadaşı diyor ki:

"Senin bu derdini çözecek birisi var. Bir ona gidelim. Eminim o senin derdini çözecektir" diyor.

Gidiyorlar beraber.

 Adam:

"Benim kafamda kocaman bir küp var" diyor .

Psikiyatr:

"Haklısınız beyefendi, sizin kafanızda kocaman bir küp var. Ama bu öyle kolay bitmez. Siz haftaya geleceksiniz ben bir ameliyat seansı koyacağım, sizi bu küpten kurtaracağım". Diyor.

Adam:

"Doğrumu söylüyorsunuz "diyor.

Psikiyatr:

Doğru söylüyorum" diyor.

Gidiyor, haftaya geliyor.

Psikiyatr:, fiziki olarak bir küp hazırlamış, kapatın gözlerinizi diyor, küpü başına geçiriyor ve kırıyor.

Adam:

"Gördünüz mü, nasıl oldu. Beni çok mutlu ettiniz " diyor ve mutlu bir şekilde ayrılıyor.

Bu kıssadan hisse.

Şöyle ki; birisi size sorunlarıyla, dertleriyle bir şekilde geliyor ve diyor ki bu "var".

Siz diyorsunuz ki "yok", o diyor ki "var".

O zaman belki onunla anlaşarak onu iyileştirmek adına "Gel, böyle bir sorunun var, bunu bir yok edelim . Nasıl yok ederiz?'e girip onunla birlikte sağlıklı bir şekilde çıkmanız mümkün olabilir.

BŞ: Çok güzel.

Ağzınıza sağlık.

Bülent Şenver'in Odasında konuğum Sayın Nur Ger.

Şimdi "Soru Yağmuru" Niye soru yağmuru diyorum?

Çünkü kısa kısa yağmur damlaları gibi size sorular hazırladım, yanımda o soruları getirdim.

İstiyorum ki bu kısa sorulara kısa cevaplar verin. Benimle soru yağmuruna hazır mısınız?

Damlaları damlatayım mı?

NG: Lütfen.

BŞ: Birinci samla; İş hayatında kadın patronların karşılaştığı en önemli zorluklar nelerdir?

NG: Samimi olarak söyleyeyim; işveren zorlukları var, patron zorlukları var.

Kadın olarak çalışma hayatında ve hayatın içinde duruş zor.

Başladığından itibaren siz işveren ve kadın olmak istemişseniz zaten siz suyun akışının tersine bir yerde duruyorsunuz.

En önemli altını çizmek gereken şey, iş ve aile dengesini kurmak zorluğu.

Çünkü toplumsal olarak kadının çalışma hayatı içinde olması beklenmiyor, evde anne, çocuklarıyla hayatını böyle başlayıp böyle bitirmesi bekleniyor.

Bu çok yerleşik bir kanaat.

Maalesef Türkiye bütün istatistik göstergelerde sonuncu sırada.

Bu bir tesadüf değil.

Dolayısıyla bunu aşmak üzere siz kendi doğal duruşunuzla durmanız bile bir sürtünme ve doğal zorluk. Ama şu artısı var; sizin kabulünüzü ve sizin niyetinizi gördükten sonra çok daha fazla destek olunuyor.

BŞ: Kadın patron olmanın avantajı var mı? Avantajı ne?

NG: Kadın olmaktan doğan bir avantajı zannetmiyorum.

Çünkü şu da var, ben hep şunu demişimdir, "Ne kadın olmaktan dolayı özel bir konumda olmak isterim, ne de kadındır diye eksiltilmiş olmak isterim.

Ben işimi yapmak isterim profesyonel olarak. Hep de öyle oldu.

Dolayısıyla bu süreç içinde onun doğasının zorluklarını yaşarım" Ben böyle bakıyorum.

Ama birlikte çalıştığımız ve beraber olduğumuz insanlar bundan dolayı zorlanıyorlar mı, onlara sormak lazım.

BŞ: En son kimin yanaklarından öpmüştünüz?

NG: Annemin.

BŞ: Allah uzun ömürler versin.

NG: Versin gerçekten.

BŞ: Hiç aklımdan çıkmıyor ki.

NG: Hatırlayamadım.

BŞ: Demek ki yok. Neyi unutmak istersiniz?

NG: Şöyle bir şey var bende, olumsuzlukları ruh ve akıl terazisinden geçiriyorum.

Olumsuz yaşadığım şeyden önce çok etkilenirim, fakat sonra bunu akıl süzgecimden geçiririm, kendime olan payını bakarım, hallettim, halledemedim onu ben unuturum.

