Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Figen Mete Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
F I K R A L A R
02.10.2008
Figen METE
Okunma Sayısı : 24347
Oy Sayısı : 10
Değerlendirme : 4,8
Popülarite : 4,8
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Bilim adamları 3 fare üstünde 3 ülkenin içkilerinin etkisini test ediyorlarmış.
Fransız içkisini içen fare küt düşmüş.
İngiliz içkisini içen fare de küt diye düşmüş.
En son fareye Türk rakısı içirmişler, fare biraz sallandıktan sonra
haykırmış:
- Heyyytttt getirin lan kediyiiiiiiiiiiiiiiiiiiii...!
*
*
İtalya'da "uzun evliliğin sırrı" konulu seminerde konuşan 50 yıllık evli Guiseppe diyor ki:
- Eşime hep iyi davrandım, memnun ettim, en önemlisi 25. yıldönümümüzde onu Amerika'ya götürdüm. Sormuşlar:
- Peki 50. yıldönümünde eşin için ne yapacaksın?
- Gidip onu geri getireceğim...
*
*
küçük yamyam annesine dert yandı:
-anne ben halamı hiç sevmedim.
annesi:
-sus oğlum ayıp.bari patateslerini ye.
*
*
Çin'de görevli Amerikalı bir subay bir gün Pekin'de bir lokantaya girdi. Garsonun getirdiği Çince mönüye garip garip baktı. Gelen mönüden birşey anlamasa da bozuntuya vermedi ve parmağını Çince bir yazının üzerine basarak garsona gösterip, ne geleceğini merakla beklemeye başladı.
Bir müddet sonra garson bir tabak meyve getirdi. Amerikalı subay garsona meyveyi kenara koymasını işaret ederek parmağıyla listedeki başka bir yeri gösterdi. Bu kez, bir dilim pasta geldi. Subayın karnı çok acıkmıştı. Parmak yöntemiyle güzel bir yemek seçemeyeceğini de anlamış bulunuyordu. Çevresindeki masalara baktı. Karşı masada bir Çinli et yemeği yiyordu. Subay, karşı masadaki adamın yediği yemeği gösterdi ve garsona o yemekten getirmesini işaret etti.
Yemek geldi. Subay büyük bir iştahla eti yemeye başladı. Birkaç lokma sonra, şimdiye dek bu tatta bir et yemeği yemediğini fark etti. Pekin ördeklerinin ününü duymuştu. Bu acaba onun eti miydi?
Garsonu çağırdı, eti gösterdi ve kollarını kanat gibi yaparak,
-"Vak, vak?!" dedi.
Çinli garson soruyu anlamıştı.
- "Hayır" anlamında başını salladıktan sonra, doğru yanıtı verdi:
"Hav, hav, hav!"
*
*
Bir virgül ne kadar fark edebilir simdi anılyacaksınz:
Örnek 1 : çekilsene ayı, göremiyorum !
Örnek 2 : Çekilsene, ayı göremiyorum !
Fark ediyor değilmi ?????????
*
*
Kalp hastası bir delikanlıya köpek kalbi nakledilmişti. Delikanlı bir süre ameliyatı yapan cerraha gitti :
- Doktor bey, bir süredir kötü bir huy edindim. Ne zaman bir telgraf direğinin yanından geçsem, bir ayağım havaya kalkıyor!
*
*
Adam, son derece güzel tezgâhtar kıza
- "Bana yardım edebilir misiniz?.." diye sormuş, "Erkek kardeşime yaş günü hediyesi almam lazım.. Hayatta bir insanın sahip olabileceği her şeye ama her şeye sahip çok zengin birine ne vermemi önerirsiniz?.."
Gülümsemiş güzel kız,
-"Çok kolay.." demiş,
"Mesela benim telefon numaramı.."
*
*
Bir ayyaş grubu mezarlıkta içiyorlarmış. Bir müddet sonra mezarlığa bir cenaze getirilmiş.
Ayyaşlardan biri kalkıp cenazenin yanına gidip, adamın neden öldüğünü sormuş. Cevap olarak adamın çok içtiğini bu yüzden genç yaşta, aniden öldüğünü söylemişler.
Ayyaş arkadaşlarının yanına dönmüş
- " Arkadaşlar, bu içki çok kötü bir şey, bak gencecik adamlar ölüyor, gelin vaktimiz varken biz bu içkiyi bırakalım. Haydi, şişeleri kaldıralım." demiş.
Bunun üzerine ayyaş grubu içmeyi bırakıp, konuşmaya devam etmişler. Derken 15 dakika sonra bir cenaze daha gelmiş. Aynı adam tekrar cenazenin yanına gidip adamın neden öldüğünü sormuş. Adamın yakınları ölenin çok düzgün biri olduğunu, ne içki ne de sigara kullanmadığını, gencecik yaşta neden öldüğünü anlamadıklarını söylemişler. Bunun üzere sarhoş koşarak arkadaşlarına geri dönmüş ve:
- Arkadaşlar çıkarın şişeleri, topu topu 15 dakika fark ediyor.
*
*
Ekonomik krizin çözümüne fıkra tadında bir hikaye:
Mevsim yaz, aylardan Ağustos...
Riviera kıyısında küçük bir kasaba, yaz sezonu ancak yagmur yağıyor, yani kasaba bomboş, herkesin borcu var ve kredi ile yaşıyorlar
Şans eseri otele zengin bir rus geliyor ve resepsiyona 100 dolar bırakıp, odaya bakmaya çıkıyor
Otel sahibi parayı hemen alıp, kasaba olan borcunu ödüyor
Kasap, 100 doları hemen kaparak toptancıya olan borcunu vermeye gidiyor
Toptancı büyük bir sevinçle parayı alıp, kriz nedeniyle kredili hizmet veren son defa birlikte olduğu kadına götürüyor.
Kadın parayı alıp aynı otele giderek oraya olan borcunu ödüyor.
Ve o anda Rus müşteri odadan geri dönüyor ve odayı beğenmediğini söyleyip 100 dolarını geri alarak kasabayı terk ediyor.
Rus müşterinin bu ziyaretinden somut olarak hiç para kazanan olmuyor ancak
TÜM KASABA BORÇLARINDAN KURTULUYOR VE GELECEĞE ÜMİTLE BAKIYOR...
*
*
Doktordan 2. Görüş..
Doktor, Mrs. Jones'u 1 saate yakın muayene ettikten sonra
- " Sizi 50 yaşında bir kadın için sağlıklı buldum ama önemli bir probleminiz var.." demiş, "30 kilo fazlanız var ve bu sizi obez sınırına sokuyor.. İleri yaşlarınızda sıkıntı çekmemek için sıkı bir rejime girmelisiniz.."
Gerçeğin bu kadar net suratına söylenmesi Mrs.Jones'u kızdırmış,
- "İkinci bir görüş daha almalıyım.." demiş dişlerini sıkarak..
-"Tamam o zaman.." demiş doktor sinirlenerek, "Üstelik acayip de çirkinsiniz..!"
*
*
iki bebek battaniyelerin altında oturuyormuş biri diğerine sormuş;
- Sen erkek bebek misin kız bebek mi?
Öteki;
- Bilmiyorum, nasıl anlarız ki?
Diğeri;
- Ben biliyorum akıllım demiş ve
Ötekinin battaniyesinin altına kafasını sokuvermiş 2-3 saniye sonra kafasını dışarı çıkarmış veeee
gülümşemiş.
- Sen kız bebeksin bende erkek
Öteki;
- Ama nereden anladın?
-Çok kolay akıllım senin patiklerin pembe benim kiler mavi........:)
*
*
Büyük bir evin kapısında şu notlar yazıyordu;
- Bugün bir iş toplantım var geçikiceğim.. Babanız
- Konken partisindeyim geç gelecegim. Anneniz
- Arkadaşımda kalacağım. Kızınız
- Sinamaya gidecegim geç gelebilirim. Oğlunuz
- İşimi kolaylaştırdığınız için teşekkür ederim. Hırsız
*
*
İş
Bütün gün işsiz güçsüz gezen adam, bir akşam
hoplaya zıplaya neşe içinde eve gelmiş.
Karısı çok şaşırmış:
- Hayrola kocacım çok sevinçlisin?
- Tabi sevinirim karıcığım.!
Sonunda iş buldum.!
Bunu duyunca kadın da çok sevinmiş:
- Ciddi misin? Nasıl bir iş?
- Bak böyle bir zamanda bundan güzel iş olamaz.
sabah 10'da başlıyor akşamüstü 5'e kadar.
Fazla mesai yok, haftasonunda çalışmak yok, ve
haftada 600 $ !
- İnanılır gibi değil.Kocacığım bu gercekten harika bir
işe benziyor.
- Böyle düşüneceğini biliyordum hayatım, pazartesi
başlıyorsun.!
*
*
Adamın biri elinde büyük bir bıçakla camiye dalar ve sorar:
- Aranızda Müslüman olan var mı?
Korkudan kimse birşey diyemez. Birazdan yaşlı bir adam ayağa kalkar:
-"Ben Müslümanım " der.
Bıçaklı adamla yaşlı adam camiden çıkarlar.
Adam dışardaki inek sürüsünü gösterip:
-Amca,bunları kurban edicem de ben beceremem yardım eder misin?
Yaşlı adam baya bir hayvanı kestikten sonra
- "ben yoruldum başka birini bul" der
Adam bu sefer kanlı bıçakla yine camiye girer ve sorar:
-Aranızda başka Müslüman var mı?
Az önceki adamı doğradığını düşünen cemaat çok korkar ve herkes aynı anda imama bakar,
imam:
-Ne bakıyosunuz ulan iki rekât namaz kıldırdık diye hemen Müslüman mı olduk?
*
*
Ehliyetteki Fotoğraf..
Adam, ehliyetini yenilemek için trafik şubesine müracaat etmiş. Hayli kalabalık bir kuyruğa girmiş, 2 saate yakın bekledikten sonra fotoğrafı çekilip ehliyeti düzenlenmiş.. Adam, yeni ehliyetini eline alıp fotoğrafına bakmış.
"Perişan görünüyorum.." demiş memura, "2 saat kuyrukta bekleyince insan böyle ezik ve yıkık çıkıyor..!"
Memur ehliyetteki fotoğrafa bakmış, bakmış Önemli değil.." demiş. "Yolda polis sizi durdurunca zaten öyle görüneceksiniz!"
*
*
Kadın evin kapısının önünde yığılı valizleri göstererek kocasına:
- Nedir bütün bu valizler?
- Loto'da kazandım.
- Çok iyi nereye gidiyoruz?
- Gitmiyoruz sen evi terk ediyorsun.
*
*
100. Yaş ve Her Akşam 1 Kadeh Şarap..
Adamın 100'üncü yaş gününü kutluyor. Böyle önemli bir olayın röportajını yapmak için genç bir gazeteci adamın evine gitmiş, "Bayım.." demiş nazikçe, "Uzun yaşamanızın sırrı nedir?.."
"Her akşam saat 7'de 1 kadeh kırmızı şarap içerim delikanlı.." diye cevap vermiş adam..
"Ah haaa.. Şimdi anlaşıldı.." demiş gazeteci, "Kalbe iyi geliyor diyorlar.."
"İyi mi geliyor bilmem de.." demiş yaşlı adam uzaklara dalarak, "O bir kadeh benim Titanik'te geçirdiğim o sevimsiz saatleri unutmama yarıyor..!"
*
*
LSD Hapları ve Dede..
Delikanlı dedesine
- "Dedeciğim, dolabımda haplarım vardı gördün mü? .. Üzerinde LSD yazıyordu.." diye sormuş,
-"Başlatma senin hapına mapına lan!.." demiş dedesi beyaz saçları dimdik, gözleri belermiş bir şekilde heyecandan titreyerek, "Salonda bir yığın ejderha dolaşırken.."
*
*
Yahya Kemâl, dostlarından birine:
-Bu akşam yemeği benimle yer misin? Diye sorunca, arkadaşı:
-Hay hay! Der. Çok memnun olurum. Hiçbir mazeretim yok!
Yahya Kemal gülümseyerek karşılık verir:
-İyi öyleyse, bu akşam size geliyorum.
*
*
Seçenek
Patron, telefonda konusmakta olan sekreterine :
- Odaniza ne zaman girsem, dedi, telefon basindasiniz. Isler yigilmis duruyor.
Sekreter karsi çikti :
-Beyefendi, telefon konusmalarini büronun isleri için yapiyorum, müsterilerle...
- Öyleyse müsterilere sevgilim demekten vazgeçin...
*
*
Çocuk Tutuklular ve Pizzacı
İki çok genç çocuk uyuşturucu kullanıp şehrin merkezindeki tarihi aşk havuzunda çırılçıplak bulununca yakalanmışlar, götürüldükleri karakoldaki komiser onların ailelerine ulaşamayınca
-"1 telefon hakkınız var" demiş..
Çocuklar telefon etmişler, bir müddet sonra onlar için geldiğini söyleyen bir adam girmiş karakola,
- "Sanırım siz çocukların avukatı olmalısınız" demiş komiser,
"Yok.." demiş gelen adam, "Ben pizza dağıtıcısıyım.. Sipariş vermişlerdi de..!"
*
*
Temel, Issız Ada ve Kitap
2 yazar ve Temel, TV'de yayınlanan kültür programında sohbet ederlerken programı sunan spiker "Issız bir adada kalmak zorunda kalsanız yanınıza hangi kitabı alırdınız?.." diye bir konu ortaya atmış,
"Shakespeare'in tüm eserlerini..." demiş ilk yazar,
"Ben dini kitaplarımı yanıma alırdım..." demiş ikincisi..
"Valla," demiş Temel, "Bence en akılcısı 'Pratik Tekne Yapım Teknikleri' kitabını alıp götürmek..."
*
*
Nasıl Bir Kadınla Evlensem..
Adam 40 yıllık arkadaşına hayatında 'doğru' bir kadınla karşılaşamadığı için evlenemediğini söylemiş..
"Nasıl birini arıyorsun ki?.." diye sormuş arkadaşı, "Önce çok güzel olmalı, iyi bir aşçı, usta bir temizlikçi, tutumlu olmalı.. Huyu çok iyi olmalı, en önemlisi çok zengin olmalı evi, malı mülkü olmalı.." "Yahu.." demiş arkadaşı, "Tarif ettiğin kadının senin gibi biriyle evlenebilmesi için deli olması lazım?.."
"Mmmm.." demiş adam, "Diğer özellikleri tutuyorsa, olabilir..!"
*
*
Pırlanta Yüzük Almadan..
Evlilik törenlerinde takılan yüzük yıllarla aşınıp incelince kadın ,memur kocasından yeni bir yüzük almasını istemiş,
- "Ama bu sefer pırlantalı olsun" demiş şımarıkça..
Birlikte gittikleri kuyumcu dükkânında tezgâhtar delikanlının önerdiği yüzükleri beğenmeyen kadın
- "Yaşlandım artık yavrum.." demiş "Gözlerim çok zayıfladı.. Görebileceğim irilikte olsun taşları.."
Dükkânın köşesinde çaresizlikten büzülmüş kocaya yardımcı olmak için dönüp
- "Karıştırmak bana düşmez ama.." demiş tezgâhtar, "Hanımefendi önce bir gözlük alsanız ve konuyu biraz daha ucuza çözseniz daha mantıklı olmaz mı?..
*
*
İki Olasılık

Birgün temel ile dursun konuşurlarken temel
demişki eğer harp çıkarsa boku yedik dursun harp
çıkarsa iki olasılık var. ya çürüğe çıkarız ya
cepheye gideriz çürüğe çıkarsak sorun yok
cepheye gidersek iki olasılık var ön cephede ya
arka cephede oluruz arka cephede olursak mesele
yok
ön cephede olursak ikik olasılık var ya ölürüz
ya esir alınırız ölürsek mesele yok esir
düşersek iki olasılık var ya öldürürler yada
kağıt fabrikasına götürürler ölürsek mesele yok
kağıt fabrikasına gidersek iki olasılık var ya
1. kalite kağat oluruz ya 2. kalite kağat oluruz
1. kalite kağıt olursak mesele yok 2. kalite
kağıt olursak 2 olasılık var ya gazete kağıdı
oluruz ya tuvalet kağıdı gazete kağıdı olursak
mesele yok tuvalet kağıdı olursak işte o zaman
moku yedik.

.*
*
Sınavda öğrenciler harıl harıl cevapları yazmışlar.
Dersin sonunda hocanın otoriter sesi yükselmiş:
"Tamam süre bitti, kalemleri bırakın ve kağıtları verin."
Öğrenciler kağıtlarını teslim ederken bir öğrenci hâlâ yazmaya devam ediyormuş.
Hoca yüksek sesle bu kez bu öğrenciyi uyarmış kağıdını bırakması için.
Ama öğrenci hâlâ devam ediyormuş.
Sonunda hoca kağıtları toplayıp çantasına koyacakken öğrenci yerinden fırlamış ve kağıdı uzatmış.
Hoca hiç de gülmeyen bir yüzle "Senin kağıdını almıyorum, hakkını kaybettin" demiş.
Öğrenci boynunu büküp ayakta dururken "Hocam" demiş, "Benim kim olduğumu biliyor musunuz?"
Hoca sıkkın bir ifadeyle "Bilmiyorum, kimsin söyle bakalım?" der demez öğrenci elindeki kağıdı hocanın tuttuğu kağıtların arasına sokuvermiş.
Sonra da "Nasıl olsa kim olduğumu bilmiyorsunuz hocam" diyerek sınıftan çıkmış.
*
*
Kleptomani

"Doktor, oğlumda kleptomani hastalığı var, her sokaktan gelişinde cebinde marketlerden çalınmış şeyler buluyorum"
diye dert yanmış adam.
"Ona bisiklet alın" diye cevap vermiş doktor.
"Tamam doktor" demiş adam "Bisikletinin olması onun davranışlarında bir düzelme sağlar mı?"
Doktor
"Pek değil" demiş, "Ama kolay yakalanma şansını azaltır!"
*
*
Sarhoş
Sarhoşun biri meyhanenin önündeki kaldırımda bulduğu tek ağaca tutunuyor, güç kazanıp yürümek için tutunduğu koluyla ağacı itiyor, bir iki adımda bir daireler çizip tekrar aynı ağaca sarılıyormuş
"Kahretsin yahu" demiş sonunda, "Şimdi ne güzel evimde karımla beraber olacaktım, ormanda kaybolduk!"
*
*
Nasrettin Hoca fıkrası
Adamın biri gitmiş Hoca'ya
-"Yahu hocam bizim ev pek dar, sığamıyoruz bir türlü, ama büyük eve de paramız yetmiyor, ne yapayım?" diye sormuş.
Hoca bu abuk soru karşısında ne desin, kafasını karıştırmış biraz, düşünür gibi yapmış sonra da
-"Senin tavukların vardı değil mi?" diye sormuş.
Adam
- "Var" deyince
-"İyi o zaman, şimdi onları da eve al" demiş.
Aradan biraz zaman geçmiş, adam yine gelmiş hocanın karşısına
- "Hocam ev iyice daraldı, şimdi ne yapayım?" diye sormuş. Hoca da
- "Senin kazların da vardı, onları da eve al" diye akıl vermiş.
Bir süre sonra adam yine Hoca'nın kapısında.
- "Olmuyor be hocam, eve hiç sığamıyoruz şimdi" deyince
- "Merak etme, iki koyunun vardı diye biliyorum, onları da eve sok" demiş.
Adam hoca ne derse yapıyor.
Aradan biraz daha zaman geçmiş. Adam çıkmış Hoca'nın karşısına yine
-"Sorun bitmiyor Hocam, bana başka akıl" demiş.
Hoca da
-"Sen inekle öküzünü de eve bir sok bakalım" demiş adama.
Üç gün sonra adam yana yakıla Hoca'nın kapısına dayanmış.
- "Aman Hocam, ne desen olmuyor. Artık evin içinde yürüyemez, yatağımıza yatamaz olduk. Ne oldu senin akıllarına"
diye serzenişte bulununca Hoca
- "Tamam, tamam" diye itelemiş adamı."Şimdi bu geceyi de geçir, yarın sabah erkenden tavukları da, kazları da, koyunları da inekle öküzü de çıkar evden."
Adam ertesi gün elinde bir tepsi baklava ile gelmiş Hoca'nın karşısına,
-"Ey Hocam" diye başlamış; "Sen büyük adamsın, sen ne büyük alimsin, sen büyük bilgesin. Meğer benim evim ne kadar ferahmış da haberim yok. Allah seni başımızdan eksik etmesin."
*
*
Kırk yıllık ölü
Dr. Fahrettin Kerim Gökay "içkinin zararları" konulu konferansını vermektedir. Bir ara "Rakının her kadehi, hayatımızı bir saat kısaltır" der. Dinleyiciler arasında olan Neyzen yerinden fırlayıp bağırır:
- Eyvah, yandık!
- Hayrola?
- Hesap ettim, meğer ben öleli tam kırk yıl olmuş!
*
*
Ötsene horoz
İki sevgili Fadime ile Temel köyün girişinde gizlice konuşuyormuş.
Sohbetin en koyu yerinde Fadime'nin babası "Fadimeee" diye bağırmış.
Sesi duyan Fadime apar topar kaçarken, Temel arkasından seslenmiş "Yarın horozlar öterken burda ol Fadime..."
Ertesi gün Fadime tam vaktinde gelmiş ama Temel ortada yok...
Meraklanmış kızcağız, kalkıp evine gitmiş, aramış taramış Temel ortada yok.
Tam evden uzaklaşacak kümesten garip sesler duymuş.
Dayanamayıp bakmış, bir de ne görsün?...
Temel horozun boğazına yapışmış
"Öt dedim sana... Çok geç kaldım... Öt ula öt...Öt...
*
*
Şehirde büyümüş delikanlı köyün birine gidip avlanmak istemiş, köylü ona tüfeğini verirken
-"Aman dikkat et" demiş, "Çiftlik hayvanlarına ateş etme!"
Delikanlı tüfeği alıp ağaçların arasında yürürken bir keçiye rastlamış ve onu vurmuş, ancak hayvanlar hakkında herhangi bir bilgisi olmadığı için köylüye koşup vurduğu hayvanı tarif etmiş,
-"Kapkara bir şey" diye başlamış tarife, "Sarkık 2 memesi var, sakalı var sakalı... Leş gibi de kokuyor..."
-"Kahretsin!" demiş köylü, "Ulan sen bizim karıyı vurmuş olmayasın?"
*
*
Bamya Sever
Memduha hanim kocasinin israrlari üzerine bir psikologa gitti :
- Ben bamyayi çok seviyorum. Bu yüzden de kocam bana deli diyor.
- Laf, dedi doktor. Bende çok severim bamyayi.
- Öyle mi ? Öyleyse bir gün bize gelir ne olur. Bizim evde bütünçekmeceler,
dolaplar bamya dolu. Tazesi, kurusu, konservesi... Her türlüsü var !..
*
*
Ne çaldın?
Hâkim sanık kadına ne çaldığını sormuş.
"Ayva efendim" demiş kadın hayli üzgün bir şekilde.
Hâkim "Pakette kaç tane vardı?" deyince "Sadece 6 tane efendim" demiş kadın.
"Tamam o zaman" diyerek kararı açıklamış hâkim: "6 ay hapis!"
Tam o sırada "Bir dakika hâkim bey" diye atılmış kadının kocası, "Çantasında bir tane de bezelye konservesi vardı efendim. Adalet açısından yani. Atlamayalım da..."
*
*
Kadın arkadaşına kocasını çekiştiriyormuş...
"Yahu anlattıkların inanılmaz" demiş arkadaşı, "Aranızda ortak hiçbir şeyiniz yok mu?"
Diğeri cevaplamış: "Olmaz mı var. İkimiz de aynı gün evlendik!"
*
*
Büyük ayaklar
İki kız kardeş eve ağlayarak gelince "Ne oldu?" diye telaş içinde sormuş anneleri.
"Benimle okulda ayaklarım büyük diye alay ediyorlar anne" demiş büyük olan.
Anne "Saçmalıyorlar. Ayakların büyük falan değil" demiş ve dönmüş küçük kızına, "Sen niye ağlıyorsun peki?" diye sormuş.
"Arkadaşlar karda kayalım dediler ama benim kayağım yok" demiş küçük kız hıçkırarak.
Anne öfkeyle "Tamam tamam susun delirtmeyin beni.. Sen, git al ablanın ayakkabılarını katıl arkadaşlarına."
*
*
Kıyafet balosu
Sarışın, pet shop'ta papağan bulamayınca çok üzülmüş ve "Hay Allah, hayatımda ilk defa sosyetenin kıyafet balosuna 'korsan' kıyafetimle katılacaktım, en önemli aksesuar olan papağan yok..." demiş ağlayarak.
"Üzülmeyin" demiş dükkân sahibi, "Önümüzdeki hafta perşembe gelirseniz Güney Amerika'dan bir sevkiyat bekliyorum, papağanınıza kavuşursunuz..."
Sarışın "O gün de ertesi gün de gelemem.." demiş, "O gün bacağımı kestirip tahta, ertesi gün kolumu kestirip kanca taktıracağım!.."
*
*
Sonuncu olmak
İstanbul Maratonu'na katıldım, yarış başladı. 15 dakika sonra son sıradaydım.
Benim önümdeki adam, yani sondan bir önceki pis pis sırıtarak "Naber" dedi, "Bu kadar insan arasında sonuncu olmak nasıl bir duygu?"
Adama "Gerçekten bilmek mi istiyorsun?" dedim sinirle ve yarışı bıraktım.
*
*
Fadime köfteleri irili ufaklı yapıyormuş...
Aynı zamanda mutfakta sohbet ettiği arkadaşı sormuş;
"-Niye hepsini aynı büyüklükte yapmıyorsun? ..."
Fadime açıklamış;
"-Temel bugün biraz çeşitli yemek yap dedi de..."
*
*
Temel hırsızlıktan iki üç günde bir polis merkezine düşüyomuş...
Bir gün yine aynı suçtan gelmiş, komiser sormuş;
-Ne yaptın yine? ...
"-Bir şey yapmadım, tutup getirdiler..."
-Hiç utanmıyor musun her gün buraya düşmekten? ...
"-Yoo... Ona kalırsa siz her gün burdasınız..."
*
*
Doktor Temel'e sormuş,
-Bacağın nasıl?
-Hâlâ sekiyorum...
-Devamlı mı? ...
-Yok... Yürürken..."
*
*
Temel eğlenmeye bara gitmiş...
Ertesi gün Dursun sormuş
-Gecen nasıl geçti?
-Bara gittim ama içeri giremedim...
-Neden, damsız almıyorlar mıydı? ...
-Yok... Kapıdaki kırmızı ışık bir türlü yeşile dönmedi...
*
*
FADİME: Asıl tuhaflık sende... Ailemden hiç kimseyi sevmiyorsun...
TEMEL: Yalan söyleme... Bir kere senin kayınvalideni benimkinden daha çok seviyorum...
*
*
DURSUN: Çok kibar bir adamsın dede...
TEMEL DEDE: Neden? ...
DURSUN: Ne zaman hapşırsan elinle ağzını kapatıyorsun...
TEMEL DEDE: Ama başka türlü takma dişimi nasıl yakalayabilirim ki? ..
*
*
Futbol ve ördek
İKİ arkadaş sohbet ederken, biri diğerine aniden yumruk atmış. Yumruğu yiyen yerden doğrulurken, öfke ile sormuş;
- Deli misin sen, sohbet ederken birden bire niye yumruk attın?
- Sen bana "ördek" dedin de onun için!
- Sen ruh hastası mısın nesin? Ne zaman ördek dedim?
- Hava bulutlu demedin mi? Dedin. Hava bulutlu olunca yağmur yağar, yağmur yağınca ne olur? Su birikintisi... Suda da ördekler yüzer. O halde sen bana ördek dedin!
*
*
Padişah benim, ama o da benim hocamdır...
Akşemsettin ve Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'un fethi günü, yanlarında Fatih'in hocaları Molla Gürani, Molla Hüsrev de olduğu halde, törenle İstanbul'a giriyorlardı.
Bizanslılar, şehrin Fatih'ine çiçek vermek için yarış ediyorlardı.
Bir yerde, şehri fetheden kişinin bu ak sakallı hocalar arasında gencecik Fatih olacağını düşünmediklerinden, çiçekleri, ak sakallı Akşemsettin'e uzattılar.
Akşemsettin, hemen atını geri çekerek, beyaz at üzerindeki genç Fatih'i gösterdi:
-Padişah ben değilim.
Fatih Sultan Mehmet:
-Ona geldiniz, ona. Padişah benim, ama o da benim hocamdır...
*
*
50 Dolara Karayip Gezisi..
Harry bir gazetede ' 50 Dolara Karayip Gezisi ' ilanını görünce heyecanla koşmuş turizm firmasına, peşin ödemiş parasını, onu bindirmişler eski püskü kadırgadan bozma bir gemiye,
güverteye çıkar çıkmaz atmışlar aşağıya, diğer 100 yolcuyla birlikte bağlamışlar zincirle oturaklarına ve kürek çekmeye zorlamışlar..
Domuz gibi bir herif aralarındaki koridorda yürüyüp yavaş kürek çekenlere indiriyormuş kamçıyı..
Denizde 2 hafta kaldıktan sonra gemi tekrar Miami Beach'e dönmüş.
Harry tam yanında oturan bitkin adama dönüp
"Bu tip bir geziye ilk defa katılıyorum.." demiş, "Şu kamçılı adama ne kadar bahşiş vereceğiz?.."
*
*
Evdeki Dini Objeler..
Öğretmen küçük öğrencilerine 'Evlerindeki dini objeleri' araştırma ve anlatma ödevi vermiş..
Ertesi gün öğrencilerden biri "Evimizde bir resim var.." diye başlamış, "Başında hale, kucağında bebek olan bir kadın resmi.. Annem her sabah onun önünde başını eğip diz çöker.."
"Bizim evde pirinç döküm Çinli gibi çekik gözlü şişman bağdaş kurmuş oturan bir adam heykeli var.." demiş ikinci öğrenci, "Ailem tam önünde eğilip ona mum yakar.."
Üçüncü, el kaldırıp "Bizim evdeki banyoda üzerinde numaralar olan küçük bir platform var.." diye başlamış, "Annem, her sabah yataktan kalkar kalkmaz ilk iş çıplak ayaklarıyla onun üzerine çıkıp 'Ohh, Tanrım' diye çığlık atar..!"
*
*
Winston Churchill..
Londra'ya gelen turist taksiye binmiş, taksi şöförünün adının Winston Churchill olduğunu öğrenince
"Aa?.." demiş, "Adınız gerçekten Winston Churchill mi?
"Evet.. Bu benim adım.."
"Hayli bilinen bir isim.."
"E herhalde.." diye cevap vermiş şöför, "40 senedir bu şehirde taksi şöförlüğü yapıyorum..!"
*
*
' Babişkoooo 'nun Anlamı..!
Adam yattığı divanda gazetesini okurken genç kızı
"Babişkoooo..!" diye girmiş odasına, "Arkadaşlarımla buluşmaya gitmeden önce sana kocaman bi bye-bye öpücüğü vermeye geldim..!"
"Çok geç kaldın kızım.." diye cevap vermiş adam gözlerini gazetesinden ayırmadan, "Annen 2 dakika önce gelip aynı şeyi yaptı, ve inan hiç nakit param kalmadı..!"
*
*
"Hakkınızda ağır hakaretten şikâyet var" demiş hâkim, "Anlatın bakalım ne oldu?"
- Balkondan bakarken bana aşağıdan dil çıkarttı efendim.
- Peki... Siz ona ne cevap verdiniz?
- "Bana bakar mısınız belli bir ücret karşılığı cinsel ilişkide bulunan bayanın oğlu. Şu anda oraya ulaşabilirsem anneniz sizi doğururken kendisine yardımcı olan bayan sağlık görevlisinin cinsel organını size gösterebilirim" dedim. Tabii o sinirle tam olarak bu kelimeleri kullanamamış olabilirim!
*
*
Dedikoducu Kadınlar ve Kocaları..
Bir derginin yaptırdığı araştırmaya göre kadınların yüzde 83'ü arkadaşlarının sırlarını kocalarına anlatıyor..
Evet, bayanlar.. Eğer arkadaşınıza önemli bir sırrınızı açmışsanız yüzde 83 gibi yüksek oranla sırrınız onun kocasının kulağına gitti demektir.. Haa, bir de iyi haberim var.. Erkeklerin yüzde 100'ü karılarının bu dedikodularını dinlemiyor..
*
*
İki aristokrat kadın karşılıklı sohbet ederken birbirlerine hava atıyorlarmış.
"Benim ailem Büyük İskender'e kadar dayanıyor... Ya sizinki?" diye sormuş birinci kadın.
"Vallahi maalesef tam olarak bilemiyoruz..." demiş ikincisi, "Tüm evraklar Nuh Tufanı'nda kaybolmuş!"
*
*
Küçük kız çocuğu, küçük oğlan çocuğuna
"Haydi evcilik oynayalım" demiş.
"Tamam" demiş oğlan, "Ben ne olacağım?.."
Kız bilmiş bir tavırla "Önce 'karar vermek' konusunda fikrini öğrenmek istiyorum" diye cevaplamış.
Oğlan ise şaşkın bakışlar arasında sormuş:
"Fikir mi? Karar vermek mi? Ne demek onlar?"
"Tamam.." demiş minik kız sırıtarak, "Sen 'Koca' ol!"
*
*
İş Cazip Olursa..
İşsiz adam iş bulmak için bir ajansa müracaat etmiş, "Bir iş için eleman talebi var" demiş görevli "Strip show yapan kızların vücutları bebek yağı ile kremlenecek, bildiginiz yerlere minik yıldızlar yapıştırılacak, show biter bitmez üşümesinler diye sabahlıkla sarmalanacaklar, çorapları falan giydirilecek, böyle bir iş işte."
"B..Ben varım, varım" diye heyecandan titreyerek atılmış adam. "Çok güzel, sabah saat 07.00 de Adapazarı otobüs terminalinin önüne gelin" demiş ajans görevlisi.
"N..Niye?" diye şaşırmış adam, "Bu iş Adapazarında mı?"
"Hayır" diye cevap vermiş görevli, "İş İstanbul'da ama müracaat kuyruğunun sonu orada."
*
*
Bilgisayar Hakkında Kim Ne Biliyor ki?..
Çalışmak için büyük bir mağazaya başvurdum, Personel Müdürü meslek durumumu ve tecrübelerimi dinledi, "Bilgisayar hakkında ne biliyorsun?.." diye sordu..
Dürüstçe "Hiçbir şey.." dedim,
"Çok iyi.." dedi, "Zaten kimsenin doğru dürüst bir halt bildiği yok, seni o bölüme alıyorum..!"
*
*
Kazazedeler ve Gazeteler..
Gemi bir deniz kazasında batmış, kurtulabilen bir grup insan ıssız bir adaya düşmüş.
Kazazedeler yıllarca o adada yaşamış.
Bir sabah kazazedelerin yaktığı ateşi gören bir gemi gelmiş, bir sandal indirilmiş ve içindeki denizci kazazedelerin bulunduğu sahile yanaşmış.
Koltuğunun altında bir tomar gazete olan denizci sahile indikten sonra
"Kaptanımız bunları size gönderdi" demiş. Sonra da eklemiş: "Tamamını okumanızı, daha sonra hâlâ bu adadan kurtarılmak isteyip istemediğinizi bildirmenizi bekliyor!"
*
*
Muhasebeci Uykuda Koyun Sayarsa..
Şirketin muhasebe müdürü sabah işe gelmiş ki perişan..
"Hayrola?.." demiş patronu, "Bu ne hal?.."
"Özür dilerim efendim.." diye cevap vermiş muhasebeci, "Dün gece uyuyamadım da.."
Patronu yardımcı olabilmek için, "Tüh yahu.." demiş, "Neden koyun saymadın?.."
"Saydım efendim.." demiş muhasebeci, "Sorun da ordan çıktı zaten.. Hata yapmışım, 1 tane eksik çıktı ve bütün gece onu bulmaya çalıştım..!"

*
*
Biftek ve Garsonun Başparmağı..
Garson adamın sipariş ettiği bifteği getirmiş ama başparmağı bifteğin üzerinde..
"Deli misin?.." demiş adam, "Çek şu parmağını bifteğimin üzerinden..!"
"Yok ya.." demiş garson, " Bi daha mı yere düşsün?.."
*
*
Boşanma Avukatı..
Kadının biri postaneye girer girmez orta bankoda adamı görmüş.. Adam elindeki yaklaşık bine yakın üzeri çeşitli kalp motifleri ile süslenmiş pembe zarflı kartlara müzikli aşk pulları yapıştırıyor ve zarfı kapamadan içlerine seksi kadın kokuları püskürtüyormuş. "Hayrola?.." demiş kadın, "Ne yapıyorsunuz merak ettim de.."
"Evli erkeklerin ev adreslerine bin tane imzasız sevgililer günü kartı gönderiyorum.." diye cevap vermiş adam,
"Ama neden?.."
"Çünkü ben bir boşanma avukatıyım!.."
*
*
Broker sabah müşterisini arayıp
"Sizi 65 yaşında emekli eder diye aldırdığım hisse senetlerini hatırlıyor musunuz?" diye sormuş.
Adam "Evet?" diye karşılık verince broker konuşmasını sürdürmüş:
"İyi. Bu ABD'deki son ekonomik kriz nedeniyle emeklilik yaşınız 108 oldu."
*
*
Karı koca kavga ederlerken kadın
"Bana aptal cadı dedin haa?" diye bağıra bağıra ağlamaya başlamış...
"Tamam hayatım sözümü geri alıyorum..." diye onu yumuşatmaya çalışmış adam, "Hadi artık şu sihirli kelimeyi hatırla da kurbağaya çevirdiğin annemi eski haline getir... Tamam mı tatlım?"
*
*
- Doktor soğuk algınlığımı önlemek için harika bir şey verdi.
- Ne verdi?
- Paltosunu...
*
*
Tırnak Yiyen Kocalar..
2 yaşlı kadın çay içerken kocalarını çekiştirmeye başlamışlar.. "Kocamın tırnaklarını yemesi beni deli ediyor" demiş biri,
"Benimkinde de ayni hastalık vardı.." demiş diğeri, "Ama ben onun bu kötü alışkanlığını kırdım..!"
"Aa?.. Nasıl?.."
"Dişlerini sakladım..!"
*
*
Mobilyacı Temel
Temel'in çok büyük bir mobilya mağazası varmış. Bir gün bayi toplantısı için Rusya'ya gitmiş. Otelin resepsiyonunda kayıt yaptırırken çok güzel bir Rus kızı ile tanışmış.
İkisi de birbirlerinin lisanını bilmedikleri için Temel defter ve kalem almış, bir taksi resmi çizmiş deftere. Kız gülümsemiş, başını sallamış. Bir taksi tutup şehri birlikte gezmişler. Daha sonra Temel bir restoran ve bir masa çizmiş deftere. Kız tekrar gülmüş, başını sallamış ve güzel bir restorana akşam yemeğine gitmişler, şampanya içip havyar yemişler, dans etmişler.
Vakit hayli geç olunca kız eline kalemi almış deftere 2 kişilik bir yatak çizip gülümseyerek Temel'e vermiş.
Temel afallamış kalmış. Sonra da kızı bırakıp oteline dönmüş. Temel, onun mobilya işinde çalıştığını kızın nasıl anladığını hâlâ çözememiş düşünüp duruyormuş.
*
*
Fare'nin Bikinisi Kayıp..!
Bir gün fare, ormanın yanından akan nehrin kenarında sinirli sinirli yürürken su aygırını görmüş, "Heyy, su aygırıı..!" diye bağırmış, "Çık ulan sudan.. Kenara çık bakayım şimdi!" Su aygırı oflaya puflaya zorlukla tırmanmış nehrin kenarına,
"Tamam.." demiş fare "Şimdi tekrar dönebilirsin..!"
Fare yürümesine devam etmiş, ta ki boynuna kadar nehrin içinde yıkanan arslana rastlayana kadar.. Hemen ona da bağırmış,
"Heyy sen..! Kaldır kıçını, çık kenara bakayım..! Arslan şaşırmış ama emre uyup zıplamış dışarı ve silkelenmeye başlamış..
"Tamam.." demiş fare "Tekrar nehre dönebilirsin..!" Arslan denileni yapıp dönmüş eski yerine..
Fare nehir boyunca yürümesine devam etmiş bu sefer filin yıkandığı yere gelmiş,
"Heyy sen.. Bayan fil.. Sen de kaldır koca kıçını çık bakalım kenara.. Hemen.." Fil zorlukla dışarı çıkmış, biraz sinirli
"Ne oluyor burda?.." demiş, "Su aygırını, arslanı şimdi de beni nehrinden çıkarıp geri soktun.. Neden yapıyorsun bunu?.. Ne sinir bu böyle?.."
"Bu gördüğün sinir falan değil.." diye cevap vermiş fare, "Şu bikinimi çalan şerefsizi bulayım da sinir neymiş o zaman gör..!"
*
*
Sarı - Siyah Çizgili " Mumba Yılanı"..
Adam hastanede her tarafı paramparça yatan arkadaşına sormuş, "Nasıl oldu?.." diye..
"Meşhur Mumba yılanını yakalamak için ormana gittim.." demiş arkadaşı zorlukla konuşarak, "Derisinde enlemesine sarı-siyah çizgileri olan, çok ender bulunan bir yılandır Mumba.. Ancak cangıl patikalarına uzanıp güneşlenirken avlayabilirsin onu.. Bir elinle kuyruğunu, aynı anda öbür elinle ensesini yakalaman şart!.. Yoksa ölürsün.."
"Eee??.."
"Cangılda sessizce ilerlerken sarı - siyah yılanı patikada upuzun güneşlenirken gördüm.. Baş kısmı çalılıkların arasındaydı.. Aynen tarif edildiği gibi sol elimle kuyruğunu tutarken sağ elimle yeşilliklerin arasında kaybolmuş başını bulabilmek için hayvanın vücudunu baş parmağım önde hızla sıyırdım..
"Eee??.. Bu parça parça halin?.."
"Sen hiç erkek kaplanın mıçına hızla parmağını batırdın mı?.."
*
*
İdrar Tahlili ve Sarışın..
Jill tahlil sonuçları için bekleme odasında otururken doktoru gelmiş, "Kızım" demiş, "Bu idrar tahlili için getirdiğin şey elma suyu çıktı.."
"Aman tanrım" diye ayağa fırlamış Jill, "Hemen telefon etmen lazım.. Saat kaç?.."
"Üç buçuk" demiş, doktor..
"Tuh geçti artık.. Sanırım asıl şişeyi oğlumun öğle yemeği çantasına koydum...!"
*
*
Bedava İçki Nasıl İçilir?..
Adamın biri bara gidip biraları yuvarlamış, barmen hesabı isteyince "Ama ben baştan ödemiştim.." demiş, "Hatırlamıyor musunuz?.."
"Öyle mi?.." demiş barmen, "Madem öyle diyorsunuz, öyledir.."
Adam dışarı çıkıp bir arkadaşını bulup bedava içki içmek için yaptığı cinliği anlatıp barmenin para takibi yapamadığını söylemiş, bunun üzerine öteki de dalmış bara bir bira söylemiş ve arkasından aynı numarayı çekmiş,
"Peki.." demiş barmen, "Madem siz söylüyorsunuz doğrudur.."
O da çıkmış dışarı, tam kapının önünde eski bir arkadaşını görüp bedava nasıl içtiklerini ballandıra ballandıra anlatmış, tabii üçüncü de dalmış bara, viskisinden bir yudum almış ki barmen ona doğru eğilmiş..
"Biliyor musunuz burada bu gece komik bir şeyler oluyor.." demiş. "İki uyanık geldi, ikisi de içki içtiler, beş kuruş ödemedikleri halde 'ödedik' dediler sustum.. Ulan bunu bir defa daha denemeye kalkan olursa burnunun ortasına yumruğumu indireceğim..!"
"Sizin burayı işletme sorunlarınız beni ilgilendirmiyor.." demiş adam, "Laf ebeliği yapıp gargaraya getirmeye çalışacağınıza ikidir istediğim paramın üstünü verin de gideyim artık..!"
*
*
Hesap
Gayet şık giyinmiş adam çok pahalı bir restorana gelerek, kendisine mükellef bir ziyafet çekmiş.
Hesabın çok kabaracağı çok belirginmiş.
Yemeğin sonuna doğru şef garsonu çağırmış;
"Çok güzel bir yemekti. Geçen sene de buna benzer bir yemek yemiştim. Ancak param olmadığı için beni döverek bir un çuvalı gibi dışarı atmıştınız."
Şef garson üzgün;
"Özür dileriz bayım!.."
Adam;
"Ah, önemli değil. Sizi bu sene de aynı zahmete sokacağım için asıl ben özür dilerim!.."
*
*
Milletvekili..
- Amcam bu seçimde milletvekili seçildi..
- Hadi ya?.. Şimdi ne yapıyor?..
- Tabii ki hiç bi şey.. Seçildi dedim ya..!
*
*
Personel Nasıl Motive Edilir?..
Patron, personelini motive ederek verimliliklerini artırmak için şirketin her yerine
"Hayallerinizi ertelemeyin, şimdi yapın, haydi tam sırası!"
yazılı levhalar astırmış.
Ertesi hafta ziyaretine gelen samimi bir arkadaşı yazıları görünce
"Hayırdır?" diye sormuş, "İşe yarıyor mu bari?"
"Beklediğim gibi olmadı" diye cevap vermiş son derece üzgün patron. "Veznedar kasadan 20 bin dolar çalarak Karayip adalarına kaçtı, büro amirim yakaladığı yerde benim sekreteri sııştırıyor, Bütün personel kapımı yumruklayıp zam istiyor! Özetlersem olmadı yani!"
*
*

