|
|
Mehmet Latif Bayrı Gözüyle
|
|
|
|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
Türk Toplumunda Terbiye Nezaket ve Örf Adet ilişkisi
04.10.2006
Mehmet Latif Bayrı |
|
Okunma Sayısı : |
12169 |
|
|
Oy Sayısı : |
23 |
|
|
Değerlendirme : |
4,3 |
|
|
Popülarite : |
5,86 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
Sevgili Türk lider okuyucuları,
Bu yazımızda günümüz de insanların gerçekten çok ihtiyacı olan terbiye, nezaket ve örf adet konusunu biraz irdelemeği düşündüm bakalım sizlerle paylaşacağım konular size ne kadar yakın ne kadar uzak birde sizler düşünün… Zannediyorum Terbiye ve Nezaket hepimizce sevilmenin başlıca koşulu, bunda hepimiz hemfikirizdir, bu fikrime yinede katılmayanlar olabilir, bende istisnalar kaideyi bozmaz diyerek sözlerime devam etmek istiyorum. Evet gerçekten terbiye ve nezaket toplumumuzda örf ve adetlerimizle genellikle birlikte hareket eder, bir çok toplum ve topluluklarda dikkat edilecek olursa zeka ve düşünme gücü taşıyan ve son derece yakışıklı, zarif ve güzel olan birçok kimselerden bazılarını çok sevdiğimiz halde bazılarını da sevmeyiz. Bunun sebebini araştırdığımızda hepimizin diline dolanmış bilinen bir özelliği“şeytan tüyü” dediğimiz ifadeyi kullanırız. Bu, tabiî ki aslın da “Terbiye ve Nezaket” dir. Terbiye ve nezaket, insanlara sevilme ve sayılmak gibi bir üstünlüğü de vermektedir. Yaşlılıların topluluklarında, öğrencilik hayatında da böyleydi. Zira sınıfımızda gerek arkadaşlarımız gerekse öğretmenlerimiz terbiyeli ve nazik öğrencileri daha çok sevip kollamazlarmıydı. Her toplumda sevilip sayılmayan hatta tiksinti duyulan şahıslarda vardır. İşte bunlarda o şeytan tüyünden nasibini alamayan, terbiye ve nezaketten yoksun şahıslardır. Ama şunları da unutmamalıyız diye düşünüyorum. Bizler Yüce Türk Milleti olarak, çocuklarımıza Terbiye ve Nezaketi öğretirken bu arada olmazsa olmaz olan örf adet ve kurallarımızı öğretmemiz gerektiği kanısındayım Örneğin; toplu taşıma araçlarında yapılan yolculuklarda eskiden bizler bizden yaşça büyük olan ve yaşlılarımıza ayakta kaldıkların da gençler olarak hemen yer vermek suretiyle büyüğe olan saygımızı gösterirdik. .Bu özünde bir örf adet kuralı ama görgü kurallarında ise terbiye nezaket olarak adlandırılır. Birisine nazik ve kibar davranmak ve oturduğunuz yeri yaşlı bir insana vermek için ille de onu tanımamız veya eşimiz dostumuz olması gerekmiyor. Nezaket ve terbiye sadece seviştiğimiz eşe dosta değil herkese karşı gösterilmelidir. Örf ve adetlerimizde olduğu gibi terbiye ve nezaketin özünde de iyilik ve hoşgörü düşüncesi gizlidir. Terbiye ve nezaket kurallarını ve örf adetlerimizi ilk olarak evimizden başlayarak uyanık olduğumuz her saat uygulamak zorundayız. Görgü kuralları, örf adetlerimiz insanların birbirleriyle iyi geçinmeleri için gerekli kurallar ve adetlerdir. Türkiyemizde bugüne kadar toplum olarak birçok devrimlere tabi olduk, Osmanlıdan kalan kişizadeler ortadan kalkmış fakat hitap şekli olan hanımefendi, beyefendi ifadeleri sürüp gitmektedir. Ama çok eskiden beri süregelen bir hitap şekillerimizde vardır ki bunlarda bizim dilimizde konumuna göre öz olarak veya örf adetlerimizden gelen adlandırmadan kaynaklanmaktadır. Mesela dede, amca, yenge, teyze, abla ağabey gibi biz bu kelimeleri örf adetlerimizden dolayı iki anlamlı olarak kullanırız. Bazen çok hoş olmayan durumlarla da karşılaşırız, hatta bu ikilemden dolayı hakarete varan söylemlere maruz kalırız nasıl mı ” ben senin nerden teyzen” oluyorum gibi. İşte bu ikilemler bizim toplumumuzda bizleri bazen kimlik bunalıma sürükler gibi gözükse de bence bizim Türk Toplumumuzun saf ve temiz örf adetlerimizin batı medeniyeti tarafından nasıl kirletildiğinin göstergesi olarak ortaya çıkmaktadır. Örf ve adetlerimizde yerleşmiş olan bu sıcak eş anlamlar bugüne kadar saf ve temiz olarak gelebilme başarısını göstermiş ve halende aynı saf ve temiz özelliğini korumaktadır. Örf ve adetler bir ULUSUN Geçmişinden ve atalarından kalan mirastır. Görgü kuralları ise insanların bir