Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Abbas Güçlü Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Soru Yağmuru ABBAS GÜÇLÜ
28.10.2007
Okunma Sayısı : 6247
Oy Sayısı : 3
Değerlendirme : 5
Popülarite : 2,39
Verdiğiniz Puan :
 

 

Soru Yağmuru ABBAS GÜÇLÜ
.
.
Bülent Şenver hocamız beni gençler için hazırladığı televizyon programına davet etti. Soru yağmuru diye adlandırdığı bölümde beni sorularıyla ıslattı. Sizlerle paylaşıyorum.
.
.
İzlemek isterseniz lütfen tıklayın.     
.
.

Soru Yağmuru ABBAS GÜÇLÜ
Deşifresi
.
.
Abbas Güçlü (AG)
Bülent Şenver (BŞ)
.
.
 

BŞ:
Abbas bey benim şimdi soru yağmuru diye bir bölümüm var.Soru yağmurunda ben size sorular sormak istiyorum hazırladım sorularımı onları sorup sizden de bunlara kısa kısa cevaplar almak istiyorum.Soru yağmuruna hazırmısınız.

AG: Evet her zaman hazırım çünkü binlerce öğrenciyle program yapıp hep böyle canlı yayınlarda alıştık.

BŞ:Hep soruları siz soruyordunuz değil mi şimdi ben soruyum.En son hangi kitabı okudunuz?

AG: En son Orhan  Pamuk Nobel’i aldıktan sonra elimin altında kitapları vardı yarım kalmıştı, kar’ı bir daha okudum.Kar mutlaka okunması gereken ve günümüzü anlatan çok önemli kitaplardan birisi.

Yine tatilde bir ay önce tatildeydim iki üç kitap ben bir arada okurum.Atatürk’ün son günlerini Cemal Kutay’ın bence okunması gereken kitaplardan birisi.Ve çok enteresan olmuş Türk tarihinde bunlar konuşulmayan tartışılmayan ve birde bir öğretmenimizin anılarını okudum 30 yıl Anadolu’nun dört yanında öğretmenlik yapmış şu anda ismini hatırlamıyorum ama özellikle Ereğlide Karadeniz ereğlisinde ki o öğretmenlik yıllarını ilk yıllarını anlatıyor, yani zor koşullarda nasıl öğretmenlik yapıldığını anlatıyor .Eğitime yeni başlayan gençlerin öğretmenlerin bunu okumasında yarar var.Çünkü şimdi hiçbir yere gitmek istemiyorlar , herkes ailesinin yanında kalmak istiyor, o yüzden de Anadolu’nun pek çok yeri öğretmensiz kalıyor.Dün ne idi bugün ne öğretmenliğin geldiği noktayı görme açısından çok önemli.

BŞ.Hiç aklımdan çıkmıyor ki deseniz hiç aklınızdan çıkmayan şey ne olurdu?

AG: Biz hep aklımızdan çıkmayan bir gazeteci olarak hep haberciliktir.Biraz öncede sormuştunuz gazeteciliğin temelinde yatan o şey heyecandır.Hep daha fazla haber hep daha önce haber, daha farklı bir haber sunma yarışı içerisindesiniz.Programlarda da bu haftaki programın konuğunu çıkarttık gelecek hafta kimi konuk edeceğiz vardır hep kafamızda o vardır, ya da yazıyı bugün bitirdik yarın en yazacağım vardır.Hep habere yöneliktir yani gazetecilerin kafasında hep haber vardır.

BŞ: Bir şeyi unutmak isteseniz neyi unutmak isterdiniz?

AG: Öğrencilik yıllarımı unutmak isterdim.Gerçekten bazen rüyama giriyor öğrenci olduğum o sınavlar falan üniversite sınavları o kadar korkunç bir kabusa dönüşüyor ki Türkiye’de öğrencilik çok güç, ve hiç keyifli değil hele bu öss , öks gibi sınavlar öğrenciliğin canını okuyan şeyler .Kendi çocuklarımdan da gördüm o yılları hiç yaşamak istemezdim.