Emekli Büyükelçinin Gafı..
Bir büyükelçilikte verilen kokteylde emekli diplomat, davetlilerden yere kadar kırmızı giysili birine yaklaşıp
"Güzel kırmızılı bayan.. Bu valsi bana lütfeder misiniz?.." diye sormuş..
"Kesinlikle hayır!" diye sertçe gelmiş cevap, "Birincisi sarhoşsunuz.. İkincisi bu çalan vals değil Venezuella Milli Marşı.. Ve üçüncüsü ben kırmızılı bayan değilim.. Vatikan Papalık temsilcisiyim. Tövbe.. Tövbe!.."
*
*
Doktorculuk..
Anne, kızının komşunun oğlu ile doktorculuk oynadığını öğrenince sinirle oğlanı kulağından tutup annesine götürmüş.
"Oğlanların ve kızların karşı cinsin vücut yapılarını öğrenmeleri için doktorculuk oynamaları çok doğal bir şey..!" demiş oğlanın annesi...
"Ne vücut yapısı..!" diye bağırmış kadın "Oğlunuz kızımın dün apandisitini almış...!"
*
*
Garantili Ameliyat..
Yaşlı adam ameliyat olacakmış.
Ameliyatı cerrah olan oğlunun yapması için ısrar etmiş. Çok daha uzman olan doktorlar olduğu halde, bu ısrarının nedenini soranlara ise
"Onun bu ameliyatı çok iyi yapmasını sağlayacak formülü biliyorum" diyormuş.
Ameliyat günü gelmiş ve ameliyathaneye giderken oğlunu yanına çağırmış ve şöyle demiş:
- Oğlum, zor olduğunu biliyorum. Bana bir şey olursa sakın üzülme. Zaten gelmeden annenle de konuştuk. Eğer bana bir şey olursa, eşyalarını alıp sizin yanınıza yerleşecek.Hadi kolay gelsin oğlum...
*
*
Resmen Ölçmüş..
Avukat otomobil kazasını gördüğünü iddia eden şahite sormuş,
"Kazayı çok net bir şekilde gördüğünüzü söylüyorsunuz.. Kaza yerinden ne kadar uzaktaydınız?"
"8 metre 42 santim efendim!"
(Şahidi kapana kıstırdığını düşünerek) "Hah.. Hah.. Hahh.. Olağanüstü.. Jüriye söyler misiniz mesafeyi tam olarak nasıl bildiğinizi?"
"Kaza olunca hırdavatçıdan şerit metre alarak ölçtüm.. Böyle salakça bir soru gelebileceğini tahmin etmiştim efendim!"
*
*
erzurumda adamın biri karisini aldatiyomus..
karisida bunu ögrenmis ama adama caktirmamis..
bir gün yemek yerken adamın yemegine zehir atmis adam zehirlenmis yataga düsmüs..
sonra adam ölecegini anlamis ..icindeden de demiski
-bari söyleyeyimde öteki tarafta bunun cezasini cekmeyeyim..
sonra dönmüş hanımına,demiş ki
- hanim ben seni aldattim..
kadın da ölmekte olan adamın basinda yasin okumaktadir.. kafasini sallayarak derkii...
-he he bilirem bende seni oyan sebep sehirledim
*
*
adamın biri istanbula gelmiş. Taksim civarında gezerken karşdan gelen bir istanbul beyfendisine çarpışmış.
istanbullu
-önüne baksana lan dangalak.. demiş
ve yürümüş gitmiş.
diğeri dangalağın ne manaya geldiğini bilmediğinden hemen koşarak istanbuluyu yakalamış.
-Sen bana kötü söz demişsen sölyle dangalak ne demek yoksa furirim seni... demiş.
İstanbullu bakmış adam iri yarı pala bıyıklı Bir vursa kesin ortadan ikiye ayırır.Hemen kıvırmış
- dangalak Pala bıyık demek kardeşim öyle kötü bir manaya gelmiyor... demiş.
diğeri;
-öylemidir kardaş bende kötü bir şey sandım bende ki bıyıkta bir şey abimdekini bir görsen vallah benden daha dangalak demiş.
*
*
erzurumlu bi kadın birgün hamur yapıp ekmek pişirirken köpeğin biri başlamış hamuru yemeye
kadın köpeğe
- hoşt hoşt demiş..
köpekte hırlayıp üzerine koşunca kadın köpeğe demiş ki
-ağabeg hoşt moşt dediysağda hamur eşki garnın ağırır diye dedığ
*
*
erzurumlu bir genç varmış artık evlenmeliyim diye düşünmüş.etrafındakilere bana bir kız bulun ama çok saf olsun demiş
aramış taramışlar bir kız bulmuşlar sonunda evlenmiş
bir iş gezisine çokması gerekmiş eşine
-ben yokken neydecasan öyle merak edirem necla ..demiş
karısı
-heç merak etme sinema diye birşey varmış bilet al ona giderem sen yohken... demiş
adam biletleri bırakıp gitmiş geldikten sonra
-necla öyle merak edirem neettin ?
-heç herif çarşafımı geydim sinemaya gettim
adam:
-afferin e sonra...
-yolda gidirem bi baktım bir herif ben gidirem o gelir öyle merak edirem ne olacak
adam sinirlenir
-bende cok merak edirem necla der dişlerini sıkar
kadın:
-sinemaya gittim baktım oda geldi yanıma oturdu çarşafın altından dokuniir öyle merak edirem şimdik neolacak
adam iyice dişlerini sıkar
-bende merak edirem
kadın:
-film bitti eve gidirem baktım oda gelir nasıl merak edirem şimdik neolacak
adam iyice dişlerini sıkar
kadın :
-eve girdim oda geldi yatak odasına geçtim oda geldi öyle merak edirem şimdik ne olacak
adam:
-necla bende merak edirem
kadın:
-amaaan herif heç merak ettiğime değmedi.hergün senin ettiğini etti gitti
adam kendi kendine düşünür
-saf karı aldığımamı yanim karının elden gittiğinemi yanim
öyle merak edirem şimdik benim halim neolacak?
*
*
cimri ve karısı
Cimri, karısına araba kullanmasını öğretiyordu. Bir ara kadın, heyecana kapılıp:
"Arabayı durduramıyorum," diye bağırdı. "Çabuk söyle, ne yapayım?"
"Eski ve ucuz bir şey bulup çarp!..."
*
*
Adamın biri karısını başkasıyla yakaladığı için hem karısını hem de adamı öldürdükten sonra kendiside intihar eder. Derken cenaze kaldırılır ve taziyeler alınmaya başlar.
Taziye evinde herkes üzgündür. Hiç kimsenin ağzını bıçak açmamaktadır. Ama nedense adamın biri her yarım saatte bir densizlik edip:
"Allah daha beterinden sahlasın" demektedir.
Bu tavır milletin zoruna gider. Sonunda adamın yanındakilerden biri dayanamayıp kızar:
"Yav kardeşim, sen manyak mısın? ikide bir Allah beterinden sahlıya deyisin. Ülen bundan daha kötüsü olur mu?" diye çıkışınca
Bizim münasebetsiz:
"Yav baba niye ele deyisin, kocası yarım saat önce gelsedi, ölen adamın yerinde ben olacahdım" der.
*
*
Akıl hastanesinde görev yapan doktor, hastaları muayene ederek iyileşenleri taburcu etmektedir. Yine bir gün hastalardan biri iyi görüldüğü için hastaneden çıkartılacaktır. Son kontrolü yapmak için doktor hastasına sorar:
"Oğlum dışarı çıkınca ne yapacaksın?"
Hasta:
"Doktorum, sebze meyve satacağım"
Doktor hastasının iyileştiğinden emin bir şekilde, diğer sorusunu sorar:
"Aferin oğlum. Peki kazandığın parayı ne yapacaksın?"
Bizim hasta sapıtır:
"Doktorum , sapan yapıp milletin başını ve camları kıracağım"
Hasta bir müddet daha müşahede altında tutulur. Tekrar kontrole alınır. Aynı sorulara, yine aynı cevaplar alınır. Derken hasta yine müşahede altına alınır.Bu bir müddet böyle devam eder. Sonra hastadaki iyileşmenin tamamlandığına kanaat getirilir. Çıkmak için son
kontrolünü yaptıran hastaya doktor sorar:
"Oğlum çıkınca ne yapacaksın?"
Hasta:
"Doktorum evleneceğim"
Doktor:
"Aferin oğlum, akıllanmışsın. Peki sonra ne yapacaksın?"
Hasta:
"Gelini odaya götürüp soyacağım."
Doktor heyecanla:
"Peki sonra ne yapacaksın oğlum?"
Hasta:
"Doktorum, elbiselerini çıkaracağım, en sonunda donu kalır. O don var ya o don. O donun lastiğini çıkarıp, sapan yapacağım. Sonrada milletin başını, camını kıracağım."
*
*
cimri ve dilenci
Cimri, kapısını çalan dilenciye:
"Bizim kasabamızda bunca fakir varken, bir yabancıya para vermem doğru olmaz." Dedi.
"Ama ben buralıyım."
"Atma, atma kardeşim... Eğer buralı olsan benden sadaka ister misin?"
*
*
İki arkadaş konuşuyorlardı:
"O tefeciden hiç para alma, kışın yüzde elli, yazın ise yüzde altmış faiz alıyor."
"Neden yazın yüzde altmış alıyor?"
"Günler uzun olduğu için!"
*
*
Ankara'da doktora giden bir cimri:
"Doktor bey," dedi. "Acaba bir yirmi sene daha yaşayabilir miyim?"
"İçki ve sigara içer misiniz? Kumar oynar mısınız? Çapkınlığınız var mı?"
Adam güvenle konuşmaya başladı:
"İçki ve sigarayı hiç sevmem. Kumardan nefret ederim. Çapkınlığım da hiç yoktur..."
Doktor, başını iki yana sallayıp, sert bir sesle konuştu:
"Öyleyse daha ne demeye yirmi yıl yaşamak istiyorsunuz?"
*
*
Cimrinin biri arkadaşına anlatıyordu:
"Zavallı bir dilenciye, sana yüz bin lira versem ne yaparsın?" dedim.
"Sevincimden aklımı oynatırım," dedi.
"Peki, sen ne yaptın?"
"Ne yapacağım, adamı aklını oynatmaktan kurtardım..."
*
*
"Komşum benden on bin lira borç istiyor, vereyim mi?"
"Evet, çünkü sen vermezsen, benden isteyecek."
*
*
İskoçyalı komşularına yeni evini gezdiriyordu. Bir odaya girdiler.
"Burası da müzik dinleme odası."
"İyi ama burada müzik aleti yok ki."
"Evet ama, komşunun çaldığı plaklar en iyi bu odadan duyuluyor."
*
*
Cimri, karısına soruyor:
"Odada ısı kaç derecedir?"
"On beş."
"Dışarıdaki sıcaklık ne kadar?"
"Yirmi derece."
"Öyleyse pencereyi aç ki dışarıdaki beş derece içeriye girsin."
*
*
Uzun yıllardan sonra iki cimri tekrar buluşuyorlar:
"Paula'yı hatırlar mısın? O şimdi benim eşimdir."
"Allahım! Onun bacakları eğri idi, üstelikte kamburu vardı."
"Zararı yok, işim için faydalıdır."
"Çocuklarınız var mı?"
"Evet, sekiz çocuğumuz var. Hepsinin kamburu var, eğri bacakları var ve hepsi keldir."
"Allahım!"
"İşim için faydalıdır!"
"Peki, ne iş yapıyorsun?"
"Luna Park'ta Hortlaklar tünelini işletiyorum!"
*
*
Bir cimri banka önünde kaynamış mısır satmaktaydı. Mısır çok lezzetli olduğundan kısa bir zamanda büyük kar sağladı. Bir gün arkadaşlarından biri geldi ve kendisinden ödünç para istedi.
"Üzülerek söylemeliyim, bankayla burada tezgahımı kurduğum zaman bir anlaşma yaptım, ben ödünç veremem, banka da mısır satamaz."
*
*
"Çocuk bir paund yuttu, çabuk bir doktor çağır!"
"Buna gerek yok, zira doktor gelirse bunun yerine 2 paund alacaktır.
*
*
İhtiyar bir cimri ölüm döşeğinde yatmakta ve uzun süre yaşayamayacağını iyi bilmektedir. Oğullarından birini yanına çağırır ve rica eder:
"Mutfaktan çilekli turta kokusu almaktayım. Annen çilekli turtaya bayıldığımı iyi bilir. Son bir kez arzumu yerine getirmekle meşgul. Gidip bana biraz getirir misin?"
Oğlan mutfağa sıvışır ve biraz sonra gülmekten katılarak gelir:
"Annem, turta cenaze töreninden sonra yenilecek dedi."
*
*
Cimri, konuk olarak gittiği evde sağında oturan misafire sigara ikram etti.
"Ben sigara içmem."
Bunun üzerine solunda bulunan misafire sigara ikram etmek istedi. O da:
"Ben sigara içmem." Dedi. Bu kez karısı:
"Ev sahibine niçin ikramda bulunmuyorsun?" diye sorunca:
"O sigara içtiği için" yanıtını verdi.
*
*
Hasta olan bir cimri arkadaşı ile doktora gider. Muayeneden sonra arkadaşı sorar:
"Yalnız baş ağrısı çektiğin halde neden kâlp çarpması ve mide ağrısı çektiğini doktora söyledin?"
"Kızım mide ağrısı ve eşim de kâlp çarpması çekiyor. Doktora kızım ve eşim için ayrı ücret vermemek için."
*
*
Bir cimri, bir sosis satın alır ve kendisine bir tüp hardal verilir.
"Benim hardala ihtiyacım yok."
"Fakat hardal parasızdır."
"Ha öyle mi? Sosis kalsın, bana yalnız hardalı verin!"
*
*
Bektasi, evinde misafir oldugu için, karpuzcuya ugramis:
-Iyi karpuzun var mi?
-Kurabiye gibi baba, güven bana!
-Peki öyleyse iyi bir tane ver bakalim.
Karpuzcu birini seçip vermis.Baba erenler, almis ve eve gitmis.
Bektasi, yemekten sonra, konuklarinin önünde karpuza gururla biçagi vurmus.Fakat o ne?Ilk biçak darbesinden sonra etrafi koku salmis. Karpuz ikiye ayrilinca, fos diye çürüyen içi masaya yayilmis.Tabii her taraf berbat, Bektasi ise mahçup olmus. Baba, sabahi zor etmis ve solugu karpuzcuda almis:
-Erenler, seni tebrik ederim?
Karpuzcu sasirmis:
-Hayrola baba, beni niye tebrik ediyorsun?
Bektasi:
-Ulan kesmeden, delmeden o karpuzun içine nasil mıçtın, dogrusu sasip kaldim. Seni onun için tebrik ediyorum.
*
*
Akıl hastanesinde görev yapan doktor, hastaları muayene ederek iyileşenleri taburcu etmektedir. Yine bir gün hastalardan biri iyi görüldüğü için hastaneden çıkartılacaktır. Son kontrolü yapmak için doktor hastasına sorar:
"Oğlum dışarı çıkınca ne yapacaksın?"
Hasta:
"Doktorum, sebze meyve satacağım"
Doktor hastasının iyileştiğinden emin bir şekilde, diğer sorusunu sorar:
"Aferin oğlum. Peki kazandığın parayı ne yapacaksın?"
Bizim hasta sapıtır:
"Doktorum , sapan yapıp milletin başını ve camları kıracağım"
Hasta bir müddet daha müşahede altında tutulur. Tekrar kontrole alınır. Aynı sorulara, yine aynı cevaplar alınır. Derken hasta yine müşahede altına alınır.Bu bir müddet böyle devam eder. Sonra hastadaki iyileşmenin tamamlandığına kanaat getirilir. Çıkmak için son
kontrolünü yaptıran hastaya doktor sorar:
"Oğlum çıkınca ne yapacaksın?"
Hasta:
"Doktorum evleneceğim"
Doktor:
"Aferin oğlum, akıllanmışsın. Peki sonra ne yapacaksın?"
Hasta:
"Gelini odaya götürüp soyacağım."
Doktor heyecanla:
"Peki sonra ne yapacaksın oğlum?"
Hasta:
"Doktorum, elbiselerini çıkaracağım, en sonunda donu kalır. O don var ya o don. O donun lastiğini çıkarıp, sapan yapacağım. Sonrada milletin başını, camını kıracağım."
*
*
Demirperde ülkesi içinde bir adam tımarhaneye götürüldü.Doktor niçin getirildiğini sordu.Yeni getirilen akıl hastası:
-Ben de sebebini pek bilmiyorum.Yalnız huduttan geçmek istiyordum.
Doktor:
-Bu bizi alakadar etmez.Buna zabıta karışır.
Bunun üzerine onu getiren adam söze karıştı:
-Hayır doktor bey...Meseleyi yanlış anlamayın.Bu adam Batıya kaçarken değil,Demirperdenin içine girerken yakalandı da...
*
*
Şans
Bill kilisenin en geri zekalı görevlilerinden biriymiş.
Papaz kovmadan önce son bir şans daha tanımak istemiş.
'Bana bak! ..' demiş, '... konuşmamın sonunda 'Melekler mumları yakınca mabet ışıldamış' dediğim anda arkamdaki bütün mumları yakacaksın ve koro başlayacak! .. Tamam mı? '
Bill başını sallamış ve hata yapmamak için bütün gece dua etmiş.
Ertesi gün kilise tamamen doluyken papaz konuşmasının sonunda sesini kalınlaştırıp
'Melekler mumları yakınca, mabet ışıldamış! ' demiş ve göz ucuyla bakmış ki mumlar yanmıyor...
Tekrar sesini daha da yükseltip
'Melekler mumları yakınca, mabet ışıldamış! ' demiş...
Arka taraftan Bill'in ince sesi duyulmuş,
'Ama zangoçun köpeği de kibritlere işemiş! ..'
*
*
Maaş
İki soyguncu soymak için bir mağazaya girerler. Ancak mağazanın bekçisi onları beklemektedir. Soyguncular bekçiyle karşılaşınca çok korkarlar. Ama bekçi onlara
'Ben de sizinle mağazayı soymak istiyorum! ' der.
Soyguncular nedenini sorduklarında da,
'Nasıl olsa çok az maaş veriyorlar. Hem de patronla aram iyi değil. Gününü görür o! ' der.
Soyguncular onu aralarına alırlar. Üçü birden mağazayı soymaya koyulurlar. Her şeyi alıp götürürler. Ertesi gün bekçi hiçbir şey olmamış gibi davranır.
Patron bekçiye,
'Bir mağazaya bile sahip çıkamıyorsun... Seni işten kovuyorum! ..' diye bağırır.
Bekçi işten kovulduktan sonra başka bir ülkeye yerleşir ve patronuna bir mektup yazar. Mektupta
'Sen beni işten kovdun; ben iki kuruşluk maaştan oldum. Ben mağazayı soydum. Sen benim 100 yıllık maaşımdan oldun! ..' yazar.
*
*
Yaşlı çift evliliklerinin kırkıncı yıl dönümünde
paraya kıymışlar,
Avusturalya''da tatil yapmaya karar vermişlerdi.
Uçağın penceresinden
saatlerdir okyanusu seyrediyorlardı. Sessizliği pilotun
anonsu bozdu:
"Sayın yolcularımız! Korkarım size kötü bir
haberim var. Motorlarımızdan
biri sustu, diğeri de susmak üzere. Acil iniş yapmak
zorundayız.
Neyse ki altımızda haritada görülmeyen bir ada var ve
sahiline inmeye
çalışacağız.
Bunu başarabilirsek tek sorunumuz bizi bulabilmeleri için
dua etmek olacak."
Uçak minik adanın kumsalına başarılı bir iniş
yaptı, kimsenin burnu
kanamadı.
Uzun bir rahatlama sessizliğinden sonra adam karısının
ellerini tuttu,
gözlerine endişeyle baktı;
"Mona, bu ayki kredi kartı borcunu ödemiş
miydin?"
"Hayır sevgilim, unutmuşum. Kızdın mı?"
Adam endişeyle yine sordu:
"Araba kredisinin taksitini ödemiş miydin?"
"Özür dilerim canım, onu da ödememiştim."
Yaşlı adam karısının ellerini bıraktı ve kırk
yıldır yapmadığı şekilde ona
sıkı sıkıya sarıldı.
"Aferin"
Karısı şaşkın, korkarak sordu.
"İyi misin tatlım?"
"Hiç olmadığım kadar. Çünkü bankacılar bizi
kesin bulur!"
*
*
cimri ve dilenci
Cimri, kapısını çalan dilenciye:
"Bizim kasabamızda bunca fakir varken, bir yabancıya para vermem doğru olmaz." Dedi.
"Ama ben buralıyım."
"Atma, atma kardeşim... Eğer buralı olsan benden sadaka ister misin?"
*
*
İki arkadaş konuşuyorlardı:
"O tefeciden hiç para alma, kışın yüzde elli, yazın ise yüzde altmış faiz alıyor."
"Neden yazın yüzde altmış alıyor?"
"Günler uzun olduğu için!"
*
*
Ankara'da doktora giden bir cimri:
"Doktor bey," dedi. "Acaba bir yirmi sene daha yaşayabilir miyim?"
"İçki ve sigara içer misiniz? Kumar oynar mısınız? Çapkınlığınız var mı?"
Adam güvenle konuşmaya başladı:
"İçki ve sigarayı hiç sevmem. Kumardan nefret ederim. Çapkınlığım da hiç yoktur..."
Doktor, başını iki yana sallayıp, sert bir sesle konuştu:
"Öyleyse daha ne demeye yirmi yıl yaşamak istiyorsunuz?"
*
*
Cimrinin biri arkadaşına anlatıyordu:
"Zavallı bir dilenciye, sana yüz bin lira versem ne yaparsın?" dedim.
"Sevincimden aklımı oynatırım," dedi.
"Peki, sen ne yaptın?"
"Ne yapacağım, adamı aklını oynatmaktan kurtardım..."
*
*
"Komşum benden on bin lira borç istiyor, vereyim mi?"
"Evet, çünkü sen vermezsen, benden isteyecek."
*
*
İskoçyalı komşularına yeni evini gezdiriyordu. Bir odaya girdiler.
"Burası da müzik dinleme odası."
"İyi ama burada müzik aleti yok ki."
"Evet ama, komşunun çaldığı plaklar en iyi bu odadan duyuluyor."
*
*
Cimri, karısına soruyor:
"Odada ısı kaç derecedir?"
"On beş."
"Dışarıdaki sıcaklık ne kadar?"
"Yirmi derece."
"Öyleyse pencereyi aç ki dışarıdaki beş derece içeriye girsin."
*
*
Amerikalı sadece paraya ve maddiyata dayalı hayatından bıkıp usanınca herşeyi satıp
savmış, Hindistan'a gitmiş...
Memleketin kuş uçmaz kervan geçmez bir köşesinde yaşayan, şöhretini duyduğu bir gurunun kapısına dayanmış...
Yalvarmış, yakarmış ve sonunda eşiği aşmayı başarmış...
Guru, otlardan, samanlardan yapılma bir kulübe göstermiş Amerikalı'ya...
"Burada inzivaya çekileceksin" demiş;
"-Kimseyle görüşmeyeceksin, kimseyle konuşmayacaksın, su ve ekmekle yetinip tefekküre dalacaksın..."
On sene geçmiş... Guru, on sene sonra bir gün Amerikalı'yı yanına çağırtmış;
"-3 kelime söyleme hakkın var... Seni dinliyorum..."
Zar zor konuşmuş Amerikalı:
-Karnım çok aç...
"Günlük tayinini biraz artırın" demiş guru ve kulübesine geri göndermiş...
Bir on sene daha geçmiş... Tekrar yanına çağırtmış:
"-3 kelime söyleme hakkın var... Dinliyorum..."
-Yatak çok sert...
"Altına biraz daha saman ilave edin" demiş, kulübesine geri göndermiş...
Bir on sene daha geçmis, guru, bir kez daha yanına getirtmiş Amerikalı'yı;
"-3 kelime hakkın var... Dinliyorum..."
-Evime gitmek istiyorum...
"-Defol git ülen nereye gideceksen... Zaten geldiğinden beri vır vır vır, devamlı şikayet..."
*
*
Fadime telaş içinde sokaklarda koşuyormuş...
Rastladığı arkadaşı Fatma, "Hayrola, ne oluyorsun Fadime" diye sormuş...
Bizimki, "Sorma başıma geleni" diyerek anlatmaya başlamış;
"-Köpeğimiz iki gündür kayıp... Kayışla birlikte gitti... Görenlerin dediklerine bakılırsa, sarışın bir turisti takip etmiş..."
Arkadaşı başını sallayarak nasihat vermiş;
"-Bu kadar üzülmen anlamsız... Kaybolan nihayet bir köpek değil mi? ..."
Bahtsız Fadime devam etmiş;
"-Evet, biliyorum... Ne var ki kayışın öbür ucunda kocam vardı..."
*
*
Tanrım..!
Anneanne, oynaması için torununu kumsala götürmüş, minik çocuk deniz kenarında kovası ile oynarken birden nerden çıktığı belli olmayan dev bir dalga gelmiş ve gitmiş, torun ortada yok..! Anneanne "Tanrım!.. Nasıl olur?.." diye ellerini gökyüzüne kaldırıp çığlık çığlıga ağlamaya başlamış.. "Sana kilisede yıllarca yakaran, mum yakan bana böyle bir acıyı nasıl tattırırsın??.."
"Tamam.. tamam.." diye kalın bir ses gelmiş yukardan, hemen yine aynı irilikte bir dalga kumsalda patlamış, minik çocuk hiçbir şeyin farkında olmadan aynı yerinde gülümseyerek tekrar oynuyormuş..
"Tanrım..??"
"Gene ne var?.."
"Şeyy.. Şapkası da vardı..!"
*
*
Bir cimri banka önünde kaynamış mısır satmaktaydı. Mısır çok lezzetli olduğundan kısa bir zamanda büyük kar sağladı. Bir gün arkadaşlarından biri geldi ve kendisinden ödünç para istedi.
"Üzülerek söylemeliyim, bankayla burada tezgahımı kurduğum zaman bir anlaşma yaptım, ben ödünç veremem, banka da mısır satamaz."
*
*
"Çocuk bir paund yuttu, çabuk bir doktor çağır!"
"Buna gerek yok, zira doktor gelirse bunun yerine 2 paund alacaktır.
*
*
Temel olmak kolay değil ki !

Temel'le bir adam parkta oturuyormuş. Temel de sigara içiyormuş. Adam
dumandan rahatsız olmuş. Dönmüş Temel'e ve sormuş.
- Kaç yıldır sigara içiyorsun?
Temel cevap vermiş;
- 30 yıl?

Adam başlamış nasihata:
- Bak 30 yılda sigaraya verdiğin parayı biriktirsen şu karşıdaki lüks villa ve önünde duran son model araba senin olabilirdi.
Temel dönmüş ve sormuş:
- Sen sigara içiy musun?
Adam cevaplamış:
- Ben hiç sigara içmedim.
Temel tekrar sormuş:
- Peçi şu villa ve lüks araba senin mu?
- Hayır !
Temel eklemiş:
- Fazla konuşma o zaman? onlar penum... __
*
*
düelloya

Adamın biri işten eve gelmiş bir bakmış, karısı başka bir adamla. Hemen tabancasını almış ve öteki adama:
- 'Madem karımı istiyorsun onu benden erkek gibi al. Seni düelloya davet ediyorum'...
Öteki adam bunu kabul etmiş, ikisi birlikte yandaki odaya girmişler kapıyı kapatmışlar, sonra kadının kocası öteki adama fısıldamış;
- 'Aslında kimsenin canının yanmasına gerek yok, ikimizde havaya ateş edelim sonra ölmüş gibi yere yatalım, karım ilk önce hangimizin yanına koşarsa en çok sevdiği odur'...
Böylece ikisi havaya bir el ateş edip hemen kendilerini yere atmışlar... Kadın silah sesini duyar duymaz koşarak içeri girmiş... Yere yatan iki adama bakmış ve bağırmış.....:
- 'Hayatım çıkabilirsin, ikisi de öldü..!!!!
*
*
Tavuk
Temel bir gün eczacının birine girmiş ve sormuş,
"Ağabey tavuk var midur?"
Adam cevap vermiş:
"Kardeşim burası eczane burada tavuk bulunmaz."
Temel çıkmış ertesi gün bi daha gelmiş
"Ağabey tavuk var midur?"
Adam yine,
"Burada tavuk satılmaz" demiş.
Ertesin gün bi daha,
"Ağabey tavuk var midur?"diye sorunca adamın cevabı sert olmuş.
Temel bunun üzerine:
"Eee o zaman cama 'tavuk yoktur' diye yazsana" demiş.
Adamda Temelden kurtulmak için hemen cama yazmış 'tavuk yoktur' diye.
Temel çıkmış ertesi gün bi daha gelmiş ve demiş ki:
"Tavuk ne zaman gelecek"
*
*
adamın biri yüksek bir tepeye çıkmış ve dua etmeye başlamış.
-allahım bana para wer ew alayıııım ...araba alayııım
o sırada bir deprem olmuş.
adam sarsılmış...
aynen kaldığı yerden devam.
-allahım niye kızıyorsun ? hadi kızıyorsun kızıyorsun da,niye itekliyorsun............
*
*
Ayran ve kaymak
Iki arkadas bir kosede oturmus konusuyorlarmis; biri digerine :
- IMF hakkinda ne düsünüyorsun?
- Bir fikra ile anlatsam, olur mu?
- Olur.
- Birgün iki tane kurbaga ayran bakracina düsmüs.Çirpinmaya baslamislar.
Bir tanesi bir süre çirpindiktan sonra kurtulus olmayacagini
anlayip, kendini salivermis. Bogulup gitmis.
Digeri ise çirpinmaya devam etmis.
Çirpindikça, ayranin yagi üstte birikmeye baslamis.
Kurbaga, üzerine oturabilecegi kadar yag birikince,
çikip yagin üzerine oturmus.
- Kurtulmus mu?
- Hayir. Aksine o zaman yanmis...
Ayran sahibi kurbagayi diger bakraca atmis. Kurbaga çirpindikça ayranin
üzerinde yag tabakasi olusuyormus. Kurbaga tam kurtuldugunu
zannederken, ayran sahibi, biriken yaglari toplayip kurbagayi diger
bakraca atiyormus.Bu böylece sürüp gitmis.
- Eeee?
- Ee si su. Biz çirpindikça, IMF, 'sizi kurtariyorum' diye bizi aliyor
diger bakraca atiyor.
Ve biriken yaglari topluyor.
Hepsi bu kadar.
*
*
Üç Amerikan askeri Iraklı bir amcanın bakkalına girerler alış veriş yaparken
'kahrolsun Amerika'diye ses duyarlar. Etrafa bakınırlar ve sesin bir
papağandan geldiğini görürler.

Bunun uzerine Iraklı bakkal amcaya 'bu papağanı buradan yok et yarın
geldiğimizde görürsek seni mahvederiz'derler.

Askerler gittikten sonra bakkal amca kara kara düşünmeye başlar çünkü
papağan kuşunu çok sevmektedir. Derken aklına cami imamlarının papağanı
gelir. Hemen imamın yanına koşar başından geçenleri anlatır ve 'Hocam eğer
sakıncası yoksa papağanları değişelim'der Hoca kabul eder ve değişim
gerçekleşir. Ertesi gün işgalci Amerikan askerleri gelir, papağanı görürler
ve kızarak :'biz sana bunu yok edeceksin demedikmi? '
Amca bu papağan o değil desede inandıramaz.
Sivri zekalı askerin biri ben şimdi anlarım bunun dünkü papağan olup
olmadığını der ve papağanın tekrarlamasını umarak bağırır:
'Kahrosun Amerika!!
ses çıkmyınca bakkal amca dahil hep birlikte bağırmalarını söyler:
-Kahrolsun Amerika!
(ses yok)
-Kahrolsun Amerika!
(ses yok)
-Kahrolsun Amerika!

papağan dile gelir
-Amin evlatlarım.....)))
*
*
Kayserilinin biri ölüm döşeğindedir:
Kayserili: Sevgili karım burada mısın?
Eşi: Evet hayatım buradayım.
Kayserili: Sevgili oğlum Mehmet Bburada mısın?
Mehmet: Evet babacım buradayım.
Kayserili: Oğlum Ahmet ya sen burada mısın?
Ahmet: Evet ben de buradayım.
Kayserili: Güzel kızım sen burada mısın?
Kızı: Evet buradayım babacım.
Kayserili: Allah belanızı versin. Dükkanda kim duruyor o zaman?
*
*
Sabah kahvaltısında Fadime Temel'e anlatıyordu:
"Geceki gök gürültüsünü duymadın mı?"
Temel:
"Hayır duymadım..."
Fadime hayretle:
"Nasıl duymazsın?Bir şimşekler çaktı,bir gökler gürledi kiii ...Aman Yarabbi..."
Temel öfkelendi:
"Niye beni uyandırmadın?Benim şimşek çakarken uyuyamadığımı bilmez misin?"
*
*
İki kişi münakaşa ve döğüşten sonra hakimin huzuruna çıkmışlar.İlyas ı şahit göstermişler.Hakim İlyas a:
- Efendi bu adamlar döğüşmüşler şu adam şuna sövmüş,sen de duymuşsun,olay nasıl oldu?
İlyas:
- Ne hekim bey şu adam buna biraz söğdi.
Hakim:
- Peki ama efendi birez sövme,tam sövme nasıl oluyor?
İlyas:
- Hekim bey birez sövmek sade anasına sövmek,tam sövmekte ana avrat garuşturmak.
*
*
Dursun:
"yahu Temel on yıldır posta memurusun...on yıldır Allah'ın her günü mektup damgalarsın...ne sıkıcı iş bu...bıkmadın mı daha?"
temel:
"neden bıkayım...her gün tarih değişiyor..."
*
*
bir gün dursun kasabaya gelmiş bakmış herkes aglıyor.merakla sormuş
-neden hepiniz aglaysınız?
muhtar
- temelin vasiyeti yüzünden..... demiş
dursun;
-ule Temel'in vasiyeti neydu ki? demiş.
muhtar;
-temel vasiyetinde beni denize gömün.. demiş idu.
dursun;
- ee gömseydunuz ....
muhtar;
-gömdük gömmesine de gömene dek çoook kayıp verduk....
*
*
Temel askere gider.
Askere gittikten iki gün sonra komutanı Temeli ıssız, karanlık, tepede bir yere getirir ve
-Burada vatanı bekleyeceksin. der.
Temel etrafa şöyle bir ürpererek bakar ve titreyerek ,
-uyyyy komitanum ya beni kim bekleyecek ?
*
*
gerçek bir olay

Yurtdışından yaz tatili icin Türkiye'ye gelen isci bir
vatandasimiz trafik kurallarini ihlal ederek kirmizi isikta gecer.
Hemen orada bulunan polis ekibi resimdeki plakayi (...........)
anons eder ancak bir sonraki polis ekibi plakayi anlayamaz ve dalga
gecildigini zannedip tekrar tekrar sorar.
Bu durumdan faydalanan yine isci vatandasimiz olur ve bir
sonraki ekibi de gecer.
Araca en son Edirne Kapikule sinir kapisinda ki son cikista
cezai islem yapilabilir ve bu fotograf anı olarak cekilir.

Plaka şöyledir

BO KU 7
*
*
Bayram Namazı

Temel in annesi ölmüs. Cenaze namazinda bir kenarda duruyormus. Soranlara;
- Pen cenaze namazi kilmasini pilmeyrum, diyormus. Bir müddet sonra
kayinvaldesi ölmüs. Namazda Temel i en ön sirada göreneler;
- Hani sen cenaze namazi bilmezdin?
- Pu cenaze namazu tegil çi, payram namazu...
*
*
Sabırlı anne
Adamın biri süpermarkette alışveriş yaparken, karşı raflardan bir şeyler toplayan bir anneyle küçük kızı dikkatini çekmiş. Pasta reyonuna geldikleri zaman küçük kız "Anne bana pasta al! " diye tutturmuş, annesi "olmaz" diye başını sallamış. Bunun uzerine küçük kız "Bana ne, ben pasta istiyorum! " diye oracıkta kendini yerden yere atmaya başlamış. Annesi "Biraz sabret hülya, alacağımız bir iki şey daha kaldı, ondan sonra hemen eve gidiyoruz" demiş ve reyonlarda gezinmeye devam etmişler. Derken oyuncakların olduğu raflara gelmişler. Küçük kız bu sefer de "Ben bu bebeklerden istiyorum! " diye tepinmeye başlamış, annesi "Az kaldı hülya, sabret şunları da aldık mı eve gidiyoruz."demiş ve yürümeye devam etmişler. Nihayet kasaya gelmişler, aldıklarını dizerlerken onları izleyen adam dayanamamış ve kadına yaklaşmış: "Afedersiniz, sizi alışveriş yaparken izliyordum da, bu küçük yaramaz Hülya'ya karşı ne kadar da sabırlı davrandınız..." Kadın bunun üzerine "Beyefendi..." demiş, "... kızımın ismi Ayşe... Hülya benim! "
*
*
Fiyat
Yaşlı kadın senelerdir aynı köşede durup, çiçek satmış. Civardaki bir şirkette çalışan genç adam her öğlen yaşlı kadının tezgahının önüne gider, hiç konuşmadan bir demet çiçek için gereken parayı verir ancak çiçeği almadan gidermiş. Bu böyle yaklaşık iki sene devam etmiş. İki sene sonra bir öğlen yine adam kadının yanına gitmiş, konuşmadan bir demet çiçeğin parasını vermiş, tam gidecekken, yaşlı kadın konuşmaya başlamış; "Bayım, siz çok iyi ve düzenli bir müşterimsiniz ancak bu para yeterli değil. Çiçeğe zam geldi."
*
*

Cehennem gezisi
Bir gün şeytan insanlara cehennemin nasıl bir yer olduğunu göstermek için dünyanın muhtelif bölgelerinden insanlar toplayıp cehennemi gezdirmeye karar vermiş. Ülkelerden birer kişiyi seçerek topladığı grubu cehenneme getirmiş ve başlamış cehennemi gezdirmeye. Önce etrafta yığınlarca bulunan büyük kaynar kazanları işaret ederek kabaran bir iştahla anlatmaya başlamış: 'İşte bu gördüğünüz kazanlarda sizin gibi insanlar var, aşağıdan verilen ateşle yandıkça yukarı doğru birbirlerinin üzerine tırmanarak yakarışlar içerisinde kurtulmaya çalışıyorlar. Ama nafile. Boşa kürek çekiyorlar; çünkü kazanların tepesinde gördüğünüz kanatlı dev zebaniler kazandan çıkmaya çalışanlara pençeleriyle engel oluyor ve onları kazanın derinliklerine geri sepetliyorlar. Siz de buraya geleceksiniz bir gün. Bundan kaçamayacaksınız! ..' Şeytanın anlattıkça zevkten ağzından köpükler gelirken aralarından biri dikkatini çeken bir şeyi sormuş: 'Kazanları ve ateşi anladık tamam da, şu en sağdaki kazanda zebani falan göremiyorum ben...' deyince şeytan hemen adama dönerek merakını gidermiş: 'Onda zebani yok; çünkü onda yeni nesil Türkler var. Zebaniye gerek yok; çünkü biri yukarı çıkıp kurtulmaya çalıştığında aşağıdan çeken var! ..'
*
*
Haber
- Sana bir iyi, bir de kötü haberim var Hamdi.
- Önce iyiyi söyle o zaman.
- Oğlum, hani 2 aydır azmıştım ya... O olay bitti.
- He he he... Sevindim abi. Kötüsü ne peki?
- Karın seni aldatıyor!
*
*
İnşaat amelesi viziteye çıkıp haftalardır tuvalete çıkamadığını söylemiş.. Doktor muayene edip, amelenin külotunu indirip masaya yatmasını istemiş, adam denileni yapınca doktor içeriden getirdigi beyzbol sopasını 3-4 kere sertçe indirmiş amelenin mıçının tam ortasına,
- Tamam
demiş. Sonra,
- Şimdi tuvalete gidin
Birkaç dakika sonra tuvaletten rahatlamış olarak çıkan amele
- Sağol doktor bey..
demiş.
- Hep böyle olabilmek için ne yapmalıyım?
- Birşey yapmana gerek yok..
demiş doktor,
- Tuvaletini yaptıktan sonra mıçını çimento torbasıyla silme yeter...!
*
*
Avrupa kentlerinden birinde Uluslararası Din Adamları toplantısı yapılmakta imiş. Bu toplantıya katılanlardan bir papaz, bir imam ve bir haham dost olmuşlar. Öğlen yemeği molasında sandviçlerini alıp, yakınlardaki parkta bulunan göle gitmişler ve buldukları bir kayıkla sandviçlerini yiyerek gölde dolaşmaya başlamışlar. Gölün ortalarında bir yerde, imam;
"Çok affedersiniz, gidip tespihimin imamesini yağlamam gerek" deyip uzun bir besmele çekmiş ve atmış kendini göle.
ve paçalarını toplayıp gölün üzerinde zıplaya zıplaya,hiç suya batmadan, kıyıya çıkıp otele gitmiş.
Gerçekten de kısa bir süre sonra dönmüş ve yine gölün üstünde zıplaya zıplaya yürüyerek kayığa binmiş ve kayık turlarına devam etmişler. haham bu ise çok şaşırmış. Allah Allah, adamdaki iman gücüne bak yahu diye kendi kendine söylenip derin düşüncelere dalmış. Bir süre sonra bu kez papaz izin istemiş;
"Çok affedersiniz, ilacımı almam gerek, hemen dönerim." demiş, eteklerini toplamış ve gölün üzerinde zıplaya zıplaya yürüyüp kıyıya çıkmış ve otele gitmiş.
Olan biten hahamı çok duygulandırmış, ben de yapmalıyım, yoksa şanıma gölge düşürürüm diyerek papazın dönüşünü beklemiş. Papaz kısa bir süre sonra yine gölün üstünde zıplaya zıplaya yürüyerek kayığa binmiş ve turlarına devam etmişler. Gölün ortasına gelince haham aşırı heyecanla hazırladığı bahaneyi unutup
"Çok affedersiniz, Tel Aviv'e acele bir telefon etmem gerek, hemen dönerim" diyerek suya atlamış.
Tabii doğru suyun dibini boylamış. Papazla imam, hemen hahamı sudan çıkarıp, kayığa bindirmişler. haham bu ise çok şaşırmış.
"Yüce Allahım, bunları suyun üstünde yürüttün, beni dibe batırdın, olmaz böyle şey. Yüzümü ak çıkar Yarabbim," diyerek uzuuun bir dua edip göle bir daha atlamış. Ve yine gluk gluk deyip dibi boylamış.
Papazla imam telaşla hahamı gölden çıkarırken imam, papaza:
"Peder Bey, lütfen taşların yerini gösterin, yoksa haham efendi elden gidecek".
*
*
Barın tuvaletinden suratı bir karış asık dönen işadamına 'Ne var efendim? ..' diye sormuş barmen..
'Tuvaletin duvarına yazı yazmışlar..! ' demiş adam, 'Wendy muhteşem bir kadındır..! ' diye..
'Ah sormayın efendim..' demiş barmen, 'Her yere olduğu gibi buraya da rezil insanlar geliyor işte..! '
'Biliyorum..' demiş adam sinirle, 'Şerefsizin biri kızın telefon numarasının üzerini siyah spreyle kapatmış ona sinirleniyorum..! '
*
*
Barda En Sevilen Kim?

Kalabalık bir barda aileler yılbaşı kutlaması yaparken sunucu mikrofona çıkmış.. 'Saat 12'ye birkaç dakika kaldı, yepyeni bir yıla giriyoruz! ' demiş. 'Şimdi her koca hayatta yaşamasının anlamı olan, ona hayatı sevdiren kişinin yanına gidip ayakta dursun! ..'
Biraz sonra Barmen kalabalıktan ezilmiş..
*
*
Rus Ruleti..