Arkaya bırakırım, unuturum.

BŞ: Hep ileriye bakarsınız.

NG: Evet, onu da alarak önüme bakarım.

BŞ: Hep benimle birlikte olsun diyeceğiniz birkaç manevi değer var mı?

NG: Kaybetmemeye çalıştığım temel değerler.

Bizi değerler var ediyor.

Herhalde bunun başında kendi gibi olma, dürüst samimi olma, hiçbir zaman başkası için yapmama, başkası istiyor, başkası düşünecek diye değil, kendinden yola çıkıp kendi gibi olabilme hali ve bunu hep koruyabilmek. Şeffaf, açık ve dürüst olabilmek.

Hiçbir zaman zik zak yapmamak.

BŞ: En çok sevdiğiniz ses ne sesi?

NG: Su sesini. Kızım adı Su .

BŞ: Çok hoş bir isim. Okuyor mu ?

NG: Bitirdi, evlendi, çalışma hayatına girmek üzere.

BŞ: Sizin yerinize aday mı? Yoksa başka bir sahada mı?

NG: Ayrı bir sahada ama o da girişimci olma yolunda.

BŞ: Başarılı olsun inşallah.

NG: İnşallah.

BŞ: Sizi en çok kızdıran şey .

NG: Yalan söylemek.

BŞ: Söylüyorlar mı size yalan.

NG: Hepimiz insanız beyaz yalan deriz, küçük yalan deriz ama ben yalan söyleyemem zaten, hemen anlaşılır.

Zaten öyle bir şeyim yok. Benim kandırılmam, yalan söyleyerek , doğruyu söylememek.

BŞ: En son en zaman ağlamıştınız?

Ağlarsınız değil mi?

NG: Bence her insan ağlar.

Ben bu duygularımı pek paylaşmam, saklarım.

BŞ: İş hayatında sizin en sık gördüğünüz ahlak dışı veya etik dışı gördüğünüz şey ne?

NG: İş etiği açısından kamuya olan borcun, devlete olan borcun, verginin, sosyal sigortalar primleri ve benzeri, kişilerin adına işverenin ödemesi gereken paranın ödenmemesi.

BŞ: Niye ödemiyorlar?

NG: Bizim ödüle giden yolda bizim 26 yıldır herhangi bir tek gün gecikme, faiz, uyarı şeyimiz yok.

Bir gün öncesinden kamu borcu, bireysel borçlarımızın tümü , vergi borcumuz, devlete olan borçlarımız ödenmiştir. 

İşveren etiğinin içinde kamu borcu yok sayılıyor.

Kıdem tazminatı yok sayılıyor.

BŞ: Size göre bu adil mi?

Bazıları sizin gibi vergilerini zamanında ödüyor, bazıları ödemiyor ödemiyor,  vergi affı oluyor, affediliyor.

Siz doğru ödediğiniz için cezalandırılmış oluyorsunuz, bu adalet mi?

NG: Enflasyonun yüzde yüz olduğu dönemlerden bugüne kadar, o işverenlerin ödemediği vergilerin paralel olarak size geri ödenecek olsa, bir servetin ödenmesi gerekir.

Tüm vergilerini ödeyen şirketlere bunun bir rahatsız eden bir haksızlık .

Fakat tek taraflı değildir hiçbir şey.

Dünya bir denge olduğu için neden Türkiye bu durumda? Bunu irdeleyip , devleti yönetenlerin esas bunu adaletli bir seviyeye getirmesi gerekir.

BŞ: Ayakta alkışlarım. Siz neyi ayakta alkışlarsınız?

NG: Ben hayatını yoktan var eden ve gerçekten tüm imkansızlıklarla her zaman çıkış yolu bularak kendi öz benliğini kaybetmeyip ayakta durabilen her insanı ayakta alkışlarım.

BŞ: Sizin hayatınızda birkaç önemli dönüm noktası olmuştur. Birkaç tanesini paylaşır mısınız?

NG: Çocukluğumda kolum kırılmıştı, üç ay ben alçıda kaldım, okuma yazma öğrendim. Hemen okumaya heveslendim, hemen okula gittim.

Okullarımı saymıştım size dönüm noktası olarak.

Olumsuz olabilecek şeyi söylemek gerekirse, babamı çok çok genç yaşta kaybetmiş olmamız benim hayatımdaki dönüm noktalarından biri oldu.