BŞ:İlerde milli eğitim bakanı olacak olan bu günden bir gencimizi görseniz o gencimize ilerde milli eğitim bakanı olacak gencimize sonu ol veya olma ve yahutta yap, yapmayla bitecek iki şey söyleyebilir misiniz?

AG: Yapabileceklerini vaad et derim, yapamayacaklarını hiç vaad etme.Çünkü bu güne kadar milli eğitim bakanları yaptıklarının %90 ‘nını  vaad ettiklerini yapamamışlardır.Sende o kervana katılma derim.

BŞ:Yapamıyacağın iş için söz verme.

AG:Söz verme ve eğer donanımlı değilsen de bu koltuğa oturma.Türkiye’de bu zamana  kadar maalesef  70’ yakın bakan geldi, 602ı eğitimle uzaktan yakından alakası olmayan isimlerdi.Ecevit hükümetinde Hikmet Ulubay milli eğitim bakanı olduğunda tüm Türkiye gibi bizde şaşırdık kaldık ama geldi eğitimi öğrendi verimli olucakken başka bir bakanlığa kaydırıldı.Ondan sonra hukukçu geldi yine bir başka mühendis geliyor, sürekli başka işlerden geliyor eğer eğitimi anlamıyorsa, bilmiyorsa o koltuğa oturmasın.

BŞ: Her zaman benimle birlikte olsun diyeceğiniz şey nedir?

AG: Eşim ve çocuklarımdır.

BŞ: Sizi üzen bir olay desem.

AG:Üzen atladığımız biz hep gazetecilik damarımıza işlediğimiz için atladığımız her konu kaçırdığımız her haber bizi üzer, bir başka programda gördüğüm zaman ah biz niye bunu çıkarmadık diye hayıflanırız yada aynı haberi biz niye yapmadık diye çok hayıflanırız.Gün boyu onlarla hep iç içe olduğumuz için bunlar habere yönelik gazeteciliğe yönelik olaylar .

BŞ:Hiçbir zaman unutamadım derseniz unutamadığınız şey ne olurdu hiçbir zaman?

AG: Ben çok kolay unutmasını bilen bir insanım, dünü dünde bırakırım hep yarına bakarım .Bu güne yaptığım hiçbir şeyleri saklamadım .Belki hep daha iyisini yapabileceğime inandığım için yani dünde çok unutamıyacağım bir şeyler de olsa onu orada bırakırım.

BŞ:En çok beğendiğiniz ses ne sesidir?

AG: O da zamana ve sizin keyfinize göre değişiyor bazen bir müzik oluyor, bazen bir kuş cıvıltısı oluyor, bazen sessizlik oluyor, bazen o stadyumda ki heyecan coşku oluyor.

BŞ:Yerine göre değişir.

AG:Yerine göre değişir o yani.

BŞ: Sizi en çabuk kızdıran şey nedir?

AG: Göre göre yalan söylüyor olması insanların son programlarımızın birinde bir liderlerden birisiyle bu konuda  bayağı ciddi bir şekilde tartışma içine girdik.Göz göre göre doğru olanı söylemiyor sizde orada bunu görüyorsunuz ben sakin bir insan olarak tanınırım ama orada sinirleniyorum.Başka bir konuda iki kere ikinin dört olduğunu bildiğiniz halde hayır beş diyor o zaman diyorsunuz ki dört nasıl olur hayır beştir bu politikacılar beni çok sinirlendiriyor.

BŞ:En son ne zaman ağlamıştınız?

