|
|
|
Tüm Yazıları
 ShareThis
|
Doğayı Küstürmeyelim
01.06.2010 |
|
|
| Okunma Sayısı : |
4294 |
|
|
| Oy Sayısı : |
1 |
|
|
| Değerlendirme : |
5 |
|
|
| Popülarite : |
0 |
|
|
| Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
Doğayı Küstürmeyelim
Tüm canlıların yaşam boyu iletişim içinde bulundukları biyolojik, fiziki ve sosyal bir ortamdır doğal çevre. Bu yapısıyla da canlı varlıkların tümünü çok yakından ilgilendirir ve etkiler. Doğa kendi kuralları çerçevesinde sürekli değişir, gelişir ve kendini yeniden yaratır. İçindeki canlı varlıklar da bu değişimden kaçamazlar. İşte bu nedenle de, en gelişmiş canlı varlık olarak kabul ettiğimiz insan, bu harika doğayı korumak ve kollamak zorundadır.
Fakat üzülerek belirtmek zorundayım ki, bu görevi çoğu kez ihmal etmişiz hatta daha da öteye giderek aksi davranışlarda bulunmaktan da kaçınmamışızdır. Özellikle ülkemiz bu konuda olumsuz gelişmelerin beşiği olmuştur adeta. Gerçekleri gizlemeye gerek yok. Hiç olmazsa bugünden başlayarak, gerek fert gerekse devlet olarak üstümüze düşen görevleri layıkıyla yapmalı ve doğanın geri dönülemeyecek bir şekilde tahribine engel olmaya çalışmalıyız.
Bakınız, doğanın en canlı renklerini tüm zenginliğiyle sergilediği bahar mevsimini geride bırakıp yaza adım attığımız şu günlerde bir büyük tehlike kapımızı çalmak üzeredir. Özellikle de batı ve güney kıyılarımızda her yaz yaşadığımız orman yangınlarının tekrarından kaçınmanın yollarını ne kadar araştırdık acaba?... Bu orman yangınlarının hem doğayı nasıl mahvettiğini hem de turizmimize nasıl balta vurduğunun farkında mıyız?..
Çoğu İnsanımızın, yalnızca kereste deposu olarak kabul ettiği ormanların aslında çok önemli ekolojik işlevleri vardır. Oksijen üretirler, erozyonu önlerler, karbondioksit tüketir ve iklimleri düzenlerler. Bu işlevsel değerleri de, odun hammaddesi değerinin iki bin katına eşittir. Bu kısacık örnek bile ormanlarımızı korumanın ne kadar önem arzettiğini anlatmaya yeter sanıyorum.
Ormanlarımızı bilerek, isteyerek ya da bilinçsizce yakanlara mani olmak ve gerekli mercilere haber vermek en kutsal yurttaşlık görevlerinden biridir. Böyle bir görevi ihmal edenler Allah katında da hoş karşılanmayacaklardır hiç şüphesiz. Ormanlarımızda rant elde ederek arazi kazanımlarının engellenmesi için de devletimiz ve hükümetlerimiz gerekli tedbirleri ivedilikle almalı ve bu konuda daha fazla gecikmemelidir.
Ormanlarımızın yok edilmesiyle erozyonun artması ve yanlış tarım politikaları sonucu toprağımızın azalması ve ekilemez hale dönüşmesi bizleri bekleyen bir diğer büyük tehlikedir. Bilinmeli ki, 1 santimetre kalınlığındaki toprak ancak bir kaç yüzyılda oluşabilmektedir.
Bütün kıyılarımızda ağaçlık alanları yok ederek yerine beton yığınlarından oluşan turistik tesisler yaparak turizmi geliştirdiğimizi sanırken, turizmi öldürdüğümüzü göremiyor muyuz?.. Son yıllarda sıkça yayla turizminden bahsedilir olmuştu. Daha bahsi geçtiğinde, kimse o yaylaların, güzelim yeşilliklerin acımasızca ve hızla yok edildiğinin farkında bile değil. Karadeniz'de Uzungöl, Ayder, Hıdırnebi gibi yaylaların bugün kent varoşlarından hiç farkı kalmadı. Ege kıyılarının doğal ve tarihsel zenginliği Kaz Dağları göz göre göre katlediliyor!..
Bu konuda da devlet, çok acil ve çok ağır müeyyidelerle kanunları çıkarmalı, bunları ayırım yapmaksızın tam bir sahiplenme duygusuyla uygulamalıdır. Bizlerin duyarlılığı, devletimizin sahip çıkması ile ancak Türkiye'nin hiç olmazsa yarınlarını kurtarabiliriz.