97 yılından itibaren de kurumsal olarak yeni SUTEKS diye bizi ödüle götüren süreç ve Metin Peköz Beyefendi ve SUTEKS takımı benim için müthiş bir dönüm noktası.

BŞ: Bu dünyadan yarılırken geride ne bırakmak ister siniz?

NG: Değerlerimi ve beni herhalde.

Adım hatırlanabiliyorsa, ne kadar hatırlanıyorsam o kadar yaşıyorum demek olacaktır.

Benim pek çok genç nesile ki bu programın amacı bu, benim birlikte olduğum tüm insanlara değerlerimin geçtiğini yaşadığını görmeyi, onları da yaşamasını bilmek veya onu bırakmak.

BŞ: Sizce hayat nedir?

NG: Herhalde hayat benim için hedefler koymak, o hedeflere ulaşmak için süreç içinde harcanan emekler, bir mutlu andan diğer bir mutlu anı var etmek için o süreç içinde geçirdiğiniz emekler.

Muhtemelen çocuklarınızla, ailenizle, kendinizle çok çok yaşlandığınızda, eğer Allah uzun ömür nasip etmişse, düşündüğünüzde "İstediklerimi yapabildim, hepsi olmasa bile büyük bir kısmı yapabildim. Ne mutlu bana"diyebilmek.

BŞ: Sevdiklerinizle neleri paylaşmak ister siniz?

NG: Sevgimi. Doya doya sevgimi paylaşmak isterim.

BŞ: Çok teşekkür ederim. Ağzınıza sağlık.

Bülent Şenver'in Odasında konuğum Sayın Nur Ger ile birlikteyiz.

Şimdi "Siz Olsaydınız Ne Yapardınız?"

Nur Hanım, ben sizin için bir etik vaka hazırladım. Hayali bir etik vaka.

O etik vakayı müsaade ederseniz size bir okuyayım, sonra soracağım "Bu durumda siz olsaydınız, siz ne yapardınız?" diye.

Benim etik vakam şöyle;

Süha Bey, bir GSM operatörünün Genel Müdürüdür.

Çok kar elde etmek istiyorlar.

Fakat o yıl maalesef bu mümkün olmamaktadır. Rekabet nedeniyle ciroları aşağıya doğru düşmektedir.

Genel Müdür düşünmeye başlar.

Ne yapsam da cirolarımı artırsam diye.

Genel Müdür Yardımcılarını arar, der ki "fikir üretin bana, gelin toplantı yapacağız, fikirlerinizi benimle paylaşın."

Toplantı günü gelir.  

Genel Müdür Yardımcıları oturur, hepsi fikrini söyler.

Birisi böyle yapalım der, birisi böyle yapalım der.

Oradan Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Bey'e sıra gelir.

Ahmet Bey der ki:

"Genel Müdürüm, eğer benim dediğimi yaparsanız söz veriyorum size son üç ayda gelirimizi biz yaklaşık 7,5 milyon lira artırabiliriz"

Süha Bey heyecanlanır..

"Nedir söyle bakalım, Nasıl yapacağız bu işi" der.

Ahmet Bey:

"Bizim yaklaşık 10 milyon müşterimiz var. Bizim telefonları kullanıyorlar. Hepsine biz birer mesaj göndersek, sms mesajı."

Genel müdür :

"Ne mesajı göndereceğiz?"

Ahmet Bey:

"Mesajda şunu yazalım 'Sesli mesajınız var, lütfen 8585'i arayın.' Bunların içinde, 10 milyonun içinde emin olun 7,5 milyonu merak eder , neymiş bana gelen mesaj diye hemen 8585'i arar. Arar aramazda onun kulağına bizim bilgisayar şöyle der; 'Bu arama normal ücretiniz olan 50 kuruşla ücretlendirilecektir '  Emin olun 2,5 milyonu aramasa 5 milyonu yine merak edip bizi arar. Biz bu uygulamayı üç ay arka arkaya tekrar etsek, en az 7,5 milyon lira ciromuz artar."

Süha Bey şaşırır. "Peki biz bunu yaparsak, o da ararsa 8585'i ne söyleyeceğiz onun kulağına?"

Ahmet Bey, hazır cevap önceden düşünmüş.

"Deriz ki, 'Şuanda sesli bir mesajınız yoktur."

Süha Bey iyice şaşırır. Acaba ne yapsam diye düşünmeye başlar.

Sayın Nur Ger, Genel Müdür Süha Bey'in yerinde siz olsaydınız, bu durumda siz ne yapardınız?