AG: Genelde ağlamam ben Allah ağlatacak duruma düşürmesin ama onu içime bastırmayı yada kaçmayı tercih ederim çünkü ağlamanın başkaları için değil ama bir zayıflık olduğunu hele toplum içinde ağlamanın zayıflık olduğuna inananlardanım.Yani eğer insanlar ilada ağlayacaklarsa gidip bir köşede ağlamalı, yalnızken ağlamalı, toplum içinde ağlamamalı.Ama o noktayada hiç getirmemeli insanlar ben genellikle kriz noktasına getirmem hiçbir konuyu.İki arabayı çarpıştırdıktan sonra yada iki yumurtayı tokuşturduktan sonra biri kırılırsa ötekide çatlar o kırıldıktan sonra öteki çatladıktan sonra suçlunun kim olduğu hiç önemli değil.Siz haklısınız yada haksızsınız hiç önemli değil.Önemli olan o noktaya gelinmemesi gerekir.Hep ondan kaçarım yani.

BŞ: Ellerinizi ne ile doldurmak isterdiniz?

AG: Elerlimi ne ile doldurmak isterdim oda zamana ve yerine göre değişir.Kitap okumak istediğiniz zaman kitapla, paraya ihtiyacınız olduğu zaman parayla, zamana ihtiyacınız olduğu zaman zamanla, her şey yazın bir deniz kenarındaysanız kumla çakıl taşı atarak, kışın böyle keyiflisiniz kar topu oynamak istiyorsanız karla.Bu tür şeyler zamana zemine ve ortama göre bende değişir.Bazı insanlar hep aynı formatta giderler ama ben çok değişkenim.İki televizyon programı yapıyorum her gün yazı yazıyorum, üniversitede derse giriyorum, haftada bir gün muhakkak Türkiye’nin bir iline gidip konferanslar veriyorum bu kadar işi bir arada sığdırabilmeniz için eliniz çok şeylerle doldurmanız ve zamanınızı çok iyi ayarlamanız lazım.Bir de dünü dünde bırakıp hep ileriye bakmak lazım.

BŞ:Peki yüreğinizi neyle doldurmak isterdiniz?

AG: Sevgiyle tabii sevgiyle ben çok o konuda hiç istemeyen insanlara zorla yardım etme okumuyorsa okutmayı, parsı yoksa para bulmayı, evlenmek istiyorsa evlendirmeyi yani neye ihtiyacı varsa bazen dayatma şeklinde de olsa onlar için bir şey yapmayı çok isterim.İşte gençler için 25 yıldır kavga yapıyorum bazen çok kızıyorlar bana bazen işte istenmeyen adam dahi ilan etseler onlar için bir şeyler yapmaya devam ediyorum, çünkü onlar için birilerinin bir şey yapması gerekiyor.

BŞ:Sizce insanlarda bulunması sakıncalı olan şey nedir?

AG: Hırs mutlaka olsun ama bu hırsı kendi boyutlarını aşacak noktaya getirmemeleri gerekir .Kendilerine de toplumada karşı tarafada zarar verecek duruma getirmemesi gerekir.Hırs insanların gözünü bürüyor bazen oda.

BŞ:Yani aşırı hırs olmasın.

AG:Aşırı hırs çok zarar veriyor kişiye de, topluma da, ülkeye de  çok zarar veriyor.İşte bu politikada baktığınız zaman o hırslar yüzünden Türkiye çok yıllar kaybetti hala yine o hırslar yüzünden çok zaman kaybediyor.

BŞ: İnsanlarda bu güne kadar çok sık rastladığınız etik dışı bir davranış söyleyebilir misiniz?

AG: Çok sık rastlanan Türkiye Özal’dan sonra işini bilir bir noktaya geldi.Toplumdan çok , ülkeden çok kendi çıkarlarını düşünme noktasına geldi bu rahatsız ediyor.Kendisi için istemediği şeyi başkalarına da yapmaması gerekiyor.Hep bencil bir toplum olduk.Benim çıkarlarım benim yeminim, benim işim, benim kazancımın dışında başka bir şey düşünmez noktaya geldikki  bu hoş bir şey değil.