arada yaşamaları toplumun uyum yasaları gibi bir şeydir ve toplumlara göre değişkenlikler gösterebilir, örf adetler geçmişten gelir ve o toplumun kendine has özelliklerini yapısını taşır bunlarda o toplumun için de hiçbir zaman değişmeden aynı şekilde asırlar boyu örf adet olarak sonraki nesillere aktarılarak sürer gider. Bizler ne zamanki Atalarımızdan bize miras kalan ÖRF VE ADETLERİMİZİ unutmaya başlarsak o zaman biz Türk Ulusu olarak yok olmaya doğru adım adım yol almaya başlamışızdır. Çünkü bir “ULUSU YOK OLMANIN EŞİĞİNE GETİRMENİN YOLU O ULUSUN ÖRF VE ADETLERİNİ YOK ETMEKTEN GEÇMEKTEDİR.” Görgü kuralları ve örf adetlerimizin Baş tacı olan kadınlarımız açısından da çok önemi vardır. Zira görgü kurallarında da örf adetlerimizde de her yerde kadınlar, erkeklerden önde gelir; bizde bu geçmişten bugüne kadar gelen tabudur ama güzel bir tabudur, bu kural sadece örf adet ve görgü kuralı yaşlı erkeklerimiz için geçerli değildir. Bizler Kadınlarımızı her zaman baş tacı etmiş bir Ulusuz zira Onlar bizim Ya ANAMIZ Ya Kardeşimiz Ya Teyzemizdirler biz Türk Ulusu Olarak Onlarla birlikte omuz omuza İstiklal Harbini kazanmadıkmı, biz her gördüğümüzde büyüklerimizin ellerini öperek onlara karşı olan sevgimizi ve saygımızı gösteririz. Bunu yaptığımızda zaman ve mekanın yerin önemi aslında yoktur ama batı medeniyetinin kuralları burada da devreye giriyor ve el öpmenin yeri ve zamanının olduğunu bize hatırlatıyor işte bu ve buna benzer olaylarla bizim Atalarımızdan bize sevgi ve saygı göstergesi olan el öpmek yavaş yavaş unutturuluyor, işte burada baş tacımız Analarımız ve diğer büyük olan kadınlarımız ve / veya eşler devreye giriyorlar el öpme olayına en çok onlar sahip çıkıyor, çocuklarımıza ve gençlerimize el öpmenin inceliklerini, sebeplerini anlatıyor ve tarihi bir ders vererek öğretiyorlar. Görgü kuralı tarafı ise hanımlarımız bir eğlence veya toplantının dağılma zamanı gelince erkekler başlarını alıp savuşmazlar, erkek arkadaşı olmayan bayanlarımızı evlerine kadar götürür, kapıdan içeri girene kadar beklerler, eğer otelde ikamet eden bir bayanları asansöre veya antreye kadar uğurlamak yeter. İşte burada da örf adet ve görgü kurallarının ifade tarzları değişiyor eğer biz köyümüzde isek teyze, abla veya yenge ifadesini kullanırız. Şehir hayatına geldikçe örf adet yerini görgü kurallarında geçerli olan hanımefendi veya bayan ifadesine bırakır, ama bizler bu iki kuralı iyi kullanan bir Ulusuz ki köy, kasaba veya şehir ayrımı yapmadan hepsini bir arada kullanmakta bu ince ayırıma hemen adapte olabiliriz. Sizlerle örf ve adetlerimizi ve görgü kurallarımızı değişik zamanlarda, farklı ilişkilerle ele almaya çalışacağım. Sözlerimi BAŞTACIMIZ olan hanımlarımızla ilgili bir fıkrayla bitirmek istiyorum her zamanki gibi herkes kıssadan hissesini alsın diyorum.
Uyumlu Aile
Birgün Ahmet bey çayını içmek için köy meydanındaki kahveye gelir kahvede bulunan arkadaşları uzun zaman dan beri evli, ailesiyle çok mutlu ve uyum içinde olan Ahmet beyi gıpta ile izliyorlarmış. İçlerinden biri dayanamamış Yav Ahmet demiş biz merak ediyoruz; senin bu evlilik deki Mutluluk ve sorunsuz birlikteliğini eğer anlatmazsan sana artık kılıbık demekten başka çaremiz kalmayacak. Ahmet anlatayım diyerek söze başlamış hanımla biz evlendikten sonra bir yere gitmek üzere atlarımıza bindik yolda giderken atımın ayağı tökezledi ve durduk hanım BİR dedi Atın durumuna baktık yola tekrar koyulduk, at tekrar tökezleyip durunca hanım bu İKİ dedi tekrar yola koyulduk ve atım tekrar tökezledi durdu hanımda atından indi ATIN BAŞINA GELDİ SİLAHINI ÇIKARDI BU ÜÇ DEDİ ATIN BAŞINA BİR KURŞUN SIKARAK ÖLDÜRDÜ Bende şaşkın vaziyette ne yapıyorsun be kadın ATI niye öldürdün dediğim de hanım Bana dönüp BU BİR DEDİ işte arkadaşlar biz karımla ogün bugün çok İYİ geçiniriz demiş. Kaynaklar ; Hasan Deniz Görgü kuralları kitabı. Tüm Türkiyeye Sevgi ve Saygılarımla, |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları
ShareThis
|
|
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|