1. Adam - Karım hayatımı renklendirmem gerektiğini, bunun için oyun oynamamı istiyor..
2. Adam - Hadi ya? .. Harika bir şey bu.. Seninle ne kadar ilgileniyor farkında mısın? .. Ne oyunuymuş bu? ..
1. Adam - İnan ilk defa duyuyorum.. Sen hiç ' Rus Ruleti ' diye bi şey duydun mu? ..
*
*
İki arkadaş, Hamdi ile Mahmut, beraberce bir iş seyahatine çıkmışlar.
Hamdi, Mahmut'un her gece yatmadan önce
'Allahım, anamın düşündüğü düşman başına, karımın düşündüğü benim başıma' diye dua ettiğine dikkat etmiş ve sormuş
-'Arkadaş senin anan bu kadar kötü bir kadın mı? Senin karın bir melek mi? Halbuki normal olarak insanların anaları iyiliklerini ister! '
Hamdi gülümseyerek cevap vermiş
- 'Kardeşim şimdi anam oturup düşünüyordur. 'Benim Hamdi'nin başına bir iş mi geldi? Bir kaza mı geçirdi? ' diye. Halbuki karım 'Bu herif kim bilir şimdi hangi kadınla eğleniyordur? Neler beceriyordur? ' diye düşünür. Onun için anamın düşündüğü düşman başına, karımın düşündüğü benim başıma der dururum.'
*
*
Hastane santralının telefonu çaldı.
Arayan yaşlı bir büyükanne idi.
Çekingen bir sesle sordu:
- Bir hastanın durumu hakkında bilgi verebilecek biriyle
görüşmem mümkün mü?
- Ben size yardımcı olayım tatlı teyzecim.
Hastanın adı ve oda numarası nedir?
Büyükanne yorgun ve titrek sesiyle söyledi:
- Halime Kaya. Oda numarası 302.
- Siz birkaç dakika hatta kalın, ben hemşiresinden durumunu öğreneyim.
Birkaç dakika sonra operatör telefona geldi:
- Haberler iyi teyzecim. Hemşire bana Halime hanımın durumunun gayet iyi
olduğunu söyledi. Tansiyonu ve kalbi çok iyiymiş ve doktoru Sami bey onu
salı günü taburcu etmeyi düşünüyormuş.
- Sağolun, ne güzel haberler verdiniz.
Öyle endişeleniyordum ki! Allah razı olsun evladım.
- Bir şey değil teyzecim. Halime hanım kızınız mı?
- Yok evladım, Halime Kaya benim...
Hiç kimse bana birşey söylemiyor ki.
*
*
Konuşan köpek
Adam evin birinin önünde "Satılık konuşan köpek" ilanını görünce çalmış kapının zilini, ev sahibi köpeği arka bahçede görebileceğini söylemiş. Adam dolanmış arkaya, bir bakmış köpek orada oturmakta.
Köpek ona dönüp
"Konuşabildiğimi çok küçük yaşta keşfettim" diye öyküsüne başlamış:
"Hükümete başvurdum, beni gizli servise aldılar, ülke ülke gezdirdiler. Bakanları, devlet başkanlarını, vergi kaçıran iş adamlarını, soygun planlayan gangsterleri dinleyip konuşulanları üstlerime anlatıyordum. Kimse benden şüphelenmiyordu. Bir sürü madalyam var, şimdi emekli oldum satıyorlar beni işte."
Duyduklarına inanamayan adam tekrar kapıya koşup köpeğin kaça satıldığını sorup "10 dolar" cevabını alınca iyice afallamış:
"B..Bu köpek 10 dolar. Neden bu kadar ucuza satıyorsunuz?"
Köpeği satan,
"Çünkü o it oğlu it yalancının teki" demiş sinirden titreyerek, "Gizli servis görevleri, madalyalar falan hep palavra, devamlı yalan söylüyor, yarın gel bak bambaşka şeyler sallayacak."
*
*
Çekirge kokteyli
Çekirgenin biri bara girer girmez
"Aa?" demiş onu gören barmen, "Biliyor musun bu barda senin adını verdiğimiz bir kokteyl hazırlıyoruz!"
Çekirge
"Hadi ya?" demiş, "Remzi adında bir kokteyl ha? Çok ilginç..."
*
*
Kadının arabası sürekli problem çıkarıyor, o da ne yapsın hemen kocasından yardım istiyormuş.
Yine bir gün adam böyle bir telefon alınca
"Bu sefer ne oldu?" diye sormuş.
"Frenlerim patladı" demiş kadın, "Gelip beni alabilir misin?"
Adamcağız biraz da öfkeyle
"Nerdesin?" diye sormuş.
"Bir züccaciye dükkânındayım" demiş kadın.
Adam
"Peki, araba nerde?" diye sorunca cevabını almış:
"Burda... benimle beraber!"
*
*
Manik depresyon
Psikiyatri profesörü, dersinin başında anlattığı "Manik depresyonu" anlayıp anlamadıklarını öğrenmek için tipik bir örnekle öğrencilerine sormuş:
"Bir adam, aynı anda geriye, ileriye hızla gidip geliyor, 1 dakika süreyle avazı çıktığı kadar bağırıyor, sonra da hiçbir şey olmamış gibi gidip yerine oturuyor, oturduğu yerde kontrol edemediği hareketler yapıyor mesela bacak bacak üstüne atıyor sonra birden bacaklarını indirip sigara yakıyor. Sizce bu adam nedir?"
Arka sıralardan bir ses gelmiş:
"Bir futbol takımının teknik direktörü!"
*
*
Baba terbiyesi
- Anne, babamla bugün otobüse bindik, bana 'Hemen oturduğun yerden kalk ve yerini şu bayana ver' dedi, ben de mecburen dediğini yaptım...
- Çok doğru bir şey yapmışsın oğlum..
- Ama anne ben babamın kucağında oturuyordum...
*
*
Bir adam birgün parasini bozdurmaya gitmis.Temel'in dükkanına girmis.
-Abi su parayi bozarmisin?
Temel:
-Hayir...
Adam nedenini sormus
Temel:
-pışııııkkkkk ha o parayı bozarsam kim tamir edecek sonra? yok yaaaaaaaa.
*
*
Temel, veznedardan bir demet para almış ve saymaya başlamış.
Yediyüz bin liraya kadar saymış:
? Buraya kadar tamam çıktı, bundan sonrası da tamamdur...
diyerek yürümüş gitmiş...
*
*
Lüks transatlantik, bir gezi turu için Çanakkale Boğazı ndan açıldı. Tam yol gidiyordu artık.
Bir ara, geminin alt koridorlarında tekir kedi, sarman kediye rastladı.
- Yahu, dedi, sen yolculuk sevmezdin. Nerden çıktı bu gezi durup dururken?
- Sorma, dedi sarman. Midemden biraz rahatsızım da tedaviye gidiyorum.
- Geçmiş olsun. Nereye?
Sarman cevap verir:
- Kanarya Adaları na!?
*
*
Kız, babasına diplomasını gösteriyordu.
- Baba, nasıl diplomam? Kimya, fizik, matematik, edebiyat, felsefe, müzik, resim hepsi pekiyi? En iyi notlar benim? Babasının cevabı hazırdı.
- Oh oh? çok memnun kaldım kızım. İnşallah yemek pişirmesini, dikiş dikmesini, çocuk bakmasını, çamaşır yıkamasını iyi bilen bir kocaya düşersin de mutlu olursun?
*
*
Cimri bir adam hizmetçilik yapması için biriyle pazarlık yapıyordu. Ona:
- "Kaça çalışıyorsun, ücretin ne kadar?" dedi.
O da:
- "Karın tokluğu" diye cevap verdi.
Cimri adam:
- "Benim için biraz indirim yapsana" .
Adam:
- "O halde pazartesi ve perşembe günleri oruç tutacağım. "
*
*
Kizilderilinin biri bizonlarini otlatiyormus.Derken bir cow-boy gelmis
Sormus:
- Köpek senin kopegin mi?
- O kopek benim olmak!
- Onunla konusabilir miyim?
- Kopek konusamamak!
Cow-boy kopege yaklasir.
- Nasilsin?
- Fena degil! (Kizilderili saskin...)
- Bu kizilderili senin sahibin mi?
- Evet.
- Sana iyi davraniyor mu?
- Evet,cok iyi. Gunde iki kez tuvalet icin dolastiriyor,
bana yemek veriyor ve benimle oynuyor.(Kizilderili bu arada kafayi
yemektedir)
Cow-Boy kizilderiliye sorar.
- Bu at senin atin mi?
O at benim olmak!
- Onunla konusabilir miyim?
- At konusamamak!
Cow-boy ata yaklasir.
- Nasilsin?
- Fena degil! (Kizilderili daha da saskin...)
- Bu kizilderili senin sahibin mi?
- Evet.
- Sana nasil davraniyor?
- Iyi. Bana hergun gerekli yurususleri yaptiriyor, fazla
Yuk bindirmiyor,gunde 2 kere ve her terlememden sonra terimi
siliyor, ve icinde yiyecek ve yataklik olan ufak bir ahir insa
ediyor.(Kizilderili ne gozlerine ne de kulaklarina inanmaktadir)
Cow-Boy tekrar kizilderilinin yanina gelir.
- Bu Disi Essek senin mi?
- Essek benim olmak,konusmak ama cok yalan soylemek
*
*
Temel'in abisi çok çapkınmış, her gün bir kızı babasının arabası ile dağa götürürmüş. Temel ise dağda ne yaptıklarını hep merak edermiş.
Bir gün temel arabanın bagajına binip onlarla beraber dağa çıkmışlar. Araba durunca Temel bagajdan inip abisi ile kızı izlemeye başlamış.
Abisi kızın omzuna elini uzatmış:
- 'Evet mi? hayır mı? '
demiş. Kız kızgın bir şekilde:
- 'Hayır'
demiş. Abisi:
- 'İn aşağıya yayan gel'
demiş. Temel bir şey anlamamış ertesi gün yine arabanın bagajına binmiş.
Olay yine aynı abisi kıza evetmi hayır mı diye soruyor kız yine hayır diyor. Abisi
- 'İn aşağıya yayan gel'
diyor.
Temel bunun üzerine:
- 'Çapkınlık herhalde böyle birşey'
deyip eve gider ve merdivenin altından üç tekerlekli bisikletini çıkarır mahalleden bir kız çocuğunuda arkasına bindirir ıkına mıkına dağın tepesine gelirler.
Temel soluk soluğa elini kızın omzuna koyar ve sorar:
- 'Evet mi hayır mı? '
Kızda ne bilsin garibim
- 'Evet'
der. Temel bir müddet düşünür ve cevabını verir:
- 'İyi sen bisikleti al ben yayan geliyorum.'
*
*
HANGİSİ ???

Juan, motosikleti ile Meksika sınırına gelir.
Arkasındaki iki büyük çantayı gören sınır polisi
şüphelenir ve içinde ne olduğunu sorar .
Juan: 'Yalnızca kum', diye yanıt verince
polis: - Aç bakalım çantaları, der.
Juan çantaları açar, polis didik didik kontrol etmesine
rağmen kumdan başka birşey bulamaz çantada !
Bununla yetinmeyen polis, gece yarısına kadar kumu her tür
tahlilden geçirtir ancak saf kumdan başka birşey yoktur !
Polis, çantalarını Juan'a geri verir ve
sınırdan geçmesine izin verir.
Ertesi gün Juan Motosikletinin arkasında iki büyük
çantayla tekrar sınırda belirir. Polis Juan'ı
gene durdurur, didik didik arar, birşey bulamaz ve Juan'ı
serbest bırakmak zorunda kalır.
Bu olay, polis emekli
olana dek yıllarca devam eder !
Bir gün emekli polis Meksika'da bir barda otururken
Juan'ın içeri girdiğini görür ve derhal yakasına yapışır;
-Senin yıllardır birşeyler kaçırdığından eminim.Çıldıracağım
Geceleri uyku uyuyamıyordum senin yüzünden. Lütfen
anlat bana ne kaçırdığını. Aramızda kalacağınaemin olabilirsin.
Juan gülümseyerek yanıtlar:
'Motosiklet'
DETAYLA BOĞUŞURKEN ÖZÜ KAÇIRMAYALIM :)
*
*
Çorap
Akıl hastanesinde doktor, davranışlarını normal bulduğu hastaya niçin hastanede bulunduğunu sorar.
Hasta:
'Pamuklu çorapları yünlülere tercih ettiğim için...' diye cevap verir.
Şaşıran doktor:
'Anormallik bunun neresinde? Ben de pamuklu çorapları tercih ederim.' der.
Hasta sevinçle karşılık verir:
'Çok memnun oldum doktor. Sizinkiler limonlu mu, yoksa sirkeli mi? ..'
*
*
Direk
Delinin biri direğin tepesine bir kağıt asar.sonra da direkten aşağıya iner?.doktor bunu görmüştür..merak eder?. oraya ne astığını sorar. deli söylemez. Doktor çok merak etmiştir?? bir hafta boyunca meraktan ölür. Neden sonra direğe çıkar, bakar ki, kağıtta
"Burası direğin tepesidir! " yazılıdır
*
*
Danışma
Vatandaş, bir avukatın yazıhanesine gelir.
Duvarda büyük harflerle şu uyarı yer almaktadır;
'Danışmadan ücret alınmaz.'
Vatandaş, buna güvenerek sorununu avukata açar, avukat da gerekli bilgiyi vatandaşa verir. Ona çay ısmarlar, tüm bu teşrifattan çok memnun olan vatandaş, avukata teşekkür ederek kapıya yönelir.
Tam çıkmak üzereyken avukatın uyarısıyla yerinde durakalır;
'Danışma ücretini vermediniz! '
Vatandaş şaşırmıştır;
'Aman avukat bey, şuradaki yazıda danışmadan ücret alınmadığı yazmıyor mu? '
Avukat,
'Eeee, tamam yazıyor, danışmadan ücret almıyoruz. Ama, danışınca ücret alıyoruz. Sen de danıştın, ücreti öde bakalım. danışmasaydın böyle bir şey talep etmeyecektim! ..'
*
*
Bush-Saddam
Saddam 11 Eylül günü Bush'u telefonla arar:
"Sayın başkan, inanın çok üzgünüm. Bir sürü insan öldü, binalar yıkıldı. Gerçekten çok üzücü. Ama sizi temin ederim ki olaylarla hiçbir ilgimiz yok.Yani biz yapmadık."
Bush yanıtlar:
"Ne binası, ne insanları? Bir şey anlamadım! "
Saddam;
"Eheee pardon... Amerika'da saat kaç? "
Bush;
"Sabah 8."
Saddam;
"Şeyyy... Ben sizi 1 saat sonra yeniden ararım. Şimdilik hoşçakalın."
*
*
Delil
Birleşmiş Milletler Bush'a sorar:
"Irak'ın kitle imha silahları olduğuna dair deliliniz nedir? "
Bush cevaplar:
"Faturalarını sakladık! .."
*
*
karadenizliden satılık araba
dikkat bu gerçek bir ilandır.gözümle gördüm.
"ha bu okuduğunuz yazinun yazili olduğu kağudun yapişik olduğu camun takili olduğu araba SATİLİKTUR.araba benumdur.kullanan ben değilsam arabam çalindi temektur.görenlerun insaniyet namina bana ya da polse bildurmeleru rica olunur.benu tanımaysanız hepten yanduk temektir. "
*
*
Süleymaniyeli Rıfkı
Cennetin kapısında bir adam belirmiş. Görevli adamın adını sormuş. Adam
"Ben Süleymaniyeli Rıfkı..." demiş. Görevli sevap-günah muhasebesi için defteri açmış, adamın adını bulmuş. Kafasını bir kaldırmış ki, adam yok.
20 saniye sonra adam yeniden görünmüş,
5 saniye sonra kaybolmuş.
Bu olay 7-8 kez yinelenince melek Azrail'e şikayete gitmiş.
Azrail
"Ha... Süleymaniyeli Rıfkı işi mi? O herif trafik kazası geçirdi. Şimdi hastanede kalp masajı yapıyorlar! .."
*
*
Delilik
Katil, suçunu itiraf etti, yargıç da durumu jüri heyetine iletti.
Biraz sonra jüri başkanı kararı açıkladı:
'Bu sanık suçsuzdur...'
Yargıç adamakıllı kızdı:
'Canım, ne biçim iş bu! .. Adam, 'ben katilim' diyor, suçunu itiraf ediyor siz de suçsuzdur kararına varıyorsunuz... Acaba, suçsuzdur kararını neye dayanarak verdiniz? '
Jüri başkanı;
'Delilik efendim, delilik...'
Yargıç bütün jüri üyelerini teker teker süzdü. Başını sallayarak:
'Sahi mi? 12'niz de mi peki? ..'
*
*
Temel'in kötü huylarından biride her sabah uyanır uyanmaz, gök gürültüsü kadar yüksek sesle gaz çıkartmakmış.
Karısı Fadime de bu densizliğe pek içerler,
"Gözü çikasu heruf, ha pir sabah poyle fosururken,tüm pağursaklarun donuna dökülsun da cör cünunu daaa"
dermiş.
Derken, kurban bayramının ikinci sabahı,Fadime mutfakta kurban etlerini ayıklarken ve Temel hâlâ uyumaktayken, Temel'i yola getirme niyetiyle,
bir gün önce kurban olarak kestikleri koçun barsaklarını toparlayıp bir güzelce Temel'in donunun içine koymus !
Az sonra Temel uyanınca, adeti üzere, keyifle ve gök gümbürtüsü timsali,gaz çıkartınca bir de bakmış ki tüm barsakları donunun içinde ..Şaşkınlık ve korku ile rengi benzi atmış aklı uçup gitmiş.
Temel,bir müddet sonra kendine gelmiş kalkıp tuvalete gitmiş epey zaman sonra, sararmış yüzünden soğuk terler damlayarak bitap yorgun bir
halde mutfağa gelen Temel;
" Haçan dedigun oldi be Fadime, fosururken tüm pağirsaklarum donuma döküldu da" dediğinde ,
Fadime "Oh olsun, ama pağirsaklarun çıkarken canun da pek yanmiştur be Temel'im" diyerekten gönlünü almaya çalışırken,
Temel yanıtlamış hemen :
"Yok be Fadime, ha çikarken acumadi da, geri sokarken az kalsun ceberiydum daaa".
*
*
Kongre uyeleri birgun ulkenin issiz bir bolgesinde, kocaman ve terkedilmiş bir hurda yigini deposu keşfetmişler... iclerinden biri
"bir bekci kiralayalim buraya sahip ciksin" demiş.. "birileri gelip burda bişeyler kariştirmasin"..
boylece bir adami BEKCI sifatiyla işe almişlar...
Ertesi gun bir diger kongre uyesi:
"iyi yaptik da bi eksik var.."demiş.. "biz bu adama bir iş tanimi vermedik ki adam nasil calişicagini bilsin? Ayrica iş tanimini verdikten sonra adami bir de egitmek lazim"..
digerleri onu hakli bulmuşlar, boylece bekcinin iş tanimini belirliycek bir PLANLAMA DEPARTMANI kurmuşlar, oraya da bu tanimlari rapor edicek bir DOKUMANTASYON UZMANI ile bir de bekci icin EGITMEN almişlar...
Birkac gun sonra diger kongre uyesi sormuş:
"Peki ama bu bekciyle iş tanimini yapanlar iyi calişiyolar mi, bunu takip edicek biri lazim diil mi?"
Boylece bekci ve egitmenlerini denetliycek bir KALITE KONTROL DEPARTMANI kurmuşlar, oraya da bir KALITE KONTROL SORUMLUSU ile bu adamlarin ne yapip ettigini rapor edicek 2 tane MUFETTIŞ almişlar...
Ertesi gun bir diger kongre uyesi demiş ki:
"Peki ama bir bekci ve peşinden bir suru denetleyici işe aldik, bunlarin maaşini kafamiza gore mi vericez?Bekciye ne kadar Kalite kontrol departmanina neye gore ne kadar maaş verilicek, bunun bi sistemi olmali.."
Boylece bir MUHASEBE DEPARTMANI kurmuşlar.. oraya da bir MUHASEBECI, bir BORDRO MEMURU ve butun bu insanlarin ne kadar caliştigini işe geliş gidiş saatlerini takip edicek bir DENETLEME UZMANI işe almişlar...
Ertesi gun bir diger kongre uyesi sormuş:
"Eveet bir bekcimiz var bagli oldugu departmanlari da kurduk, iyi guzel de bunlar kendi başina buyruk mu iş yapicaklar?Bunlara bir mudur lazim diil mi? Tabi mudur aldiktan sonra bunun bir de yardimcisi olmasi lazim.."
Bunun uzerine bekci ve bagli bulundugu departmanlar icin 1 MUDUR, 1 MUDUR YARDIMCISI, bir de bunlara SEKRETER işe almişlar..
Ve birkac gun sonra kongre toplantisinda tartişma cikmiş:
"ŞU HALE BAK..BUTCENIN 22.000 $ UZERINE CIKMIŞIZ.. BUTUN GEREKSIZ HARCAMALARI BELIRLEYIP YARINDAN ITIBAREN KESMEMIZ LAZIM...!!"
Ve bekciyi kovmuşlar....
*
*
Biri 95 yaşında biri 92 yaşında karıkoca, boşanmak için hakimin karşısına çıkmış.
Hakim üzülmüş, yapmayın ya demiş yetmiş yıllık evlisiniz niye boşanacaksınız?
yok demiş adam biz çoktan boşanmağa karar verdikte te çocuklar
etkilenmesin diye, Ölmelerini bekledik.
*
*
ahmet ve mahmet iki samimi arkadaş değişik bi fantazi yapalım diye düşünmüşler ama bi türlü nasıl bişey yapacaklarına karar verememişler en sonunda ahmetin aklına değişik bi fikir gelmiş.
mehmete demiş ki:
mehmet bi araba bulalım sen arabayla sürat yap biz de esinle arkada sevişelim.
mehmette:
niye ben arabayı sürüyormuşum sen arabayı sür biz serapla sevişelim
demiş.
Ahmet biraz da kızarak:
Oldu olacak esin arabayı sürsün biz arkada sevişelim demiş
*
*
Sigortacının biri orduya gider. Askerler içtimadadır.
Baslar anlatmaya:
-'Ben size sigorta satmaya geldim. Sigorta olmayanlar savaşa gittiğinde beynine bir kursun yerse, ailesi hiç para alamaz; sigortalı olanların ailesine ise, devlet yüklü bir para öder. Simdi kimler sigorta yaptırmak istiyor? '
Kimseden ses çıkmaz.
İki kez daha anlatır ama yine ses çıkmaz.
Sigortacı gitmek üzereyken kıdemli bir Başçavuş gelir ve:
-'Bir de ben anlatayım, ben bunların dilini konuşurum' der ve askerlere seslenir:
-'Beyler, şimdi sigorta olup da beynine kurşun yiyenlere devletin ne kadar para ödeyeceğini duydunuz mu? '
-Duyduk' der herkes.
-'Şimdi siz hesap edin. Bundan sonra ilk çıkacak savaşta devlet,
savaşa sigorta olanları mı, sigortasız olanları mı sürer? '
*
*
Kardeşi İle Balığa Gidince..
Oğlan balık avlamaya giderken annesinin işi olması nedeni ile "Kardeşine bakacaksın!.." diye zorladığı için minik kız kardeşini de dere kenarına götürmüş, akşam da sinir içinde eve dönüp "Bir daha bunu balığa götürmeyeceğim..!" demiş, "Hiçbir şey tutamadım..!"
"Oh..!" demiş annesi, "Üzüldüm.. Bir dahaki sefere daha sessiz oturmasını öğretiriz.. Balıkları mı kaçırdı?.."
"Hayır..!" diye cevap vermiş oğlan, "Yem için götürdüğüm bütün solucanları yedi..!"
*
*
Gutenberg'in İncili..
Kıymetli kitap koleksiyoncusu tozlu ve eski bir sandıkta bulduğu İncil'i çöpe attığını öğrendiği adamın evine koşmuş, biraz sıkıştırınca "Baskısı Guten'mi neydi öyle birine aitti.." demiş adam,
"Neee?.. Gutenberg olmasın?.."
"Ha..Ha.. Evet o..Oydu.."
"Cezanı vermesin salak..! İlk basılan kitaplardan birini atmışsın.. Onun kopyası, sadece kopyası yarım milyon dolara gitti..!"
"Yok..Yok..Yok, o kadar kıymetli bi şey olamaz.."demiş adam," Yan boşluklarında hep notlar, karalamalar vardı.. Martin Luther diye biri notlar falan almış.."
*
*
Karımdan Şikayetçiyim..
"Bana bak.." dedim;karıma,; "Evliliğimizde ne sohbet ne de heyecan kaldı.."
"Şhşşştt..!" dedi;bana; "Reklamlar başlasın konuşuruz..!"
*
*
Kadının biri 'armudun sapı üzümün çekirdeği' deyip
yıllarca evlenmemiş, bu konudaki tüm teklifleri geriye çevirmiş.
Neden sonra birine razı olmuş ve evlenmeyi kabul etmiş.
Güzel bir düğün yapılmış ve yeni evlerine taşınmışlar.
Tabii henüz kocasını tam olarak tanıma fırsatı bile bulamamışken ilk
sabah kocası erkenden kalkmış ve karısına mükemmel bir kahvaltı hazırlamış.
Yumurta rafadan, tam istediği gibi. Ekmekler kızarmış, taze portakal suyu
vs...
Bir kuş sütü eksikmiş. Kahvaltıyı yatağa kadar getirmiş ve nazikçe
hanımını uyandırmış.
Tabii kadın bunu görünce çok sevinmiş ve
- 'Yahu durduk durduk ama
turnayı gözünden vurduk'
diye içinden geçirmiş. Kadın bunları düşünürken kocası sormuş:
- 'Nasıl karıcığım, beğendin mi? ' Kadın cevap vermiş:
- 'Evet evet çok teşekkür ederim, harikasın kocacığım. Bunun üzerine
kocası ilave etmiş:
- 'Bundan sonra hep böyle isterim.'
*
*
Adamın birisi hayvanat bahçesinde dolaşırken gorilin kendisini dikkatle izledigini fark etti. Adam ne yapsa goril de aynısını
yapıyordu.
Adam zıpladı,goril zıpladı. Adam karnına vurdu goril karnına vurdu.. Adam gözünü ovalayınca goril birden çıldırdı ve kafese yakın duran adama oyle bir pençe attı ki adamın kendisine gelmesi yarım saat aldı.
Adam ayılınca müdüre şikayete gitti, olayi anlattı, müdür;
'kusura bakmayın, o dünyanın en iyi gorilidir ama gözünüzü
ovalamanız goril dilinde anan güzel mi dallama, demektir.'
Adam açıklamayı kabullendi ama gene de olayı içine sindiremedi, hemen gidip bir markete, iki şapka, iki düdük, bir uzun sosis ve iki tane de kasap bıçağı aldı.
Gorilin kafesinin önüne gitti, bıçak, şapka ve düdüklerden birer tanesini kafesin içine attı. Goril her yaptığını yapacaktı ya;
Şapkayı taktı, goril şapkayı taktı; düdüğü çaldı, goril düdüğü çaldı, ıçağı havaya kaldırdı, goril bıçağı havaya kaldırdı,
adam fermuarını açtı ve orafa sakladığı sosisi bıçakla ikiye böldü.
Goril bir adama baktı, bir bıçağa baktı, bir bacaklarının arasına baktı ve bıçağı yere atıp gözünü ovalamaya başladı.
*
*
Temel hırsızlıktan iki üç günde bir polis merkezine düşüyomuş...
Bir gün yine aynı suçtan gelmiş, komiser sormuş;
-Ne yaptın yine? ...
"-Bir şey yapmadım, tutup getirdiler..."
-Hiç utanmıyor musun her gün buraya düşmekten? ...
"-Yoo... Ona kalırsa siz her gün burdasınız..."
*
*
Doktor Temel'e sormuş,
-Bacağın nasıl?
-Hâlâ sekiyorum...
-Devamlı mı? ...
-Yok... Yürürken..."
*
*
'Recep Bey burada mı?'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
görevi sona erince Konut'u boşaltmış.
Bir sabah yaşlı bir adam konutun kapısına gelip sormuş:
- Recep Bey ile görüşmek istiyorum.
Kapıdaki koruma polis memuru:
- Recep Bey artık başbakan değil ve burada oturmuyor.
Yaşlı adam polise teşekkür eder ve ayrılır. Ertesi gün sabah yine aynı yaşlı adam :
- Affedersiniz, acaba Recep Bey ile görüşmem mümkün mü?
Kapıdaki aynı polis :
- Bakın efendim Recep Bey başbakan değil.
Konutu boşalttılar.
Yaşlı adam sesini çıkarmadan arkasını dönerek uzaklaşır.
Üçüncü gün, yine aynı yaşlı adam aynı taleple polis memuruna başvurunca...
Tepesi atan memur, adama çıkışarak
'Bakın efendim, bu üçüncü günkü gelişiniz' demiş:
- Size konutun boş olduğunu ve
Recep Bey'in artık başbakan olmadığını
her seferinde söylüyorum.
Bunu anlamaktan aciz misiniz yoksa?
Yaşlı adam 'Ne münasebet evladım?
Bunamış gibi bir halim mi var yoksa?' deyip eklemiş:
- Sadece söylediklerinizi tekrar tekrar
duymaktan çok büyük zevk alıyorum.
Polis esas duruşa geçip selâm durarak:
- Yarın görüşmek üzere efendim!..
*
*
Bir gün timarhane görevlilerinden biri bahçede gezerken iki deli görmüs. Bakmis ki delinin biri agacin üstünde; biri ise agacin altinda. Ikisi de bir seyler yapiyormus. Asagidakine sormus:
- 'Yukaridaki ne yapiyor? '
- 'Su yukaridaki mi? Sen buna bakma, salak iste. Ceviz agacindan armut toplamaya çalisiyor.'
- 'Peki ya sen burada ne yapiyorsun? '
- 'Ben de düsen çilekleri topluyorum.'
*
*
Kedinin biri Tanrı dan bir günlüğüne sahibinin yerine geçmek istemiş.
Tanrı kedinin isteğini kabul etmiş. Kedi sabah uyandığında kendini
evin erkeği olarak yatakta bulmuş ve günü insan olarak yaşamaya başlamış.

Akşam olduğunda Tanrı kediyi çağırmış. Ee günün nasıl geçti?
İnsan olmak hoşuna gitti mi? diye sormuş. Kedi yüzünü buruşturup
başlamış anlatmaya:

Sabah tam kalkıp hazırlanacaktım ki bir el bir yanlarıma uzanıp şimdi olmaz dedi. Bir baktım biri zorla bana bir şeyler yaptırıyor. Oysa biz istediğimizde olur böyle şeyler. Sonra aynanın karşısında bir bıçakla
hiç gereği yokken elimi yüzümü kestim.

Bu da yetmezmiş gibi otobüste yer olmadığı için yarım saat ayakta kaldım. Oysa kedi olsa idim bir yerlere sığışabilirdim. Sonra işyerinde patronum beni azarladı. Ama hiçbir şey yapamadım. Kedi olsa idi tırmığım ile haddini bildirirdim.

Öğle yemeğinde ise haşlanmış sebze vardı. Tuvalete girmek için dakikalarca bekledim. Halbuki köşede işimi hemen halledebilirdim.
demiş.

Tanrı şaşırmış. Pekiyi hiç beğendiğin bir şey olmadı mı? demiş.
Kedi kötü kötü gülmeye başlamış. Olmaz mı demiş ve devam etmiş
Komşunun köpeğini alıp arabaya attığım gibi kentin öteki ucuna
götürüp bıraktım.
*
*
Bir gün bir adam bir kıza aşık olmuş.Annesine onu istemesini söylemiş fakat annesi:
-'Oğlum isterim ama sen konuşmayacaksın çünkü ne zaman bi şey söylesen hep küfür ediyosun sen sus ben isterim kızı sana'.
Çünkü adam ne zaman konuşsa hep küfür ediyormuş.
Erkek tarafı kızı istemeye gitmişler.Kız tarafı çay yapmış.Herkez 8 -10 bardak çay içmiş ama damadın kaşığı olmadığı için daha 1. çayını bile içmemiş. Kız tarafı damata
-'Oğlum niye çayını içmiyosun' diye sormuş.
Damat;
-'Kaşık vermemişsiniz,ben bunu şeyimle mi karıştıracam? '..
*
*
bayanlar baş tacı tamam ama ya dünya türk annelerinin olsaydı... :)))))
-beyaz saray itina ile örülmüş dantellerle dolardı.
-yağmur yağdığında sokağa çıkma yasağı olurdu
-kar yağdığında kırmızı alarm verilir, işi olmayan dışarı çıkamazdı.dışarı çıkanlar robocop modunda sarılıp sarmalanıp öyle çıkardı.
-meclise annesiz gidilemezdi.
-sokakta 'aç bakiim ağzını arkandan ağlar' diyen anneler koştururdu.
-kış sporları yasaklanırdı (allah muhafaza üşütürsün.ne işin var otur evinde örgü ör)
-akşam 9dan sonra dışarı çıkma yasağı olurdu.
-dünya kupası maçlarında herkes sırtında havluyla maça çıkardı.
-50km den fazla hız yapılamazdı. cezası anneler topluluğunun yüzüne tükürmesi olurdu.
-1 saatten fazla bilgisayar başında oturulamazdı.
-idam cezasına mahkum edilenler kurabiyeyle boğularak öldürülürdü
-evliliklerde annelerin 'evet' demesi gerekirdi.
-her albüm çıkaran annesine en az 5 şarkı yapmak zorunda olurdu.
allah korumuş valla
*
*

Temel eğlenmeye bara gitmiş...
Ertesi gün Dursun sormuş
-Gecen nasıl geçti?
-Bara gittim ama içeri giremedim...
-Neden, damsız almıyorlar mıydı? ...
-Yok... Kapıdaki kırmızı ışık bir türlü yeşile dönmedi...
*
*
FADİME: Asıl tuhaflık sende... Ailemden hiç kimseyi sevmiyorsun...
TEMEL: Yalan söyleme... Bir kere senin kayınvalideni benimkinden daha çok seviyorum...
*
*
DURSUN: Çok kibar bir adamsın dede...
TEMEL DEDE: Neden? ...
DURSUN: Ne zaman hapşırsan elinle ağzını kapatıyorsun...
TEMEL DEDE: Ama başka türlü takma dişimi nasıl yakalayabilirim ki? ..
*
*
Futbol ve ördek
İKİ arkadaş sohbet ederken, biri diğerine aniden yumruk atmış. Yumruğu yiyen yerden doğrulurken, öfke ile sormuş;
- Deli misin sen, sohbet ederken birden bire niye yumruk attın?
- Sen bana "ördek" dedin de onun için!
- Sen ruh hastası mısın nesin? Ne zaman ördek dedim?
- Hava bulutlu demedin mi? Dedin. Hava bulutlu olunca yağmur yağar, yağmur yağınca ne olur? Su birikintisi... Suda da ördekler yüzer. O halde sen bana ördek dedin!
*
*
Padişah benim, ama o da benim hocamdır...
Akşemsettin ve Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'un fethi günü, yanlarında Fatih'in hocaları Molla Gürani, Molla Hüsrev de olduğu halde, törenle İstanbul'a giriyorlardı.
Bizanslılar, şehrin Fatih'ine çiçek vermek için yarış ediyorlardı.
Bir yerde, şehri fetheden kişinin bu ak sakallı hocalar arasında gencecik Fatih olacağını düşünmediklerinden, çiçekleri, ak sakallı Akşemsettin'e uzattılar.
Akşemsettin, hemen atını geri çekerek, beyaz at üzerindeki genç Fatih'i gösterdi:
-Padişah ben değilim.
Fatih Sultan Mehmet:
-Ona geldiniz, ona. Padişah benim, ama o da benim hocamdır...
*
*
50 Dolara Karayip Gezisi..
Harry bir gazetede ' 50 Dolara Karayip Gezisi ' ilanını görünce heyecanla koşmuş turizm firmasına, peşin ödemiş parasını, onu bindirmişler eski püskü kadırgadan bozma bir gemiye,
güverteye çıkar çıkmaz atmışlar aşağıya, diğer 100 yolcuyla birlikte bağlamışlar zincirle oturaklarına ve kürek çekmeye zorlamışlar..
Domuz gibi bir herif aralarındaki koridorda yürüyüp yavaş kürek çekenlere indiriyormuş kamçıyı..
Denizde 2 hafta kaldıktan sonra gemi tekrar Miami Beach'e dönmüş.
Harry tam yanında oturan bitkin adama dönüp
"Bu tip bir geziye ilk defa katılıyorum.." demiş, "Şu kamçılı adama ne kadar bahşiş vereceğiz?.."
*
*
Evdeki Dini Objeler..
Öğretmen küçük öğrencilerine 'Evlerindeki dini objeleri' araştırma ve anlatma ödevi vermiş..
Ertesi gün öğrencilerden biri "Evimizde bir resim var.." diye başlamış, "Başında hale, kucağında bebek olan bir kadın resmi.. Annem her sabah onun önünde başını eğip diz çöker.."
"Bizim evde pirinç döküm Çinli gibi çekik gözlü şişman bağdaş kurmuş oturan bir adam heykeli var.." demiş ikinci öğrenci, "Ailem tam önünde eğilip ona mum yakar.."
Üçüncü, el kaldırıp "Bizim evdeki banyoda üzerinde numaralar olan küçük bir platform var.." diye başlamış, "Annem, her sabah yataktan kalkar kalkmaz ilk iş çıplak ayaklarıyla onun üzerine çıkıp 'Ohh, Tanrım' diye çığlık atar..!"
*
*
Winston Churchill..
Londra'ya gelen turist taksiye binmiş, taksi şöförünün adının Winston Churchill olduğunu öğrenince
"Aa?.." demiş, "Adınız gerçekten Winston Churchill mi?
"Evet.. Bu benim adım.."
"Hayli bilinen bir isim.."
"E herhalde.." diye cevap vermiş şöför, "40 senedir bu şehirde taksi şöförlüğü yapıyorum..!"
*
*
' Babişkoooo 'nun Anlamı..!
Adam yattığı divanda gazetesini okurken genç kızı
"Babişkoooo..!" diye girmiş odasına, "Arkadaşlarımla buluşmaya gitmeden önce sana kocaman bi bye-bye öpücüğü vermeye geldim..!"
"Çok geç kaldın kızım.." diye cevap vermiş adam gözlerini gazetesinden ayırmadan, "Annen 2 dakika önce gelip aynı şeyi yaptı, ve inan hiç nakit param kalmadı..!"
*
*
"Hakkınızda ağır hakaretten şikâyet var" demiş hâkim, "Anlatın bakalım ne oldu?"
- Balkondan bakarken bana aşağıdan dil çıkarttı efendim.
- Peki... Siz ona ne cevap verdiniz?
- "Bana bakar mısınız belli bir ücret karşılığı cinsel ilişkide bulunan bayanın oğlu. Şu anda oraya ulaşabilirsem anneniz sizi doğururken kendisine yardımcı olan bayan sağlık görevlisinin cinsel organını size gösterebilirim" dedim. Tabii o sinirle tam olarak bu kelimeleri kullanamamış olabilirim!
*
*
Dedikoducu Kadınlar ve Kocaları..
Bir derginin yaptırdığı araştırmaya göre kadınların yüzde 83'ü arkadaşlarının sırlarını kocalarına anlatıyor..
Evet, bayanlar.. Eğer arkadaşınıza önemli bir sırrınızı açmışsanız yüzde 83 gibi yüksek oranla sırrınız onun kocasının kulağına gitti demektir.. Haa, bir de iyi haberim var.. Erkeklerin yüzde 100'ü karılarının bu dedikodularını dinlemiyor..
*
*
İki aristokrat kadın karşılıklı sohbet ederken birbirlerine hava atıyorlarmış.
"Benim ailem Büyük İskender'e kadar dayanıyor... Ya sizinki?" diye sormuş birinci kadın.
"Vallahi maalesef tam olarak bilemiyoruz..." demiş ikincisi, "Tüm evraklar Nuh Tufanı'nda kaybolmuş!"
*
*
İhtiyar bir cimri ölüm döşeğinde yatmakta ve uzun süre yaşayamayacağını iyi bilmektedir. Oğullarından birini yanına çağırır ve rica eder:
"Mutfaktan çilekli turta kokusu almaktayım. Annen çilekli turtaya bayıldığımı iyi bilir. Son bir kez arzumu yerine getirmekle meşgul. Gidip bana biraz getirir misin?"
Oğlan mutfağa sıvışır ve biraz sonra gülmekten katılarak gelir:
"Annem, turta cenaze töreninden sonra yenilecek dedi."
*
*
Kazazedeler ve Gazeteler..
Gemi bir deniz kazasında batmış, kurtulabilen bir grup insan ıssız bir adaya düşmüş.
Kazazedeler yıllarca o adada yaşamış.
Bir sabah kazazedelerin yaktığı ateşi gören bir gemi gelmiş, bir sandal indirilmiş ve içindeki denizci kazazedelerin bulunduğu sahile yanaşmış.
Koltuğunun altında bir tomar gazete olan denizci sahile indikten sonra
"Kaptanımız bunları size gönderdi" demiş. Sonra da eklemiş: "Tamamını okumanızı, daha sonra hâlâ bu adadan kurtarılmak isteyip istemediğinizi bildirmenizi bekliyor!"
*
*
- Doktor soğuk algınlığımı önlemek için harika bir şey verdi.
- Ne verdi?
- Paltosunu...
*
*
Hesap
Gayet şık giyinmiş adam çok pahalı bir restorana gelerek, kendisine mükellef bir ziyafet çekmiş.
Hesabın çok kabaracağı çok belirginmiş.
Yemeğin sonuna doğru şef garsonu çağırmış;
"Çok güzel bir yemekti. Geçen sene de buna benzer bir yemek yemiştim. Ancak param olmadığı için beni döverek bir un çuvalı gibi dışarı atmıştınız."
Şef garson üzgün;
"Özür dileriz bayım!.."
Adam;
"Ah, önemli değil. Sizi bu sene de aynı zahmete sokacağım için asıl ben özür dilerim!.."
*
*
Emekli Büyükelçinin Gafı..
Bir büyükelçilikte verilen kokteylde emekli diplomat, davetlilerden yere kadar kırmızı giysili birine yaklaşıp
"Güzel kırmızılı bayan.. Bu valsi bana lütfeder misiniz?.." diye sormuş..
"Kesinlikle hayır!" diye sertçe gelmiş cevap, "Birincisi sarhoşsunuz.. İkincisi bu çalan vals değil Venezuella Milli Marşı.. Ve üçüncüsü ben kırmızılı bayan değilim.. Vatikan Papalık temsilcisiyim. Tövbe.. Tövbe!.."
*
*
Garantili Ameliyat..
Yaşlı adam ameliyat olacakmış.
Ameliyatı cerrah olan oğlunun yapması için ısrar etmiş. Çok daha uzman olan doktorlar olduğu halde, bu ısrarının nedenini soranlara ise
"Onun bu ameliyatı çok iyi yapmasını sağlayacak formülü biliyorum" diyormuş.
Ameliyat günü gelmiş ve ameliyathaneye giderken oğlunu yanına çağırmış ve şöyle demiş:
- Oğlum, zor olduğunu biliyorum. Bana bir şey olursa sakın üzülme. Zaten gelmeden annenle de konuştuk. Eğer bana bir şey olursa, eşyalarını alıp sizin yanınıza yerleşecek.Hadi kolay gelsin oğlum...
*
*
Resmen Ölçmüş..
Avukat otomobil kazasını gördüğünü iddia eden şahite sormuş,
"Kazayı çok net bir şekilde gördüğünüzü söylüyorsunuz.. Kaza yerinden ne kadar uzaktaydınız?"
"8 metre 42 santim efendim!"
(Şahidi kapana kıstırdığını düşünerek) "Hah.. Hah.. Hahh.. Olağanüstü.. Jüriye söyler misiniz mesafeyi tam olarak nasıl bildiğinizi?"
"Kaza olunca hırdavatçıdan şerit metre alarak ölçtüm.. Böyle salakça bir soru gelebileceğini tahmin etmiştim efendim!"
*
*
erzurumda adamın biri karisini aldatiyomus..
karisida bunu ögrenmis ama adama caktirmamis..
bir gün yemek yerken adamın yemegine zehir atmis adam zehirlenmis yataga düsmüs..
sonra adam ölecegini anlamis ..icindeden de demiski
-bari söyleyeyimde öteki tarafta bunun cezasini cekmeyeyim..
sonra dönmüş hanımına,demiş ki
- hanim ben seni aldattim..
kadın da ölmekte olan adamın basinda yasin okumaktadir.. kafasini sallayarak derkii...
-he he bilirem bende seni oyan sebep sehirledim
*
*
erzurumlu bi kadın birgün hamur yapıp ekmek pişirirken köpeğin biri başlamış hamuru yemeye
kadın köpeğe
- hoşt hoşt demiş..
köpekte hırlayıp üzerine koşunca kadın köpeğe demiş ki
-ağabeg hoşt moşt dediysağda hamur eşki garnın ağırır diye dedığ
*
*
erzurumlu bir genç varmış artık evlenmeliyim diye düşünmüş.etrafındakilere bana bir kız bulun ama çok saf olsun demiş
aramış taramışlar bir kız bulmuşlar sonunda evlenmiş
bir iş gezisine çokması gerekmiş eşine
-ben yokken neydecasan öyle merak edirem necla ..demiş
karısı
-heç merak etme sinema diye birşey varmış bilet al ona giderem sen yohken... demiş
adam biletleri bırakıp gitmiş geldikten sonra
-necla öyle merak edirem neettin ?
-heç herif çarşafımı geydim sinemaya gettim
adam:
-afferin e sonra...
-yolda gidirem bi baktım bir herif ben gidirem o gelir öyle merak edirem ne olacak
adam sinirlenir
-bende cok merak edirem necla der dişlerini sıkar
kadın:
-sinemaya gittim baktım oda geldi yanıma oturdu çarşafın altından dokuniir öyle merak edirem şimdik neolacak
adam iyice dişlerini sıkar
-bende merak edirem
kadın:
-film bitti eve gidirem baktım oda gelir nasıl merak edirem şimdik neolacak
adam iyice dişlerini sıkar
kadın :
-eve girdim oda geldi yatak odasına geçtim oda geldi öyle merak edirem şimdik ne olacak
adam:
-necla bende merak edirem
kadın:
-amaaan herif heç merak ettiğime değmedi.hergün senin ettiğini etti gitti
adam kendi kendine düşünür
-saf karı aldığımamı yanim karının elden gittiğinemi yanim
öyle merak edirem şimdik benim halim neolacak?
*
*
Ev Hanımları Evde Ne Yaparlarmış Öğrenin Beyler ((:

Adam akşamleyin iş çıkışı eve geldiğinde evin bahçesinin karmakarışık olduğunu görmüş.
3 çocuk da bahçede çamurlar içinde oynuyormuş.Boş yemek kutuları ve içecekler etrafa saçılmış.
Karısının arabası garaj kapısının önünde, bir kapısı açık ve yamuk halde parkeder durumdaymış.