BŞ:Size karşı dürüst davranmayana karşı ne yaparsınız?

AG: Kim olursa olsun dan dan söylerim, ve mücadele etmek gerekiyorsa da mücadele ederim.Gazeteciliğin en iyi tarafıda o belki kim olursa olsun karşınızda ve haklıysanız da onunla en azından bir kaleminiz var.Oturup yazabiliyorsunuz bu gazeteciler için önemli bir şey.Keşke herkesin kalemi mikrofonu olsa da bunları yeri geldiği zaman kullanabilse ama doğru bir şekilde.

BŞ: Peki ayakta alkışlarım siz neyi ayakta alkışlarsınız?

AG: Bu ülke için gençler için bir şeyler yapanı gerçekten alkışlarım.Başarıyı eğer doğru bir başarıysa ayakta alkışlarım.Kim olursa olsun hiç sevmediğim insanların başarısı da beni duygulandırır.Başarı alkışlanmaya değer bir kavram bence.

BŞ:Hepimiz bu dünya dan ayrılıcağız Allah gecinden versin ama bu dünyadan ayrılırken siz geride ne bırakmak istersiniz?

AG: Ben geride ne bırakmak isterim ben hep daha iyi bir eğitilmiş Türkiye bırakmak isterim. 25 yıldır onun mücadelesini veriyorum daha okumuş bir Türkiye insallah nobeller alan sadece edebiyatta değil teknoloji alanında da Nobeller alan ilk yüze giren üniversitelerimizin  olduğu, gençlerimizin artık üniversiteye girmek için, mezun olmak için, mezun olduktan sonra iş bulmak için çabaladığı değil seçimlerini ondan ondan ondan seçim yapabileceği bir ülke bırakmak isterim ve bu konuda benim tüm çabamda bu.Bundan sonraki çabalarımda o yönde olacak yani sadece kendi çocuklarımız için değil tüm toplumun çocukları için bunu vermemiz gerekir.Yoksa siz dünya’nın en iyi okullarında da okutsanız çocuğunuz sokağa çıktığı zaman diğer çocuklarla bir araya gelecek .Onun kendi çocuğunuza zarar gelmemesi için diğer çocuklarında en iyi eğitimi almasına bu toplumun inanması gerekir.Arkamdan bu adam bu ülkenin gençleri için, eğitimi için çok yapıldı yaptı yapmaya çalıştı denemsini isterim.

BŞ: Peki Tanrı sizi hangi üç şeyden korusun?

AG:Neden korusun.Hastalıklardan korusun,

BŞ:Hastalıklardan korusun.

AG:Haksızlıklardan korusun.

BŞ:Haksızlıklardan korusun.

AG:Ve kuru iftiralardan korusun.

BŞ:İftiralardan korusun.Tanrı sizi hangi üç şeyden mahrum bırakmasın?

AG: Sağlıktan bırakmasın.

BŞ:Sevgi diyorsunuz.

AG:Mutlaka sağlık sevgi ve ülkeden ayrı bırakmasın.

BŞ: Bu ülkemizden ayrı bırakmasın.

AG:Hiçbir ülkede yabancı olmak istemem ben.

BŞ:Bir Alaaddinin sihirli lambası olsa da içinden bir cin çıksada ve deseki söylediğiniz her şeyi yapacağım dostunuza ne veriyim diye sorsa cinden dostunuza ne vermesini isterdiniz?

AG: İstediği alanda en iyi şekilde eğitim görmesini sağlamasını  isterdim.Eğer gençse tabii eğer yetişkinse istediği işi kurabileceği kadar  sermaye istiyorsa sermaye, güç istiyorsa güç, eğer yaşlıysa da nerede yaşamak istiyorsa orada huzur içinde yaşamasını isterdim.

BŞ:Peki düşmanıma ver, düşmanınıza ne versin?

AG: Düşmanımada akıl fikir versin  derim yani çünkü düşmanımın bile akıllı olmasını isterim ben .Akıllı düşman cahil dosttan daha iyidir her zaman için.