NG: Şimdi gerçekten böyle bir Genel Müdür ile çalışmadığımdan dolayı, düşünce tarzı böyle olacak bir Genel Müdür  ile ben  nasıl çalışmışımda farkına varmamışım diye düşünürüm.

Oyunu devam ettirmek gerekiyorsa, siz Genel Müdür olun, ben size şunu soracağım;

"Siz bu mesajı alan bizim operatörümüzün kullanıcısı olsanız ve doğal olarak kandırıldığınızı anladığınızı var sayıyoruz, bizimle çalışmaya devam eder misiniz?

Aynı operatörde kalır mı?

Sayın Genel Müdürüm.

Bu mesajın tarafı olan 5 milyon kişi bu mesajı aldığı zaman, kandırıldığını anladığında hala bizim operatörle devam eder mi?"

BŞ: Anlarlarsa.

NG: Anlarlar. Kandırıldıklarını nasıl anlamazlar.

BŞ: Bizim insanımız kandırıldığını anlamasına  rağmen bazı şirketlerle çalışmaya devam ediyor mu?

NG: Bence insanlar kandırıldıklarını anladığında devam etmezler.

BŞ: Etmiyor mu?

NG: Doğal olarak kandırıldığını anladığı an operatörü bırakacaktır.

Şöyle düşünelim;

5 milyon insanın 2,5 milyonu kandırıldığını anlarsa yarı yarıya olsun çekip gider o operatörden.

İnsanlar doğası gereği akıllıdır.

Eğer birisi karşısındakinin akıllı olmadığını düşünüyorsa aslında kendisinde bir sorun vardır.

BŞ: Ahmet Bey'di bu öneriyi söyleyen, Genel müdür yardımcısı Ahmet Bey. Genel Müdür olarak siz Ahmet Bey'i ne yaparsınız?

NG: İş geliştirme, kurumsal gelişme, kurumu geliştirme ve kaynak yaratma ve müşteri kazanma konusunda becerileri demin de söyledim bizde bu söz konusu olmaz da kurum Ahmet Bey'i işe alamıyor olmalı.

BŞ: Ahmet Bey, çok cin fikirliymiş.

NG: Ben bunu sevmiyorum, cin fikirli olma.

Bir kere kazandığınız o para ki diyelim kazandınız, devamında o kurumu nasıl yaratacaksınız?

Bir şey daha var "Haydan gelen huya gider."

Böyle gelen bir para hiçbir şekilde o kurumda kalmaz.

BŞ: Kısa vadeli kardır, bu kar sürdürülebilir olamaz.

Kısa vadeli o karı elde edersiniz ama uzun vadede para kazanamaz.

Sürdürülebilir kar olamaz hiçbir zaman.

Bülent Şenver'in Odasında konuğum Sayın Nur Ger ile birlikteyiz.

Şimdi çubuk oyunu.

Oyunlarımız bitmiyor bizim.

Niye çubuk oyunu dedim?

Çünkü bu kutumuzun içine çubuklar koydum.

O çubukların üzerine de ben güzel sözler yazdım.

Siz bir çubuk seçin, üzerini okumaya çalışalım, hangi güzel söz çıkmış?

NG: Çok sevdiğim bir söz. "Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol."

BŞ: Biraz önce bahsetmiştiniz.

Mevlana'nın bir sözü.

Bunun yararı ne bize?

Genç bunu niye benimsesin?

NG: Birincisi böyle olabilmek için kendini iyi tanımak lazım.

Olduğun gibi görünmek için önce nasıl birisin? 

Kendi kendine bunu iyi anlayıp, bilip kendinde bu hesaplaşmada barışık olman lazım.

Kendi kendine barışık olunca göründüğün gibi olmak zaten sorun değil.

Ama olduğun gibi görün, birinci kısmına gelince gene kendine bakıp da kendini değerlendirdiğinde daha henüz çözemediğin eksikliklerin varsa, onları da kabul et.

O zaman da öyle gör.

Eksikliklerini de dışarı vurmaktan sakınma.

Ben böyle bakıyorum.

BŞ: Bu da uzun vadeli başarı getirir insana.

NG: Kesinlikle.

Demin ki Genel Müdür, ben fırsatçılığın kısa vadeli çözümler getirebileceğini, ancak doğru düzgün, inandığınız yolda zorluklarla mücadele ederek gitmenin size uzun vadede kalıcı çözüm getireceğine ve çevrenizde çok daha fazla sizinle birlikte olmak isteyen insanları bulacağınıza eminim.