Evin içine girdiğinde durum daha vahim şekle dönüşmüş.Girişteki halının bir kenarı kıvrılmış, havaya kalkmış ve abajur sehpanın üzerine devrilmiş.Salondaki televizyonun sesi sonuna kadar açık halde çizgi film kanalındaymış, televizyonun üzerine bırakılan yarısı içilmiş meyve suyu ha döküldü ha dökülecek vaziyetteymiş.

Oturma odasında yerler oyuncaklar ve çocuk elbiseleriyle kaplıymış.Mutfağa girdiğinde lavabonun sabah kahvaltısı bulaşıklarıyla dolu olduğunu görmüş.Ayrıca kırılmış bir bardağın parçaları masanın altında duruyormuş

Üst rafa yöneldiğinde merdivenlerdeki elbiseleri fark etmiş. Telaşla karısının başına kötü birşey gelmiş olabileceğini ya da hastalandığını düşünerek hızla koşmaya başlamış. Misafir odasına girdiğinde karısını uzanmış halde kitap okurken bulmuş. Karısı kocasını görünce okuduğu kitaptan başını kaldırmış, hafifçe gülümsemiş ve gününün nasıl geçtiğini sormuş.
Adam cevaplamış:'Her zaman ki gibi! ' Ardından şaşkınlıkla sormuş:'
Ne oldu bugün böyle?'
Karısı tekrar gülümseyerek ' Sen hergün eve geldiğinde bütün gün ne yaptın ki demez miydin
'Evet'
'Güzel... Bugün her gün yaptıklarımı yapmadım ((:
*
*
Çam ağacı
Sarışın arabası ile düz yolda çok sert zig zaglar çizerek ilerleyince bunu gören polis onu hemen durdurmuş,
"Ne var? Ne oluyor?" demiş. Polis "Sarhoş musunuz?" diye sorunca
"Hayır" demiş sarışın bir az önce başına gelen tehlikeli olaydan korkup etkilenerek. Sonra anlatmış:
"Memur Bey tam önüme çıkan bir çam ağacını fark edince direksiyonu sola çevirdim, orada da bir çam vardı hemen sağa kırdım orada başka bir çam ağacı, haydi tekrar sola orada da başka bir çam ağacı, derken siz durdurdunuz." Sonra bir çığlık atmış: "Ayyy yine karşımda bir çam var."
Polis
"Bayan" demiş, sinirini bastırmaya çalışarak, "O her sefer gördüğünüz çam ağacı dikiz aynanıza asılı araba parfümünüz..!"
*
*
Yaşama gücü
Yılbaşı gecesi, tüm mahalle sakinleri kutlama yemeği için eşleri ile sokaklarındaki barda toplanmışlar.
Yılbaşına 5 dakika kala DJ kız
"Hazır olun bakalıımmm" diye müziği kısıp anonsa devam etmiş: "Yeni yıla girmek üzereyiz. Şimdi her kocanın ona yaşama, tutunma gücü veren, hayatını tatlandıran kişinin hemen yanında ayakta durmasını istiyorum..!"
Bir an bir karışıklık, bir gürültü kopmuş,
barmen mahalledeki onlarca kocanın altında ezilmiş!
*
*
Küçük bir soru
Bir arabanın içinde direksiyondasınız ve sürekli aynı hızda gidiyorsunuz. Sol tarafınızda aşağıda bir boşluk var, sağ tarafınızda ise bir itfaiye arabası, o da sizinle aynı süratte gidiyor... Ön tarafınızda sizin arabanızdan büyük bir domuz var, arkanızda alttan bir helikopter sizi takip ediyor.. Hem helikopter hem de domuz sizinle aynı süratteler... Bu durumdan nasıl kurtulursunuz?
Cevap:
Ayıptır. O arabadan hemen inip yerinizi bir çocuğa bırakın. Lunaparktaki içinde oyuncaklarla dönen bu tip eğlence düzenekleri küçük çocuklar için yapılmıştır!..
*
*
Senfoni Orkestrası Harran'a konsere gitmiş, konser çıkışı spiker halktan bir köylüye konseri nasıl bulduğunu sormuş.
"Valla bacım Harran Harran olalı böyle bir zulüm görmemiştir" demiş köylü.
"Ama olur mu?" demiş spiker, "Ne kadar güzel yorumladılar?"
Köylü
"Ne güzel yorumu bacı, ne güzel yorumu" demiş "Moderato partisyonu allegretto yorumladılar. Böyle yorum mu olur? De gitsinler lo!"
*
*
Çok ünlü birinden reenkarne olduğunuzu nasıl anlarsınız?..
- Apartmanınızın arka bahçesinde dev gibi bir gemi inşa edip komşuların evlerinde beslediği hayvanları yürütüp yürütüp geminize yerleştiriyorsanız...
*
*
Gece siyah bir kedi görmek kötü bir şey midir?..
- Eğer bir fareyseniz... Evet!
*
*
- Tiyatroda bana verdikleri rolde yirmi yıllık evli bir erkeği canlandırıyorum baba...
- Harika oğlum... Eğer başarı gösterirsen ileride muhakkak bir-iki repliği olan başka bir rol alabilirsin!..
*
*
Yurt dışında yaşayan Temel'e arkadaşları
"Karın sen yokken kilisenin papazı ile seni aldatıyor ona göre" demişler.
Çok sinirlenmiş Temel, akşam karısına duyduklarını anlatmış.
" Aaa.. Tamamen iftira" demiş karısı, "Ben ne papazı tanırım, ne de kilisenin yolunu bilirim bir tanem.hayatımda kilise bile görmedim. Aziz Nikolas çarpsın ki öyle bir şey yok..!"
*
*
Rötarlı Uçak..
Adam uçağının 24 saat rotar yaptığını öğrenince çılgına dönmüş, hemen şikâyet etmek için seyahat acentesini aramış,
"Sakin olun halledecegiz.." demiş onunla ilgilenen delikanlı, "Size dünkü uçaktan bir yer ayarlıyalım, o bu gece yarısına doğru hareket edecek..!"
*
*
avcılar kulübünde avcılar toplanmış,av anılarını sırasıyla anlatıyorlarmış...atan atana yani...
sıra avcı ahmet'e gelmiş...
ahmet başlamış anlatmaya:
-dün dağda bir tavşanın peşine düştüm...çok uğraştırdı beni ama sonunda bir ateş ettim,tek kurşunla hem ayağından,hem de gözünden vurdum onu...
demiş...
kulüptekiler gülüşmüşler
-tek kurşunla hem ayağından,hem de gözünden??atma ahmet...
demişler..
ahmet biraz düşünmüş nasıl kıvırsam diye ve sonra cevap vermiş
-e hayvan gözünü kaşıyordu be...
*
*

Temel kahvede otururken mahalleli bir çocuk koşa koşa kahveye girmiş
-Temel ağam,Temel ağam,yetiş,arabanı çalayler...
Temel fırlamış çıkmış...
beş dakika sonra kahveye geri dönmüş..kahvedekiler sormuşlar..
-ne oldi ule Temel?yakaladın mu hırsızlari?
-yok ula.baktım yakalayamayağum,ben de arabanın plakasını aldun..şimdi polisi arayrum...
*
*
Adamın biri lokantaya gitmiş, garsona:
- "Barmen bana bir soda ama içine limon koyma." demiş.
Garson bi sure sonra geri dönmüş ve:
- "Kusura bakmayın, limon kalmadı, portakal koymasak olur mu" diye sormuş.
*
*
Adamın biri bir fast-food lokantasında:
- "Bana iki sosisli, bi tanesine hardal koyma"
Garson:
- "Hangisine?"
*
*
adamın biri doktora gitmiş ve
- Doktor Bey bende unutkanlık başladı, demiş.
doktor sormuş
- Ne zamandan beri?
adam boş gözlerle
- Ne ne zamandan beri? demiş!
*
*
Bir gün insanlar tanrının huzuruna çıkarlar ve şöyle derler:
-Ey tanrı! Artık sana ihtiyacımız kalmadı! Biz artık insan bile yaratabiliyoruz.
Tanrı da onlara şöyle der:
-Demek öyle. Yaratın da görelim bakalım.
Oradan biri insan yaratmak için yerden bir parça toprak alacakmış. Tam toprak almak için yere eğilmişken tanrı onlara şöyle der:
-Hoooooop! Kendi toprağınızdan. Kendi toprağınızdan.
*
*
Afacan cocuğun doğum günüdür ve annesinden bir kırmızı bisiklet ister.
Annesi de ona bisikleti hak etmediğini ve Tanrıya suçlarını itiraf ettiği bir mektup yazmasını söyler.
Çocuk odasına gider ve başlar yazmaya...
"Tanrım beni hep yalan söylediğim için affedin söz veriyorum bir daha olmıcak bugün benim doğum günüm ve sizden bir kırmızı bisiklet istiyorum".
Çocuk mektubu yırtar atar. Çünkü günahları o kadarcık deyildir.
İkinci mektubu yazmaya karar verir.
"Tanrım beni hep yalan söylediğim için, annemi hiç dinlemediğim için beni affedin bi daha olmıcak söz veriyorum bugün benim doğum günüm sizden kırmızı bisiklet istiyorum"...
Ve bu mektubu da yırtar, çünkü bunlar da işlediği bütün günahlar deyildir.
Ve başlar üçüncü mektuba.
Yine olmaz ve afacan çocuk başka bir yol denemek için annesinden izin alır ve kiliseye gider.
Bunu gören annesi çok sevinir ve yaramaz oğlunun akıllandığını sanır.
Küçük çocuk kilisede gider Meryem annenin heykelinin yanına.... ve sağa sola baktıktan sonra onu çantasına koyar ve eve götürür.
Evde yine odasına çıkar ve Tanrıya son mektubunu yazar,
"Bana kırmızı bisikleti al. Anan elimde rehin. Onu bir daha göremiyebilirsin"
*
*
İnsanlığın Şansı
Adamin biri rüyasında bir ses duymuş
-"Pek yakin bir vakitte, tum insanligin felaketine sebep olacak bir is yapacaksin!..."
Kendini deccal gibi hisseden adamcagiz ne yapsin? Derhal, kendini en yakin demiryoluna atıp raylarin uzerinde hayatina son verecek ilk treni beklemeye baslar.
Derkeeeeen, yandaki cayirda top oynayan cocuklardan biri topu demiryoluna kacirir.
Tam o anda da, yaklasmakta olan trenin chufff chuffff sesleri duyulur.
Çocugu raylarin ustunde goren adam kendi makus talihini unutup cocuga dogru bir hamle yapar.
Oglani kaptigi gibi, son anda raylarin disina yuvarlar.
Tren uzaklasinca, talihsiz adam doner cocuga sorar:
-"Ismin nedir yavrum?"
-"George W. Bush !"
*
*
Dişçinin Karısı
Temelin dişi agrımıs agrısını gidermek için dişçiye gitmiş
Dişçi
- "ben evde karımın koynuna giriyorum dişimim agrısı şıp diye kesiliyor" demiş.
Temel :
- "ha şimdu karun evdemidur?"
*
*
Can Sıkıntısı
Sol gözü takma olan adam otobüse binmişti.Otobüs kalabalık hava sıcaktı.Bir süre sonra sıcaktan bunalan, terleyen ve canı sıkılan adam, takma gözünü çıkardı, havaya atıp tutmaya başladı.
Durumun biraz sonra farkına varan yanında oturanlar dehşetle irkildiler :
-Ne oluyor yahu!...
Adam gayet sakin gözü atıp tutmaya devam ederek cevap verdi :
-Hiç, burada canım sıkıldı da ön taraflarda yer var mı diye bakıyordum.
*
*
Of'lular toplanmışlar av tüfekleriyle Rusya'ya doğru ateş ediyolar. Bunu gören hacının biri;
- Ula oflular ne yapaysunuz aburaya.
-Rusyaynan savaş edeyruk haci.
- Ula av tüfeğiynen savaş olurmu hiç.
-Ya ne edcez haci emmi.
- Çekilin ordan bu benim işim.
- Bi gürgen ağacı kesin.
Oflular bi gürgen ağacı keserler.
- İçini oyun.
Oyarlar.
- İçini saçma barutla doldurun.
Doldururlar.
- Fitilini koyun ucuna, bide büyük demir.
Oflular hepsini yapar.
Hacı;
- şimdi fitili ateşleyin.
Fitili bi ateşlerler. Büyük patlama 100 oflu şehit.
Fikri veren hacı;
- Ha burda 100 ölü varısa, rusyanın anasını ağlattık...
*
*
Modern bir hastanede çok sıkışan bir adam defalarca denemesine karşın devamlı meşgul olan erkekler tuvaletine giremez. Adamın zor durumunu gören bir hemşire adamın haline acır ve
- Bayım, duvardaki tuşların hiç birine dokunmayacağınıza söz verirseniz bizim çok özel tuvaleti kullanabilirsiniz.' diyerek yardımcı olur.
Adam teşekkür eder, ihtiyacını giderdikten sonra gözleri karşısındaki duvarda bulunan ve üstünde IS, IH, TP ve OTC yazan rengârenk tuşlara takılır. Biraz tereddüt eder, söz vermiştir. Ancak merakını yenemeyerek IS yazan birinci tuşa dokunur. Altından fışkıran ılık su anında adamın altını yıkar. Erkekler tuvaletinde böyle bir lüksü hiç yasamamış adam, daha büyük bir haz beklentisi içinde IH tuşuna basar. Sonuç, beklediği üzere olağanüstüdür. Bu kez ilik su yerine püfür püfür bahar çiçeği kokulu ilik hava, nazik yerlerini kurulamaktadır...
Hanımlar tuvaletinin tuvalet ötesi bir şey olduğuna inanan adam tereddütsüz TP tuşuna uzanır. Bu kez de talk pudrasının okşayıcı etkisiyle kendinden geçer.
Son tusun daha görkemli bir etkisi olacağına kuskusu olmayan adam hemen ona da basar. Gözlerini açıp hatırladığı ilk şey, hastanede uzandığı yatakta kendisine doğru eğilmiş endişeli hemşirenin yüzüdür.
- Ne oldu bana?' diye sorar acı içinde,
- son hatırladığım şey, hemşirelerin özel tuvaletinde üzerinde OTC işaretli bir tuşa basmak.'
- Biliyorum der hemşire; OTC otomatik tampon çıkarıcı demektir.
PİPİNİZ yastığınızın altında...
*
*
Kaptan..! Yerinize..!
Hostes, uçağın koridorunda şikâyetlerini bağırarak dile getiren adama telaşla yaklaşıp "Evet?.." diye sormuş..
"Bu havayolu şirketini şikâyet ediyorum.." demiş adam, "Her uçuşumda bana aynı yer veriliyor ve oradan film izlemem imkânsız..Pencerelerimde de perde yok uyuyamıyorum..!"
"Kaptan..!" demiş sessizce hostes adamın ceketinin kol kumaşından çaktırmadan sertçe çekip onu kokpite götürmeye çalışarak, "Lütfen susup görevinize döner misiniz..!"
*
*
Yılbaşı Çamı..
Oğlan her yıl bir yılbaşı çamı alması için babasına yalvarır, babası da "Ben hayatta çama para vermem" diye direnirmiş...
Sonunda bu yılbaşı baba dayanamamış, almış eline bir balta çıkmış dışarı 15 dakika sonra da koca bir çamla dönmüş.
"Aa.." demiş oğlu şaşırarak, "Bu kadar çabuk nasıl bulup da kestin onu baba?" Baba, "Kesmedim" diye cevap vermiş, "Çarşıdan aldım."
Oğlan bu kez daha da şaşırarak "Ama elindeki o balta?" deyince "Evladım" diye dişlerini sıkarak cevap vermiş baba: "Ben hayatta çama para vermem!"
*
*
Baba'nın Venediği Sevme Nedeni..
'Görmemiş' bir ailenin kızı babası ile İtalya'ya gitmiş.. Turdan döndükten sonra arkadaşına "Bütün şehirler birbirinden güzeldi.." demiş, "Ama babam en çok Venedik'i sevdi.."
"Venedik?.. Aaa, anlıyorum Tarihi binalar, gondolların şiirselliği falan tabii.."
"Yok..Yok.." demiş kız, "Babam hiç onları sevmez.. Otelden de hiç dışarı çıkmaz.. Orda odanın penceresinden balık avlayabildi, ondan..!"
*
*
Doğum Gününde Canımı Yaktın..!
Annem kindardır, ona yapılan bir olayı yıllarca unutmaz ve olur olmadık yerde insanın yüzüne çarpar ve insanı rezil eder..
Geçen hafta kız arkadaşlarımın yanında birden "Doğum gününde çok canımı yaktın.." dedi ..
"Hüngür hüngür ağlattı beni..!" "Aa.." dedim konuyu en hafif şekilde atlatmaya çabalıyarak, "Hangi doğum günümde Anne?.."
"İlkinde.." dedi "Başının ne kadar büyük olduğunu biliyorsun..!"
*
*
Aynı Tarihin Nedeni..
Yeni doktor, görevli olduğu doğumevinde sabah vizitine çıkmış, 1. yatağın önünde durmuş,
"Günaydın.." dedikten sonra anne adayına " Bebeğinizi hangi tarihte bekliyorsunuz .." diye sormuş..
"8 Haziran.." diye cevap vermiş hasta, onun yanındaki yatağa doğru yürüyüp aynı soruyu yinelemiş, Ondan da
"8 Haziran.." diye cevap gelmiş, aynı soruyu 3. yataktaki anne adayına yöneltmiş ve cevap yine
"8 haziran"
.. 7 bayandan da aynı cevabı alan doktor büyük bir şaşkınlık içinde 8. yatağa yönelmiş, orada yatan bayanın uyumakta olduğunu görünce koğuşta daha önce ziyaret ettigi bayanlara sormuş "Bayan Jill de bebeğini 8 Haziran'da mı bekliyor .." diye
"Sanmıyoruz.." demişler hep bir ağızdan, "O fabrikadaki işçiler pikniğine katılmamıştı..!"
*
*
Benim Köpeğim Yok ki..!
Adam sabahın 04.00'ünde çalan canhıraş bir telefonla yatağından fırlamış,
"Köpeğiniz sürekli havlıyor..!" demiş hattın ucundaki kızgın kadın, "U-yu-ya-mı-yo-ruumm!"
Adam nazikçe telefonu kapatmış, hafızadaki arayan numarayı bir kenara not etmiş, ertesi sabah aynı saatte o numarayı geri aramış,
"Günaydın bayan.." demiş, "Beni hatırladınız mı?..
Dün tam bu saatte aramıştınız ya, benim köpeğim yok size onu bildirecektim..!"
*
*
Çok Şükür
Küçük Benny, okula başladığının ilk günü eve dönünce, "Anne" demiş, "Öğretmen 'İleride benim sınıfıma gelecek kız veya erkek kardeşin var mı' diye sordu!"
"Bir tanem, ailenle ilgilenilmesi çok olumlu bir şey.." diye cevaplamış annesi, "Peki.. Sen tek çocuk olduğunu söyleyince ne dedi?"
"Ellerini yukarı doğru açtı, "Oh Allahım!" dedi "Çok şükür!"
*
*
Evlere Servis
Maliyeciler hamburgerciyi düşük gelir beyan ettiği için incelmeye almışlar..
"Neden benimle uğraşıyorsunuz?" demiş adam, "Tüm aile fertlerimle birlikte sabahın köründen başlayarak eşek gibi çalışır zor geçinirim!"
"Sadece bu sene 6 kez Hawaii'ye gitmişsiniz ve gider yazmışsınız!" demiş görevli..
"Haa! O mu?" demiş adam, "Size söylemeyi unuttum.. Biz evlere de servis yapıyoruz!
*
*
Protez Diş
İki arkadaş golf oynarken dertleşiyordu.. Birincisi dişlerinden şikâyet etti:
"Yarın sabah hayatımda ilk defa protez taktırmak için diş hekimi Dr. Kidman'dan randevu aldım.."
Öteki, "Tesadüfe bak..benim diş protezlerimi de iki yıl önce aynı doktor takmıştı".
"Öyle mi?" dedi birincisi, "Nasıl iyi mi bari?"
"Vallahi.." dedi arkadaşı, geçen gün yine tam bu tepede golf oynuyoruz, aramızda iki metre var yok, adamın biri topa bir çaktı, inanır mısın top en az 200 kilometre hızla tam gözümde patladı, yere yıkıldığımı hatırlıyorum.."
Birinci adam şaşırdı: "İyi de bunun ağzındaki protezlerle, sorduğum doktorla ne ilgisi var?
"Vallahi.." dedi arkadaşı, "Sana yemin ederim, son iki yıldır ilk defa tam o an dişlerimin ağrısını unutabildim..!"
*
*
Bayramlardan İsimler
Üç arkadaş ağacın altında sohbet ediyorlar, "Benim oğlum Ramazan bayramında doğdu adını Ramazan koydum.." demiş birincisi..
"Benim oğlum 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda doğdu adını 'Zafer' koydum demiş ikincisi..
"Hadi yahu tesadüfe bak hep bayramlardan esinlenmişiz.." demiş üçüncüsü, sonra oğluna dönüp seslenmiş, "Kabotajjj.. Yavrum şu kahveden üç çay kapıp gelir misin?"
*
*
Arabalara Dikkat..!
Delikanlı kirayı ödemediği için evinden çıkartılınca hemen babasına bir e-mail atmış
"Lütfen acilen para gönderin, sokağın ortasındayım.." diye..
Baba'dan hemen cevap gelmiş,
"Beş kuruşum yok, arabalara dikkat et..!"
*
*
Mike Öldü..
''Duydun mu Mike öldü!''
''Yapma yahu..! Ne öldü ki?''
''Evine gelirken arabasının freni tutmadı, kaldırıma çarptı, fırladı arabadan ve benim yatak odasının penceresinden içeri gümm! diye düştü!''
''Tanrım.. Ne korkunç bir son!''
''Hayır, o an yaşıyordu.. Her taraf cam kırıklarıyla doluydu.. Ayağa kalkmak için antika gardrobun kapısına tutununca dolap üzerine düştü bütün kemikleri kırıldı!''
''Ne fena bir ölüm!''
''Yok, yok daha ölmedi.. Dolabı itip altından kalkmak isteyince döşeme çöktü, alt kata düştüler, avizenin sapı karnına girdi..''
''Ah! Feci bir son''
''Hayır hala yaşıyordu.. Sürünerek mutfağa girdi, tutunup kalkmak için fırının kapağına asılınca ocaktaki kaynar su her tarafını yaktı!''
''Öldü mü?..''
''Son bir gayretle kablolara, su tesisat borularına asılınca onları kopardı, evi basan su prizdeki elektrikle temas edince ..''
''Öldü.."'
''Ölmedi!''
''Peki nasıl öldü yahu?..''
''Ben vurdum..!''
''Niye vurdun zavallı adamı?''
''Ne zavallısı.. Evin içine etti eşşoğlueşşek!''
*
*
Trafik kuralı ihlali yapan kimsenin çıkmadığı uzun bir nöbetin sonunda polis nihayet aşırı hız yapan bir aracı durdurdu. Sürücü camı açtı. Ruhsat ve ehliyetini uzattı. Polis ceza makbuzunu cebinden çıkarırken keyifle gülümsedi.
- Sizi bütün gün bekledim.
Sürücü nasıl olsa cezamı öyle ya da böyle çekeceğim rahatlığıyla, iç çekerek cevap verdi.
- Anlıyorum memur bey. Elimden geldiği kadar hızlı gelmeye çalıştım ben de.
*
*
Nasıl Dansetmekse Öyle..
Arkadaşının tek gözü mosmor sınıfa girdiğini gören Jim, "Amann.. Ne oldu sana?" diye bağırmış.
"Yok bir şey.." demiş arkadaşı burnunu çekerek, "Kız arkadaşımın evine gitmiştim, masum masum dans ederken birden babası çıkageldi."
" Hay Allah.." demiş Jim, "Mutlaka dansın 'günah' olduğunu zanneden eski kafalı biridir.."
" Yok..Yok.." demiş arkadaşı, "Adam sağırmış.. Müziği duymamış..!"
*
*
Bir Kadında Ne Ararsınız?..
Geçen gün arkadaşıma sordum "Bir kadında en çok aradığın şey nedir?.." diye..
"Büyük göğüsler.." dedi..
"Yok..Yok.." dedim, "Ciddi bir ilişkiden bahsediyorum.."
"O zaman göğüsleri de cidden büyük olmalı.." dedi..
"Hayır.. Hayır.. Demek istiyorumki ömrünün sonuna kadar birlikte yaşayabileceğin bir kadında ne ararsın.."
Önce endişe ile yüzüme baktı, ciddi olduğumu anlayınca gülme krizine girdi, daha sonra sakinleşip "Bir kadınla ömrümün sonuna kadar birlikte yaşamak mı?.." dedi
"Evet?.."
"Ama hiç bir kadının göğüsleri o kadar büyük olamaz ki?.."
*
*
Balıkçı Burasıı..
- "Navarro'nun topları" geldi mi?
- Burada olmaz efendim.. Burası balıkçı dükkanı!
- Peki ya "Yüzüklerin Efendisi?"
- Söyledik ya burası balıkçı!..Burada sadece balık olur.. Tövbe tövbe..!
- Peki o zaman.. "Wanda adında bir balık" lütfen!
*
*
YIKA DA GETİR
Süleyman Nazif ve Abdülhak Şinasi birlikte yemek yerken, Şinasi garsonu çağırır ve su ister. Şinasi'nin kirden ve mikroptan eldivenle el sıkacak derecede korktuğunu bilen Süleyman Nazif garsona seslenmeden edemez:
-Oğlum, beyefendinin suyunu yıka da öyle getir.
*
*
NE ALIRSINIZ?
Yahya Kemal bir yokuşu çıkıncaya kadar nefes nefese kalır. Yokuşun sonundaki lokantadan bir garson seslenir:
-Buyrun beyim ne alırsınız?
Yahya Kemal tebessümle:
-Oğlum mümkünse biraz nefes..
*
*
Bati ülkelerinden birinde, matematikten sürekli zayif notlar alan çocugu, ailesi bir faydasi olur düsüncesiyle Katolik okuluna gönderir. Bakarlar ki çocuk hep tam not almakta...
Sebebini cok merak edip sene sonunda çocuga sorarlar:
"Ne degisti?"
Çocuk cevap verir:
"Okulun ilk gününde arti isaretine çivilenmis adami görünce durumun ciddiyetini anladim."
*
*
"Başhekim, akıl hastanesinin bahçesinde dolaşıyordu, bir ara baktı, bir kalabalık gözüne çarpmıştı.Hemen oraya seğirtti.Deliler bir halka oluşturmuş, ortada dönüp konuşan birini dinliyorlardı :
-Papendreu seçimleri kaybetti.Hastaneye kaldırıldı...Bulgar zulmü devam ediyor.Zorla yollanan soydaşlarımızın sayısı seksen bine ulaştı...Federasyon kupasını Beşiktaş kazandı...
Başhekim bu işten hoşlanmış :
-Ne yapıyorlar bunlar böyle? diye sormuş.
-Efendim, demişler.Ortadaki deli kendinin gazete olduğunu sanıyor, haberleri bildiriyor.
Başhekim daha da hoşlanmış.Dolaşmasını sürdürmüş.Az ileride birde ne görsün! Sekiz, on deli iplerle sımsıkı birbirlerine bağlanıp bir köşeye atılmamış mı!
-Onlar mı, okunup da iadeye gidecek eski gazeteler efendim..."
*
*
" - ""Ben kaç yaşında gösteriyorum.
- ""gözleriniz 15, mıçınız 7, saçınız 21, burnunuz 25""
- ""gerçekten o kadar genç mi gösteriyorum?""
- ""durun daha toplamadık"""
*
*
- Garson bey! Lütfen bakar mısınız? Getirdiğiniz şarabın içinde beyaz bir saç yüzüyor.
- Hah! demek ki şarabımız çok eski derken mıçımızdan uydurmuyormuşuz di mi?
*
*
" Bir kadının üç tane memesi varmış...
Bir Gün bu kadın otobüse biner ve yanı boş olan başka bir kadının yanına oturur.
Yanına oturduğu kadın erzurumludur. Oturur oturmaz Erzurumluya döner ve:
-""Şu anda bu iki kolukta 5 tane meme var.""der.
Erzurumlu cevap verir:
-""Niyeki sende hiç yohmi?"""
*
*
adamın biri markete gitmiş. Kasiyer kıza yaklaşıp,
""iyi günler, ben 6 metre dikenli tel, bir tane demir makası, bolca zımpara kağıdı, bir de elektrikli testere istiyorum"" demiş.
Kasiyer kız şaşırmış:
""i.. i. iyi ama onları burada bulamazsınız ki, burası küçücük bir market, burada sebze meyve gibi şeyler vardır sadece..."" demiş.
adam 1-2 Dakika düşünmüş, sonra kasiyer kıza dönmüş:
""Tamam, onlar da olur"" demiş"
*
*
Salamon Temele dert yanıyor.
-Çok korkuyorum, onun için para cüzdanımı yastığımın Altına koyup öyle uyuyorum.
Temel,
-Pen öyle yapamayrum. Yastık çok yüksekte oldumi uyuyamayrum..
*
*
Karadenizde köyün birinde bir çukur varmış ve pek çok kişi içine düşüp yaralanıyormuş. Köyün ileri gelenlerinden 3 kişi toplanmış ve çözüm aramaya başlamışlar.
Birincisi demiş ki:
- "Çukurun yanında bir Ambulans beklesin ve düşenleri hemen hastaneye yetiştirsin."
İkincisi:
- "Çukurun yanına hastane kuralım düşenleri yetiştirmesi vakit almaz" demiş.
Sıra Temel'e gelmiş.
- "Kafanız hiç çalışmıyor" demiş. - "Gidelim hastanenin yanında bir çukur açalım"
*
*
Gölde kayık kiralayan şirketin patronu, kıyıya doğru giderek, megafonu eline almış ve seslenmiş:
- 99 numara, zamanınız doldu, kıyıya gelin.
Aradan onbeş Dakika geçiyor, kayık kıyıya gelmeyince, patron tekrar sesleniyor:
- 99 numara, hemen kıyıya gelmezseniz size bir Saatlik fazla ücret uygulayacağım.
Anonsu duyan yardımcısı yanına geliyor ve
- Patron, galiba yanlışlık yapıyoruz. Bizim sadece 75 kayığımız var. 99 numaralı kayığımız olamaz.
Patron tekrar megafonu eline alıyor ve sesleniyor:
-Allaaah! 66 numara,sakın boğulma lan geliyoz."
*
*
Temel kendine 4 katli bir Apartman yaptirir.
4. katinda kendi oturur diger katlara ise kiraci oturtur.Kiracilara kiyak geçmek için her kata özel koltuklar dösetir.
1. kattaki kiraciya gider, koltuklar nasil diye sorar kiraci:
-Koltuklar iyi ..oturunca pop müzik çaliyor....der
2.kattaki komsuya gidince yine sorar koltuklar nasil diye, 2.kiraci:
-Koltuklar iyi, oturunca klasik müzik çaliyor ...der
3. kattaki kiraciya giderek sorar koltuklar nasil diye: 3.kiraci :
-Koltuklar hiç iyi degil.
Temel
-niye ule?.
Kiraci:
-Koltuga oturunca istiklal marsi çaliyor her seferinde ayaga kalkmak zorunda kaliyoruz.. artık ayakta duracak halimiz kalmadı
*
*
Pamuk Prenses ve Elma..
Kızım 3 yaşındayken onu "Pamuk Prenses ve 7 Cüceler" filmine götürdüm.. Kötü kalpli Kraliçe elma satan cadı kılığında Pamuk Prenses'i saklandığı ormanda buldu ve ona zehirli elmayı verdi..Kocaman kırmızı elmaya minicik bir ısırık konduran Pamuk Prenses kaskatı yere düştü, elma da bir köseye yuvarlandı..
"Baba bak.." dedi?minik?kızım,
"O da kabuğunu sevmiyor..!"
*
*
Tuzlu Kraker
Adam kendini psikiyatristin koltuğuna atıp "Yardım et doktor" demiş, "Kendisimi bisküvi zannediyorum! Bu konuda ne düşünüyorsunuz?"
Ardından doktorla konuşma başlamış:
- Kare misiniz?
- Evet.
- Üzerinizde bir sürü delik var mı?..
- Evet... Evet...
- İncecik tuz tanecikleri üzerinize serpili mi?..
- Evet, evet, evet..!
- İşte şimdi saçmaladınız. Siz bisküvi değil, resmen bir tuzlu krakersiniz!
*
*
Psikiyatrist ve Hastası
Psikiyatrist hastayı dinledikten sonra koltuğunda şöyle bir kaykılıp "Sorununuzu halledeceğiz.." demiş, "Hastalığın daha çok başındasınız.."
"Evet.. Bildiniz?.. Aynen öyle.." diye cevap vermiş hastası, "Karaları ve Denizleri daha dün yarattım..!"
*
*
Vaazı Uzatırsan..
Kilisede uzun, bıktıran pazar söylevi sırasında yerinden kalkıp çıkışa doğru yürüyen adama "Hey, sen..!" diye bağırmış rahip, "Nereye?.." "Berbere tıraş olmaya efendim.." diye cevap vermiş adam..
"Buraya gelmeden neden kestirmedin saçını?.."
"O zaman bu kadar uzun değildi efendim..!"
*
*
Rahibe ve Tecavüz..
Bir rahibe ıssız bir yerde yürürken adamın biri üzerine atlayıp onu çalılıkların arasına sürüklenmiş ve tecavüz etmiş, sonra da
"Söyle bakalım..." demiş , "Şimdi Başrahibeye ne diyeceksin?.."
"Yolda yürüyordum diyeceğim.." diye başlamış rahibe, "Üzerime biri atlayıp beni zorla çalılıkların arasına götürdü ve iki kere tecavüz etti" diyeceğim.."
"Ne ikisi?.. Bir be bir..!"
"Neden?.. yoruldun mu?.."
*
*
Ona ağlıyorum
Harika bir evlilik töreniydi. Kızın annesi çok zor anlar yaşadı, bir an kendini tutamayıp ağlamaya başladığında hemen yanına gidip
"Üzülmeyin" dedim, "Genç kızlar kocalarını seçerlerken babalarını örnek alırlar."
Kadın cevap verdi: "Biliyorum, onun için ağlıyorum ya..!"
*
*
Seni seviyorum
Bir tanecik kocam, canım erkeğim, senin kalbini kırdığım için dünden beri uyuyamıyorum. Çok haksızdım. Unutup beni affedebilir misin? Yokluğunu her an, her saniye içimde hissediyorum. Aptalın biriyim ben. Hiç kimse senin yerini dolduramaz. Seni seviyorum... Aşkım, karın..
Not: Milli piyango yılbaşı büyük ikramiyesini kazandığın için tebrikler...
,*
*

BiR GÜN BiR iNGiLiZ ile BiR TURK BAŞLAMIŞLAR TEKNOLOJi SOHBETiNE,
iNGiLiZ:
-BANA UFACIK YANi ŞU KADARCIK BiR DEMiR VER BEN SANA BiR GEMi YAPAYIM... DEMiŞ
BiZiM Ki DÜŞÜNMÜŞ DÜŞÜNMÜŞ,
-ULAN SEN BANA Bİ KADIN VER BENDE SANA O GEMiNiN MÜRETTABATINI YAPAYIM.
*
*
Üç arkadaş, üçü de birbirinin canı ciğeri. Tek sorun yaşlarının artık fazlaca kemale erip, eşlerinin pek de genç olması. Günlerden bir gün biri diğerlerine:
- Beyler benim keyfim çok kaçık. Karım beni aldatıyor galiba. Üstelik de bir marangozla.
- Olmaz öyle şey, sen içini ferah tut, bizimkiler aldatmaaz... Ama nerden anladın?
- Karyolanın altında hep tahta talaşları görüyorum. Derken ikincisi de karısından kuşkulanmaya başlar. Onun takıntısı da bir boyacı. Kuşkularının ana sebebi de karyolanın çevresindeki farklı renklerdeki çizikler ve üstüne üstlük bulunan iki adet fırça kılı. Aradan zaman geçer ve nihayet üçüncüsü utana sıkıla derdini döker ortaya.
- Arkadaşlar benim derdim hepinizden büyük, üstelik tam bir felaket. Karım beni aylardır bir at ile aldatıyor. Diğerleri:
- Saçmalama lan olmaz öyle şey!
- Nasıl olmaz? Ne zaman karyolanın altına baksam hep aynı jokeyi görüyorum..
*
*
Gece treni ile yolculuk yapıyordum. Yataklı vagonda zayıf, yaşlıca, kibar tavırlı bir yol arkadaşım vardı.
Kendimi taktim ettim.
Adam da kendisini tanıttı,felsefe dr.' u olduğunu söyledi.
Yatmak için yukarı tırmandım. Dedim ki:
'Sayın doktor, meseleyi şimdi söyleyeyim de sonunda bir tatsızlık olmasın. Ben, gece biraz horlarım. Eğer siz hafifçe bir ıslık çalarsanız ben derhal uyanır, öte tarafa dönerim ve horlamam da geçer.'
O:
'Zararı yok,merak etmeyin'dedi.
Her zamanki gibi yataklı vagonda çok güzel uyudum ve ineceğim yere yarım saat kala yandım.
Yatağımdan indiğim zaman yol arkadaşımın çıkmış olduğunu gördüm.
Koridora çıktım.Orada da yoktu. Yataklı vagon memurunu gördüm. Ona sordum:
'Acaba alt tarafımda yatan bey nerede? '
Memur:
'Ha,o mu? Onun pek aklı başında olmasa gerek. Sabaha kadar ıslık çalarak yataklı vagonda kimseyi uyutmadı. Bunun için onu yolda trenden indirdik! '
*
*
Konferans sırasında arkadaş olan üç uzman birlikte tuvalete girerek ihtiyaç gidermişler.
İşini ilk bitiren ellerini yıkadıktan sonra makineden peşpeşe
kurulama kağıtları alıp ellerini kurulamış.
Tam 16 adet kağıt havlu harcamış. Arkadaşlarına dönmüş:
- Ben ODTÜ mezunuyum,bizim okulda önce temizlik ögretilir
İşini ikinci bitiren tek bir kağıt havlu çekmiş ve elini kurulamış.
İkinci kişi diğerlerine dönmüş:
- Ben Bilkent mezunuyum,bize okulda çevreciligi öğrettiler.
Çok kağıt harcamak çevreye zararlıdır?
Üçüncü kişi ne ellerini yıkamış, ne kağıt almış.
Kendisine şaşkın şaşkın bakan arkadaşlarına dönmüş:
- Ben Boğaziçi mezunuyum, biz elimize işemeyiz!
*
*
SAPIK SEVGİLİ
-İyi günler, Ben sadık. Nasıl yardımcı olabilirim.
-eee şey, benim eski sevgilim sizden abone.
-????
-ya günahı neyse vereyim, şu kızın mail şifresini bana verseniz.
-eeee Efendim bu mümkün değil. Ayrıca kanunlara aykırı.
-Sanırım şimdiki sevgilimle benimle ilgili yazışıyor, okumam lazım.
-Efendim yardımcı olamıyorum. Başka arzunuz??
*
*
2 HAFTA ÖNCE
Kız nişanlısını eve çağırdı :
-Otur Ali`ciğim.Evlenmeden önce tüm mazimi sana açıkça anlatmalıyım.
-İyi ama hayatım iki hafta önce anlatmıştın ya...
-O iki hafta önceydi hayatım.
*
*
AT KENDİNİ
Öbür dünyaya gelenler sıraya sokuluyor, uygun adım yürüyüşle Sırat köprüsü başına sevkediliyordu. Baş melek Saint Pierre, gelen bir grup erkeğe "Durr!!" buyruğunu verdikten sonra:
- Karısını aldatanlar kendilerini buradan aşağıya, cehenneme atsınlar!!
Gelenlerin hepsi kendini attı, bir kişi kaldı. Saint Pierre ona döndü:
- Hey sen! Sağır numarası yapma! At kendini sen de!
*
*
AİLE FACİASI

Genç adam sevgilisiyle birlikte kosa kosa eve gelmis:
-"Anneeee, babaaaa...Iste karsinizda dünyanin en güzel kizi ve biz evleniyoruz.!!!" demis.
Annesiyle babasi çok heyecanlanmislar. Hep birlikte yemek yenmis, derken babasi genç adami bir kenara çekmis, ve demis ki :
-"Bak oglum....Annenle ben 30 yildir evliyiz, o harika bir es ve harika bir annedir ama hiç bir zaman beni yeterince mutlu edemedi... Benim de baska kadinlarla birlikte olmaktan baska çarem yoktu... Bu yüzden, ne yazik ki gerçegi bilmelisin... Bu kizi taniyorum, annesini de.
Oglum bu kiz senin kardesin..."
Genç adam çok sasirmis çok da üzülmüs, ama tabii yapacak bir sey yok ve kizla ayrilmislar. Bir kaç ay sonra genç adam yine kizlarla görüsmeye baslamis, derken bir sene sonra yine yaninda güzel bir kizla eve gelmis ve:
-" Anneeee, babaaaaaa iste sonunda hayatimin kadinini buldum.Ve evlenme teklifimi kabul etti.!!" demis.Yine hep birlikte kahveler
içilmis,konusmalar tanismalar derken babasi yine genç adami bir kenara çekmis ve :
-"Oglum bunu söylemekten nefret ediyorum ama ben bu kizi da tanidim, onun annesiyle yillar önce beraber olmustum ve o da senin kardesin..." demis.Genç adam artik iyice yikilmis ve olanlari annesine anlatmaya karar vermis :
-"Anne. Iki kez sevgililerimi sizinle tanistirmaya eve getirdim,ve babam ikisinin de anneleriyle zamaninda isi pisirmis. Iki kizin da benim kardesim oldugunu söyledi... Bilmen gerektigini düsündüm..."
Annesi gülmüs:
-"Oglum sen onun sözlerini kafana takma, o senin gerçek baban degil.."
*
*
AMAN HAA
Teksasta admın biri oğluna nasihat ediyormuş:
-"Bak oğlum hayatta he rişi yap ama asla Rus karılarına gitme" demiş.Oğlu
-"Niye baba gitmiyim"
-"Bak oğlum şimdisen rus karılarına gidersin onlardan aids bulaşır, ondan sana senden geline, gelinden bana, bendende anana, ananada bulaştimi bütün teksasi aids kapar demiş."
*
*
CAPBAH

Koylu kari koca hayatlarinda ilk defa geldikleri sehirde ,yine ilk kez sinamaya giderler. Filmin bir bolumunde kadin adamin gozlerine bakarak ,
-gozlerimde ne goruyorsun? der.
adamda
-"aski, denizi, guzelligi, piriltiyi"falan der.
Bu sozler koylu kadinin cok hosuna gider ve cikista kocasina:
-"Ula herif gozlerimde ne gorisin?"der.
Adam karisinin gozlerine bakar ve:
-"Çapaklarını"der.
*
*
DOKTORUN İYİSİ
Kadının beşinci kocası ağır hastalanmış.Adam korkunç ağrılar içinde kıvranırken kadın telaşla söylenmiş :
-Hemen gidip bir doktor çağırayım!
Kocası :
-İyii ama, demiş, bari doğru dürüst bir doktor çağır.İyi bir doktor olduğundan emin misin?
Kadın :
-Emin olmaz olur muyum, demiş.Bütün ölen kocalarımı da aynı doktor tedavi etmişti!...
*
*
MUM MUCİZESİ

Bayan O'Dunigan, Dublin'de O'Connel Caddesi'nde yürüyordu.. Karşıdan da
rahip O'Rafferty geliyordu.. "Merhaba" dedi, rahip.. "Nasılsınız?.. Bay
O'Dunigan nasıl?.. Sizi iki yıl önce ben evlendirmemiş miydim?.." "Evet"
dedi, Bayan O'Dunigan.. "Bebek" dedi, rahip.. "Bebeğiniz oldu mu, küçük
O'Duniganlar?.." "Maalesef" dedi, Bayan O'Dunigan.. "Henüz bebeğimiz yok..
Oysa öyle istiyoruz ki?.." "Gelecek hafta Roma'ya gidiyorum" dedi,
rahip.. "Vatikan'daki Büyük kiliseye sizin için bir mum dikeceğim.."
"Teşekkürler Sevgili Rahip" diye adamın ellerini öptü kadın.. "Size
minnettar olacağız.." Birkaç yıl geçti aradan. Kadınla rahip bir daha
karşılaştılar. Rahip merakla sordu : "Bebeğiniz oldu mu ?" "Oldu" dedi,
kadın. "Sekiz yılda üç ikiz, dört de tek doğurdum, 10 çocuğumuz var."
"Harika" dedi Rahip. "Harika, Mucize işte bu.. Peki, o şirin Kocanız ne
yapıyor?" "Dün Roma'ya gitti" dedi kadın, "Sizin o Allahın belası mumunuzu
üflemeye...
*
*
Tanker

Bir gün Temel sahilde gezerken denizde bir tanker görür ve yanindakine dönüp
söyle der :
- Ule ne cahil herifler var bu dünyada., koskoca 40 yillik tankerin üstüne DANGER diye
yazmislar.
*
*
Poker

Kadin, kocasinin en yakin arkadasiyla yataktaydı... olayın
en heyecanli yerinde telefon çaldi. Kadin telefonu açti; karsisindakini bir süre
dinledikten sonra
-"Tamam canim".. diyerek telefonu kapatti. Sonra sevgilisine
döndü,
- "Endiselenecek bir sey yok, arayan kocamdi, eve geç gelecekmis. Çünkü
Su anda seninle birlikte poker oynuyormus...".