BŞ:Peki çocuklarıma ver çocuklarınıza ne versin cin ?

AG: Onlara da tabii her şeyden önce sağlık versin, istedikleri alanda başarılı bir uzun ömürlü yaşam versin .Ve tabiki bizlerden kopmayacağı bir sevgi versin, dostluk versin  kopmasınlar derim çünkü çocuk yetiştirmenin ne kadar çok güç olduğunu biliyorum ve ondan sonra pek çok gençtede görüyorum ailelerini çok unutuyorlar geride bırakıyorlar,sanki onlar için o çabalar hiç verilmemiş gibi yarın eğer siz anne babanıza bunu yaparsanız, sizin çocuklarınız da onu yapar gerçeğini göz önünde bulundurmanız gerekir.Belki orta yaşlarda bunu farkına varmıyorlar ama ileriki yaşlarda yalnızlığın ne kadar kötü olduğunu ben çevrelerden görüyorum, gazeteci olmanın getirdiği avantajlardan görüyorum.Ömürlerinin sonunda yalnız kalmak istemiyorlarsa çocuklarına bol bol sevgi versinler.

BŞ: Bir gün gelse de bir Mili Eğitim bakanı günün birinde sizi arasa size telefon etse deseki Abbas  Güçlü bey siz bu işi bayağı tecrübe sahibi olmuşsunuz biliyorsunuz benden somut milli eğitim ile ilgili bir şey isteyin hemen isteğinizi yerine getirmek için müsteşarımı çağıracağım emir vereceğim ama somut bir şey olsun hani genel şeyler söyleniyor ama somut bir şey iste bende yapacağım dese ondan somut ne isteyebilirdiniz?

AG: Mesela bu sene olsaydı Anadolu liselerinde 5 bin  kontejyan açığı kaldı .Bu 5 bin kontejyan açığının doldurulmasını isterdik.Çok basit bir genelge yayınlayın bu kontejyanlarınızı doldurun .Genel çerçevede baktığınız zaman öss ve öks sınavlarını kaldırılmasını isterdim.

BŞ:Sınavın kaldırılmasını.

AG: Bu sınavlar gerçekten Türk eğitim sistemini rayından çıkartıyor.Yani siz 250’e yakın ders veriyorsunuz önce insan yetiştirmek için müfredat programı hazırlıyorsunuz ama sınavlardan sadece 9 dersten soru sorduğunuz zaman öğrenci resimi müziği güzel sanatları hepsini bir tarafa itiyor sadece o sınavda çıkan sorulara çalıştığı zaman sadece dört seçenek beş seçenek çerçevesinde düşünen insanlar yetiştiriyorsunuz, örnek insanlar yetiştirmiyorsunuz.Kurbağanın kan dolaşımını bilen insanlar istiyorsunuz ama kendi kan grubunu bilmeyen insanlar yetiştiriyorsunuz.

Bu sınav sistemi  Türk eğitim sitemini çok dejenere ediyor ve ezberci eğitimi boyundurluğu altına alarak kendilerinden ülkeden toplumdan kopmalarına neden oluyor, o yüzden sınavların kaldırılması çok çok önemli.

Böyle şeyleri bana hep söylerler sen  bu konuları bakanlardan çok biliyorsun neden siyasete girip de bakan olmuyorsun  diye bu bir bakanın yapacağı iş değil.Türkiye’de sadece milli eğitim bakanlığı değil toplumun devletinde eğitim sorununu çözmek konusunda bir kararlılığının olması gerekir.

Türkiye’de bakanların görevde kalma süresi 2,5 yıl .2,5 yılda hiçbir şey yapmak mümkün değil.Hele birde gelenler eğitimle uzaktan yakından alakalı olmadıkları için onun 1 – 1,5 yılı öğrenmekle geçiyor sonra 1 yılda bir şey yapmaya kalktıklarında da gidiyorlar yerine birisi geliyor o kendi partisinden de olsa tamamen politikalar değişiyor o yüzden bakan olarak Milli eğitim bakanlığının Türkiye’de eğitimi düzeltme konusunda çok büyük bir gücü de yok zamanıda yok .