Birinci versiyonda kimse olmayacaktır.

BŞ: Bülent Şenver'in Odasında konuğum Sayın Nur Ger Hanım ile birlikteyiz.

Şimdi de "Torba Oyunu" Dedim ben size oyunlarımız bitmiyor.

Gençler oyunları da seviyorlar.

Yine bizim sihirli kutumuzun içinde torbamız var.

Torbanın içinde harfler var.

Ben istiyorum ki bu torbanın içinde bir harf çekin, bakalım sizin şansınıza hangi harf çıkacak.

NG: "T" harfi.

BŞ: Baş harfi "T" ile başlayan bir doğru davranış, bir iyi davranış, gençlere tavsiye edebileceğiniz.

NG: Tutumlu olmak. Takdir etmek.

BŞ: Bir tanımını yapar mısınız? Nedir tutumlu olmak?

NG: Tutumlu olmak bizde "Ayağını yorganına göre uzat"

Son dönem, dünyanın şuandaki içine girdiği ekonomik krizi , bu kültürü benimsemekle özetleyebiliriz.

Tutumlu olmak demek israf etmemek bir başka açıklamasıyla.

Bu benim çok çok önem verdiğim bir şeydir.

En basitinden sofralarımıza bakalım, kalktığımızda hepimizin tabağında mutlaka yemek vardır.

Alışverişte bir alacakken beş tane almak.

Bütçene göre harcamak, her alanda elindeki serveti iyi korumak, tasarruf etmek, geleceği düşünmek adına bırakmak, başkalarıyla paylaşmak adına fonlar bırakmak .

Yani tutumlu olmak, birinci derecede yarattığın kaynak kadar kullan ve bunun içinde kalmayı öğren.

Daha fazla harcamak istiyorsan daha çok kaynak yarat.

BŞ: Önce kazan, sonra harca. Bizim kredi kartları ne yaptı?

Önce kazan sonra harca değil, önce harca sonra kazan, sonra ödemeye çalış.

NG: Çok tehlikeli girdaplar var.

Aslında ömür boyu kazancınızın çok ötesindeki bir harcamaya itilerek çıkamama gibi ve sonunda bugünkü dünyadaki gibi krizi getiren şey var.

Onun içinde her kriz bir fırsat imkanı olduğu için bugün dünya bunu öğrenmeye başlayacak.

Tutumlu olmayı daha fazla öğrenecek herkes.

BŞ: Bir tane daha çekin.

Onunla da tam tersi olan kötü davranış, iyi olmayan davranış, hiç tavsiye etmediğimiz bir şeyi söyleyelim.

NG: "U" Umudunu hiçbir zaman kaybetme.

İnsanı var eden umut ve hayalleri.

Ona varmak için harcayacağı çabadır.

Dolayısıyla umudunu hiç kaybetme.

BŞ: Sizin umudunuz hangi konuda en aşağı seviyede.

Umutları seviyelere koysak, daha az umutlu olduğunuz . Umutsuzluk sizin için yok kelime.

NG: Her ne kadar temennim içinde olsa dahi yakın bir gelecekte dünya da şiddetin sona ereceğine dair umudum çok düşük.

Tersi için endişe duyuyorum.

BŞ: Sizde çok anı vardır ama aklınıza gelen, bizimle paylaşabileceğiniz hoş bir anınız var mı?

NG: Benim Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanlığım dönemi, ondan önce kotalar vardı Türkiye'de.

Ondan sonra da Gümrük Birliği ortak konseyi kararına giden süreç içinde son kota müzakeresi.

BŞ: Sizin ihraç edeceğiniz mallara kota koyup kısıtlıyorlar.

NG:Uzun yıllar kota ile ihracat yapılmıştı.

Biz kota müzakeresi ile ilgili gittiğimiz heyetin son kota müzakeresiydi.

Bunun sonucunda da kotalar üç ay  veya neyse ortak konsey kararından sonra kalkacak. Bütün bunlar oldu.

O zamana kadar masanın karşı tarafında otururken, akşam hep beraber gene yemeğe giderdik,yemeğe gittiğimizde  Avrupa Birliğinin delegasyonunun "Bugüne kadar masada karşı karşıyaydık ama bugünden sonra el ele aynı tarafta oturacağız ve  birlikte hareket edeceğiz." Demiş olmalarını çok hoş bir anı olarak hatırlıyorum.