*
*
Bakis Olayi

Iki kadin aralarinda konusuyorlarmis :
- Erkeklerde ilk baktigin sey nedir?
- Onlarin bana bakip bakmadiklari...
*
*
Rezalet

Yaslica kadin kaldigi otelin merdivenlerinden hisimla inerek resepsiyon
memurunun karsisina dikilir :
- Bu ne rezalet!..
diye bagirmaya baslar :
- Dün gece delikanlinin biri geç saatlere kadar kapimi yumrukladi durdu ve ben
bütün gayretime ragmen kapiyi bir türlü açamadim...
*
*
Unutkanlik

Çoook yasli ve zengin adam, çok genç ve güzel bir kizla evlenmistir.
Dügünden sonra gerdege girerler. Yasli adam kiza sorar :
- Sevgilim, annen simdi ne yapacagimizi sana anlatti mi?
- Hayir !..
- Hay aksi!.. Ben de ne yapmamiz gerektigi unuttum...
*
*
Heyecan

Iki genç kiz, o aksamki partiden söz ediyorlar :
- Benimki bir öpücük istedi, öyle heyecanlandin ki, neredeyse bayilacaktim...
- O zaman benimkinin ne istedigini duysan düsüp ölürdün!..
*
*
Saklambaç

Evin hanimi yakisikli gence ilginç bir teklif yapti :
- Haydi saklambaç oynayalim!
Geçten "Evet" cevabini alinca da ekledi :
- Eger beni yakalarsan dudagimdan öpersin. eger yakalayamazsan ben
dolaptayim...
*
*
Hakemin Karisi

Hakemin karisi, kocasinin idare edecegi maçi izlemek için stada girerken,
turnikelerde ogluna rastlar. Oglu, annesini uyarir :
- Anne maçi seyretmesen iyi olur. Gene bütün seyirciler babama küfredecek.
Kadin, eksi bir suratla :
- Biliyorum. Onun için geldim. Bu firsati kaçirir miyim oglum? Ben de içimi
dökücem.....
*
*

Bahaneler
Iki fanatik futbolsever konusmaktadir. Biri :
- Maça gitmiyor musun?
- Ne diye gideyim?.. Oynanan futbol degil ki... Hakemler kötü... Oynanan
oyun itis kakis... Saatlerce gise önünde, kuyrukta bekle... Içeride kavga
gürültü... Çikista vasita bulamiyorsun...
Digeri :
- Bende tipki senin gibi maça gitmiyorum. Beni de tipki senin gibi karim
birakmiyor...
,*
*

Baştan başlayın
Adamın psikolojik sorunları varmış. Arkadaşları bir psikoloğa gitmesini önermişler ve randevu almışlar. Adam, doktorun odasına gimiş. Doktor koltukta yer göstermiş ve hastasının rahat bir pozisyona gelmesini beklemiş. Ardından sormuş;
- Şimdi bana herşeyi en baştan anlatın, lütfen.
- Önce cenneti oluşturdum, daha sonra dünyayı! ..
*
*
Problem
Hasta;
- Doktor yardım etmelisiniz! Korkunç stres altındayım. İnsanlara karşı ani sinirlenip acayip parlıyorum!
- Anlatın probleminizi!
- Söyledik ya ulan! .. Nerenle dinliyorsun dümbük? .. Tövbe... Tövbe! ..'
*
*
Bedeli var
Bir doktor ve bir avukat akşam partisinde tanışmışlar ve sohbete başlamışlar. Ancak konuşmaları sürekli olarak doktorun yanına gelip, rahatsızlıklarından bahseden ve tavsiye isteyen kişilerce bölünüyormuş.
Yaklaşık bir saat sonra, doktor avukata dönerek;
"Gördüğüm kadarı ile kimse sizin yanınıza gelip, fikrinizi sormuyor. İnsanların bu tür partilerde size danışmasını nasıl engellediniz? "
Avukat,
"Çok kolay. İstedikleri soruların yanıtların verdim, ancak ertesi sabah ofislerine faturamı gönderdim."
Doktor bu fikri çok beğenmiş. Ertesi sabah bir gece önce kendisine soru soranların faturalarını hazırlarken, kapı çalmış. Doktor kapıyı açmış.
Kapıda avukatın faturasını getiren postacı duruyormuş.
*
*
Göle yoğurt çalmak
Nasrettin Hoca göle maya çalarken o sırada ordan geçmekte olan Temel hocayı görmüş;
- Hocam napayisun?
- Göle maya çalıyorum! ..
- İyi de hoca, o kadar yoğurdu n'apacan daa?
*
*
Yaylalar Yaylalar
Temel, gece vakti mezarlıktan geçmek zorundadır, ama çok korkar.
Arkadaşları
"Korkma yahu" derler. "Mezarlıktan geçerken şarkı söylersin; hiçbir şey olmaz."
Temel çaresiz bu öneriyi kabul edip mezarlığa girer.
Zifiri bir karanlık, Temel korku içinde ve başlar bir türkü söylemeye;
"Ay akşamdan ışıktır! "
Hemen ardından müthiş bir koro;
"Yaaaylalar, yaylalar! .."
*
*
Psikolog
Adam vahşice dövülmüş ve parası çalınmıştı.
Kaldırımda kendinden geçmiş ve yaraları kanayarak yatıyordu.
Yoldan geçenler dönüp te bakmadılar bile.
Kazara bakanlar da başlarını diğer tarafa çevirdiler.
Derken bir psikoloğun yolu oraya düştü.
Adamı görünce hemen yanına koştu, onu inceledi ve şöyle dedi:
"Aman allahım! Bunu kim yaptıysa acil psikiyatrik yardıma ihtiyacı var! .."
*
*
PANTOLONUN ARKA KISMI
Türk Havayolları İstanbul-Wien seferini yapan uçakta inişe doğru Pilot anons eder:
?Sayın yolcularımız 25 dakika sonra Viyana havalimanına iniş yapacağız, hava parçalı-bulutlu 15 dereceee... AMAN ALLAHIM...
Ve anons o anda kesilir. Bütün yolcular panik halindedir. Ortalık çalkalanır.
Bir kaç dakika sonra ki bu yolcular için sanki yıllar kadar uzun sürmüştür; Pilotun sesi yeniden duyulur:
? Sayın yolcularımız, kusura bakmayın hostes yanlışlıkla üstüme bir fincan sıcak kahve döktü, canim çok yandı, pantolonun ön kısmini bir görseniz! '
Arka sıralarda oturan bir yolcu bağırarak:
? O da bir şey mi, sen bizim pantolonların arka kısmını bir görsen'.
*
*
Bir çocuk ormanda mantar topluyormuş. Orman görevlisi çocuğu görünce sinirlenip çocuğun yanına gitmiş:
-Na'apıyorsun?
-Mantar topluyorum amca!
-Evladım mantarın zehirli olup olmadığını bilmeden nasıl yiyorsun?
-Amca ben bunları yemiyorum ki satıyorum :)
*
*
Adamın biri bir lunaparkta etrafı gezerken, bir falcının çadırına girmiş, 'Biraz eğlenirim' diye düşünerek falcı kadının karşısına oturmuş. Kadın önündeki kristal küreye gözlerini dikmiş, transa geçmiş, ve 'Ah' demiş. 'Görüyorum ki 2 çocuk babasısınız...' Adam kahkahayı basmış: ' Ha.. Ha.. Ha.. Attın, tutturamadın işte.. Ben 3 çocuk babasıyım' Falcı gülümsemiş: 'Sana öyle geliyor...'
*
*
Hali vakti yerinde bir ailenin genç kızı eve geldiğinde,annesini ayna karşısında yeni kürküne bakarken bulur. Sinirlenen kız annesine bağırmaya başlar:
-'Anne! Sen şu üstündeki giyip gösteriş yapacaksın diye; zavallı, savunmasız, masum bir yaratığın ne acılar çektiğini biliyor musun? ' Bunun üzerine kadın, ters ters bakar ve konuşur:
-'Müge! Sen baban hakkında ne biçim konuşuyorsun bakiyim! '
*
*
1 Nisan Şakası!
Küçük çocuk bir aile toplantısı sırasında ağlayarak odaya girer bir telaş...
- Baba, dedem üst katta kendini asmış, çabuk geeel! ! !
Herkes büyük bir telaşla yukarı çıkar, ama bir şey bulamazlar.
Bu sırada çocuk sırıtarak yanlarına gelir ve şöyle der:
- 1 Nisaaaaan! 1 Nisaaaaan! ! ! Şaka yaptıııım! Dedem üst katta değil, alt katta asılııııı! ! !
*
*
Londra' da arkadaşlar Türk mahallesine gitmişler. Oradaki Türklerden bazıları tek kelime İngilizce bilmiyor. Çünkü adamlar manavdan alış veriş yapıyor, manav Türk, ev sahipleri Türk, arkadaşları Türk, esnaf Türk filan... Neyse efendim bunlar giriyorlar bir bakkala, kasadaki elemanla bir hoş sohbet derken içeri bir İngiliz giriyor, kasadaki eleman patronuna bağırıyor:
- 'İsmail abi bakivercen mi, turist geldi bi tane'
*
*
Rahmetli Osman Bölükbaşı ile rahmetli İsmet Paşa bir uçak yolculuğunu beraber yaparlar. Yanlarında da torunu...
İsmet Paşa torununa der ki; 'git Osman amcandan para iste.'
O da yanına yaklaşıp 'Osman amca bana para verir misin? ' der.
- Ne yapacaksın oğlum parayı?
- Köylülere atacağım; sevinsinler...
Osman Bölükbaşı cevabı patlatır:
-Git dedeni at; bütün Türkiye sevinsin!
*
*
Kadın adama ' Siz üçüncü kocama ne kadar benziyorsunuz.'
Adam 'Yaa! Kac kez evlendiniz? '
Kadın 'İki'
*
*
Bir bacagi tahta ve kafasi kel olan bir adam maskeli bir baloya gitmek ister ve bir organizasyon sirketine telefon eder. 'Bana ozurlerimi kapatacak bir kostum yollayin' der.. Ertesi gun gelen kutunun icinde bir adet korsan elbisesi sapkasi ve goz kapatma bandi vardir. IlisIkte bir de not vardir. baloya 'korsan' olarak gidersiniz. Sapka ile keliniz gorunmez, korsanlarda tahta bacak olur zaten kimse ozurlu oldugunuzu anlamaz.
adam telefon acar sirkete... 'Ben le dalga mi geciyorsunuz baska bir kostum gonderin'... Gelen ikinci kutuda bir adet rahip elbisesi ve sapkasi vardir. iliskteki notta; Baloya 'rahip' olarak gidersiniz.Bu uzun rahip elbisesi tahta bacaginizi, sapkasi da kelinizi gizler. Adam telefona sarilir.. 'bunu da begenmedim' der 'baska bir sey gonderin..'
Ve bir kutu daha gelir ertesi gun... Adam kutuyu acar ve sadece bir kavanoz elma receli gorur. ilisikteki notu okur... 'Bu elma recelini kel kafaniza surun, Tahta bacaginizi mıçınıza sokun, boylece maskeli baloya 'elma sekeri' olarak gidersiniz...'
*
*
İki yaşlı arkadaş konuşuyorlar:
- Yeni bi işitme cihazı aldım... 4.000 $ para verdim ama inan ki değdi.. Kesinlikle işimi görüyor.
- Ciddi misin? Markası ne?
- 4'ü çeyrek geçiyor!
*
*
Adam bogulmus. itfayenin pompasi agzina dayamislar devamli
çekiyorlar.Yosunlar denizanalari falan geliyor. Oradan geçmekte olan ve
pompadan anlayan bir adamcagiz uyarmis
- Poposunu denizden çikarmazsaniz pompa yanacak
*
*
Nasrettin Hoca göle maya çalarken o sırada ordan geçmekte olan Temel hocayı görmüş;
- Hocam napayisun?
- Göle maya çalıyorum! ..
- İyi de hoca, o kadar yoğurdu n'apacan daa?
*
*
Yaşlı bir koca ve karısı ev yaşantılarında birçok küçük unutkanlığın başladığının farkına varırlar. Bunun tehlikeli olabileceğinden korkarlar. Örneğin ocağı kapatmayı unutmaları yangın çıkmasına neden olabilir. Bu yüzden yardım almak için bir psikoloğa gitmeye karar verirler. Psikolog onların yaşındaki insanların pek çoğunun küçük hatırlatıcı notlar alarak bu sorunu azalttığını anlatır. Yaşlı çift bu öneriyi çok hoş bulur ve psikoloğun ofisinden ayrılır, eve dönerler.
- Hayatım, mutfaktan bana bir tabak dondurma getirir misin? Unutmaman için istersen not al.
- Saçma, bir tabak dondurmayı hatırlayabilirim.
- Peki, üzerine biraz da çilek istiyorum. İstersen not al.
- Gerek yok! Bir tabak dondurma, üzerine çilek. Hatırlayabilirim.
- Tatlım, yalnız üzerine biraz da krema istiyorum. Şimdi yazsan iyi olur. Unutacaksın.
- Şimdi geliyorum. Hafızam o kadar da kötü değil.
Adam mutfağın kapısını kapatır. Kadın biraz sonra adamın dolaptan çıkardığı tencere, tava seslerini duyar. Kocası onbeş dakika sonra ortaya çıkar. Karısına doğru yürür ve bir tabakta pişmiş et ve yumurtayı karısına uzatır. Kadın önce tabağa, sonra kocasına bakar:
- Hey! .. Tostlar nerede? "
*
*
Genç kız eve gelmiş, bir de bakmış annesi aynanın karşısında yeni aldığı kürkü deniyor; çok sinirlenmiş:
- Anne! Sen bu üzerindekiyle arkadaşlarına hava atasın diye, zavallı savunmasız bir hayvanın ne acılar, ne işkenceler çektiğini biliyor musun?
Kadın ona ters ters bakmış:
- Bana bak! .. Sen baban hakkında ne biçim konuşuyorsun? "
,*
*

Evli çiftin dört erkek çocukları varmış. Ancak ilk üç çocuk kızıl saçlı, açık tenli ve uzun boyluyken, dördüncü yani en küçükleri siyah saçlı, buğday tenli ve kısa boyluymuş. Adam bir gün amansız bir hastalığa yakalanmış ve yatağa düşmüş. Son nefesini vermek üzereyken başucunda bekleyen karısına sormuş:
"Karıcığım, sana son bir şey sormak istiyorum, bana dürüstçe cevap ver. En küçük oğlumuz gerçekten benden mi? "
Kadın;
"Yemin ederim kocacığım... Bütün çocuklarımızın üzerine yemin ederim ki onun babası sensin..."
Adam bu cevabı aldıktan sonra huzur içinde ölmüş.
Kadın kendi kendine
"Allahım..." demiş, "... ya diğer üçünü sorsaydı! .."
*
*
Yöntem
Yaşlı adam, New York'taki oğluna telefon açıyor:
"Oğlum sana pek hoş olmayan haberlerim var. Annenle ayrılmaya karar verdik. 45 yıllık bu rezaleti artık bitiriyoruz."
Oğlu bunu duyunca çok şaşırmış:
"Baba sen ne diyorsun? "
Adam;
"Artık evde birbirimizin yüzünü bile görmeye tahammül edemiyoruz, en iyisi boşanmak dedik. Senden bir şey istiyorum; şimdi Chicago'daki kızkardeşine bir telefon aç, bizden duysun istemiyoruz, sen söyle ona."
Çocuk bunun üzerine hemen Chicago'yu aramış,
haberi alan kızkardeş telefonda deliye dönmüş:
"Neeee? .. 45 yıldan sonra olur mu öyle şey? Çocuk mu bunlar? Tamam, ben icabına bakacağım! "
Kızkardeş de hemen Phoenix'e, eve telefon açmış,
"Baba neler duyuyorum? "demiş, "... boşanmak da ner'den çıktı? Siz n'aptığınızı sanıyorsunuz? Ben şimdi kardeşimi arıyorum ve yarın ikimiz de oraya geliyoruz. Biz gelene kadar sakın kendi kafanıza göre bir şey yapmayın! Tamam mı? " diye bağırmış çağırmış, telefonu kapatmış.
Öteki tarafta da baba eşine dönmüş ve
"Tamam... Şükran Günü'nde burdalar. Şimdi noel zamanı ne uydurucağımızı düşünelim! .."
*
*
Kadın, kocasına 'Dikkat ettim de..' demiş, 'Her konuştuğunda 'Benim evim.. Benim arabam.. Benim sandalyem..' diyip duruyorsun.. Ağzından bir kere bile 'Bizim' çıkmadı.. Biz bu yuvayı birlikte kurduk..! 'Bizim' demen gerekmiyor mu? ..'
Adam bir şey arar gibi etrafına bakınıp dururken karısı merak edip sormuş 'Ne arıyorsun? ..' diye..
'Şey hayatım..' demiş adam etrafına bakınarak 'Bizim pantolonumuzu..! '
*
*
Adamın biri güzel bir Pazar sabahı eşofmanlarını giymiş,ve tek başına koşmaya başlamış?koşmuş,koşmuş,koşmuş..sonra koşarak,arabasını bıraktığı yere gelmiş?girmiş arabasının içine,kapatmış arabanın kapısını,camlarını,ve tatlı tatlı şekerleme yapmaya başlamış?
Derken birisinin camı tıklattığını duymuş ve fırlamış..
Bakmış,üzerinde eşofmanlarla koşan bir sporcu..
-adefersiniz saat kaç? Demiş
Bizimki,uyku sersemi
-10.00 demiş..ve camı kapatıp tekrar yatmış..uykusuna devam etmeye başlamış?
Bir süre sonra tekrar birisi arabanın camını tıklatmış..
Bizimki yine fırlamış..bir öğrenci
-afedersiniz saatiniz kaç acaba? Diye sormuş
Bizim adam bıkkın bir sesle cevap vermiş
- 10.15
- Tekrar camını kapatmış..tekrar yatmış..
Derken bir daha cam tıklatılmış?
Adam sinirle fırlamış
-neee? ne var yine?
Yaşlıca bir kadın
-evladım saat kaç?
Diye sormuş..
Bizimki sinirli bir şekilde bağırarak cevap vermiş
-10.30
Ve tekrar camı kapatmış..hemen bir kağıt kalem bulmuş..üzerine
SAATİN KAÇ OLDUĞUNU BİLMİYORUM?
Diye yazıp,arabasının camına asmış?
Artık rahatsız edilmeyeceğini düşünerek tekrar uykuya dalmış..
Derken bir süre sonra tekrar biri camı tıklatmış..
Bizimki hışımla fırlamış?
-ne var kardeşim ne var?
Camı tıklatan adam,kendi kolundaki saate bakmış ve şöyle demiş
-saat 10-45
*
*
Yüzbasi, emir erine çavusu yanina çagirtti, çavus kosarak geldi. Yüzbasi:
- 5 er al, 3 kilometre ötedeki tren istasyonuna gidin. Istasyonu kullanilmaz
hale getirip dönün!
Çavus selam verip ayrildi, erleri yanina alip gitti.
Döndüklerinde yüzbasi sordu:
- Istasyon islemez duruma geldi mi?
- Geldi, komutanim.
- Ne yaptiniz?
- Giselerdeki biletlerin hepsini alip yaktik, komitanim! ..
*
*
Adam ile kadin oturmus konusuyorlardi. Kadin sordu:
- Papagan 3 gündür ortalarda yok. Nereye gittigini merak etmiyor musun?
- Hayir, beni kedinin 3 günden beri konusmasi daha çok ilgilendiriyor...
*
*
Öbür dünyaya gelenler siraya sokuluyor, uygun adim yürüyüsle sirat köprüsü
basina sevkediliyordu.Basmelek Saint Pierre, gelen bir grup erkege 'Dur! ...'
buyrugunu verdikten sonra:
- Karisini aldatanlar kendilerini buradan asagiya, cehennemeatsinlar! dedi.
Gelenlerin hepsi kendini atti, bir kisi kaldi.
Saint Pierre ona döndü:
- Hey sen! Sagir numarasi yapma! .. At kendini sende! ..
*
*
Yakalandığı soğuk algınlığı nedeni ile işine bir hafta gelemeyen can dostum Jim'in odasına 'geçmiş olsun' ziyaretine gittim, beni karşılayıp
' Daha iyiyim, teşekkürler..' dedi, 'Ama evde yattığım süre içinde beni çok mutlu eden bir gözlemim oldu..'
'Yaa.. Neydi? ..'
'Karım.. Karımın beni gerçekten sevdiğini anladım.. Ben evdeyim diye o kadar mutluydu ki.. İnanır mısın, ne zaman postacı, sütçü, tesisatcı kapıyı çalsa, koşarak kapıyı aralayıp heyecanla 'Kocam evde.. Kocam evde..' deyişini duyuyordum..! '
*
*
Delikanlı sohbet sırasında şirketteki müdürüne birlikte yaşadığı kız arkadaşını şikayet ediyormuş..
'Beni bazen öyle bunaltıyor ki suratına bir tokat atmamak için kendimi zor tutuyorum' demiş..
'Bak ben bu durumlarda ne yapıyorum anlatayım..' demiş yaşlı ve tecrübeli patronu.. 'Karım ne zaman kontrolden çıksa pantolonunu indirir mıçına 1-2 şaplak patlatırım..'
'Olmuyor ' anlamına başını iki yana sallamış delikanlı, 'O işe yaramıyor efendim..' demiş, 'Pantolonunu indirdiğimde bütün sinirimi, öfkemi, herşeyi ama herşeyi unutuyorum..! '
*
*
Amerikan Hava Kuvvetleri'nin Nevada'daki 'Ultra Gizli' 51. Bölge adı verilen son derece yüksek güvenlikle korunan hava üssüne bir sabah küçük bir pervaneli uçak inmiş..
Hemen soruşturma odasına almışlar, adam Vegas'tan kalkıp kaybolduğunu, benzininin bitmesi nedeniyle mecburi iniş yaptığını söylemiş..
Hava Kuvvetleri FBI'ı devreye sokmus, Washington'dan gelen bütün gece sabaha kadar çapraz sorgulaması sonucu adamın söylediklerinin doğru olduğu ortaya çıkmış, kendisine geri kalan hayatını hapiste geçirirsin tehdidi ile
' gör-dük-ler-ini-U-nu-ta-cak-sın' brifingi verilmiş ve adam geri gönderilmiş..
Ertesi gün aynı hava üssüne yine aynı uçak iniş yapmış, koruma timi hemen uçağın etrafını sarmış, ama bu sefer uçakta iki kişi..
Aynı adam aşağı inmiş,
' Bana istediğinizi yapabilirsiniz! ..' demiş ağlamaklı bir yüzle, ' Karım uçakta.. Allahaşkına dün gece nerede olduğumu ona anlatın! ..'
*
*
60'li yaslarindaki evli bir cift evliliklerinin 35inci yilini sakin, romantik bir restoranda kutlamaktadirlar.
Aniden önlerinde zarif ve güzel bir peri belirir ve şunu söyler:
- Bu kadar uzun bir süre örnek bir çift olmanız ve hep birbirinize sadık kalmanız nedeniyle birer dileğinizi yerine getireceğim.
'-Ah, ben sevgili kocamla tüm dünyayı görebileceğimiz
uzun bir seyahat yapabilmek istiyorum' demiş, kadın,
sevgi dolu gözlerle kocasına bakarak.
Peri sihirli değneğini sallamış ve gerekli tüm uçuş, gemi, otel, yemek ve eğlenceleri içeren voucher'lar kadının eline gelivermiş.
Sıra kendisine gelince adam biraz düşünmüş ve:
- Evet, demiş, tüm bunlar harika ve cok romantik. Ama böyle bir fırsat insanın ömrü boyunca sadece bir kez eline gecer ve artık ömrümüzün sonuna yaklaştık. Kusura bakma hayatım,ama benim dilegim
benden 30 yaş daha genç bir karım olması.
Kadın ve peri oldukça büyük bir hayal kırıklığı içine
düşseler de, dileğin yerine getirilmesi gereklidir. Bunun üzerine peri değneğiyle bir daire çizer ve... Adam 92 yaşına gelir !!
Bu hikayenin ana fikri:
Erkekler akıllı olabilirler fakat,
periler dişidir
*
*
Kör adam bir gün bir tane eğitimli köpek alır ve hemen çarşıya gezmeye çıkar.
Trafik ışıklarının oraya geldiklerinde köpek durur. Fakat yeşil ışık yandığında
karşıya geçmez. Bu böyle 4-5 ışık devam eder, köpek karşıya geçmediği gibi
birde adamın bacağına işer. Bunun üstüne de kör adam çıkarıp köpeğe bir
tane bisküvi verir. Çevrede bulunanlar da meraklı gözlerle kör adamı ve
köpeğini seyrederler. Son olaydan sonra içlerinden birisi dayanamayıp körün
yanına yaklaşır ve:
'Kardeşim senin köpek yeşil ışık yandığı halde geçmedi, bir de bacağına işedi
üstüne üstlük birde sen kalkmış bu köpeğe bisküvi veriyorsun.' der.
Kör adam cevaplar:
'Ben onun ağızını tespit ediyorum
Ağzını bir buliyim onun ben ağzına......
*
*
Ucra bir koyun ilkokuluna mufettis gelecegi haberi alinir. Bunu duyan tek sinifli ilkokulun tek ogretmeni panikler cunku cocuklar 2. sinifta olmalarina ragmen cok zor okumaktadirlar. Ogretmen mufettisin gelecegi gun sinifta ufak bir konusma yapar:
'Bakin cocuklar bugun okulumuza mufettis gelecek. Muhtemelen de tahtaya birseyler yazip okumanizi isteyecek. Mufettis tahtaya birsey yazmaya baslarsa hemen bana bakin ben size ne yazdigini el kol hareketleriyle çaktırmadan anlatirim, siz de okumus gibi yapip soylersiniz.'
Cocuklarin aklina yatmis bu tabii. Mufettis gelmis, kisa hosbesten sonra ogretmen cocuklardan birine 'Kalk bakalim' demis 'Su tahtaya yazdigimi oku' ve baslamis kocaman harflerle 'kaplumbaga' yazmaya. Bunu goren ogretmen mufettise caktirmadan cocuga bir guzel,el kol hareketleriyle anlatmis ne oldugunu tahtadakinin. M'Oku bakalim oglum ne yaziyor? '
Ogrenci:
'Tos-ba-ga'
*
*
Günlerden birgün karakola bir kaza haberi gelmis. Polisler hemen olay yerine dogru yola çikmislar.
Polis olay yerine vardiginda bizim Temel ile İdris kan revan içinde ambulanslara götürülüyormus.İkisi de koma halindeymisler.
Buna ragmen ikisinin de akrabalari piril piril ve üzerinde çizik bile yokmus.
Polis bu duruma sasirmis, kaza için zabit tutulmasi gerekmis fakat kazanin olus sekli ile ilgili ortada hiç bir ipucu yokmus.
Polisler merakla bizimkilerin komadan çikmasini beklemisler.
Yaklasik üç hafta sonra Temel ayilmis, Olay bütün Türkiye'de duyulmus ve büyük bir topluluk kazanin nasil gerçeklestigini ögrenmek için hastanenin önünde toplanmislar
Nihayet açiklama yapilmis:
-"Temel ile İdris karsi yönlerden gelirken serinlemek için kafalarini disariya çikarmislardir.Ve kafaları çarpışmıştır..."
*
*
Amerikali'lar yeni bir ucak gelistiriler ve bu uçagı denemek icin Arabistan'a götürürler.
Bir Arap pilotunu uçaga bindirirler ve uçak havalanlr.
Arap pilot ucagl kullanırken dört motordan biri patlar.
Göstergelerde
"Don't panic. This is American technology" yazlsl görülür.
Pilot rahatlar.
Daha sonra bir motor daha patlar
ve göstergelerde yine aynı yazı görülür.
"Don't panic. This is American technology"
Pilot da uçmaya devam eder.
Ne var ki az sonra iki motor birden patlar.
Hic motor kalmayınca Arap pilot panikler.
Tam bu esnada göstergelerde yine aynı yazı görülür
"Don't panic. This is American technology"
ve ucak kendi kendini yumuşak bir sekilde indirir.
Araplar pilottan bu olayı ögrenince saslrlrLar ve kendileri de böyle bir ucak yapmaya karar verirler.
Pilot biner ucaga, baslar ucmaya.
Bir iki dakika sonra bir motor patlar.
Göstergelerde "Don't panic. This is Arabic technology" yazlsl görülür.
Az sonra ikinci motor da patlar
ve aynl yazı gözükünce Amerikali pilot:
"Ulan bizim uçağın aynlslnl taklit etmisler." der.
Derken iki motor birden patlaylnca
ucagln kendi kendini yere indirecegini düsünen pilot
göstergelerde $u yazlyl görür:
"Don't panic.
This is Arabic technology.
Please repeat after me.
E$he dü enla ilahe illallah...."
*
*
Düşmanı Olmayan Kadın
Pazar ayininde konu
"Düşmanlarınızı affedin"..
Vaazın sonunda rahip sormuş,
"Bu dinlediklerinizden sonra kaçınız düşmanlarını affetti?.." diye..
Salonun yarısı el kaldırmış..
Sorusunu yinelemiş rahip, bu sefer el kaldıranlar neredeyse salonun tamamına yaklaşmış..
Üçüncü kez soruyu tekrarlayınca bir küçük yaşlı kadın haricinde herkes elini kaldırmış..
"Mrs. Jones?.. Düşmanlarınızı bağışlamayacak mısınız?.."
"Hiç yok ki.." demiş yaşlı kadın hafif bir gülümsemeyle..
"Mrs. Jones.. Bu olağanüstü bir şey.. Kaç yaşındasınız?.."
"93."
"Oh, Mrs. Jones.. Bize büyük bir ders vermektesiniz.. Lütfen en öne gelip kilisemizde toplananlara bir insanın nasıl hiç düşmanı olmadığını anlatın.."
Yaşlı küçük bayan sıralara tutuna tutuna koridoru zorlukla yürüyerek en öne gelmiş, yüzünü kilisede toplananlara dönüp
"Çok basit.." demiş, "Ben, arkadaşım diye yıllarca bağrıma bastığım o, Şırfıntılardan daha uzun yaşadım, Ondan..!"
*
*
Rahibeler..
-Siyah - Beyaz, Siyah - Beyaz, Siyah - Beyaz, Siyah - Mor olan şey nedir?
-Merdivenlerden yuvarlanan Rahibe...
-Siyah-beyaz olan ve gülmekten yarılan şey nedir?
-Yukardaki Rahibeyi merdivenlerden iten Rahibe
*
*
Bu Yol Yanlış..!
Rahiple yardımcısı otoyolun kenarında ellerinde
"Kardeşler! Yolun sonu yaklaştı.. Biran önce bu tuttuğunuz yoldan dönmelisiniz!" yazan levhayı oradan araba geçtikçe kaldırıp, sürücülere gösteriyorlarmış..
Oradan geçen ilk araç sürücüsü levhayı okur okumaz
"Bari bizi burada rahat bırakın dinci herifler!" diye söylenmiş içinden..
Araba virajda kaybolduktan hemen sonra acı bir fren ve arabanın denize uçuş sesi duyulmuş..
"Esasında.." demiş rahip, "Levhaya 'Köprü açıktır. Geçmeyin!' yazsak şu yazdıklarımızdan daha anlaşılır olacak herhalde..!"
*
*
Koro Şefi
Dini ayinlerde şarkı söyleyen bas sesli koro şefi ilahiye başlamadan hayli kalabalık topluluğa hava atmak için
"Biliyor musunuz.. İki sene evvel sesimi 750 bin Dolar'a sigorta ettirdim.." demiş.
Salonu birden saygı ve korku karışımı bir sessizlik kaplamış..
Birden salonun arka tarafından sakin, ince ama herkes tarafından işitilen bir ses duyulmuş,
"Eee.. sonra o parayla ne yaptınız?"..
*
*
Ağzı Bozuk Adam ve Rahip..
Adam kiliseye gitmiş, çıkışta
"Aferin lan" demiş rahibe.. "İyi konuşmaydı.. Titrettin lan kiliseyi.."
"Teşekkür ederim efendim ama argo kullanmazsanız çok sevinirim.."
"Boşverrrr" demiş adam.
"Bir tek korodaki o kırmızılı karıya ifrit oldum ama yine de bağış sepetine 4000 dolar bıraktım.."
"Nee?.. Ahh, o mu" demiş rahip, "O şerefsiz kaltağı sallama kardeş..!"
*
*
Cocuklar oturmus birbirlerine babalarinin ne kadar 'hizli' oldugunu anlatiyorlarmis.. Biri demis ki:
- Benim babam ok attiktan sonra kosup hedefe oktan once variyor...
- O da birsey mi, demis ikinci cocuk... Benim babam tabancasini atesliyor ve hedefe kursundan once yetisiyor...
- O da birsey mi, demis ucuncu cocuk... Benim babam devlet hastanesinde doktor... Mesai 5'de bitiyor benim babam eve 3:30'da geliyor.
*
*
Yaslı kadın, luks otelın en ust katından ınıyordu. Ara
Katlardan bırınde asansor durdu.
Kapı acıldı, genc ve guzel bır kız ıcerı gırdı. Onunla
Bırlıkte asansoru yogun bır parfum kokusu da doldurdu.
Yaslı kadın, parfum kokusunu derın derın ıcıne cekınce
Genc kız magrur bır eda ıle kadına baktı ve
'' Gıorgıo-beverly hılls '' dedı ''
Kucucuk bır sısesı bıle 100 mılyon lıra! ..''
Bıraz sonra asansor gene durdu. Gene cok sık genc bır
Kadın gırdı. O da buram buram parfum kokuyordu.
Yaslı kadın yıne koklamaktan kendını alamadı.
Yenı bınen genc kadın da yaslı kadına donerek kıbırlı bır
Tavırla
'' Chanel 5 numara '' dedı ''
Mını mını bır sısesı bıle 150 mılyon lıra! ''
Bıraz sonra asansor yaslı kadının ınecegı katta durdu.
Kadın asansorden cıkmadan buyuk bır gurultu ve oldukça kötü bir koku bıraktı
Sonra da asansorde kalan ıkı alımlı genc kadına donerek şöyle dedi
Ayşe kadın fasulye yarım kılosu 450 kuruş
*
*
Köşede müşteri bekleyen sokak kadınına yaklaşan adam:
-Kaça, diye sordu? Saatiniz kaça?
-10 Milyon lira?
-Ben onmilyon değil, tam yüzmilyon lira veririm?
-Gerçekten mi?
-Gerçekten ya? Valla veririm hemde yüzmilyon lira? Ama döverim ben ?
-Amaaaaan. Yüzmilyonu verde döv? Otele doğru yürüdükleri sırada adam yineledi:
- Bak söyleyeyim fena döverim ben ?
-Döv canım, yüzmilyonu ver de? Soyundukları sırada adam:
-Son defa söylüyorum fena döverim.
-Amaaaaan be! ? Dövermiş?. Ne kadar döversin yani?
-Vallaaa parayı geri alıncaya kadar döverim?
*
*
Hastaları İle İlişkiye Giren Doktor..
Adam, hastaları ile sürekli ilişkiye girmekten zaten rahatsız, bir de her gün artan vicdan azabını dindiremeyince son çare her şeyi tüm ayrıntılarıyla karısına anlatmış..
"Neee??.." diye çıldırmış karısı, "Sen.. Sen.. İğrençsin.. Hastasın hasta.."
Kapıyı çarpıp çıkarken, dönüp bir daha bağırmış..
"İnsanlığın da beş para etmez senin.. Veterinerliğin de..!"
*
*
Köpek Traşı
Kadın köpek tıraşı yapan adama
" Kaça kesiyorsunuz?.." diye sormuş..
"100 lira bayan.."
"100 lira??.. Yahu benim berberim saçımı 20 liraya kesiyor?.."
"Doğrudur efendim.." diye cevap vermiş adam, "Ama siz ısırmıyorsunuz değil mi?.."
*
*
- Mosmor gagalı ördeği görebiliyor musun?..
- Evet.. Neden gagası diğerlerinden farklı?..
- O da diğer ördekler kadar hızlı uçabiliyor ama onlar kadar çabuk duramıyor!
*
*
- Arkadaşım Denizaltı adında bir balık lokantası açtı.
- Eee?
- Battı tabii.
*
*
Kraliçe Arı Sürtük Çıkarsa..
Arıcılık yapan çiftçi, kovanlarını fırtınada kaybedince banka müdürüne gidip düzenini yeniden kurmak için 'kredi' istemiş, ve almış..
1 ay sonra tekrar kredi isteğiyle müdürün karşısına çıkınca
"Daha 1 ay önce size kredi verdik.." demiş müdür, "Ne oldu?.."
"İşler kötü gitti.." demiş çiftçi, "Gittik bir 'Kraliçe Arı' aldık, Kraliçe arı müseccel kaltak çıktı at sineği ile kaçtı.. Bal tezek gibi kokuyor.. Ben de bu krediyi alıp kovanları yıkayacağım!..
*
*
Buzdolabı..
Adamın biri yeni bir buzdolabı almış, eskisinin üzerine
" Çalışır buzdolabı, isteyen ücretsiz alabilir.." diye bir yazı asarak kapısının önüne koymuş..
Aradan 3 gün geçtiği halde buzdolabının yüzüne bakan olmamış..
Hemen etiketini değiştirmiş ve üzerine
" Satılık buzdolabı..150 dolar " yazmış..
Buzdolabı o gece çalınmış..
*
*
Fiyatını Öğrensen Tamam Artık..!
Yaşlı bir kadın turist gittiği ülkede halıcı dükkanlarında birine gurubuyla girmiş..
Kalabalık gurup içerisinde eğilip halıyı kontrol ederken elinde olmadan gaz kaçırmış..
utanmış, sıkılmış,
arkasını da bir dönmüşki şans bu ya.. o kadar kalabalık arasında dükkanın sahibi tam arkasında..
"Şeyy!" demiş olayı geçiştirmek için.. "Bu halının fiyatı ne kadar?"
"Sadece dokundunuz bunu yaptınız!" demiş adam! Fiyatını duysanız herhalde dükkanın içine edersiniz!"
*
*
Denize Sıfır Otel
Adamın biri deniz kenarındaki bir oteli aramış, telefonda resepsiyondaki görevliye otelin konumunu sormuş..
"Kumsaldan bir taş atımı kadar denize yakın efendim!" demiş görevli..
"Peki..Otelinizi nasıl bulacağım?"
"Bu civardaki camları kırık tek otel bizimki efendim!"
*
*
Göremeyen Çocuk Hasta
Doktor, 'psikiyatrik gözlemleme' için hasta çocuğun odasına gidip yatağının ucuna oturur oturmaz o ana kadar sakin ve hareketsiz duran çocuk doktora doğru boş boş bakıp
"GÖREMİYORUM.. GÖREMİYORUM..!" diye bağırmaya başlamış..
Doktor, tüm meslek hayatı boyunca histeri nöbeti ile gelen bir körlüğe ilk defa şahit olduğundan refakatçi koltuğunda yün ören anneye dönüp
"B.. Bu olay ne zaman başladı?.." diye sormuş heyecanla,
"Şimdi.." demiş anne gözleri örgüde sükûnetini sürdürerek, "Siz onunla TV arasına oturur oturmaz..!"
*
*
Şirket Seminerleri..
Büyük otellerde yapılan seminerler, şirketlerin iş toplantıları çok önemlidir.. Çünkü "Bir şirkette kaç kişi olmadan da o iş yürür" konusunda kesin fikir verir..
*
*
Minibüs kullanan kadın
Yeşil ışık yanınca, adam yaya geçidinden karşıya geçmek için yola inmiş. Ama hızla gelen ve durmayacağı anlaşılan minibüsü görünce kendisini tekrar kaldırıma zor atmış..
Minibüs az ileride durmuş, içinden okuldan dönen 9 çocuk ve arabayı kullanan orta yaşlı bir kadın inmiş..
"Hanımefendi.." diye bağırmış adam, "Siz ne zaman duracağınızı bilmiyor musunuz?.."
"Aa!.. Saçmalamayın.." diye cevap vermiş kadın, "Bu çocukların hepsi benim değil..!"
*
*
Kurt Adam..
- Anneee.. Arkadaşlarım neden bana 'Kurt Adam' diyorlar?..
- Sus yavrum.. Sen de üşenme her yarım saatte bir sakallarını, ellerinin üzerindeki kılları ve tırnaklarını kes..
*
*
Kasayı Açan Mahkum..
Büyük bir mağazanın ana kasası arızalanıp açılamayınca mağaza müdürü hemen yanlarındaki eyalet hapishanesinden yardım istemiş.. Mahkumlardan birini göndermişler, adam doktorların hasta dinleme aletini kulaklarına takıp ucunu da kasa kapısına yapıştırmış, şifre düğmesini sağa, sola birkaç kez çevirip sonunda kasayı açmış.. "Teşekkür ederim.." demiş mağaza müdürü "Borcum ne kadar?.."
"Nasıl desem bilmem ki?.." diye cevap vermiş mahkum, "Vallahi en son açtığım kasadan 25 bin dolar almıştım!"
*
*
okula yeni başlayan ahmet;e bir gün ingilizce öğretmeni sormuş:
-ali koştu koştu denize atladı boğuldu çümlesini bana ingilizce söyle.
ahmet biraz düşündükten sonra cevap verir
-ali is go ing tu dıgıdık dıgıdık cumburlop gulu gulu gulu...
*
*
Zenginlerden biri,fakir bir Bektaşi;ye yüz para verip,peşinden seslenir:
-Biliyorum,bu parayı alınca doğruca meyhaneye gideceksin...
Baba cevap verir:
-A evladım,yüz parayla HACCA gidilmez ya...der.
*
*
Bir gün ormanlar kralı aslan bütün hayvanları toplamış bi konuşma yapıyomuş...
konuşmanın en önemli yerinde hayvanlardan birinden gürültüyle TIIIRRTTTTT diye bir ses çıkmış..
.Aslan kükreyerek
- kim yellendi lan? ... demiş.Tabi hiç birinde ses yok.Meğerse bunu yapan tavşanmış.Hiç kimseye çaktırmadan aradan sıvışmış.
Koca dağları aşmış ovaları geçmiş büyük bi gölden geçmiş ve evine varmış.Kapının arkasına dolabı sandalyeyi ne bulduysa dayamış
ve masanın başına gelmiş.Elini masaya vurarak
- ben yaptım laaaaann! demiş.
*
*
Beyefendi hanımının doğum günü için bir kuyumcuya girdi. Bir kolye beğenip fiyatını sordu.
Kuyumcu: Kırk bin dolar.
Beyefendi 'Lanet olsun! ' dedikten sonra başka bir kolye seçip fiyatını sordu.
Kuyumcu: İki kez lanet olsun!
*
*
Dedektif
Karı-koca birlikte TV'de film izliyorlarmış, filmde bir ara kadın kendisini aldattığından şüphelendiği kocasını yakalatmak için dedektif tutuyormuş.
Adam, TV seyretmeyi bırakıp karısına dönmüş ve
"Sen" demiş, "Sen olsan böyle bir şey yapar mıydın?"
Karısı
"Evet" demiş ve gayet aldırmaz bir tavırla devam etmiş: "Ama bu seni onunla yakalatmak için değil, o kadının sende ne bulabildiğini araştırmak için olurdu."
*
*
Yediğin Halt'a Göre Çiçek
Adam çiçekçi dükkânına girip karısı için güzel bir buket istemiş.
"Tabii efendim.." demiş çicekçi, "Aklınızda olan bir şey var mı?.."
"Valla.." demiş adam, "Bilmem ki?.. Mmmm.."
"Durun, size yardım edeyim.." demiş çicekçi, "Gerçek olarak bana anlatın efendim.. Ne halt ettiniz?.."
*
*
AB fıkrası
Yıl 2050.
AB Komisyonu Başkanı odasında otururken, yardımcısı Içeriye heyecanla girer:
-Efendim, Türkiye tüm isteklerimizi yerine getirdi. Onları AB'ye alacak mıyız?
AB Başkanı:
-Yok canım, henüz olmaz. Git, duyur, Tüm Türkiye İngilizce konuşacak, Türkçe'yi yasaklıyorum.
-Efendim onu 5 sene önce yaptılar. Hatırlamıyor musunuz?
-O zaman söyle Kıbrısı versinler..
-Efendim onu da 40 sene önce verdiler zaten...
-O zaman söyle güneydoğuya özerklik versinler.
-Aman efendim, Türkiyede güneydoğu mu kaldı, 2020'de bağımsız devlet oldu ya orası zaten.
-O zaman söyle (sözde) ermeni soykırımını tanısınlar.
-Efendim, sadece ermeni değil, Pontus, Yunan, Bulgar, Rus,Ukrayna, Moldova soykırımını bile tanıdılar, hatta Çanakkale Savaşından dolayı İngiliz, Avustralıa, Yeni Zelanda soykırımını bile tanıdılar ya.. nasıl unuttunuz.
-Hmm. O zaman söyle, kokoreç yasaklansın.
-Aman efendim, onu yemeyi 2007'te bıraktılar.
-İsa aşkına, ya ne bileyim? Kınayı yasaklayın, yakamasınlar.
-Ooooo. Beyefendi.Onu da çoktan bıraktılar.
AB Başkanı düşünüp taşınır ve;
-EEEE...DAĞITIN O ZAMAN AVRUPA BİRLİĞİNİ ...
*
*
Misyoner
Misyoner, görev yaptığı kabilede Afrikalı bir yerlinin 5 karısının olduğunu öğrenince ailenin hep birlikte yaşadıkları kulübeye gidip olayı yerinde görmek istemiş.
Tespit sonrası iki adam dışarı çıkıp oturmuşlar,
"Tanrının emirlerine karşı gelinir mi?.." demiş misyoner, "Bir erkek en fazla bir eş alır. Kulübeye girip dördüne daha fazla burda yaşayamayacaklarını, seni artık kocaları olarak tanımamaları gerektiğini onlara söyle."
Yerli;
"Yok ya" demiş, "Erkeksen içeri gir de sen kendin söyle."
*
*
Ağrılar
Doktor telefonla hastasını arayıp
"Çekiniz geri döndü!" demiş sinirli bir ses tonu ile.
"Eeee, ne yapalım?" demiş hasta, "Benim de mafsal ağrılarım öyle!"
*
*
Adam dua ediyor:
-Tanrım... Çok ama çok paranın beni değiştirip değiştirmeyeceğini anlayabilmem için bana bir şans ver...
*
*
Üçüncü Boğaz Köprüsü'nü Japon, Amerikan ve Türkler'den oluşan bir konsorsiyum almış. Tam açılışın yapılacağı sırada kurdela kesilirken köprü büyük bir gürültüyle yıkılmış. Japon:
"Gitti bütün emeklerim, mahvoldu kumlarım!" diyerek harakiri yapmış.
Amerikalı:
"Gitti çeliklerim, tonlarca çelik yıkıldı!" diyerek tabancasını çekip intihar etmiş.
Tüm bunları izleyen Türk müteahhit de derin bir oh çekerek yanındakilere dönmüş:
"İyi ki çimento koymamışım, yoksa bunlar gibi mahvolurdum!"...
*
*
Kayserili'nin eşi ölmüş.
Gazeteye gitmiş.
En ucuzundan standart bir ilan vermek istemiş
önüne konan kağıda istediği ilanı yazmış:
-"Ayşe'yi kaybettim. üzgünüm"
ilan görevlisi ilanı görünce uyarmış
-"isterseniz 6 kelimeye kadar uzatabilirsiniz. üç kelime daha hakkınız var"
Kayserili
-"Aynı paraya mı?" demiş.
Görevli
-"Evet aynı paraya" diyince
Kayserili üç kelime daha eklemiş:
-"Satılık Toyota var"
*
*
KARNE