Yalnızca bizler değil, yirminci yüzyılın sonundan başlayarak bütün insanlık büyük bir tehlike ile yüz yüze gelmiştir. Küresel ısınma sonucu ortaya çıkacak su sorunu, sanıyorum geleceğimizin en büyük felaketlerinden biri olacaktır. Bu konuda ülkemizde yapılan büyük yanlış, mevcut su kaynaklarımızın gereğince ve yeterince kullanılmayışındadır. Su savaşlarına gebe dünyamızda bu gerçeği gözardı etmemeliyiz.
Devlet gerekirse özel sektörle iş birliği yaparak, su kaynaklarımızın en doğru ve en yüksek seviyede kullanılmasını sağlamalıdır. Otuz kırk yıl öncesine kadar hiç düşünülmeyen hatta akla bile gelmeyen küresel ısınma ve su sorununun getireceği tehlikenin önlenmesi adına gün geçiyor. Kapımıza dayanan bu tehlikenin içeriye girmesini önlemek için gerekli önlemleri ve daha fazlasını bir an önce almak zorundayız.
Aynı çerçevede denizlerimiz hakkında da bir kaç kelime etmeden geçemeyeceğim. Son çeyrek asırda denizlerimiz adeta çöplüğe dönüştü. Daha doğrusu dönüştürüldü. Bu konuda yabancılarla iş birliği içindeymişcesine çalışıyoruz. Denizlerimizi korumak adına, başka ülkelerin uyguladığı en ağır cezaları bir an önce uygulamaya koymalıyız. Bu sorunun çözümünde özellikle devletimizin kendine güvenli ve başı dik olması şarttır. Bu aynı zamanda politik bakımdan da güçlü olduğunu göstermenin bir yöntemi olacaktır.
Yukarıda saydıklarım daha doğrusu değindiklerim, doğa ve doğal çevremizin korunması adına küçük hatırlatmalardan ibarettir. Bunları bıkmadan, usanmadan söylemek, yazmak bizler için önemli bir yurttaşlık görevi olmalıdır. Makro sorunların olduğu kadar, "Teneke, cam, kâğıt gibi geri dönüşümlü maddeleri, geri dönüşüm kutusuna atınız," gibi... "Biten pilleri pil kutusuna atınız," gibi... Özellikle kentlerde, "Evcil hayvanların atıklarını çevrede bırakmayınız," gibi, küçük görünen sorunları da sık sık dile getirmekten kaçınmamalıyız.
Daha fazla uzatmaya gerek yok. Sınırlı kaynakları olan bir dünyanın nimetlerini paylaşan insan sayısı arttıkça, ortaya çıkan doğa ve doğayla ilgili sorunları artık basit önlem ve yöntemlerle çözme olanağımız kalmadı. O nedenle ortak geleceğimiz, ekolojik ilkelere dayalı ekonomik sistemleri uygulamamızı da şart kılıyor. Buna rağmen insanoğlu maalesef, maddi çıkarları uğruna doğayı hiçe saymak gibi büyük bir yanlışın içinde olmaya devam ediyor. Bunun bedelini dünyamız ödeyemez.
Unutmayınız ki, doğanın ekolojik dengesi bozulursa yaşanmaz bir dünyanın oluşması kaçınılmaz olur. Bu da insanlığın sonudur. "Doğa affetmez," sözü boşuna söylenmemiştir. O nedenle doğayı daha fazla küstürmeden, geleceğimiz adına yaşanabilir bir dünya için elimizden geleni fazlasıyla yapmaktan ve bu konuda bilinçlenmekten bir gün bile geri durmamalıyız.
Babalar gününüzü kutluyorum.
Haziran ayının turizm ve yaz mevsiminin başlamasının yanı sıra bir başka güzelliği de Babalar Gününü bize yaşatmasıdır.
Babalar günü bu yılda her yıl olduğu gibi üçüncü pazara denk gelen 21 Haziran günü kutlanacak.
Bir iş adamı olarak çok önem verdiğim zaman kavramı ile ilgili ilköğrenimimi babamdan almıştım. "Çocuklar her şeyi zamanında yapın" sözünü vasiyet olarak kabul etmiş ve zamanın değerini, önemini, zamanı hayra harcamanın, insanlık için harcamanın manevi derinliğini. İş dünyasında önemli adımlar atarken de bir ilke olarak hep yaşamışımdır. Bu vesile ile çok değerli varlığımız babalarımızın önünde saygı ile eğiliyorum. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
| Tüm yazıları |
|
ShareThis
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|