BŞ: Masanın iki tarafı yerine aynı taraf

NG: Aynı taraf olma halimiz ve her ne kadar bugünkü resim  bunu doğrular bir zeminde olmasa bile ben umudumu hiç yitirmedim bu konuda.

BŞ: Bülent Şenver'in Odasında konuğum Sayın Nur Ger Hanım ile birlikteyiz.,

Şimdi "Bir kelime bir cümle" oyunu.

Ben size bir kelime söyleyeceğim, o kelimenin size hatırlattığı, aklınıza getirdiği birkaç cümleyi bizimle paylaşmanızı isteyeceğim.

O kelimenin anlamı olması şart değil. Aklınıza ne getiriyorsa.

Sayın Nur Ger, benimle bir kelime bir cümle oyununu oynamaya hazır mısınız?

NG: Hazırım.

BŞ: Kelime hoşgörü cümle.

NG:Her insanda olması gereken yeti. Mümkün olduğu kadar, ne kadar çok olursa o kadar çok mutlu bir hayat yaşar.

BŞ:Kelime saygı cümle.

NG: Saygı, kendinden başlar insanın. Önce kendine saygısı.

BŞ: Kelime aşk cümle

NG: Aşk, insanın hayatta insanın başına sık gelemeyecek ama geldiği zamanda onu uçuran muhteşem bir olgu.

BŞ:Kelime zenginlik cümle.

NG: Zenginlik, bence sizi seven insanların çokluğu.

BŞ: Kelime mutluluk cümle.

NG: Mutluluk bir an. Bir süreç değil. Mutlu anlarımız var. Onun farkında olup, onun keyfini çıkarmayı bilelim.

BŞ: Kelime etik cümle.

NG: Bu zor. Bütün değerlerimizin altına girmesi gereken temel bir değer.

BŞ:Hepimize lazım bir değer. Kelime itibar cümle.

NG: İtibar yine kendinden başlayarak, başkasından sana olmasını bekleme, önce sen kendi kendine itibar et ki, karşındakiler sana itibar etsin.

BŞ: Kelime kitap cümle.

NG: kitap, sürekli gelişme.

BŞ: Kelime eğitim cümle.

NG: Eğitim, bir var oluş biçimi ve sürekli insanın yaşadığı müddetçe hiç eksik etmemsi gereken bir duruş. Bir kazanım. Hep eğitilmeli insan.

BŞ: Kelime ölüm cümle.

NG: Ölüm, yaşam ölüm, yaşam ölüm döngüsünde bir süreç.

BŞ: Kelime Atatürk cümle.

NG: Atatürk, bir kere büyük bir önder.

İnsanlık tarihinin nadir kazanımları, bize bahşedilmiş bir önder.

Bizim hepimizin bugün durduğumuz yerin, temelini sağlamış olan önderimiz.

BŞ: Kelime Türkiye cümle.

NG: Türkiye, insanlık tarihi süresince, tarih var olduğu müddetçe önemini kaybetmemiş olan bir coğrafyadaki son devlet.

Bunun keşke değerini biraz daha fazla anlayıp, hepimiz onun vatandaşı olmaktan kaynaklanan hem ona versek hem de ondan alsak. Vatanımız bizim.

BŞ: Kelime SUTEKS cümle.

NG: SUTEKS herhalde benim hayatımın büyük bir parçası.

Birlikte var olduğumuz, benim ait olduğum muhteşem bir kurum.

BŞ: Kelime Nur Ger cümle.

NG: Size bırakıyorum.

BŞ: Çok duygulu bir son oldu ama ben diyorum ki ;

Bir lider, iyi bir rol modeli, ülkesini vatanını seven, sevgiyle dolu, daima çalışan, azimle çalışan, ümidini hiçbir zaman kaybetmeyen, zor  anlarda dahi gözyaşlarını içine atıp çevresine mutluluk saçan iyi bir anne.

NG: Çok teşekkür ediyorum.

BŞ: Ağzınıza sağlık.

NG: Sağolun.

BŞ: Bülent Şenver'in odasında konuğum Sayın Nur Ger'di.

Gençlerle tecrübelerini ve birikimlerini ve zenginliklerini paylaştı.

Unutmayın;

Gençler bizim her şeyimiz,  en değerli hazinemiz.

Gençlerimize sahip çıkalım.

Bir başka programda birlikte olmak dileğiyle hoş çakalın.

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın.

.
.



Nur Ger, Bülent Şenver.



.



.



.



.



.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org