Baba çocuğunun getirdiği karneye bakmış ve çıkışmış:
?Şu karneye bak utanmalısın, baştan sona kadar zayıf dolu, bir tane pekiyi bile yok.
Çocuk babasına şu karşılığı vermiş:
?İyi de baba bana niye kızıyorsun, onları ben yazmadım ki, öğretmenimiz yazdı.
*
*
O DA YİYEMEZ !
Lüks bir lokantada müşterilerden biri önüne konan yemeği görünce bağırmaya başladı:
- Ben bu baklayı yiyemem. Çabuk bana şef garsonu çağırın!
Yan masada oturan adam dudak bükerek cevap verdi:
-Fayda etmez efendim, o da yiyemez!..
*
*

BALIK HAFIZASI
Akvaryumda iki balık sohbet ediyorlar...
-Az evvel sana verdiğim 50 milyon borcu ödesene
-Ne borcu?Borcum yok benim
-Ne diye durup dururken borcum yok dedin?
-Öyle bişiy demedim ki
-Ne demedin?
*
*
BİR ATASÖZÜNÜN DOĞUŞU
Zaman,ilk çağ...
Mağara devri...
Bir mağara adamı sevine sevine koşuyor
-Ateşi bulduuummm...
Öteden de bir başka mağara adamı koşuyor sevinçle
-Barutu bulduuummm...
Tam ortalarına denk gelen bir ağacın altında uzanmış tembel tembel yatan yaşlı mağara adamı yattığı yerden sesleniyor
-Acık birbirinize yaklaşın bakayım,şimdi ben de bir atasözü bulucam...
*
*
BİR DAKİKA!
Bu paragrafın yalnızca ilk cümlesini okuyun.
Bu cümleyi okumamanız gerekiyordu.
Bunu da...
Hala okumaya devam ediyorsunuz.
Size yalnızca ilk cümleyi okumanız söylenmişti.
Ama hala okuyorsunuz.
Sanırım paragrafın sonuna kadar okuyacaksınız.
Meraktan olsa gerek.
Ya bari bunu okumasaydınız.
Paragrafın sonu geliyor hala okuyorsunuz.
Size de bir şey söylenmiyor.
*
*
Amerikali bilim adamlari, ucaklarda kullanilan camlarin saglamligini test etmek icin bir makine gelistiriyorlar.
Bu makine, olu tavuk firlatiyor.
Firlatis hizi ve diger degerleri, ucus halinde carpan bir kus ile ayni.
Ucaklarda ki camlari dogal yontemlerle test etmis oluyorlar boylece..
Bu is ingilizlerin cok ilgisini cekiyor ve trenlerde denemek uzere makineyi odunc aliyorlar.
Fakat butun ayarlari yapmis olmalarina ragmen surekli butun camlar kiriliyor hatta bazen arkalara kadar gidebiliyor.
Durumu makineyi ureten sirkete soylediklerine sirket yetkilileri soyle cevap veriyorlar.
- Cozulmus tavuk kullanin!
*
*
Italya'da Vatikan yakinlarinda bir eve gece hirsiz girmis..Hirsiz evin
icinde karanlikta ilerlerken arkasindan bir ses gelmis:
- Seni ben goruyorum. Isa da goruyor...
Hirsiz panik icinde bir koseye sinip ve farkedilmemeyi umit ederken ses
tekrar yukselmis:
- Seni ben goruyorum. Isa da goruyor...
Hirsiz sesin kendine seslendige emin olunca el fenerini acip, sesin sahibini
aramaya baslamis ve bakmis bir Papagan! Saskinlikla soylemis:
- Konusan sen miydin?
Papagan tekrar konusmus:
- Evet..
Bunun uzerine Hirsiz:
- Ama sen Papagansin!
Papagan cevap vermis:
- Evet ben Papaganim...Isa da Doberman..
*
*
Polis memuru yolda saga sola yalpalayarak giden araci durdurur.
Sofore dogru
uzanarak
"bayim" der "lutfen su tupe ufler misiniz, nefesinizi kontrol edecegiz"
Adam "ozur dilerim memur bey ama yapamam, bende astim var. O tupe uflersem ciddi bir astim krizi geciririm" der.
"Tamam, pekala o zaman benimle karakola kadar gelin kan alalim sizden"
"Onuda yapamam. Bende hemofili var, kan verirsem kanim pihtilasmaz ölürum sonra"
"O zaman idrar testi yapacagiz herhalde."
"Cok ozur dilerim memur bey ama ben seker hastasiyim. Simdi idrar yaparsam kan sekeri miktarim duser."
"Tamam o zaman arabadan disari cikin ve su beyaz serit uzerinde yuruyun."
"Olmaz yapamam memur bey."
"Neden?"
"Cunku sarhoşum."
*
*
Akıl hastanesinde bi gün taburcu sınavı düzenlenmiş, soruyu bilenlerin
akıllı olduğuna kanaat edilip hastaneden gönderilecekmiş
evet müthişş soru
iki kere iki 2x2=?
delilerden biri
- 64 demiş
aaa olur mu demiş doktor söyle bakiim nereden buldun 64ü
benim kendi yöntemlerimle hesapdığımda 64 çıkıyo sonuç demiş kalmış sınıfta(!)
diğer deli;
- çarşamba demiş
aaa demiş doktor çıldırcamm yaa peki sen nası buldun çarşambayı
deli "benim de kendi yöntemlerim var hesapladığımda çarşamba çıkıyo" demiş
-sıra üçüncü deliye gelmiş
4 demiş bizimki
afferim be demiş doktor
herkes de alkışlamış arkadaşını falan tam kapıdan çıkıp gidecek
doktor peki 4ü nası buldun diyince
çok kolay demiş çarşambadan 64 ü çıkardım 4 kaldı.
*
*
Yargıç temele sormuş :
Davacıya borcunu bir türlü ödemiyorsun. Neden?
Temel boynunu büker. "Vereceğum vermesine de bana
üç ay mühlet ver diyorum, vermiyor.
Üç yıldır beni oyalıyor."
*
*
Biri genç öteki yaşlı iki bayan aralarında sohbet ediyorlardı.
Genç kadın
''evlenmek üzereyim'' dedi.''Siz ise uzun süredir evlisiniz.Bu kadar zamandır eşinizle uyum içinde nasıl geçinebildiniz?''
Yaşlı kadın gülümseyerek,
''Gerçekten çok kolay '' dedi.''İş bölümü yaptık.Ben önemsiz şeylerle,o da önemli işlerle ilgileniyor.''
Bu yanıt üzerine genç kadın meraklanarak,
''Bana örnek verirmisiniz ? ''diye sordu.
Örneğin dedi yaşlı kadın,''Gelirimizi nasıl harcayacağımızla,çocukların hangi okula gideceğiyle,taşınıp taşınmayacağımızla ve nerede oturacağımızla ben ilgileniyorum.''
Genç kadın şaşırarak,''Peki eşiniz nelerle ilgileniyor?'' diye sordu.
Yaşlı kadın ,
''Büyük işlerle'' diye yanıt verdi.''Örneğin,Avrupa Birliğine katılmalı mıyız ,katılmamalı mıyız,öncelik hangi reformlara verilmelidir gibi konularla.....''
*
*
Temel işe girmiş.
Aybaşında maaşını alınca ne görsün,zarfta 100 lira fazladan varmış.
Temel hiç sesini çıkarmamış, parayı güzelce harcamış.
Sonraki ay,zarfda 50 lira eksik bulmuş.Hemen müdüre çıkmış ve demişki:
-Müdür pey bu nedur?
-Ne nedir?
-Maaşimdan 50 lira almişsinuz, pen poyle şeyu asla kabul etmem.
-Iyi tamamda gecen ay sana 100 lira fazladan verince niye sesini çıkartmadın?
-Penum presipumdur daima ilk hatayi af ederum..
*
*
Utanmak Böyle Olur
Adam barda gördüğü güzel bir bayanla konuşmanın yollarını arıyordu.Sonunda cesaretini toplayarak kıza yaklaştı ve,
- "Biraz konuşabilirmiyiz acaba?"
dedi. Kız birden haykırdı:
- "Terbiyesiz!Ben senin bildiğin kızlardan değilim!"
Adam utancından yerin dibine girmişti.Herkes ona bakıyordu, gitti ve masasına oturdu.
Bir süre sonra kız ona yaklaşyı,gülümseyerek,
- "Az önceki olay için özür dilerim.Ben psikoloji öğrencisiyim ve utandırıcı durumlarda insanların nasıl davrandıklarını inceliyordum."
dedi. Adam avaz avaz bağırarak cevap verdi:
- "Ne? Gecen 200 dolar mı? Deli misin sen? O kadar etmezsin!"
*
*
Doktor
Sarışın yanmış iki kulağıyla doktora gider.
Doktor;
- Kulaklarına ne oldu .
sarışın;
- Ütü yapıyordum ve telefon çaldı. Ben de telefon diye ütüyü koydum kulağıma .
Doktor;
- Peki öteki kulağına ne oldu? .
sarışın;
- Lanet olası tekrar aradı ...
*
*
Bir alışveriş merkezindeyiz. Yaşlı bir hanım tavuk reyonunda bir türlü istediği kadar büyük bir tavuk
bulamayınca, onu izleyen reyon görevlisine söylenir:
- Bu tavukların daha büyük olmaları mümkün değil mi?
Görevli tonton teyzeye takılmadan edemez:
- Mümkün değil teyze, onlar ölü.
*
*
ADEM VE HAVVA

Tanrı Adem'le Havva'yı yaratalı
birkaç saat olmuştu ve ikisi üzerindeki son rötuşları yapıyordu. Elinde sadece monte edilecek 2 parça daha kalmıştı. Bunları hangisine takacağı konusunda kararsızdı. Sonunda onlara sormaya karar verdi.
- Elimde 2 parça daha var, dedi.
Bunları da sizlere monte edeceğim.Bunlardan biri ayakta işemeye imkan veriyor. Bunu hanginiz ister?
Adem büyük bir coşkuyla atıldı:
? Ben, ben! Bana ver onu. Çok eğlenceli olacak. Onunla ayakta işeyebileceğim.
N'olur bana ver onu.
Adem'in ısrarları ve çocuklar gibi zıplayıp durmasına fazla dayanamayan Tanrı,
Havva'da bu konuda çok heyecanlı görünmeyince, o parçayı Adem'e monte etti.
Adem sevinçten çılgına dönmüştü. Hemen etrafta koşturup
her yere işaretini bırakmaya başladı. Bir kayayı ıslattı. Sonra kuma adini yazdı. Sonra da ilerideki bir taşı vurmaya çalıştı oyuncağıyla. Nihayet sakinleştiğinde Tanrı diğer parçayı monte etmek için Havva'nın yanına gitti.
Havva sordu:
- Bana takacağın parçanın adi ne?
BEYİN !
*
*
üç karadenizli ortaklaşa bir apartman yapmışlar, diyelim biri sürmeneli, biri oflu, biri de rizeli...
İnşaat bitince geçip karşısına birer kahve söylemişler, eserlerini seyredip keyifle kahve içecekler.
derken bir gürültü. ne oluyor, demeye kalmadan apartman çökmüş...
başlamışlar dövünmeye...
sürmeneli bağırıyormuş:
"yazık oldu benim demirlerime!"
oflu da kumlarına yanıyormuş:
"o kumları dereden çektim, getirdim, yazık oldu!"
rizeli gayet sakin:
"ya çimento koysaydım, yazık olacaktı benim çimentoya!"
*
*
kurtla kuzu birlikte çalışıyorlarmış bir nakliyat şirketine girmişler kurt şoförlük ediyor kuzuda muavinlik yapıyormuş.
uzun yolda bir ara muavin kuzu kurda sormuş:
-usta karnın acıktımı biryerlerde durup iki lokma bişeyler yiyelim istersen.
kurt:
-merak etme kuzum karnım acıkırsa senin mutlaka haberin olur...
,*
*

Temel ile Dursun

Temel ile Tursun her gün mendirekte balık tutarlarmış..
Bi gün Tursun,
- "Ula Temel", demiş, "Haçan sen boyle paluk tutarken, pen
senun eve sızsam, senin Fadimeyla aşna-fişna edup, hamile piraksam, penden
çocuğu olsa, senle pen ne olurduk?"
Temel sakin, sakin yanıtlamış:
-"Odeşmiş olurduk..."
*
*
Gir İçeri..
Kapı kapı dolaşan bir satıcı evin birinin kapısını çaldıktan sonra açılmasını beklerken içeriden
"Gir içeri!" diye bir ses duymuş..
Birkaç kez zorlamış, kapıyı açamayınca arka mutfak kapısına yönelmiş..
Çalmış kapıyı, yine aynı ses
"Gir içeri!" diye..
Açıp kapıyı mutfağa girmiş ki dev gibi hırlayan ve ağzından salyalar akan bir köpek..
Duvara yapışmış adeta ve yardım istemiş..
İçeriden yine aynı "Gir içeri!" sesini duymuş.. Yan yan duvara sürtünerek oturma odasına girmiş, bir kafes ve içerisinde bir papağan, "Gir içeri!" diyip duruyor..
Adam papağana dönerek sormuş
"Gir içeri, gir içeri.. Bir tek bunu mu bilirsin?" demiş satıcı aynı zamanda kendisini hırlayarak takip eden dev köpekten gözlerini ayırmayarak..
Papağan gülmeye baslamış,
"Parçala oğlum şunu!"
*
*
Kekeme Hayvan..
Biyoloji dersinde öğretmen değişik bir konuya girmiş..
"Çok enteresandır!" demiş, "Kekemelik sadece insanlara mahsustur.. Kekeleyen bir hayvan göremezsiniz!"
Küçük Temel elini kaldırmış,
"Doğru değil efendim!" diye..
"Lütfen açıkla bize Temel!" demiş öğretmeni..
"Geçen gün evimizin verandasında küçük süs yılanımla oynarken leyleğin biri tam yılanımın önüne kondu.. Minik yılanım korkuyla, 'Sssssss!..Sssssss!..Ssssssss!' dedi. 'Sittir git ulan!' diyemeden leylek onu yuttu!"
*
*
Şövalye ve Kral..
Şövalye bütün gün savaştıktan sonra kan ter içinde şatoya dönmüş..
"Hayrola?.." diye şaşırarak karşılamış onu Kral.. "Bu ne hal?.."
"Kralım.." diye nefes nefese selamlamış onu şovalye, "Bütün gün Batı'daki düşmanlarımızın topraklarını, mallarını yağmaladım, şehirlerini, köylerini talan edip yaktım efendim..!"
"N..Ne?.." demiş Kral şaşkınlıkla, "Benim Batı'da hiç düşmanım yok ki?.."
"Şeyy efendim.." demiş şövalye hafif başını önüne eğerek, "Sanırım artık var!.."
*
*
Resmiyet Böyle Birşey..
Subayın biri birliğine taksi ile gitmiş, taksi şoföründe bozuk para olmadığı anlaşılınca kapıdaki nöbetçiye
"Asker" demiş, "100 lira bozuğun var mı?..
"Var ağbi.."
"Bana bak asker" diye sesini yükseltmiş subay, "Bir komutanla böyle konuşulmaz! Resmi olmalısın.. Tamam mı?.. Hadi tekrar deniyoruz!." "Asker!. 100 lira bozuğun var mı?.."
"Yokturrr komutanıımm!!!"
*
*
Öğretmen çocukların "mucize" kelimesini bulmalarını istiyormuş.
- İnsan yirminci kattan düşüp ölmezse buna ne denur?
- Tesadüf, demiş öğrenci Temel
Öğretmen soruyu yinelemiş.
- Peki, insan yirminci kattan ikinci kez düşer yine ölmezse ne denir?
- Şans.
- Peki üçüncü kez olsa?
- Alışkanlık...
*
*
İMAM ŞEY EDERSE
Bir köyün imami ögle namazini köylüye kıldırıyorken tam secdeye giderken imam kendini tutamaz,yellenir.....
Tabii bunu bütün köylü duyar.
İmam bu olayi kendine yediremez, köyden ayrilma karari alir ve köyden ayrilir.
Aradan 15 sene geçer, köyünü özler ve geri döner.
Köyün girisinde 18 yaslarinda bir çocukla karsilasir :
-"Sen kimlerdensin?", diye sorar, cocuk cevap verir.
İmam :
-"Peki sen kaç yasindasin?" diye sorar.
Genç çocuk :
-"Valla pak emin degilim ama imam yellendiğinde 3 yasindaymisim"
*
*
BOYA KOVASI
Laza karayollarını boyama işi vermişler. Laz başlamış çalışmaya. İlk gün tam 200 metre boyamış. İkinci gün 100 metre, üçüncü gün 50 metre.
Artık dördüncü gün 10 metre boyayınca amiri Lazı çağırmış:
- Hayırdır evladım iyi çalışıyordun ?
- Ben yine iyi çalışıyorum
- İyi ama dün 50 metre bugün de 10 metre boyamışsın.
- E... haliyle. İlk günlerde boya kovasına gidip gelmek kolaydı, sonraları çok vakit almaya basladı.
*
*

NASREDDİN HOCA FIKRALARI

Bir gün Hükümdar Nasrettin Efendiye sorar:
-"Bu dünyada şimdiye kadar olmayan ve bundan sonra da olmayacak şey nedir?"
Efendi cevap verir:
-"Hükümdar vaatleridir!
*
*
Bir adam Hoca Efendi ile alay etmek için,
-Yazık, anan öldü. Yoksa onunla evlenirdim ve sen benim oğlum olurdun" demiş.
Efendi şöyle cevap vermiş:
-"Gerçekten istiyorsan hâlâ geç değil. Kızın bana ver, gene oğlun olayım"
*
*
Bir gün Hoca Nasrettin'in bir arkadaşı gelip kendisinden borç para iser.
Hoca da yerdeki halıyı gösterip:
-"Şunun altından alabilirsin" der.
Adam bir kaç gün sonra aldığı parayı geri getirir.
Hoca,
- "Aldığnı yere bırak" der.
Bu olay zaman içinde bir kaç kez tekerür eder.
Son gelişinde arkadaşı parayı koyuyormuş gibi yapıp cebine atar.
Bir kaç gün sonra da gelip Hoca'dan yeniden borç para ister.
Hoca:
- "Şu halının altından al" der.
Adam halının altına bakar ve
-"Burası boş hoca, para mara yok" der.
Hoca cevabı yapıştırır:
-Eğer bırAkmış olsaydın, olacaktı!
*
*
Bir sofu Hoca ile dalga geçmek için ona,
- "Sizin için, her zaman şeytanla karşılaşıyor, diyorlar. Nerededir o şeytan, ben de görmek isterim" der.
Hoca sakin cevap verir:
-Sofu efendi, şeytanı gerçekten görmek istiyorsan, aynaya bak!"
*
*
Molla Nasrettin, bir gün şehrin en zengin adamının cenazesinde hem tabutun yanında yürüyor hem de sesli sesli ağlıyormuş.
Cenazeye katılanlardan biri onu teselli etmek için yaklaşmış.
- "Merhum akraban mıydı?"
Molla cevap vermiş:
-Yok akrabam değildi, ondan ağlıyorum"
*
*
Hersey yolunda :))

Seyahatteki ev sahibi ev halkından kimseye ulaşamayınca bahcıvanını telefonla arar :
-Ev halkından telefona çıkan olmadı hiç... Nasıl herşey yolunda mı ?
-Yolunda efendim.Ama Küregin sapı kırıldı da , su anda onu tamir ediyordum.
-Nedir durum. Neden kırıldı ?
-Köpeğinize mezar kazarken zorlamısım , ondan kırıldı.
-Nee ?Kopegim mi öldü ?
-Maalesef havuza dustu.
-Benim köpegim cok iyi yuzerdi havuzda , nasıl olur ?
-Havuzun suyu bosalmıstı , atlayınca betona cakıldı.
-Havuzun suyunu yeni doldurtmustuk , neden bosalttınız ?
-Itfaiyeciler evdeki yangını sondururken ilave suya ihtiyac duydular.
-Nee ? Evde yangın mı cıktı ?
-Evet efendim.Annenizin vefatı dolayısıyla taziyeye gelenlerden biri yanık sigara bırakmıs.
-Neee Annem mi öldüüüüü ? Yahu kadın daha iki hafta önce sapasaglamdı.
-Haklısınız da ... Yatak odanız da karınızla en yakın arkadasınızı aynı yatakta gorunce kalbine inmis.
-Yahu hic pozitif bi haber yok mu be adam sende?
-Olmaz mı elbette var efendim...Gecen gün siz eliza-aids testi yaptırmıstınız ya.. Sonucu geldi.POZİTİFMİŞ.
*
*
MUM MUCİZESİ
Bayan O'Dunigan, Dublin'de O'Connel Caddesi'nde yürüyordu.. Karşıdan da rahip O'Rafferty geliyordu..
-"Merhaba" dedi, rahip.. "Nasılsınız?.. Bay O'Dunigan nasıl?.. Sizi iki yıl önce ben evlendirmemiş miydim?.."
-"Evet".........
dedi, Bayan O'Dunigan..
-"Bebek" dedi, rahip.. "Bebeğiniz oldu mu, küçük O'Duniganlar?.."
-"Maalesef" dedi, Bayan O'Dunigan.. "Henüz bebeğimiz yok..Oysa öyle istiyoruz ki?.."
- "Gelecek hafta Roma'ya gidiyorum" dedi rahip.. "Vatikan'daki Büyük kiliseye sizin için bir mum dikeceğim.."
- "Teşekkürler Sevgili Rahip" diye adamın ellerini öptü kadın.. "Size minnettar olacağız.."
Birkaç yıl geçti aradan. Kadınla rahip bir daha karşılaştılar.
Rahip merakla sordu :
-"Bebeğiniz oldu mu ?"
-"Oldu" dedi kadın. "Sekiz yılda üç ikiz, dört de tek doğurdum, 10 çocuğumuz var."
- "Harika" dedi Rahip. "Harika, Mucize işte bu.. Peki, o şirin Kocanız ne yapıyor?"
-"Dün Roma'ya gitti" dedi kadın, "Sizin o Allahın belası mumunuzu üflemeye...
*
*
Poker
Kadin, kocasinin en yakin arkadasiyla yataktaydı... olayın
en heyecanli yerinde telefon çaldi. Kadin telefonu açti; karsisindakini bir süre
dinledikten sonra
-"Tamam canim".. diyerek telefonu kapatti. Sonra sevgilisine
döndü,
- "Endiselenecek bir sey yok, arayan kocamdi, eve geç gelecekmis. Çünkü
Su anda seninle birlikte poker oynuyormus...".
*
*
Bir İyi, Birde Kötü Haber..
Yaşlı adam doktoruna gidip muayene olmuş, tahlillerden sonra "Bir iyi bir de kötü haberim var.." demiş doktoru, "Hangisini önce duymak istersin?.."
" Şeyy.." diye cevap vermiş yaşlı adam, "Önce kötüsünü söyler misiniz?.."
"En fazla 2 yıl yaşarsınız..!"
"T.. Tam iki yılım mı var?.. B.. Bitecek mi yaşam ondan sonra?.. P.. Peki bunun üzerine bana nasıl iyi haber verebilirsiniz ki?"
"Bir de Alzheimer olmuşsunuz. İki hafta sonra tüm bu konuştuklarımızı tamamen unutacaksınız..!"
*
*
Pencereye Doğru Dilini Çıkar..!
Doktor - Pencereye doğru dönün ve dilinizi çıkarın..
Hasta - Neden pencereye doğru dönüyorum?..
Doktor - Çünkü şu karşıda oturan herife sinir oluyorum..!
*
*
İşgüzar Hemsire..
Baş hemşire katları gezerken genç ve güzel kız hastanın odasında olmadığını fark ederek hemen ilgili birimi aramış.
"Lori.." demiş, "304'teki hasta nerede?.."
"Oh..!" diye cevap gelmiş, "Elleri ve ayakları buz kesmiş donmak üzereydi, titreyip duruyordu. Onu 328'deki ateşten havale geçiren Mr. Johnson'un koynuna soktum!.."
*
*
Ev sahibi
Ev sahibi evini kiraya verirken bildiğiniz klasik soruları sormakta...
- Çalışıyor musunuz?..
- Ev hanımıyım efendim...
- Çocuklar?
- Biri 9, diğeri 12 yaşında efendim...
- Hayvanlar?..
- Yok..Yok.. Aksine çok terbiyelidirler efendim..
*
*
Sekreter
Patron
-"Telefon çalıp duruyor, şuna baksana yahu" diye yeni işe başlamış sarışın sekreterini azarlayınca
-"Tamam, tamam" demiş sekreter homurdanarak ve devam etmiş: "Ama çok aptalca bir şey bu... 10 telefonun en az 9'u size geliyor amaaa!"
*
*
Tadilat
Kadın yatakta "Tarihi Mısır Piramitleri" isimli kitabı okurken birden irkilip
- "Harry" diye seslenmiş kocasına, "Baksana, basit bir piramidin inşaatı 100 yıl sürmüş, inanabiliyor musun?"
-"İnanmaz olur muyum, inanırım" demiş adam sinir içinde, "İşi mutlaka bizim mutfağın tadilatını yapan o şerefsize vermişlerdir."
*
*
Dini objeler
Öğretmen küçük öğrencilerine evlerindeki dini objeleri araştırma ve anlatma görevi vermiş. Ertesi gün öğrencilerden biri "Evimizdeki antrede bir resim var" diye başlamış, "Başında hale, kucağında bebek olan bir kadın resmi... Annem her sabah onun önünde diz çöker ve ağlar..."
"Bizim evde salonda pirinç döküm, Çinli gibi çekik gözlü, şişman, bağdaş kurmuş oturan bir adam heykeli var" demiş bir diğer öğrenci, "Annem yatarken tam onun önünde eğilip ona mum yakar..."
Üçüncü öğrenci de el kaldırıp "Bizim evde banyoda üzerinde numaralar olan küçük bir platform var" diye anlatmaya başlamış, "Annem her sabah yataktan kalkar kalkmaz ilk iş çıplak ayaklarıyla onun üzerine çıkıp 'Aman Allahım' diye çığlık atar..!"
*
*
Resort Hotel ve Temizlikçi Kız..
Karımla 5 yıldızlı resort hotelin kumsalında güneşlenirken canım sigara çekti, odamıza paketi almaya gittim, genç bir görevli kadın odamızı topluyordu..
Sigara paketini dolaptan aldım mini bardan da 2 adet soğuk bira kaptım, tam odadan çıkarken de otelin kurallarını bilmediğim için sordum
- "Kumsalda bira içebilirmiyiz?.." diye..
-"Tabii neden olmasın?.." dedi kız yerden doğrulurken, "Ama müsaade et işimi bitireyim..!"
*
*
Çiçekçi Ve Koca..
Adam çiçekçi dükkânına girip karısı için güzel bir buket istemiş.
"Tabii efendim.." demiş çicekçi, "Aklınızda olan bir şey var mı?.."
"Valla.." demiş adam, "Bilmem ki?.. Mmmm.."
"Durun, size yardım edeyim.." demiş çicekçi, "Gerçek olarak bana anlatın efendim.. Ne mok yediniz?.."
*
*
Sarışın Ve Paraşütçü..
Pazar akşam üzeri yürüyüşe çıkan sarışın yolu üzerinde yüksek bir ağacın üst dallarına takılı paraşütçüyü görünce çok şaşırmış..
- "İmdaaaatt..!" diye bağırıyormuş adam..
-"Ne işiniz var orda?.."
-"Paraşütüm açılmadı bayan.." diye acıyla inlemiş adam,
-"Ay inanmıyoruumm..!" demiş sarışın, "Ay bunu çocuklar bile bilir anam.. Bu gün pazar, her yer kapalı.. Tabii ki açılmaz..!"
*
*
Telas

Adam, uzun süreden beri isini bahane edip geceleri disarida geçiriyordu.
Ancak o gece evde kaldi.
Tam yatmislardi ki kapi çalindi.
Kadin heyecan içinde uyku sersemi:
- Eyvah kocam geldi...
diye bagirdi, erkek telas içinde esyalarini toplayip,uyku sersemi camdan asagiya atladi...
*
*
Eee..Karşılıklı..

Adam karısını arayıp "İhaleye hazırlanacağız, geç kalabilirim, beni merak etme!" bahanesi ile sekreterini yemeğe götürmüş.
Yemek sonrası otele gitmişler,birlikte olmuşlar.daha sonra adam banyoda giyinirken aynada boynunda biraz önce birliktelikten kaynaklanan bir morluk oluştuğunu görmüş..
"Karıma ne söyleyeceğim?"diye panikleyerek tutmuş evin yolunu..
Ön kapıdan girince, evdeki köpek sevinçle üzerine zıplayınca adam köpekle boğuşur gibi yapıp bir eliyle boynunu tutarak kendini halının üzerine atmış,
biraz sonra yüzünde büyük bir acı ifadesi ile ayağa kalkmış, kendini şaşkın şaşkın izleyen karısına
-'Bak karıcığım köpek boynuma ne yaptı!' diye boynundaki morluğu göstermiş.. 'Atalım evden bu hayvanı!' demiş
karısı bluzunun düğmelerini koparırcasına açarak, 'Bak.. Bak.. Benimde buralarımı ne hale getirdi!..'
*
*
Bekar Pire