BŞ:Bu sınav kaldırırlınca  o zaman herkes aynı üniversiteye girmek isterse seçim nasıl yapılmalı.

AG:Seçim dünya bu sorunu nasıl çözdüyse bizde o şekilde .Biz üniversite önüne kadar getirip yığıp umur tacirliği yapıyoruz, 8. 10. kez sınava sokuyoruz, her yıl 3, 5 katrilyon  bu konuda para harcıyoruz, ama geldiğimiz nokta 2006 düz lise birincisi barajı dahi aşamıyor , 60.000 öğrenci 0 puan alıyor bunu ilkokul 1. 2. sınıftan itibaren objektif ölçme değerlendirmesi yaparak Türkiye genelinde yetenekli çocukların üniversiteye yönlendirmesine orta derecede olanları mesleklere , yok illa ben köyde çiftçilik yapacağım diyen birinede zorla fizik kimya öğretmene gerek yok .Bizde öyle yanlış bir sistem varki sanki herkes gidip üniversite de Boğaziçi üniversitesini okuyacakmış gibi fizik, kimya, matematik öğretiyor halbuki insanların öyle bir amacı yok.

Hayata atılmak isteyenede hayata dönük  derslerin verilmesi gerekir , yani bu elemelerin daha alt kademelerde yapılması gerekiyor.En üst  kademedede 2 milyon kişi sınava gireceğine 500.000 kişi girdiği zamanda elemeler çok daha rahat olacaktır.

Örneğin fen liselerinde olduğu gibi not ortalaması matematik dersinde 5 üzerinden  4’ün altında olanlar mühendisliklere baş vuramamalı yada sınavlar olduktan sonra Boğaziçi, ODTÜ diyebilirki bize 400 puan üzerinden 380’nin üzerindekiler baş vurabilir , Ankara üniversitesi 350 puan üzerinde baş vurabilir, Puan türlerine göre her üniversite her üniversite farklı öğrenci aldığı zaman herkes onu bilir ben Boğaziçine gideceksem bu kadar puan tutturmam gerekir şuraya gideceksem şu kadar deyip üniversiteleri biraz daha özel bırakıp kişileri biraz daha özel bırakıp ona göre bir sistem oluşturulursa olmaz değil .

Türkiye’de liselerden mezun olan öğrenci sayısı yılda 500.000 üniversiteye baş vuran 400.000 civarında yani biz şu birikimi bir eritsek 10 yıl sonra üniversite kontejyanları boş kalmaya başlıyacak nitekim bu yıl boş kaldı .Bu sene 40 bin  üniversite kontejyanı boş kaldı .Çünkü o insanlar o bölümlere girmek istiyorlar, o bölümlere girip mezun olduklarında iş bulamıyacaklarına inanıyorlar   onun için üniversitelerin hızla bir reorganizasyona  girip artık işsizler yetiştiren bölümlerini kapatılması lazım .

Tabii üniversitenin bir de şu kavramı getirmesi lazım bilim üreten üniversitelerle meslek adamı üreten üniversitelerin birbirinden ayrılması lazım çünkü üniversite demek bilim öğreten merkez demek ama biz buraları meslek insanı yetiştiren kurumlar haline getirdik orada da yeniden yapılanmaya gidilmesi gerekiyor.

BŞ: Soru yağmurunda sizi bayağı ıslatmış olduk isterseniz ara verip ben kurulanalım diyorum.Bülent Şenver ‘in odasında Bülent Şenver’in konuğu sayın Abbas Güçlü şimdi kısa bir ara verelim ardan sonra sohbetimize devam edeceğiz.
.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org