Rize den kalkan vapur, Istanbul a dogru yol aliyordu. Bir yolcu Idris e :
- Hemserim, dedi, yakanda bit var.
Idris söyle bir baktiktan sonra :
- O bit degul piredir.
- Pire siyah olur.
- Bu yalidur.
- Pire böyle hep ayni yerde durmaz, ziplar.
- Bu topaldur.
- Pireler çift gezer.
- Bu bekardur!..
*
*
Elektronikçi Temel
Temel TV tamiri yaparken arızalı olduğunu tesbit ettiği 669 no'lu parçayı ilgili firmanın "Yedek parça servisinden istemiş..
İsteğinin yerine 699 numaralı parça gelince
"Aklınızı başınıza alın! gibi sert bir not ekleyerek paketi geri göndermiş..
Bir hafta sonra 4 kelimelik bir notla aynı paket geri gelmiş
"Lütfen paketi ters çevirin!"
*
*
Kedi Tomografisi
Kadının biri köpeğini veterinere getirmiş..
"Köpeğim hiç hareket etmiyor Doktor!" demiş..
Doktor muayene ettikten sonra..
"Maalesef köpeğiniz ölmüş!" demiş kadına..
"Aman!" demiş kadın üzülerek "Yapacak başka bir şey yok mu daha detaylı muayene edebilirsiniz?"
"Tabii" demiş Doktor, ve içeriden kafes içerisinde bir kedi getirmiş, açmış kafesi, kedi dışarı çıkıp köpeği burnunun ucundan kuyruğuna kadar koklamış ve girmiş tekrar kafesine...
"Gördünüz!" demiş doktor "Köpeğiniz maalesef ölmüş.. borcunuz 125 Dolar...!"
"Bir muayeneye 125 Dolar?" diye hayretle sormuş kadın
"Hayır!" demiş doktor "Muayene 25 Dolar, 100 Dolar da Kedi Tomografisi tutarı...!"
*
*
Bilmem ?..
Üç dişi kedi yavruları hakkında sohbet ediyorlarmış..
"Benim yavrularım yarım İran!" demiş birincisi.. "Çünkü Babaları bir İran kedisiydi..!"
Üçüncü kedi birşey söylememiş..
"O da bir şey mi?" demiş ikinci kedi, "Benim yavrularım yarım Siyam.. Babaları hakiki bir Siyam kedisiydi..!"
Üçüncü kedi yine birşey söylememiş..
Derken iki kedi de dönüp üçüncüye sormuşlar
"Senin yavrularının cinsi ne?" diye..
"Valla bilmiyorum!" demiş üçüncü kedi, "Tam o sırada başım ton balığı konservesine sıkışmıştı..!"
*
*
kör bir adam bi bara girer bayan barmenden bira alır
barmene:
-sana bir sarışın fıkrası anlatayım.
barmen:
-o fıkrayı anlatmadan önce benim bir sarışın olduğumu rafın altında da av tüfeğimin olduğunu,yanımdaki arkadaşımın sarışın olduğunu ve ülke bayanlar box şampiyonu olduğunu, bu barda da yaklaşık 20 tane sarışın bayan olduğunu bilmelisin genede anlatcakmısın?
adam
-yok ben aynı fıkrayı 20 kez anlatmayım.
*
*
Köylerin birinde bir imam ölen insanları tek başına ücretsiz yıkarmış ve de yanına hiç bir kimseyi almazmıs
yıllardan beri alışkanlık olmus artık yanında birisi varken asla yıkayamazmıs
Bir gün köy halkı şüphelenmişler acaba bizmin imam gerçekten yıkıyor mu yıkamıyor mu? diye.... günaha mı giriyoruz acaba? diye korkmaya başlamışlar ve kendi aralarında bir çare bulmaya çalışmışlar ve bulmuşlar
hasan'a demişlerki
- sen git ölü numarası yap bakalım imam yıkıyormu? diye
memoya da demişlerki
-sen de git imamı çağır ölümüz var yıkarmısınız? diye
memo imamın yanına giddip
- imam efendi bizim köyden ölen var yıkarmısın?..... demiş
bızım imam da
- ne demek yıkarım tabi demiş
ve imam ölüyü guzelce yıkıyomus
hasan da demıs ıcınden (bu ımam efendı ısını iyi yapıyo ben artık kalkayım)derken tam kalkcağı sırada imam şok olmuş
-eyvahh ölü dirildi!!!!!
imam hemen hasanın boğazına yapışmış hasan onun boğazına yapışmış dısarda bekleyen köyluler de
-ulan bızım ımam normalde 15 dk da yıkar sımdı 45dk oldu.... dıye konusuyolarmıs
az sonra imam her tarafı kan içinde çıkmış ve köylülere şöyle bakmış
-ulan bir daha bana öldürmeden getirmeyin öldüresiye kadar canım çıktı
*
*
Evin hanımı gece yarısı uyanır ve kocasının yatakta olmadığını farkeder.
Yataktan kalkar ve kocasını mutfakta bulur.
Koca dalgın-dalgın kahve içmektedir ve aklı cok uzaklardadır. Üstelik gözlerinden yaş gelmektedir.
"Ne oldu sevgilim?" diye sorar kadın.
"20 yıl önceki ilk buluşmamızı hatırlıyor musun?" der adam.
"Tabi" der kadın.
"16 yaşındaydın o zaman. Arka koltukta aşna fişne yaparken baban basmıştı bizi".
"Evet hatırlıyorum."
"Babanın silahını yüzüme dayayıp -ya kızımla evlenirsin ya da 20 sene
hapiste yatarsın- demesini de hatırlıyor musun?"
"Hatırlamaz mıyım..."
Adam yanağındaki gözyaşlarını silerek:
"Biliyor musun, bugün hapisten çıkmış olacaktım..."
*
*
Ameliyat Sonrası..
Ameliyat sonrası hastanın şuuru yavaş yavaş yerine gelince "Evet doktor.." diye sormuş, "Operasyonum başarılı geçti mi?.."
"Üzgünüm evlat ben doktor değilim.." diye bir cevap gelmiş,
"Acaba hemen kalkıp şu ipin üzerinden karşıya geçebilir misin?.
*
*
Burası Modaevi..
İşhanında kadının biri "Doktor.." diye içeri dalmış, "Sorunlarımı bana dürüstçe söylemenizi istiyorum!"
Adam onu tepeden tırnağa süzdükten sonra "Hanfendi.." demiş sonunda, "Size üç şey söyleyeceğim.. Bir, en az 15 kilo vermeniz şart.. İki, bu bluz eteğinize hiç uymamış, üç, burası bir moda evi. Doktorun muayenehanesi bir üst katta..!"
*
*
Fidyeci Doktor..
- Doktorlar adam kaçırdıktan sonra neden 'fidye parası' alamazlar?..
- Yolladıkları notları kimse okuyamaz..!
*
*
Zararsız bir deli ile bir general bir handa aynı odada misafir olurlar.
Deli hancıya sabah erken yola çıkması gerektiğini söyler ve sabah ezanında uyandırılmasını rica eder.
Hancı deliyi istediği vakitte uyandırır. Karanlıkta giyinmeye çalışan deli yanlışlıkla generalin elbiselerini giyer ve yola revan olur
Epey yol katettikten sonra ortalık aydınlanınca üzerindekileri fark eder. Şöyle söylenir:
-"Vay aptal hancı! Benim yerime generali uyandırmış!"
*
*
Doktorlar akıl hastahanesinin duvarına bir otobüs resmi çizmişler.
- "Hadi otobüse binin"
demişler.
Deliler otobüse binmeye çalışmışlar. Bir deli binmemiş doktorlar:
- "Neden binmedin?"
diye sormuş:
- "Çok kalabalık taksiyle gidicem"
demiş.
*
*
SHAKESPEARE
Temel kütüphaneye gider. Shakespeare'nin bir kitabini ödünç almak ister. Memur sorar,
- Hangisini?
Bir süre sessizlikten sonra,
- Vilyum.
*
*
Delinin biri bir gün doktoruna gider ve iyileştiğini söyleyerek serbest bıraklımasını ister.Bunun üzerine doktor:
-Sana bir soru sorucağım doğru bilirsen burdan çıkarsın
Deli:
-Peki anlaştık sor sorunu.
Doktor:
-Sen 10 katlı bir binanın tepesine çıksan bende aşağıda bir bardak su tutsam.Şimdi aşağıya atlar mısın atlamaz mısın?
Deli:
-Niye atlayım ben delimiyim der?
Doktor içinden adamın gerçekten iyileştiğini düşünür ve neden diye sorar
Deli:
-Sana niye güveneyim?Ya bardağı çekersen ?
*
*
İSTANBUL'DAYIM
Laz alacaklılardan kaçmak için kapısının üzerine "İstanbul'dayım" yazmış ve her kapı çaldığında tavan arasına kaçıyormuş. Yine kapı çaldıktan sonra bu kez büyük bir gürültü ile kapı kırılmış ve eve giren birkaç kişi lazın eşyalarını dışarı taşımaya başlamışlar. Bu durumu tavan arasından seyreden laz:
- Ulan şimdi İstanbul'da olmasam size gösterirdim.
*
*
BİR TANE DAHA
Laz sahilde yürürken bir şişe bulur. Merak edip mantarını çıkarınca birden içinden bir cin çıkar ve :
- Beni kurtardın. Üç dilek hakkın var.
- Cebimde param hiç bitmesin.
Cin parmağını şıklatır. Laz elini cebine atar, para doludur. Bütün parayı çıkarıp tekrar sokar, yine para doludur. Laz ikinci isteğini düşünür :
- Bir şişe rakım olsun ama hiç bitmesin
Cin parmağını şıklatır ve Laz'ın önünde bir şişe rakı belirir. Laz şişeyi açar ve yere döker ama şişeyi doğrultur doğrultmaz yine dolmuştur. Bir daha döker ve şişe yine dolar. Bunun üzerine:
- Bu şişeyi çok sevdim. Bir tane daha istiyorum.
*
*
Bu Hangisi?..
-"Hayatım.." demiş yeni gelin "Ben biber dolması ile ekmek kadayıfını çok güzel yaparım.."
-"Hımmm" demiş kocası önündeki tabağa endişe ile bakarak, "Bu hangisi?.."
*
*
Kaza Yaparsan..
Adamcağız yıllar sonra zar zor para biriktirip bir araba almış..
Şöforlüğü son derece kötü olan karısı bir kaç yüz metre ilerdeki markete gitmek için anahtarı isteyince,
-"Boşver aşkım.." demiş adam, "Allah korusun şimdi kaza yapsan yarın gazetelerde isminin yanına parantez içerisinde yaşını da yazarlar!"
*
*
Kadınlar Olmasaydı..
Feminist Kadın konuşmacı konferansını bitirirken konuyu iyice vurgulamak için
- "Size soruyorum.." demiş dinleyicilere "Kadın olmasaydı, erkek şu anda nerede olurdu?"
Salonun arkasından sakin bir erkek sesi duyulmuş,
- "Sanırım cennette dırdırsız vırvırsız huzur içinde yan yatmış böğürtlen yiyor olurduk!"
*
*
Ressam'a Verilirmi?..
Resim sergisinde adam duvarda karısının çırılçıplak yağlıboya resmini görünce son derece sinirlenmiş,
- "Bu.. Bu.. Bu pozu sen mi verdin?.." diye sormuş titreyerek ..
-"Şacmalama.." demiş karısı, "Tabii ki vermedim..Tamamen aklında kaldığı kadarını yapmış!.."
*
*
İlk günden Tembih Edersen..
İki kadın sohbet ederken
-" Kocam nasıl dağınık biri anlatamam.." demiş biri, "Aldığı bir şeyi hiçbir zaman yerine koymaz, ben de sürekli arkasında dolaşıp dağıttıklarını toplarım.."
-"Ben buna fırsat vermemek için ilk evlendiğimiz gün kocamı karşıma alıp 'Her aldığın tabağı ve bardağı kullandıktan hemen sonra yıkayıp yerine koyacaksın' diye iyice tembih ettim.." demiş ikincisi..
-"İşe yaradı mı bari?.."
-"Bilmem?..O günden beri eve gelmedi!."
*
*
Kocanın Değeri..
Kadın eşiyle erkek berberine gitmiş, kocası tıraş olurken oradaki magazinlere göz gezdiriyormuş..
Bir ara dergilerden birinde çok ilgisini çeken bir el örgüsü motifi görmüş..
- "Afedersiniz.." demiş berbere, "Bu dergiyi alıp yandaki kırtasiyecide şu sayfanın fotokopisini çektirebilir miyim?.."
- "Tabii.." demiş berber, "Yalnız nüfüs cüzdanınızı veya kredi kartınızı bırakın, dergiyi geri getirdiğinizde alırsınız.."
-"Aa!.." demiş kadın, "Şu anda tıraş ettiğiniz adam benim kocam!"
- "Tamam da.." demiş berber, "Gerçekten geri gelmenizi icap ettirecek bir şeyin elimizde olması lazım!.."
*
*
Karıma Kartpostal..
Adam ve kadın otele giriş yapmışlar, odalarına çıkmışlar, görevli delikanlı bagajlarını getirmiş, odalarına yerleştirdikten sonra
-"Başka bir emriniz var mı efendim?.." diye sormuş,
-"Yok, teşekkür ederim.." demiş adam,
-"Karınız için bir şey gerekli mi?.." diye sorusunu yinelemiş görevli delikanlı.
-"Hatırlattığın için teşekkür ederim" diye cevap vermiş adam, "Lobi'de kartpostal satılıyor mu?.."
*
*
French Bed
Otele eşiyle giriş yaparken sadece iki ayrı yataklı bir oda kaldığını öğrenen yaşlı kadın biraz bozulmuş..
-"Hayret!.." demiş kocası, "44 yıllık evliyiz sadece birkaç gece ayrı yatamaz mıyız?.."
Bu sefer
-"İki yatağı birleştirebilir misiniz?.." diye resepsiyona sormuş yaşlı kadın..
Görevliler birbirlerine
-"Ne kadar romantik.." anlamında bakışırlarken
- "Bizimki horlayınca.." diye başlamış kadın, "Dürtüp tekmelemek için habire yataktan kalkmak beni öldürüyor evladım!.."
*
*
Takipçi Koca
Kadınlar tuvaletinde duvar yazısı:
-"Kocam heryerde beni takip ediyor..!"
Hemen altında, bir başka el yazısıyla:
-"Mıçından uydurma bir tanem..!"
*
*
Kocam Sinirlenecek..
Kadının biri ikinci el satış için gittiği adreste bütün malları incelemiş, beğendiği hemen her şeyi satın aldıktan sonra
- "Arabada bekleyen kocam burada alışveriş yaptım diye çok sinirlenecek.." demiş ona eşlik eden ilgili bayana..
-"Eminim aldıklarınızın fiyatlarını öğrenince sizi anlayacaktır.." demiş yardımcı bayan,
-"Genelde evet.." demiş kadın, "Fakat bir saat önce ayağını kırdı.. Bir an evvel onu hastaneye götürüp müdahale ettirmemi istiyor..!"
*
*
Bi Tuhaflık Var Bu İşte..
İşinizden yorgun argın eve geldiniz, birden size sevgi, anlayış, ilgi ve yumuşaklık gösterilmeye başlanırsa bu ne demektir, ne yapmanız gerekmektedir?
Bu yanlış bir yere gelmişsiniz demektir, giyinip orayı terkedin ve tekrar evinizi aramaya başlayın..
*
*
Beyaz Gömlek
Temel bir gün bir düğüne gider. Düğünde en arka masaya oturup başlamış içki içmeye.
Aradan iki saat geçmiş.
Temel sarhoş olarak sahneye çıkıp mikrofonu almış ve davetlilere hitaben;
-Hepinize üsten aşşa mıçayım ama habu beyaz cömlekli hariç..... demiş ve masasına oturmuş...
Aradan 1 saat daha geçmiş ve Temel daha da sarhoş olarak sahneye çıkıp tekrar;
-Hepinize üstten aşşa mıçayım habu kenardaki beyaz cömlekli hariç..... demiş.
Aradan bir saat daha geçmiş ve yine sahneye çıkıp
-Hepinize üstten aşşa mıçayım habu beyaz cömlekli adam hariç ......deyince bir davetli
dayanamamış;
-Yaw hepimizi ustten aşşa mıçtın anladık ta o beyaz gömlekli adama nıye mıçmadın?
Temel :
- Ona popomi sileceğum...... demiş.
*
*
Matematik dersinde öğretmen,öğrencilere sorar
-455 sayfalık bir kitabın hergün 13 sayfasını okuyan Hasan bu kitabı kaç günde bitirir?
Sınıfın en tembel öğrencisinden gelir ilk cevap
- "Elbet bir gün bitirir örütmenim"
*
*
Çiftçinin Oğlu Hamile Bırakırsa..
Çiftçi komşu çiftliğe gitmiş, zili çalmış, kapıyı 9 yaşlarında bir oğlan çocuğu açmış,
-"Baban evde mi?.." diye sormuş sinirli bir şekilde,
-"Hayır efendim.." demiş çocuk, "Kasabaya gitti.."
-" O zaman annen?.."
-" O da babamla gitti efendim.."
-" Ağabeyin Howard?.. O burada mı?.."
-" O da annem ve babamla gitti efendim.."
Çiftçi ilk sorularından itibaren yerinde duramayıp tepinip durduğunu gören oğlan
-"Sizin için ne yapabilirim efendim?.." diye sormuş nazikçe, "Alet edevat ödünç alacaksanız yerlerini biliyorum.. Veya babama mesaj bırakabilirsiniz.." "
-Ben.. Ben babanla önemli bir konu görüşecektim.." demiş çiftçi, "Ağabeyin Howard'la ilgili.. Kızımı hamile bırakmış.."
- "Onu babamla konuşmalısınız efendim.." demiş oğlan, "Size belki yardımı dokunur diye söyleyeyim, babam boğası ile çiftleşme için 150, domuzu için 75 dolar alıyor..
Ağabeyim için ne ister gerçekten bilmiyorum..!"
*
*
Kaptan..! Yerinize..!
Hostes, uçağın koridorunda şikâyetlerini bağırarak dile getiren adama telaşla yaklaşıp
- "Evet?.." diye sormuş..
-"Bu havayolu şirketini şikâyet ediyorum.." demiş adam, "Her uçuşumda bana aynı yer veriliyor ve oradan film izlemem imkânsız..Pencerelerimde de perde yok uyuyamıyorum..!"
-"Kaptan..!" demiş sessizce hostes adamın ceketinin kol kumaşından çaktırmadan sertçe çekip onu kokpite götürmeye çalışarak, "Lütfen susup görevinize döner misiniz..!"
*
*
Sözüm Sana..
Zeki ve esprili patron yanında çalışan memuru odasına çağırıp
-"Dikkat ettim de.." diye söze başlamış, "Ne zaman şehrimizde bir futbol karşılaşması olsa sen teyzeni doktora götürüyorsun.."
-"Haklısınız efendim.."
-"İnan anlayamıyorum..Teyzen seni salak yerine koyup numara yapıyor olabilir mi?.."
*
*
Çişi Gelen İki Elini Kaldırsın..!
İlkokul 1. sınıftaki ilk gün ve ilk ders, sınıf öğretmeni
- "Çocuklar.." demiş, "Kimin çişi gelirse iki elini birden havaya kaldıracak.. Tamam mı?"
-"Ama.." demiş arkadan titrek bir ses "Öyle işenmez ki..!"
*
*
Kaptan Hele Bi Gitsin..
Çok kötü hava şartlarına bir de kaptanın çok çok çok sinirli bir gününde olması eklenince uçakta kıyamet kopmuş. Ayılanlar, bayılanlar.. Buna bir de adeta düşer gibi, çok kötü ve sert iniş eklenince bir anons duyulmuş:
-"Bayanlar, Baylar.. Ankara Esenboğa Havalimanı'na hoş geldiniz.. Lütfen, uçak tamamen durup kaptan pilotumuz taksiyle havalimanını terk edene kadar kemerlerinizin bağlı kalmasını önemle rica ederiz.."
*
*
Lassie İle Yemek..
John kumsalda yürürken kuma yarı gömülü bir şişe bulmuş, gömleğinin eteği ile parlatmaya çalışırken bir cin peydahlanıvermiş karşısında..
- "Beni serbest bıraktığın için dileklerini yerine getirecek yeteneğim yok" demiş üzülerek, "Ama sana iki önemli hediye vereceğim..
Ömür boyu grip olmayacağın bir iksir ve de meşhur bir film artisti ile baş başa bir akşam yemeği.. Bunlara en geç yarın akşam üzeri kavuşacaksın.."
Der demez de kaybolmuş.. John evine döndüğünde heyecanla annesine sormuş
-"Gelen bir şey var mı" diye,
-"Evet" diye cevap vermiş annesi, "Öğleden sonra 2'de 15 tonluk dev bir tankerle 'Limonlu tavuk çorbası' getirdiler, karşıdaki caddede 'Park Yapılmaz' işaretinin altında duruyor, yarım saat önce de MGM film stüdyosundan aradılar bu gece Lassie ile birlikte yemek yiyecekmişsiniz..!"
*
*
Hapşırdiktan sonra birbirleine 'çok yaşa' diye dilekte bulunan Türkleri uzun zaman izleyen Amerikalı bir mesai arkadasimiz nihayet bir gün dayanamayıp sordu:
"Neden biriniz hapşırıp 'Bless you' dendiginde
"Send a girl" diyorsunuz? :))))))))???????????
*
*
BİZ UÇAĞI KAÇIRACAĞIZ.
Ataturk Hava Limani'nda fikra gibi bir olay yasandi. Ilginc olay,
onceki gun aksam Onur Havayollari'nin saat 20.30'daki OHY 031 sefer sayili Istanbul-Antalya ucusu oncesi meydana geldi. Taksim'den Ataturk Hava Limani'na sefer yapan Havas otobuslerine binen 11 yolcu, trafik yogunlugu sebebiyle gec kalacaklarini dusunerek, sirketin 662 XX 97 numarali telefonunu aradi.
Otobusteki yolcular
-"Biz ucagi kaciracagiz. 11 kisilik grubuz ucagi bekletin" dedi.
Mesaji yanlis anlayan sirket gorevlisi, Onur
Havayollari yetkililerini ucagin kacirilacagi yonunde uyardi.
Panik yasayan yetkililer kisa bir durum degerlendirmesi sonrasi, Kaptan Pilot Nusret Koyunpinar'a telsizle irtibat kurarak ucagi geri getirmesi talimatini verdi.
150 yolcusuyla havalanmak uzere korukten ayrilarak piste dogru hareket eden ucagin kaptani Koyunpinar, talimat uzerine ucagi yeniden park yerine getirdi. Ucaktan indirilen yolcular aranirken, tum bagajlar yeniden x-ray'dan (elektronik arama aygiti) gecirilerek kontrol edildi.
Bu arada Ataturk Hava Limani'na ulasan 11 kisilik grup,
- "Ucagi beklettiniz mi? Taksim'den ancak gelebildik." deyince, polis tarafindan gozaltina alindi.
Ifadeleri alinan 11 kisi serbest birakildi. Ucak 2,5 saatlik bir rotarin
ardindan gec kalan grubu almadan Istanbul'dan Antalya'ya hareket etti. Onur Havayolu yetkilileri olayin yanlis anlasilmadan kaynaklandigini belirtti.
26.02.2004
*
*
ŞOFÖRÜM BİLİR
Unlu bir bilim adami ozel otomobiliyle konferans vermeye giderken, uzun yillardir onunla calisan soforu sikilarak bir teklifte bulunmus:
- Sizin konferanslarinizi dinleye dinleye virgulune kadar ezberledim efendim, demis, ne olur izin verin bu konferansi da sizin yerinize ben vereyim..
Bilim adami oneriyi kabul etmis. Sofor arka koltuga gecmis.
Bilim adami soforun sapkasini giyip one oturmus. Konferansin verilecegi salona varmislar.
Sofor kursuye cikmis, hic teklemeden cok guzel bir konusma yapmis. Ve sormus:
- Sorusu olan var mi?
Ulkenin ciddi bilim adamlarindan biri
-"var" demis ve oldukca zor bir soru sormus.
Sofor hic tereddut etmeden:
- Cok kolay bir soru bu, demis, soforum bile bilir. Seslenin gelsin, sizin sorunuzu o yanitlasin..
*
*
KOKLA
Hasta dahiliye uzmanına gider doktor hastayı soyar ve sadece dinleme anletiyle dinleyerek
- Nefes al bırak nefes al bırak diyerek muayeneyi tamamlar.Hasta parayı çıkarır doktora uzatır:
- Kokla-bırak,kokla,bırak..
*
*
RUYA
Temel sabahin köründe uyandigi gibi arkadasi Dursun'u arar
-" Dursun, dün gece rüyama cirdun, bana çok önemli seyler anlattun"
-"Eee hayirdur insallah"
-"Hayirmidur, sermidur pilmiyrum, çünku neler anlattiguni hatirlamayrum, sen hatirlaymisun diye arayrum daa"
*
*
Gece yarısı evin telefonu çalmış....
-Alo ben ali beyi aramıştım
uykulu adam:
-Kardeşim bu evde ali bey diye bir yok....
İki dakika sonra tekrar çalmış....:
-size zahmet ama olacak ama telefona ali beyi vermeniz mümkünmü.
adam sinirlenmiş....
-Ne laf anlamaz adamlarsınız bu evde ali bey diye biri yok .
beş dakika sonra yeniden telefon çalar....
-Ali beyi verir misiniz lütfen?çok acil...
adam ağzına geleni saymış,kapatmış telefonu....
bu böyle sabaha kadar sürmüş...
ve sabah,ortalık aydınlandıktan sonra tekrar telefon çalmış...
-Alo ben ali bey beni arayan oldu mu acaba?
*
*
Temel, karısı Fadime'yi bademcik ameliyatı yaptırmıştı. Hastaneden taburcu edilirken, doktor Temel'e bazı tavsiyelerde bulunur ve son olarak der ki;
- Aslında bu ameliyat gecikmiş, daha çocukken yapılmalıydı.
Temel hemen söze girer:
- O zaman faturayı kayınbabamı gönder de, hasabını o ödesun!
*
*
Adamın biri otele gelir:
- Burada bír gece kalmak istiyorum. Fakat oda istemiyorum.
- Oda istemiyor musunuz?
- Hayır ben uyur gezerim. Uzun bir koridorunuz varsa, mesele yoktur. Borcum ne kadar?.
*
*
Bektaşinin, cahil ama sofi geçinen bir komşusu varmış. Bu komşusunun aynı zamanda gıybet ? haset ? laf taşıma gibi hoş olmayan davranışları da varmış.
Komşusunun bu huylarına da Bektaşi çok kızarmış.
Birgün o cahil ve kötü huylu komşusunu ziyarete gitmiş Bektaşi. Bir de bakmış ki komşusu namaz kılıyor. Hemen gidip komşusunun yanına oturmuş.
Komşusu namazı bitirip sağına ve soluna selam verince, Bektaşi
- "Aleykümselam" demiş.
Komşusunun canı fena halde sıkılmış:
Komşusu:
- " Be adam. Sen de nereden çıktın? Namazımı berbat ettin."
Bektaşi:
- " Selam verdin, ben de aldım."
Komşusu:
- " Yahu ben sana değil, meleklere selam verdim."
Bektaşi:
- " Erenler, ben de meleğim."
Komşusu:
- " Ulan defol git şuradan... Senden melek mi olur? "
Bektaşi:
- " Kızma birader... Senin gibi Müslümanın benim gibi meleği olur...
*
*
İğrenç Elbise ve Kör Adam..
Mağaza müdürü öğle yemeğinden dönmüş, bir bakmış ki tezgâhtarın eli sarılmış ve boynuna asılı.. Tam ne olduğunu soracakken "Size müthiş bir haberim var efendim.." diye atılmış tezgâhtar, "Tahmin edin?.. Yıllardır mağazamızda duran o korkunç, o iğrenç takım elbise vardı ya, onu biraz önce sattım efendim..!"
"Hani pembe üzeri mor benekleri olan felaket şeyi.."
"Evet, o..!"
"Harika.. O mostralık şeyden asla kurtulamayacağız diyordum.. Hayatta gördüğüm en çirkin takım elbiseydi.. Bu arada eline ne oldu?.."
"Oh evet.." demiş tezgâhtar, "O elbiseyi sattıktan sonra paketlerken satın alan adamın kılavuz köpeği elimi ısırdı efendim!"
*
*
Milenyumda Flört Dersleri..
Kızlarla çıkmak konusunda son derece başarısız olan delikanlı 'Milenyum'da flört.. Kadınlar neden hoşlanırlar?..' başlıklı bir kitabı görünce hemen satın almış, heyecandan titreyen elleri ile ilk sayfayı aralamış..
"Ders 1, İlk buluşma." Hemen açmış. Sabırsızlıktan yerinde duramayıp paragrafı yarım yamalak okuyarak uzun zamandır göz koyduğu bir kız arkadaşını aramış,
-"Evet?.." diye açılmış telefon,
-"Selam Jessica.." diye başlamış delikanlı, "Benim.. Dinle.. Bu gece benimle sinemaya gelir misin?.."
-"Tabii, hoş olur.." diye cevap vermiş kız.. 'Hayır' cevabı bekleyen delikanlı heyecandan titreyerek 2. etaba geçmiş,
-"Harika.." demiş, "Peki filmden önce yemek yemek hoşuna gider mi?.."
-"Tabii, o da güzel olur.."
-"Tamam o zaman.." demiş delikanlı sevinçten çıldırmış bir vaziyette, "O halde seni saat 9'da evinden alırım o saate kadar çoktan yemeğini bitirmiş olursun..!"
*
*
Delik Delin
Uçak fabrikasında yeni bir tasarım. Herşey mükemmel. İlk test uçuşu fakat uçağın kanatları gövdeyle bağlantı yerinden kopuyor.
Tüm ekip enkazın başında.
Birisi
- "kanatla gövdenin birleştiği yerlere delik delin" diyor.
Adamla ilgilenmiyorlar. Yeniden hesaplamalar, iki yıllık çalışma, test uçuşu. Ne yazık ki akıbet aynı. Kanatlar yok.
Fabrikaya taşınan enkazın başındaki acayip adamdan aynı öneri geliyor.
"Kanatla uçağın birleştiği yere delikler açın kardeşim."
Üçüncü denemenin de akıbeti aynı olunca proje sorumluları acayip adamın dediklerini uygularlar.
Sonuç tam bir BAŞARI. İnanılmaz bir sağlamlık.
Acayip adamı fabrika içinde bulurlar ve proje müdürünün önüne getirirler.
- "Biz bu kadar Profesör ve Mühendis, bilim adamı çözemedik, sen çözdün bu sorunu; kimsin sen?"
Adamcağız sıkılarak:
- "Tuvalet temizleyicisiyim, kahrolası tuvalet kağıtları hiç bir zaman delikli yerlerinden kopmazlar da!".
*
*
Çikolata
Adam kumsalda yürürken ayağı birşeye takılmış, bir de bakmış bir lamba..
- "Hahahaa" demiş; "bu da içinden cin çıkan sihirli lambalardan olmasın?"
Lambayı biraz ovalamış vee...
birden etrafı dumanlar kaplamış, derken kocaman bir cin ortaya cıkmış :
- Benden üç şey dileyebilirsin, dile bakalım!
Adam
- "Harika!" demiş.. "ilk olarak 1 milyar dolarım olsun istiyorum"
Cin parmaklarını şıklatmış ve kumsal baştan aşağı silme banknotlarla dolmuş...
Adam gözlerine inanamamış ve ikinci dileğini söylemiş :
- Hawaii'de okyanusu gören lüks bir villa istiyorum
Cin yine parmaklarını şıklatmış ve adam birden elinde lambayla kendini Hawaii'de muhteşem bir evin önünde bulmuş.
Cin sormuş:
- Evet, son dilegin nedir?
Adam düşünmüş düşünmüş ve:
- Kadınlar icin dayanılmaz, karşı konulmaz,ve herşeye tercih edilen olmak istiyorum.
Cin yine parmaklarini şıklatmış veeeee...
Adam bir kutu çikolataya dönüşmüş..
*
*
HOCANIN KIZLARI
Hocanın iki kızı varmış. Bunlardan birini kocası çifçi, diğerinin ki ise kiremitçiymiş. Hoca kızlarının ziyaretine gidince hatırlarını sorup, para durumlarını öğrenmek istemiş.
Kocası çifçi olan:
-Bu yaz yağışlı geçerse bol bol ekin alırız. Ekini satınca elimi çok para geçer ve zengin oluruz, demiş.
Kocası kiremitçi olan:
-Bu yaz hiç yağmur yağmazsa, yaptığımız kiremitler kurur. Onları satar çok para kazanırız. Böylece zengin oluruz demiş.
Hoca başlamış düşünmeye. Böyle düşüne düşüne evine varmış. Karısı Hocayı düşünceli görünce:
-Hayrola Hoca kızlardan bir hayırsızlık mı gördün ki böyle düşüncelisin? diye sormuş.
Hoca ağır ağır başını kaldırarak:
-Kızlardan biri bu yaz moku yiyecek ama hangisi bilmiyorum, demiş.
*
*
HANIMINDAN KORKAN KALKSIN
Elazığ'da adamın biri kahveye girer ve oyun oynayanlara hitaben :
"Hop abeler, bi dakka. Hanımından gorhanlar ayağa gahsın."
Ani bir gürültü, hayda herkes ayakta. Bir kişi hariç. Kahvenin tamamı hayretler içinde. Soruyu soran adam, oturan adama yaklaşır ve :
"Abe helal olsun be, deliganlı adammışsın. Harbiden sen hanımından korkmaz mısın?"
Adam nefes nefesedir. Heyecanı biraz geçince :
"Yav gardaşım ele bi laf ettin ki,hanım dediğin anda dizlerim kırıldı, galhamadım." der.
*
*
Müsrif
Salamon be! Benim hanım çok müsrif, para yetişmiyor. İnanamazsın, Pazar günü benden 200 frank istedi, Pazartesi 300, Salı 400, Çarşamba 500, Perşembe 800, dün de 1000 frank!..
- Acıdım sana be Mison. Nereye harcıyor bu kadar parayı?
- Ne bileyim ben, verdiğim yok ki...
*
*
karpuz
temel karpuzlarinin nakliyesi icin adanadan traabzona kamyon kiralar
yolda trafik kazasi gecirirler
kamyon hurda haline gelir.. karpuzlarin her biri bir tarafa dağılır..
adam aglar
-kamyonuuuuuum ....diye
temel de
-karpuzlariiiiiiim..... diye bagirmaya baslar
oglu gelir
- baba sus daa..adamin koca kamyonu gitmis ayiptir... der
temel ogluna döner ve ağlayarak
-ula oglum onun kamyonu tamir olur daaa.. benim karpuzlari kim tamir edecek?
*
*
Deliler hastanesinde doktor birgün bir hastasını yanına çağırıp
-" seni uzun süredir izliyorum sen düzeldin artık seni dışarı salalım" der.
adam
-" Alah razı olsun doktor bey ben dışarıda ayakkabıcılık yapıyordum size bir çift ayakkabı yapıp getireceğim" der.
Aradan iki ay geçmiştir. doktor bir gün bahçede dolaşırken bir bakar iki ay önce saldığı adam bir bankta düşünceli bir vaziyette oturuyor.
Doktor adama yanaşır
- " Yav ben seni yollamıştım ne oldu neden geri geldin?"
Adam
- "size bir ayakkabı yapacaktım ya..."
Doktor
- "eee!"
Adam
- "işte o ayakkabıyı yaptım ama topuğunu bir türlü nereye koyacağımı bulamadım önüne mi arkasına mı?"
*
*
Mısıra gezmeye giden Temel ile Dursun'un kayıgı Nil nehrinde batar. Tabii hünerlerini ortaya
koymanın tam zamanı gelmiştir. Sampiyonlar gibi yüzmeye baslarlar.
Bir ara Temel kocaman bir nesnenin kendilerine dogru geldigini görür. Dev bir timsah iştahla onlara dogru yüzmektedir.
Temel keyifle bagırır;
- Ula Dursun, işe bak, adamların kurtarma gemileri bile LAKOSTE.
*
*
bil bakalım
Şakacı pilot iniş yaparken, kuleye her seferinde
- "bilin bakalım ben kimim?" der.
Kuledekiler çok sinir olur. Bir gece pilot yine:
-"Bilin bakalım ben kimim?" der.
Bu şakadan artık gına gelen kuledekiler ışıkları söndürür.
-"Bil bakalım pist nerde?"
*
*
AIDS
Adamın biri kanserden oluyormus. Olum doseginde oglu sormus:
-' Baba neden AIDS'ten oldugunu soyluyorsun herkese?'
Baba
-' Ben oldukten sonra kimse annenle beraber olamasın diye!'
*
*
Yamyamlar ve Politikacılar
Yamyamın teki ormanın ortasında yürüyormuş ve acıktığını hissetmiş daha sonra bakınmış fıkra bu ya bir restoran görmüş ormanda ve girmiş içeriye. Mönüye bakınmaya başlamış..
"Çiğ Turist: 5$
Misyoner: 10$
Kızarmış Avcı: 15$
Fırında Liberal ya da Barbeküde Muhafazakâr:100 $
Yamyam saşırmış fiyat farkına ve garsonu çağırmış yanına.
"Nedir bu çılgın fiyat farkı politikacılarla diğerleri arasındaki?"
Garson "O kadar kirli ve boktanlar ki" demiş, "Onları temizleyip yenecek hale getirmemiz tam 1 iş günümüzü alıyor!"
*
*
Acil Tahliye..
Şirkette yangın ve deprem sırasında neler yapılması gerektiği konusunda konferans veren güvenlik müfettişi patrona dönüp "Her şirketin acil tahliye planı olması lazım.." demiş, "Sizin var mı?.."
"Evet..!" diye tereddütsüz cevap vermiş patron, "Kusursuz çalışıyor..!"
"Gerçekten mi?.. Nasıl başardınız?.."
"Her akşam tam 18.00'de prova yapıyoruz.." demiş patron dişlerini sıkarak, "Mesai biter bitmez 1 saniye içinde binada bir kişi bulabilirseniz aşkolsun..!"
*
*
İlk Gaf..
Kızın çocukluğu, gençliği, okul hayatı hep şehirde, lüks semtlerde, alışveriş merkezlerinde geçmiş..
Hayatında köy hayatını yaşamamış, bir inek bile görmemiş..
Ama kader bu ya gönlünü bir köy delikanlısına kaptırmış..
Düğün yemeğinde konuşma sırası ona gelince ayağa kalkmış,
- "Çok değişik duygular içindeyim.." demiş, "İnanın kocamla tanışana kadar bir inek görmemiştim.."
*
*
Karı koca oturmuş,havadan sudan konuşuyorlardı.Bir ara kadın kocasına sordu:
-''Kocacığım aklıma uzun zamandır bir soru takılıyor.Acaba ben ölürsem bir daha evlenir misin?
Adam derin bir iç çektikten sonra şöyle cevap verdi:
-''Aslına bakarsan karıcığım,bu soruya senin önünde cevap vermek çok güç iş.Eğer evlenirim dersem darılırsın.Yok ,o bir sefer oldu bir daha böyle enayilik yapmam dersem bu seferde kıyametleri koparırsın!'
*
*
Elma Isırınca Neden Kahverengi Olur?
Küçük çocuk arabanın arka koltuğunda elma yerken "Baba.." demiş,
"Elmam neden kaverengi oluyooo.." "Kabuk kısmı elmadan ayrılınca havanın içindeki oksijen elmanın yüzeyine temas eder ve oksidasyon da başlar.. Tabii bu elmanın moleküler struktürünu değiştirir ve bu söz konusu yüzeyin rengini etkiler.."
Uzun bir sessizlikten sonra tekrar
"Baba.." demiş minik oğlan,
"Benimle mi konuştun?.."
*
*
Kovulma Nedeni..
Bir inşaat şirketinde çalışan amcamı işten kovdular, ona
- "Ne oldu ki?.." diye sordum..
Bana
-"Sen şantiyede 'Ustabaşı' nedir bilir misin?.." diye sordu, "Ayakta dikilip hiç iş yapmaz diğer işçiler çalışırken onları gözetler.."
-"Eee?.."
- "Bizim ustabaşı beni çekemedi.. Diğer bütün işçiler beni ustabaşı zannediyorlardı, çünkü!"
*
*
Yakın değiliz
İzmir'de oturan Karadenizli, oğlunu kızkardeşinin kızıyla evlendirmişti. Sohbet sırasında,
yakın akrabalar arasındaki evliliklerin sakıncalı olduğunu söyleyen arkadaşına şöyle yanıt verdi.
- Haçan yakun akraba değuldur onlar, İstanbul'da oturaylar.
*
*
Şef
Bir buroda biri sarisin, biri esmer ve biri kumral uc kadin; bir bayan sefin sekreteri olarak calisiyorlarmis.
Bakmislar ki sefleri her carsamba gunu is saatinden bir-iki saat once burodan tuyup gidiyor. Bir sure sonra kendi aralarinda o halde biz de sef gider gitmez erken kacalim diye anlasmislar.
Ertesi carsamba sef gider gitmez bunlarin ucu de erkenden tuymusler.
Esmer olan carsiya gitmis, alis-verisini yapmis, zamanini degerlendirmis.
Kumral once bir berbere gitmis, sonra da cikip bir sinemaya girmis. Keyifli bir ogleden sonrasi gecirmis.
Sarisin ise dogru evine gitmis. Kapiyi acmis, bakmis, sefi ve kocasi yatakta sarmas dolas.
Hic gurultu yapmadan kapiyi kapamis ve evden cikmis gitmis.
Ertesi carsamba, sef yine erken tuyunce sekreterler hadi biz de gidiyoruz diye hazirlanmaya basladiklarinda sarisin donmus ve
-"Yook! Ben yokum, oyle erken falan tuymem! Gecen defa az kalsin sefe yakalaniyordum!"
*
*
Kedilerin sırrı
ABD'li otomotiv üreticileri Dünya üzerindeki otomobil fabrikalarını dolaşıp yeni teknolojiler ve uygulama durumunu inceliyorlarmış. Japonya'da Mazda fabrikasının girişinde bir çok kafes ve içinde kedi olduğunu görüp ilgili mühendise sormuşlar. Japon mühendis şüöyle açıklamış:
- Biz ürettiğimiz otomobillerdeki yalıtımı kontrol etmek için her 1000 otomobilden bir tanesinin içine bir kedi koyup kapılarını ve camlarını kapatıp akşam eve gideriz. Sabah geldiğimizde kedi havasızlıktan öldüyse yalıtımba bir problem yoktur, ama eğer kedi yaşıyorsa üretimde bir sorun olduğunu anlayıp tüm üretim kademelerini gözden geçiririz.
Deyince ABD'li mühendisler hayran kalmışlar. Daha sonra Türkiye'deki fabrikaları gezerlerken TOFAŞ'ın girişinde benzeri kafesleri ve içindeki kedileri görmüşler. Teknolojiyi hemen öğrenip uyguladığı için TOFAŞ'a hayran kalmışlar. Yinede Türk mühendisten açıklama istemişler. Bizim mühendis anlatmaya başlamış:
- Biz ürettiğimiz otomobillerdeki yalıtımı kontrol etmek için her 1000 otomobilden birisinin içine bir kedi koyup akşam eve gideriz. Sabah geldiğimizde kedi arabanın içinde ise bir sorun yoktur. Eğer kedi kaçtı ise üretimde bir sorun olabilir diye düşünürüz ama yinede üretime devam ederiz...

*
*
Ortopedist muayenehanesini taşırken hastalara göstererek bilgi vermek için bulundurduğu iskeleti, yeni ofisine götürmesini yardıma gelen arkadaşından rica etmiş.
İskelet yolda dağılmasın diye özenle arkadaşının arabasının ön koltuğuna oturtulmuş ve yola çıkılmış. Arkadaşı ilk durduğu kırmızı ışıkta yandaki arabanın şoförünün hayret dolu bakışlarından kurtulmak için izahatta bulunma gereğini hissetmiş:
-"Doktorun muayenehanesine götürüyorum da" demiş hafif utanarak.
-"Bunu söylediğim için çok üzgünüm" demiş yandaki şoför, "Beyefendi, inanın çok geç kalmışsınız!"
*
*

Temel bir gün Amerikaya gitmiş.
Bir otele yerleşmiş ve uyumak için yatağa uzanmış.
Yan odadan inanılmaz gürültüler geliyormuş...
duvarı yumruklamış
-susun ula....
ama gürültüler kesilmek bilmiyormuş...
sonunda dayanamamış,gitmiş yan odanın kapısını yumruklamaya başlamış...
-kim ver ula bu odada?
içerideki adam seslenmiş :
-Jann Claude Vann Damme.
Temel yine bağırmış
-ula kesin gürültüyü,yoksa oraya gelirsem dördünüzü de gebertirim....
*
*
Neden Doktor Olmak İsterim?..
-Büyüyünce ne olmak istiyorsun?..
- Doktor..
- Neden?..
- Bir kadına ' soyunun ' dediğin zaman soyabileceğin, üstelik bu iş içinde kocasından para alabileceğin başka hangi meslek var?..
*
*
İstediğin Şeye Bak..!
Polis gece arabanın birini durdurmuş, şöför tarafına ilerlemis,
-"Şuna üfler misiniz!" demiş elindeki alkolmetreyi uzatarak..
- "Üfleyemem!" demiş adam, "Astımım var.. Öksürük krizim bir başlarsa beni hastaneye yetiştiremezsiniz!"
- "Peki o zaman parmağınızdan bir miktar kan almam lazım!" demiş Polis,
-"Veremem!" demiş adam, "Hemofili hastasıyım.. Durduramazsınız kanımı!"
- "O zaman arabadan inip bir çizgi üzerinde yürür müsünüz!"
-"Yetti yahu! Vatandaşa ne bu eziyet.." demiş adam, "Onu da yapamam.. Görmüyor musunuz dut gibi sarhoşum.. Arabayı zaten güç kullanabiliyorum.. İstediğin şeye bak..!"
*
*
Laz Yaşlanınca
Adamın biri bir gun, Paris"e bir is icin gitmis. Aksam olunca siradan bir gece kulubune gitmis.
Eglencenin en doruk noktasinda spikerin anonsunu duymus:
-"Simdi, meshur lazimizin gosterisi basliyor!"
Sahneye smokin giymis bir laz cikmis.
Laz sahnede duran masaya dogru ilerlemis. Masanin uzerinde bir findik varmis. Muzik susmus ve laz kivrak bir hareketle kafasıyla findiga vurmus. Findik paramparca olmus, herkes cilgin gibi alkislamis.
Aradan 40 sene gecmis ayni adam tekrar Paris"e gitmis.
Islerini hallettikten sonra tekrar eglenmek icin ayni yere gitmis.
Eglencenin en gorkemli zamaninda spikerin anonsu duyulmus:
- "Meshur laz gosterisi basliyor!..."
Ayni laz yine sahnede, fakat artik oldukca yaslanmis...
Yine masaya dogru ilerlemis.
Ancak masada bu sefer kocamaaaan bir hindistan cevizi varmis.
Laz cevik bir hareketle kafasıyla hindistancevizine vurmus. Hindistan cevizi paramparca olmus.
Adam bu gosteriden sonra dayanamamis ve hemen kulise giderek laza sormus:
"Ben yillar once geldigimde findik kiriyordun, simdi ise hindistan cevizi kiriyorsun. Bu nasil oluyor?"demis.
Laz cevap vermis:
"Cozlerim eskisi gibi cormeyi!... Findugu iskalayrum..."
*
*
Şartsız Kredi
Uyanığın biri hiç bir şart koşmadan kredi veren bir banka duymuş ve hemen bankaya gitmiş.
Banka müdürüne
- ben kredi almak istiyorum demiş.
Banka görevlisi de
- hayhay efendim ne kadar kredi istiyorsunuz diye sormuş.
Uyanık hazır beleş paraya
- 500 milyar yeter demiş.
Banka müdürü kasadan parayı çıkarıp torbaya koymuş.
Uyanık tam torbayı alırken banka müdürü
-fakat
diye seslenmiş. Bu parayı alabilmeniz için bir tek şartımız var... demiş.
Uyanık
-hani hiç bir şey istemiyordunuz?
Bankacı
-evet kefil senet ipotek bunları istemiyoruz. Sadece banka prensibimiz gereğince sizden 2 adet yakın çekim göz resm,i 2 adet de yakın çekim çıplak poponuzun resmi istiyoruz demiş.
Uyanık şaşırmış bu işe ama para bu ya hemen gitmiş resimleri çektirmiş banka müdürüne vermiş.
Müdür resimleri alıp baktıktan sonra uyanığa dönerek
-kusura bakmayın beyefendi size kredi veremeyiz demiş.
Uyanık şaşırmış
- neden??
Banka müdürü
- efendim demiş resimlerde gözüküyor ki sizde bu parayı alacak göz var ama ödeyecek d..t yok...
*
*
Uçan Keçi
Temel ile Tursun karanlık bir tepe üstünde birşey görmüşler.
temel
-bence bu bir keçi.. demiş.
Dursun ise
-bence bu olsa olsa kartaldır. demiş.
Keçiydi kartaldı bir tartışmaya girmişler.
Sonra o tepeye çıkarak havyanı görmeye gitmişler.
Tam yaklaşırken o hayvan uçarak kaybolmuş.
bunun üzerine Dursun:
-Ula temel ben sana demedimmi kartal diye.
Temel şaşkın bir ifadeyle:
-Ula ömrümde ilk defa uçan bir keçi gördum demiş.
*
*

erzurum fıkraları

Clay nasıl müslüman olmuş?
Erzurum'lunun şöhreti Amerika'ya ulaşıp, gazeteler, televizyonlar hep ondan bahsetmeye başlayınca Clay ona meydan okur. Lafın kısası Erzurumlu ile birlikte ringe çıkarlar.
- Kılay, gara bir cırbağa. Dutiram dutiram yere çaliram. Ele oldu ki, dermansız dizlerime gapandi.
- Pehlüvan ben ettim sen etme, canimi bağışla.
Dedim ki "ya kelmeyi şahadet getirisen ya canın alıram!" O sahat müslüman oldi.
*
*
Erzurumlu hocadan sevabın tarifi
-Bankamatik var ya, ona gidir bir kart sohirsan. sonra birgaç numara yazirsan. Eğer daha önce para yatırmışsan maçina hemen istediğin parayı verir. Yoh daha önce para yatirmamişsan maç ina sana deyir ki:
"Ula gavat, sen ne parasi yatırdın ki şimdi benden isdirsen?"İşte sevap da buna benzer. Eğer bu dünyada sevap yaparsan, öbür dünyada garşan gelir. Yapmazsan, heç bir şey bekleme...
*
*
Kim içi
Erzurumlu bir gün Erzurumsporun maçına gitmek için stada gider ama seyircinin dağıldığını görür ve bir gence sorar
- "Yeğenim maç kaç kaç" Çocuk ta
- "içi içi" der hoca
- "çim içi? çim içi?" der.
*
*
Sakalın Bendi
Olay Erzurum`un bir köyünde geçer.Adam yolda giderken alimli bir hatunun önünden gittigini görünce dayanamaz ve hizla omuzuna çarpar ve
ayni zamanda da laf atar.Bunun üzerine kadin :
-"Sakalinin bendine edeyim senin!" diye
adamin arkasindan bagirir.Adam hizla o sokaktan uzaklasir ve evine gelir.Ama kafasi karismistir.Karisina
-"Bugün bir söz duydum,acaba ne demek sen bilir misin?" der.
Kadin :
-"Sor hele` der."
-"Sakalin bendi ne demek?"
Kadin dudaginin alt kismiyla çenesi arasini göstererek:
-"Aha burasi!..` der.
Adam kendini tutamaz:
-"Vay oros....,az kaldi agzima ediymişş...."
*
*
gayyrettliyydddii
erzurumda kadının birisinin kocası ölmüş.ardından bi yandan ağlayıp bi yandan ağıt yakıyormuş.
- "incilizce bilirdi,tohtorlar kimiydi,fransızca bilirdi,mühendisler kimi çizerdi....vs
yeğeni yanına yaklaştı
- "eze emmim okuma yazma bile bilmirdi bunları nerden çıhardın."
kadın ağıt yapar vaziyette ağlayarak cevap verir:
- "bilmirdi ama gaayyrettliyydiii..."
*
*
Fatiha
iki Erzurumlu Mezarlığın yanından geçerken biri diğerine
- "Ula eğilerek geç şimdi kim bunlara bir sürü fatiha okuyacak?" demiş
*
*
Piç
Erzurumda çalışan öğretmenin biri veli toplantısı yapar.Toplantıda veliye oğlunun durumunun iyi olduğunu ancak çok küfürlü konuştuğunu söyler.Öğretmen:
- "Heralde bunu sizden öğrenmiyor" der
veli cevap verir:
- "He hoca dışardaki piçlerden öğrenir..."
(Yaşanmış bir olay)
*
*
seçime özel fıkralar:

Siz uyun
Şehirlerarası yolun tam kenarında kurulu küçük kasabada hız limiti 140'tan 60'a indirilmiş.
Bölge Trafik Müdürü kasabanın belediye başkanına gidip
- "Efendim lütfen bize yardımcı olun" demiş.
Başkan
- "Tamam" diye cevap vermiş "Konuyu belediye meclisine mi taşımamı istiyorsunuz?"
Müdür
-"Hayır" demiş, "Her gün deli gibi otomobil kullanıyorsunuz. Yasaya önce siz uyun başka bir şey istemiyoruz."
*
*
Dinleme cihazı
Genel Başkan miting için gittiği şehirdeki otel odasında yatmadan evvel gizli dinleme aleti konulabilecek her yeri araştırmış.
Resim çerçevelerinin arkasını, abajurların altını...
Sonunda yerdeki halıyı sökmüş ve birden
-"Ahaa..!" demiş sevinçle, odanın tam ortasına rastlayan yere 4 vida ile tutturulmuş çelik bir disk'i izci bıçağı ile yavaşça sökmüş, özenle yerinden alıp pencereyi açıp dışarı fırlatmış.
Ertesi sabah kahvaltıya indiğinde korumaları heyecanla
-"İyi misiniz? Bir şeyiniz yok ya?" diye etrafını sarınca
- "Ne var?" demiş başkan, "Niye soruyorsunuz?"
Koruma müdürü
-"Yok bir şey" diye cevap vermiş "Sadece dün gece sizin odanın tam altında bulunan düğün salonunun dev avizesi misafirlerin tam tepesine düştü de, bir sürü yaralı var siz iyi misiniz diye merak ettik!"

*****

Yeni başkan
Parti genel başkanı, yardımcısını odasına çağırıp
- "Bak" demiş, "Bir yıldır bu partidesin, parti üyeliğinden bir hafta sonra belde başkanlığına, bir hafta sonra ilçe başkanlığına, bir hafta sonra il başkanlığına, dört hafta sonra da genel başkan yardımcılığına terfi etti. Şimdi ben bu demokrasiyi iliğine kadar hazmetmiş tarihi partideki görevimden ayrılıyorum ve partinin genel başkanlığını sana devrediyorum. Ne diyorsun?"
Yeni başkan
- "Teşekkür ederim" demiş, "Teşekkürler Baba!"

*****

Pis başkan

- Yahu şu bizim pis başkanın işaret parmağı kırılmış, duydun mu?..
- Aa?.. Neden kırılmış?..
- Onu sevmeyen bir seçmen burnuna yumruk atmış..!

*****

Her çarşamba

İşçi sendikaları seçimi, kürsüye çıkan başkan adayı
-"İşçi kardeşlerim haftada 4 günden fazla çalışmayacağızzz!" diye bağırınca kalabalık işçiler hep bir ağızdan
-"Hurraaaa..!" diye bağırmış...
- Sabah 9 yerine 10'da işbaşı yapacağız!
- Hurraaa!..
- Ücretlerimizi artık yüzde 150 zamlı alacağız!
- Yehoooo!..
- Sadece çarşambaları çalışacağız!
Sessizlik ve arka sıralardan olumsuz homurtular,
- "Pöhh... Her Çarşamba mı?.."

*****

Paylaşımcı başkan
Seçim propogandası yapan belediye başkan adayı çiftçilikle geçinen kasabaya gidip miting kürsüsüne çıkmış,
- "Katılımcı ve paylaşımcı bir başkanlık getireceğim kasabamıza" demiş, "Mesela iki traktörünüz varsa birini belediye hizmeti için verir misiniz?"
Kalabalık
- "Veririiizz" diye bağırmış.
Aday
-"İki ineğiniz olsa birini bize verir misiniz?" diyince de

-"Eveeett" diye inlemiş insanlar.
- "Eğer 2 teneke buğdayınız kalsa birini belediyenize güç katmak için bağışlar mısınız" sorusu üzerine
-"Hayıırrrr..!" diye dalgalanmış bu sefer kalabalık.
- "Aa" demiş aday "Traktörü verdiniz, ineği verdiniz 1 teneke buğday niye sakınılıyor?"
Kalabalık
-"Biliyorsunuzzz" diye bağırmış hep bir ağızdan, "Elimizde sadece 1 teneke buğdayımız kaldıııı!"
*
*
Bir köyün camisinde, imam cemaate vaaz vermektedir.
Ansızın içeri dalan bir köylü, köyü sel basmakta olduğunu haber verir.
Bütün cemaat hemen kendilerini dışarı atıp kaçar. Sadece imam, bütün
ısrarlara rağmen köyü terketmeyi reddeder ve Tanrı'nın kendisini
koruyacağını söyleyerek camide kalır.
Kısa bir süre sonra sular camiye ulaşır, imam çaresiz minareye çıkar.
Sular minarenin ilk katına yükselirken bir tekne imamı kurtarmaya gelir.
Ancak dini bütün imam, Tanrı'nın kendisini koruyacağını söyleyerek tekneye
binmez.
Sular yükselir. İmam ikinci kata çıkmak zorunda kalır.
Bir tekne daha gelir, ancak imam yine Tanrı'nın kendisini koruyacağına
inancının tam olduğunu söyleyerek tekneye binmez. Sular iyice yükselir.
İmam artık minarenin en tepesindedir. Bir helikopter yaklaşır.
İçindekiler, durumun kötü olduğunu anlata! rak , imama helikoptere gelmesi
konusunda ısrar ederler.
İmam helikoptere binmeyi de reddeder.
Bir süre sonra sular iyice yükselir ve imam boğularak ölür.
Kendisini ahiretin kapısında melekler karşılar.
Melek: 'Hoşgeldiniz, buyrun...'
İmam: 'Cennete girmek istediğimden emin değilim..'.
Melek: 'Neden?..'
İmam: 'Tanrı'ya biraz kırgınım....'
Melek: 'Ne oldu ki?..'
İmam: 'Ben hayatımı ibadet ederek geçirdim, insanlara hep iyilik yaptım,
günahtan uzak durdum. Yaşadığım köyü sel bastı, herkes kaçtı ama Tanrı'nın
beni kurtaracağına inandığımdan ben kaldım. Görüyorsunuz ki şimdi
burdayım....'
Tam bu sırada yukarıdan Tanrı'nın sesi duyulur ;
'Salağa, iki tekne, bir helikopter gönderdik..
Böylesine geri zekâlının benim katımda da yeri yoktur..'
*
*
İngilizce biliyormuş
Temel Çımacı olmuş, ilk kez yurt dışına gitmişti.
Gemi Liverpool Limanı'na yanaşırken, Temel iskeledeki İngiliz'e bağırdı:
- Tut şu halatı!
İngiliz anlamadı bir şey..
Temel yine bağırdı:
- Tut şu halatı!
İngiliz'de gene hareket yok..
Temel ortaokuldaki ingilizcesi ile bağırdı:
- Do you speak English?
- "Yes.. Yes.." dedi İngiliz;
Temel öfkeyle bağırdı:
- O zaman tut şu halatı..!
*
*
Temel omzuna papağanını almış eczaneden aspirin almaya gitmiş.
Eczanenin kapısından girip tam aspirin isteyecekken papağanı Temel'den önce davranıp:
- "Bir kutu aspirin, bir kutu aspirin" demiş.
Eczacı şaşkınlık içinde aspirini Temel'e uzatmış.
Temel tam fıyatını soracakken papağan yine erken davranmış;
- "Kaç para, kaç para" demiş.
Şaşkınlığı iyice artan eczacı aspirinin fiyatını söylemiş.
Temel ödemeyi yapmış, eczaneden çıkmak üzere arkasını dönmüş ve kapıya yönelmiş.
Eczacı dayanamaz Temel'e seslenmiş:
- "Bir dakika bakar mısın?"
Temel omzundaki papağanla eczacıya dönmüş;
eczacı sormuş:
- "Nereden buldun bunu?"
Papağan yine önce davranıp;
- "Karadenizin doğusundan, karadenizin doğusundan"
*
*
Şehirlerarası yolculuk sırasında, hemen şoförün arkasında oturan Temel, şoföre seslenmiş:
- Kaptan, haçan sekiz saattur yol aliyruk, habu teyp da devamli çalayi. Kafamuz şişti da...
Şoför nazik:
- İsterseniz kapatabilirim.
Temel'den başka öneri gelmiş:
- Yok kapatma... Bi boş kaset koysan da kafamuzi dinlesek...
*
*
finduk fistuk
Dursun askerden dönmüş. büyük bir heyecanla askerlik anılarını Temel'e anlatıyormuş:
- "Ula Temel bizim bi komutan vardı. Bi cörecektun, adam lazlaru sevmeyu da! Bakayi eğer tipin laza benziyse bi finduk de bakayim diyor, finduk diyincede laz olduğun anlaşılıyor çektirmediğu eziyet kalmayi" demiş.
"Aman Temel finduk demeyi öğrende bari sen ezuyet çekme.." demiş.
Temel çalışmış çabalamış ve fındık demeyi öğrenmiş.
Temel'de aynı komutana düşmüş.
Komutan bakmış bu kesin laz.
- "fındık de bakalım "demiş sert bir eda ile.
Temel hemen
- "fındık komutanım" demiş.
Komutan "nasıl olur ya! bu adam laz ulan" demiş içinden..
- "Bir de fıstık de bakayım."
*
*
Eni boyu
Temel pilottur.
Bir gün uçağı zar zor piste indirir ve söylenmeye başlar:
-"Üf be her seferinde böyle zorlanayrum, ne diye bu pistlerin genişliği 5 km uzunluğu 20 m. olur anlamayrum."
*
*
Madem Türksün
Temel İngiltere`ye gidecekti. Onun için bir arkadaşından İngilizce hakkunda bilgi istemişti.
Arkadaşı
-"İngilizce, Türkçe kelimelerin son hecesinin uzatılmasıdır" şeklinde Temel`e bilgi verdi.
Temel uçağa bindi ve on dakika sonra hostesi çağırmak için,
- "Hosteeees!" diye seslendi.
O da ne? hostes gelmişti.
Temel İngilizce`yi sökmeye başladığını düşünüyordu.
Havaalanından çıktı..
- "Taksiiiii!"
Vay be, taksi de durmuştu.
Temel ağır ağır kendini kaptırdı.
- "Hoteeeeeeel!!" Otele gitti.
Odasına çıktı, duş aldıktan sonra bara indi.
- "Viskiiiii!!"
Daha sonra Londra sokaklarında dolaşmaya başladı.
Parkta bir adam gördü:
- "Merhabaaaaa, nasılsınııız?"
Adam:
- "İyiyiiiiim, sağoooooool"
Temel:
- "Türk müsüüünüüz?"
Adam:
- "Eveeeeet!"
Temel:
- "Kardeşim Türksün de neden iki saattir Ingilizce konuşuyorsun.."
*
*
TANIK
Vinç operatörünün yanlış bir hareketi yüzünden vinç zincirlerine bağlı bulunan kocaman,
köklerinden sökülmüş bir ağaç birden kayar ve yol üzerinde harekete hazır bekleyen otomobilin kenarına çarpar.
Otomobildeki sarışın hışımla dışarı fırlar ve bağırır :
- Benimle birlikte gelin ve bu olayı kocama anlatın!
Sarışın yatıştırılmaya ve vinç sahibi şirketin gerekli sigorta ödemesini yapmaya hazır olduğu anlatılmaya çalışılır ama sarışın ısrar eder :
- Olmaz.. Her şeyden önce, kocamın karşısına bu kez benim bir ağaca değil, ağacın bana çarptığını doğrulayacak bir tanık götürmeliyim.
*
*
Hakim, suçlu Temel'e çıkıştı.
-Yaptığın işin utanç verici olduğunu bilmiyormusun?Bu işi yaparken hiç utanmadınmı?
Temel sessiz bir şekilde;
-Utanmaz olurmiyum hakim emice.Pu işi yaparken çok utanduğum için maske takmişumdur.
*
*
Kaptan Temel Fadime'ye yağmurun yağıp yağmayacağını önceden bildiğini der.
Fadime'de nasıl? diye sorar.
-Eger ki hamsiler suda oynayi,yağmayacak;oynamayi yağacak demektur.
Fadime:
-Ama yarisi oynayi,yarisi oynamayi....
-O zaman pelki yağar pelki yagmaz.
*
*
Adam bara gider bir kadeh içki ister. Barmen içkiyi uzatır, adam bir yudum alır ve kalanını barmenin suratına fırlatır. Barmen çok kızar, tam yakasına yapıştığı sırada adam yalvarmaya başlar:
- "Çok üzgünüm. Bende bir hastalık var; işte böyle, ne zaman bara gidip içki istesem, hep içimden bir yudum alıp kalanını barmenin suratına fırlatmak geliyor. Çok utanıyorum ama kendime engel olamıyorum, üzgünüm."
Barmen çok anlayışlıdır.
- "Üzüldüm" der. "Benim tanıdığım iyi bir psikiyatrist var annem ve kızkardeşim de ona gidiyorlar, size adresini yazayım onu bir görün, çok iyidir..."
Adresi yazıp adama verir. Altı hafta sonra adam tekrar bara gelir ve bir kadeh içki ister. Barmen:
- "Nasılsınız? Size söylediğim doktora göründünüz mü?" der. Adam:
- "Evet evet" dedikten sonra bir yudum alıp yine kalanını barmenin suratına fırlatır. Barmen şok olur.
- "Anlaşılan o da işe yaramamış" diye çıkışır.
- "Hayır" der adam, "aksine, bana çok faydası oldu." Barmen köpürür:
- "Ama yine bir yudumdan sonrasını suratıma fırlattınız!" Adam:
- "Evet.." der. "Ama artık bundan utanıp,vicdan azabından kıvranmıyorum."
*
*
Sert Mektup
Patron sekreterini çağırıp :
- Kızım şu NBC firmasına bir mektup yaz. Haftalardan beri durmadan mal alıyorlar ama bir kuruş ödedikleri yok. Mektup biraz sert olsun, kızdığımızı ve sinirlendiğimizi anlasınlar, demiş.
Sekreter gitmiş ve biraz sonra elinde yazdığı mektupla patronun yanına gelmiş.
Patron mektuba şöyle bir göz attıktan sonra :
- Ooo kızım bu da pek ağır olmuş, adamlar bizi dava etseler tazminata hak kazanırlar. Sen bu mektubu biraz hafifleterek bir daha yaz lütfen, demiş.
Sekreter biraz sonra yeniden yazdığı mektup ile patronun yanına gelmiş,
patron mektubu okumuş ve :
- Bu da olmamış. Sen bu mektubu biraz daha hafifletiver, demiş.
Mektup üçüncü defa yazılıp patrona sunulmuş, patron mektubu alıp okumuş, sekreterine :
-Bak, bu biraz daha iyi olmuş ama yine de ağır. Adamlar ne de olsa bu kadar senelik müşterimiz, kalplerini kırmayalım, münasebetlerimizi kopartmayalım. Sana zahmet ama lütfen bu mektubu bir kere daha gözden geçir, demiş.
Sekreter mektubu dördüncü defa yazmış ve patrona getirmiş. Patron dikkatle okumuş ve sekreterine :
- Bak bu defa iyi olmuş. Ancak bazı imla hataları var. Lütfen şuraya otur ve bu hataları düzelt, demiş.
Patron mektuba bakarak gördüğü hataları saymaya başlamış :
- Hıyar, rezil, adi, eşek ve hayvan kelimeleri küçük harf ile başlar, onları bir düzelt. Ananızı derken ayırma işareti yoktur. Sülalenizi yazarken tek ü kullanılır. Bunları güzelce düzelt ve mektubun başına da 'Sayın Baylar' yazıp postala"
*
*
Adam bankamatik sırasındaydı.
O sırada bir trafik polis otosu geldi. Banka önündeki park etmiş arabanın plakasını anons etti.
Sıradaki adam para çektiğini, arabayı hemen çekeceğini işaretlerle polise anlatmaya çalıştı.
Bunun üzerine polis arabasından şu anons yükseldi:
-" Yüz milyon fazla çek, ceza yazdık! " ;)))
*
*
Doktor, hastabakıcı olan Temel'i çağırdı..
-'Yarın ava gidiyorum, ama muayenehane kapansın istemiyorum. Sen hastalarla ilgilen. Ben arada arar, kontrol ederim' dedi..
-'Merak etmeyin doktor' dedi, Temel.
Doktor ertesi gün akşama doğru telefon etti..
-'Ne var ne yok?..'
-'Üç hasta geldi bugün.. İlkinin başı ağrıyordu, ASPİRİN içirdim.'
-'Harika Temel' dedi, doktor..
-'İkincisinin midesi yanıyordu.. TALSİT verdim..'
-'Bravo.. Bravo Temel.. Harikasın!.. Ya üçüncü?..'
-'Doktor, masada oturuyordum. Kapı çarparak açıldı, içeri fırtına gibi bir kadın girdi..Alev alev yanıyor gibiydi.
Muayene masasının üzerine yattı ve bağırdı: 'Bana yardım et. Beş yıldır erkek yüzü
görmedim..'
-'Eee.. Sen ne yaptın, Temel?..'
-'Gözüne VİSİNE damlattım doktor!..'
*
*
Cemaat namaz kılıyordu..
içlerinden biri konuşunca, öteki
-Namazda konuştun, namazın bozuldu! diye kızar..
Hemen yanındaki gülerek
-sende konuştun İkinizin namazı da bozuldu" diye sırıtır..
Dördüncüsü
-Üçünüzün namazı da bozuldu. Çünkü üçünüz de konuştunuz" .
Hemen onun yanında duran adam söze karışır
-Allah'a şükür ben hiç konuşmadım! ..
*
*
Beşinci Hugo
Lisede edebiyat dersi..öğrencinin biri kitabından bir metni tüm sınıfa sesli olarak okuyor
metnin altında yazarın ismi var...
bakıyor bakıyor...
V. Hugo
düşünüyor düşünüyor ve okuyor
- *Beşinci Hugo*!!!!!
*
*
Hayrını Görme
Bankada gişenin önünde para yatıran yaşlı teyzeye, işlemini yapan gişe elemanı sorar:
-'Parayı kim alacak teyze? Alıcısına ne yazalım?
Teyze cevap verir
-'Bu paranın hayrını görme İnşallah yazın.'
*
*
Hacim Nedir?
5.sınıf...Öğretmen sınıfta Fen Bilgisi dersinden yazılı yapmaktadır.
Sorulardan biri şöyledir:
- 'Hacim nedir? Bir örnek vererek açıklayınız.'
Temel düşünür düşünür..ne cevap vereceğini bilemez önce...Ama sonra birden aklına gelir ve cevabı yazar...
-Hacdan gelenlere hacim denir..Örnek: Nasılsın hacim?
*
*
Asena
5 yaşındaki küçük kıza babası sorar:
-Büyüyünce ne olacaksın kızım?
-Asena olacağım babacım; sen ne olacaksın?'
Babası gayet sakin cevap verir:
- Katil..
*
*
Politikacı
Bir gün bir karı koca, 18 yaşındaki çocuğunu bir testten geçirmeye karar vermişler..
Evde mutfak masasının üstüne bir miktar para, bir dini kitap ve bir de 1 şişe şarap koymuşlar..
Çocuk dini kitabı seçerse din adamı olacak,
parayı seçerse işadamı olacak,
şarabı seçerse tembel biri olacak diye düşünmüşler..
Gizlice bir yere saklanıp beklemeye başlamışlar..
Çocuk mutfağa gelmiş..
masanın üstündeki parayı alıp cebine koymuş..
sonra dini kitabı biraz karıştırmış onu da almış..
sonra da şarap şişesini açıp birkaç yudum almış ve gitmiş..
Evin beyi :
- Hanım bu çocuğun durumu sandığımızdan da kötü çıktı..
Hanımı
-neden?? diye sorar
evin beyi :
- Politikacı Olacak..demiş..
*
*
Hizmetçiyi Yiyen Yamyamlar
Bankanın birine beş tane yamyam bilgisayar programcısı olarak işe başlarlar..
Onlardan sorumlu müdürleri bu işlerinde iyi para kazanabileceklerini yanlız yemeklerini bankanın yemek salonunda yemeleri gerektiğini ve hiçbir banka çalışanına dokunmamalarını tembih eder..
Aradan 1 ay geçer müdürleri gelir ve hizmetçi kızın kaybolduğunu ona bişiler yapıp yapmadıklarını sorar..
Ancak yamyamlar hizmetçiye dokunmadıklarını yemin ederek söylerler..
Müdür gittikten sonra Yamyamların başkanı sorar :
- Ulan içinizden hanginiz hizmetçiyi yedi ?
İçlerinden biri kısık sesle :
- Ben yedim..der..
Başkanları sinirlenerek şöyle der :
- Manyak herif biz bir aydır grup direktörlerini, proje müdürlerini, insan kaynakları müdürünü yedik kimse farkına varmasın diye nasıl olsa hiç bi işe yaramıyorlar sen gidip hizmetçiyi niye yiyorsun?
*
*
TEMEL
Temel bir gün Dursun'un evine misafirliğe gitmiş.Yatma zamanı geldiğinde Dursun demişki;
-"Bak Temel evde bir tane tuvalet vardır.Eğer ihtiyacın varsa şimdi yap.Çünkü bütün gece boyunca yapamazsın.Tuvalete geçmek için yattığın odadan bizim odaya geçmen gerekli.Beni ve ve Fadime 'yi rahatsız edemezsin" demiş.
Temel şöyle bir düşünmüş.İhtiyacının olmadığına karar vermiş.Herkes yatmış.Fakat Temelin bağırsak faaliyetleri onu son derece rahatsız etmeye başlamış.Ne yapsın.Tuvalete gidemez.Odanın penceresini açmış bakmış ikinci kat.O sırada pencerenin pervazında duran saksıyı görmüş.Almış onu içeriye,çiceği toprağıyla beraber çıkarmış ve büyük tuvaletini yaparak saksıyı toprağıyla ve çiceğiyle beraber yerine koymuş.Ve tekrar rahat bir şekilde uyumuş.Ertesi sabah herkes uyanmış ve vedalaşmışlar.
Aradan 3 ay geçmiş ve Temel , Dursundan bir mektup almış.
-"Ulan Temel nereye ettiysen söyle ,üç ev değiştirdik hala koku çıkmadı.
*
*
Temele sormuslar
-temel neden sac'ların döküldü?..
temel
-üzüntüden
-pekiya neden üzüldün
temel:
-saclarım döküldüğü için.
*
*
yaramaz velet
Büyük şirketlerden birinin patronu ,bilgisayar sistemleriyle ilgili önemli bir arızanın acilen giderilmesi için bilgisayar mühendislerinden birinin evine telefon etmesi gerekir.
Adamın evine telefon eder ve karşı taraftan fısıldayan bir çocuk sesi
-"Alo" der. Bu kadar önemli bir konuyu bir çocukla konuşmak
istemeyen patron sorar
- "Baban evde mi?"
Çocuk fısıldayarak cevap verir
- "Evet"
Patron sorar
- "Onunla konuşabilirmiyim?"
Çocuk fısıldayarak cevap verir
- "Hayır"
Patron şaşırarak
- "Peki annen evde mi?"
Çocuk fısıldayarak
- "Evet"
Patron ,
-"Peki onunla konuşabilirmiyim?"
Çocuk yine fısıldayarak
- "Hayır"
Patron çocuğun cevapları karşısında şaşırır ve en iyisinin bir
büyükle konuşmak olacağını düşünerek sorar ,
-"Orada başka kimse var mı?"
"Evet" der çocuk fısıldayarak , "Bir polis memuru var"
Mühendislerinden birinin evinde polisin ne işi olduğuna anlam veremeyen adam sorar
-"Memur beyle konuşabilir miyim?"
"Hayır" der ufaklık , "Şu anda meşgul"
İyice meraklanan patron:
- "Neyle meşgul?"
Çocuk fısıldayarak cevaplar
-" Annemle babamla ve itfaiyeci amcalarla konuşuyor"
Meraklanan ve endişelenen patron , telefondan gittikçe artan bir gürültü duyar
- "Bu ses de ne? Diye sorar.
-"Bir helikopter" der çocuk , hala fısıldayarak.
Panikleyen patron:
-"Neler oluyor orada" diye sorar
Cocuk hala fısıldayarak:
- "Arama kurtarma timi geldi"
Patron endişeli ve neler olduğunu bilmemenin kızgınlığı içinde:
- "İyide neyi arıyorlar"
Küçük çocuk hala fısıldayarak ve kıkırdayarak cevap verir
- "Beni
*
*
Bir şemsiye tamircisi, yazmış olduğu şiirleri incelemesi için Sheaksper' a gönderdiğinde, ünlü yazarın cevabı şu olur:
- Dostum siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın..
*
*
Kulube
Adam ormanda yolunu kaybetmiş. Saatler sonra içinde ışık yanan çok küçücük bir kulübeye -rastlamış. Kapısını çalmış.
- Kimse yok mu?
-"Var" diye seslenmiş bir çocuk içeriden.
- Baban oradamı?
- Az önce çıktı.
- Annen?
- O da babamdan önce buradaydı.
- Peki birlikte oturmuyor musunuz?
- Evet ama burada değil, burası tuvalet!..
*
*
Genç bir çift, yeni bir mahalledeki yeni evlerine taşinmişlar. Sabah kahvalti yaparlarken, komşu da çamaşirlari asiyormuş.
Kadin kocasina
-'' Bak, çamaşirlari yeterince temiz değil, çamaşir yikamayi bilmiyor, belki de doğru sabunu kullanmiyor. '' demiş.
Kocasi ona bakmiş, hiçbir sey söylememiş, kahvaltisina devam etmis.
Kadin, komşusunun çamaşir astiğini gördüğü her sabah ayni yorumu yapmaya devam etmiş.
Bir ay kadar sonra, bir sabah, komşusunun çamaşirlarinin tertemiz olduğunu gören kadin cok şaşirmis,
-bak demis kocasina '' çamaşir yikamayi öğrendi sonunda, merak ediyorum, kim öğretti acaba ?''
-''Ben bu sabah biraz erken kalkip penceremizi sildim'' diye cevap vermiş kocasi.
Hayatta böyle değil midir ?
*
*
Tanri; bütün kadinlari bir araya toplamis.
Musa, Isa ve Muhammet'ten bu kadinlari paylasip kendi cemaatlerini
olusturmalarini istemis.
Once en kidemlileri olarak Musa, iclerinden en zekilerini ve en
acikgozlerini secmis ve Yahudi cemaatini olusturmus.
Daha sonra Isa en guzellerini almis ve Hristiyan cemaatini olusturmus.
Sira Muhammet'e gelince, geride kalanlara söyle bir bakmis ve bezgin bir
sesle:
-'Örtünün!...' demis, Allah kahretsin 'Örtünüüüünnnnn!!!'
*
*
Şükredin Çimlerin Üzerindeyiz..
Yaşları hayli ilerlemiş 4 golfçü arkadaş yemyeşil golf sahasının bir köşesinde gölgelik bir yerde durmuş sohbet ediyorlar..
-"Bu küçük bildiğim tepeler seneler geçtikçe benim için birer dağ'a dönüştü, artık zor tırmanıyorum" demiş birincisi..
"Kum havuzlar eskiden ufacıktı şimdi sanki Büyük Sahra çölü.." demiş
ikinci
- "Vuruyorsun vuruyorsun top çıkmıyor.."
-"Bu çim alan da sanki büyüdü.." demiş üçüncü..
Gurubun en yaşlısı 87 yaşındaki dördüncü
- "Sızlanıp şikâyet edip durmayın çocuklar" demiş hepsinin yüzüne tek tek bakarak, "Şükredin hâlâ çimlerin üstündeyiz."
*
*
Yönetecekler Hep Meşgul..
Ne yazik ki bu ülkeyi yönetecek insanlar hep başka işle meşguller..
Kimileri taksi kullanıyor,
kimileri de saç kesiyor..
*
*
Emekli Memura Veda Gecesi
Patron şirketin konferans salonunda, emekliliği gelen memurunun veda töreninde elinde hediyesi ayağa kalkmış,
- "Şirketimizde.." diye başlamış konuşmasına, "Uzun yıllar birlikte çalışmamızın anısına bu bire bir sizi ifade eden, tamamen çalışma stilinizi simgeleyen altın kaplama saati size hediye ediyoruz.. Çalışması için sürekli ama sürekli kurmanız gerekmektedir.. Her sabah biraz geç kalır ve her gün saat beş'e çeyrek kala 'şak ' diye çalışmayı keser..!"
*
*
Garson Kız ve Delikanlı..
Delikanlı, gittiği restoranda masasına bakan garson kıza fena halde tutulmuş, ona çıkma teklif edebilmek için göz göze gelebilmeye saatler sarfetmiş, başaramayınca peşinden mutfağa kadar gidip niyetini açıklamış..
Çok memnun olmuş kız ve teklifi hemen kabul etmiş..
-"Peki neden? .." diye sormuş delikanlı, "Bir saattir sana bakıp duruyorum, dönüp 1 kere bile bana bakmadın? .."
-"Ne bileyim .." demiş kız mahcup bir şekilde önüne bakarak, "Yine kahve isteyeceksiniz zannettim işte.."
*
*
Minik Kız'la Çay Oyunu..
Anne alışverişte, baba 2.5 yaşındaki sevimli kız çocuklarına göz kulak olmakta.. Yutulacak şirinlikteki şey halının üzerinde kendi kendine çay seti oyuncağı ile oynarken baba gazetesini okumakta ve ara sıra bebeğin kendisine çay seti oyuncağının minik plastik fincanı ile ikram ettiği suları sanki 'çay'mış gibi içerek oyuna iştirak etmekte..
Baba,
"Aslında karımın abarttığı gibi zor bir şey değil çocuk bakmak yahu" diye düşünürken eve anne gelmiş, baba anneye
"Sus"
işareti yapıp bebeklerini izlemesini istemiş.. Bu çok şirin oyunu annenin de görmesini istiyormuş..
Anne, bebeğin elinde çay fincanı ile salondan çıkıp biraz sonra içi su dolu olarak getirmesini, babanın da onu çaymış gibi içmesini seyrettikten sonra kalkıp mutfağa giderken
"Aferin sana" demiş kocasına, "Kızımızın uzanabildiği tek su kaynağının klozet olduğunu biliyorsun değil mi?.."
*
*
Soygunu Görenlere Dannnn..!
Gangster banka soymuş, soygun sırasında aldığı rehineleri sıraya sokup birinci rehineye sormuş..
-"Beni bankayı soyarken gördün mü?.." diye..
-"E.. Evet.." demiş rehine titreyerek..
Dannn.. Bir el ateş ve rehine ölmüş.
-"Sen.." demiş ikinci rehineye ,"Sen beni banka soyarken gördün mü?.."
- "Hayır.." demiş rehine yanındaki kısa boylu kadını işaret ederek,
-"Ama karım gördü!"
*
*
Zengin Koca
Jill - Kocan denizde boğularak ölmüş ve sana 10 milyon dolar bırakmış ha?. İnanılır gibi değil.. Okuma yazma bile bilmiyordu!.
Mary - Yüzme de..
*
*
Müebbet

Zamanin en buyuk Mayfa Babasi cok agir bir suctan yargilanmaktadir ve idami istenmektedir.
Juri uyelerinin icinde Temel de vardir.
Mafyanin adamlari mahkemeden once Temeli bir kenera cekerler ve soyle derler:
- Temel ne yap et Babanin idam kararini muebbet'e cevir yoksa bu senin sonun olur derler!!! Temel'in icine korku dusmustur acep ne yapsamda bu adami kurtarsam diye dusunur.
Dava baslar gunlerce devam eder ve nihayet Jury uyeleri karar vermek uzere odalarina gecerler. Aradan uzun bir sure gectikten sonra jury geri gelir ve kararini okur:
- Muebbet hapis derler
Bunu duyan Babanin adamlari ne yapacaklarini sasirilar dogru Temel'e gidip afferim sana Temel simdi gozumuze girdin derler.
Ehh be Temel iyi guzel de bu isi nasil basardin diye sorarlar:
-Temel : Sormayin usaklar der, millet Beraat Beraat diye tutturdu Muebbete cevirne kadar aklan karayi sectim
*
*
sonradan görme,tesadüfen zengin olmuş bir zır cahil,gidip kendisine bir araba almış....
öğrenmek amacıyla kendi kendine tarlada sürmeye çalışıyormuş...
derken bakmış becerebiliyor,bi cesaretle ana yola çıkmış....
ama arabasının lastiği patlamış....
çok üzülmüş..ne yapması gerektiğini bilemiyormuş...
yolda beklemeye başlamış....
karşıdan bir kamyon geliyormuş..el kaldırmış,kamyonu durdurmuş.....
şöföre seslenmiş
-ula arabamın tekeri patladı ne yapam?
kamyoncu bakmış ki adam çok saf görünüyor...dalga geçmek amacıyla
-aha şuradaki eksoz borusuna ağzını daya,üfleye üfleye şişir....demiş....
saf adam koşmuş arabaya...dayamış ağzını ekzos borusuna...üfle babam üfle...lastik şişmiyor....
yine yola koşmuş...gelen başka bir arabaya el kaldırıp durdurmuş
-ula arabamın tekeri patladı..üfledim üfledim şişmiyor.ne yapam?
karşısındaki bizim Temel imiş...
-ne yaparak şişirmeye çalışaysun?
-aha şurdan üfledim....
-ule salak.böle olur mu?bak camların açık.üfliysen,burdan hava kaçiray.haçan arabanın camlarını kapat öyle üfle....
*
*
Temel bir mağazaya tezgahtar olarak girmiş..
işte daha ilk günü...
bir müşteri gelmiş,başka birtezgahtar ilgilenmiş,isterdiği ürünü satmış,sıra poşete koymaya gelmiş..
-Temel bana ordan bi poşet uzatır mısın? diye seslenmiş diğer tezgahtar
-Hangilerinden vereyim?
-Kafana göre uzat birtane...
Temel hemen poşetleri alıp kafasına geçirip geçirip çıkarmaya başlamış...
-Bu değul..bu da değul..bu hiç değul...
*
*
Evde kalmış bir genç kız, gece evine dönmüştü.
Tam içeri girdiği zaman, odasında genç bir hırsızla burun buruna geldi. Derhal:
- Bana bak delikanlı, diye bağırdı.
Evimi terk etmen için sana 48 saat mühlet veriyorum. 48 saat sonra polise haber veririm.
*
*
mucizeler
Bir Yahudi, bir Hristiyan ve bir Müslüman kimin daha çok dindar olduguna dair tartisiyorlarmis.
-"Çölün ortasinda devemin üzerinde gidiyordum" demit Müslüman."Aniden, nereden geldigi belli olmayan çok büyük bir kum firtinasi koptu. Devemin yanina uzandim, deveyle birlikte kumlara daha çok gömüldükçe, gerçekten sonumun geldigini düsündüm. Ama, Allah 'a inancimi yitirmedim. Dua ettim, dua ettim ve aniden etrafimdaki on millik alanda firtyna durdu ve ben köyüme dönebildim.
Hristiyan ,
- "Bir gün okyanusta küçük bir kayikta balik tutarken, dev bir firtina koptu. 2 metre boyunda dalgalar! Gerçekten sonumun geldiiini sandim. Tanri 'ya dua ettim, dua ettim ve sonra etrafimdaki on millik alanda firtina dindi, ben karaya çikabildim."
Yahudi anlatmaya baslamis.
- "New York sehrinin ortasindayken, yerde siyah bir çanta gördüm. Çantanin içine bakinca parayla dolu oldugunu gördüm. Cumartesi günü oldugundan ve bizim bu kutsal günümüzde paraya el sürmemiz yasak oldugu için, gerçekten sonumun geldigini düsündüm. Ama, inancimi yitirmedim. Dua ettim, dua ettim ve aniden, etrafimdaki on millik alanda "Salı" oldu.
*
*
Bir gün 75 yaşında bir ihtiyar sperm testi yaptırmak için doktora gider. Doktor adama bir kavanoz verir ve :
- Bunu doldurup yarın bana getirin, der.
Ertesi gün ihtiyar kavanozu getirip doktora verir. Doktor kavanoza bakar ve boş olduğunu görür ve sebebini sorar. İhtiyar anlatmaya başlar :
- Doktor bey, dün gece sağ elimle denedim olmadi, sol elimle denedim gene olmadı. Karımı çağırdım, o da sağ ve sol elleriyle denedi, ağzıyla denedi önce dişini çıkararak sonra dişini takarak denedi gene olmadı. Baktık olacak gibi değil komşunun karısını çağırdık o da iki elini ve ağzını denedi gene olmadı, deyince doktor kendini tutamamış:
- Naaptınız, komşunun karısını da mı çağırdınız, diye sormuş. İhtiyar da :
- Napalım, açamadık şu lanet kavanozu bir türlü!
*
*
futbol
askeriyede askerle genel olarak eğitim Çalışmalarını bitirmiş,Alayın çevre düzeniyle ilgili işlerle vakit geçiriyordu,
içtimadan sonra bir subay Bölüğün karşısına geçerek;
-Arkadaşlar içinizde futboldan anlayanlar el kaldırsın.dedi.
futbolu çok seven,çok da iyi oynayan,fakat takıma bir türlü giremeyen bir asker hevesle el kaldırdı....
ve seçildi...
diğerleri
-geri kalanlar serbest..diyerek dağıtıldıktan sonra,
seçilmiş futbol sevdalıları bir arabaya bindirilip hareket ettiler...
sahaya getirildiler...
ve başlarındaki görevli orada hazır bekleyen kazma,kürek vb.iş malzemlerini göstererk;
-Haydin bakayım arkadaşlar,herkes eline birer kazma ,kürek alsın,bu sahayı akşama kadar bitirmemiz lazım.
*
*
Torun, çiftliginde yasayan 90 yasindaki dedesini ziyarete gitmis, hafta sonu..
Sabah kahvaltida dedesi ona sahanda yumurta yapmis..Adam bakmis tabakta yag ve yumurta disinda bazi seyler var..
-"Dede" demis.. "Bu tabak temiz mi?.."
-"Soguksu bu kadar temizler" demis, dedesi..
-"Otur da kahvaltini yap.."
Ögleyin dedesi mangalda et yaparken, gene bakmis, tabakta siyah lekeler..
Gene sormus..
-"Dede, bu tabagin temiz oldugundan emin misin?.."
-"Soguksu bu kadar temizler" demis, dedesi.. "
İkide birde bana bunu sorup durma.. "
Aksam yemege oturmuslar. Torun tabaga bakmis gene, tam agzini açacakken yutkunmus, susmus.. Yemis yemegini..Gece yarisina dogru, dedesine veda edip yola çikmak isterken, kapinin önünde
uyuklamakta olan köpek dikilmis ayaga..
Yolunu kesmis ve dislerini göstererek hirlamaya baslamis.Torun seslenmis..
-"Dede, köpegin beni birakmiyor.."
Televizyonda futbol maçi seyreden dede, kafasini bile çevirmeden bagirmis:
-"SOĞUKSU .. gel oğlum gel!.."
*
*
Temel'i operaya götürmüşler.Biraz izledikten sonra Temel sıkıntıyla,yanındaki adama dönmüş
-Adam niye kızmış kariya?
-Yok canım ne kızması?
-O zaman kari niye bağırayi?
*
*
Çogunlugunu lazlarin teşkil ettigi komando bölügü 10 gündür ormanda,çamurda, aç susuz pislik içinde egitim yapmaktadir.11.nci gün komutan çavus Dursun'u çağırır:
-Çavus,10 gündür bölük gayet iyi bir performans gösterdi bizde onlari ödüllendirelim, bugün çamasir degistirebilirler artik.
Dursun:
-Basüstüne Komitanum.
Dursun çavus bir heves koşarak bölügü toplar:
-Sizlere çok sevinecegunuz bir haber cetirdum..Komitan izin verdi bugün erat çamasir degistirecek, siraya geçin degistirun.Temel sen Idrisle.Ismail sen Kemalla. Sadik sen Cemalla...
*
*
Tehdit
Temel borcunu ödemeyen Cemal'e gitmiş:
-Eğer borcunu ötemezsen tiğer alacaklılaruna borcunu odeduğuni soylerim ona göre..
*
*
Adres
Meleklerden biri öbür dünyada bir Kayserili bir Yahudiyi karşısına çağırarak:
- Bakın, buradaki davranışlarınız hoşumuza gitti, sizi tekrar dünyaya göndereceğiz.
Hatta size bir de dilekte bulunma hakkını tanıyoruz. Ne istiyorsunuz, söyleyin bakalım?
Yahudi hemen atılmış:
- Bana bol para ihsan edin.
Melek:
- Tamam, demiş. Sen ne istiyorsun?
Kayserili cevap vermiş:
- Ben mi? Bir şey istemem. Sadece şu arkadaşın adresini verin yeter!
*
*
Taksici temel
Turistin biri taksi şoförü Temel'den şehir turu için belli bir saatte gelip kendisini almasını istiyor...
Temel ertesi gün gelmeyince kızgın turist şikayet ediyor...
Temel'i bulup soruyorlar.
- Niye gelmedin?
- Pağa söyletiyi toğru ta, acaba pen oğa peçi temiş miyum?
*
*
Kekekekeme
Lise çağındaki bir çocuk liseye kayıt olmak için okula gider...
Müdür sorar:
"Oğlum adın ne?"
Çocuk:
"Mememehmet Yayayayakut"
Müdür:
"Oğlum kekeme misin sen?"
Çocuk:
"Hayır hocam, babam kekemeydi... Nüfus memuru da şerefsizin tekiymiş."
*
*
Tersi.
Bilgin,sevinç çığlıklarıyla laboratuvarda koşmaya başlar
-Yaşasınnnnn..Namaz makinasını buldum.
Asistanı şaşkınlıkla
-Zaman makinası olmasın o?
Bilgin durur.Makinanın başına gider.bakar,bakar
-Haaa kabloları ters bağlamışım...der
*
*
Adam elindeki son 500 dolarla kumar oynamaya karar verir ve Las Vegas'in yolunu tutar... Ve inanılmaz bir talih; tam 3 milyon dolar kazanır.Hemen otel yönetiminin kendisine tahsis ettiği kral dairesine çıkar ve karısına telefon eder:
- Hayatim, evde misin?
- Evet kocacığım.
- İyi. Hemen hazırlan o zaman. Çabuk bavulunu hazırla. Kumarhanede tam 3 milyon dolar kazandım.Kadın sevinç dolu bir çığlık atar:
- Ayyyyyyyyyyy harikasın!! Hemen hazırlanıyorum.. Peki ama nereye?
Paris?; Karayipler?; Acapulco?; Güney Amerika?...
Adam cevap verir:
- Umurumda değil. Sadece eve döndüğümde çoktan gitmiş ol.
*
*
Erzurumlu bilgisayar kullanırsa
Bir işyerine bilgisayar ve stok programı satılır.
Teknik servis elemanı bilgisayarı işyerine kurduktan sonra stok programının kullanımı ile ilgili bilgi verir ve ayrılır.
Aradan bir iki saat geçer, işyerinden telefon:
-"Kardeşim sizin anlattığınız gibi yapirem fakat program düzgün çalışmiir." Teknik servis elemanı sorar:
-"Nasıl yapıyorsunuz?"
-"Senin anlattığın gibi."
-"Hata ne?"
-"Yazdığım bilgiler kaydetmeme rağmen saklanmir."
-"İşlem basamaklarını tek tek anlatın."
-"Tamam" diyor ve başlıyor anlatmaya...
"Programı açirem. Malın adı bölümüne adını, adedi bölümüne adedini, birim fiyatını vb. yazirem.
Hepsini yazdıktan sonra senin anlattığın gibi kayıt bölümüne basirem.
Ekrana bir yazı geliyir: Kaydetmek ister misiniz? E/H yazısı çıkir. Ben de diyirem Hee..."
*
*
Ya ne poham
iki erzurumlu birbirini yolda görmüşler. biri diğerinin erzurumlu olduğuna inanmamış;
1.si 2. sine sormuş;
-sen erzurumlusan
2.si hemen cvp vermiş
-YA NE POHAM.????????..
*
*
Trafik ışıkları
Erzuruma trafik ışıkları yeni koyulduğunda polis vatandaşı bilinçlendirmek için ışıklarda beklemekte o sırada erzurumlu kadının biri yayalara kırmızı yanarken karşıya geçer. Polis derki
- hanfendi napıyosun görmüyonmu kırmızı ışığı.
Kadın hiç istifini bozmadan
-vışş yenimi aldınız heyirli olsun...
*
*
Kedi
Bir gün bir erzurumlu ile bir rus kahvede konuşuyormuşlar.Rus demişki
_Bizim memlekette hava o kadar soğuk olur ki arabalar buz olur demiş.
Erzurumlu bunu duyunca altta kalmamak için demişki
_Ola kardaş sen ne diyirsin hele geçen kış bizim dama bir pisik çıkmış aşşağı düşerken soğuktan donmuş yaz gelincede miyavlayarak düşüp öldü.
*
*
Mabushane
Erzurmlunun biri adam yaralamaktan içeri girmiş arkadası buna teslim olmadan önce öğüt vermiş.
Maphusa girince kapıyı tekmele ve 4 leşim var diye bağır senden korksunlar demiş. Bununda aklına yatmış tabi.
Bizimki sivas ceza evine düşmüş ve koğuşunu belirlemişler. Gardiyan içeri sokacağı sırada kapıya bir asılmış tekmeyle
- ulennnn yedi leişim var gan gokiremmm diye bağırmış.
Koğuşun ağasıda yarma gibi gelmiş önüne dikilmiş
- ne gokiysen ne gokiysen.
Erzurumlu korkudan ne yapcağını şaşırmışşş.
- hiç şeyy abiii gelirken lagıma düştüm bog gokirem
*
*
iti ite gırdırah
Erzurum`da yine birgün bürosundayken kapı çalmış.
İçeri bir grup vatandaş girmişler.
Avukat abi buyur etmiş vatandaşları. Oturmuşlar, ziyaretlerinin sebebini anlatmaya başlamışlar (tabi bunu Erzurum ağzıyla dinlemek daha güzel olurdu) :
-Şimdi avukat bey, bizim yıllardır süren bir tarla davamız vardır.
Yan tarafla yıllardır bu tarla için uğraşıp dururuz. Bir türlü anlaşamayız.
Geçenlerde öğrendik ki, o da avukata gitmiş.
E dedik ki, "madem öyle o zaman: iti ite kırdırak." Biz de kalktık sana geldik.
*
*
Birgün Hoca'ya sormuşlar;
- `denize girersek orucumuz bozulur mu?´ diye.
Hoca şöyle cevap vermiş;
- Ula uşahlar, Remazanda siz denize girersez orucuz bozulmaz. Amma deniz size girerse orucuz bozilir. Ona göre...
*
*
Bir zamanlar yol vergisi vardı. Ya yol vergisi vereceksin ya da yol işinde çalışacaksın. İki Erzurumlu hem vergi verememiş hem de işten kaçmışlardı ki yolda jandarmayla karşılaştılar.
- Dipkoçanızi verin bahim!
- Yohdur.
- Adın ne?
Erzurumlunun biri, arkadaşının gözlerine bakıp bir işaret verdi. Adlarını da söylemezlerse kurtulacaklardı.
- Ola benüm adım neydi Memmed?
- Ben ne bülim Ehmed!
*
*
Erzurum-Kars çekişmesi malum. Bir Erzurumlu ile bir Karslı, şehirlerininin üstünlügünü ıspatlamaya çalışırken Dadaşım dayanamadı:
-Di get ola Kars neçi, Erzürümde Karsin nüfüsi geder gavat var!
*
*
karslı bir vatandaş erzurum a gider soba almaya.sabocıya sorar:
-soba kaç para? diye,
bizim sobacı:
-5 milyon der
karslı sorar:
-borularıyla beraber mi?... der
erzurumlu sinirlenir:
-yok dıllo,bir tonda çömür verirem der...
*
*
Erzurumlu yaşlı teyze evdedir ve kapı çalar gelen oğlu necatidir
-ana ana bi iş buldum
-nasıl bi iş ogul
-ana cook ii bi iş ama accuk sermaye lazum
-kız anam bende sermaye ne gezer?
-kız ana sende vardır oyle kıyıda kosede kalmıs
-ola ogul yok diirem ya bi kefem param vardır geri hiç param yoktir
-(kefen param dediğide bütün sülalenın cenaze masraflarını karsılar)ana senın vardır hele bi bakı ver
-tamam ogul orda 3 tane saksı var gördin mi?
-gördüm ana
-o 1. saksıyı...eş eş eş eş...eştin mi ogul?
-eştim ana
-ne var içinde?
-bişi yok ana
-tamam diğerine geç..eş eş eş eş
-eştin mi ogul?
-eştim ana
-hah içinde buğdaydan anahtar var gördin mi?
-bugdaydan anahtar ne ana?
-ola ogul bugdayın diğer ismi neydi?
-pirinç..
-hah hah pirinç pirinçten anahtar var buldun mi?
-buldum ana
-poh puldun...diğer saksıdaydı
-tamam ana
-ah o son saksıyı eş eş eş eş eş
-eştin mi ogul?
-eştim ana
-anahtarı buldın mı?
-buldım ana
-hah o anahtarla istasyon dolabini aç ..açtın mi?
-istasyon dolabi ne ana?
-hele ogul istasyon dolabinin diğer adı neydi?
-gar gar
-hah gar dolabi ac o gar dolabini..actın mi?
-actım ana
-hah orda bı bohca var onu o bohcayi çöz...çöz çöz çöz çöz çözdünmü ola?
-cözdüm ana
-hah orda bi muska var gördün mi?
-gördüm ana...
-hah o muska beni çarpsınki bi kurus param yok...

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org